Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2002 CUMA
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Tuğçe Ulugün Tuna, hareket ve mekân ilişkisini ele aldığı 'Vertigo'yfa Proje4LÜe
zeminlerdedansÖZLEMALTUNOK
Genç dansçı ve koreograf Tuğçe
llugün Tuna geçen yıl sunduğu
'Farkh Bedenkrie Dans' projesin-
den sonra yeni projesi 'Vertigo'yla
yıne faridı bir işe imza atıyor. Tuna,
Maral Ceranoğlu, Duygu Güngör,
Ash Özriirk, İlkem Llugün ve Bahar
Vidinlioğlu ndan oluşan grubuyla
birlikte hareket ve mekân ilişkisini
ele aldığı 'Vertigo'da mekân olarak
Istanbul Güncel Sanat Merkezi Pro-
je4L'yi seçıyor. 'Baş dönmesine ne-
den olan şey' anlamına gelen 'Verti-
go', müze mekânında, mekânın ta-
nıdığı olanaklara göre hareketin fark-
lı zeminlerdeki uyumunu/uyumsuz-
lugunu ve değişimini yansıtmak üze-
nne kurulu.
Seyircinin beklentısini önceki ko-
reografisı 'FarkhBedenlerleDans'ta,
her bedenin kendi ritminı, dilini yan-
sıttığı bir konsept oluşturarak be-
densel engelli danscılarla birlikte
sarsan Tuna, bu çalışmasında ise
beklentiyi mekân üzerinden yıkıyor.
"İnsanlann kaf^onHn^ ' Seyirci bir
yere oturacak ve orası bir müze de
olsa, dansçılar yine müzenin içinde
kurduklan bir sahnede dans edecek-
ler' düşüncesi var. İşi, mekânın geti-
rileriyte, meseJa tümüyle buradaki re-
simlerie bağlann kurarak da çıkara-
bilirdim, ama oluşturduğum kon-
sept, hareket ve mekân üzerine ku-
ruluydu" diyor Tuna.
Tom Waits ve Riyoji Ikeda'nın mü-
ziklerini kullandıkları çalışmada
ekip. duvan tavan, tavanı duvara çe-
virerek mekânı farklı algılamalara
açarak hem kendilerini hem de iz-
leyiciyi zorluyor. Duvara monte edil-
miş basit bir sistemle kurulan düze-
nek, projenin çıkış noktasıru oluştur-
muş Tuna için. Birbirini dengeleyen
ikişerden dört kişi, aynı anda, iki
farklı yüzeyde dans ederek mekânın
boyutlannı farklı bir açılıma sunu-
yor.
" Projenin hayatkazanması için ta-
vana, duvariara müdahale etmemi-
ze, mekânsal proMemiere kimse ka-
nşmadJL Mekâm 'klasikmüze' tanı-
mmdan çıkanp daha canb, projeye
göre kendi içinde değişime olanak
veren organik bir atmosfer oluşma-
sını sağladı tünı bunlar. Burası ol-
masaydı, bu iş bu şeküde ortaya çı-
kamazdı" diyor Tuna.
Dansçılar, izleyiciyi bulundukla-
ertigo, müze mekânında, mekânın tanıdığı olanaklara göre hareketin farklı zeminlerdeki
uyumunu/uyumsuzluğunu ve değişimini yansıtmak üzerine kurulu. Tom Waits ve Rioje Ikeda'nın
müziklerinin kullanıldığı çalışmada ekip, duvan tavan, tavanı duvara çevirerek mekânı farklı
algılamalara açarak hem kendilerini hem de izleyiciyi zorluyor. Duvara monte edilmiş basit bir
sistemle kurulan düzenek, projenin çıkış noktasını oluşturmuş Tuna için. Ikisinin yükü birbirine bağlı
dört kişi, aynı anda, iki farklı yüzeyde dans ederek mekânın boyutlannı farklı bir açılıma sunuyor.
n yere yabancılaştırmadan, yine de
kendi mekânlannı kurarak izleyici-
ye tüm mekânı hissettiriyorlar. Me-
kânın girişinde rehberler eşliğinde üst
kata doğru çıkanlan seyirci, loş bir
ışıkta, giriş katını geçerek yukanya
almıyor. Tuna'nın yarattığı bu hare-
ketliliğin çıkışı, bir müzede seyirci-
nin konumunu 'resmler durur, insan-
lar bakar'dan 'resimler seyirciye ba-
kryor, seyirci geçiyor'a dönüştürmek
fiknnde yatıyor. VanessaBird ün re-
simlerinin bulunduğu bölümde sun-
duğu soloda Tuna, introsunu yap-
tıktan sonra bulunduklan mekânın
müze olduğunu hatırlatarak Bird'ün
resimleriyle ilişki kuruyor.
Ilk bölüm sona erdikten sonra se-
yirci arka taraftaki perdenin önün-
de ışık-gölge kullanımıyla oluştu-
rulan dörtlü bir dansı izliyor. Daha
sonra müzenin üst kattaki ofisinde
projeksiyon makinesiyle tüm duvar-
iara ve tavana pembe-kırmızı kan-
şımı bir renkle yansıtılan görüntü-
de Tuna'nın bir havuzun içindeki
dansı yer alıyor. Aynı anda ofisin
içinde gölgesini gördüğümüz bir
dansçı ise duvara yansıyan görüntü-
ye eşlik ediyor. Seyirci, müzenin gi-
riş katına yönlendirilerek girişte ta-
vana monte edilmiş ipler ve emni-
yet kemerleriyle duvara yerleşmiş
dört dansçıyla karşılaşıyor. Beşinci
dansçı ise genlmiş bir ipte ayn bir
dans sunuyor. Toplam 45-50 daki-
ka süren gösteriyle. dansçılar mekâ-
nın ruhuna, kimliğine ve kuruluşu-
na uyum sağlayarak oluşturuyorlar
kendi mekânlannı.
Zeminin basıncmı değiştirmeye
çalışmak, sert doku, çimento duva-
nn gerirdiği zorluklar ve kısıtlama-
lar mekâna uyum sağlamanın zo-
runluluğu ve gerekliliğinde kilitle-
nıyor. Hareket ve mekân ilişkisi, Tu-
na'nın "Önceden planladığnnız şey-
leri yaparak kendimizi yok etmek
yerine, duvan dinleyerek burasının
bize ne vereceğini görmeye başladık.
Gelen her etkiye göre tepki verdik"
cümleleriyle somutlanıyor.
(' Vertigo' bugün ve vann saat
19.30da Proje4L'de. 0 212 281 51
50)
Karikatüristlere davetimiz:
Ölçüsüz yaratıcılığınızı ölçüm için kullanır mısınız?
TUBITAK- Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME)
"Ölçüm ve Günlük Hayatımız"
Karikatür Yarısması
2002
Konu ve amaç:
Ölçüm ve ölçümbilim (metroloji) konusunu günlük hayatımıza uzanan boyutuyla kamuoyuna tanıtabilmek
amacıyla düzenlenen bir yarışmadır.
'Ölçjm hayatımızm ıçınden ve çok onemlı b>r konu Tıbbı cıhazlardan dopıng kontro'une elektnk/su sayaçlanndan
uçuş kontrol cıhazlarıpa taksımetrelerden ba2 ıstasyonlarına market teraz lerınaen telefon kctjrlenn n
uzunluğura kolesterol ve şeker ölçumunden polıs radarına kadar çok genış yelpazede jrunu/hızmetı kapsıyor
Butun DL alanlarda ûlçüm yapan cıhazların ve laboratuarlann, "ızlenebılıriık zıncırı" ıçensınde bir ust sevıyedekı
labora'uarlar îarafınaan kalıbre ed Imelerı sonuçta en üst ve utüsal sevıyede yer alan :ek bır laboratuara
(UME) çıkıncaya kadar bu "kalıbrasyon" su'ecının devami gerekı>or Kalıbrasyon oır c çum cıhazının
goslermes gereker. ceğene gerçekte gosterdığı değer arasırdakı farkın belırlernp belgelenmesı anlarrına
gelıyor Ulusal çapta en ust sevıye uzrnan kuruluş olan UME, yıne aynı "ızienebılırlık zıncsn' ıçensınde
Avrupa çapında (EUROMET) ve dunya çaDinda (BIPM) metroloji merkezlenne bağlı Boylece orneğın
Turkıye dekı 1 Kilog'am ıle dunyanın dığer uıkelerınaekı 1 kılogramın bırbırıne denk olması sağıanıyor
Bj denklığın günlük nayatımızı ulusal ve u'jslararası tıcaretı sanayıyı ılgılendıren butun a.anlarda sağlanması
gerekıyor
Karikatür yarışmasıyla amaç, konunun önemini kamuoyuyla paylaşmak. ölçum bılinci ve duyarlılığını
yaymak, Türkiye'nin bu alandaki eksiklerine. bu eksiklerin vatandaşın canını ve cebini yakan boyutlarına dikkat çekmektir.
Genel koşullar:
Yanşma, TUBITAK-UME çalışanlan jun üye'erı ve bır.ncı aereceden yakınlan dışırda butun kankaturıstlere
çızenere açıktır
Yanşmaya katılacak karıkatûrier dana once hıçbır yerde yaynlanmamış odul almamış kopya eöı'memiş
ve ozgjn olmandır
Yanşmaya her aaay en fazla jç karıkaturle katılabılır Karıkatürler maksımum 35 x 5C boyutjnda ^ağıaa
karışık teknıkle çızıleoılır
Yanşrraya katılan tum eserlerın yayın-basım-çoğaltTia ve kullanma hakiar TÜBITAK-
JME'ye aıttır
Teslim yeri ve tarihi:
Yartşmaya ^atılacak eserterın aşağıdak katılırr rormuyla bırtıkte en geç 14 Haziran 2002 Cuma
gunü rr.esaı saatı bıtımıre kadar "UME Karikatür Yarısması" >baresıyie bırlıkte. "Medya Evi Halkla
llişkiler, Tevfik Erdönmez Sok., Diker Apartmanı, No: 26/9 Esentepe/İstanbul" aa
r
es ne e den
ya da kargoyla teslırr edılnesı gerekmektedır
Jüri üyeleri:
Yarışmanın jun uyeten, karikatür sanatçılan Latıf Demırcı Musa Kart, Pıyale Madra, MeBn Ustundağ ve Varoı Yaşaroğ'u ış djn>asından
Ibrahım Betıl ıle TLBITAK-UME Mjdürü Doç Dr Huseyın Uğurdur
Ödüller, ödül töreni ve sergi
Yanşma sonunda fınalıst 12 esere odul venlecelcır Odul torenı 20 Haziran 2002 Perşembe günü Rahmi Koç Sanayi
Müzesi'nde gerçekleşecektr ÛaJİIer bırıncı seçılen eser çın 3 milyar TL, ıkıncı seç en eser ıçır 2 milyar TL,
^çuncu seçılen ese' ıçın 1 milyar TL olarak beıırlenmıştır Dığer 9 ese'e ise mansiyon ödülû /er ecekıır Yanşma
sonunaa fınalıst 12 eserle birlikte uygun gorulen eserler 20 Haziran Perşembe gununden tıbarer 1 hafta sureyle
sergılenecektır Eserler daha sonra basında ve çeşıtlı oasılı materyallerde kullanılacaktır
Y a r i Ş m a K a t l l i m F o r m U ( 1 adet fotoğrafla birlikte)
Adı Soyadı:
Doğum yeri tarihi:
Kısa ozgeçmiş:
Adres ve e-mail:
Tel:
Detaylı bilgi için:
www ume tubitak gov tr ya da Medya Evı Halkla llişkiler (Tel 0212 274 56 68)
GENÇLERİNE GELECEĞIEMANET EDENKENT
Tûsrr*K
UME Türkiye'de ölçümün referansı ÜME
ŞenJiğe kaüJan
o> unlar arasında
yerli-vabancı ünlü
yazariann yapıtlan
da vardı. Bunlardan
biri de Jose Mauro
de Vasconcelos'un
yazdığı, Tolga
Evren'in sahneye
taşıdığı 'Şeker
Portakafa'ydL
Van Şenliği can şenliği
SEVGİSANLI
Pirimiz, ustamız Muhsin Ertuğrul,
"Hertiyatrobirokuldur" derdi. Vanlılar
"Her okul bir trv^trodur" kampanyasını
başlatttlar. "4kdamar Çocuk ve Gençlik
Tij-atrolan ŞenBği'' daha büyük kentler-
den gelenlerin unutmaya yüz tuftuğu bir
umut. bir coşku, bir sevınçle yürütülüyor.
Van, Van Gölü, çevresinin güzelliği,
sihirli sözcüklerdi benim için uzun zaman-
dır. Burada çocuklara. gençlere yönelik,
tiyatro ağırhklı etkinlikler yapıldığını du-
yup da durmak olur mu? Milli Eğitim
Müdürlüğü, Halk Eğitimi Merkezi ıle
Van Devlet Tiyatrosu güçlerini birleştir-
mişler. Van Valiliği, Van ve Edremit Be-
lediyesi, Ge\'aş Kaymakamlığı ve 100. Yıl
Üniversitesi hiçbir yardımı esirgememiş,
Özel Çağdaş îlköğretim Okulu, Musta-
fa Cengiz îlköğretim Okulu'nun atılan ti-
yatro tohumlan yanında yeşil sevgısini de
aşılamak için 2500 ağaç fıdanı armağan
etmiş öğrenci-tiyatroculara, birçok alış-
veriş merkezi, dershane, ticarethane ve ba-
zı oteller maddi, manevi destekJerini sun-
muş. Sanki bır Kuvayı Milliye ruhuyla ger-
çekleştirilen bir seferberlik.
Van De\'let Tiyatrosu'nun eylülde baş-
lattığı u
Tı\^atro ve Yaraücı Drama" kur-
suna katılan öğretmenlerin yönettiği oyun-
lar 22 Nisan ile 23 Mayıs günlen arasın-
da Devlet Tiyatrosu'nda ücretsız olarak
sergilendı. Oyunlann bazılan, yerli-ya-
bancı tanınmış oyun yazarlannın imza-
lannı taşıyor. Ama birçoğu, kursa katı-
lan öğretmenlerin kaleminden çıkmış.
Belkı bu yolla yeni yazarlar kazanacağız.
Şenliğe katılan 26 okul ilköğretım okul-
lanndan liselere ve bir üniversiteye ka-
dar uzanan bir yelpaze. Şenliğin sonuna
doğru gelebilen çağnlılardanım. E\Tel-
ki gün 'Simitçi Mercanı'nı izledim. Ha-
diBesleyici'nın yazdığı, BaharSunmakın
yönettiği, insan haklannı sa\Tinan bir
oyun. >oizü kara ama yüreği akMercan'ın
bu yürek \e bu kafada ne cevherler giz-
lediğini seriyordu gözler önüne.
Dün 100. Yıl Üniversitesi'ndegercek-
ten umut verici bir "acapeüe" koro kon-
seri izledim. Tiyatro bölümünün "müfet-
tiş"i gelecek yıl geldiğimde daha iyi bir
gösteri, daha uygun bir rol dağılımı di-
leğini uyandırdı bende. En uygun koşul-
lan gerçekleştirebilecek durumda bu sev-
gilı gençler. Mehmet .AkifErsoy Lisesi'nin
'SevgiliDoktor"unu kaçırdım ne yazık. Bu
akşam Milli Piyango Lisesi'nin 'Sahte
Cennet'ini, yann Van Devlet Tiyatro-
su'nun gölge oyunu Şahmeran'ı izleye-
ceğim.
Tiyatro etkinlikleri yanında "Gölünıü-
zü temiz nıtalım" sloganı ile çocuklar ve
büyükler bir temizlik yanşına girdiler.
Bır başka yanş Edremit ilçesindeki bisik-
let şenliğınde yapıldı. Ayrıca renk renk
uçurtmalann uçurulması şenliğe başka bir
neşe kattı.
Van'a geleli çok olmadı ama ülkesi
için kendisinden beklenenin fazlasını
inatla. ısrarla, aşkla yapan iki kişiyle ta-
nıştım. Devlet Tiyatrosu Müdürü Umit Ba-
kışve 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.
Yücel Aşkıa Van Şenliği gelecek yıl ulu-
sal düzeyde yapılacak, bır sonraki yıl
uluslararası bir kimlik kazanacak. Sha-
kespearegibi "Bütün dünya bir sahnedir"
diyeceğiz bu gidişle.
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Ziya Osman
Saba'nın Öyküleri
Bugün yine "sonsuz iyilik özlemi"yle Ziya Os-
man Saba'ya dönüyorum. Şiırlerı, öykü kitapla-
rı yanı başımda. Dergilerde kalmış güzel yazıla-
rının bir gün bir kitapta derleneceğıni hâlâ um-
mak istiyorum.
O şiirin, Cahrt Sıtkı'yı anan şiirin son dörtlü-
ğünü sabahtan beri yıneleyıp dunjyorum:
"Cahit bu, dayanamadı, boynuma atıldı.
Gözyaşlannı duydum yüzümde bir ara.
O, düşümde ağladı,
Bense uyandıktan sonra."
Bir unutabilsem bu dizeleri!
Hemen öykülere sığınıyorum. Mesut Insanlar
Fotoğrafhanesi, şairin yaşarken yayımladığı bir
yapıtıydı. Değişen Istanbul. Saba'nın ölümün-
den sonra, Yaşar Nabi'nin edebiyatseveriere eş-
sız bir armağanı...
Değişen Istanbul'un kendine özgü bir romana
yol aldığını yine Yaşar Nabi'den öğrenıyoruz. Şa-
ir, çocukluğundan. ailesinden, çevresinden, ban-
kada geçen günlerinden, belki kendi şiirinden de
izdüşümlerle, daha o zamanlar "değişen" Istan-
bul'u yazmak istiyormuş.
Bir dil ve anlatım şöleninı duyumsatan kımi
parçaları yazdıktan sonra, ne yazık ki genç yaş-
ta aramızdan ayrılmış.
Şıirlerindeki o kadar incelikli, dost yürekli, se-
vecen atmosferı Ziya Osman Saba'nın öykülerin-
de de buluruz. Şair, dünyayı, çocukluk ülkesini,
aile büyüklerını, mısafirlikleri, yaz ve kış gezintı-
lerını sıcacık bir söyleyişle kucaklar. Kederler bi-
le bu söyleyişte gönül yormaz artık.
Ziya Osman Saba'nın öyküleri bize çocukluk,
yeniyetmelik çağlarımızın dokunulmamış, an, er-
den duyuşlarını bir kez daha tattırır. Mesut Insan-
lar Fotoğrafhanesi'ndekı anlatıcı, toplumsal ya-
şamdaki pürüzleri herkesten çok alımladığı ıçin-
dır ki bir türlü gülümseyemez. O, gülümsemeyi
özvarlığı için utanç sayan kişidir.
Oktay Akbal, şairin bu duygusunu, şairi anan
bır yazısında olağanüstü bir duyarlıkla kaleme
getırmiştir. Akbal, Saba'da "ermiş"lerin tutumu-
nu yakalamaktadır...
Yitirdiklerimize ağıt yakmaz Saba. Öykülerde
yitik zaman iyice geri plandadır. Anıların soylenı-
şi hep sonsuz iyilik içindir, iyilik aşılamak içindir.
Güzel, ince anılarla birlikte şimdiki zaman da
iyilikten nasıbıni alacak; güzellik ve incelik şim-
diki zaman için de var olabilecektir.
"Okumak" öyküsünü bir kez daha -Kim bilir ka-
çıncı kez!...- okudum. Saba, çocukluğunda oku-
duğu kitapları anlatır, Zavallı Necdet'ten Kamel-
yalı Kadın'a... Bu kitapları ben de okumuştum,
ben de öylesine coşkundum...
Her kitapseverin her hatırlayışta apaçık mutlu-
lukla donandığı kitaplardır onlar; ilk kitaplarımız,
ilk göz ağrılarımız. "Okumak" gerçekten de yıl-
dızı hep pariayacak bır öykü.
Gerçi hepsi öyle. Yeryüzünü iyilikle, şefkatle,
inançla kucaklamak istemiş bir edebıyat adamı-
nın yazdıkları, işte zamana meydan okuyor.
Istanbul -ve Turkiye- değişiyor; sokakları, ev-
leri, yaşayışı tanınmayacak hale geliyor. Ama kü-
çük çocuklar hâlâ büyükanneleriyle yaz ve kış ge-
zintilerine, misafırliklere gidiyorlar. Rüzgârgülleri
şurda burda hâlâ satılıyor ve babalar küçük ço-
cuklarına rüzgârgüllerinden alıyor.
Henüz büsbütün yitirilmemiş...
Duyarlık henüz bizımle...
"O sabahlar, o geceler",
"Gelmez günler çocukluğum."
Ziya Osman Saba'nın öykülerini okuyunca, bir-
denbire geliyor.
Takvim 'de lz Bırakan:
"O kırmızı ışık çizgisi binlerce rengi, ışığı yar-
dı, denizi ortadan biçti, gitti Süphandağı'nın kar-
larına girdi, orada yitti." Yaşar Kemal, Kannca-
nın Su Içtiği, Adam Yayınları, 2002.
Perpa'da halk konseri
• Kültür Servisi - Halk ozanı Mahmut
Erdal"ın öncülüğünde yann saat 20.00'de
Perpada birçok sanatçının katılımıyla bir halk
konseri gerçekleştirilecek. Sebahat Akkiraz,
AJi Ekber Eren, Gülsen Bütün, Beyhan Aksoy,
Adem Aslandoğan, Şenay Özçelik, Aynur
Güneş, Ozan Niyazi, Ebru Kayhankılıç"m
katılacağı konserde, Mahmut Erdal her
sanatçının sahneye çıkışından önce saz
eşliğınde şiir okuyacak. 1938 DhTİği doğumlu
olan Erdal'ın 'Yine Dertli Dertli Iniliyorsun',
'Bilimle Gidihneyen Yolun Sonu Karanlık" ve
'Bir Ozanın Kaleminden' adlı kitaplan ile 'Tel
tsyan Eder' adlı şiir kaseti bulunuyor.
(0 212 621 22 94)
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K Â M Î L M A S A R A C I