22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 21 MAYIS 2002 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 'Bulunıır, Kurtaracak../ Bireski şarkı vardı: "Çözdük- çedolanıyor"... Çözebilırsen!.. Çozmeye kalktıkça daha da ka- nşan, köfdüğümleşen olaylar, ol- gular ıçindeyız.. Akıl, sağdu- yu, bilirn, bılgi, deneyim çözül- mez biryığın olmuş... Sesler, gu- rültüler, bağnşmalar, arayışlar, ilerı sürülen çareler, çaresizlik- ler!.. Bir düşünün, kısa süren, ol- dukça karanlık bır belediye baş- kanlığından öte bir tek olumlu iş yapmamış, adı çevresinde kuşkulu söylentilerdolaşan, iki- de bir savcılıklara, mahkeme- lere çağrılıp hesabı verilmesi gereken tatsız sorularla karşı- laşan bir insan! Tayyip Erdo- ğan "En güvenilen devlet ada- mı" seçilmış!.. Yüzde yırmı beş oyla!.. Ismail Cem ıle Kemal Derviş onu az farkla izliyor. Her nedense Mehmet Ali Bayar şimdilik güvenilırlık listesinde yokJ.. Merak etmeyın, partı baş- kanı birseçilsin halkımız onu da öteki "güvenilirtik"\er\n arasına katacaktır! Ne kolay, ne çabuk, ne hızlf kararveriyoruz! Son elli yıldır hep aldanmadık mı, aldatılmaktan da bıkmadık mı? Menderes, Demirel, Özal, Tansu, Me- sut... Hangisinden biryarargel- di? Hepsı kısasuredetürlü suç- lamalar altında kalmadı mı? Ki- mıleri Yüce Divan eşiğınden türlü oyunlarta dönmedi mi? Boş umutlar, boş adamları göklere çıkartır. Hep bir baba, bir ağabey bekleyen toplum- lar; kendine, kendı aklına inan- mayan toplumlar, böyledır! Bo- şuna mı Aziz Nesin'in "Türk milletinin yansı geri zekâlıdır" gibilerden bir yargıya varma- sı?.. Nâzım Hikmet'in bızleri, "Dünyanın en tuhaf mahluku" sayması!.. İnsan hiç istemiyor, hiç hoş değil, amagerçek... "Koyungi- bisin kardeşim /gocuklu celep kaldınnca sopasını / ve adeta mağrur koşarstn salhaneye". Biz de, bilmçsız insanlar ola- rak koşacak mıyız. Tayyip'e, Bayar'a ya da bılmem kime oy verecek, iktıdann başına geçi- receğiz öyle mi? Biz o kadar şaşkın mıyız? "Ve bu dünyada bu zulüm I senin sayende I Ve açsak, yorgunsak, alkan içın- deysek eğer I ve bütün şara- bımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak I kabahat senin.." Yi- ne de şair acımış gaflet içinde- ki halkımızı, yıne de bır boş avuntu bulmuş, dıyor ki; "De- meye de dilim varmıyor ama I kabahatin çoğu senin canım kardeşim." Tam zamanı bu unutulmaz, hep canlı kalan (ne yazık ki ka- lan) dizeleri anmanın!.. Sen tut, Tayyıp'i yüzde yirmi beş oyla TC'nin başbakanı yap! Hiçbir alanda bir tek başansı görülme- mış bır dışişleri görevlisini par- ti başkanlığına getir; seçimler- de halkın umudu olsun!.. Yada kaç kez denediğın Mesut'lan, Tansu'lan hatta Baykal ları bir daha bir daha denemeye kalk! Bır Bülent Ecevit var!.. Var- dı mı dıyeceğiz ona da!.. Düşe kalka yonetıyor ülkeyi... Yaş yetmiş yedi!.. Oysa seksenini geçmiş nice büyük politikacı var dünyada... Sorun, yaş de- ğil!.. Her insan yaşlamr, hasta- lanır! Ama sen, hastalığını sak- la, "Hiçbir şeyim yok" de; se- nı canı kadar seven, yarım yıiz- yıllık eşin de senı gözü gibi ko- rusun, hekimlerden bile sakla- sın!.. Işte bu olur şey değildir. Çağdışıdır, akıl dışıdır. Belli artık, Bülent Ecevit ister istemez politika dünyasından ayrılacak. kendinı sanata, kül- türe verecek, çok daha yarariı işler yapacak... Şiirler, dene- meler yazacak... Ama bır büyük boşluk bırakacak politika dün- yasında... Bugün ona kızan ki- şiler korkanm yann "An nerde- .sin Ecevit" diyecekler!.. Tay- yip'lere, bılmem kimlere kaldı mı çözumsüzlük, ülkeyi batırır ha- le geldi mi, elbet bir kurtuluş yo- lu aranıp bulunacaktır. Namık Kemal e nasıl yanıt vermışti Mustafa Kemal, ulu- sumuzun en karanlık günün- de: "Bulunur kurtaracak bahtı kara madenni." Bu millet onun bunun elinde sürgit kalmaya- caktır... Kendi yolunu kendisi bulacaktır: Akıl, sağduyu, bi- lim, ulus sevgisi, Atatürk dev- riminin sağlam ilkeleriyle. Çağdaş Sol Yapılanma... Ertan UN\ ER Torbah 2 0. yüzyılın son çeyreğinde yaşa- nan teknolojik de\Tİmin kaynak- lık ettiği, üretim biçimi dönüşümü, solu çağdaş bir yapılanmaya zorlamak- tadır. O yapılanmanın temelini sağlıklı oluşturabilmek içın ılk koşul, günümüz- de solun geldiği konumu gerçeklenyle saptamaktır. Ozellikle Sovyet Mode- lı'nin çöküşünden sonra yaşanan gelış- melerı de göz önüne alarak ve aynntı- lan dışta bırakarak değerlendirelün. Sosyalıst Sol: Marksizmin üç asal te- meli olan, tanhsel ve diyalektik madde- cilik, ekonomipolitik ve bilimsel sosya- lizmi benimseyen sol kuram... Sosyalıst Sol, ideolojik olarak totalitarizmi ve lı- beralizmi (klasik demokrasiyi) benım- seyen iki ana tavnnı bugün de koru- maktadır. (Geçmişte var olan ve prole- tarya diktasıyla oluşacağı savlanan Mark- sıst Demokrasi kavramı şu sıralar gün- demdışıgibidir..) Sosyal Demokrat Sol: Marksizmin ilk yaklaşımını tam olarak, ikincisini bellı bir noktaya dek benimseyen, an- cak son ilkesiyle tam uyuşma olanağı bulamayan sol kuram. Sosyal Demok- rat Sol, ideolojik olarak yalnızca libe- ralizmi (demokrasiyi) benimser. Buradaki liberal- demokrat tavir ve ön- görülerin ağırlıklı yanıyla siyasal oldu- ğu söylenebilır. Ekonomik yönüyle ba- kınca her ikisinde de kapitalizme göre kimi denetim önlemleri bulunmaktadır. Günümüz sol kuramsallığı, -ne yazık ki- bu iki temel öngörü bölümden oluş- maktadır. Yeni dünya düzerünin üç temel aya- ğından biri olan küreselleşmeyle daya- tılmakta olan yeni liberalizmin yeni ka- pitalizmi ise ağırlıklı yanıyla siyasal li- beralizmı kimi yeni oyunlarla yutturur- ken, çok daha büyük bir fürursuzlukla ekonomik liberalizmin pazarlamasuıa başvTjrmaktadır. Vanlan sonuç. tüm dün- yada yaşanan insan karşıtlığında ve in- san acılan üzerinde yapılanan dramlar- da kendini açıkça göstermektedir. Böylesi bir evrensel ortamda. böyle- si bir konuma gelmiş ya da sıkışmış olan sol, ne yapmalıdır kı, hem geçmi- şindeki yetersizliklerini giderebilsin, hem de günümüzün dünya açmazlan- na çözümler sunabilsin? Işte yaşamsal önemdeki soru budur... Yaşamsal önem- deki yanıt da bu soruya verilecek olan- dır. Önce kuram... Buradaki gerçekçilik uygulamayı belirleyecektir. O yüzden ya- şanan sosyoekonomipolitikle bağıntı- sının çok güçlü olması zorunludur. Bu bağınhda, solun asal ilkelen eşitlik, ada- let ve özgürlüğün, bugüne yansıyan bo- yutlannın da bulunması kaçınılmazdır. Sanayı üretim biçımini aşma sonucunu getıren, günümüz üretim biçimi dönü- şümünün o yansımada bulunması kesin bir gerekliliktir. Emek-sermaye çeliş- kisi gerçeği atlanamaz; ancak günü- müzdekı boyutlanyla yenıden değer- lendirmek koşulu ile. Aslında bunun evTensel koşullan da, küreselleşmeyle insanlığa dayatılmaktadır; aynca yaşa- tılmaktadır... Örneğın bugünün çelişki- si, çalışan- sömüren çelişkısine taşına- bilir... Öylece emek cephesi genişleti- lerek, blok aşamasına ulaştınhr. Bu ya- pının kuramsal temellerinin çoktan oluş- tuğunu yinelemek bile gerekmez... Bu özetten, -yine özetle- uygulama ala- nına açılınca, çok ilginç ve umut veren bir gelişmeler zinciriyle ve o zincirin kat- kılanyla karşılaşıhr. Burada yapılacak olan da, gerçekçi temellere dayalı bir sağ- lama ve sadeleştirme işlemidir. Günü- müz gerçeğinde yaşanan, -süngesel an- latrmıyla- Porto Alegre olgusunun sağ- lıklı değerlendirilmesidir. Kimi sol kay- naklı küçümsemeleri de "akla ve hesa- baçağmnadır'V Karşıtyapılanmadayer alan Davos Forumu, IMF-WB-WT0 kombinezonuna karşı yapılacaklan, uy- gulanacak olanlan akla ve hesaba kat- madır... Ekmekçi'ye mektup Bu yazımı da Sevgili Mustafa Ek- mekçi'ye, -21 Mayıs 2002"de, gurbete çıkışının beşincı yıünda- yazdığım, uzun "cevabimektubu" özetleyerek bitirmek istiyorum. Ey koca Ekmekçi, sen öyle, gurbet ne- yin dinleyip sessiz kalacak biri değildin aslında. O belliydi... Ancak. hiçbir özel çaba göstermeden, buralan böylesine özlemlendirecegin; buralan böylesine sa- racağın ve de buralarda böylesine ara- nacağın umulmuyor muydu ne... "Hiç kanatmadan yapüğın o operas>onlar- dan sonra*' saynlığı geçip de sağhğına kavuşanlar, bir özlüyorki seni. sorma... Bir de hani şu •'incirmeden yonttuğun mahnıkat takunı" var ya, onlar... (Bu- rada. ayraç içinde: "mahrukafın, as- lında yakacak türünden "odun" oldugu- nu ve senin yontmanla. daha bir üst de- ğere ulaştığını vurgulamak isterım, o canokurlanniçin...) O sımsıcak yüreğinin sıcaklığı. san- mayasın ki, gurbetlerdesin diye azal- makta. Hiç ummayacağın ölçüde artı- yor, o insan insan diye çırpınan yüreci- ğinin -bir gün bile olsun azalmayacağı- ru bildjğimiz- sıcaklığı, ılıklığı... Zaten, şu giderek berbatlaşmakta olan dünya- da, her bunaldığımızda, o sımsıcak yü- reğini sığınak yapmazsak, yandık ki ne yanmaktır o... Beynimdekı volkanlan sormaktasın "faaiiyete devamdalar''... Ha patladı, ha patlayacak gıbı. Torbah Güz Etkinlikleri iki yıl sonra yeniden başla- yacakmı ne... Sevgili ağabeyim, gerisi bildiğin gi- bi... Onatana bir yazdırmıyorlar; 1 ata- mayana 10'u kendi elleriyle yazmakta- lar... Baki selamlar, insanlar sevgilisi ağabeyim! Çürük Mayadan Yapılan Ekmek!.. Rahllli ÖZEL Emekli C. Savcısı ğine göre değil, kişisel ve par- tisel çıkarlara yönelik oldu- ğundan. kamu düzenini dina- mitlemekte. halkın hukuka gü- veni ve saygısı yok edilmek- tedir. Hukuk, bilimdir. Yöntemi 4 616 sayılı yasa bu yasay- la ilgili Cumhurbaşka- nı'nın gen çe%irdıği ya- sa. hukukun temel kavramla- nna (mefhumlanna) karşı ya- pılan hukuk cinayetidir. Yasa- lar çıkanlırken hukuk tekni- mantığa ve aritmetiksel değer- lere dayanır. Yasa yapma tek- niğınde önce hukuksal kav- ramlar açık seçik belirlenir. KavTamlarbelirlendikten son- ra genel kavramın detavi hu- kulaın genel ilkeleri esas alı- narak madde madde şekille- nir. Çıkanlan yasalar hukuk TURKIYE BUYUK MAÇ İÇIN GUN SAYIYOR ••»-« KUPA KAPSAMA ALANIMIZDA Kore'de Telefonlarınız Turkcell'den! Turkcell numaranızı Güney Kore'de de kullanabileceksiniz. Kore'deki alt yapıya uyumlu telefonlan hiç bir bedel ödemeden kiralıyabilmek iÇin 444 0 532yi hemen arayın, kaydınızı yaptırın.* [ * Kontenjsnrmz sınırfıdır, başvurular sırasıyla oeğerlerdınlecekp' Teletonlaröa oluşacak ^erhangt b>r hasarda^ çaıınma ya da kayıptan Turkcell sonjirılu değıldı' TURKCELL tekniği ve hukuk felsefesine dayanmadığından. çıkaranlar- ca da sındirilememektedir. Çünkü mayası bozuk ekmeği. yapanlar da yese sindirimde zorlanır. KavTam kanşıklığı. 1991 ta- rihinde çıkanlan yasadan baş- lamaktadır. Orada da yasanm başlığı 3713 sayılı Terörle Mücadeie Yasası. fakat te- rörle mücadele hükümleri dışında her şey var. 4616 ve Cumhurbaşkanı"nca ge- n gönderilen yasalarda da yasalann başlığı şartla sa- lıverme içeriğı afka\Tamı- nın bütün niteliklerini içer- mekte. Şartla salıvermenin temel iki öğesı vardır. Bel- li bır süre cezaevinde yatan hükümlünün ıyi halli oldu- ğunun belgelenmesı. ikin- cisi de tahli\e tanhinden esas ceza müdderinin biti- mine kadar >eni bir suç iş- lememe koşuludur. Kısa- cası af ıse koşulsuz cezayı ve suçu ortadan kaldırmak- tır. Üç-beş sağduyulu köy- Iü bir araya gelseler. toplu- ma bundan daha yararh ya- sa yaparlardı. Çünkü çıka- nlan bu yasalann amacı ba- zı hükümlüleri topluma ka- zandırmak değil, cezaevle- rini boşaltarak yönerimde rahatlık sağlamak, siyasi koltuklannın zeminini oluş- ruran kişileri kurtarmak. toplumda suçlulara hayat hakkı tanıyarak altta ka- lanın caru çıksın ilkel zih- nıyeti sonucu mağdurlan cezalandırmak... Nisan 1991 tanhli 3713 sayılı, Aralık 2000 tarihli 4616 sa- yılı, iade edilen son çıkan- lan yasa hükümlennin içe- riğindeki adaletsizligi, ada- let caniliğinı. demokratik, antidemokratik hiçbir ül- kede yapıldığını sanmıyo- rum. Güzel ülkemizin. böyle bir zihniyet tarafindan yö- netihnesinden. otuz beş yıl c. savcılığı yapmış bir kişi olarak ıstırap du^yorum. Hukuk felsefesinde kla- sikleşmiş bir deyim vardır Itirafile tevrik arasında mu- ta\assıt (ortalama) yol izle- mek. Bu kural yasa >apar- ken göz önüne alınmalıdır. Sankı mağdurlar suçla ca- nilermağduryapıhyor. San- ki canını. malını iyi korusay- dı dercesine... Unutulma- sın bu ülkede son zamanlar- da toplantılarda milletve- killeri keyfl silah boşaltı- yor, meyhanelerde görün- rümü bozuyorsun diyerek ke^i adam öldürülüyor. Böyle yasalar yapıldığı müddetçe çağdaş devlete ne gerek \ar... Kuvvetli olan haklıdır ilkelhğıne adım adım gidilmektedir. PENCERE Din Uleması Kem Küm Ediyor... Diyanet Işlerı Başkanlığı geçen hafta Istanbul'da bırtoplantıdüzenledı; dörtgünlükçalışmadan son- ra sonuç bıldırgesi yayımlandı. 'Sonuç Bıldirgesi'nöe neler vardı?.. Gazetelerde çıkan haberlerden öğrenebildiğim kadanyla şu konulara ilişkin kararlar alınmıştı: Namaz üç vakit olabilır mi?.. Dini nikâh yeterlı mi?.. İki kadının şahıtliğinin birerkeğe eşit olması kura- lı geçerli mı?.. Miras paylaşımında kadının hakkı erkekle eşit ola- bilır mi?.. Namaz Türkçe kılınabilır mı?.. Kadın dövülebılir mi?.. Kadın cenaze namazına ya da bayram ve cuma namazlannda cemaate katılabilir mi?.. Peki, kararlar ne yoldaydı?.. • Toplantıya Diyanet Işlerı Başkanlığı'ndan ve ilahi- yat fakültelerinden kalabalık bır katılım olmuştu; ama, sonuç bildirgesı hazırlanırken 'ne şiş yansın ne kebap' yaklaşımı ağır basmıştı. Neden?.. Bu soruya yanıt verebilmek için Türkiye'de Cum- huriyetiyle birlikte gerçekleşen hukuk devriminin içe- riğine bir göz atmak gerekir... Yurttaşlık Yasası (Medeni Kanun) Avrupa'da 'Ay- dınlanma Devnmi'run urunüdür; 19'uncu yüzyılın başında ilk kez Fransada hayata geçirildi; sonra çe- şitli ülkelerdeyürürlüğegırdı; bizde 1926, Medeni Ka- nun'un onaylanması yılıdır, tarıhimizin en önemli de- mokrasi atılımı gerçekleşmıştır. • Medeni Kanun'la kişı devlet yaşamında kul ol- maktan çıkar, yurttaş kımliğini kazanır, cemaat ku- rallan yenne laik yasa maddelerine bağlanır... Türk Medeni Kanunu Isviçre'den alınmıştır, kişinin tüm yaşamını düzenler; ozellikle aile, miras ve evli- lik alanlannda kadına maddi olanaklar sağlamış, el- le tutulur, gözle gorülur somut haklar tanımıştır... Kadın şeriat yasalannı benımsediği zaman bu hak- lannı yitirecektir... Şeriata göre erkek kadını dövebilir.. Kadın mirastan daha az pay alır. Erkek 'boş ol' dedıği an, ortada nikâh mikâh kal- maz, kadın evden kovulur. İki kadının şahitlıği bır erkeğin şahitliğine eşit sa- yılır... Laik Cumhuriyetin yasalan bu eşitsizlikleri kaldır- mıştır... • Peki, şimdi hangı Diyanet görevlisi, ilahiyat fakül- tesi profesörü, Islam cemaati içinde hatırı sayılırho- ca efendi ya da ulemadan bir din adamı kalkıp da Kuran'ın belirlediği şeriatın bu düzenini savunabile- cek?.. Nitekım hiçbiri savunmamıştır; ortaya çıkan bildi- ri de bu yüzden kemküm ediyor... Maddi haklannı ellerınden almak için fetva veren hoca efendiyi ya da ilahiyat profesörünü kadınlar bir kaşık suda boğarlar; herkes bunu biliyor... Ama namaz üç vakit kılınabilir mi sorusuna gön- lünce dilediğin gibi yanıt verebilirsin... Namaz üç vakit de kılınır, beş vakit de.. On vakit de... Bektaşıye sormuşlar: - Aptessiz namaz kılınır mı?.. Erenler yanıtlamış: - Ben kıldım, oldu!.. JtUSUİttMSİ ÂNKAİÂnıinnnn MÜZİK Cumhurfroşfconf Soytn Ahmet Necrfet Uzertn Yüktek HtmaychnfKk Tarih EtVinlik S ^ o n 07Mfte;S^ BUCEMT SB'fON ORKESTKAS Gıto Oroj. fl(ono MB İ H l i / J » ! O»ffc>s.?sr> BLCAf^TÎÇCANS&JFONlORKBTRAS MB I M M İ M H İ İ ' ~ J '< feman" • • • B U lO'V.ûıre MBJSSATHOClOSSDANCRS ^ ^ ^ ^ H TANGOOftKETRAS ^ ^ ^ ^ H l2M^B.tar ORFEONOOAKOAOSU l 3 M m . P n MJOVA CO»*AGMA Dt CANfTOPOTOUM M h b ^ S J 4MAUrr ^ ^ ^ ^ H I6M«E.PB> ULLSALSOPI'A&MİSI ^ ^ ^ ^ ^ | ISM^sCla TUOBfTlCO ^ ^ ^ ^ H l9l>KRrar KAMBUJcM6ASRESfTALl ^ ^ ^ ^ H 20f*)<s.Pss sTFFBjscaaBin*(>e ^ ^ ^ ^ H ÇAâOAŞF(rAMORE?TALI ^ ^ ^ ^ ^ ^ 1 HttımSa MOD9NCW^TOPUJLJâj ^ ^ ^ ^ ^ ^ | GKrpnperDanaflaıACkn^jT ^ ^ ^ ^ | Z2M^B.(>> C A N A n i A ^ i e ^ ^ ^ ^ H ÜM^s,Pn> OÜHANAHRAI.t » M ^ t o cAw.osawos«w«AGrrMR£sn-Ai 27MçB,Pas KAZAKOOAOMCESTKAS G»*l» MırstekM. femr ^ ^ ^ H 2Brt^Sİ JANAAUBAKKOVAFIrANORESrrALJ 28M^&Sat AUDtOFACTm X Mışi& Parç. L>wnnce Fcstsr, ^ q Guncr w Süner rvricl, fljoio « MB Mffi MB MB MB Rm MB RHH OfRA MB MB MB J MB MB RHM MB MB KAVAKUDERE Sevda-CeMp And Musk Vakfı BdK SJOÎ « kıka Ikjkjlcr Msrttzi Tunalı Hılm Cıd 114/26 Kjı I Tefc (03(2.427 08 SS-<6« 07 44 Fuc (0312) « 7 31 59 Balec Saasar Hıfann Her GiıC SuclOOO- I 8 » j n a KIZILAY Milı ( V « c hbraı Gqaı GMK Bul»«n No 4 Tet (0312)41791 00 ftfet iatfan f W Ham; Her Gtin Suc59CC. 700ıns BİLKENT Bdkem Ürvvcrsıtesı MSF B4ker>: Konser SaJonu Giftfi Tel (0312) 2« 4382-290 I77S Met Pıar Hm; Her Gün . 12.00/ 1300- 1700 ınsı SIVD* -ClNAr AN'O MÜ2İK VAKFI SCA MUSIC IOUNOATION BEŞEVLER MEB Şun Satoou BfletSan; Gışesı Büeı Stofrr Pım rtint; Her Gun Suc0900-l'OOın* european festivafs assoctation mus<c-W««rt-dance &u ıkm Cum/ıuriyet Cczttesi'nm kajulonyic yayınlanmq8r SULTANAHMET GELENEKSEL "KÖFTE GÖNÜ"NDE 26 MAYIS 2002 (PAZAR) - SAAT: 11.30'da OKULDA BULUŞUYORUZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle