Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 2002 PAZAI
O L L A Y L A K VJl< (jOKUŞ-L-fcJİ olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVEr/HAYIR
OKTAYAKBAL
Bu Kadar Uyumayalım!
Irticaparancyası!.. Devletin irticaparanoyası!..
"Bu ülksde t'rtica tehlikesi var, cumhuriyet
devrimlen bata demokrasi, dış destekli akım-
lanrt, cina/et tetelerinin tehdidi aitındadır" di-
ye yazanlsr, scyleyenler, işte bu tür suçlamalar-
iakarşılaşı>or Manyatöık, paranoyaklık, Isiamdüş-
manlığıvb..
Irtica, gericiıktîr. Çağdışılıktır. Kişı özgürlüğü-
ne karşıdır Insınları köleleştirmektir. Binlerce yıl
oriceyi bugüne getirmeye çalışmaktır.
Yerartıncan pıkanlan cesetler şeriatçı kafala-
nn cînayetteri cegıl miydi? Mahkemelerde, Ana-
/asa Mahkemesi'nde en ağırsuçlarla kapaMan
Dartiler hargi a-nacın peşindeydi? Her şey göz-
er önünde yaşandı... Amaöyleleri varki, gerçek-
eri görmez ba^kalarını da görmemeye. duyma-
naya çağırr. Amaç, cumhunyeti, laikliği, çağdaş-
ığı yıkmalcır.
Ağzı olan kcnuşur! Bunlann da ağzı var. lleri
gerı konuşuyoiar... Tutmuş Rize'de bir konuş-
rna yapmış. Br inek varmış, halkın yolunu kes-
rniş! O taştan oir anıtmış... K/m olduğu belli! O
olmasa, Tayyip kafalılar ileri gidecekmiş. lleri de-
dikleri yer, karanlık birçıkmaz...
Uykudaysak gafletteysek de, uyanalım artık!
Oy aşkıyla gerioilige yanaşan DYP'ler, ANAP'lar
MHP'lerdearte uyanmalı. En başta CHPuyan-
sın. Unutmasır ki ne zaman sağa, aşın sağa, di-
re, dinciyeyanaşmışsayenilmiştir. 1946'danbe-
r bu gerçeği gordük, yaşadık.
Her fırsatta Atatürk devrimini, laikliği, çağ-
caşlığı savunarlan 'paranoya hastası' sayan ki-
şrler, aynaya baksalar gerçek paranoya hasta-
sının kendileri olduğunu göreceklerdır...
Kıbnsfı şair, Kubilay Beliğ'in dediği gibi:
"Bu kara çarşafne, nedir bu düzen I Sokak-
ta yanından geçer de bazen I Bacı mı öcü mü
anlayamazsın.
Yürürken Her adtm atılır I Geriye ders almak
için bakılır I önünde ne engel varsayıkılırI Yok-
sa menziline ulaşamazsın.
Allah aşktna ou nasıl bir iştir I Bu nasıl terak-
kı, nasıl gidiştir' Blden, yüzyıl daha akıp gitmiş-
tir I Bu kadar uyursan uyanamazsın."
Çöküş...
İşsizfik, yoksuluk ve savaşa karşı
INSANCA^l
DÜZEN1 Mayıs'a
Çelik GULERSOY
S
özünü edecefim çö-
küş, eğitim sistemi-
mizde, değer yargı-
larımızda ya da bi-
reysel ve sosyal daya-
nışma gibi bizim kuşagın alışık
olduğu ölçülerde gözlemlenen
yıkılışlardeğil. Yeryuvartağmın
en az binlerce yıldır, yani yazıh
tarttıegeçşdönemJerinden buya-
na durmuş-oturmuş olan fizik-
sel yapısında, sadece 5-10 yüdır
başlamış olan ûrkütûcü çökün-
tülere değineceğim.
Geçenlerde adadan bir dos-
tum, Istanbul'dan Avusöarya'ya
göçmüş olan bir yakınını tanış-
maya getirdi. Seçkin bir hanım.
Söyleşimiz (sohbetimiz) sıra-
sında ona, Fransa'nın yıllar ön-
ce o yörelerde bilinçsiz birinat-
la yürüttügü nükleerdenemele-
rin iklime etkilerini sordum. Öğ-
rendiklerim, dudaklanmı uçuk-
lattı: Kanser,günlükyaşamag£r-
miş. Adam başı, kUnikleri açıh-
yormuş. Deniz ve plaj yaşamı,
bildiğiıniz bfitün tadınıyitinniş:
Güneşe karjı -tam etki de sağ-
lamayan- çeşttB kremlerebulan-
ma bir yana, açık her yeri örte-
cek mayo ve kumaş türleri çık-
mış.
Beni en çok şaşırtan ve deh-
şete düşüren şey ise Giiney Kut-
bu'ndald buzkitteierinin(bizde
basın ve kimileri buna, yine bir
yanılgı ile "buzul" diyor) çözü-
lüşünü izlemek üzere turizm
acentelerinin gemi ile gezintiler
düzenlemesi oldu.
Bu satırlan okuyacak olanJa-
ruı birçoğu, bu tür bılgileri edin-
mek için niye ta oralardan biri-
nin gelmesini bekJediğimi ve
"niçin internetriirii çağdaş kay-
naklarabaşvurmadığınu'' sora-
caklardır. Bu konuda kısa bir
ara açıklaması yapayım: Elekt-
roniğin egemen olduğu her şe-
yekarşı, bende birürküntü oluş-
tu. Bir dostuma telefon ettiğim-
de, saatlerce meşgul çıkıyor. Ne-
den sonra. öğreniyorum: Çocu-
ğu internetin başında imiş. Bi-
rini cep telefbnundan aramam
gerekiyor: Karşımdakini ilgisiz
ve uzakbir şehirde, sokakta ya-
kalıyorum. Bu tuhaflıkJann hiç-
birine uyum sağlayamıyorum.
Bir şey yazacağım zaman, tık-
lamalar ve tuşlamalar yerine.
bembeyaz bir kâğıdı önüme çe-
kip, sevgilı kalemlerimden biri-
ni kullanmayı ve birbilgiye eriş-
mek istediğimde de kitaphğıma
başvTirmayı yeğliyor ve "Ba-
ba'dan kalma" bu yöntemleri
en sevimJi, ruhuma yanıt (ce-
vap) veren ve de sağlıklı yollar
sayıyorum.
Ozon tabakasının önce incel-
mesi, sonra delinmesi olgulan,
Türkiye için de, artık yabancı
kavramlar değil. Kamuoyu -var-
sa eğer-, bunlan az çok duyuyor.
Uzak diyarlardaki plaj uygula-
malan, belki bizde henüz ge-
rekmiyor. Ama hiç değilse ola-
yı biliyoruz.
O konuda anlamadığun şey,
dünya egemenlerinin neden do-
layı -hiçbir önlem almadıkları
degil- hiçbir önlem almayacak-
lan (belki alamayacakJan) hal-
de. niçin bırkaç yılda bir, ulus-
lararası çe\re konferanslan dü-
zenledikleridir. "GeBşmiş" ül-
kelerin hükümetleri, ozonu de-
len karbondioksıt ve kloro-flo-
ro-karbon üretimlerini azaita-
cakher önlemin, ekonomiye bü-
yük zararlar vereceğini ve işsiz-
liğe yol açacağını bildiklerin-
den, her etkili önleme yan çiz-
rnekteler. Işler, öyle bir dönül-
mez noktaya gelrniş. Bunu gö-
rüyor ve anlıyorum. Anlamadı-
ğun, konferanslarla neden dola-
yı konuyu gündeme getirdikle-
ri. On yıl kadarönce, Rio'da tüm
uluslan topladılar. Yoksul ülke-
ler onca masraf edip oraya taşın-
dılar. Bizden de 9. Cumhurbaş-
kanı venicelerikalkıpgitti. ABD,
en başta tezini dayattı: Hiçbir
önerinizi uyguJayamayız! Işte o
kadar. O tarihte Hürriyet'e ya-
zıyordum.
Kendi başlığımı koydum: Rio
Konferansı değil, bir Rio kar-
navalı!
Bunlara, kendi hesabıma, alış-
fım.
Anlayamadığım ve "havsala-
ma ogrtıramadıgım'' "kutbatu-
ristik gezüer" oldu.
Tannm, aklımın son kalan bö-
lümlerini ya da porsiyonlannı
sen koru!
Bir "turist", hem de avuç do-
lusu para ödeyerek katüdığı böy-
le bir toplu gezide, sıra ile saya-
yım, ne görür, ondan ne tat alır,
bu işi niyeyapar, dürbünJe uzak-
lardan (kopan buz dağlannın
burnuna kadar yakJaşamayaca-
gınagöre) seyrederken panikle-
mez mi. evine dönünce nasıl
uyur?..
Bu olayı düşünürken aklıma
tarihteki örnekler gelip gitti:
Gerçi bilinen geçmişte, yeryu-
varlağında böylesine topyekûn
çökuşler her yeri silip süpürecek
felaketler değil, ancak yerel "ka-
tastroflar'' yaşanmıştı. Ama bir
yanardağ, diyelim birPompei, ük
kez ateşlerini gökyüzüne püs-
kürttüğünde, eğlencelerine, uç-
kurzevklerine dalmış olan halk,
olayı nasıl algılamış, ne tepki
vermişti:
Bunu anlamak için, Napoli
yakınlanndaki eskil (antik) ken-
tin -çok güzel değerlendirilmiş
olan- yılantılannı gezmek ve
her evin kapısında, sahibinin ya
mesleğini ya da tutkulannı gös-
termek üzere yapılmış olan fresk
resimlerine bir göz atmak yeti-
yor. Özellikle de tahta kepenk-
lerle örtülmüş olanlanna...
Pompei'den günümüze gelir-
sek, ne masraflı gezilere gerek
var ne de kapalı resimleri açtır-
maya.
Ben, dünkü pazargünü, bütün
birBoğaziçi yine kahverengine
çalan bir sisten pustan görün-
mez durumda iken, Dolmabah-
çe Stadyumu'nun içini ve dışı-
nı dolduran, yüzleri siyah-be-
yaz boyalı on binlerce genç in-
sanımızın dehşet verici halini
gördükten ve yeri-göğü inleten
haykınşlannı, coşkulannı dinle-
dikten, üniversite önündeki yem-
yeşil, balamlı yamaçlan doldu-
ran, başörtülü hanımlan iJe, kun-
daktaki bebekJeri ile, yerlere se-
rilmiş babalan ile ailelerin de
sefasına tanık olduktan (bunlar
halktan kişiler), para babalannın
ise üsttekı lüks otelın stada ba-
kan cephesinde daireler tutup
cam önüne sofralar donattıkla-
nnı da öğrendıkten sonra, kutup-
lardan bir bir çözülüp denizlere
katılan buz kitleleriyle, kendi
hesabıma, bir -bana yeter- bağ-
Iantı kurdum.
Dev Bakkallar ve Ulusal Ureticilerimiz...
• ıP
PERPA arkas, köprûlû geçitin altı (SaatO.OO)
Tüm ılçeterden otoöûskafcacaktr Big Tet 022 • 252 76 41 • 42
KubüayYILDIZ
G
ıdaperakendeci-
liği son yıllann
en hızlı gelişen
ve en çok yatınm yapı-
lan sektörlerin başında
gelmektedir.
"CarrefourSA'ıun
Türkiye'de açöğı hiper-
marketlerin her biri or-
talama 40 mihon ile 70
milyon dolar arasında
mal oluyor. 1993 yılın-
dan bugüne kadar Car-
refour ortaklığı olarak
600 mih on dolarbk yaö-
rım yaptık". Sabancı
Holding üst düzey yö-
neticisi Atl Saryal"ın yu-
Bu b e l g e s e l i s aIk ın k a ç ı r m a y ı n !
Dünya Kupası Tarihi
1930 yılında ilk Uruguay'da başlayan
heyecan dalgasımn bugüne geiişi.
21. yüzyılm ilk Dünya Kupası'nın
hazırlıkları... 71 yılın unutulmaz
maçlan... Kupalarda yıldızlaşan
futbolcuların, teknik adamların
yaşamları...
Farklı kültürleri, dilleri aynı sahada
buluşturan futbolun en büyük
gösterisi "Dünya Kupası Tarihi"
belgesefi tv8'de.
:c
i
. 18:05
CUAAARTESI - PAZAR
kanda söz ettiği rakam-
lara bakıldığında ülke-
mizin ulusötesi sermaye
için bir cennet olduğu
rahatlıkla söylenebilir.
Bu cennetten bir köşe
kapmak isteyen ulusö-
tesi marketler, rekabet
adlı büyülü sözcüğün ar-
kasına sığınarak ülke-
mizin perakende sektö-
ründeki payuıın büyük
bir bölümünü ellerine
geçirmeyi hadeflemek-
tedir. Başta Istanbul, An-
kara, Izmir, Adana gibi
büyük kentler olmak
üzere Anadolu'ya yayıl-
mışlardır.
Ülkemize yeni bir an-
layış, know-how getir-
dilderini varsayan bu şir-
ketler, daha da sevecen
görünmek için win-win
(karşılıklı kazanç) ilke-
si doğrulrusunda hare-
ket ertiklerini söylemek-
tedir. Bütün büyülü söz-
cükleri, renkli boyaları
kaldırdığımızda ortaya
çıkan durum; 4-5 bin
metrekarelik kullamm
alanı olan 40-50 dönüm
arazi üzerine oturtuhnuş
dört duvarla 30-50 yazar
kasadan başka bir şey
değildir. Yazık ki bu dört
duvar, tüketicimize cazip
gelmektedir.
Ulusal sermayemiz bu
marketleri açma yeri ve
olanağına sahıpken ya-
bancı sermayeyle işbir-
liğine giderek ülkemiz-
deki pazan yabancı ser-
mayeyle paylaşmışlar-
dır.
Pek çoğu ülkemizde
üretilen, peynir, sucuk,
bisküvi, turşu vb. gıda
maddelerini üretici-sa-
tıcı firmalardan raf be-
deli, palet bedeli, kule
bedeli, katılım bedeli adı
altında çok ucuza alarak
ekonomik dengeyi ken-
di çıkarlarına göre boz-
muşlardır. Bu firmala-
nn kendilerini savunma
gerekçeleri ise, yüksek
kârla ürün satmak iste-
yen üretici firmalardan
(pazarlık gücünü ve re-
kabet koşullannı kulla-
narak) ucuz ürün alarak
tüketiciye daha ucuz
ürün sattıklan yönünde-
dir.
Oysa birkaç temel
ürün dışında söyledik-
leri doğru degildır. Kal-
dı ki, dev marketlerin
hedefı tüketicilere paket
bazında değil, market
arabası bazında mal sat-
maktır. Tüketici psikolo-
jisinden de yararlanarak
toplumumuzu tamamen
tüketim toplumu haline
getinnektir. Yani, hedef-
leri ile söylemleri çeliş-
mektedir. Tüketici bo-
yutunda kandırmaca po-
litikası böyle giderken
üretici-satıcı firma boyu-
tu daha da ilginçtir.
Büyük bir beyaz et
üreticisi bakın başına ge-
lenJeri nasıl anlatıyor:
a
Bü\1ik birhipermar-
ketie anlaşmak için top-
lanüya girfim. Promos-
yon için bizden 50çama-
şırmakinesiistedikr. Ta-
mam dedik, daha sonra
50tanede bulaşık maki-
nesi dediler. Ama istek-
lerinin sonu yok. tnsert
(indirimli fiyat ilanı) ça-
bşmasuu fınanse ediyo-
rum, isterseniz fafurala-
rmı gösterebiKrim." (*)
Bir başka firmarun sa-
tış müdürii Y.K.'nin
açıklaması ise daha çar-
pıcı:
"Zincirmarketlerden
birine 18 mihar TL'lik
mal verdik Odeme gü-
nü geJdiğinde 173 mflyar
TL'lik katılım payı fatu-
rası ile geri döndük. Ya-
ni soranm sizeticaretbu
**)
Hiç kuşku yok ki; ulu-
sötesi zincir marketler
de kendilerini savun-
maktadır. Eski bir satı-
nalmacı SA. da:
"Herüdtarafindate-
melbedefi tüketidve,sag-
hkfa, fayda unsuru taşı-
yan ve uygun frvadı ürün
sunabilmek. Bu sağla-
nırsa anşveriş ve kazanç
sürekU olor" diyor.
Kendilerini hayır ku-
rumu gibi göstermeye
çalışan ulusötesi dev
alışveriş merkezleri, bir
mu?"(
yandan ulusal sermaye-
nin canını çıkartırken
(gününde paralannı öde-
meme, zoraki ödemele-
rinden kesinti yapma,
kendi kusurlan nedeni
ile bozulan ürünleri de-
ğiştirmeye zorlama vb.
nedenJerle) öbür yandan
ellerini tüketicimizin ce-
binden hiç çıkartmamak-
tadırlar.
Ey ulusötesibakkal iri-
leri,ticaret ve rekabet el-
bette oJacaktır. Tüketici-
ye kaliteyi ve ucuzu bir
arada sunamayan pera-
kende noktası yaşama-
malıdır. Ama bunun yö-
netimi sizlerin tekelleş-
mesi ve yaptıklanmzın
koşulsuz doğru kabul
edilmesi demek değil-
dir. Toplum aydınlandık-
ça sizi de aydınlatacak-
tır. Ulusal sermayem bu
zorluklann hepsini aşa-
rak dünya piyasasında
rekabet eden ürünlerini
elbette dev bakkallara
dakendi istekleri doğrul-
tusunda satacaktır.
Bu ulusötesi sermaye-
nin market açdış tarihle-
ri de kimi zaman çok il-
ginç günlere gebnekte-
dir. Adana'da Türk ser-
maye ortaklığı ile kuru-
lan bir Fransız hipermar-
ketinin açıhş tarihi 5
Ocak 1998'dir. Ada-
na'nın Fransız işgalin-
den kurtuluş tarihi de 5
Ocak 1922'dir. Askeri
işgaline son verdiğimiz
Fransızlar 76 yıl sonra
yerli ortaklanyla bera-
ber; (banş, rekabet, tü-
keticiye saygı söylemiy-
le) yeniden ülkemize gel-
miştir. 5 Ocak tarihi
Fransız-Türk ortaklı fir-
manın. tüketicimize sun-
duğu ucuzhizmet (!) için
ilginç bir rastlantıdır.
Evet çok ucuz bir Iiz-
mettir, ama kullanım ta-
rihi dolmuştur. Çünkü
biz bu ürünü 76 yıl ön-
ce hep birlikte iade de-
posuna yollamıştık.
(*) 15 Nisan tarihliHür-
riyet Gazetesi
(**) MarketDergisi 36.
Sayısı
!tv8 kabl olınaıı nd;S33 bandında. digital platlormdaki OIGITURK'ün içinde 23. kanalda yer almaktadır.
Analog yaya\mtı\ia 42 derece pozisyonundaki Türksat 2A uydusunun 11838 Mhz Irekansı vertîcal
polariza syonrtanzleyebilirsiniz. ı
NAZtLLt 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Sayı: 2000/146 2002/111
Davacı Muamraer Aygün vekilı tarafindan SSK Gen. Müd ve Mehmet Ali Tuzcuoğlu
aleyhine açilan tespit davası dolayısıyla; Nazıllı 1. Asliye Hukuk Mahkemesrnin
13.3.2002 tarih 2000'146 Esas. 2002/111 Karar sayılı ılamı ile davacı Muammer Ay-
gün'ün 15.7.1977 tarihınde davalı Mehmet Alı Tuzcuoğlu'na ait sulama kanalı işınde ça-
lıştığının tespitine karar venlmiş olup, davah Mehmet Ali Tuzcuoğlu'nun adresı meçhu)
oldugUiidan gazetede ilan yapıldığından. lşbu karann yayım tarihinden ıtibaren 7 gün son-
ra tebliğin yapılmış olacağı tebliğ yenne kaim otmak üzere ilan olunur. Basın: 24522
PENCERE
Bölük Pörçiik...
Bingöl'de konuşma yapan Tayyip Erdoğan ken-
di kendisine hava basmış:
"- Bana Kasımpaşalı diyorlar, bölücülük yapı-
yoriar, evet. Kasımpaşalıyım, varmı?.."
Haydi canım sen de!..
Kasımpaşal/ya kurban of!..
Tayyip sözde kabadayılık taslıyor, ama, lafının ada-
mı değil...
Erbakan'ın önünde arkasında takla atarak Ho-
ca sayesınde Istanbul Belediye Başkanlığı koltu-
ğuna oturan Tayyip, Necmettin Bey'i arkadan bı-
çaklamadı mı?.. Fırsat bu fırsat diye Hoca'sına ka-
zığı atan kişi Hazreti Muhammet indinde makbul
adam sayılmaz...
Erdoğan kürsüye çıkıp nutuk attı, 'ihanet-i va-
taniye' sayılacak demeçler verdi, sonra da hesap
vermeye gelince ne dedi:
- Erbakan Hoca bizi kandırmış, konuşmalan bu
etki altında yaptım...
Fırsat bulduğu zaman Hoca'sını arkadan vuran
adamın kabadayılık taslaması, sıkıştığı zaman su-
çu Hoca'sına yüklemeye çalışması, Kasımpaşalı-
lığın raconunda yeri olmayan bir bidattir.
•
Parlamentoda bir anket yapılmış, milletvekille-
rine sorulmuş:
- Türkiye'nin kadennibelirlemede en çok han-
gi kurum etkilidir?..
Yanrt:
OrduL
Milletvekillerini ayıplamalı mı?..
Hayır!..
Çünkü "En çok güvendiğiniz kurum hangisi-
dir?" diye halkımıza sorulduğunda her zaman ay-
nı yanıt veriliyor:
- OrduL.
Anlaşılan milletvekillerimiz de halkın eğilimine
uygun yanıtla işin içinden çıkmışlar...
lyi mi etmişler?..
Kötü mü?..
Ne iyi ne de kötü!.. Türkiye'nin gerçeğinde as-
kerin yeri budur...
Ya aydının veya entelin yeri ne?..
•
Sosyalist aydınlann içinden kimileri 1991'den
sonra entelleştiler...
Olura...
Umutsuzluk, çıkarcılık, korku, kaygı, iyi yaşa-
mak güdüsü kişiyi bir yaştan sonra çamur gibi yo-
ğurur, hamur gibi fınnlar, pişirir, tezgâhlar!.. Alınte-
ri felsefesinden yola çıkan kişinin dönekliğindeki
hal-i pür melali yeni kimliğinin nüfus kâğıdına dö-
nüşür...
Entel dünyasında moda nedir şimdi?..
Etnikçilik..
Dincilik..
Medyada akıl durdurucu bir tezgâh kurulmuş,
komprador kapitalizminin hesapsız kitapsız bilan-
çolannda entel mentel kendisini yitirmiş...
•
Halk, işçi, emekçi, küçük memur, köylü, çiftçi;
özetle alınteri yaşamının tüm zahmetkeşanlan gör-
mezlikten gelinip dincinin ve etnikçinin değirme-
nıne su taşımak demokrasi sayılıyor...
İşin tuhaf yani ne?..
İTO (Istanbul Ticaret Odası) ve ATO (Ankara Ti-
caret Odası) başkanları bizim entellerden daha
çok yoksul halkın haklannı savunur oldular...
Hey gidi kavanoz dipli dünya!..
önce desen vardı...
güzel sanatlar fakültelerınin
* Resim
* Graf ik
* Seramik
* Heykel
* İç Mimarlık
* Resim Öğretmenliği
bölümlerine hazırlanmak,
yaşantmıza boyut katmak,
çizginizi geliştirmek,
istiyorsanız...
desen çalısmalarımıza
sizleri beklıyoruz.
UQUffÂRAŞTIRMACI
Sîîfî"1
""Paris Caddesi No: 14
Kavaklıöere - Ankara
Tel. (0312)417 77 20 pbx
Faks:(0312)417 57 46
e-posta:umag@umag.org.tr
www.umag.org.tr
MALTEPE BELEDtYE
BAŞKANLIĞI'NDAN
tLANEN TEBLİGAT
Muhatabı: Hayrettin Özcan (FM)
Adresi: Bilinmiyor.
tmann 30'1 pafta. 269 ada. 1140 parseli üzerinde
ruhsatsız yapılan yapı için düzenlenen 31.01.2002 ta-
rih, 285 sayılı tespit zaptına istınaden belediye encü-
memnin 20.02.2002 tanh 149 sayılı karan ıle hüküm
altına alınmış olup bahse konu karar tebliğ edilmek
üzere adresinize gönderilmış ise de mevcut adresiniz-
de bulunamamanız \e tebligata elvenşli başka adresı-
nizin de tespit edilememesı nedenıyle anılan karann
tarafınıza tebliğı mümkün olamarruştır.
Bu durumda belediye encümenince ittihaz olunan
20.02.2002 tarih 149 sayılı karar 7201 sayılı Teblıgat
Yasasf nın ılgıh maddelen gereğınce tebliğ yerine ka-
ım olmak üzere tarafınıza ılanen tebliğ olunur.
Basın: 22298