Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2NİSAN2002SAÜ CUMHURİYET SAYFA
w .
DEGIŞEN DUNYADAN
DEVRİMOEN,EVRİME.. TURHAN SELÇUK
»55// N£
OB " I2oSOl-XDURUST
TABÎATU
İSTANBUL
EFENDİSİ
ABDİiLGANBAZ'
IN
HARIKULÂDE
MACERA1ARI
32 KISIM
TEKMİLİ
BİRDEN
Geçmişte olduğu gibi BM'nin mart ayında Meksika'da düzenlediği forumda da yoksulun derdine çare bulunamadı
Monterrey'dedüşkınkhğıHÜSEYtN BAŞ
Gelişmekte olan bır ülke olarak
en çok ilgilenmemiz gereken bir T*(x-
to Allegre forumunu yok saymaxnı-
zı, çoklannın 'son yirmi yıhnı en
önemli ekonomik forumu' diye nite-
lendirdikieri 'Krteşmiş MiBeder, Ital-
kmmaiçinyoksul ülkelere kamu >^r-
dunı forumunu' da tümüyle es g:eç-
memizi anJamak doğrusu kolay de-
ğil. Buna karşılık zenginler fonrmu
Davos'tan, sanki kulübün asil üye-
siymişiz gibi, eksik olduğumuz yok.
Aslında içinde bocalayıp durduğu-
muz ekonomik çıkmaz göz öniine
alındığında, daha çok küresel soygun
düzeninin tüm dünyaya dayatılrna-
sının önlemlerinin alındığt Davos
toplantılanndan çok, bizim neolibe-
ral talanın hızuun kesilmesi için Por-
to Allegre'de çare arayanlann ön saf-
lannda yer almamız çok daha isafoet-
li olurdu.
BM Kalkınma için Kamu Yardı-
mı Forumu, Meksika'nın Monter-
rey kentinde, 22 Mart'ta, zengin ül-
kelerle gelişmekte olan ülkeler ara-
sında yeni ortaklık ve işbirliği kural-
lannı saptayan 'Monterreyonaşma-
smın' açıklanmasıyla sona erdi.
YoKsulun derdine çare yok
Ancak, BM'nin, zengin ülkelerin
konuyla ilgili olarak 1961'den bu
yana düzenlediği ve on yıllık dö-
nemleri kapsayan konferanslarda,
Güney'in yoksul ülkeleri için Ku-
zey'in zenginlerinin bizzat kendile-
ri tarafından saptanan miktarlann
her defasında altında kalması, ne ya-
zık ki günde bir dolardan az bir pa-
rayla yaşamaya mahkûm bir buçuk
milyar yoksulun derdine çare ola-
mamıştır.
BM sorunu çıkmazdan kurtarrnak
amacıyla, Kuzey- Güney ilişkılerin-
de önemli bir kilometre taşı sayılan
1974 olağanüstü otunımunda 'yeni
bir diinya ekonomik düzeni' talep
etmiş, 1981 Kuzey-Güney zirvesin-
de ise Güney'in yoksullan, zengin-
liklerin daha adil dağılımı yönünde
çagnda bulunmuşlardır. 2000 yılın-
da düzenlenen New York 'Yeni bin-
yıl zirvesinde' 2015 yılına kadar yok-
sulluğun, yansı oranında ortadan
kaldınlmasını hedefleyen bir tasan
kabul edilmiştir. Ancak bütün bun-
lar sözde kalmış, Amerika Birleşik
De%letleri başta olmak üzere Ku-
zey ın zenginleri, yukanda sözü edi-
len BM ve yoksullann çağnsının
tamtersini yaparak yoksulluğu tari-
he gömmek yerine tüm dünyaya pi-
yasaekonomisini dayatıp soygun ve
talanı küresel boyutlara taşımak su-
retiyle yoksulluğun eskiye rahmet
okutacak ölçüde artmasına yol açmış-
lardır.
Muazzam askeri gücü, bütünüyle
hâkım olduğu Dünya Ticaret Örgü-
tü, Dünya Bankası ve IMF'nin etkin
biçimde kullanımı ve küresel ölçü-
de başına buyruk uyguladığı saldır-
gan polirikalanyla, dünyanın nere-
deyse tümüne dayattığı neoliberal
düzenle, birbiri ardından gelen kriz-
lerle çok sayıda ülkenin ekonomile-
ri tepetaklak olurken ABD, özellik-
le son on yıllık dönemde tarihte eşi
benzeri görülmemiş ölçüde semirmiş,
amedünyadaki yoksullann sayıları,
yine tarihte eşi benzerinin görülme-
dik )randa artmıştır.
Neollberallst düzen bir
sovtınm
BVf örgütünün konuyla ilgili son
arasarmalan, Fidel Castro'nun, W.
rürkiye'nin, küresel soygun düzeninin tüm dünyaya dayatılmasının
önlemlerinin alındığı Davos toplantılanndan çok, neoliberal talanın hızının
kesilmesi için Porto Allegre'de çare arayanlann ön saflannda yer alması çok
daha isabetli olurdu. Gelişmekte olan bir ülke olarak bir Porto Allegre forumunu
yok saymamızı anlamak kolay değil. Buna karşılık Davos'tan eksik olduğumuz yok.
Monterrey'deki toplanb, günde 1 dolar ile geçimini sağlayan 1.2 milyan aşkın yoksul insanı temsil eden gnıplarca protesto
edildL Kentin sokaklannda bayraklaruı yaJaidığı 'ateşK' gösteriler düzenlendi.
Bush'un gelişı öncesi Monterrey'i
terk etmeden önce neoliberalist dü-
zeni gerçek bir 'sojtanm' olarak ni-
telemesini haklı çıkarrruştır.
1.2 milyan aşkm 'yerküreyurtta-
şımız' halen günde 1 dolann altında
(1 milyon üçyüz bin TL) bir gelirle
yaşamaya çalışmaktadır. Le Mon-
de'un özel muhabirinin önemle al-
tını çizdiği gibi daha da vahim olan
seksenli yıllann sonuna kadarki on
yıllık dönemde, açlılda pençeleşen
insanlann sayısında mütevazı da ol-
sa bir azalma eğilimi görülmüştü.
bu oran 86 kata ulaşmıştır. Bu dö-
nem, aynı zamanda kapitalist küre-
selleşmenin güçlenme ve yaygınlaş-
ma dönemidir. Son on yıllık dönem
ise yine aynızamanda ve de ne hik-
metse, dünyanın 1 numaralı gücünün
rekor düzeyde gelişme ve büyüme-
ye ulaştığı dönemdir!
Uzakdoğu'dan başlayıp aralannda
Türkiye ve Arjantin'in de bulundu-
ğu düzineyle ülkenin, Le Monde
Diplomatique'ın başyazan Ignacio
Rammonet'in 'ŞerMihveri' diye ad-
landırdığı IMF, Dünya Bankası ve
dına vardıklannda yakınmaya baş-
lamışlardır. Tanm Bakanı ise dünya-
nın kendi kendine yeten üç beş ül-
kesinden biri olan Türkiye "de tanmın
çöktüğünü ilan etmiştir.
Et deposu Arjantin'de halk, kaza
yapan bir araçta telef olan sığırlan
hemen oracıkta parçalayarak talan
edecek duruma düşürülmüşrür. Tür-
kiye'de kendi yaptığı işi içine sindi-
rememiş olacak ki birbaşbakan, 'Ül-
keyi bankalar ve kunıflar mı yönet-
sin* diye hayıflanırken ülkenin eko-
nomisinde söz sahipliğini kimsenin
A ralannda Türkiye ve Arjantin'in de bulunduğu düzineyle ülkenin ekonomileri,
/i IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nün tetikçiliğinde tüm dünyaya
^JL egemen olan neoliberal küreselleşmenin sarmalında komaya girerken ABD'nin
sürekli ceplerini doldurduğu artık görülmelidir. IMF, Dünya Bankası ve neoliberal
piyasa ekonomisinin direktiflerini yerine getirmek için olağanüstü çaba gösteren bu iki
ülkenin ekomomileri kısa sürede tepetaklak oldu.
Oysa son on yıldan bu yana tannnın
her günü Afrika'da 40 bin insan gı-
dasızhktan ölmektedir. Siyah kıta
sağlık altyapısından bütünüyle yok-
sundur. Büyük ilaç firmalan ise pa-
ralannı alamayacaklan korkusuyla
bölgeye ilaç göndermekten kaçın-
maktadır. Bölgede yaşayan insanla-
nn ortalama ömürleri Avrupalı insa-
nın neredeyse yansı kadardır. Ku-
zey'in zenginleri Güney'in yoksul-
lannın doğal zenginliklerini soyup
soğana çevirmekle kalmamış, sö-
mürge döneminden bu yana ömür-
lerini tırpanlamışlardır.
BM Kalkınma Programı (PNTJD)
uzmanlannın aşağıda aktaracağımız
saptamalan. neoliberal düzenin son
on yılda para babalannı daha da zen-
gin yaparken yoksullann sayısını na-
sıl arttırdığını yadsınması olanaksız
biçimde ortaya koymaktadır. Sözü ge-
çen uzmanlara göre dünyanın en ge-
lişmiş ülkelerinden Amerika'nın bir
yurttaşı, en yoksul ülkelerin 1.3 mil-
yar yurttaşının herhangi birinden 22
kat daha zengindir. Yirmi yıl sonra
Dünya Ticaret Örgütü'nün tetikçili-
ğinde tüm dünyaya egemen olan ne-
oliberal küreselleşmenin sarmalın-
da ekonomileri komaya girerken
ABD'nin sürekli ceplerini doldurdu-
ğu artık görülmelidir. Son iki örnek
Arjantin ve Türkiye'dir.
IMF ve Dünya Bankası'nın
hasta eden reçetelerl
IMF, Dünya Bankası ve neolibe-
ral piyasa ekonomisinin direktifle-
rini yerine getirmek için olağanüs-
tü çaba gösteren bu iki ülkenin eko-
nomileri kısa sürede tepetaklak ol-
muştur. EMF ve Dünya Bankası'nın
neoliberal reçteleriyle. milyarlarca
dolar borç verseler de hiçbir ülke
ekonomosinin sağlığına kavuştuğu
görülmemiştir.
Hasta eden reçeteden sağlık bek-
lemek beyhudedir. IMF'nin ve Dün-
ya Bankası'nın dayatmalan doğrul-
tusunda devleti küçültmek için ya-
nşanlar, kuşkusuz arkalarında yö-
netecek bir devlet kalmadığının ayır-
yadsımadığı IMF ve Dünya Banka-
sı'nın da birer 'banka' olduğunu
unutmuş görünmektedir.
BM uzmanlannın bir başka sap-
taması çok daha vahim. Sözü edilen
onar yıllık dönemlerde en zengin ül-
kelerin hemen hepsi 'kalkınma için
kamu yardımı'nı arttıracaklan va-
atlerini yerine getirmedikleri gibi,
katkılannda da kısıntıya gitmişler-
dir. 1970'te saptanan gayri safi mil-
li hasılalannın yüzde 0.7 düzeyinden
hayli uzak kalmışlardır. OECD ül-
keleri GSMH'lerinin sadece yüzde
0.22'sini ayırmışlardı.
Fransa'nın katkısı yüzde 0.34 olur-
ken ABD'nin katkısı yüzde 0.10 dü-
zeyinde kalmıştır. Yine, BM çevre-
lerine göre bugün toplam olarak 50
milyar dolar olan 'kalkınma için ka-
mu yardunı'nın dişe dokunur bir dü-
zeye, 2007 yılına kadar bir katı ar-
tarak 100 milyar dolara ulaşması ge-
reklidir. Yine aynı çevrelere göre,
yeni binyıl orurumunda saptanmış
olan 2015 'e kadar yoksulluğun yüz-
de 50 oranında azaltılması için bu-
günden 2007 yılına kadar yardımın
100 milyar dolara yükseltiİmesi ka-
çınılmazdır.
Ne var ki hayli yetersiz düzeyde
de olsa. bu hedefin tutturulması bi-
le güç görünmektedir. Avrupa Bir-
liğı ülkeleri, yardımı 2006'ya kadar
GSMH'lerinin yüzde 0.36'sına yük-
selteceklerini açıklamışlardır. Bu,
vaat ettiklerinin altında bir orandır.
Buna karşılık. W. Bushun Kong-
re'ye Amerikan yardımının üç yıl-
da 5 miryar dolara çıkanlmasını öne-
receğini açıklaması sürpriz yarat-
mıştır.
Ikiz kuleler faciasmdan sonra W.
Bush, yoksulluğun, terör için verim-
li bir toprak olduğu, terörü önleme-
nin en sağlıkh yolunun ise yoksul-
luğun kökünün kazınmasından geç-
tiği çizgisine mi gelmışti? Ne gezer.
Ek savunma bütçesi 55 milyar do-
lar, göz ağnsı 'Yıldız Savaşlan' ta-
sansının ise 1000 milyar dolar gibi
inanılmaz rakamlara ulaşabileceği
söylenen askeri harcamalann yanın-
da üç yılda 5 milyar dolann, neden
bunca gürülrü çıkardığını anlamak
kolay değil. Üstelik W. Bush, sözü
edilen üç yılda 5 mılyar dolan ana-
sının nilcâhı koşullara bağladığın-
dan, yoksul ülkelerin bu yardımdan
nasiplenmeleri neredeyse olanaksız
görünmektedir.
Bush'un yardım konseptl
yenlr yutulur glbl değil
W. Bush'un yeni yardım konsep-
ti, aslında, dışı şekerle kaplı. ancak
içi yiyenin ağzını dağlayacak nite-
likte. Koşullan ise yenir yutulur gi-
bi değil. W. Bush yeni yardım kon-
septini şöyle açıklıyor:
"Kz bu yolia pazarlannı acan, büt-
çe pob'tikalannı da buna uyumlu ha-
le getiren ülkeleri destekfcmeyi düşü-
nüyoruz."
Yani, 'yannm' artık aslarun ağzın-
da. Yoksulluktan kurtulmak, ekono-
mini düze çıkartmak istiyorsan Bay
Bush'un neoliberal koşullannı kabul
et ve kısa sürede eskisinden beter
hale gel! Dahası çok sayıda gözlem-
cinin altını çizdiği gibi, bu yeni yar-
dım anlayışı yoksullan iyi ve körü di-
ye ikiye ayırmaktadır. Koşullara
uyanlar iyi, uyTnayanlar kötü yoksul-
lardır. 'Yardim olarak ticaret' dü-
şüncesi de daha az tuhaf değildir.
Günde bir dolann altında gelirle
yaşamaya çalışan düzineyle yoksul
ülke hangi gelirle önce üretim son-
ra da ticaret yapacaktır? 77'ler gru-
bu adına konuşan Venezüella Baş-
kanı Hugo Chavez. "Dümada beş
yüz mirvonun yaşadığı bir ülkeler
topluluğu \Tirdir ve bu ülkelerin in-
sanları kalkuuna için 1 dolarbüe ay>
racak durumda değiDerdirT>
derken
ABD'nin yeni yardım konseptinin iş-
levsizliğini ortaya koymaktadır.
ABD, açıkça görüldüğü gibi, pi-
yasa ekonomisine ve küreselleşme-
ye yanaşmayan ülkeleri hizaya ge-
tirmek için artık nükleer tehdidin
yanı sıra 'Şer Mihveri' aracılığıyla
ekonomik ve mali silahı da en etkin
biçimiyle kullanmanın hesabında
görünmektedir.
Aynca yoksulluğun kökünün ka-
zınması için hiçbir ciddi önleme ar-
ka çıkmayacaktır. (Tobin vergisi gi-
bi) Yoksullann sayılannın artması
oranında rekor zenginliklere ulaşı-
yorsa eğer. Amerika bunu niye ya-
pacaktır?
"Biri yer biri bakar, loyamet on-
dan kopar"mış. Kimin umurunda!
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Günümüzün Hitler'i
Şaron mu?
Batı dünyası, tüm kurumlan ile Filistin'deki Israil
devlet terörünü, anlaşılmaz bır aymazlık ile seyredi-
yor. Uzun yıllann birikimı ile Filistin ile Israil yönetim-
leri arasında süregelen anlaşmazhğı tam bir jenosid
haline getirmek için, Telaviv'de Şaron adlı bir insan
kasabının mı siyasi iktidarı ele geçirmesi gerekiyor-
du?
Şaron'un niyetlerini, Türkiye'ye yaptığı resmi zi-
yaret sırasında, misafirinin nabzını tutarak ilk defa
ortaya koyan Başbakan Bülent Ecevit oldu. Ece-
vit'in 14 Aralık 2001 günu soyledıkleri, ne Türk ne
de dünya kamuoyunda yeterli bir uyan oldu. Ve Is-
rail Başbakanı, Birleşmiş Milletler üyesi bir devletın
liderini, çalışma ofısinde adeta tutsak ederek. Filis-
tin'de tam bir devlet terörü uygulamak için, Ramal-
lah'ı sadece gazetecılere değil, Kızılhaç temsilcile-
ri için bile kapalı kent ilan edecek kadar gözünün
döndüğünü ortaya koydu.
önceki akşam Startelevizyonunda, Ramallah'ta-
ki dört Türk gazeteciden birisinın, savaş muhabiri
Mete Çubukçu'nun başından geçenleri kendi ağ-
zından ızleyenler, çağımızın SS' birliklerinin, masum
ınsanlara, 0 arada görev başındaki gazetecilere bi-
le gerekirse sınsice nasıl ölum tuzakları hazıriadık-
lannı ögrendiler.
DortTurkgazetecisi, olaylan izlemek amacı ile bu-
lundukları Filistin televizyon binasında ateş a/tında
iken, binaya Şaron'un SS leri geliyor. Askerler, elle-
rinde kameralar bulunan gazetecilere, aralannda In-
gilizce bilen olup olmadığını soruyor. Mete Çubuk-
f
çu, soruya olumlu yanrt verince ayağa kaldınlıyor;
soyuluyor ve SS'lerin kalkanı olarak, koridorun kar-
şı yönündeki Filistin pdislerinin bulunduğu odaya dog-
ru yürütülmek isteniyor. Bir anda açılacak kapıdan
açılacak ateş ile öldürülmesi an meselesi iken, sağ-
duyu sahıbi bir Israilli subay duruma müdahale edi-
yor
Ya etmeseydi?
O subay, o Şaron kasap çıraklarını engelleme-
seydi, Mete şu anda yaşamıyordu. Israil makamla-
n, bir Türk gazetecisinin Filistinlıler tarafından öldü-
rüldüğünü, bütün dünyaya ilan ederken, elbettetim-
sah gözyaşları dökeceklerdi.
Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısı sürerken, Dı-
şişleri Bakanı Ismail Cem'in yaptığı açıklamada or-
taya konulan saptamalar doğrudur. Birleşmiş Mil-
letler, şayet hâlâ var olan saygınlığını adam akıllı yi-
tinmeyecek ve bu tür olaylar karşısında çifte stan-
dart uygulamayacak ise, Filistine yönelik saldınyı
durduracak somut yaptınmları ortaya koymalı, öte
yandan radikal Arap örgütleri, canlı bomba olarak
ölüme gönderecek kadar koşullandırdıklan mılitan-
lannın intihar ginşimlerıni durdurmalıdır.
Bütün bu çılgınlık isterisi içerisınde. bir devlet baş-
kanına karşı, onu aşağılamak amacı ile uygulan-
makta olan çirkin senaryonun sürdurülmesi. Rlistin'de-
ki banş yanlılarını daha da hareketsiz kılacak ve ra-
dıkal terör yanlılarını güçlendirecektır.
Tüm bu gerçekleri bile bıle, ABD yönetiminın, Bir-
leşmiş Milletler'in ve hatta AB'nın, göstermelik söz-
de girişimlerle olup bitenler karşısında Şaron'a ne-
redeyse "Hadi elini çabuk tut" dercesine kayıtsız kal-
masını sanırım en iyi anlatan, Aleksandr Kosten-
ko adındaki Ukraynalı bir karikatüristin 27 Haziran
2001 günü sonuçlanan Aydın Doğan Uluslararası
Karikatür Yanşması'nöa bınncilik kazanan yapıtı olu-
yor.
Lütfen, bugünkü yazımın giriş bölümüne aJdığım
bu karikatürdeki o her zaman güçlüden yana olan
dünya devlerinin temsilcilerinin kayıtsız, şaşkın iz-
leyişleri arasındaki saldınyı gözlerinızı kapatarak,
günümüzün son jenosid olayına uygulayınız.
Ve masanın üstündekı o miğferli saldırganı Israil
Başbakanı "kasap" Şaron, saldınya uğramış kadı-
nı da zavallı Filistin halkının gözleri önünde aşağı-
lanmış bir konuma sokulmak istenilen Yaser Ara-
fat olarak düşününüz.
Sonra, isterseniz, çifte standart ilkesi üzerine ku-
rulmuş bir düzenin çarkları arasında yuvarlanmak-
ta olan mazlum uluslar için, elinizden gelenin sade-
ce dua etmek olduğunu hatırtayarak, gözlerinızi bır-
kaç dakika için bile olsun yumunuz..
Faks: 0212- 677 07 62 obirgitm e-kolay.net
Başbakan Rasmussen geliyor
Danimarka ile
gündem AB
A\KARA(Cumhu-
riyet Bürosu) - AB'nin
gelecek dönem ba§ka-
nı Danimarka 'nın baş-
bakanı Anders Fogh
Rasmussen, cuma günü
Ankara'ya geliyor. Ara-
hk ayında yapılacak Ko-
penhag zirvesinde tam
üyelik müzakerelerine
geçme kararı isteyen
Türkiye için Rasmus-
sen'in ziyareti büyük
önem taşıyor.
Başbakan Bülent Ece-
vit'in davetlisi olarak
cuma günü başkente ge-
lecek olan Rasmussen,
iki ülke arasında yapı-
lacak heyetler arası gö-
rüşmelere Ecevit ile
başkanlık edecek.
Danimarka Başbaka-
ru'nın temaslannda ön-
celikli gündem madde-
sini AB konulan oluş-
turacak. Temmuz ayın-
da Ispanya'dan AB dö-
nem başkanhğını dev-
ralacak olan Danimar-
ka ile yapılacak görüş-
melerde, demokratik-
leşme ve insan haklan
alanında atılmakta olan
adımlar gündeme gele-
cek.
Türkiye, "AB üyelik
trenini" kaçırmamak
için Danimarka'nın dö-
nem başkanlığında, ara-
lık ayında yapılacak Ko-
penhag zirvesinde tam
üyelik müzakerelerine
geçmeyi hedefliyor.