02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2NİSAN2002SAÜ CUMHURİYET SAYFA w . DEGIŞEN DUNYADAN DEVRİMOEN,EVRİME.. TURHAN SELÇUK »55// N£ OB " I2oSOl-XDURUST TABÎATU İSTANBUL EFENDİSİ ABDİiLGANBAZ' IN HARIKULÂDE MACERA1ARI 32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN Geçmişte olduğu gibi BM'nin mart ayında Meksika'da düzenlediği forumda da yoksulun derdine çare bulunamadı Monterrey'dedüşkınkhğıHÜSEYtN BAŞ Gelişmekte olan bır ülke olarak en çok ilgilenmemiz gereken bir T*(x- to Allegre forumunu yok saymaxnı- zı, çoklannın 'son yirmi yıhnı en önemli ekonomik forumu' diye nite- lendirdikieri 'Krteşmiş MiBeder, Ital- kmmaiçinyoksul ülkelere kamu >^r- dunı forumunu' da tümüyle es g:eç- memizi anJamak doğrusu kolay de- ğil. Buna karşılık zenginler fonrmu Davos'tan, sanki kulübün asil üye- siymişiz gibi, eksik olduğumuz yok. Aslında içinde bocalayıp durduğu- muz ekonomik çıkmaz göz öniine alındığında, daha çok küresel soygun düzeninin tüm dünyaya dayatılrna- sının önlemlerinin alındığt Davos toplantılanndan çok, bizim neolibe- ral talanın hızuun kesilmesi için Por- to Allegre'de çare arayanlann ön saf- lannda yer almamız çok daha isafoet- li olurdu. BM Kalkınma için Kamu Yardı- mı Forumu, Meksika'nın Monter- rey kentinde, 22 Mart'ta, zengin ül- kelerle gelişmekte olan ülkeler ara- sında yeni ortaklık ve işbirliği kural- lannı saptayan 'Monterreyonaşma- smın' açıklanmasıyla sona erdi. YoKsulun derdine çare yok Ancak, BM'nin, zengin ülkelerin konuyla ilgili olarak 1961'den bu yana düzenlediği ve on yıllık dö- nemleri kapsayan konferanslarda, Güney'in yoksul ülkeleri için Ku- zey'in zenginlerinin bizzat kendile- ri tarafından saptanan miktarlann her defasında altında kalması, ne ya- zık ki günde bir dolardan az bir pa- rayla yaşamaya mahkûm bir buçuk milyar yoksulun derdine çare ola- mamıştır. BM sorunu çıkmazdan kurtarrnak amacıyla, Kuzey- Güney ilişkılerin- de önemli bir kilometre taşı sayılan 1974 olağanüstü otunımunda 'yeni bir diinya ekonomik düzeni' talep etmiş, 1981 Kuzey-Güney zirvesin- de ise Güney'in yoksullan, zengin- liklerin daha adil dağılımı yönünde çagnda bulunmuşlardır. 2000 yılın- da düzenlenen New York 'Yeni bin- yıl zirvesinde' 2015 yılına kadar yok- sulluğun, yansı oranında ortadan kaldınlmasını hedefleyen bir tasan kabul edilmiştir. Ancak bütün bun- lar sözde kalmış, Amerika Birleşik De%letleri başta olmak üzere Ku- zey ın zenginleri, yukanda sözü edi- len BM ve yoksullann çağnsının tamtersini yaparak yoksulluğu tari- he gömmek yerine tüm dünyaya pi- yasaekonomisini dayatıp soygun ve talanı küresel boyutlara taşımak su- retiyle yoksulluğun eskiye rahmet okutacak ölçüde artmasına yol açmış- lardır. Muazzam askeri gücü, bütünüyle hâkım olduğu Dünya Ticaret Örgü- tü, Dünya Bankası ve IMF'nin etkin biçimde kullanımı ve küresel ölçü- de başına buyruk uyguladığı saldır- gan polirikalanyla, dünyanın nere- deyse tümüne dayattığı neoliberal düzenle, birbiri ardından gelen kriz- lerle çok sayıda ülkenin ekonomile- ri tepetaklak olurken ABD, özellik- le son on yıllık dönemde tarihte eşi benzeri görülmemiş ölçüde semirmiş, amedünyadaki yoksullann sayıları, yine tarihte eşi benzerinin görülme- dik )randa artmıştır. Neollberallst düzen bir sovtınm BVf örgütünün konuyla ilgili son arasarmalan, Fidel Castro'nun, W. rürkiye'nin, küresel soygun düzeninin tüm dünyaya dayatılmasının önlemlerinin alındığı Davos toplantılanndan çok, neoliberal talanın hızının kesilmesi için Porto Allegre'de çare arayanlann ön saflannda yer alması çok daha isabetli olurdu. Gelişmekte olan bir ülke olarak bir Porto Allegre forumunu yok saymamızı anlamak kolay değil. Buna karşılık Davos'tan eksik olduğumuz yok. Monterrey'deki toplanb, günde 1 dolar ile geçimini sağlayan 1.2 milyan aşkın yoksul insanı temsil eden gnıplarca protesto edildL Kentin sokaklannda bayraklaruı yaJaidığı 'ateşK' gösteriler düzenlendi. Bush'un gelişı öncesi Monterrey'i terk etmeden önce neoliberalist dü- zeni gerçek bir 'sojtanm' olarak ni- telemesini haklı çıkarrruştır. 1.2 milyan aşkm 'yerküreyurtta- şımız' halen günde 1 dolann altında (1 milyon üçyüz bin TL) bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır. Le Mon- de'un özel muhabirinin önemle al- tını çizdiği gibi daha da vahim olan seksenli yıllann sonuna kadarki on yıllık dönemde, açlılda pençeleşen insanlann sayısında mütevazı da ol- sa bir azalma eğilimi görülmüştü. bu oran 86 kata ulaşmıştır. Bu dö- nem, aynı zamanda kapitalist küre- selleşmenin güçlenme ve yaygınlaş- ma dönemidir. Son on yıllık dönem ise yine aynızamanda ve de ne hik- metse, dünyanın 1 numaralı gücünün rekor düzeyde gelişme ve büyüme- ye ulaştığı dönemdir! Uzakdoğu'dan başlayıp aralannda Türkiye ve Arjantin'in de bulundu- ğu düzineyle ülkenin, Le Monde Diplomatique'ın başyazan Ignacio Rammonet'in 'ŞerMihveri' diye ad- landırdığı IMF, Dünya Bankası ve dına vardıklannda yakınmaya baş- lamışlardır. Tanm Bakanı ise dünya- nın kendi kendine yeten üç beş ül- kesinden biri olan Türkiye "de tanmın çöktüğünü ilan etmiştir. Et deposu Arjantin'de halk, kaza yapan bir araçta telef olan sığırlan hemen oracıkta parçalayarak talan edecek duruma düşürülmüşrür. Tür- kiye'de kendi yaptığı işi içine sindi- rememiş olacak ki birbaşbakan, 'Ül- keyi bankalar ve kunıflar mı yönet- sin* diye hayıflanırken ülkenin eko- nomisinde söz sahipliğini kimsenin A ralannda Türkiye ve Arjantin'in de bulunduğu düzineyle ülkenin ekonomileri, /i IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nün tetikçiliğinde tüm dünyaya ^JL egemen olan neoliberal küreselleşmenin sarmalında komaya girerken ABD'nin sürekli ceplerini doldurduğu artık görülmelidir. IMF, Dünya Bankası ve neoliberal piyasa ekonomisinin direktiflerini yerine getirmek için olağanüstü çaba gösteren bu iki ülkenin ekomomileri kısa sürede tepetaklak oldu. Oysa son on yıldan bu yana tannnın her günü Afrika'da 40 bin insan gı- dasızhktan ölmektedir. Siyah kıta sağlık altyapısından bütünüyle yok- sundur. Büyük ilaç firmalan ise pa- ralannı alamayacaklan korkusuyla bölgeye ilaç göndermekten kaçın- maktadır. Bölgede yaşayan insanla- nn ortalama ömürleri Avrupalı insa- nın neredeyse yansı kadardır. Ku- zey'in zenginleri Güney'in yoksul- lannın doğal zenginliklerini soyup soğana çevirmekle kalmamış, sö- mürge döneminden bu yana ömür- lerini tırpanlamışlardır. BM Kalkınma Programı (PNTJD) uzmanlannın aşağıda aktaracağımız saptamalan. neoliberal düzenin son on yılda para babalannı daha da zen- gin yaparken yoksullann sayısını na- sıl arttırdığını yadsınması olanaksız biçimde ortaya koymaktadır. Sözü ge- çen uzmanlara göre dünyanın en ge- lişmiş ülkelerinden Amerika'nın bir yurttaşı, en yoksul ülkelerin 1.3 mil- yar yurttaşının herhangi birinden 22 kat daha zengindir. Yirmi yıl sonra Dünya Ticaret Örgütü'nün tetikçili- ğinde tüm dünyaya egemen olan ne- oliberal küreselleşmenin sarmalın- da ekonomileri komaya girerken ABD'nin sürekli ceplerini doldurdu- ğu artık görülmelidir. Son iki örnek Arjantin ve Türkiye'dir. IMF ve Dünya Bankası'nın hasta eden reçetelerl IMF, Dünya Bankası ve neolibe- ral piyasa ekonomisinin direktifle- rini yerine getirmek için olağanüs- tü çaba gösteren bu iki ülkenin eko- nomileri kısa sürede tepetaklak ol- muştur. EMF ve Dünya Bankası'nın neoliberal reçteleriyle. milyarlarca dolar borç verseler de hiçbir ülke ekonomosinin sağlığına kavuştuğu görülmemiştir. Hasta eden reçeteden sağlık bek- lemek beyhudedir. IMF'nin ve Dün- ya Bankası'nın dayatmalan doğrul- tusunda devleti küçültmek için ya- nşanlar, kuşkusuz arkalarında yö- netecek bir devlet kalmadığının ayır- yadsımadığı IMF ve Dünya Banka- sı'nın da birer 'banka' olduğunu unutmuş görünmektedir. BM uzmanlannın bir başka sap- taması çok daha vahim. Sözü edilen onar yıllık dönemlerde en zengin ül- kelerin hemen hepsi 'kalkınma için kamu yardımı'nı arttıracaklan va- atlerini yerine getirmedikleri gibi, katkılannda da kısıntıya gitmişler- dir. 1970'te saptanan gayri safi mil- li hasılalannın yüzde 0.7 düzeyinden hayli uzak kalmışlardır. OECD ül- keleri GSMH'lerinin sadece yüzde 0.22'sini ayırmışlardı. Fransa'nın katkısı yüzde 0.34 olur- ken ABD'nin katkısı yüzde 0.10 dü- zeyinde kalmıştır. Yine, BM çevre- lerine göre bugün toplam olarak 50 milyar dolar olan 'kalkınma için ka- mu yardunı'nın dişe dokunur bir dü- zeye, 2007 yılına kadar bir katı ar- tarak 100 milyar dolara ulaşması ge- reklidir. Yine aynı çevrelere göre, yeni binyıl orurumunda saptanmış olan 2015 'e kadar yoksulluğun yüz- de 50 oranında azaltılması için bu- günden 2007 yılına kadar yardımın 100 milyar dolara yükseltiİmesi ka- çınılmazdır. Ne var ki hayli yetersiz düzeyde de olsa. bu hedefin tutturulması bi- le güç görünmektedir. Avrupa Bir- liğı ülkeleri, yardımı 2006'ya kadar GSMH'lerinin yüzde 0.36'sına yük- selteceklerini açıklamışlardır. Bu, vaat ettiklerinin altında bir orandır. Buna karşılık. W. Bushun Kong- re'ye Amerikan yardımının üç yıl- da 5 miryar dolara çıkanlmasını öne- receğini açıklaması sürpriz yarat- mıştır. Ikiz kuleler faciasmdan sonra W. Bush, yoksulluğun, terör için verim- li bir toprak olduğu, terörü önleme- nin en sağlıkh yolunun ise yoksul- luğun kökünün kazınmasından geç- tiği çizgisine mi gelmışti? Ne gezer. Ek savunma bütçesi 55 milyar do- lar, göz ağnsı 'Yıldız Savaşlan' ta- sansının ise 1000 milyar dolar gibi inanılmaz rakamlara ulaşabileceği söylenen askeri harcamalann yanın- da üç yılda 5 milyar dolann, neden bunca gürülrü çıkardığını anlamak kolay değil. Üstelik W. Bush, sözü edilen üç yılda 5 mılyar dolan ana- sının nilcâhı koşullara bağladığın- dan, yoksul ülkelerin bu yardımdan nasiplenmeleri neredeyse olanaksız görünmektedir. Bush'un yardım konseptl yenlr yutulur glbl değil W. Bush'un yeni yardım konsep- ti, aslında, dışı şekerle kaplı. ancak içi yiyenin ağzını dağlayacak nite- likte. Koşullan ise yenir yutulur gi- bi değil. W. Bush yeni yardım kon- septini şöyle açıklıyor: "Kz bu yolia pazarlannı acan, büt- çe pob'tikalannı da buna uyumlu ha- le getiren ülkeleri destekfcmeyi düşü- nüyoruz." Yani, 'yannm' artık aslarun ağzın- da. Yoksulluktan kurtulmak, ekono- mini düze çıkartmak istiyorsan Bay Bush'un neoliberal koşullannı kabul et ve kısa sürede eskisinden beter hale gel! Dahası çok sayıda gözlem- cinin altını çizdiği gibi, bu yeni yar- dım anlayışı yoksullan iyi ve körü di- ye ikiye ayırmaktadır. Koşullara uyanlar iyi, uyTnayanlar kötü yoksul- lardır. 'Yardim olarak ticaret' dü- şüncesi de daha az tuhaf değildir. Günde bir dolann altında gelirle yaşamaya çalışan düzineyle yoksul ülke hangi gelirle önce üretim son- ra da ticaret yapacaktır? 77'ler gru- bu adına konuşan Venezüella Baş- kanı Hugo Chavez. "Dümada beş yüz mirvonun yaşadığı bir ülkeler topluluğu \Tirdir ve bu ülkelerin in- sanları kalkuuna için 1 dolarbüe ay> racak durumda değiDerdirT> derken ABD'nin yeni yardım konseptinin iş- levsizliğini ortaya koymaktadır. ABD, açıkça görüldüğü gibi, pi- yasa ekonomisine ve küreselleşme- ye yanaşmayan ülkeleri hizaya ge- tirmek için artık nükleer tehdidin yanı sıra 'Şer Mihveri' aracılığıyla ekonomik ve mali silahı da en etkin biçimiyle kullanmanın hesabında görünmektedir. Aynca yoksulluğun kökünün ka- zınması için hiçbir ciddi önleme ar- ka çıkmayacaktır. (Tobin vergisi gi- bi) Yoksullann sayılannın artması oranında rekor zenginliklere ulaşı- yorsa eğer. Amerika bunu niye ya- pacaktır? "Biri yer biri bakar, loyamet on- dan kopar"mış. Kimin umurunda! DUZYAZI ORHAN BİRGİT Günümüzün Hitler'i Şaron mu? Batı dünyası, tüm kurumlan ile Filistin'deki Israil devlet terörünü, anlaşılmaz bır aymazlık ile seyredi- yor. Uzun yıllann birikimı ile Filistin ile Israil yönetim- leri arasında süregelen anlaşmazhğı tam bir jenosid haline getirmek için, Telaviv'de Şaron adlı bir insan kasabının mı siyasi iktidarı ele geçirmesi gerekiyor- du? Şaron'un niyetlerini, Türkiye'ye yaptığı resmi zi- yaret sırasında, misafirinin nabzını tutarak ilk defa ortaya koyan Başbakan Bülent Ecevit oldu. Ece- vit'in 14 Aralık 2001 günu soyledıkleri, ne Türk ne de dünya kamuoyunda yeterli bir uyan oldu. Ve Is- rail Başbakanı, Birleşmiş Milletler üyesi bir devletın liderini, çalışma ofısinde adeta tutsak ederek. Filis- tin'de tam bir devlet terörü uygulamak için, Ramal- lah'ı sadece gazetecılere değil, Kızılhaç temsilcile- ri için bile kapalı kent ilan edecek kadar gözünün döndüğünü ortaya koydu. önceki akşam Startelevizyonunda, Ramallah'ta- ki dört Türk gazeteciden birisinın, savaş muhabiri Mete Çubukçu'nun başından geçenleri kendi ağ- zından ızleyenler, çağımızın SS' birliklerinin, masum ınsanlara, 0 arada görev başındaki gazetecilere bi- le gerekirse sınsice nasıl ölum tuzakları hazıriadık- lannı ögrendiler. DortTurkgazetecisi, olaylan izlemek amacı ile bu- lundukları Filistin televizyon binasında ateş a/tında iken, binaya Şaron'un SS leri geliyor. Askerler, elle- rinde kameralar bulunan gazetecilere, aralannda In- gilizce bilen olup olmadığını soruyor. Mete Çubuk- f çu, soruya olumlu yanrt verince ayağa kaldınlıyor; soyuluyor ve SS'lerin kalkanı olarak, koridorun kar- şı yönündeki Filistin pdislerinin bulunduğu odaya dog- ru yürütülmek isteniyor. Bir anda açılacak kapıdan açılacak ateş ile öldürülmesi an meselesi iken, sağ- duyu sahıbi bir Israilli subay duruma müdahale edi- yor Ya etmeseydi? O subay, o Şaron kasap çıraklarını engelleme- seydi, Mete şu anda yaşamıyordu. Israil makamla- n, bir Türk gazetecisinin Filistinlıler tarafından öldü- rüldüğünü, bütün dünyaya ilan ederken, elbettetim- sah gözyaşları dökeceklerdi. Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısı sürerken, Dı- şişleri Bakanı Ismail Cem'in yaptığı açıklamada or- taya konulan saptamalar doğrudur. Birleşmiş Mil- letler, şayet hâlâ var olan saygınlığını adam akıllı yi- tinmeyecek ve bu tür olaylar karşısında çifte stan- dart uygulamayacak ise, Filistine yönelik saldınyı durduracak somut yaptınmları ortaya koymalı, öte yandan radikal Arap örgütleri, canlı bomba olarak ölüme gönderecek kadar koşullandırdıklan mılitan- lannın intihar ginşimlerıni durdurmalıdır. Bütün bu çılgınlık isterisi içerisınde. bir devlet baş- kanına karşı, onu aşağılamak amacı ile uygulan- makta olan çirkin senaryonun sürdurülmesi. Rlistin'de- ki banş yanlılarını daha da hareketsiz kılacak ve ra- dıkal terör yanlılarını güçlendirecektır. Tüm bu gerçekleri bile bıle, ABD yönetiminın, Bir- leşmiş Milletler'in ve hatta AB'nın, göstermelik söz- de girişimlerle olup bitenler karşısında Şaron'a ne- redeyse "Hadi elini çabuk tut" dercesine kayıtsız kal- masını sanırım en iyi anlatan, Aleksandr Kosten- ko adındaki Ukraynalı bir karikatüristin 27 Haziran 2001 günü sonuçlanan Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yanşması'nöa bınncilik kazanan yapıtı olu- yor. Lütfen, bugünkü yazımın giriş bölümüne aJdığım bu karikatürdeki o her zaman güçlüden yana olan dünya devlerinin temsilcilerinin kayıtsız, şaşkın iz- leyişleri arasındaki saldınyı gözlerinızı kapatarak, günümüzün son jenosid olayına uygulayınız. Ve masanın üstündekı o miğferli saldırganı Israil Başbakanı "kasap" Şaron, saldınya uğramış kadı- nı da zavallı Filistin halkının gözleri önünde aşağı- lanmış bir konuma sokulmak istenilen Yaser Ara- fat olarak düşününüz. Sonra, isterseniz, çifte standart ilkesi üzerine ku- rulmuş bir düzenin çarkları arasında yuvarlanmak- ta olan mazlum uluslar için, elinizden gelenin sade- ce dua etmek olduğunu hatırtayarak, gözlerinızi bır- kaç dakika için bile olsun yumunuz.. Faks: 0212- 677 07 62 obirgitm e-kolay.net Başbakan Rasmussen geliyor Danimarka ile gündem AB A\KARA(Cumhu- riyet Bürosu) - AB'nin gelecek dönem ba§ka- nı Danimarka 'nın baş- bakanı Anders Fogh Rasmussen, cuma günü Ankara'ya geliyor. Ara- hk ayında yapılacak Ko- penhag zirvesinde tam üyelik müzakerelerine geçme kararı isteyen Türkiye için Rasmus- sen'in ziyareti büyük önem taşıyor. Başbakan Bülent Ece- vit'in davetlisi olarak cuma günü başkente ge- lecek olan Rasmussen, iki ülke arasında yapı- lacak heyetler arası gö- rüşmelere Ecevit ile başkanlık edecek. Danimarka Başbaka- ru'nın temaslannda ön- celikli gündem madde- sini AB konulan oluş- turacak. Temmuz ayın- da Ispanya'dan AB dö- nem başkanhğını dev- ralacak olan Danimar- ka ile yapılacak görüş- melerde, demokratik- leşme ve insan haklan alanında atılmakta olan adımlar gündeme gele- cek. Türkiye, "AB üyelik trenini" kaçırmamak için Danimarka'nın dö- nem başkanlığında, ara- lık ayında yapılacak Ko- penhag zirvesinde tam üyelik müzakerelerine geçmeyi hedefliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle