Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16NİSAN2002SA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gonis@cumhurryet.com.tr
EVET?/HAYIR
OKTAY AKBAL
Haykuş Konmuş
Tonguç Baba...'
"Buyaz Ortaklan gezdim I Gezmez ola görme-
seydim l Dökülmüş gülüm nergisim I Yeller es-
miş Tonguç 3aba.
Hani benim çiftliklerim / Işliklehm, dersliklerim
I Sızladı yüreklerirn I Baykuş konmuş Tonguç
Baba."
Bir Köy Enstitülü, Nebi Dadaloğlu'ndan yeni
bir şiir, bir ağıt. Her 17 Nisan öncesinde Dadaloğ-
lu'ndan birşiir alınm. BirbiranarEnstitüleri. Hep-
si yıkjlmış, yok edilmiş! Ogüzel, aydın, güvenli köy
çocuklannın yetiştiği yerler, yuvalar...
Yarın, yine bir 17 Nisan... Yurdun dört bir ya-
n/ndatoplantr(aryapılacak. Yaşlanmış, ama ihti-
yarlamamış, rıep genç kalmış, o kırklı y/lların ço-
cuklan orda burda bir araya gelecekler; konuş-
malar, şarkılar, Ziraat Marşı söylenecek...
Birbüyükdevrirndi, biratılımdı... Geleceğin uy-
gar, çağdaş Turkiyesi'nin kurulması, yaratılması
yolunda ileri bir adımdı... Saffet Arıkan, Hasan
Ali Yücel ve Ismail Hakkı Tonguç, en başta da
Ismet Inönü... Çok zordu, köy çocuklarına öğ-
retim vermeye kalkışmak, Türk halkının en önem-
li bir kesiminin en iyi bir yöntemle yetiştirilmesini
sağlamakL En başta ağalar, beylerkarşıydılTür-
lü korkular içinde olanlar vardı... Daha yasanın Mec-
lis'teki ilk görüşmelerinde bile bu girişimi tehlike-
li bulanlar az değildi...
1939'da dünya savaşının patlak verdiği günler-
de geçen şu konuşma çok anlamlıdır... Inönü, Yü-
cel'e "Yeni silahlar, okumuş er istiyor. Biz aslın-
da köylü çocuk/annı başka nedenlerte okutmalı-
yızya... Bu nedenle de iyibireğitim gerekli. Eğit-
men projesi iyi sonuç verdi. Ivedi yeni bir proje
hazırlayalım." Bir ay sonra sorar: "Ne oldu o pro-
je", "Savaş çıktt Paşarn!", Inönü'nün yanıtında ke-
sinlik vardır, köy çocuklan karanlıktan kurtulma-
lı, gerekli öğretimden geçmelidir: "Ne demeksa-
vaş çıktı? Bir kere biz savaşta değiliz, girmedik.
Girsek bile bu projeyi gerçekleştireceğiz."
Şu günlerde Köy Enstitüleri konusunda yeni ki-
taplaryayımlandı. Zaten Köy Enstitüleriyle ilgili ya-
pıtlar artık kitaplıklara sığmıyor, odalar dolusu...
Incelemeler, anılar!.. En yenisi de Yalçın Kaya'nın
iki ciltlik belgesel yapıtı: "Antigone'den Mızraklı
llmihale"... Bu kitapta Enstitü olayı, başından so-
nuna dek büyük bir ağırbaşlılıkla ele alınmış, tür-
lü yönlerden incelenmiştir. Önsözde Kemal Ka-
ya, "Nice Köy Enstitüleri" sorusuna şu yanıtı ve-
riyor:
"Değişen dünyada modern dünyanın koşulla-
nnda Köy Enstitüleri gibi bir anıtı anmak neden"
sorusuna en güzel, en gerçek yanıtı Sevgili Uğur
Mumcu'nun verdiğini yazıyor:
"Kuvayı Milliye ile birlikte iki büyük halk hare-
ketinden biri haline gelen Köy Enstitülerinisavun-
mak özgür ve demokrat bir yaşam arayışında
olanlann namus borcudur."
Bu ödenek yalnız biz kültür yuvası çıkışlılarca
değil, aydınlık bir Türkiye'nin yaratılmasının özle-
mini duyan her gerçek aydına düşer!..
"Köy Enstitülerinden günümüzde de yararla-
nabiliriz. Onlar, Türkiye'ningeçmişindeki, bugü-
nü de aydınlatan, sönmeyecek ışıklar. Işıktan,
ışıktanyüzümüzü çevirerek değil, aydınlattığıyö-
ne bakarak yararfanabiliriz."
Yazdık, konuştuk, anlattık. Imam okullan ardı ar-
dına açılır, Türk çocuklan geriliğin akıntısına itilir-
ken tek çıkar yolun Köy Enstitülerine yeni yaşam
verilmesini tek çare gördük... Bir iktidar, halktan,
çağdaşlıktan yana bir iktidann işbaşına gelmesi-
ni boş umutlarla bekledik. Olmadı, olmadı!
Kültür savaşçıları yorgun mu düştü? Hayır, bu
ikinci Kuvayı Milliye eylemi olanca güncelligi, de-
ğeri, etkinliğiyle yaşıyor, yaşatılıyor.
Sevgili dostum Başaran'ın dizeleriyle anmak is-
tiyorum ikibinli yılların içinde de yasatılacak, er-
geç bir gün canlandırılacak bu eşsiz özlemimizi:
"Çamlıbelde bir gül açsa I Uykulan kaçar Bo-
lu beyinin I Çünkü kırmızıdırgül/ Toprağın ve hal-
kın uyanışına benzer. I Bir değil bin gül açıyordu
Anadolu'da I Ekmeği ikiye bölsen I Aydınlık se-
siduyuluyordu halkın /Köyleri tutmuştu aşkın ve
terin hüneheri I Bir oldular Bolu beyleri I Kapat-
tılar Enstitüleri".
ENGLISH CENTRE
L a n g u a g e S c h o o I
Genei İngilizce Programlan
ve Kuruluşlar İçin Özei Programlar
İş İngilizcesi
TOER.-IELT5-KPOS Sınavfanna HazırUk
Programları
:lara Ozel Programlar
Bfre-bir \ngilizce Eğitimferi
Hanımlarma Özel Hafta İçi Gündüz
İngilizce Programlan
Öğrencilerimize Ücretsiz Akthriteler
tomott
tavsûfe e2itüfoi oâmanın
artutatfâa...
B A Ş A R I N I Z I zİRVEyc
TAŞIMAYA İ1AZIRIZ...
YA siz?...
Rum.ll c*d. No 92 M220 0*m»nb»y btanbul
T«l: (0212) 225 »172 -247 M W -241 10M
•- «ngtishe«ntraC$sup«oniin«.GOfn
Yalansız Dolansız Bir Yaşamöyküsü...
Mahmut YAĞMLR
K
öylüyüm. Yaşamı-
mjn kış döneminde-
yım. Çocukluğum,
zor koşullar altında
geçti. Boğaz toklu-
ğuna. el kapılannda süründüm. Uç-
suz bucaksız bir bozkırda. davar ve
sığır güttüm. Körpe gö\ demi, sa-
n sıcaklar. sert ayazlar kemirdi.
Karnımı. kurtlu ve kokmuş sular
şişirdi. Ilkokulu yalınayak, yan
çıplak. kitapsız. deftersiz. kalem-
siz.. bitirdim.
KöyEnstitüsü'nde. kara juzgun
değiştiriklL Tenselve tinsel acılanm
dindirildi. Beynim ve yüreğim,
ohımJu bilimle beslendi. Düimin,
eUerimin kaba yönJeri törpülendL
Bilincim, istencim. özgüvenim. di-
rencim bilendi. \etilerim birer bi-
rer de\inime geçirildi. kişiliğim.
özgün ve kılgın (pratik) bir eğitinı
dizgesinin örsünde dövülerek bi-
çimlendiriJdi. KısacasL yanlışlan-
mı dözehecek, irdelemediğim dii-
şünceleri benimsemejecek. kiriiçı-
karlann ru/ağına düşmeyecek, ile-
rici adtımlara omuz verecek, ay-
dınlık eünlere yol döşoecek, öznel
ve nesnel değerier üretecek, kendi-
mi sürekü \enile\ecek olgunluğa
eriştiriküm. Sonra, haritada adı ol-
majan bir köye atandım.
Atandıgıın köyde. yüreğimi bur-
kan. be>iıimi zonklatan şu görü-
nümle karşılaştım. Köy. ören yeri
gibiydi. Köylü. sağır vedilsizdi. Or-
talık çırçıplaktı. Damlara, yoksul-
luğun ve bilisizliğin kara bayrak-
lan dikilmişti. Köyü kuşatan bağ-
nazlar. tepeden tırnağa pusathydı.
Kjlıçlan kılağılı, kargılan ağılı. tü-
fekieri çakmakJıydı. Fişekliklenn-
de, dumdum kurşunu diziliydi.
Alınlanna, Arap yazısıyla "Mü-
cahit(!)" sözcüğü yazılmıştı.
Okulun önündeki sekiye otur-
dum. Ellerimi, çeneme dayadım.
Kılı kırk yararak durum değerlen-
dirmesi yaptım. Şu sonuca ulaştım:
Önümde iki seçenek vardı. Ya kaç-
mak, ya savaşmak! İkinci seçene-
ği yeğledim. Öfkeyle ayağa fırla-
dım. Adlan. olumlu bilim, insan
sevgisi. ak tebeşir. karakalem. ki-
tap..
Olan pusatlanmı kuşandun. Boş-
lukta yankılanan bir çığlık attım.
AJıcı kuş gibi köye saldırdırn. Çöp-
lüklerde oynayan, burnu sümükJü,
gözü çapaklı. yüzü çıbanlı. başı
yavşaklı, şiş kannlı, çöp bacaklı..
çocukJan yakalayıp okula aşıdım.
Devrimci sevecenliğiyle, sümük-
lerini sildim, ırin bağlamış yarala-
nna em (ilaç) sûrdüm. kanlanru
emen yavşaklan ayıkJadım. Hep-
sini, okur-yazar yaptım. BeyinJe-
rini ve yüreklerini, Atatürk sevgi-
siyle donattım.
Okula, çıplak ve taş gibi sert bir-
kaç dönüm toprak aynlmıştı. Del-
gi (matkap) işlemeyecek bu topra-
ğı, "ömekbahçe" yapmak yasal gö-
revimdi. Görevimi yerine getirmek
için kazmaya ve kürege sanldım.
Damarlan kurumuş olan toprağı
alrüst ettim. Alfüst ettiğim topra-
|a, mcyve fidanlan diktim; sebze
tohumlan ektim. Deyirgi süremi
(hasat mevsimi) gelince, sepetler
dolusu ürün devşirdim. Devşirdi-
ğim ürünleri. öğrencilerimle üleş-
tim. Onlara. emeğin en yüce bir
değer olduğunu öğrettim. £1 ele
vererek üretmenin, üretilenleri kar-
deşçe bölüşmenin mutluluğunu tat-
tırdım. Köyde çığır açan bu şöle-
ni her yıl düzenledim.
Yineliyorum: Hiçbir yalvacm,
devrimcinin, aydının uğramadığı
köye. kurtancı olarakgönderilmış-
tim. Işim zordu. Yapayalnızdım.
Çe%Tem, sinsi. kurnaz, azıh bagnaz-
larca sanlmıştı. Atacağım çığlığı
duyacak. yardımıma koşacak kim-
sem yoktu. Öncelikli görevim. uyu-
şuk ve yazgıcı köylüleri uyandır-
mak. ören yerine dönmüş köyü ba-
yındırlaştırmak, ot bitmeyen boz-
kın canlandırmak için çalışmaktı.
Köy Enstitüsü'nde öğretmişlerdi;
Devrimciler yanmazsa, karanJık
aydıniığa dönüşmezdi. Her köyün
gömütlüğüne bir eğitimci gömül-
mezse, bilisizliğin defteri düriiJ-
mezdi. Köylü. kentli gönence ka-
vuşamazdı.
Bu gerçekleri anunsayınca, ki-
şisel kaygılanmı unuttum. Usu-
mun ışıldağını köye çevirdim. Yok-
sul ve arkasız köylülere, beynimin,
yüreğimin, evimin kapılannı aç-
tım. Sevgimi, bilgimi, becerileri-
mi sundum. Uzun sözün kısası.
saynlara em (ilaç), susuzlara su,
ışıksızlara ışık, üşüyenlere ateş.
ekmeksizlere ekmek bulmak için
çırpındım. Acılarını, sevinçlerini
paylaştım. Bozulan, kınlan araçla-
nnı, gereçlerini onardım. Onlara.
coşkuyla kılavuzluk, sağınlık (dok-
torluk), savunmanlık (avukatlık).
bahçıvanlık, ustalık yaptmı. Dur-
madan çalışmayı tapınç (ibadet)
saydını. Hak aramanın en güçlü
pusadı olan kaleme dört elle sanl-
dım. Yurt ve ulus sorunlannı dile
getirenyazılaryazdım. Yazılanm,
duygulan dağlanmış yöneticileri,
gözbağcı siyasacıları tedirginetti.
Din tecimenlerinın, tefecileria üfii-
rükçülerin, büyücülerin. muskacı-
ların, otçulann.. kirJi çıkarlannı
engelledi. Mustafa Kemal Ata-
türk'ün devrim ve ilkelerini savu-
nanJarı vüreklendirdi.
Selam olsun!
Abartmıyorum. Döktüğüm ter-
ler boşa gitmedi. Ektiğim düşün
tohumlannjn epeycesi çimlendi ve
kök saldı. Örneğin, bilisiz köylü-
ler birer birerbilinçlendi. Köstebek
yuvasına benzeyen evlerin kimisi-
ne uygarlık ışığı girdi. Ot bitme-
yen bozkır yer yer yeşerdi.
Vurguluyorum: Bu yaşamöykü-
sü. tüm Köy Enstitülülerin yaşa-
möyküsüdür. Köy Enstitülüler, öz-
gün. kılgın. devrimci bir eğitim
dizgesinin örsünde dövülerek ye-
tiştiler. Emeğin, bilünin. deneyin
sıkgözenekli süzgecinden geçmiş
bilgilervebecerileredindiler. Ka-
ra toprağı oya gibi işlediler. Tür-
Jciiler söyleyerek ektiler, diktıler.
ürettiler. DüzenledikJeri üretim şö-
lenlerinde. saz çaldılar. horan tep-
tiler. halay çektiler. Yurtlannı, ulus-
lannı. ulusal dillerini, Atatürk'ü, öğ-
rencilerini yürekten sevdiler. Ad-
lannı. Anadolu'nun bağnna alın
teriyle yazdılar.
Köy Enstitülerini özlemle anan-
lara selam olsun!
Ankara'nın Sanatla Şenlenen Öteki Yüzü...
Haydar YILMAZ Çankaya Belediye Başkanı
Ankara, bugüne kadar, ve talan edilmiş Anado-
yerleşik ve kolay yaıgıla-
nn birparçası olarak bü-
rokrasinin, düzenin, bo-
ğuculuğun ve griHğin
temsil edildigi biryer ola-
rak görüldü. Elbette, si-
yasal temsil ve kuvvet
mekanizmalan, yasama,
yürütme ve yargı erkleri
başkent oluşuyla beraber
Ankara ile simgeleşti.
Genç Cumhuriyetimi-
zin kendisini küllerinden
doğan anka gibi yıkılmış
lu bozkınnda yeniden ya-
ratmasında Ankara hep
öncü oldu. Bugün, An-
kara sadece siyasetın göl-
gesine bakılarak değer-
lendirilebilecek bir yer
olmaktan çoktan çıktı.
Ankara farklı renkleri ve
dinamikleri ile siyasetin
üzerine ruttugu şemsiye-
yi çoktan araladı. Anka-
ra'da yofun bir sanatsal
ve kültürel etkinlikler di-
zisi, kendisini hep du-
yumsattı, duyumsatma-
sını sürdürüyor.
Artık geJenekselleşen
ve kentin kültürel coğ-
rafyastnı değiştiren An-
kara Film Festivali ve ka-
dın sinema yönetmenJe-
rinin filmlerinin gösteri-
mıne ayarlı Uçan Süpür-
ge Film Festivali, Çan-
kaya Belediyesi'nin et-
kin katılun ve katkılany-
la her yıl Ankaralılarla
buluşuyor. Sinemanın sa-
yısız yaşantılarla bezeli.
EMGLISH CENTRE
ı L i n g u a g e S c fı o o I
zenginliklere ayarlı ve
uyaklı dünyası bu festi-
vallerle Ankaralılara
"merhaba" diyor...
Aynca, Çankaya'daki
sinema sahipJerinin yar-
dımıyla geçen günlerde
"Açık Pferdeler" adı al-
tında sürdürdüğümüz sa-
natsal etkinlik ile Anka-
ralılann vizyondaki fîlm-
leri sabah seanslannda
ücretsiz izlemelerini sağ-
ladık. Bugüne değin gö-
rülrnemiş yoğun bir ilgi
ile karşılanan "AçıkPfer-
deler" yakuıda tiyatro ve
bale ile devam edecek.
Şimdi Sinema Sah adı
altında her hafta sanatsal
kriterleri itibanyla sesge-
tirmiş filmleri Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sa-
natlar Merkezi 'nde gös-
terime sokuyoruz.
Tek Kişilik Oyunlar
Festivali, sahasında bir
ilk olarak Ankara'da bü-
yük bir ilgiyle karşılan-
dı. Şimdi Dünya Tiyat-
rolar Günü ile başlayan
yeni Tek Kişilik Oyun-
lar Festivalimiz, yine
emeklerini, sanatın ger-
gefıyle dokuyan tiyatro-
nun yoruhnaz ve sahne
kokusunu sonsuz bir öz-
lemJe içlerinde duyum-
sayan oyunculannı ko-
nuk edecektir. Ankaralı-
lar Turgut Uyar'ın Tı-
yatrolar Id en scvdiğim
boşluklanmdır" mtsra-
sındaki gibi tiyatroya, ta
antik çağdan bugüne ya-
şama gücü ve cesaretini
olanca ihtişamıyla gös-
termekten çekinmeden
yönelmekte ve tiyatroyu
"sevdikleri boşluklan"
haline getirmektedirier.
Edebiyatçılar Derneği
ile birlikte yürüttügumüz
etkinlikler, Nâ2am Hik-
met'in 100. dogum yıldö-
nümüne yaraşır etkinlik-
lerimız, Ankara'yı sana-
tın renkli ve uyumlu dün-
yası ile canlı, heyecanlı
bir vizyonla bütünJeştir-
di. Keza çocuklanmızın
eğitimin yoğun ve yoru-
cu gündemiyle yoğrulan
minicik bedenlerini ve
kocaman zihinlerini din-
dirmek, dinlendirmek
için ara tatilde 15 gün bo-
yunca "Sömestr Çocuk
Chıuılan Buiuşmasj" dü-
zenledik.
Ankara artık sadece
grilik degil! Yerleşik si-
yasetin sönük ve soluk,
aynı zamanda kanıksa-
nan bildik temalannın
durmaksızın tekrar edil-
digi birbaşkent değil. An-
kara'nın öteki yüzü, onun
üniversiteler kenti lcim-
liğiyle de örtüşen kıpır
kıpır, insani varoluş çiz-
gisiyle ortak izler düşür-
mektedır. Edebiyat, sat-
ranç, piyano, gitar, dans,
resim vb. pek çok etkin-
ligi ücretsiz olarak sun-
duğumuz son sanatsal
projeksiyonumuzda vur-
gumuz şöyleydi: "Sanat
kann doyurmaz, akd do-
yuruıf Aklı doygun olan-
lann güvenJi ve aydınlık
dünyası, yeniliklerin ve
sanatla şenliklerin dün-
yası ise eğer, Ankara ar-
tık bu yola baş koymuş
doygun akıllann da baş-
kenti oknuş demektir!
BRT
Birleşik Rehberler Turizm
KÜLTÜR GEZİLERİ NİSAN, MAYIS PROGR1\H
20-23[Nisan
20-23 Nisan
II-i:\lavis
MidasınCizemlilIkesi• FRİGVAl«ıstrononukgea)
Sivrifcsar. fesinus. Afron. .Askntaş. üşak. Aızonai.
KütahjB. Söğût.
Hattnşaş. ,AflUS>a. Tokat (Gezgiııler Kulübi ife)
Hamış^. .AkaİBjüt AIBBJÎ. Zilt, Nitsar. Fotat Merafon.
Zeyrek'taı Evüp'e...
Vaıikşıaan Vedihle'je...
Gâfl«vdop|lçakile)
Gazıaniep. Urfa. Nemnıl Sogmaıar. Şuaj-p Şehr. Hamn.
Mardın. De\T-Ql Zafaran. Mıdyat. Hasankeyf. Malabadi.
D:yarbakır..,
[jak.Bir»ikıla
Lidya hazinesinm öneral; bir bölümüniin sefgilend:|ı L'şak
Mûzesı ve Osmanlı s:\il mımnsm:n en güzel ömeklerm
11 -14 Mayıs
gğ
Doğu Kanıkfliz, Çonıh \>disi ve Erzurnm.
Trabzon. Uamgöl. Çaykara. Rce. Mnn, Çorulı Vadısi ve
Erzmm.
Erzurum. Kelkit Vadisi SKas. Kangal \t Dh rifj
Eramım, Tercaa Kelkit Vadisi. Sivas. Kangal. Dıvnğı ve
Kayseri.
İnı
Tahran. Khom. İstahan. Şıraz. Persepofa. Yezd. Kiman, Bam...
Snrije, fnMıı
Aınnıan. Petra. Waad-i Rum. Monte Nebo. Madaba. Jerasb,
Bosa Şam. Palmıra, Lazkiye. ügant. Ebk, Halep. Sat Sıroeon.
Gazianiep...
Meşrııtivet Cıd. 19*5 Şiştane • fst. Tel: (212) 252 65 78 - 79-80
»mkıılnırgealf ri.com bilgir
n kntargezikriMm
15-19 Mavıs
22-31 Mıvtt
,'lteHÖHjziniB
PENCERE
Yarın 17 Nisan!..
Orhan Bursah pazar günkü yazısında Türki
ye'nin 20'nci yüzyılda neden yaya kaldığını irde
lerken temelde bir sözcüğün altını çiziyor:
Eğitim!..
•
Cumhuriyetin ilanı:
1923!..
Öğretim Birliği Devrimi:
1924!..
Köy Enstitüleri:
1940!..
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu suyun akışı
nı tersine çevirip laik eğitimi baltaladılar, dinci eğ
timi pompaladılar...
Bursalı diyor ki:
"Dünya eğitim tahhine Türkiye'nin çok özel bir
katkısı olan Köy Enstitülerinin kapatılmasından
bugüne (daha doğrusu 28 Şubat 1997'ye kadar)
bir tarih çizgisi çekin!.. Bu çizgi üzerine eğitimin
parçalanması, imam-hatip meslek liselerinin hız-
la çoğalması, Kuran kurslannın bütün Türkiye'yisar-
rnası, okuma yaşındaki çocuk ve gençlerin şeri-
atçıların ve din tüccariarının eline düşmesiyle ilgi-
li tarihi kayıtlan koyun..."
Peki ne oluyor sonunda?..
"1950'de ekonomik ve kültürel olarak eşit dü-
zeyde bulunduğumuz çoğu ülkeden 21'inci yüz-
yıla girerken geri kalışımızı" Orhan Bursalı çok
doğru ve haklı olarak öğretimdeki yoksunluğumu-
za bağlıyor; öncelikle zorunlu eğitimin 5 yılda kal-
ması ve dinsel içeriğe bağlanması, 20'nci yüzyıl-
da yaya kalmamızın en önemli nedenlerinden bi-
ridir.
•
Nasıl oluyor da 1924'te zorunlu eğitim 5 yıl iken
tam 73 yıl bu sürede donduruluyor?..
Nasıl oluyor da Köy Enstitüleri gibi bir öğretim
seferberliği baltalanıyor?..
Yanıt yine tek sözcük:
Karşıdevrim!
Ülkemizde çok partili rejim sözde demokrasiye
açılımı sağlamak için benimsendi; ama, karşıdev-
rim güçlerini iktidara taşıdı; toplumbilim ve tanh açı-
sından anlaşılamayacak bir yanı yok bu işin...
Batı'da demokrasi sanayileşmenin ürünü, düze-
ni, rejimi olarak doğdu....
Türkiye'de -ve benzeri ülkelerde- tanma dayalı
düzenin ilkel toplumsal güçleri partamentoya ağır-
lığını koyduğu zaman olacak olanlar bellidir!... Ge-
rici güçler Köy Enstrtülerinin icabına baktılar, üç çey-
rek yüzyıl beş yıllık zorunlu öğretimi sürdürdüler, imam
okullanna meslek öğretimi ötesinde ağırlık tanıya-
rak temel eğitime dönüştürmek istediler...
Sonre neoldu?..
28 Şubat oldu.
•
28 Şubat nedir?..
Beş yıllık zorunlu öğretimin 8 yıla çıkanlması 28
Şubat'ın özüdür...
Kim yaptı bunu?..
Diyelim ki asker yaptı; eğer öyleyse sen yat kalk
askere dua et!..
Siviller bu işi yapamadı diye ağla!..
Hiç duraksamadan ve gecikmeden zorunlu eği-
timi 11 yıla çıkarmak için çalış!..
•
Yann 17 Nisan!..
Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü Türkiye'nin
21'inci yüzyıl çağdaş öğretim seferberliği kapsa-
mındadeğerlendirilmeli!.. 11 Eylül sonrasının dün-
yasında devrim tarihimizin anlamı büsbütün orta-
ya çıktı!..
28 Şubat ile 17 Nisan bir takvimin iki yaprağıdır.
T.C.
ISTANBLl L'NÎVîRSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
AYDINLANMA KONFERANSLARI
No: 15
Konu
Köy EnstitüJeri
Program
1. Açış Konuşması
- Prof. Dr. Kemal ALEMDAROÖLU
2. Uğur MUMCU'nun Köy Enstitüleri hakkında
yapmış olduğu bir konuşma (Banttan Yayın)
3. AçıkOturum
- Prof. Dr. Yusuf AVCI (Yönetmen)
Konuşmacılar
- Mehmet BAŞARAN
-TalipAPAYDIN
4. Köy Enstitüleri Belgeseli (Banttan Yayın)
5.1.Ü. Devlet Konservatuvan Nefesli Sazlar
Orkestrası
Şef: Cengiz ÖZDEMÎR
Gün : 17 Nisan 2002 Çarşamba
Saat : 14.00
Yer : î Ü. Fen Fakültesi.
Ord Prof. Dr Cemil BİLSEL
Konferans Salonu
Aydınlık yannlar özlemi içindeki tüm
yurttaşlanmız davetlidir.
TEŞEKKÜR
SAVAŞ'ın 14 yıl süren sav'aşımında
bize omuz veren dostlanmıza;
Prof. Dr.
ÇETİN ÇUHRUK
Prof. Dr.
NEZİH ÖZDEMİR
Prof. Dr.
NİLÜFER GÜLER
Prof. Dr.
FARUK ZORLU
ve
Prof. Dr.
ZAFER ÖNER'e
çok şey borçluyuz.
BAHAR YURTTAŞ