25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA 12 LJ.K. kultur(â cumhuriyet.com.tr Fazıl Say,Afrodisias için çaldıZEYNEPORAL Önceki akşam Atatürk Küitür Meıkezi'nde Büyûk Salon ağzına dek dolu... Sahnede FazılSay, piya- nonun başında tek başına. İek ba- şına ama yalnız değil. Koskoca bir kâinat kurmuş kendine, onun için de yeryüzü nimetlerini çoğaltıyor. Haydn'ınüç sonatı aracıüğıyla, mü- zikle "oymıyor", müziği sorguluyor, dünyayı havada yakalıyor, Haydn'ın esnekliğiyle şakalaşıyor, soruyor. yanıt veriyor, koşuyor, peşinden koştııruyor, zengin armoni dilioi "oçnnıyor'', anlatun gücûnü derin- leştiriyor, bu sonsuz özgürlüğün- den müthiş tat alıyor... Biz ölümlü izleyiciler, sohığumuzu tutmuş bu tadı paylaşmanuı mutluluğunu ya- şıyoruz. Aşka, gûzelüğe adannuş Fazıl Say, kendi için çalıyor. Ha- yır, öyle görünse de Fazıl Say bu ge- ce Afrodisias için çalıyor. Adını güzellilk ve aşk tannçası Afrodit'ten alan Ege 'deki antik kent ve burada yapılacak yeni müze için çalıyor. îlk yerleşimi sekiz bin yıl kadargerilere giden, MÖ 2. yüzyü- dan başlayarak küllür ve sanat mer- kezine dönûşen, burada kurulan heykeltıraşlık okulu nedeniyle (iş- lenmeye elverişli mermeriyle ünlüy- dü) 600 yıl boyunca heykelcilik merkezi olan, Hellenistik döneme damgasını vuran, MS 3. yüzyılda, Roma împaratorluğu'na başkent seçilen, bir yûzyıl başkent kalan, 12. yüzyıldan sonra Selçuklu ve Osmanlı'ya geçen ve depremlerle toprağa gömülen bır yeryüzü hazi- nesi... Fazıl Say, piyanonun başında Mo- naf ın La Majör Sonatı 'nı çalıyor Içinde "Tûrk MarşT diye bilinen bölüm de var. Afrodisias'da hâlâ sürmekte olan kazılannbaşlangıcı 1961'edayanı- yor. Bu işe gönül veren, ömür ve- ren, bir Türk'rü. Profesör Kenan Erim. Yaşamını buraya adadı. Bu- radan çıkar eserier 1979'da açılan müzeye yerleştirildi. Kenan Erim'in sağlığında çıkanlan eserler tümü- nün belki dörtte biriydi. Oysa ça- hşmalar sürüyor. Var olan eski mü- zenin eldeki heykel ve kabartma potansiyelini sergileyecek kapasi- tesi yok. Yeni bir müze için kollar sıvandı. Küitür Bakanlığı. Geyre Vakfı, "Afrodisias Dostlan", her- kes seferber oldu. Yeni müzenin oluşum aşamasın- da, Yapı Merkezi, hiç karşılıksız, ış- birliği, teknik destek, profesyonel rehberlik sundu. Yeryüzünün dün- yacaünlü birçok yerinde kurduğu müzeler ve merkezlerle "şiirselıni- mariye" Örnek gösterilen Cesar Pe- lil Mimarlık Grubu yeni müzenin projelerini hazırladı. OrtakMiras Fazıl Say, piyanoda Debussy'nin "Baük KatedraTini çalıyor. . De- bussy'yi, kendi bestesi olan ve ne- redeyse piyanoya saz muamelesi yaptığı "KanTopnk" izleyecek... Ben depremlerle yıkılmış bu ba- tık kenti, kara toprakla değilse de yüzyıHarca bitki örtüsüyle örtül- müş Afrodisias'ı, temizlenip orta- ya çıkanldıktan sonra 80'li yıllar- dan beri defalarca gördüm. Büyü yerli yerinde duruyor. Afrodit Ta- pınağı'na, hâlâ ayakta duran kolon- lara, sekiz bin kişilik antik tiyatro- ya, Odean'a, Akdenız'in en iyi ko- runmuş antik stadyumuna hayran- lığım her seferinde pekişti. Insanlığın bu ortak mirasını ko- rumak için Geyre Vakfi "Yeni Af- rodisias Müzesi Kampanyasr açtı. Muzeyi gerçekleştirecek olan bağış- lar. Müzenin salonlan ve çeşitli bö- lümleri, katkıda bulunanlaruı adla- nnı taşıyacak. (Bilgi için 0212-242 38 13) Önceki akşam Fazıl Say, insanlı- ğın ortak mirası, Afrodisias için ça- lıyordu. Salonu dolduran dinleyici- lerin alkışları dinmek bilmiyordu. Alkışlara ıki parçayla karşılık ver- dı. Küitür Bakanlığının ısmarlamış oldugu "Nâzmi Orotor\osu"ndan bir bölüm ve "Nâzun Hikmet" beige- seli için bestelediği "Nâznn'ın Va- tan HasretT... Konserin sonunda, Fazıl Say, elin- de Afrodit heykelciğiyle sahneden uzaklaşırken ben de, Haydn, De- bussy, Kenan Erim, Nâzım Hikmet, Fazıl Say ve Mozart'ı yanıma tak- mış, Afrodisias gezimi bir konser süresine sığdırmanın keyfini yaşı- yordum. Bu topraklarda varolma- nın ve uygarlıklar sürekliliğinin önemini yüreğimin taa en derinle- rinde duyarak... — Gaye Boralıoğlu'nun ilk öykü kitabı 'Hepsi Hikâye' İletişim Yayınları'ndan çıktı Sinirden gülmeninmizahı• îlköykü kitabını yayımlayan Boralıoğlu, - fantastik ve absürd kitaplara meraklı olduğunu söylüyor. 'Su içergibi' okuduğu yazarlar arasında Sevim Burak, Yusuf Atılgan, Marquez ve Edgar Allan Poe var. Boralıoğlu, Hepsi Hikâye'de tek birkadrn karakteraracıfağı\la güncei meseieieıie, burada ve bu anda oian şej lerie ilişki kuruyor. BURCl Gl'NUŞEN "Seni aranm! Ya aramazsa? Ön- ce hasta, rahatsız etmeyeyim diye aramaz, sonra daha iyileşmemiştir diye aramaz, sonra ammamak alış- kanhk yapar. Alışır aramaz. Ara- mayı unutur. Aklına gelse arar bel- ki ama onca zaman geçtikten son- ra unutur. Ben de camın önünde oturur aramasını beklerim. Ya da televizyonun önünde oturur bekle- rim. Yemekyerken beklerim, uyur- ken beklerim, uyanınca beklerim, iş yaparken beklerim, gazete okur- ken beklerim, pantolonumu giyer- ken beklerim, rüya görürken bek- lerim. Birisi bana 'seni aranm' derse, hep oturur, aramasını bek- lerim." Gaye Boraboğhınun ilk öykü kd- tabı 'Hepsi HMye' îletişun Yayın- lan'ndan çıktı. Bilinç akışı tekniğiy- le kaleme aldığı öykülerindeki mi- zah, Boralıoğlu'na göre 'sinirden gülmek" gibi bir şey. Tüccar yazar'hktaıı yazarhğa - Daha önceden de ga/etecüik. se- naryovazarhğı yaptuuz. Yani yazry- la sürekli iüşkilh'diniz. - Aslında ben kendimi 'tüccar ya- zar' olarak tanımlıyordum. Şimdi- ye kadarhep sıpariş üzerine yazdım. Ama böyle bir 'doygunluk nokta- sı'na -ya da belli bir 'olgunluk nok- tası'na- geldiğimde bu kitap orta- ya çıktı. Bir gün oturup yazmaya başladım. Sonra da ilk hıkâyede bir karakter ortaya çıktı. O karakterin çeşitli durumlardaki davTanış bi- çimlen nasıl olur diye düşünmeye ve hayaller kurmaya başladım. Di- ğer hikâyelerle baglanhlı olarak öy- le geldı. - Öykükrin tümünde anlaöcı ay- nı kişL Van karakterler de diğer öy- kükrdedekarşnnızaçıkıyor.Küçük bir roman gibi asbnda. - Bır karaktenn çeşitli durumlar- daki ilişkileri. Roman yazmaya ni- yetlenseydim açıkçası böyle birkur- gu olmazdı, bence romamn kurgu- su çok daha farklı bir şey Ama burada biraz puzzle gibi bir oyun var. Yani bir hikâyedeki bir şe- yin başka bir hikâyede başka türlü olduğunu öğreniyoruz. Ya da bır yan kahraman başka bir hikâyede yine karşımıza başka bir özelliğiy- le çıkabüiyor. Bütünlüklübir yapı- sı var. Öykü kitabı genel olarak baş- ka başka zamanlarda, başka duygu- larla yazılmış öykülerden oluşabi- lir. Ama bu kitap aslında başh ba- şına tasarlanmış bir kitap. - İlk Idtaplar otobiyografîk olur derler, sizin için de geçerü mi bu? - Yok. Otobiyografik denemez sanınm. Bu kitap güncei meseleler- le, bugün, burada, bu anda olan şey- lerle uğraştığı için, ben kendi haya- tımdan derlediğim için diyeyim, bana yakın şeyler sonuçta. Dışardan gördüğüm şeyler değil. Ama ben o kadar (gülerekj şuursuz biri değilim galiba. Kitaptaki gibi biri değilim yani. Öyle yanlanm var. Işte ne büeyim, biraz takıntılı ohnak gibi şeyler var, ama bütü- nüyle bir özyaşam hikâyesi dene- mez. - Güncei olaylara da değinmeler var. Serdar BilgUl kriz. deprem vb_. - Ben yazarken bugünün malze- mesini kullanmayı se\iyorum. Ama o ne kadarbugünün malzemesi, tar- tışılır. Yani deprem ya da kriz as- lında yüzyılnı meseleleri. Ben 38 yaşındayım ve kendimi bildim bileli gerek Türkiyede, ge- rekse dünyada hep bir kriz durumu vardır. Dolayısıyla asunda bu benim için ilginç bir deneyim oldu, çün- kü knz meselesi hep insanlan bu so- ruya yönlendiriyor güncellikle bağ- lantı açısından. ,\ım ben aslında tam da tersinı düşünüyorum. Kriz güncei bir şey değil ki, kriz her da- kika karşımıza çıkan bir şey. - Çok komiköyküler. ama bir an- lamda acıkh da diyebiür miyiz? - Ben öyle komik yazayım diye işe başlamadım. Asunda benim dik- katimı çeken şeyler komik şeyler- den çok, trajik şeyler oluyor. Yani öykülenn altyapısında da, ne bile- yim işte bir insanın sırtaıı kesele- yemediği için kendine gidecek yer araması acıkh bir şey aslında. Ya da birisıyle yemeğe çıkacak diye o uçuğunu kapatmaya çalışması tra- jikomik bir şey. Ama tabii bütün o trajik durumJar, biraz uzatıldığında, biraz başka yerden bakıldığında tu- haf bir mizah da çıkıyor ortaya. İç düşüncelerin akışı Klasik tarzda bir mızah yok. Da- ha çok o trajik durumlara mesafeli yakJaşımımdan, biraz da bu durum- larla dalga geçme isteğimden kay- naklanan bir şey. Sinirden gülmek vardır ya hani, aslında biraz öyle bir şey. Tam böyle diş sıkılarak ya- pılmış bir mizah. - Sevdiğiniz, etkOendiğiniz yazar- lar kimJer? - Bazı yazarlan yapışıp su içer gi- bi okuyorum. Türkiye'de Se\im Bu- rak öyle birisi, Yiısuf Aülgan öyle birisi. Marquez.Kosinski, Edgar Al- lan Poe... Ben galiba hafif fantastik -ama Yüzüklerin Efendisi tarzı de- ğil- ve biraz absürd kitaplan sevi- yorum. - Ekleyeceğiniz bir şey var mı? - Bu kitapta teknik olarak kullan- dığım şey asluıda bırtür" bilinç akı- şı'. Ama aslında sadece bilinç akı- şı değil de, belki iç düşüncelerin akışı gıbı. O anlamda, kafası kan- şık birinin iç düşüncelerinin kitabı diyebiliriz. BERLIN FİLM FESTİVALİ BASLIYOR 23 film yanşacak GÜNERYÜREKLtK BERLİN-Yeni biryönerici, yeni bir organizasyon ve yeni bir karakterle bu yıl 52. kez düzenlenen Uluslara- rası Berlin Film Festivali, bu akşam Berlinale Palast sinemasında Tom iykw«r'in 'Heaven' adlı Alman yapı- mı filminin göstenmiyle başlıyor. 17 Şubat'a dek tam 11 gün sürecek festivalin açılışını bu yıl Federal Baş- bakan Gernard Schröder yapacak. 80 ülkeden 400 kadar filmın katıldığı festivalde, Türkiye'den sadece Yılmaz Güney'in 'Aç Kurtiar' isimh 1967 ya- pımı bir filmini görüyoruz. Yılmaz Güney ile Hayati Hamzaoglu ve En- verGüney'inbaş- rollerini paylaştık- lan 'Aç Kurdar'. festivalin 'Euro- pean60s.Revolte, Phantasi & Uto- pie' ismini taşıyan 'RetrospektiT bö- lümünde gösteri- lecek. Altın ve Gümüş Ayı heykelcikle- rinin dağıtılacağı festivalin yanşma bölümüne (Wett- bewerb)buyıl 13 ülkeden 23 film kaolıyor. Yanşma- da Almanya ile Fransa dörder, ABD ile Japonya üçer, Ingiltere iİci, Yunanistan, Ma- caristan. Ispanya, Italya, Danimar- kaisebireryapım- laAlhnAyı'yako- şacak. Festivalin yanşma bölümünde bu yıl. toplam 15 yapımla AvTupa'ya büyük şans tanmdı. 70 "li yıllardan sonra ilk kez yarış- maya dört yapunla birden alınan Al- manya'yı temsil edecek filmlerden biri olan 'Heaven', 'Lola rennt' ile dünya sinemasma ismini duyuran Tom Tykwer'in, aşk ve ahlak temalan üze- rine kurduğu Thriller türü bir fılmi. Senaryosunu 1996 yılında ölen Po- lonyalı yönetmen Kırysztof Kieskıws- kinin yazdıgı, Almanya ile İtalya"da, Ingilizce ve Italyanca çekilen fihn, Almanca altyazılı gösterilecek. Öte yandan Almanya bu yıl yanş- mada bir kez daha Kızıl Ordu Frak- siyonu (RAF) adlı terör örgüründen esinlenen bu" öykü ile çıkıyor karşı- mıza. 1986 'daki yanşmaya Almanya, yönetmen ReinhardHaufl" un 'Stanun- heim' isimli fihni ile katılmış. Altın Ayı ödülü almıştı. Şimdi de Christop- herRoth. RAF'inkuruculanndan And- reas Baader'ın yaşamını ele alan bir film ile ('Baader') katılıyor yanşma- ya. Günlük yaşamın trajikomik yanla- nm yansıtmaya çalışan Andreas Dre- sen'in 'Halbe Treppe'si (Yanm Mer- diven) ile Dominik Graf ın depres- yondaki bir kadını anlatan 'Der Fel- sen'i (Kaya) Almanya'nın Alnn Ayı 'ya koşan diğer filmleri arasında. Gişe rekorlan kıran 'Tîtanic'in yıl- dızı Kate VVlnslet' i ve Oscar ödüllü Ju- Açıhşını Federal Başbakan Gerhard Schröder 'in yapacağı bu yılki festivalin açılış filmi, Tom Tkywer'in yönettiği 'Heaven'. Yanşmada Almanya ile Fransa dörder, ABD ile Japonya üçer, İngiltere iki, Yunanistan, Macaristan. îspanya, İtalya ve Danimarka da birer filmle temsil edilecek. Festivalde Türkiyeden ise sadece Yılmaz Güney'in 'Aç Kurtiar' adlı filmi gösterilecek. diDench'i, alzheimer hastalığına ya- kalanan yazar Iris Murdochun yaz- gısının canlandınldığı, RiehardEyre'in 'Iris' adlı Ingiliz yapunı fikninde iz- leyeceğiz. Fransa'nın yanşmaya alınan fılm- lerinden birinde. FrancoisOzon'un '8 Femmes'inde, CaöıerineDeneuve, Isa- beDe Huppert ve Fanny Ardant gibi yıldızlar çıkıyor karşımıza. Polirik ent- rikalann usta yönetmeni Costa-Gav- ras da Fransız yapımı bir filmle, 'Amen -Der Steflvertreter' (Temsilci) ile ka- tılıyor yanşmaya. Otar LossetianTnin 'Lımdi Matin'i hakkında şimdilik bir fikrimiz yok, ama Fransa'nm Bertrand Tavernier ve yeni filmi 'Laissez-Passer' ile Al- tın Ayı ipini zorladığım söyleyebiliriz. DEFNE GÖLGESt TURGAY FtŞEKÇİ Doğaya Dönmek Latife Tekin'in son nDmanı Ormanda Ûüm Yokmuş, kolay temalara ve anlatımlara alışkın okunjn hemen sevebileceğı bir yapıt değil. Tersine içinde çok anlamlılığı banndıran ve bunlann algıîanmasını biraz daokura bırakan çoksesli birmüzikyapıtı gibi. Doğa, insan, toplum, yalnızlık, aşk, ölüm vb. temaları, bırtakım sesler, duyular, görüntülerle işliyor. Metin ileriedikçe bir çağ romanıyla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Insanlıktan çıkmışgünümüz insanının farklı dünyalara çekilme ya da ulaşma çabası. Yerleşık dünya düzenının insan yaşamından çıkardığı insani şeyleri düşünme, onlan geri kazanma uğraşı. İnsan yıtirdiğı kendinı nerede bulacak? Romanın iki kahramanı bir ormanda arıyorlar kendilerini. Doğanın yol göstericiliğine inanıyorlar. Varoluş ürpertisinin geri dönmesini bekliyoriar, bir yandan günluk hayati sorgularken. Romanın can alıcı cümleleri olduğuna ınandığım kımı bölümleri aşağıya alıyorum. Belki bunlara bakıp bu doğa sesleriyle dolu yapıtın kımi ana sorunsallanna da ulaşabıliriz. "yür&k çarpmak, sonsuza dek canlı kalmak istiyor.. yüreklilikalt tarafı birsözcük, yürekgerçek.. yüreğin görevi bedeni canlı tutmak." (s. 49). "Aşk... Insanda asla olamayacağı birşeye dönüşme arzuşuyaraîıyor..." (s. 67) "Âşık olan insan ışıkla dolar, pariar, gözkamaştınr değil mi? Bu ne demektır. Aşk insana bir imkân sunuyor, bızi yok etmek isteyen görünmez düşmanlanmızın tanıyamayacağı birşeye dönüşme imkân, ölümsüzlüksansılışığı tutabilmektemesele..." (s. 53) "Kadının aşkını kazanmak için büyük bir butu getirip önüne atman gerekiyor... Şimdinin butu para.. parayı da başkalannın cebinden alıyorsun, havada uçuşmuyor para dediğin şey, birilerini çarpman gerekiyor, o da bır tür avcılık yani, ben başkalannın elindeki parayı kapıp kaçmak gibi bir saldırganlıkgeliştiremedim." (s. 90) "İnsan, yanında başka bir insan yoksa, bir şeye güzel bile demıyor, kesinlikle söylemiyor bunu, başka vahıklara iyiya da kötü biranlam verebilmek için bileyanında bir insan olması gerekiyor."(s. 106) Latife Tekin, her romanında yeni bir dil kurmasıyla edebiyatımızda benzeri olmayan bir yazar. Yine de önceki kitaplarında kımi ortaklıklar bulunuyordu. Ormanda ölüm Yokmuş ise sanki yeni ve başka bir yazarın ürünü. Işlediği temalara uygun böylesi farklı dilleryaratabilmek elbet büyük bıryazarfık yeteneği. Bu kitabıyla Latife Tekin, kendisini bugüne dek çevrelemiş bütün tanımlamalann da dışına çıkıyor. Ne Sevgili Arsız Ölüm'ün köyden kente göçen insanlan, ne Berci Kristın Çöp Masallan'run kent kjyısında yaşayanlan, ne Gece Dersterfndedevrimcilik yapanlar, ne Buzdan Kılıçlar'm zengin olma uğraşı ıçindekıleri, nede/^/saref/eri'nin yoksul gençliği... Hepsinin ötesinde, onlara hiç benzemeyen bir yeni halka Ormanda ölüm Yokmuş... Doğa-insan, sanat-hayat, kadın-erkek, variık-yokluk gibi evrensel tartışmaların, çelişkilerin romanı. Günlük, geçici sorunlan bir yana bırakıp yaşamın temel gücünü, doğayı edebiyatın gündemine getiriyor. Doğanın kendini yenileme gücünü biliyor. Ama bır yazarın kısacık zaman dilimlerinde kendini böylesine yenileyebılmesi, kolay rastlanılan bir olgu değil. Latife Tekin bu yeteneğiyle gelecek yaprtlan her zaman merak edilecek bir yazar olmayı da hak ediyor. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Küitür Bakanhğı İstanbul De\iet Türk Müziği Topluluğu'nun 'Saz ve Söz' adh konsen. (0 212 232 98 80) • AKM SfcVEMA SALONU'nda saat 15.30 ve 19.00'da Joen Coen'ın 'Fargo' adlı filmi. (0 212 251 56 00) • KADKÖY HALK EĞÎTlAl MERKEZİ nde saat 20.30da AkbankOdaOrkesrrası'ndan 'Barok Aranjmanlar' adlı konser (saat 20.00'de 'sohbef). (0 216 414 85 07) • BABYLON'da saat 21,30'da Kurban konsen. (0 212 292 73 68) • AKM'de saat 20.00 da İstanbul Devlet Opera ve Balesinden L. Minkus'un Don Kişot balesi. (0 212 251 10 23) • tFSAK'ta saat 19.30'da 'Kış Fotoğraflannın Değeriendirilmesi'. (0 212 292 18 07) M KADIKÖY MZ LİSESİMERMER KONAK'ta saat 10.00'da Mahir Ünlü, Eray Canberk \e Bedrettin Aykm'ın katılacağı 'Edebiyaün Önemi - Edebiyat Dersieri' konulu söyleşi. (021633733 79) K Ü L T Ü R İ Ç İ Z t K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle