Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ŞUBAT 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ROPORTAJ
Davaya bakan yargıç Sedat Karagül, görev yaparken büyük baskı gördüğünü söyledi:
Susurluk seddini aşamadıkBERTANAĞANOĞLU
ECEVİTKILIÇ
G
öm yaptıgı dönemde Susur-
luk, Aesim Malki cinayeti,
Türkbank ve ülkücü mafya
elebaşısı Alaattin Çakıa'nın çete da-
valanna bakan emekJi hâkim Sedat
KaragüL Susurluk çetesinin "3 polis 2
kumarhaneaden" ibaret oimadıfını be-
lirtti. Susurluk'u "ÇînSeddT olarak ta-
nrmlayan Karagül, baskılara karşı çık-
tığı ve banka davalannın DGM'lerde
değil, ağır ceza mahkemelerinde gö-
rülmesı gerektiğini söylediği için tstan-
bul DGM'den îstanbul AğırCeza Mah-
kemesi'ne tayın edildiğini söyledi.
"Kimya bozanJaıia", "Kimyaa bozu-
lanlarT yargılayan eski tstanbul 6
No'lu DGM Başkanı Sedat Karagül,
Cumhuriyet'ın DGM, yargı bağımsız-
lıgı ve Susurluk'la ilgıli sorulanru ya-
nıtladı.
-Görevdeyken baskı gördûnüzmö?
KARAGUL - Gördüm. Ilk baskı-
lan da Istanbul DGM'de yaşadım.
En çok baskıyı teşkilatımdan gör-
düm. Beni arayıp "Bu kişiye ceza ver,
bu Idşivi kurtar'' diyoriardı. Bunlar-
la mücadele ettim. Anadolu'da görev
yaparken tertemizdik. Siirt, Erzu-
rum ve Gümüşhane'de ağır ceza mah-
kemesi reisliği yaptım. Ancak hiç
baskı görmedim.
Eyüp Aşık baskısı
- En çok nerede baskı gördfinfiz?
KARAGÜL - Eyüp Aşık'ın yargı-
lanmasında çok yoğun baskı gördüm.
Bu davada beraatkaran verildi. Bu ka-
rar başkanlığını yaptığım 6 No'lu
DGM'ye gölge düşürdü. Başsavcı da
beraat etmesi için baskı yaptı. Beraat
karan diğer üyelerin oylanyla alındı.
- DGM'ye isteyerek mi gefdiniz?
KARAGÜL -Hayır, DGM'de görev
yapmak istemiyordum. Ancak, görev
verdiler, ben de çalıştım. DGM'den
gönderilmek için ahlaksız ya da basa-
nsızolmaklazımdı. Mahkeme başkan-
lan 15-17 yıl görev yapıyorlar. Beni baş-
kanlıktan aldıktan sonra 11 ay, "Baç-
ka mahkeme başkaniığma atayacağız""
diye oyaladılar.
- Banka davalanna DGM'lerin de-
ğil, ağır ceza mahkemelerinin baknıa-
g gerektiğini Uk söyleyenlerdensiniz?
KARAGÜL- Bİınu ilk ben söyle-
dim. Çete suçlannı düzenleyen
TCY'nın 313. maddesi varken 4422 sa-
yılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle
Mücadele Yasası'nı çıkardılar. Bir ko-
nu hakkında iki yasa olamaz. 313 ye-
terli değildi. 4422 deyeni imkânlar ta-
nıyordu. Telefonlann dinlenmesi, ta-
kiplerin yapılması gibi. Bu imkânlar
mücadele için gereklidir. Ancak yine
de ağır ve sert bir yasadır. Bu kanun
çıkanlırken 313 'ün kaldınlması gere-
kirdi ya da bu kanun yerine 313'te de-
ğişiklikleryapılmabydı. Yeni kanun, es-
kiyi ortada kaldınr. Bu iki yasayı bir-
Sedat Karagül 1941 yılında Bingöl'de doğdu.
Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
Şanlıurfa'da hazine avukatlığı; Siirt, Gümüşhane,Ordu ve
Erzurum'da mahkeme başkanlığı yaptı. En son Istanbul 6
No'lu DGM'nin başkanlığını yaparken başka mahkemeye
başkan olarak atanacağı vaat edildi. Ancak 11 ay sonra
Istanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne üye olarak atanınca
tepki olarak emekliye aynldı. Evli ve 2 çocuk sahibi.
birinden ayıran bir kriter yok. Buna
rağmen kanun TBMM'den geçti.
- Bu davalara neden DGM bakma-
mahydı?
KARAGÜL -Çete davalannda "zor"
ve "şSddet" unsurlan bulunmalı. An-
cak, banka davalannda bu unsurlar
yoktu. Banka davalannı DGM'ye ge-
tirdiler. Daha sonra hatalannı anlayıp
bu davalan ağır ceza mahkemelerine
gönderdıler. 1.5 yıl zaman kaybı oldu.
- DGM'lere gerek var nu?
KARAGÜL - DGM'ye gelmeden
önce DGM'lere gerek olmadığını dü-
şünüyordum. Sonra bu fîkrim değişti.
- Davalara nasd hazırlanıyorsonuz,
Susurluk davasına nasıl çahşrjıuz?
soruşturma yeterll deflildl'
K4RAGÜL- Susurluk dosyasını, bir
bayramda aldım. 22 gün boyunca sa-
bah saat 06.00'dan başlayçgece 01.00'e
dek dosyalar üzerinde çalıştım. Eve
misafîr kabul etmedim. 4 yıl 2 ay bo-
yunca dosya okumak zorunda kaldım.
- Susurluk ve diğer davalann hazır-
lık soruşturmalan yetetü mhdi?
KARAGÜL- Önüme gelen hazır-
lık soruşturmalan yeterli değildi. Su-
surluk iddianamesini hazırlayan Ay-
kut Cengiz Engin'in süresini uzatma-
ya çalıştım. Çünkü, yerine yeni bir sav-
cı baksaydı, her şeye yeniden başlama-
sı gerekecekti. Başsavcıyı ikna ettim.
Engin, Susurluk iddianamesini güzel
hazırladı. Elinden geleni yaptı. Buna
karşın yeterli görmedim.
- Susurluk çözülebiHr mi?
KARAGÜL - Susurluk 3 polis 2 ku-
marhaneciden ibaret değildir. Dosya-
yı genişletmeye çalıştıkça tıkanıyor-
1- Ayhan Çarkın. 2- tbrahim Şahin. 3- Abdullah Çatlı. 4- Alaattin Çakıcı. 5- Ömer Lütfi Topal. 6- Ne-
sim Malki. 7- Eyüp Aşık. 8- Mahmut Yıldınm. 9- Haluk Kırcı. 10- Korkut Eken. 11- Hüseyin Kocadağ.
du. Ben Susurluk'a 'Çin Seddi' dıyo-
rum. Çözmeye çalıştıkça tıkanıyorsun,
aşmaya çalışıyorsun, ancak aşamıyor-
sun. Engin, dosyayı bana verirken "Ben
aşamadım. Al aşabiürsen sen engefleri
aş" dedi. Ancak, ben de aşamadım.
Dellller elde edllmedl1
- Susurluk'un tam olarak açığa çık-
mas için debHer buhınamaz mrydı?
KARAGÜL -Eğer istenseydı, Susur-
luk'ta deliller elde edilebilirdi. Susur-
hık kazasında ele geçen silahlardaki par-
mak izleri tespit edilmedi. Kazadan
hemen sonra polis, savcı ve kâtipler bi-
le silahlara el attı. Ben de bunun üze-
rine silahlan istemedim. Yalnızca dos-
ya üzerinden inceledim.
- Çete üyderinin Ömer Lötfi Topal
cinayetinden beraateoneierini nasıl de-
ğeriendiriyorsunıız?
KARAGÜL - Susurluk çetesinin,
kumarhaneci Ömer Lütfi Topal cina-
yetinde beraat edeceğini biliyordum.
Çünkü, delil yoktu. Sanıklar arasında-
ki telefon görüşmeleri delil olarak ka-
bul edilmedi. Cinayeti, işlediklerini is-
patlayamıyorsun. Hatta konuştuklan
telefonlan sahiplenmediler. HahıkKır-
a, "Tdefon o dönemde bende değOdL
Bir arkadasundaydT dedi.
Çarfcın'ın açıHamalan
- Eski özel timci Ayhan Çarkın'ın
son dönemde yaptığı açıJdamalar?
KARAGÜL - Basın, Çarkın'ın açık-
lamalannı suçunu "itinıf edF diye ver-
di. Ancak, Çarkın. "Emir verildi ben
de adam öldürdünT diyor. Bu bir iti-
raf değil, olağan birşeydir. Siirt'te gö-
rev yaptığım için Özel Harekât'ın ça-
lışmasını iyi bilirim. Susurluk'ta yar-
gılanan eski timcilerin hepsi Güneydo-
ğu'da görev yapan başanlı isimlerdi.
-Dunışmada Çarkın gjzticelseiste-
mişti. bu olsaydı konnşur muydu?
KARAGÜL - Gızlı celse yâpılsaydı
da Çarkın konuşmazdı, amaç oyala-
maktı. Susurluk çözülmedi. Doğruyu
söylemek iyi olmuyor. Doğruyu söy-
leyen dokuz köyden kovulur, ancak
beni 14 köyden kovaladılar.
- Çarkın,neden MehmetEymür yar-
güanmadı diyor.
KARAGÜL - Eymür'ün ifadesini
aldım. MİT Yasası gereğince Başba-
kan'ın izniyle mahkemede ifade ver-
di. Izin sınırlıydı, yani yasa gereği her-
şeyi anlatamazdı. Ancak, ben kendisi-
ne devleti düşün ama davayı da düşün
dedim. Ama anlatmadı.
- 'Yfeşfl' kod adlı Mahmut Yıkfanm'a
ne oldu sizce?
KARAGÜL - Yeşil, yemyeşil oldu.
Yeşil, jandarmayla çalışıyordu. Kim-
se yakalanması için çabalamadı. Jan-
darma bile susuyordu. Bence Yeşil, öl-
medi, yaşıyor. Tank Ümit kaybolun-
ca, Abdulab Çatfcölünce tek başına kal-
dı. Kendisine de bir şey yapılır diye
korktu. Ortadan kayboldu.
'Yargı bağımsız değil'
- Mahkemeierdeki ağır dosya yûkû
davalan nasd etkffiyor?
Bir ağır ceza mahkemesinin dosya yükü
yasaya göre 150 ile sınırhdır. Ancak
bugün ağır ceza mahkemelerinde 1400
dosya bulunuyor. Bir asliye ceza
mahkemesindeki dosya sayısı ise 5 bine
ulaşıyor. Yargıç, dosyalara yalnızca birer
imza atsa bile bugünlerini alır. DGM'de
ise yasaya göre bir dava en fazla 15 gün
ertelenebiliyor. Ancak şimdi EKjM'deki
davalar 5, 6 ay gibi uzun bir süre
sonrasına bırakılabiliyor. Ben ise en fazla
2 ay süreyle erteliyordum. Bir gün
DGM'ye gelen Adalet Bakanlığı
müfettişine, DGM'de usulsüzlükler
yapıldığını söyledim. Müfettiş bana 'Ne
gibi' diye sordu. Ben de, "Mahkemeler
davalan 2-5 ay sonraya ertefiyor" dedım.
"Hangi mahkeme başkanı bunu yapıyor"
diye sordu. "Ben yapıyonım" dedim.
Güldü.
- Yargı bağımsc mı? -
Değildir.
- Zamanınra nasıl değertendiriyorsunuz?
Dinleniyorum. Çocuklanm, torumlanmla
ilgileniyorum.
- Avukatbk yapacak nusuuz?
Hayır yapmayacağım.
- Andannıa vazmayı dûşûnüyor
musunuz?
1lerde olabilir, birçok anım var.
'Gazeteciler destekledi'
- Susurhık davasmda en çok kimlerden
destek gördünüz?
Beni en çok gazeteciler destekledi. Sürekli
yardımcı olmaya çalıştılar. Kutiu Aktaş
tarafindan hazırlanan Susurluk raporunu
defalarca istememe karşın göndermediler.
Raporlan gazeteciler verdi. Susurluk
çetesi ilişkilerirûn açığa çıkmasına basuı
öncülük yaptı. Basın olmasaydı, belki de
ceza almazlardı. O dönemde de Başbakan
Necmettin Erbakaa, bu ılişkiler için
"Bunlar fasa fiso" dedi. Açığa çıkan
ilişkiler fasa fıso değildi, ancak dava fasa
fiso oldu. Susurluk'un genişletilmesi
engellendi.
-YetküüerinbazniadığıraporyeterBrnrydi?
TBMM Susurluk Meclis Araştırma
Komisyonu'nun hazırladığı rapor çok
detaylı ve güzeldi. Başbakanlık tarafindan
Kutlu Aktaş'a hazırlatılan rapor ise
eksiklerie doluydu. Kutlu Aktaş, bilgileri
sağdan soldan toplamıştı. Telefon
numaralan, tarihler hep yanlıştı. Daha
önce hazırlanan raporlardan alıntılar
yapmıştı.
- Susurluk bir trafik kazası mrydı, yoksa-
Evet normal bir kazaydı. Bu konuda
yeterli inceleme yapıldı, cinayet değildir.
Sedat Bucak, trafik kazasına kendisinin
neden olduğunu söyledi. "Ben
konuşurken, Hüseyin Kocadağ bana
baktLKazaokhT dedi.
KUŞADASIİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAyRİMENKULCN AÇIK ARTTIRMAİLANI
Dosya No: 2000 1597
Satılmasına karar verilen gayrimenkutün cinsi. kı>Tnetı. adedı, e\safi:
Tapunun Kuşadası Türkmen Mahallesi Hanım Camii mevkiı 165 ada 3 parsel I'2 arsa pa\lı zemin kat 1 No'lu bağımsız bölüm mesken olup taşınmaz
Kuşadası Türkmen Mahallesi Alkış Sokak No: 18'de 3 katlı binanın zemin katındaki daıredır. Meskenlenn çıkış merdi\enleri dışardan olup mesken 110 m2
laıllanım alanlıdır. Cç oda salon mutfak WC \e ban\odan ibarettir. Halen ıçensinde ıkamet edılmekte olup elektnk \e suyu me\cuttur. Taştnmaz Kuşadası
şehir merkezinde olup her türlü altyapı hızmetlennden faydalanmaktadır. Meskenin pencerelen ahşap demır korkuluklu yerler karo döşelidir. Alkış Sokağı-
na bakan kısmında balkon vardır. Meskenin bulunduğu parsel A-4 >apı nızamında konut imarlıdır. Meskene Kuşadası İcra Tetkık Mercıi Mahkemesı'nde
9.5.2001 gün ve 2001 50 Esas 139 karar sayılı ılamı ile 20 000.000.000 lira kıytnet takdın yapılmış olup borçlunun 3 4 hıssesıne ısabet eden miktar
15.000.000.000 hradır
Satış şartlan:
1. Satış 5.4.2002 Cuma günü saat 10.00'dan 10 15'e kadar Kuşadası Adliye Çay Bahçesinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmın edı-
len kıymetin
O
o75'ıni ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu \e satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Bö\le bir bedelle alıcı çıkmazsa
en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 15.4.2002 günü aynı yerde ve aynı saarte ıkıncı artırmaya çıkacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edile-
memişse gayrimenkul en çok anıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ılanında göstenlen müddet sonunda en çok artırana ihale edılecektır. Şu kadar
kı, artırma bedelınm maluı tahmın edilen bedelınin
o
c40'ını bulması ve satış ısyeyenin alacağına rüçhanı olan alacaklannın toplamından fazla olması ve
bundan başka, parava çe\ırme \e paylaştırma masraflannı geçmesı lazımdır Bövle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı düşecektır.
2. Artırmaya ıştırak edeceklerin, tahmın edilen kıymetin %20'si nıspetinde pey akçesı \eya bu para mıktan kadar millı bir bankanın teminat mektubunu
vermeleri lazımdır. Satış peşın para ıledır, alıcı ıstediğınde 20 günü geçmernek üzere mehıl verilebılır. İhale pulu. %1 KDV ve tapu harcınm 1 '2'sı masraflan
alıcıya aittır. Bınkmiş vergiler, tellalıye bedelı. 1 2 tapu harcı satış bedelınden ödenir.
3 Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ılgililerin (*) bu gavTİmenkul üzerındekı haklannı hususı\le faız ve masrafa dair olan ıddıalannı dayanağı belgeler ile
on beş gün ıçinde daıremize bildirmelen lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sicıli ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır.
4 îhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ıhalenın feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklıf ettikleri bedel ile son ihale be-
delı arasmdaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsılen mesul oJacaklardır Ihale farkı ve temerrüt faızı ayrıca hükme hacet
kahnaksızın dairemizce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5. Şartname, ilan tarıhınden ıtibaren herkesın görebılmesı için daırede açık olup masrafı \erildıği takdirde isteyen alıcıya birörneği göndenlebilir.
6. Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan. başkaca bilgi ısteyenlerin 2000/1597 sayılı dosya mumarası ile
Müdürlügümüze başvurmalan ılan olunur 11.2.2002. (*) llgililer tabirine ırtıfak hakkı sahıplerı de dahildir. Basın 9463
TLZLA İCRA MliDÜRLÜĞÜ
MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
2001 1557 Tal.
Bir borçtan dolayı hacizli \e aşağıda cins, miktar
ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır.
Birinci artırma 06.3.2002 günü saat 09.30 - 09.40
arası yapılacak ve o günü kıymetlerinin % 75"ine is-
tekli bulunmadığı takdirde 07.03.2002 günü aynı
yer ve saatte ikinci artırma yapılarak satılacağı. Şu
kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıy-
metinin %40'ını bulmasının ve satış isteyenin alaca-
ğını rüçhanı olan alacaklannın toplamından fazla ol-
masının ve bundan başka paraya çevirme ve payla-
nn paylaştırma masraflannı geçmesinin şart olduğu,
mahcuzun satış bedelı üzerinden %18 oranında
KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin
icra dosyasında göriilebileceği, masrafı verildiği
takdirde şartnamenin bir ömeğinin isteyene gönde-
rilebıleceği, fazla bilgi almak isteyenlenn yukanda
yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmalan
ilan olunur.
Yayla Mah. Camii Sokak No: 47/B Tuzla.
Muhammen Kıymeti
Lıra: 15.000.000.000.- TL., Adedı: 1, Cinsi (Ma-
hiyeti ve önemlı nitelikleri): 34 FC 808 plakalı AS
950 tipi 1998 model damperli kamyon. Basın: 8780
GÖRÜŞ
SONMEZ TARGAN
Merkeze Bağlı...
Geçen günlerde Ankara 2. Asliye Hukuk Mahke-
mesi, aldığı bir kararla Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Bir-
liği Kültür Derneği'nin feshine karar verdi. Karann
gerekçesinde, özetle derneğın adında Alevi-Bekta-
şi sözcüklerinin bulunmasının bir inancı çağnştırdı-
ğı, dolayısıyla böylesi bir örgütlenmenin karşrt ve
benzeri dinsel ve örfsel derneklerin de kunjlmasına
yol açacağı görüşlerine yer verildi.
Karann gerekçesinde sözü edilen "karşrt ve ben-
zeri" örgütlenmelerden tarıkatlar demek isteniyor-
sa, öncelikle belirtmek gerekirse Alevi-Bektaşi der-
nekleri Sünni kesimdeki tarikatlar gibi kişilere (imam)
bağlı hem de illegal dinsel inanç kümeleri değildir. Ter-
sine daha çok dünyadaki yaşamayı zenginleştirme-
yi amaçlayan felsefe birikimlerinin örgütlenmesi ola-
rak birersivil toplum kuruluşlandır. Sünnilik bugün res-
mi bir inanç olarak her türlü desteğini devletten alır-
ken Alevi-Bektaşi topluluklan gücünü kendi kamu-
oyundan almaktadır.
Keşke Sünni tarikatlan da bugün geldiklerı konum
itibanyla illegal birer kişi örgütleri olarak değil de bun-
lar gibi demokratik birer toplum örgütleri olarak ku-
rulabilselerdi. Ama buna antidemokratik olan yapı-
lan nedeniyle olanak yoktur. Çünkü Sünni tarikat ör-
gütlerindeki hiyerarşi ve işleyiş yukarıdan aşağıya
doğru, tarikat şeyhlerine bağlı bir totaliter düzen için-
de yürümektedir. Gerçek bir demokratik düzende
bunlann yeşerip gelişmeleri şöyle dursun, kuruyup
çöpe dönmeleri kaçınılmazdır. Dolayısryla tarikatlan
besleyen güçler demokrasilerde değil, ancak totali-
ter düzenlerde vardır.
Dünyadaki yönetim modellerinin artık içinde stvil
toplum kuruluşlannın da ağırlıklı bir biçimde yer al-
dığı bir arayışın içine girdiğimiz 21. yüzyılda, gerek-
çesi ne olursa olsun sıvil toplum kuruluşlannı kapat-
mak antidemokratik bir uygulamadır ve hiçbir neden
böylesi biruygulamayı haklı gosteremez. Mdı ki, 03-
14 Haziran 1996 tarihinde gezegenimizin en büyük
sıvil toplum kuruluşlan buluşmasına, HABITATII Kent
Doruk Toplantısı'na ev sahipliği yapmış bir ülke ola-
rak, sivil toplum örgütü kapatmak bir hukuk cinaye-
ti olmanın da ötesinde evrensel bir insanlık ayıbıdır
aynı zamanda.
Bu ayıbın ortadan kaldınlması konusunda özellik-
le toplumun aydın ve duyarlı kesımlerine büyük gö-
rev ve sorumluluk düştügü kantstndaytm. İnanç öz-
gürtüğü konusunda geçmişte çok söz etmiş, mürek-
kep tüketmiş entel kişilerin bu konuda ne gibi birtu-
tum sergileyeceklerini de, salt inanç özgürlüğünü
değil, inanmama özgüriüğünün olmasını savunan bir
kişi olarak doğrusu merak etmekteyim.
İnanmama özgüriüğü deyince. yeri gelmişken bir
anımı okurtarla paylaşmak istiyorum. Aziz Nesin'in
sağlığında eşim ve kızımla biriikte hafta sonları ge-
nellikle Çatafca'daki Nesin Vakfı'na giderdik. Böyfe-
si vakrfziyaretlerinin birinde Aziz Nesin'in çalışma oda-
sında din ve tarikat konulannı içeren bir sohbete dal-
dık. Sohbetin bir yerinde Aziz Nesin "Bak Targan, sen
birçok demek, vakıf ve hatta partilerde görev almış
örgütçü bir kişisin. Özgüriükler konusunda içtenlik-
liysen eğergelin sizinle ateistler derneği kuralım. Ç)
Var mısınız? örgütçülüğünü burada da göster" öne-
risinde bulunmuştu.
Kızımız Emek o zaman bu sohbetin içeriğini tam
tamına kavrayamayacak denli küçüktü. Ama bu soh-
bet sırasında benim Sünnı, annesınin ise Alevi kö-
kenli olduğunu öğrenmişti.
Vakıf dönüşü, kâfasınatakılmışolmalı, arabanın için-
de kızımız Emek ortaya pat diye şu soruyu atmıştı:
"Baba sen Sünnisin, annem Alevi, pekiben neyim?"
Bu soru üzerine Ayten bir şeyler söylemek istediy-
se de ben birden söze girip, "Kızım sen merkeze bağ-
lısın" deyiverdim.
Doğaldır ki bu yanrtın arkasından, "O da ne de-
mektir" sorusu geldi Emek'ten. Bunun üzerine Ka-
radeniz yöresıne ilişkin olduğunu sandığım şu fıkra-
yı anlattım kendisine: Karadeniz'in birköyünde, kim-
sesi olmayan ve oraya çalışmak için gelmiş bir ga-
rip ölmüş. Mezariıkta imam ölenin son işlemlerini ya-
parken musalla taşında yatan garibi göstererek "Na-
sıl bilirsiniz bu rnevtayı" diye sormuş cenaze nama-
zı kılan topluluğa. Topluluktan hiç ses çıkmadığını gö-
ren hoca, soruyu birkaç kez üstelese de yine yanrt
alamamış. "Demek sizin bumevtanın dini, imant, inan-
cı hakkında bir bilginizyok. Dağılın o zaman ben is-
tihareye yatacağım" diyerek topluluğu dağıtmış.
Istihareye yatan imam njyasında bütün peygam-
berlerin kapısını birerbirer çalarak öten bu garibin def-
terierinde kaydının olup olmadığını sormuş. Bütün pey-
gamberierden "Bende kaydı yoktur" yanıtını alınca
Tann'nın katına çıkmış. Tannm, bizim köyde birga-
rip öldü. Bütün peygambeheri kapı kapı gezdim.
Hiçbirinde kaydıyok. Bunun dini, imanı, mezhebine-
dir? Buna nasıl bir dinsel işlem yapacağım" diye
sorunca Tann'dan şu yanıt gelmiş: "Boş işlerle uğ-
raşıp zaman doldurup durma. Onun dini, imam,
mezhebiyok... O direkt bana bağlı, merkeze bağlı,
git onu göm!"
Fıkra burada bitiyordu ama kızımızın merakı bttmi-
yordu. Sonunda kızıma: "Kızım ılle benimle annen
arasında bir seçim yapmak istiyorsan herhangi bir
Arap ideolojisini değil Anadolu'ya özgü biryaşama
biçimi olan Aleviliği düşün önce. Bu topraklann ço-
cuğu olarak sana da bu yakışır" demek durumunda
kalmıştım.
Evet, inançlann bile bugün kapitalizmin elinde ev-
rensel buluşmasının sağlanması çabalannın sürdü-
ğü bir tarihsel süreçte, Alevilik-Bektaşilik dernekle-
rini kapatarak asıl ayrımcılığı körüklemeye ne gerek
var?.. Bunu sosyalistler yapsaydı kıyamet kopardı.
Istanbul'da uygarlıkların buluşması sav sözüyle, bı-
rakın mezhepleri dinleri kendi merkezine bağlama-
ya çalışan bir yeni dünya düzeninde, Alevi-Bektaşi
derneklerine kapatma karannı veren mahkemenin
bu karannı, bir kez daha gözden geçirerektitreyip mer-
keze dönmesini dilerim.
Ç) Bu girişimin hukuksal olarak gerçekleşebilme-
si için, fazla değil 3 kişi olan bizimle biıiikte dört
kurucu üye daha bulamadığımız için derneği
kuramadık ve böylece benim de iyi bir örgütleyici
olmadığım ortaya çıktı!
ZEYTİNBURNU 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN
EsasNo: 1999 648
Karar No: 2000'939
Davacı Istanbul Vakıflar Başmüdürlüğü vekili tara-
findan, davalı Ömer Çatmaz aleyhıne açılan men'i
müdahale, ecrimisiJ davasırun yapılan yargılaması so-
nunda mahkemerruzce verilen 8.12.2000 tanhlı karar
davacı vekili tarafindan temyiz edilmiş, Temyız Mah-
kemesi 1. Hukuk Dairesi'nın 4.6.2001 gün,
2001 6353 Esas, 2001*6775 Karar sayılı karan ile
onanmıştır.
Onama ılamının, adresi meçhul olan davalı Ömer
Çatmaz'a teblığ tarihınden itibaren yasal süresi için-
de tashihı karar yoluna başvurmadıgı takdirde hük-
mün kesinleşeceğı onama ilamının tebliğinı ıhtiva
eden tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ
olunur. Basın: 8642