Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15
Aramızda düşmanlıkyoktu
(Mübadelenin
4
İskender Ö/so\
Bir Drama öyküsü daha
u öykû de Drama*nın Edir-
necık Köyü'nden 1913 doğumlu
Aliağalar'dan Mehmet Aydm'ın
öyküsü. Mübadele sonucu Dan-
ca'ya yerleştirilen Aydın şunlan
anlattı:
"Babam öldfiğünde annemin
kanundaymıştın. Annem, ben
doğduktan üç ay sonra ölmüş. Bi-
ri loz döıt kardeş, bize amcamm
eşi bakü. Yengemizi anne bikiik.
Edirnecikteki evimiz bahçe için-
de ikî kam bir evdi. Köyde renç-
berfik, tütüncülük yapıyorduk.
Köyümüz ovadaydL Bağınuz
batiçemiz vann. Bahçemizde in-
cir ağaçlan, erik ağaçlan, kavak
ağaçlan vardı. Köyde çelik ço-
mak. mile. uzuneşek oyıınu oy-
nardık. Rumlarla aramız iyiydi,
aramızda kavgadövüşyoktu. Ben
iki yıl köyün okuluna gittim. Ho-
canuzın adı Hüseyın'di. Köyü-
müzde Türkkr çoktu. Rum ço-
cuklanyla oynardık. aramızda
düşmanhkyoktu. Camiye gidebi-
Gyorduk. Dinihayannuz engeflen-
88 yaşındakj Mehmet Aydın, 1924 yıfanda aynkhğı Drama'nın Edirnecik
köyünii unutamadığını söylüyor.
miyordu. Dedem Hüseyın ÖMÜ-
ğünde köyün camisinin yanına
gömülür. Ara sıra dedemin eşegi-
nin kıçma binip Drama'ya gidi-
yorduk. Köyümüzle Drama'nm
arasıyayabir saatti. Köyde Rıım-
ca da konuşuluyordu ama biz bil-
miyordnk.
Mübadele haberini öğrendik-
ten sonra hazuianma> a başladık.
Pıhyı pırtıyı topladık. Biz hareket
etmeden önce Türldye'den mü-
badil Rmnlar geldi köyümüze.
Kendievimizde kakülar. Her yer-
den geldfler. İki ay kadar beraber
yaşadık. Beş kişi geküler. Evimi-
zin iki odasında onlar. iki odasın-
da biz oturduk. Onlarla Türkçe
konuşarak anlaştık. Hatta beni
kırabifcgötürüyorlardLOnlarda
vatandan aynbnanın üzüntüsü
içindeydikr, ağladıklannı biliyo-
rum. Biz burada nasıl zorluk çek-
tiysek onlar da çok zorluk çekti-
ler. Bütün köy aynı trenle Lstan-
bul'a geldik. Trene Drama'dan
bindik. 70-80 hanevardık.
Bir gece toplandık, yük trenine
bindik. Bir gün bir gece sürdüyol-
culuk. Tren yokuhığu çokzor geç-
ti. Yokuhık sırasında bir kişi öldü.
1924 yazmda geldik. İstanbul'a
gelince bizi Beyazıt'ta misafırha-
neye götürdüler. Orada 40 gün
kaİdık. Aşağı yukan 300 kişi var-
dık misafirhanede. Yiyecekleri-
mizi çarşıdan ahyorduk. Köyden
getirebildiğimiz paralan harca-
dık. Ara sıra sağhk kontrolünden
geçirili>orduk. Edirnecikten ne
getirebildiysek, yatak yorgan,
hepsi yanımızdaydı. 40 günden
sonra bizi gemiyle Danca'ya ge-
tirdiler. Gemiden inince önce bir
okulun bahçesinde toplandık, bir
müddet orada kaldık. Bir bölü-
mümüz de Samsun'a gitti. Sonra
bize 'Herkes istediği evi beğen-
sin, otursun' dediler. Nerede otu-
racağımız önceden belirlenme-
mişti. Biz şimdi oturduğumuz evi
seçtik, Burası o zaman iki katb
ahşap bir evdL Biz bu evde 45 se-
ne oturduktan sonra yeniden yap-
nrdık. Hükümet bize fert başına
üç dönüm toprak, 20 ağaç zeytin
verdL Buraya yerleştigimiz ilk za-
tnanlarda çoksıkuıtı çektik. Elde
a\ııçta bir şey kafanamıştL Biraz
kendimizi toparlayınca Dra-
ma'da yaptığımız işi yapük."
Ve Drama'nın Edirnecik Kö-
yü'nden, Aliağalar'dan 88 yaşın-
daki Mehmet Aydın, mübadillik
serüvenini anlatmaya son nokta-
yı şu sözlerle koydu: "Dnuna'yı
özlüyorum. Köyiimü özlüyorum.
Rüyalanma giriyor. Orası benim
vatanım-."
SÜRECEK
Bir sürgünün
notdefterinden
bbas Parmaksızoğlu'nun babası Parmak-
sızzâde Hasan Bey'in sürgünde tuttuğu not-
lardan bazı satırbaşlan şöyle:
"19Mart 1339 (1923)- Kaptanbirksçftae
dışanya çıkıp Hanya'ya gitti Kaptan getince-
ye değinvapurda birçokrivayefler,şayialar de-
veran ettl Şöyle ki: Bazdan, Hanya Belediye-
sidısançıkm£iııızamüsaadeetmiyormuş.Ba-
zdandakarantinavatabitutulduğumuzu,bir-
takmüan da bizhn çıkmanuz akyhine Han-
ya'da mitingler yapıkbğmı beyan ettifcr. Kap-
tan Hanya'dan geiir gelmez çıkmanuziçin mû-
saade akfağmı tebşir etti (müjdeledî). Dört beş
günlük vapur seyâhati hususiyle Bulgarlar ile
çohık çocuk bir arada hayfi sdanb çektik. Her
nereyeohıraoisunvapurdançıkmaıımbiziın
için bir halis. bir saadet olacağnu tahmin ct-
mekleydikFflhakikaö>ieokhı.BirkumaiKİaıı
Ksteden adlanmızı okuyarak bizi teslim akn.
Askeri kışiabra sevkedfldik Orada Anadotu
üsensmdan 300'ü mütecaviz bir esir bulunu-
yordu."
"19 Mart 1339 - Sah günü Hanya'da Mev^
levi dergâhına se\kedfldik."
"17 Temmuz 1339 - Sah günü meseletenev-
vür etti. Arnk terhisimiz için emir verildiğhıi
resmen tebliğ ettiler. Çarşamba günü tezkere-
lerimiz yapüdı. 19 Temmuz Perşembe günü
Miros vapuruna irtikaben cuma günü alaf-
ranga saatk saat 08J0'da serbest olarak Pire
Lbnanı'na vasd olduk elhamdülillah.*'
"20 Temmuz 1339 - Fefatketin sonu."
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
'Sevgililer Günü' îçin...
Yann dünya "Sevgüfler Gü-
nü"...
Vaktiyle bu tür günlere ta-
zardık... Hatta "emperyaüst-
terin oyunu" diyerek, hediye
pazanyla tüketiciliğin körük-
lenmesini "boyfeot" edenleri-
mizbile vardı...
Bugün de aynı hassasiyet-
ler "anılar bahçemizde" du-
royor olsa bile, yaşımızdan
mıdır nedir, galiba çoğumu-
zun artık hoşuna bile gidi-
yor...
Kimileri sevdiğine bir baş-
ka türlü sanlmak için "yan-
nı" iple çekiyor; kimisi de
yüreğinde yanıp duran bir
"mum"un sıcaklığıyla yeti-
necek... "İnsan" ve "sevgi"
birbirlerini tamamladıklan
sürece, kim ne derse desin en
devrimcimizbile "zulasmda-
ld" hediyesini sevdiğine ve-
recek...
•••
Peki yann o hediyeleri bir-
birinize nerede vereceksi-
niz?.. Dilerseniz bu kez de
sevginizi, yaşadığınız kentin
"eski sevdalanyla"
paylaşmayı bir
deneyin...
Ahn sevdi-
ğinizi yanı-
nıza, geç-
mişteki aşkla-
nnvehüzünle-
rin anılany-
la yaşamaya
çalışan
"terk edü-
miş" tarihi
semtleri zi-
yaret edin...
Sevdiğiniz
yüreğiniz-
de bile ol-
sa, onu hayal ederken de o
yalnız ve gıuıırlu mekânlar
"öztemlerinizin sırdaşı" ol-
sun...
Örneğin Istanbul'daysanız.
ZejTek'teki yoksul ama "gör-
müş geçirmiş" sokaklara da-
lın... Ankaralıysanız, Kızı-
lay'da buluşsanız bile soluğu
Kaleiçi'nde alın. Hele şu Iz-
mir'se yaşadığuuz kent, Ke-
meraltı'yla yetinmeyin, Ago-
ra'nın da gönlünü almahsı-
nız...
Karslı sevgililer için Kars
Kalesi ne çıkıp, sonra aşağı-
daki Taşköprü'den geçmek
var... Adanahlar da hiç değil-
se yannhk kendi "Daşköp-
rü*lerini trafiğe kapatarak
sevgılilere açamazlar mı?..
Muğlalılara düşen, çoktandır
çıkmadıklan Şahidi nın o
dingın avlusunda nefeslen-
mek... Antakyahlara düşen
de "Habib Neccar" (Sevgili
Marangoz) dağına sığınmış
eski sokaklardaki o derin
dostluklan hissederek gezin-
mek...
Edirne'den Van'a, Bar-
ön'dan Antalya'ya.. tüm
kentlerimizde yolunuzu göz-
leyen "benügınizi'', sevginiz-
le de tanıştırarak kucaklamak
için, yanndan güzel bir gün
var mı?
Tıpkı sizin gibi umutlan,
dertleri, coşkulan ve acılan
olan eski insanlara, şimdi biz-
lerdeki olanaklann hemen
hiçbirisine sahip olmadıklan
halde, kendilerine, komşula-
nna, insana ve yaşadıklan
kente nasıl da "saygıh bir be-
ceri" içinde o güzel ve anlam-
lı mekânlan yarathklannı gö-
rerek duyacağınız hayranlık,
sizi bambaşka hislerle dona-
tacaktır...
• • •
Nâzun Hikmet o sevdalı
yıllannda; "iki şey vanhr an-
cakötümk unutulur, biri ana-
mızın yüzü, diğeri şehrimizin
yüzü_" derken de ashnda yi-
ne sevginin şiirini yazmıştı...
Çünkü kentlerimizin tarih-
sel kimlikleri yok
oldukça, yitir-
diğimiz top-
lumsal bel-
lekle birlik-
te duygula-
nmız da bi-
zi terk edi-
yor... Eğer
çoğumuz artık
o eski "içten-
Bkkrin" de kalma-
dığmdan yakını-
yorsa, bunun da
nedeni. ki-
şiliksiz me-
kânlar karşısın-
da donuklaşan
bakışlar ve göz göze
bile gelmekten korkan hesap-
h kitaplı yakınlaşmalar değil
midir?..
Bizi "bjz" yapan değerlerin
sayısız aynntılanyla dokun-
muş kentimize ait "anı ve
kimlik değerlerine" gösteri-
len vefasızhğın, insanlan da
giderek "sevgisiz" kıldıgını
yüreklerde de duyumsatan
bir uygarlık dersi gibi olacak-
tır işte o eski mekânlarda sev-
gililer gününde dolaşmak...
•••
Dedim ya, vaktiyle bu gibi
günlere kızardık... Şimdi yi-
tirdiklerimize baktığımızda;
"Keşke her gün sevgüiler gü-
nü otsa^." diyesim geliyor...
Kentin akıl, emek ve duygu
yüklü tanhi mekânlan her
gün "sevdikkriyle" el ele ver-
se de şu yok edici vefasızlığın
artık terk edileceği günlerin
hiç değilse "yaklaştiğma''
umutlansa...
Oekinci(a cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakM turk.net
ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACI
H A R B Î SEMİH POROY semihporoy" yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAIS UŞubat
SOPRANO ULY PONS
'PA 8UGÜA1, ÜNLÛ KOLORATltR
PONS, ?2 YAŞIMC* AueRİKA'M ÖLOÜ. KONSERVA-
TVARDfi OKURKEAJ SESİMİM &ÜZeU-tĞİn£ OKKATl
ÇEKEREK DAHA riRMI *4$IHA GELMEOEH MRİS'TE
SAHNEYE Ç/OU/ÇU. ANCAK, OPBKAOA İLK &OUI-
tJÜ 34 YAŞtUC>AYK£U AlABİLMİfTİ. 1931 'OEJ ÜUC£-
Sİ FKANSA'DAN AYRILARAK Ag&'YE GİTMİÇ, NEW
METgOPOUTKN OPE&IS/ 'NOA "LUClA Cv
U*MkAEflMOGR"U*I BAŞROLÜMÛE OYAJAM/fn. DO-
MZE7T7 'NıN BU YAPlTt ONU AAJ/P6M BÜYÜK BıR
KAVUŞTUIİMUÇ, DAHA SONGA PA, 2.S Y/L
BÛYÜK g/e Y/LblZ OLARAK. KALAiAYI gAŞARMÇ-
77. LILY POMS, PÜ&ÜZSUZ SESlUİN YAKll SlSA,
OYUN GÛCÜYLE PE HAYRANLtK TOPLAMtÇTt..
'») £n Siisüj müzlk parçalarmı söyiiythılen SOffnno.
ERZURUM 3. ASÜYE HUKUK HÂKÎMLtĞl'NDEN
EsasNo: 2001,329
Davacı Abdulkadir Tuzcukaya vekilı Av. Selım Mesut Atılgan tarafindan davalı Zeynep Tuzcukaya aleyhine mahkememize açılan boşanma
davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince, Davalı Zeynep Tuzcukaya'nın yapılan zabıta araştırmasına rağmen adresi
tespıt edılememiş olduğundan dava dilekçesi ve duruşma günü kendisıne tebliğ edilememiş olup ilanen tebligat yapılmasma karar verilmişhr.
Işbu ılanının tebhğınden ıtıbaren davalı Zeynep Tuzcukaya'nın dosyanın dunışma günü olan 19.03.2002 günü saat 09.00"da mahkememizde
hazır bulunması veya kendısını bir vekılle temsıl ettırmesi. aksi takdirde dava dilekçesı ve duruşma gününün kendrsine tebliğ edilmiş sayılaca-
ğı, gıyabında duruşma yapılıp karar \ enleceği ilanen teblığ olunur. 29.01.2002 Basın. 6951
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Eğer Bidm '312'miz
Onlarmki Gibi İşteseydi...
Türk Ceza Yasası'nın 312 maddesinin değişti-
rilmesine ilişkin tartışmalar sırasında, son zaman-
larda birçok kez olduğu gibi yine "Ahma/c yerine
koyuluyoruz!" duygusuna kapılmıştım. Söz konu-
su maddenin bırakın yumuşatılmasını, tam tersi-
ne, daha da sertleştirilmesini savunan kimi üniver-
site öğretim üyeleri, hukukçular ve milliyetçi mil-
letvekilleri televizyonlara çıkıyorlar, gerekçelerini
güçlendirmek için çeşitli Batı ülkelerinin yasaların-
dan örnek veriyorlardı.
Söyledikleri doğruydu ashnda, çünkü birçok Av-
rupa ülkesinde yürürlükte olan benzer yasa mad-
deleri bizim "372"den çok daha ağır, çok daha
kapsamlıydı. Bir keresinde eski Yargıtay Bassav-
cısı Sayın Vural Savaş'ın baştan sona okuduğu
Fransız Basın Yasası'nın 24. maddesi "kamu dü-
zeni için tehlıke ıçeren" etnik ve dinsel ayrımcılı-
ğa, bölücülüğe, kışkırtıcılığa karşı bizimkınden çok
daha hoşgörüsüzdü sözgelimi... Birara Fransa'da
yükselişe geçen aşın sağın çanına bu maddeye
dayanılarak ot tıkanmıştı. Çünkü Fransa'da, II.
Dünya Savaşı'nda milyonlarca Yahudi'nin can ver-
diği Alman toplama kamplanndaki "gaz odalan-
ntn gerçekten var olup olmadığını" tartışmaya aç-
mak bile suçtu. Aynı yasa, Fransa'da yaşayan ya-
bancılann aşağıianmasına, "tahkir" edilmesine de
izin vermiyordu. Etnik ve dinsel farklılıklardan yo-
la çıkarak azınlıklan aşağılayan, söven, bir etnik
gruba ait insanlann tarihte maruz kalmış oldukla-
n acıları yok sayan kurumlar, kuruluşlar, siyasal
partiler ve kışıler ceza görüyorlardı. Siyasal ya-
şamlan da son buluyordu. Almanya'da birTürk ço-
cuğuna "karabaş" dıyen bir Alman otobüs şoförü
mahkûm oluyor; Vıyana'da bir Arap'la bir Avustur-
yalınm sokak kavgasında kendi yurttaşından ya-
na güç koyan bir polıs memuru da görevden uzak-
laştıntıyordu. Bu örnekler çogaltılabılirdı. O halde,
eğer...
Bızim "372"miz de onlannki gibi işleseydi, kim
bilir kaç siyaset adamını ya da kadınını şimdi ara-
mızda göremezdik? Hiç kimse, "Kürt diye bir şey
yoktur; Kürt sözcüğü karda yürürken çıkan kart-
kurt seslerinden türemiştir!" diye saçmalayamaz,
kimse kimseye "Çingene parçası", "Rum piçi",
"Ermeni dölü" diye küfredemezdi. Eğer saçma-
larsa, küfrederse, eskiden devlet başkanı mıydı,
milletvekili ya da sade vatandaş mı, bakılmaz, so-
luğu demir parmaklıklar arasında alırdı.
Bizim "3J2"miz de onlannki gibi işleseydi, bu
toprakların renkleri olan Yezidiler de, Süryaniler
de kendilerıni Türkiye'de daha mutlu, daha özgür
duyumsarlar, akın akın yurtdışına göçmezlerdi.
Bizim "372. "miz de onlarmki gibi işleseydi, Tür-
kiye'de yaşayan Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ad-
lannı Türkçeleştirmek gereksinimi duymazlar, gün-
lük yaşamlannda "Türk sanılmak" kaygısı taşı-
mazlardı.
Bizim "372"miz de onlannki gibi işleseydi, kim-
se kimseyi elinde bir yargı kararı olmadan, milli-
yetçilik adına "bölücü", "yabancı uşağı", "vatan
haini" diye suçlayamazdı.
Bizim "372"miz de onlarmki gibi işleseydi, hiç
kimse televizyonlara çıkıp insanlan farklı dinleri,
farklı inançlan ya da inançsızlıklan nedenıyle sor-
gulayamazdı.
Kamuoyunu aydınlatmak için konuşan, başka
ülkelenn benzer yasalanndan örnekler sunan bi-
lım adamlanmız, hukukçulanmız, siyasetçilerimiz
nedense bu gerçeği göstermek istemiyorlar. Av-
rupa ülkelerinin yasalarmda da var olan bizim
"372"nin benzeri maddelerin azınlıklann, bıreyle-
rirrhaklannı korumak için uygulandığını sanki göz-
den kaçırmak istiyoriar. Sonra yeri geldiğınde,
"Bunlarbizi Avrupa Biıiiği'ne almak istemiyori" di-
ye yakınıyorlar Batılılardan...
Bilmeden mı, yoksa bılerek mi yapıyorlar, bu be-
nim için hiç fark etmıyor artık. Bu tür aldatmaca-
lan, yanıltmacalan, gözden kaçırmacalan bireysel
haklanma "tecavüz" olarak algılıyorum nezaman-
dır. Birilerinin beni ikide bir "ahmak" yerine koy-
ması canımı müthiş sıkıyor. "Yeteri.," diye bağıra-
sım geliyor... Ne dersiniz, haksız mıyım?
E-posta: dkavukcuoglu " superonline.com
Faks:0212-723 84 97
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
SOLDANSAĞA:
1/ Aynı adh
bitkiden elde
edilerek tatlı-
lara güzel ko-
ku vermek
için kullaru-
lan madde. II
Kısa çizme...
Asık suratlı,
somurtkan. 3/
ttalyan mut-
fağına özgü
bir tür hamur yeme-
ği. 4/Gözleri görme-
yen... Judovekarate-
deki en üst derecele-
re verilen ad. 5/
"Sessiz -".Orhan
Pamuk'un romanı...
Avlanırken avcılann
hayvanlardan giz-
lendıği yer. 6/ Atle- 8
tizm pistlerinin kap-
lanmasında kullanılan döşeme gereci... Galyum
elementinin simgesi. 7/ Anadolu'da kurulmuş es-
ki uygarlık... Ege Denizi'nde Yunanistan'a ait bir
ada. 8/Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret...
Bez parçalanndan dokunan basit kilim. 9/ Sıvas'ın
birilçesi... "Büyük—": KemalTahir'in romanı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Bir tür pamuklu kadife. 2/ "Bu yıl yine — sen-
siz içime hiç sinmedi" (Şarkı)... Sırtuıda büyük di-
kenleri olan bir balık. 3/ Çekişme, kavga... " —
Hayvvorth'": ABD'li aktris. 4/ Bir yerde oturma...
Utanma duygusu. 5/ Havaalanlannda bulunan ve
çevredeki uçuşlan denetlemeye yarayan sistem. 6/
Bir burç adı... Züppe. 7/ Eskiden hattatlar tarafin-
dan kullanılan yan mat bir kâğıt türü... Dansta er-
keğe eşlik eden kadm. 8/ Afrika'da bir ülke. 9/ tçe
doğmayla akla gelen yaratıcı duygu... Temel
niteliğinde olan.