22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ARALIK 2002 PAZARTESİ HABERLER CHP'li başkana bombalı saldırı • DİY\RBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şımak Idil CHP Üçe Başkanı Şeyhmus Kaplan'ın evine önceki günsaat 19.30 sıralannda kimliği belırlenemeyen kişilerce bombalı saldın düzenlendi. Kaplan'ın evine 10 metre uzaklıkta bulunan inşaatta gizlenen kişilerce atılan ıki adet savunma tipi el bombasından biri e'sin önündeki otomobile ısabet ederken diğeri havada patladı. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayda CHP îlçe Başkanı Şeyhmus Kaplan'ın otomobili ağır hasar gördü. Kaplan, saldınnm kimler tarafindan yapıldığını bilmediğini, 1999 yıhnda da işyerine yine bombalı saldında bulunulduğunu belirterek "lşyerim ve evimemniyet müdürlüğü binasma 150 metre mesafede olmasına rağmen iki kezdir saldınya uğruyor. Ancak emniyet her iki olayda da failleri bir türlü yakalayamıyor" dedi. Emeklilerin gözü hükümette • ANKARA (AA)- Tûrkiye Işçi Emeklileri Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, yaklaşık 5 milyon SSK ve Bağ- Kur emeklisi ile dul ve yetimin, aylıklanna yapılacak zam konusunda hükümetin karannı merakla beklediğini bildirdi. Kazım Ergün, memur emekli maaşlanyla işçi ve Bağ-Kur emekli aylıkları arasında aleyhlerine bir dunımun söz konusu olduğunu belirterek bunun giderilmesi gerektiğini söyledi. Ergün, 57. hükümetin bu durumun giderilmesi yönünde bir kararnameyi imzaladığını anımsatarak bu kararnamenin uygulanmasını beklediklerini belirtti. Memur hükümete tepkffi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümetin, memur maaşlanna 2003'te yapılacak zam orarunı belirlemek için kendi içinde çalışma başlatması memur sendikalannın tepkisine yol açtı. Bakanlann maaş zamlanyla ilgili açıkJamalannı "şov" olarak niteleyen KESK Genel Başkanı Sami Evren, "Hükümetin. YSK'nin Siirt seçimlerinin iptaline ilişkin karan Resmi Gazete'de yayımlandı 9 Şubat'taseçimvarANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yüksek Seçim Kuru- lu'nun (YSK), Siirt'teki seçi- min iptaline ilişkin karan Res- mi Gazete'de yayımlandı. Ka- rar uyannca, 3 Kasım'da yapı- lan seçim sonucunda tutanak- lan verilen CHP Milletveküi Ekrem Bilek, AKP Milletveki- li Mervan Gül ve bağımsız Fa- dd Akgündüz'e ait milletveki- li tutanaklan iptal edildi. Si- irt'teki seçim 9 Şubat 2003 'te ye- nilenecek. YSK'nin Siirt'teki seçimlerin iptaline ilişkin karan Resmi Ga- zete'de yayımlandı. AKP; "3 Kasım'da Siirt'in Pervari ilçesi Doğan köyünde seçim yapdma- dıgL, Kurtalan ilçesi Gözpuıar AkgÜndÜZÜn artlk Zirlil yok Yüksek Seçim Kurulu'nun Siirt'teki seçimi iptal karannın Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte, CHP'li Ekrem Bilek, AKP'li Mervan Gül ve bağımsız Fadıl Akgündüz'e ait milletvekili tutanaklan iptal edildi. beidesinde ise seçim sandıkla- nnın buhınduğu yerde olay çı- kankhğı, sandığın kuıbpoy pu- sulalaruıın dagınldığı, seçime kaühmın kaba güçle önlendiği- ni" iddia ederek seçimin iptali ve yenilenmesini istemişti. YSK karannın gerekçesinde, tutanaklara göre ilçe seçim ku- rulunca sandık kurullannın ya- saya uygun biçimde oluştuğu belırtilerek."Ancak, oy verme günü sabahında ilçe seçim ku- rulu tarafindanoluşturulanku- rul üyeleri,oy verme yerindeye- terti sayıda bir araya gelerekya- saya uygunfiilioluşumu sağla- yamamışlardır" denıldi. Gerekçede, Pervari Üçe Seçim Kurulu'nun, itiraz üzerine ver- diği karannda. "sandık kurul- lannın oluşmamasuun seçmen- lerin seçimi boykot etmesinden kaynakJandığmT belirttiği, Si- irt U Seçim Kurulu'nun da ay- nı görüşü benimsediği ifade edildi. Gerekçeli kararda, her 3 san- dıkta da resmi görevliler ve eş- lerinin oy kullanmadıklan, va- lilik kanalıyla YSK'ye dilekçe gönderen 47 yurttaşın sandık kurulu oluşmadığı için istedik- leri halde oy kullanamadıklan- nı ilen sürdükleri belirtildi ve "Nedeni ister göre\ülerin ih- mali. ister köyde oiuştunılan baskrya da\ ah olsun. Doğan kö- yünde 17,18ve 19No'hı sandık- larda sandık kurullannın fiili teşekkülü sağlanmamış, seçme- nin iradesinin sandığa yansıül- masına imkân verilmemiş, kişi- lerin en tabii hakkı olan seçme hakkı engeflenmiş, seçim işlemi tam kanunsuzlukla sakatlan- nuşür. Muteriz parti ile 3. mil- letvekiliğini kazânan parti ara- sındaki bu milkneküügine iKş- kin 111 adeto> farkı nazara ahn- dığında. itiraan kesin surette se- çim sonucuna müessir olacağı anlaşdmışar" denıldi. Gerekçeli kararda, CHP'li Ekrem Bilek, AKP'h Mervan Gül ve bağımsız Fadıl Akgün- düz'e ait milletvekili tutanakla- nnın da iptal edildiği kaydedü- di. Siirt'te seçimlerin yenıden ya- pıhnasına karar verildiği ıfade edilen kararda, oy verme günü, karann Resmi Gazete'de yayı- mından sonra gelen 60. günü ta- kip eden ılk pazar günü olan 9 Şubat 2003 olarak belirlendi. Mustafa Sarıgül için tören CHP'de yeni transferler OKTAYAPAYDIN CHP Istanbul örgü- tünde yerel seçimler yaklaşırken başlayan hareketliligin Şeker Bayramı ardından daha da ivme kazanacağı bil- dirildi. Genel Başkan Deniz Baykal'ın Şişli Belediye Başkanı Mus- tafa Sangül'ü ziyaret ederek yerel yönetim- lerde transfer harekâtı- nı başlatmasınm ardın- dan gözler tstanbul'da sayıları 12'yi bulan ANAP ve DSP'li ilçe belediye başkam başta olmak üzere, belde be- lediye başkanlanna çev- rM.CHP'yegeçeceği- ni açıklayan Şişli Bele- diye Başkanı Mustafa Sangül için, önümüzde- ki hafta salı günü, An- kara'da CHP TBMM grup toplantısında tören düzenleneceği bildiril- di. Istanbul ll Başkanı Şinasi Öktem, Sarı- gül'ün CHP'ye dönme- siyle partinin Şişli'de- ki iktidannın pekiştiği- ni vurguladı. CHP Şişli îlçe Başka- nı Ümit Oğuzcan da "Başkan Sangül, Şişli halkının yakından ta- nıdığı bizlerin de 30yıl- hk kavga arkadaşımız- dır. Yeniden yuvasına dönmesi bizleri muüu etmiştir. Onunla birlik- te yerel yönetimlerde CHP bayrağmı yeniden burca çekip İstanbul'u partinin kalesi yapaca- ğız" dedi. CHP Istanbul örgü- tünde, Şişli Belediye Başkanı Mustafa San- gül'ün 23 belediye meclis üyesiyle birlik- te partiye katılmasmm ardından gözler, diğer ilçe belediye başkanla- nna çevrildi. Parti ku- lislerinde özellikle DSP'li belediye baş- kanlanylaCHPköken- liANAP'hbazıbaşan- h ilçe belediye başkan- lannın partiye katıhmı- nın sağlanması yönün- de çalışmalara hız verildiği konuşulmaya başlandı. HikmetŞimşek'in eşine onurödiiliix 3 3 And Müzik Vakn'nın"Va- kıf Onur Ödülü Altm Madaryası n nı törenle Hikmet Şimşek'in eşi Nihal Şimşek'e verdL Sezer, dün \IU- ti Eğitim Bakanhğı Şûra Salonu'nda düzenlenen törende yapbğı konuşmada bir toplumun kendini en i>i yansıtma araçlanndan olan sanatın, o toplumdaki bireylerin ortak yaşamını, düşüncesini, duygu ve söylemlerini kendilerinden sonraki kuşaklara aktarabilme yollanndan biri olduğunu ifade ettL Sev- da-Cenap And Müzik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Başman da 1989 yıhndan itibaren ve- rilen ödülün, bu yıl "Türkiye'de orkestra ve koro kültüıierinin gelişmesine yapöğj katkılar ve Atatürk Tüıidyesi'nin temeOerini attıgı müzik devriminin kök sanp geh'şmesi yolunda yaşamı boyunca göster- diği üstün çabalar" sebebiyie Şimşek'e verilmesinin kararlaşünldığını söyledi. (Fotoğraf: AA) NAPTA KONGRE HAZIRLIKLARI Lütfullah Kayalar örgütten işaretbekliyor ANKARA (ANKA) - ANAP'ın önceki kongrelerinde sürekli olarakMesut Yümaz'ın karşısında potansiyel aday olarak gösterilen Lütfullah Kayalar, bu f~ kongrede aday olmak i için örgütten çağn • ANAP'ta bugüne kadar sürekli "potansiyel aday" gözüyle baküan Kayalar, bu defa teşkilatın kendisini aday göstermesini bekliyor. adaylar, doğrudan aday olarak ortaya çıkmak yerine, örgütün bir isim üzerinde anlaşmasını bekliyor. ANAP'ta bugüne kadar hep "potansiyel ada\" gözüyle bakılan Kayalar, bu defa 0'/ ERKEK 19V KADIN Cumhurbaşkanı Sezer 99 mahkûmu affetti AMCARA(ANKA) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, görevde bulunduğu 2.5 sene boyunca toplam 99 mahkûmu çeşitli nedenlerle affetti. Cezaevlermde bulunan rahatsızlıklan nedeniyle kaldınlırken, 11 'inin cezası ise sürekli sakatlık dolayısıyla affedildi. Sezer, 3 erkek ., ^ »r J ] mahkûmun cezasım da Ahmet Necdet k o c a d l k l a n gerekçes.yle ına f kaldırdı. Sezer, 19 kaduı karartarım enjazla 2001 yıhnda F tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm orucu eylemin sürdürüldüğü sırada aldu 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK TirMyei9231eAunvü Olmuştu... Avrupa'nın kapısında giriş vızesi almak için bek- leyen Türkiye, ne yazık ki Cumhuriyet tarihini unut- muşa benziyor. Bugünlerin Türkiyesi, oğullanna bir kapı bulabilmek, kızlanna da zengin aılenin mü- nasip göreceği bir kısmet çıkması için zengin bir ailenin kapısında elleri önünde bekleyen taşrah ai- leye benziyor. Gururunu düşünmemesi gerektiği- ni bilmenin ezik öfkesinı içinde saklayan, kapıyı çal- dıktan sonra artık içeriye kabul edilmekten başka bir şey düşünmeyen karmaşık duygular içinde bir aile. "Uygar olduklannı kanıtlamak için" var gücüy- le çalışan, belgeler imzalayan, sözler veren, gene de kendini beğendirememenin kaygısını yaşayan Türkiye. Oysa Türkiye 1923 yıhnda Avrupalı olmuştu. Ne Avrupa ile görüşerek, ne Avrupa'dan bir şey bekleyerek ne de Avrupa'ya kendini begendirmek için, sadece "uygar bir Türkiye" olabilmek için Av- rupalı olmuştu. Avrupalı olmanın lideri de Mustafa Kemal Ata- türk'tü. Onun Türkiyesi Avrupa'yı Avrupa yapan Röne- sans'ın ve aydınlanmanın yolunu izlemeli idi. Tür- kiye'yi dogmalar, hurafeler, insanüstü güçler de- ğil, insantar ve insanlann aklı yönetmeli idi. Atatürk, Türkiye'nin izleyeceği yolu böyle tanımladı, böyle açtı. böyle ışıklandırdı. Atatürk Türkiyesi saltanatı kaldırdı, halifeliği kal- dırdı, Cumhuriyet oldu ve Türkiye Büyük Millet Meclısi'ni ülkenin en büyük karar organı yaptı. O günün koşullannda harf devrimi, dil devrimi, kıyafet devrimi, dinle devletin ayrılması, eğitim bir- liğı "uygar Türkiye"nin yolu oluyordu. Bugün, Türkiye'nin Avrupalı olup olamayacağı- na karar veren Almanya, 1938 yılında Adolf Hit- ler'ın Führer'liğinde Nazi iktidanyla dünyaya kar- şı savaş açmış, Yahudileri toplama kamplannda gaz nrınlarına gönderiyordu. Rönesans'ın beşiğı olan Italya, dünyaya Mussolini öndertiğinde faşizmi getiriyordu. Fransa Nazilerle anlaşıyor, Avrupa bir kaosa sürükleniyordu. Atatürk Türkiyesi ise 1923 öncesinın düşman- lanna el uzatmış, "yurtta ve dünyada barış"\n na- sılyapılacağınıgösteriyordu. 1938 yılıyla birlikte Ata- türk'ü kaybediyor ama yakın arkadaşı Ismet Inö- nü'nün dönemi başlıyordu, Atatürk'ün ilkeleri ya- şıyordu. Türkiye, 1950-60 arasında Adnan Menderes'in bir grup toplantısında bütün bakanları istifa ettiril- dikten sonra kendini kurtarmak için Demokrat Par- ti grubuna söylediği şu sözleri duyacaktı: "Sizler, eğer isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz". 1950 yılından sonra gelen bütün sağ iktidarların hedefi, Atatürk'ün açtığı yolu bırakıp yan yollara sap- mak için çalışmak olmuştur ve Türkiye 1950 yılın- dan sonra "Avrupalı olmadığının" kanıtlanması için yapılan çalışmalara tanık oldu. Türkiye politi- kasına tarikatlar ve aşıretler 1950 dönemiyle bir- likte girdi ve hızlanarak sürüp grtti. Sağ politik örgütlenmeler kentlerde tarikattarla, kırsal kesimde aşiretlerle işbirliği yaparak iktidar ol- mayı ve bu iktidarı sürdürmeyi hedefledi. 1923 ile 1950 arasında "Avrupalı olma ilkeleri- nisimgeleyen", Avrupa'nın yaşadığı nazizm ve fa- şizme karşı siper olan Türkiye, 1950'den sonra yolunu değiştirdi ve Avrupa'dan uzaklaşmaya baş- ladı. Türkiye artık "laik demokrat ülke" olarak değil, "Müslüman demokrat ülke" olarak kabul ediliyor, günümüzün AKP iktidarı da *'Avrupa Topluluğu'na Türkiye'nin katılımını medeniyetlerçatışmasının ön- Ienmesi" olarak tanımlıyor. Yani, Türkiye AvrupaTop- luluğu'na giremez ise Islam medeniyeti ile Hıristi- yan medeniyeti çatışacaktır. Gerçekten böyle mi? Biz, "Müslüman medeniyeti"n\ mi temsil ediyoruz? Buna kim karar veriyor? Buna nasıl karar verebi- liyorlar? Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini yeniden yeni- den okumamız gerekiyor. 1919'lan, 1923'leri, 1924'leri yeniden okuma- mız gerekiyor. 1950 yılından sonra olup bitenleri de dikkatle ye- niden okumamız gerekiyor. Nasıl "ulus kimliği"nden sessizce aynlıp "ümmet kimliği"ne geçme çabalarını? "Eğitim birliği ilkesı"rim nasıl yavaş yavaş orta- dan kaldınldığını? Politik lıderlerin hangi tarikat şeyhlerinin ellerini öpüp icazet aldıklannı? Büyük siyaset adamlarının arkasındaki tarikat- larla aşiretleri? Şimdi Avrupa'nın kapısında "Hadi siz de bahçe çitine yanaşın" demelerini bekleyen ülkem. Şimdi Amerika'nın "Ben Irak'a giriyorum, sen de eteğime yapış" sözüne karşı şaşkın, kekeleyen sözler söylemeye çalışan ülkem. Sözün bittiği yer burası mı? e-mail:erdalatak:« superonline.com faks:0212-513 90 98 zam için sendikalarla masaya oturması gerekir. Ama bize bugüne kadar bir davet gelmedi. Talebimiz, memurlarda temel aylığın 700 milyon lira ohnası, tüm sosyal haklann bu rakama eklenmesidir" diye konuştu. bekliyor. ANAP'ta olağanüstü kongre tarihi 12 Ocak olarak belirlenirken ANAP'Mar gözleriniDYP'ninU Aralık'taki kongresine dikti. ANAP'taki genel başkanlık yanşının DYP'deki değişimin yönüne göre olacağı beUrtiliyor. ANAP'ta başta Genel Başkan Vekili Ekrem Pakdemiru olmak üzere bazı teşkilatın kendisini aday göstermesini bekliyor. ANAP'ın geçen yıl yapılan kongresinde de Yılmaz'a karşı aday olan Kayalar, 1100 delegeden 260'ının oyunu aldı. Potansiyel ' aday görüntüsünden rahatsızhk duyan Kayalar'ın teşkilatın bir isim üzerinde anlaşmaya varmasını ıstediği ifade ediliyor. binlerce hükümlü ve tutuklu, her gün çeşitli sağlık sorunlan, sakatlık veya kocama nedeniyle Sezer'e başvurarak affını istedi. Cezası kaldınlan mahkûmlann 80'ini erkekler, 19'unuise kadınlar oluşturdu. Erkek mahkûmlann 66'sının cezası, Adli Tıp Kurumu'nca saptanan sürekli mahkûmun cezasım da Adli Tıp Kurumu'nca saptanan sürekli rahatsızlıklan nedeniyle kaldırdı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in af kararlannı en fazla, 2001 yıhnda F tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm orucu eyleminin sürdürüldüğü sırada alması dikkat çekti. OHAL'siz günler IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr Ümraniye Cezaevı'nden bir mektup aldım. Kazım Yılmaz, kalp hastalığın- dan ölmek üzere olduğunu söylüyor. Avrupa Birliği'nden tarih almak için mil- letçe seferber olduğumuz şu günler- de, insanlar cezaevlerinde hâlâ acı çekiyorlar. Saçma sapan yasal ge- rekçeler hâlâ yürürlükte. Hâlâ sırf hü- kümlü olmadığı için insanlar ölüme terk ediliyor ve buna kimse çare bu- lamıyor. Kazım Yılmaz'ın mektubu 25 Kasım tarihliydi ve üç aylık bir yaşamı kaldı- ğını söylüyordu. Işte anlattıklan: "Sen 46yaşında, 5 çocuk babası Siirt do- ğumlu, siyasai nedenlerle müebbet hapis cezasına çarptırılan, ama ölü- mü her gün teninde, damahannda hisseden bir hükümlüyüm. Yaklaşık 3 yıldır ağır kalp hastalığı çekmekte- yim. 3 yıl bolunca 4 kez açık kalp ameliyatı, 9 kez anjiyo, 2 kez balon ameliyatı oldum." "Birçok hastane dolaştım. Duru- Cezaevinde Kalp Hastalığından Ölüyor mum iyileşmedi, daha da ağıhaştı. Mevcut durumda damarianmın 8 ye- rinde tıkanma var. Bu nedenle kan do- laşımı mümkün olmuyor. Doktoriann söylediğine göre ancakyeni birame- liyat gerekli. Bu da Türkiye koşulla- nnda mümkün değil. Türkiye'deki hiçbir hastane (ki bu konuda en yet- kini Koşuyolu Hastanesi) beni tek- rardan ameliyat etmeye yanaşmıyor, çünkü durumumun oldukça ağır ve nazik olması nedeniyle, kendileri açı- sından büyük risk taşıyor." "3 yıl boyunca büyük acılar çektim. Hastalığımın verdiği acılar, defaiarca parçalanan vücudun tutmaz hale gel- mesi, serum almayan damarlann ke- silerekanjiyo gin'şıyapılması, üst üs- te nöbetler şeklinde gelen, beni ne- fessiz bırakan şiddetli kasılmalar ve uzun süreli baygınlıklar yanında, tu- tuklu olmanın yarattığı tarifsiz acılar, tedavi konumunda olan doktoriar, güvenlik konumda olan askerier vb. tarafindan da horlanma, ilgisizlik, ölü- me terk edilme, hakaret ve saldınla- ra maruz kalmam, benim açımdan geçen bu 3 yıllık 'işkence sürecinin' kahırdoluanlandır. Tüm bunlara kar- şın, hâlâ hayatta olmamı, hayata sım- sıkı sarılmam ve 'inadına yaşam' dü- şünceme bağlayabilirim." 'Tüm doktoriann ve hastanelerin birieştikleri nokta, mevcut tutukluluk koşullannda tedavi olmam mümkün değil. Tahliye olmam ve ardından Av- rupa'da tedavi olmam gerekiyor. Hem de bir an evvel. Çünkü doktoriann söylediğine göre 3 aylık bir ömrüm kalmış. Durum buyken Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi 5ayön- ce tedavim için olanak yaratmak ye- rine müebbet ağır hapis cezası ver- di. Dosyam Yargıtay'da, oradane ka- darkalacağı belli değil. Halbuki bu hü- küm kesinleşse Cumhurbaşkanlığı 'na başvuracağım. Ancak dosya Yargı- tay'dayken benim yaşamım sona ere- bilir." "Yaklaşık 25 çeşit ilaç kullanıyo- rum. Her yediğimi çıkanyorum. Gü- nün hiçbir vaktinde uyuyamıyorum. Uzandığım zaman nefessız kalıyo- rum. Tüm vücudum uyuştuğundan müthiş ağrılar çekiyorum. Her an ka- sılmalar ve şiddetli kalp ağrılanyla ba- yılma tehlikesini yaşıyomm. Uyuya- mayan, yürüyemeyen, yiyemeyen, konuşamayan, adeta bitkısel birya- şama mahkûmum. O da ne kadar süreceği bile belli olmayan bir ya- şam. Beraberkaldığım insanlar olma- sa günlük yaşamımı idame ettirmem bile mümkün değil." "Sizden, duyarlı birbasın emekçi- si ve demokrat olarak beklentim, be- nim durumuma ilgi göstermenizdir. Bir eiinde idam ipi, öte yanda ölümcül bir kalp hastalığı arasında ölüme doğru yol alışım, yaşadığımız ülkenin de bir trajedisidir. Insanın ve insan yaşamı- nın kutsallığı, eğeren temel demok- rasi kriteriyse, benim durumum da sa- nınm bir haber niteliği taşıyacaktır. Nihayetinde onca magazin haberi arasında benimkigibi birolaya yer ve- rilmemesi, ınsanlık vicdanmı zedele- yebilir." "Not: Durumumu Koşuyolu Hasta- nesi doktorian sanınm benden daha iyi anlatabilirler. Eğer ilgilenirseniz kendilerine de danışabilirsiniz." ••• Dünkü yazımda "Mehmet Ali Ay- bar'; yitireli 15 yıl oldu" dedim. Doğ- rusu; 7 yıldı. Aybar, 10 Temmuz 1995 yıhnda yaşamım yitirmişti. Yosaklıgazete ve dergi kalmadı MAHMLTORAL DÎYARBAKIR-Ola- ğanüstü Hal yönetimi- nin 30 Kasım'da son bul- masının ardından böl- geye girişi yasaklanan gazete ve dergiler bayi- lerde yerlerini alırken kapatılan dernekler de açıhnaya başladı. tnsan Haklan Derne- ği Diyarbakır Şubesi 'nin verilerine göre OHAL Valiliği, Olağanüstü Hal ilan edildiği günden bu yana bölgeye toplam 29 gazete ve derginin giri- şini yasakladı. Bu ya- sağa takılan "Gündem, Özgür Gündem, Evren- sd, Yeni Evrensd'' gibi gazeteler sık sık isim değiştirerek bölgedeki okuyuculanyla buluşa- bilmenin yollannı ara- dılar. Ancak hemen her isim değişikliğinin ar- dından OHAL Valili- ği'nin yeni yasak karar- lanyla karşılaştılar. OHAL'in 30 Kasım'da son bulmasıyla birlikte bölgede saüşı yasak olan "yavmlar" bayilerde yer- lerini aldı. Uygulama- nın sona ermesiyle bir- likte yayın organlanyla beraber dernekler üze- rindeki yasak kararlan da son buldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle