19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2002 PERŞEMBE 8 HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Başbakan Abdullah Gül, "Vaktimiz dar. Bir an önce taleplere cevap vermek zorundayız. Ameri- ka da ona göre 'hazırlık' yapacak" diyor. ABD yönetimine yakınlığı ve etkenliği bilinen "şahinlerden" Richard Perle, "Türkiye'nin Ame- rika ile biıiikte hareket etmeye karar verdiğini" söylüyor. Pentagon'un, Türkiye'nin isteklerini kabul et- memesi durumunda "sonucuna katlanır" dedıği- ni haber ajansları ıletiyor. CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan'ı "karar- gâh ve cephe olmayalım" diye uyanyor. AJt alta sıralandığında haberlerden bir sonuç çı- kıyor: Deniz Baykal'ın CHP grubunda söylediği -her- halde Gül'le konuşmasında da yinelediği- gibi "ortada uluslararası meşruiyet temeli oluşmadan, Türkiye bir askeri harekâta sürükleniyor. Hükü- met, bu sürüklenişi kabul etti, katkı vermeye baş- ladı". Ne var ki, katkının ölçeğiyle ilgili söz de, riva- yet de, haberler de muhtelif! Hükümetı ikilem ıçine düşüren asıl sorun; baş- ka bir sorun. Başbakan Gül'ün Baykal'a söyledi- ği rivayet olunan sözlerine bakılırsa; "ABD'nin, kuzey cephesi için Türkiye'ye göndereceği as- kerlerin 40 bini 'lojistik destek' için üslerde -veya Güneydoğu'da birbölgede- kalacak; sınırötesin- de görev alacak 40 bini de transit geçecek." Transitmiş, üslerde bekleyecekmiş, hepsi ma- sal. Sonuç açık: ABD askerleri uzuuun bir süre Türkiye'de konuşlanacak! • • • 40 bin Amerikan askerinin üslerde "lojistik des- tek amacıyla" bulundurulması, ABD'nin en az beş yıl Irak'ta kalması demek. Bu olasılık, yabancı bir devletin topraklarımızda "yerleşik -hatta kalıcı- birduruma hazırtandığı anlamına geliyor. Tarihten ders alıyor mu iktidar; bilinmez elbet- te. Oysa yaklaşık 150 yıl önce benzeri bir olay, bu- güne benzer koşullar, sonuçlar yaşadık: Türkiye, Kırım Savaşı'ndan beri (1853-56) top- raklarında yabancı asker konuşlandırmadı. 0 sıra kazanan tarafta yer almasına karşın, sa- vaştan sonra Avrupa devletleri kimi koşulları ye- rine getirmemizi istediler. Osmanlı devîeti daya- tılan koşulları kabul etti. Paris Anlaşması'ndan sonra (30 Mart 1856) Fransa ve Ingiltere'nin başı çektiği müttefikler, "Osmanlı devletinin Avmpa devletler topluluğu- na girmesini, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlı- ğını garanti altına" aldılar. Bugün de ABD, Türki- ye'nin bölünmesine olanak verecek (Kürt devle- ti gibi) gelişmelere karşı güvence veriyor, AB üye- liğimizi destekliyor. Bugün ABD; dayattığı istekler karşılanmazsa - tabii başta Kuzey Irak'ta ve ekonomideki olası ge- lişmelerin olumsuz sonuçlarına- katlanacağımızı içeren "tehditlerde" bulunuyor. Üstelik lojistik destek adıyla konuşlandıracağı asker sayısını savaşın gereklerini öne sürerek her zaman arttırma olanağı elinde. Savaş sonrası oluşmalara ne ölçüde katılaca- ğımız da henüz belli değil. Üstelik ABD, "bildirimsizgihş çıkış" yani Türki- ye'ye ne getirdiğıni ne götüreceğini bildirme zah- metine katlanmadan üsleri ve limanlan babasının tapulu malı gibi kullanmaya hazırlanıyor. Ankara isteklerini yeterince karşılamış olmalı kı; VVashington'da duyarlı kaynaklara erişebilen Yasemin Çongar. dün ABD'nin "Türkiye'nin I- rak'a olası harekâtta Amerika ile yapacağı işbirii- ğinin kapsam ve koşuilannı 'nihayet' belirieyerek 'harekâtın içınde yer almayı' kararlaştırmasını memnuniyette karşıladığını" yazdı. • • • ABD'nin isteklerinin yaklaşık iki-üç yıllık bir geç- mişi var. örneğin mülteci sorununun dört yıllık geçmişi var. 1998'de planlandı. Ne çare, hükü- met ne verecek, nasıl verecek, açıklayamıyor. Hü- kümetin karar verirken dikkate almak zorunda kaldığı daha önemli öğe, partisel bir kaygr. "Ken- di dinci tabanlannın Irak'a karşı savaş açılmasına herkesten fazla karşı çıkar" olması! Kendi tabanı, kamuoyu ile ABD arasında sıkış- tı. Hükümet şaşkın! Avrupa Reform Merkezi: Türkiye başarüı LONDRA/ANKA- RA (AA) - Avrupa Birliği'nin (AB) dü- şünce kuruluşlanndan Avrupa Reform Mer- kezi (CER), Türki- ye'nin Kopenhag Zir- vesi'nden olumlu so- nuçlarla çıktığını bil- dirdi. Kuruluşun AB'nin genişlemesiyle ilgili yayınından derlenen bilgilere göre Türki- ye'nin, Kopenhag So- nuç Bildirisi'nde, AB'yi bağlayıcı karar- lar aldırdığı belirtile- rek "Arahk 2004'te, Türkiye'nin kriterle- ri karşıladığına ka- rar verilmesi halinde, AB'nin, üyeliğe giriş görüşmelerini 'gecik- meksizin' başlatması, AB'nin güçlü bir ta- ahhüdünü yansıtan üsluptur" denildi. Bunun sonucunda, müzakerelerin fiilen 2005 yılında başlaya- cağı vurgulandı. D'Estaing'iıı etkisi CER, Avrupa Kon- vansiyonu Başkanı ValeryGiscardd'Es- taing'in olumsuz yak- laşunının ise büyük bir olasılıkla AB 'nin Tür- kiye'ye açık bir tarih vermesinde etkili ol- duğunu belirtti. Türki- ye'nin, Kopenhag Zir- vesi öncesinde, üyelik görüşmeleri için ola- ğanüstü bir çaba sarf ettiğinin belirtildiği yorumda, yeni hükü- metin siyasi reformla- n gerçekleştirmedeki gayretinin AB liderle- ri tarafindan da alkış- landığı vurgulandı. AB' nin, Türkiye' ye, gümrük birliğinin da- ha da genişletilmesi ve üyelik müzakereleri öncesi daha çok mali yardun önerisinde bu- İunduğu da kaydedil- di. CER'nin yorumun- da, AB'de, Kıbns'ı temsilen sadece Rum kesiminin bulunması- nın, Türkiye'nin üye- lik görüşmelerine baş- lama isteğine zarar ve- rebileceğine işaret edildi. AB'ye sadece Rum kesiminin dahil olması halinde KK- TC nin, AB'nin tahsis edeceği 273 milyon Euro'luk mali yardım- dan da feragat etmiş olacağı vurgulandı. Memura IMF maası1 Baştarafı 1. Sayfada en düşük derecedeki bir memu- run maaşı, yapılan yüzde 13.7'lik artışla 373 milyon lira- dan 424 milyon liraya çıktı. */ Evli ve iki çocuklu bir ge- nel müdürün maaş artış oranı ise yüzde 6.5 oldu. Buna göre genel müdür maaşı 2 milyar 175 milyon liradan, 2 milyar 318 milyon liraya çıka- nldı. • Aile yardım göstergesi 700'den 1000'eyükselirkenço- cuk yardımı göstergesi de 50'den 100'e çıktı. Söz konusu düzenleme eşi çalışmayan me- murlann maaşlannda 10 milyon 290 bin lira, her bir çocuk için yapılan yardım da 1 milyon 715 bin liralık ilave artış getiriyor. • 1 Ocak 2003 tarihinden iti- baren geçerli olmak üzere, ay- lık katsayılan 32 bin 650'den 34 bin 300'e, taban ayhk katsayısı 288 bin 300'den 329 bin 250'ye, yan ödeme katsayısı da 10 bin 365'ten 10 bin 885'e çıkanldı. • Yapılan artışla 1/4 derece- de bulunan bir şube müdürünün 702 milyon lira olan maaşı 770 milyon liraya, 9' 1 bir memurun 388 milyon lira olan maaşı 440 milyon liraya, 1/4 bir öğretme- nin 641 milyon lira olan maaşı 706 milyon liraya yükseldi. •" Araştırma görevlisinin ma- aşı 607 milyon liradan 670 mil- yon liraya, 12'3 bir hemşirenin maaşı 461 milyon liradan 516 milyon liraya, 8 1 bir hâkimin HALEN ÇALIŞAN MEMURLARIN AYLIKLARI Unvonkır Genel möttor Şubemüdürö Memur Hiımetii Oğretmen Öğretmen Vali Kaymokom Hâkim Başkomiser Polis memufü Doktor Hemşire Mühendh Teknisyen Profesöf Araştırma gör. Boşkonlık voiz Avukoi Derece 1/4 1/4 9/1 15/1 1/4 9/1 1/4 7/1 8/1 2/6 ıı/ı 8/3 12/3 1/4 12/2 1/4 7/1 1/4 1/4 2002 Arahk maaşı 2 mityar 175 milyon 702 ıralyon 388 milyon 373 milyon 641 milyon 504 milyon 2 mSyar 192 milyon 845 miiyon 841 milyon 845mâyon 675 milyon 695 milyon 461 milyon 767 milyon 421 milyon H 1 milyar 825 milyon 607 milyon 561 milyon 756 miyon 2003 Ocak moosı 2 mfyar 318 milyon 770 mâyon 440mSyon 424 milyon 706 milyon 562 miiyon 2 milyar 335 milyon 920 miyon 916 milyon 920 milyon 741 milyon 763 miiyon 516 milyon 838 miyon 475 milyon 1 milyar 949 miiyon 670 milyon 622 miiyon 826 miiyon %Arhş 6.5 9.7 13.4 13.7 10.1 11.5 6.5 8.9 8.9 8.9 9.9 9.7 12.1 9.3 12.7 6.8 10.8 10.8 9.3 NOT: Aile yardımı ödeneği dabildir. (Evli ve 2 çocuklu) 841 milyon lira olan maaşı 916 milyon liraya çıkanldı. • Emekli bir genel müdürün maaşı, yapılan düzenleme so- nucunda 1 milyar 680 milyon liradan 1 milyar 786 milyon li- raya çıkanhrken, 3 '8 bir memu- run emekli maaşı da 429 milyon liradan 474 milyon liraya yük- seldi. 1/4 emekli bir öğretme- nin maaşı ise 534 milyon lira- dan 583 milyon liraya çıktı. • 57. hükümet ile memur sendikalan arasında vanlan uz- laşma gereği, memur maaşlan- na ocak ayında yansıtılması ge- reken net 53.7 milyon liralık seyyanen zamda gecikme olma- ması benimsendi. ^ Yapılan düzenlemelerden sözleşmeli personelin yararlan- ması öngöriilürken zam için 2003 yılı geçici bütçesinde per- sonel ödeneği olarak aynlan 6 karrilyon liralık sınınn içinde kalındığı belirtildi. • 2003 yılının ilk 3 ayında milletvekillerinin ödenek ve yolluklannda artış yapılmama- sı yönündeki düzenleme de ge- çerliliğini korudu. Zaıııma sendikalardan tepki ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümetın memur ma- aşlanna yüzde 6.5 ile 13.7 ara- sında kademeli zam karanna sen- dikalardan sert tepki geldi. Emek Platformu Dönem Sözcüsü Sami Evren, artışm çahşanlann bek- lentilerini karşılamadığını vurgu- layarak demokratik tepkilerini kullanacaklannı söyledi. Kamu- Sen Genel Başkanı Bircan Ak- yıldız da hükümetin bildiğini okuyama devam ettiğini belirte- rek "Kamu çalışanlan öfkesini ve tepkisini ortaya koyacak" dedi. Emek Platformu Başkanlar Kurulu dün Başbakan Abdullah Gül ile görüştü. Görüşmenin ar- dmdan açıklama yapan KESK Başkanı EvTen, Emek Platfor- mu'nun toplanarak hükümetin acil eylem planını ve Irak'a yöne- lik ABD savaş politikasını değer- lendirdiğini, bu değerlendirme- leri Gül'e aktardıklan söyledi. Hükümet tarafindan açıklanan memur maaşlanna yapılacak zamrrun kamu çabşanlannın bek- lentisini karşılamadığını bildiren Evren, açıklanan zamma karşı demokratik tepkilerini göstere- ceklerini kaydetti. Platform olarak savaş mesele- lerini çok önemsediklerini anla- tan EvTen, bundan sonraki süreç- te Emek Platformu'nun bütün sa- vaş karşıtı eylem ve etkinliklere destek vereceğini söyledi. Evren, KESK olarak bu konuda üretim- den gelen güçlerini kullanmakta dahil olmak üzere birçok eylem ve etkinlik yapmayı planladıkla- nnı söyledi. Kamu-Sen Genel Başkanı Bir- can Akyıldız, memur maaşlanna yapılan yüzde 6.5 ile 13.7 arasın- daki zamma tepki göstererek "Beklentilerimize uygun bir artış değil. Kamu çalışanlan öf- kesini ve tepkisini ortaya koya- cak" dedi. Türkiye Kamu-Sen, bir önceki hükümet tarafindan verilmesi be- nimsenen 25 milyon liralık artı- şın da hükümet tarafindan yapı- lan zam hesaplamalanna dahil edıldiğini savundu. Memur ma- aşlanna yapılan yüzde 5'lik zam- mın, en düşük memur maaşında 18 milyon 600 bin liralık bir artı- şa neden olduğu belirtilen açıkla- mada, 57. hükümetin vermeyi be- nimsediği 25 milyon liralık zam- mın netinin de 21 milyon 250 bin lira olduğu kaydedildı. Emek platformundan hükümete rapor Emek Platformu Dönem Söz- cüsü Evren, Başbakan Gül ile gö- rüşmesinde Emek Platformu'nun taleplerini içeren bir raporu da Başbakan'asundu. Demokratik- leşmenin önündeki en büyük en- gelin 1982 Anayasası olduğuna dikkat çekilen raporda, evrensel hukuk ilkeleri temelinde ulusal bağımsızlığı ve ulusal egemenli- ği, laikliği. demokratik hak ve öz- gürlükleri güvence altına alacak çağdaş ve özgürlükçü bir anaya- sanın hazırlanması gerektiği bil- dirildi. tş Güvencesi Yasası'nın hiçbir şarta bağlı olmaksızın uy- gulanmasının istenildiği Emek Platformu'nun raporunda, işve- ren çevrelerinin 15 Mart 2003 ta- rihinde yürürlüğe girecek olan îş Güvencesi Yasası'nı işlevsiz ha- le getirmek için "iş yasa tasarı- sını" dayathklan belirtildi. Çah- şanlann Tasarrufu Teşvik Fo- nu'ndaki ana para ve nemalan- nın rayiç bedelleriyle derhal ve nakden ödenmesi gerektiği vur- gulananraporda,kamu çalışanla- nna grevli, toplusözleşmeli sen- dika hakkının tanınması istendi. Sezer: Türkiye'nin çağdaş uygarlığı yakalamasında yadsmamaz katkıları var İnönü ölümünün 29. yılında anıldıHaber Merkezi - Türkiye Cumhuriyeti'nin 2. Cumhurbaş- kanı ve Büyük Önder Atatürk'ün sılah arkadaşı İsmet tnönü, ölü- münün 29. yılında Amtkabir'de- ki mezan başında düzenlenen resmi törenle anıldı. Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer, Inönü'nün Türkiye Cumhuriye- ti'nin çağdaş uygarlığı yakala- masında yadsınamaz katkılan olduğunu belirtti. Anıtkabir'de Inönü'nün meza- n başında yapılan törene, Cum- hurbaşkanı Sezer'i temsilen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekre- teri Kemal Nehrozoğlu, Anaya- sa Mahkemesı Başkanı Musta- fa Bumin, hükümetı temsilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Ertnğrul Yalçınbayır, Genelkurmay 2. Başkanı Orge- neral Yaşar Büyükanıt. Danış- tay Başkanı NuriAlan, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Inönü'nün oğlu Prof. Dr. Erdal 1nönü ve kızı Özden Toker, TB- MM temsilcileri, kuvvet komu- tanlıklannın temsilcileri ile çok sa>ida üst rütbeli subay ve bü- rokrat kahldı. Cumhurbaşkanı Sezer, tnö- nü'nün ölümünün 29. yılı dola- yısıyla çocuklan Erdal ve Ömer tnönü ile Özden Toker'e mesaj gönderdi. Sezer mesajın- Anıtkabir'deld törende Erdal tnönü ve Özden Toker, tnönü'nün mezarına çelenk koydu. (AA) da, "Yüce Atatürk'ün Türk çağdaşlaşma hareketinin özü- nü oluşturan devrimlerinin başanyla gerçekleştirilmesin- de ve Cumhuriyet'in sağlam temeller üzerinde yükselme- sinde en büyük destekçisi olan İsmet tnönü, saygın kişiliği, kararlan, düşünceleri ve ilke- 11 çalışmalan ile tarihimize damgasını vurmuştur" dedi. îstanbul'da CHP tl Başkanlı- ğı'nca Maçka'daki Inönü Anıtı önünde bir tören düzenlendi. Tö- rende konuşan CHP Istanbul tl Başkanı Şinasi Öktem, savaş çı- ğırtkanlığı yapıldığı bu dönem- delnönü'nünTürkiye'yi2. Dün- ya Savaşı'na sokmamakla ne ka- dar isabetli bir iş yaptığının an- laşıldığını belirterek "Bugün o- nun kıymetini daha iyi anlıyo- ruz" dedi. tzmir"de, Inönü'nün doğduğu Konak'taki evde gerçekleştirilen törende de, Inönü'nün komutan- lık sıfatınnı yanı sıra Lozan Ant- laşması'nda gösterdiği banşçıl performansı üzerinde duruldu. Malatya'da düzenlenen tören- de konuşan Vali Mustafa Yıldı- rım da Inönü'yü anarken a- macın onun hayatım anlatmak değil. mesajlannı tüm topluma iletmek olması gerektiğini söy- ledi. Yıldınm, "Çoğu yerde Atatürk'e hücum etmek is- teyenler İsmet tnönü'ye yönel- mişlerdir" dedi. AKP lideri Erdoğan, geçmiş hükümetleri 40 yıl sorunu çözememekle suçladı Kıbrıs, taşmıa sıı ile ayakta İSTANBUL (AA) - Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıb- ns'la ilgili partisine yönelik "yı- kıcı eleştirilerde" bulunuldu- ğunu ileri sürdü. Erdoğan, Kıb- ns'ın şu anda "taşıma su ile ayakta" tutulduğunu açıklaya- rak "Nereye kadar tutacaksı- nız? 40 yıl eğer bir Kıbns so- runu çözülemiyorsa bunu çö- zemeyenleri sorumlu addetme- yenleri ben sorumlu addediyo- rum. Kıbns'ta yaşayan insan- lanmızı orada tutamazsanız bunun hesabını kime verecek- siniz" diye konuştu. Erdoğan, dün îstanbul Sanayi Odası (ÎSO) Meclis Toplantı- sı'nda yaptığı konuşmada Kıb- ns'la ilgili açıklamalarda bulun- du, eleştirilere "geçmiş hükü- metleri ve yetkilileri" suçlaya- rak yanıt verdi. Erdoğan şunlan kaydetti: "Kimileri Kıbns'ı sa- tacağımızdan bahsediyor. Ya- zıyorlar çiziyorlar. 40 yıl eğer bir Kıbns sorunu çözülemiyor- sa bunu çözemeyenleri sorum- lu addetmeyenleri ben sorum- lu addediyorum. Yarın Kıb- ns'ta yaşayan insanlarımızı orada tutamazsanız bunun he- sabını kime vereceksiniz. Öy- leyse çözüm lafını söylemekle çözüm olmaz. Önce bu çözüm nedir bunu konuşmak gerekli. tşte biz hep bunun arayışı için- de olduk ve şu anda Kıbns ta- şıma su ile ayakta tutuluyor. Nereye kadar rutacaksınız?" Erdoğan, siyasetin sorun çöz- me sanatı olduğunu, sorun üret- me sanatı olmadığını da \Tirgula- yarak "Asla 'Verkurtul' mantı- ğı ile yaklaşmadık bugüne ka- dar, bundan sonra da yaklaş- mayız.Ama oradaki kalıcı, adil çözümle beraber banşı da tesis etmek herhalde hepimizin gö- revidir" diye konuştu. Erdoğan çin'e gldlyor Erdoğan, ABD ve Rusya ziya- retlerinden sonra Çin ve Türk cumhuriyetleri ziyaretlerinin gündeme geleceğine işaret ede- rek davetlerin geldiğini, önü- müzdeki ayın ortalannda Çin'e veTürk curnhuriyetlerine gitmek suretiyle yine işadamlanyla bir- likte bu atağı devam ettirecekle- rini bildirdi. G U N D E M IVIUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada temel politikasını yurtta barış dünyada barış ilke- sine oturrtu. Öyle de devam ediyor. 2- Irak'a bu bağlamda nasıl bakılabilir? Görü- nümün özeti şu: Güzel bir evde oturuyorsunuz. Hemen dibinız- deki evde herkesle kavgalı, kolay pes etmeyen başka bir kişi oturuyor. Uzakta ama, ortaklık etti- ğiniz güçlü bir kişı yanınızdaki evi yıkıp, kendisi- ne uygun şekilde yeniden yapmak istiyor. Size geliyor, 'arkadaş, ben bu evi yıkacağım. Temeline kadar yok ederken, senin temel de bundan etki- lenebilir. Istersen gel, sen de yardım et, ma/zeme- lerimi de senin eve koyayım. Kabul etmezsen ken- di işimi kendim yapanm, senin temele de zarar ge- lirse kanşmam' diyor. Türkiye, kendisini stratejik bir karar verme nok- tasında görüyor. 3- ABD, Saddam'ı devirip gıtme niyetinde de- ğil. En az 8-10 yıl kalıp, tamemen kendisine ya- kın bir yapı kurup ondan sonra ayrılmayı planlı- yor. 'Türkiye'ninyenikomşusu ABD'dir' yorumla- rı durumu özetliyor. Devlet kurumları şu ikilemi tartışıyor: Bugünü kurtarmak mı, geleceği sağlama almak mı? Birinci şık daha kolay, ikincisi daha önemli ve riskli. Zira, gelecek öngörüsü kolay yapılabilecek bir bölgede değilız. Ikinci şıkkın kendı içinde çok karmaşık boyutları var. Barzani-Talabani-Türkmenler 4- Bir ülkenin güvenliği sadece kendi sınırları içindeki duruma bağlı değildir. Komşularla ilişki- ler de iç ve dış güvenliği doğrudan ılgilendirir. Tür- kiye'den başka, komşularından üçü terör destek- çisi ilan edilmiş ülke yok. Iran, Irak, Suriye'nin uluslararası kabul görme sorunları devam ediyor. K. Irak'ın durumu ise çok daha farklı... Herşeybir yana 5 bin silahlı terörıst hâlâ burada eğitim ya- pıyor. K. Irak'taki grupların kuracağı ayrı bir dev- let, Türkiye'nin iç güvenliğini de doğrudan etkili- yor. 5- Barzani ve Talabani özellikle Körfez Sava- şı'ndan sonra doğan boşlukta kendilerine ulusla- rarası statü edindi. Zaman zaman devlet başka- nı havasında gelip gitmelerinin nedeni bu. Bu gruplarla Türkiye de değişik biçimlerde ilişkisini sürdürdü. Bu ilişkilerın ne tür sonuçlar verdiğini ortaya koymak ayn bir yazı konusu. Gelinen nok- tada Türkiye, Kerkük ve çevresindeki Türkmen- lerin en azından bu iki grubun statüsüne çıkarıl- masını hem Türkmenler hem kendisi için daha güvenli buluyor. 6- Devletin çeşitli katlarında yapılan zirvelerde, Türkiye'nin gelişmelerin dışında kalmaması ilke- si benimsendi. Bütün değerlendirmeler, pazarlık havasındaki karşılıklı görüşmeler bu zemin üze- rinden yapılıyor. Görünen o ki, AKP hükümeti siyasal sorumlu- luğu üzerine almak istemiyor. Gül, CHP'ye bilgi vermek üzere değil, destek almak üzere gitti. As- kerler de 'bir asker dahı gönderecek ya da çağı- racak olsak, mutlaka siyasi irade ve Meclis kararı gerekir' diyor. Erdoğan sürekli, 'siyasi irade bende' diyordu. önden buyurun! 7- Bütün bu değerlendirmeler, ABD'nin BM'den bir karar çıkarması koşuluyla geçerli. Bunun na- sıl olacağı, ABD'ye bugün hayır diyen ülkelerin ya- rın ne diyeceği henüz kesinleşmiş değil. Yaşadıklarımız, dünyayı tek kutba sığdırma gi- rişimlerinin sancıları... Karşı karşıya kaldığımız du- rumun Aziz Nesin'sel bir paradoksu var: - K. Irak'ta Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden boşluğu kim yarattı? ABD... - Sorunun giderilmesi için ittifak yapmak duru- munda olduğumuz ülke hangisi? ABD... United States ooofff of America! [email protected] Terörün nedeni kapalı rejim • Baştarafı 1. Sayfada Tacıkistan, Katar, Tür- kiye, Senegal ve Bah- reyn gösterildi. Haberde, 30 yıllık anket kayıtlarının, Isla- mi çoğunluğa sahip pek az ülkenin demok- rasi ile yönetildiğini gösterdiği, ancak bu- nun "tslam ve tiran- lık" arasında, bazılan- nm son zamanlarda öne sürdüğü gibi "mutlak bir bağ" anlanuna gel- mediği vurgulandı. Yazıda, Hindistan, Bangladeş, Endonez- ya, Türkiye, Batı Avru- pa ve Kuzey Ameri- ka'da yaşayan Müslü- manlann hepsi sayıldı- ğında, dünyadakı 1.2 milyar Müslümanın çoğunun gerçekte, de- mokratik olarak işbaşı- na gelen yönetimler al- tında yaşamakta oldu- ğuna dikkat çekildi. Anketin, demokrasi ve refah arasmdaki "ta- vuk ve yumurta" tar- tışmasını yamtlamama- sına rağmen, ikisi ara- sında kayda değer bir bağıntı ortaya koyduğu savunulan yazıda, gü- nümüzde dünyadaki 89 özgür ülkenin, dünya- daki GSYlH'nin de yüzde 89'unu kontrol ettiğine işaret edildi. "Kısmi özgür" ve "öz- gür olmayan" 103 ül- kenin ise geri kalan yüzde 11'i kontrol etti- ği belirtildi. Dünyadaki ekonomik, teknolojik \e askeri kaynaklann çoğunluğunun demok- ratik ülkelerin elinde oluğu kaydedilen yazı- da, bu durumun, açık toplumlara yönelik ge- lecekteki adımlar açı- smdan, "özgür dünya geç de olsa konuya da- ha fazla dikkat etmeye başladığı için" iyiye işaret olduğu belirtildi. Sayasl özgürlük Yazıda, siyasi özgür- lüğün, ABD yönetimi- nin milenyum progra- mı çerçevesindeki yar- dun reçetesi için gerek- li olan bir koşul olduğu, dolayısıyla Dünya Bankası gibi kredi sağ- layan kuruluşlann ka- rarlannda da bir etken olacağı anlamını taşıdı- ğı belirtildi. Yazıda, özgür ve öz- gür olmayan ülkelerin siyasetçiler için başka ipuçlan da taşıdığı be- lirtildi. Dünyanın en az özgür ülkeleri olarak tanımlanan pek çok ül- kenin, "'uluslararası terorizm ihracı" ile ilişkili olduğu savunu- lan haberde bu ülkeler Irak, Suriye, Suudi Arabistan ve Libya ola- rak belirtildi. Aynı du- rumun, "tartışmalı sı- nırlara sahip olan Çe- çenistan, Filistin ve Keşmir" için de geçer- li olduğu öne sürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle