Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ARALIK 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK
DlÎRİJsi
TA3İATLI
İSTAN3UL
A3DÜLCAN2A2'
• IrT
KAHÎKULAD3
KAC2?,A.LA2I
AP HSIM
TEKMİIİ
800 kişinin yıllık gelirinin dört saatte harcandığı müzayededeki yapıtlan satın alanlann çoğu adını sakladı
Açık değilgizli arttırmaSEÇİLTÜRESAY
Portakal Sanat ve Kültür Evı'nin dü-
zenlediği müzayedede tablolar, Türk
hat sanatının eşine ender rastlanan ya-
pıtlan, Osmanlı hükümdarlannın tuğ-
ralannı taşıyan fermanlar, gümüş ve
altın objeler, Beykoz gülabdanlannın da
bulunduğu 287 eser satışa sunuldu.
"2002 Kış Müzayedesi" başlığıyla ön-
ceki gün Conrad Otel'de yapılan açık
arttırmadaki eserlerin 20'si dışında hep-
si alıcı buldu.
800 kişinin yılda kazandığı,
dört saatte harcandı
Dört saat süren müzayededeki toplam
hasılat 3 trilyon lirayı aştı. Başka de-
yişle 2 milyon dolan buldu. Bu, bir açı-
dan bakıldığında sanat ve kültüre ya-
pılan yatınmın arttığını gösteriyor. Baş-
ka gözlükle konuya bakıldığında ise
kişi başına düşen milli gelirin 2 bin 600
dolar, enflasyonun yüzde 35, resmi iş-
sizlik verilerinin yüzde 10 civannda
olduğu Türkiye'de yaklaşık 800 kişinin
bir yılda kazandığı paranın dört saatte
harcanmış olduğu anlamına geliyor.
Bu tablo ne kadar etkindir bilinmez,
ancak "açıklık" kavTamı bulunan mü-
zayedede bayrak kaldırarak eser alan-
lann çoğunlugunun adı sır gibi saklıy-
dı. müzayedenin yapıldığı salonu dol-
duran 500'ü aşkın kişi arasında birkaç
ünlü sima vardı.
tşadamı Satap Sabancı'mn eşi Tür-
kan Sabancı izleyici olarak geldiği mü-
zayedeyi bir süre izleyip aynldı.
Aralannda Sultan 1. Mahmud'un tuğ-
rasını taşıyan fermanın da bulunduğu
birkaç parçayı satın alan Turgut Ytf-
maz'ın eşi Claudia Yılmaz -her ne ka-
dar aldıklannı nasıl değerlendireceği-
ne ilişkin soruyu yanıtlamasa da- bel-
ki de adını saklamayarak bir şeyler alan
tek ünlüydü.
Bazı eserler telefonla katılan ve isim-
leri gizli tutulan kişiler tarafından sa-
tın ahnırken salondaki alıcılann bazı-
lan "aracıydı''.
Örneğin müzayedenin en pahalı eser-
leri arasındaki "Ulu Cami" ve "Ayva-
b ve lncirii Natünnorfu alan "233
No'lu ba\Tak" başka biri adına aldığı-
nı söylemekle yetinirken ne kendinin
ne de asıl alıcının adını açıkladı. Ken-
dileri için alanlar arasında soru yönel-
tilenler de, değil eserin koleksiyonla-
nndaki yerine ilişkin soruyu yanıtlamak,
isimlerini vermekten bile kaçındılar.
Belli ki bu krizde harcadıklan paranın
duyulmasını istemiyorlardı.
Bir de Istanbul Defterdarlığı'ndan
üç kişilik ekibin denetlediği müzayede
sonrasında "'maliye ile başının ağruna-
sını" istemeyenler de çoğunluktaydı.
Altın bir cep saati ve üzerinde 2. Ab-
dülhamid in tuğrası bulunan altın taba-
kayı alan, Çukurcuma'dadükkânı olan
bir antikacı da isminin gizlenmesine
de yapüıyordu, ancak kime yapıldığı ko-
nusunda gizlilik söz konusuydu.
Hat sanatının
Türklve de vükseHsi
Müzayedede en yüksek rakama ula-
şan eser, muhammen bedeli 70 milyar
lira olan ve 250 milyar liraya alıcı bu-
lan, Türk hat sanatında önemli bir ye-
re sahıp Ahmed Karahisarinin (15-
16. yy) "Kıt'a ve Dua (Evrad-ı Şerife)
Müzay«deboyuncaRaffi PortakaTa km
Maya Portakal yardımcı oldu. Osraan
Hamdi im/asmı taşıyan Dilenci'
tabtosu 130 milyar liraya ahcı buldu.
neden olarak maliyeyi gösteriyordu.
Şefik Bursalı'nın (1902-1990) "Haci-
vat ve Karagöz" adlı kontrplak üzeri-
ne yağlıboya tablosunu satın alan Bur-
sa Şehir Müzesi ise adın açıklayan bir-
kaç kurumdan biriydi.
Uzun lafın kısası satışlar belki açık
olarak basın mensuplannın gözü önün-
Mecmuası" oldu. Portakal Sanat ve
Kültür Evfnin sahibi Raffi Portakal
bunu "rekor bir rakaıtı ve müzayede-
nin özefliğj" olarak nitelerken, hat sa-
natının Türkiye'deki yükselişine dik-
kat çekti. Altın şems motiflerle bezeli
yapıtın bu fiyata alıcı bulmasının Tür-
kiye 'de hat sanatının değerinin gün geç-
tikçe anlaşıldığına işaret ettiğini vurgu-
layan Portakal, "Şeyh Hamdullah. Ha-
fiz Osman gibi ünlü ustalar da yüksek
rakamlara ahcı buldu. Bundan sonra hat
sananTürkiye'de daha da değerlenecek,
layıkolduğu yeregelecektir'' dedi. Mü-
zayedenin ikinci yüksek fiyath yapıtı
ise 1841 -1907 yıllannda yaşayan Şeker
Ahmed Paşa'nın imzasını taşıyan "în-
cirli ve Ayvab Natürmort" oldu. 150
milyar muhammen bedeli olan, Os-
manlıca ve Fransızca imzalı yağlıboya
natürmort 230 milyara saülırken Edward
Prior marka bronzlu bağa saat 180 mil-
yara alıcı bularak günün üçüncüsü ol-
du. Namıklsmail'in (1890-1935) 140
milyara alıcı bulan "Ulu Cami"ve 130
milyara satılan Osman Hamdi'nin
(1842-1910) "DilencT adlı yağlıboya
tablolan ilk üçü takip eden eserler ol-
du. Müzayedeyi "Eserler umarunlayık
okluklan fryaüara sauhr" dıyerek ve her-
kese şans dileyerek açan Raffi Porta-
kal, ekonomik krizle boğuşan TürkiyeUe
dört saat gibi bir sürede 3 tnlyonluk sa-
tış yapılan müzayedenin sonunda, Tür-
kiye'nin geçtiği zor dönemden sanat
ve kültür dünyasının da nasibini alma-
sma karşın müzayedede iyi eserlerin
alıcı bulduğunu söyledi.
Müzayededeki rekabet
fiyatı arttırıyor
AK RızaBeyazıt'ın (1883-1963) "Amt-
kabir" ve Edip Hakkı Köseoğlu'nun
(1904-1991) "Atatûrk PbrtresTnin sa-
tılmaması ilginç notlar arasındaydı. En
ilginç objelerinden olan 16. yüzyıldan
kalma tombak faraş da alıcı bulamadı.
Eser almak isteyenlere danışmanlık ya-
pan Izzet Günay da açık arrdrmalarda
birden fazla alıcı rekabet içinde olduğu
için hem malın hem de satıcının şansı
olduğunu belirtri.
Eski eserlerin müzayedede satılma-
sının amacımn eserlerin değerini bul-
ması olduğuna işaret eden Günay, "Ta-
bii müzayedenin tek özelügı saülanlann
değerini bulmasını kolav laşürması de-
ğfl. Bu özel atmosfer de insanlan çeken
bir unsur" dedi. Müzayedeye gelen bir-
çok kişinin özel yapıtlan arayan ko-
leksiyonerler olduğuna da dikkat çeken
Günay, önceden yayımlanan katalogdan
aradıklan tarzda bir şey olup olmadı-
ğuıı anlamalannnı mümkün olduğunu
söyledi.
Eserlerin
yokuluğu
Edvvard Prior marka saat
• Eserler birey veya
bulunduğu kurumlar
tarafından müzayede evine
getiriJiyor.
• O müzayede ya da sanat
evinin uzman grubu eserleri
inceleyip öncelikle otantik
olup olmadığını belirliyor,
otantikse fiyat
değeriendirmesi yapıyor.
• Her eser için bir
başlangıç fiyatı eski deyiş
ve açık arttırma diliyle
"muhammen bedel"
belirleniyor.
• Katalog bastınlıp önce
bir süre sergi yoluyla eserler
tanıtıhyor.
^ Müzayedeye katılanlar
kapıda kayıt yaptırarak
üzerlerinde numara olan
bayraklardan alıyor.
Muhammen, bedeli
bulamayan eserler
satılmıyor, bayrak
kaldınlarak arttınlanlarda
en yüksek fiyaö veren,
"satryorum, sat-üm"
denilene kadar en yüksek
fıyaü veren eserin sahibi
oluyor.
i/ Müzayedede belirlenen
sadece çıplak fıyat. Ahcılar
eserleri alırken yüzde 5'lik
belediye rüsumu, KDV ve
satış fıyatı üzerinden sanat
evine yüzde 6 komisyon
ödûyor.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Yakar Top..
İkinci Dünya Savaşı yıllannda ortaöğretim öğren-
cisiydim. Türkiye savaşın dışında kalmayı amaç edin-
miş, Cumhurbaşkanı Ismet Inönü özellikle ya-
bancı diplomatlara parmak tsırtan bir strateji izli-
yordu. Inönü, ABD Başkanı Roosvett, ingiltere
Başbakanı Çörçil ile Kahire ve Mersin'in Yenice
ilçesinde bir araya geliyor, ülkesinin savaşa katıl-
ması isteklerini bin dereden su getirerek buzdola-
bına atıyordu.
Ama, olası bir saldın karşısında, hazııiıklar da ara
verilmeden sürdüğü için, karartma altındaki kent-
lerde aradabiralarm düdükleri ile insanlarsığınak-
lara yönlendirilirken, gokyüzünde ışıldaklarla düş-
man uçakları taraması yapılıyordu.
Çünkü Hrtler'in ordulan Edirne'nin yanı başına
kadar gelmişlerdi ve üstelik Alman Beşinci Kol
ajanlan, Istanbul'da fink atıyorlardı. Özetle asap-
lann gerilmesi için gerekii her faktör ortalıktaydı.
Ama dediğim gibi, Ismet Inönü faktörü, o geril-
miş asaplar için de ekmek karnesi kuyruklan için
de tek güvenlik supabı olarak büyük güvenceydi.
Biryılı aşkın birsüredenberi, Vaşington'unBağ-
dat'a açacağı savaşta Türkiye'yi de yanına almak
istediğini bilmeyen var mı? öyle bir isteği Bülent
Ecevit'in Başbakanlığı sırasında uygulama şansı
olmayacağı için, özel bir lobinin önce Ecevit en-
gelini aşma planlannı yaptığını da.
Mecelle'de bir hüküm vardı. "Engel kalkınca,
yasak geri döner" denilirdi. 3 Kasım seçimlerinde
halkımızın ezici çoğunluğu savaş aleyhtarlannı hü-
kumetten uzaklaştırdı. Ecevit ve DSP'ye gelince,
neredeyse nefes alma hakları bile olmayacak bi-
çimde alaşağı edildiler.
Şimdi iktidarda, halkın sadece aikışlan değil, oy-
lan ile de Tayyip Erdoğan ve şürekâsı var.
Buraya kadar her şeyı onaylamasam da doğal
karşılıyorum. Tayyip Bey'ın, arkasında Türk kamu-
oyunun desteğı bulunan bir politika önderi olarak
Beyaz Saray'da Başkan Bush ile samimi buluş-
masını da bir yerlere oturtmaya çalışıyorum.
Ama o ziyaret nedeniyle olduğu bildirilen bir me-
sajı kendisine iletmek amacıyla da olsa ABD Bü-
yükelçisi Pearson'un, Türkiye'nin Gölge Başba-
kanı ile Esenboğa Havaalanı'ndaki gizemli buluş-
masına akıl sır erdiremiyorum.
Sanki bir gerilim filmi çekiyoriar
Havaalanı buluşmaları, çoğunlukla gerilim film-
lerinde yer alır. Casuslar, birbirlerine bir belge ak-
taracaklarsa, havaalanında bir bilet standının ya da
çıkış kapısının çevresinde karşılaşıp, çevreye fark
ettirmeden alışverişlerini tamamlarlar; bazen bu iş
çanta degişimı ile de gerçekleştirilmiş olur.
Ama dünyamızın süper devletinin Ankara Büyü-
kelçisi'nin, bizim Gölge Başbakanımızla öyle bir me-
kânda bir araya gelmeleri acaba hangi aklıevvelin
buluşunun sonucudur?
Benı çok rahatsız eden bu yöntemin, ülkemde
ABD'nin Irak'ı işgal edecek askerlere üslerimizi ve
limanlanmızı açmayı amaçladığını anımsayınca,
rahatsızlık daha da boyutlanıyor.
AKP iktıdannı oluşturan kadro, 3 Kasım seçim-
lerinde ABD ve AB lobisinin sadece hayır duası ile
değil, gizli-/ açık desteği ile kampanyasını sürdür-
dü. Yine sadece muhafazakâr seçmenin oylan ile
yetinmeyerek, liberal aydınlanmızın omuzlannda ik-
tidara tırmandı.
Sorumluluk makamına oturur oturmaz, önlerine
üs ve liman kullanma talepleri konuldu. Sağlam kay-
naklar, bu taleplerin onaylanması için bizim söz-
de sivil ve yine sözde demokrat idarecilenmizin,
komutanlarımıza, "Siz açmamız gerekiyor deyin,
biz de uygunduryanıtını verelim" dedığini söylü-
yor. Aynı kaynaklara göre askerler, bu tur kararla-
rı siyasal iradenin alacağını bildirerek topu çiçeği
burnundaki iktidara atmışlar.
İlk günlerde özellikle her önemli olayda Başba-
kan Gül'e ağız açtırmayacak kadar öne atılan Er-
doğan, şimdi Pearson ile Irak sorununu görüştü-
ğünü soran gazetecilere, o tür konulara hüküme-
tin muhatap olacağı yanıtını vererek, yakartopa eli-
ni uzatmak istemiyor.
Ama savaş bulutları üstümüze çöktü çökecek.
Irak müstevlileri, Türkiye'nin de "bütün kalele-
rine" girmek ve "bütün limanlan"nı kullanmak için
sistemlı baskı yürütüyorlar.
önceki gece Flash Televızyonu'nda Yılmaz Tun-
ca'nın yönettiği söyleşiye katılan Hüsamettin Cin-
doruk, AKP iktidanna, hem Irak hem de Kıbns gi-
bi konularda Ecevit'e danışmalannı salık verdi.
Iktidar değişikliğinin üstünden bir ay geçti, geç-
medi; ama aklı eren çevreler, ermeyenlere Bülent
Ecevit'in apısını çalma öğütü veriyor.
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet(g cumhuriyet.com.tr
Ege Denizi'nin iki yakası hem sanal dünyada hem
de gerçek dünyada bir araya geliyor. Politikacılara
inat iki kardeş halkın gerçekleştirdiği birçok etkinlik
var. Türk-Yunan Bilgi Toplumu Forumu da bunlar-
dan birisi.
Türkiye'nin bilgi toplumu olması yolunda faaliyet-
lerini sürdüren Türkiye Bilişım Vakfı (TBV) öncülüğün-
de daha önce 1999 ve 2000 yıllannda düzenlenen
Türk- Yunan Bilgi Toplumu Forumu'nun üçüncüsü,
Avrupa Komisyonu desteğindeki ISIS projesi kap-
samında, 27-30 Mart 2003 tarihlerinde Antalya'da
yapılacak.
Konusu 'e-Avnıpa perspektifinde e-Yerel Yöne-
tim ve e-Kültür' olarak belirlenen forumun organi-
zasyon komitesi toplantısı, 8-9 Aralık 2002 tarihle-
rinde Istanbul'da gerçekleşti.
Bilgi Toplumu Teknolojilerı konusunda Güneydo-
ğu Avrupa ülkelerinde bilinç yaratmayı amaçlayan
ve Avrupa Birliği kapsamındaki fonlarla desteklenen
!SIS (Information Society Initiative for Southeastern
Europe/Bilgi Toplumu için Güneydoğu Avrupa Giri-
şimi) projesinin alt bölümlerinden biri olan 3. Türk
Yunan BT Forumu'nun Ön Organizasyon Toplantı-
sı, Planet-Ernst&Young Danışmanlık'ın proje koor-
dinatörlüğü altında, Türkiye'den TBV ve İşık Üniver-
sitesi, Yunanistan'dan SEPE ve SEPVE, Bulgaris-
tan'dan BAIT, Romanya'dan ARIES, Batı Balkan ül-
keleri adına Avusturya'dan BIT ve Avrupa Komis-
yonu temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. Toplan-
tıda forumun amacı ve katılımcılan kesinleştirildi ve
programa son şeklı verildi.
27-30 Mart 2003 tarihlerinde gerçekleştirilecek
forumun hedef kitlesi, öncelikli olarak Türkiye ve
Yunanistan'daki, ardından Güneydoğu Avrupa'da-
Ege'nin iki yakası buluşuyorki e-Yerel Yönetim ve
e-Kültür Projeleri karar
mercileri ve uygulayı-
cılan olarak belirlendi. Amaçlan ise - ISIS'ye dahil
ülkelerdeki e-Yerel Yönetim ve e-Kültür uygulama-
larını paylaşmak,
- e-Yerel Yönetim ve e-Kültür projeleri ile ilgili
problem ve sorunlan tartışmak,
- Bölgedeki uygulanabilir projeleri belirlemek,
- e-Yerel Yönetim ve e-Kültür alanında devlete ve
organizasyonlara düşen görevleri belirlemek olarak
kesinleştirildi.
e-Avrupa doğrultusunda Bilgi Toplumu teknoloji-
leri konusunda Güneydoğu Avrupa ülkelerinde bi-
linç yaratılmasını amaçlayan ISIS Projesi, Avrupa
Birliği 5. Çerçeve Prog-
ramı kapsamında Şu-
bat 2002'de onaylandı.
Proje, 23-24 Mart 2000'de Lizbon'datoplanan Av-
rupa Komisyonu toplantısının hedefi olan, Avrupa'yı
gelecek 10 yıl içinde dünyanın en rekabetçi ve di-
namik ekonomisi haline getirme düşüncesi sonucun-
da kabul edilen e-Avrupa Eylem Planı doğrultusun-
da geliştirildi. İlk toplantısı Mart 2002'deAtina'da ya-
pılan ve toplam 30 ay sürecek olan ISIS Projesi'nde
9 alt proje bulunuyor. Bu alt projelerden biri, Türki-
ye'de Türkiye Bilişim Vakfı tarafından düzenlenecek
olan 3. Türk-Yunan Bilgi Toplumu Konferansı
adını taşıyor.
Projenin toplam bütçesi, 1.499.158 Euro olup, bu
miktann 151.981 Euro'su AB tarafından TBV'ye tah-
sis ediliyor. Proje kapsamında 4 konferans ve 5 ça-
lışma grubu toplantısı düzenlenecek.
Daha önce Türkiye Bilişim Vakfı öncülüğünde
1999 ve 2000 yıllannda olmak üzere iki kez gerçek-
leştirilen Türk-Yunan Bilgi Toplumu Forumu, iki ül-
keden hükümet, üniversite, sivil toplum örgütleri ve
medya temsilcilerinin katılımlanyla gerçekleşti. Ama-
cı bilgi toplumuna geçiş sürecine katkıda bulun-
mak, iki ülke arasında işbirliği sağlamak ve bu işbir-
liğine yönelik projeler üretmek olan bu toplantıların
sonucunda önemli Türk ve Yunan firmalar arasında
işbirliği sağlandı, üniversitelerde öğrenci değişim
projeleri başlatıldı ve Avrupa Komisyonu Bilgi Top-
lumu Teknolojileri için projeler üretildi.
Sanal resim sergisiH. Avni Öztopçu internet üzerindeki
resim sergilerinin adreslerini
göndermiş.
Öztopçu'nun sergi adresleri şöyle:
http^/mimoza.marmara. edu.tr/-
avni/avni
http://www.bazarin.com/
haoztopcu
http://www.art-is-rrfe.com/art.htm
http://mimoza.marmara. edu.tr/-
avni/avni/kurgusalmekan.htm
Öztopçu'nun internette sadece
resim sergiieri yok. Avni
Öztopçu'nun diğer internet
çalışmalan da şöyle:
1999"dersBELGEÜĞI"
çalışmalannt internet ortamına
aktarmaya başladt.
1999 Kasım, "erken ÜYARPyı
internet ortamında kurmaya başladı.
1999 "Avni Oztopcu Resim Sergisi"
farklı adresler üzerinden
yayınlanmaya başladı.
2001 "Erzincan Belgeliği" internet
ortamında yayınlanmaya başladı.
2001 "H62 Sanat Salonu" deneme
yayınına başladı.
e-imza konusunda bir katkı
Özgûr Bülbiil bir bilgisayar
mühendisi. Geçen hafta bu
köşede yayımlanan e- imza
konusundaki yazıya katkıda
bulunuyor. Işte özgür Bey'in
gönderdiği e- posta: "e-imza
konusundaki yazınızı okudum,
Yazdtklannıza kesinlikle
katılmakla beraber, burada
dikkatle izlenmesi gereken
konunun, e-imza/sertifika
dağıtma yetkjsinin kime
verileceği olduğunu
düşünüyorum. Sertifika dağıtma
işi, altyapı hazıriandıktan sonra
masraf gerektirmeyen ve
oldukça kolay bir iş olduğu için,
bu iş çok kârtı bir işe dönüşebilk.
eğer iyi bir şekilde yasal
düzenleme yapılmazsa ve ne
yazık ki bu iktidar döneminde de
pek iyi bir şekilde yapılacağına
inanamıyorum. Bu konu bir
şekilde kamuoyu gündemine
getiriiebilirse, belki bir baskı
oiuştunjlabilir ve bu konudaki
düzenlemeler daha açık bir
şekilde yapılabilir."
Bfrlogo
oykiisu
Bu hafta en çok e-posta bir
reklam filmi için geldi.
Anlaşılan, Arçelik'in yeni
logosunun tanıtıldığı reklam
filmi okuriarımızın çok
ilgisini çekmiş. Büyük
çoğunluğu bir logoya
yüklenen anlamın iki gazete
sayfasında anlatılmasını
yadırgamış. Kocaman
kocaman misyonlar
yüklenen 7 harften oiuşan
bir kelimenin bu yükün
altında ezileceğinden
korkan okuıianmız var.
Bu fikirlere bir minik eklenti
de benden:
Arçelik'in yeni logosundan
çok Çelik isimli robot daha
fazla ilgi gördü. Yeni
logonun tanıtım filmlerinde
kullanılan Çelik eski bir
tanıdık gibi(!) Hatta o denli
sevimli ki, logodan daha
fazla akılda kalıyor. Bir
anlamda Çelik, logonun
önüne geçmiş gibi duruyor.