19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4- CUMHURİYET 2 ARALIK 2002 PAZARTEi 4 HABERLER THeclis bayramda çalışabilir' • ANKARA(A\KA)- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardırncısı Ertu|rul Yalçınbayır, Meclis'in, demokratikleşme paketini 12 Aralık Kopenhag zirvesine yetiştinnek için Şeker Bayramı'nda da çalışması önerisinin 3 Aralık Salı günü yapılacak olan Bakanlar KuruiıTnda görüşüleceğini söyledi. YaJçınbayır, "Demokratikleşme en büyük çağdaşlaşma projesi, gerekirse bayramdan fedakârlık edebiliriz" dedi. IVobele aday ofabiffrler' • ATtNA (AA) - Norveç Nobel Enstitüsü Müdürii Geir Lundestad. Kıbns'ta çözüm sağlanması durumunda, KKTC Curnhurtoaşkanı Rauf Denktaş ve Rum Yönetimi lideri Glafkos Kleridis'in Nobel Banş Ödülü'ne aday gösterilebileceklerini söyledi. Türk-Yunan ilişkilerüıdeki gelişmeleri yakından izlediklerini belirten Lundestad, "Türkiye'yi ve Yunanisian'ı ziyaret ettim. Iki ülke arastndaki ilişkilerde düzelme görülmesi ümit vericidir"' diye konuştu. •Eski dosyalapı kapışüpmayn' • tstanbul HaberServisi - Kocaeli 1 No'lu F Tipi Cezaevfnden tahliye edildikten sonra gözaltuıda tutulduğu Istanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nden önceki gece geç saatlerde serbest bırakılan Alaattin Çakıcı, annesinin Gültepe'deki evine gitti. Çakıcı yurtdışına çıkmayı düşündüğünü. aksi takdirde 46'ncı gün yargılama sürecinin başlayacağını vurguladı. "Türkiye'ye geri dönüp dönmeyeceğine" ilişkin bir soruyu "Şartlar ne gerektirir bilinmez ki" diye yanıtlayan Çakıcı. bir soru üzerine de, "Türkiye"de yeni bir sayfa açılmış. Eski dosyalan kanştınnamak lazım" diye konuştu. MFheyeti Ankara'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Uluslararası Para Fonu (IMF) Avrupa Birinci Bölge Direktörü Michael Deppler ile Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen, hükümet yetkilileri ile görüşmek üzere Ankara'ya geldı. Deppler. Esenboğa Havaalanfnda yaptığı kısa açıklamada, hemen çahşmalara başlayacaklaruıı ve muhtemelen yann aynlmadan önce bir basın açıklaması yapacağuu söyledi. Sevinç gösterilerinin yanında ekonomik sıkıntılann yarattığı beklentilerde öne çıktı OHALbitti ama...MAHMUTORAL DÎYARBAKER - Diyarba- kır'da 15 yıl sonra olağanüs- tü halin son bulmasını halay- larla kutlayan yurttaşlar, yeni yaşama hazırlanıyorlar. Hu- kukçular ve ekonomi çevre- leri ise bölgedeki sonınlann çözümü için bazı düzenleme- leryapılması gerektiğini vur- guluyorlar. Sıkıyönetimle birlikte23 yı- lı bulan olağanüsrü yaşam ön- ceki gün saat 17.30'da son bul- du. DiyarbaJar Ofis Sanat So- kağı'nda OHAL'in sona er- mesini kutlayan yaklaşık bin kişi, tef çalarak halay çekti. Maytaplaryakan yurttaşlar sık sık "Yaşasmdemokratik cum- huriyet", "Selam selam,İmra- b'ya bin seJam,seninJeyiz Öca- lan", "Güneşindoğuşuengel- lenemez" sloganları attılar. Yıllardır şehirdeki her türlü Cezaevi firarisi • Diyarbakır'da Olağanüstü Hal'in kaldmlmasını hateylarla kutlayan yurttaşlar yeni yaşama hazırlanıyor. Bölgedeki sivil toplum örgütleri temsilcileri ise OHAL'i yaratan nedenlerin ortadan kalkması için hızla ekonomik tedbirlerin uygulamaya konulması gerektiği görüşünde. eylememüdahaJe eden güven- lüc güçleri ise bu kez seyret- mekle yetindi. Dicle Üniversitesi'nde bir grup kız ögrenci ise dün Sa- nat Sokağı'nda yöresel giysi- ler içinde karanfil dağıttı. 23 yıllık süreçte başta kadınlar olmak üzere bölge insanının çok acı çektiğinedeğinengenç kızlar, "OHAL'in kaJdınJdığı bu ilk günde biz bunu kutia- mak, hem de insanlan sevin- dirmekiçin kaımfîl dagıüyo- ruz" dedıler. Diyarbakırlılar yeni yaşa- ma alışmaya çahşırlarken böl- gede beklentiler de artıyor. Hukukçular, OHAL mağdur- lan için yeni yasal düzenle- meler yapılması gerektiğini vurgularlarken iş ve ekonomi çevreleriyeni dönemde bölge- nin ekonomikkalkınma açısın- dan düzene sokulmasını iste- diler. 'Kabcıiaştı' Diyarbakır Barosu Başka- nı Sezgüı Tannkulu, bölgede geçici olarak uygulamaya kc- nulan OHAL'in 15 yıldır «ka- bolaşüğma" dikkat çekti. Uygulamaya son verilme- siyle birlikte günlük yaşam- da çok fazla bir şey değişme- yeceğini ifade eden Tannku- lu, şöyle konuştu."Zîra 5442 Sayın Mahaffi İdareler Yasa- s'yla ü vaJilert bölgevalileri- nin sahip olduğa birçok yet- Idye sahip oldular. Ancak >i- ne de bölgede bazı şeyler de- ğişecek. Orneğin işkence ve körü muamelekarşısındasav - cıbJdar soruşturma yapmak için izin abyordu, arük bu iz- ne gerek kâlma\acak. Bunun dışında bölgede birçokkarau çafaşanınmmağdurolmaJan- na yol açan sürgün uygula- malanolmayacak. Gözalüna aJmdıktan sonra turukJanan sanıkiar OHAL talebiyle ce- zaevüıden çıkanlarak yeni- den sorgulanamayacak Gö- zaltı süresi de düşecek." Aloğlu yakalandı FERİTDEMtR TUNCELİ - Tunceli 'de, TKP-ML TÎKKO davasında hapse mahkûm olan ve getirildiği cezaevinden ilk günde firar eden Kenan Aloğlu 10 gün sonra yakalandı. îstanbuTda yakalanan Aloğlu, Malatya DGM'ce, TKP-ML TÎKKO örgüfüne üye olmak ve örgüt adına faaliyetlerde bulunmaktan 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarpnnldı. Aloğlu, Tunceli 'nin Ovacık ilçesindeki kapalı cezaevinde tek Jdşilik koğuşa konuldu ancak ilk gece gardiyan ve jandarmaian atlatarak firar erti. 10 gündür aranan Aloğlu dün Tunceli- Elazığ sınınndaki Elmalık Jandarma Karakolu yakınında kontroller sırasında yakalandı. Aloğlu'nun cezae\inden nasıl kaçhğı henüz belirlenemezken, araştırmalann devam ettiği belirtiidi. öğrenci dün Sanat Sokağı'nda yöresel giysileriçinde karanfil dağıttı. 23 yıl içinde başta kadınlar olmak üzere bölge insanının çok acı çektiğine değinen genç kcdar, "OHAL'in kaldnîkfağı bu ilk günde biz bunu kuüamak, hem de insanlan se\indirnıekiçin karanfil dağiDyonız" dedüer. Tannkulu, uygulamalarne- deniyle mağdur olanlar için yasal düzenlemeler yapılma- • sı gerektiğini de vurguladı. Ekonomik Olağanüstü Halkurulsun Güneydoğu Sanayjci ve Işa- damlanDemeği (GÜNSİAD) Genel Başkanı Bedrettin Ka- raboğaise OHAL'inkuruluşu- na neden olan ekonomik ve sosyal etkenlerin hızla belir- lenerek yeni bir "Ekonomik Olağanüstü Hal" sıstemi ku- ruJması gerektiğini ifade erti. Ekonomik olağanüstü hal ilan edilmediği takdirde 15 yıl önce uygulamanın ilanına neden olan bir tablo ile karşı- laşma riski doğabileceğine işareteden Bedrettin Karabo- ğa, yeni yapının eylem plan- lanyla donahlması gerektiği- ni söyledi. Akbaş: Teşvik yasası değişmeti DiyarbaJar Sanayici ve Işadamlan Derneği (Dî- SÎAD) Başkanı Şeyhmus Akbaşda hükümet prog- ramında OHAL sonrası dönem ve süresi dolan 4325 Sayıh Teşvik Yasa- sı 'na hiç değüıilmemesi- ni eleştirdi. Akbaş, "Böl- geierarasıekonomik den- gesizliğeacilençözüm bu- lunmasıgerekir.Bölgede- ki kaynaklann işletilme- siiçin bürokratikengeller kaldınlmalıdır" dedi. ArzurBölgeye yannm desteklenmeh' Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kutbettin Arzu ise yılla- nn birikimi olan işsizliğin diğer bölgelere göre çok daha ciddi boyutlarda ol- duğunaişaret ederek "Va- Dnmcılann bölgeye gel- mesbıisağiamakiçin des- tekkAİci nıe\/uatdeğişik- Kklerinin yapıonası şart- ür" diye konuştu. ÜNİVERSİTEYE KAYDINI YAPTIRAMIYOR Pmar Çefik^i Danıştay bile kuıtaramadı ÖZGÜRBURAK ÖZTÜRK EskişehirAnadoluÜniversitesi'nde, YÖK'üprotesto eylemi nedeniyle ve- rilen cezalan protesto eden ve bu ey- iemi gerekçe gösterilerek mmmmmmmmm okuldan arılan Hukuk Fa- kültesi öğrencisi PlnarÇe- Hk, Danıştay'ın yürütmeyi durdurma karanna karşın okulunageri dönemiyor. 6 Kasım 2001 tarihinde dü- zenlenen YÖK'ü protesto eylemi nedeniyle verilen cezalan 25 Ocak 2002'de rektörlüğünönündeağızla- nnı ve gözlerini bantlayıp • YÖK protestosu nedeniyle okulundan atılan PınarÇelik Danıştay karanna karşın okıüuna dönemiyor. oturma eylemiyleprotesto edenöğren- ciler bu nedenle de ceza aldı. Izinsiz gösteri düzenledikleri ge- , rekçesiylePınar Çelik'in de aralann- da bulunduğu 5 kişi okuldan atıldı, 2 kişi ise 1 yıl uzaklaşnrma cezası aldı. Kamuoyunu uzun süremeşgul eden ce- zalarlaügili olarakÇelik, "Bundanön^*• ceYÖICe,IMr\eha}Trded@miziçin hakkimızdasoruşrurmalar aç]kh,ağırcezalarakfak,Bu kez sadece ağızlanmıa banrJayaraksessizceorur- duk. 'IMF'ye, YÖK'e, Savaş'a, Parah Eğitime Evet' yazıh dövizlertaşı- dık. Duyarsızhğı vurgu- iamakiçin önde kaval ça- lan bir arkadaşımızın ar- kasmdan koyun sürüsü gibiyürfidük, Yanibugü- ne kadaryapüklanmızın tam tersi- ni yapük. Ancak yinede ünhersite yönedminin cezalanndan kurrula- madık" dedi. FERtDUN YOCEL BATU YAŞAMINI YlTlRDf OHim orucuna bir kurban daha fstanbnl Haber Servisi - F tipi cezaevlerine ve tecride karşı baş- latılan ölüm orucu eyleminin 552. - gününde Buca Kınklar F Tipi Ce- zaevi'nde kalan Feridun Yücel Ba- tu (33) yaşamını yitirdi. Batu'nun ölümüyle birlikte F tiplerine karşı başlatılan eylem süre- cinde yaşamını yitirenle- rin sayısı 101 'e yüksel- di. Zetiha Ertürk'ün de önceki gün yaşamını yi- tirmesi, ruruklu ve hü- kümlü yakınlannda "ölümlerin hızkazanaca- ğı" endişesine neden oldu. F tipi cezaevlerine karşı başla- tılan ve 9 ayn ekibinkatıldığı ölüm orucunda, eyleme 8 ay önce baş- • Batu'nun ölümüyle birlikte eylem sürecinde yaşamını yitirenlerin sayısı 101'e yükseldi. layan Feridun Yücel Batu, duru- munun af trlaşması üzerine kaldı- nldığı Atatürk Eğitim ve Araştır- ma Hastanesi'nde dün sabah ya- şammı yitirdi. Ölüm orucu eylemi sı- rasında durumunun ağır- laşması üzerine kaldınl- dığı Şişli Etfal Hastane- si'nde önceki gün yaşa- mını yitiren Zeliha Er- türk'ün cenazesi bugün toprağa verilecek. Ertürk'ün cenazesi Ad- li Tıp'tan alınarak öğle saatlerinde Gazi Ceme- vi'ne getirilecek. Cenaze burada düzenlenecek törenin ardından Cebeci Mezarlığı'nda toprağa verilecek. ı IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Bu kez de öğretmenler Antalya'nın Serik ilçesinin karakolunda kafalan- nı duvara vurup kendilerini yarala- mışlar. Türkiye, karakolda kendisine zarar veren insanlann ülkesi olarak ün yaptı. Karakola giden ne yapıp edip, polisimızi zordurumda bırakmak için mutlakabir şeyleryapıyor. Bu yüzden de Türkiye'nin AB ile başı derde gi- riyor. AB ile diyorum, çünkü milleti- miz, bunun işkence olmadığını, ka- za olduğunu bildiği için, Batılılar gibi "Bu ülkede işkence var" diye sokak- lara dökülmüyor. Kafalannı karakol duvarlanna çar- panlar ülkemize büyük bir zarar veri- yortar. Içeriye girdiklerinde biraz dik- katediporayaburayaçarpmasalar ol- mazmış gibi, ille de biryere çarpıyor- lar. Bunu yapanlar da genellikle "va- tanhaini" denen takımdan. Yoksa sı- radanyurttaşbu konuda dikkatli. Ken- disini oraya buraya çarpıp, sonra da "Dayakyedim, işkence yaptılar" di- ye ortalığadökülmüyor. Bundan ülke- ye zarar gelebılecegjni biliyor. Tayyip Erdoğan ülke ülke dolaşıp Kafasını Karakolda Duvara Vuranlar bir daha yapmayacağız diyor. Fakat gelingörün ki hain yurttaşlanmız, ka- rakola girer girmez ya kendini pen- cereden atıyor ya da kafasını duva- ra vuruyor. Şimdi gelin elin gâvuruna durumu anlatın: Onlar dıyecekler ki sizin ül- kenizde karakolda dayak var, işken- ce var. Polis yetkilileri kibar davran- malan için sürekli polisleri uyardıkla- nnı, dünyanın çeşitli yerlerinden egi- tidler getirdiklerini söylüyorlar. Ga- zeteciler de bu konuda ülkemizın aleyhine çaiışıyorlar. Bundan bir sü- re önceAnkara'da bir üniversrteli gen- cin dayak yediğini iddia eden görün- tüler ne yazık ki TV kanallannda ya- yınlandı. Bütün dünyaya rezil olduk. Genç, bir depoyagötürüldü ve çık- tığında eli yüzü tanınmaz haldeydi. Devlet ne yapsın, hemen müfettışle- re görev verdi, araştırma yapmasını söyledi. Araştırmalar yapıldı, sonuç- larortaya çıktı. Polislerin gencino du- rumundan hiçbir sorumluluklan yok- muş. 0 genç de tıpkı Antalya'daki öğretmenlergibi Türk polisini zordu- ruma düşürmek amacıyla kendisini yerden yereatmış, kafasını gözünü kır- mış. Polisin masumiyeti artık müfet- tiş raporlanyla da kanıtlanmış oldu. Şimdi koca devletin müfettişine mi güveneceksiniz, yoksa ne idüğü be- lirsiz bir muhabirin görüntülerine mi? Montaj olmadığı nereden belli. Ben eminim, şimdi Serik Kayma- kamlıgı da öğretmenlerin iddialarını araştıracak ve gerçek ortaya çıka- cak. Benim önen'mAnkara'daki araş- tırmayı yapan müfettişlerin Antal- ya'daki araştırmaya da gönderilme- leri. Depoda eli yüzu parçalanmış gençle ilgilı yaptıkları araştırmada epeycetecrübeedindiklerinı sanıyo- rum. • • • Aslında, biz millet olarak kafayı du- varavurmaya alışmışız. örneğin Meh- rnet Ağar, şimdi Susurluk'tan yargı- lanıyor ya... Çeşitli faili meçhul cina- yetierkonusundahakkında iddialarvar ya... Onu en yüksek oyla mılletvekili seçiyoruz. Bence DYP Genel Baş- kanlığı için de en uygun adayo. DYP'li- lere önerim çalışıp çabalayıp Meh- met Ağar'ı genel başkan yapsınlar. Onun Emniyet Genel Müdürü olduğu dönem, yurttaşlann karakolda kendi- lerini en çok öldürdükleri ve kafalan- nıduvarlaravurcluklan dönemdi.Adam bu yüzden az çekmedi. Düşünüyorum, daha başka kimle- ri başımıza geçirebiliriz diye... Hani şu Manisa'dagençlere işkenceyapmak- tan yargılanan vemahkûm edilmele- rıne rağmen hâlâ o ilde görev yapan polisler var ya, onlan neden bir par- tıden mılletvekili yapmıyoruz ki! Mah- kûmiyet kararlan mı, ona fazlatakma- yın sonunda boyle giderse zamana- şımından ceza almayacaklar. Zaten o çocuklarda kendi kendilerine işken- ce yapmamışlar mıydı? ••• Kafayı duvara vurmak milli bir has- letimiz. örneğin Millet Meclisi Başka- nımız Bülent Arınç, "Göreve geldi- ğim gün inadına sözcüğünü kullan- masaydım, bu tartışmalar kesilmiş olacaktı" diyor. Önce kafaları duva- ra vurup sonra suçu başkalanna atı- yoruz. Kafalan oraya burayavura vu- ra, buralara kadar geldik. Daha dün bizden yoksul olan Bulgaristan gibi ülkeler, şimdi bizden daha ileri bir ekonomik vesiyasi düzenesahip ha- le geldiler. Kıbns örneği ortada. 28 yıldır Kıb- ns konusunda kafayı duvarlara vuru- yoruz. Hervuruşumuzdan sonra Kıb- nslı Türklerin de, Türkiye'nin de du- rumu zora gıriyor. Kofi Annan birra- por hazırlıyor. Iki toplumun eşitliğini ve güvenliğini garanti altına alan bir teklifle karşımıza geliyor. "Hayır" di- ye bağırarak kafamızı duvartara vur- mayı tercih ediyoruz. Böyle giderse tarihe, kafayı duva- ra vuran millet olarak geçeceğiz. 20009 LIYILLARDA ERDAL ATABEK Görmek İçin Çok Beklemedik... AKP yöneticileri seçim öncesinde "Biz değiştik, eskisi gibi değiliz, göreceksiniz, bu ülkenin umu- du olacağız" diyorlardı. Pek çok kişi de bu söyle- min bilerek yapılan bir taktik olduğunu, değişme- nin söz konusu olmayacağını söylüyordu. Işın doğ- rusu, her zaman olduğu gibi, söylenene değil ya- pılana bakılarak karar verilmesiydi. Biz de bu açık söylemin yanında bir de yakın yandaşlara ne söy- lendiğinin bilinmediğini, bu söylemin ancak görü- lerek değerlendirileceğini düşünüyorduk. özellikle düşünülmesi gereken söz bugün AKP Başkanı olan RecepTayyip Erdoğan'ın "Referan- sım Islamdır" sözüdür. Erdoğan sonradan "refe- ransım Islam değildir" demış midir, ben okuma- dım, duymadım, böyte bir şeysöyleyeceğini de san- mıyorum. Çünkü, bir insan dinsel inancını dünya- daki yaşamı için temel ilke kabul ederse, artık ona göre yaşamak, ona göre davranmak zorunluluğu- nu da taşır. Buna kimsenin diyeceği bir şey ola- maz, böyle yaşamak insanın en doğal hakları ara- sındadır. Ancak, topfumsal yaşamı da kendi inan- cına göre düzenlemek için toplumu yönetmek is- ter, bunun için örgütlenir, bunun için iktidar müca- delesi yaparsa, bunun adı "siyasal Islam"dır. Si- yasal Islam için, temel yaşam biçimi Islam dininin kurallandır. Laik yaşam biçimi ise toplum kuralla- nnın din esaslı değil, din dışı esaslı olmasıdır. Top- lum yaşamı dinsel kurallara göredeğil, din dışı ku- rallara göredüzenlenmiştir, ınsanlar kendi yaşam- lannı istedikleri gibi düzenleyebilirler, bunada kim- se karışamaz. Laik vedemokratik yaşam biçimi de budur. Şimdi, görünüşte, AKP din esaslı bir toplum ya- şamı düzenlemesi yapma peşinde olmadığını açık- lamaya çalışmaktadır. Ancak, çok kısa zamanda kuşku verici girişimler hemen ortaya çıkmıştır. Meclis Başkanlığı'na seçilen Bülent Arınç, bu görevi "inatla"istediğıniaçıklamış, eşınin Cumhur- başkanı ve eşini uğurlayışında türbanla gelişini bir meydan okuma olarak gerçekleştirmiştir. Bu tavır, "Ben söylediğimiyaparım, siz de görün bakalım" anlamınıtaşımaktadır. Mesaj açıktır, nettir, ılkadım- da çatışma göze alınmış, erken bir zafer kazanıl- mak istenmiştir. Bu tavnn AKP Başkanı'nı da, Başbakan'ı da bi- raz rahatsız ettiği izlenimi alınmaktadır. Onlar he- men acele etmemek, önce kendi çalışmalarını or- taya koyarak kabul ettirmek, sonra da adım adım "asılplanı" uygulamaya koymak gibi birstrateji dü- şünmüş olmalıdır. Ancak olaylar böyle gelişme- mektedir. Avrupa Topluluğu'na katılmanın bu denli gayre- tinin de "Avrupalı olmak"la ilgisi bulunmadığını düşünmek daha doğrudur. Asıl hedef Avrupa'nın desteğini, "ordununsiyasetekanşmaması"tema- sı üzerinden alabilmektir. Avrupa Topluluğu, ken- di ilkeleri arasında olan askerlerin politika üzerin- de söz sahibi olmamasını destekleyince laiklik il- kesi kolayca tartışmaya açılacak, Cumhuriyetin temel ilkeleri üzerinde "demokratik değişiklikleri" yapılabilecektir. Sjyasal Islam, Avrupa Topluluğu yo- * luyla kendisine çıkış yolu aramaktadır. Uzun vade- . li strateji büyük olasılıkla budur. Içerde iki ana tutum da bu yolun taşlannı döşe- yecek biçimde düzenlenmektedir. Birincisi, kadrolaşma yoluyla görüş vedüşünce- lerini yönetimin her kademesine yerleştirmektir. Milli Eğitim, Içişleri, Sağlık, Sosyal Güvenlık baş- ta olmak üzere en üstten başlayarak derece de- rece aşağıya inerek yapılacak kadro değişıkliği, "söylemleri koruyarak ve görünüşte tepki uyan- dıracak bir şeyyapmadan" istenenleri yapma fır- satları yaratacaktır. Ikincisi de imam-hatiplilerin üniversiteye girme yolu açılarak her düzeydeki kadrolaşmanın bu okullar kökenli olması sağlanacaktır. Bu iki yolla, görünürde pek fazla değişiklik yap- madan istenen her amacı gerçekleştirme yolunda geri dönülmesi çok güç adımlar atılmış olacaktır. Bu çalışmalar, "Türban neredeolsun, nerede ol- masın?" tartışmalanndan çok daha önemlidir ve Cumhuriyetin geleceğiyle yakmdan ilgilidir. Çok beklemeden ortaya çıkan tutum ve davra- nışlann gösterdiğiodurki, "Erbakan Hoca"nın iz- leyicilerindedeğişen hiçbirşeyyoktur. Hoca'nın uz- laşmaz ve inatçı tavıriannın başarısızlığından alı- nan derslerin de pek bir şeyi değiştirmediğı kısa sürede ortaya çıkmıştır. 'Mesela Dedik'te yazdığımız "körebe oyunu" gözlerdeki bağın çıkması ile sonuçlanacağa ben- zemektedir. AKP, seçim öncesi söylemlerini yaptıklanyla or- tadan kaldırmaya başlamıştır. Böyleceeline geçir- diği fırsatı da erkenden harcamaya başlamıştır. Erken hüküm vermedik, bekledik, baktık vegö- rüyoruz. Olan biten budur. Gözlerdeki bağ çözülünce oyun da biter. • • • Mefih CevdetAnday, uluslararası çapta birsa- natçıdır, bir aydındır. Bülent Tanör, büyük bir hukukçu, büyük bir ay- dındır. Insanlığa verdikleri, ülkemize kattıklan ile son- suza dek yaşayacaklardır. Kimileri işte böyle öldükten sonra da yaşar. Kimileri de, ne yazık ki, yaşarken ölmüşlerdir. e-mail: erdalataka superonline.com faks:0212-513 90 98 Kapalı Cezaevi nde kavga 2 mahkûm yaşamını yitirdi AKSARAY(Cumhu- riyet Bürosu) - Aksaray Kapalı Cezaevi'nde mahkûmlar arasında çı- kan kavgada 2 ruruklu yaşamııu yitirdi. Alınan bilgiye göre. 300 kişilik cezaevinde, gasp ve cinayet suçlu- larının kaldıgı 5. ko- ğuştaki mahkûmlar ara- suıda kavga çıktı. Kavgada bıçaklanan AbdullahAktürk ve Bt- lal Ateş adlı mahkûmlar yaşamlannı yitirirken, yaralanan BilaJGençad- lı tutuklu Aksaray Dev- JetHastanesi 'nde tedavi altına alındı. Ola>ın ardından jan- darma tarafindan cezaevi ve çevresinde geniş gü- venlik önlemleri alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle