22 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Zffl KASIM 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ SİT'lere karşı çıkılarak Avrupalı olunamayacağını 'kendi gözleriyle' görecekler AB'cilerimiz Kopenhag'da!• Aralıktaki AB zirvesine gitmeye hazırlanan siyasilerimize tavsiyemiz, konuk olduklan kentin bütünüyle 'SlT' olduğunu bilerek gezmeleri ve bu ortak Avrupa kültürünün tersine olan 'yıkıcı' imar politikalannı da artık terk etmeye karar vermeleri. Siyasilerimız, Avrupa Birliği'nin (AB) aralık ayındaki Kopenhag Zir- vesı'ne adeta çıkarma' yapacaklar. Tam üyelik sürecine ilişkin 'tarih' gö»rüşmelen yaparlarken. ev sahibi kentin kendilerini 'tarihsel kimli- ğiyle' ağırlamasındaki önemi'ni de acaba fark edebilecekler mi?... Bi- zimkiler bir yandan AB mılitanı ke- silip öbür yandan hâlâ SİT düş- manlığıyla' halktan oy isteyerek po- litika yapadursunlar, 'kültürel mi- rası yoketmeyen bir imar polirika- sı' da AvTupa'nın temel ılkesi. Nitekim bu ilkenin yıllardır 'titiz- likle' gözetildiği Avrupa kentleri arasında ise Danimarka nın baş- kenti özel bir misyon da taşıyor. Çünkü burası artık tûm AB ülkeleri için 'ortakAvrupa bilincinin sıya- sal ve kültürel merkezi. Böyle olunca da örneğin Türkiye gibi 'bizi de aranıza alın' diyen AB adayı konuklanna, nasıl bir kentsel çevre anlayışına ortak olacaklannı da kendini örnekleyerek gösteri- yor. Tarlhlyle bütünleşen Kent Bizim birçok kentimiz belki de 2000 yaşındayken, 12. yüzyılda Amager Adaları'ndaki adacığın üzerine inşa edilen 'Piskopos Kale- si'yle kurulmaya başlanan Kopen- hag, 15. yüzyılda başkent oldu. Reform dönemindeki dinsel çatış- malar, 17. yüzyılda tsveç'le yapılan savaşlar, 18. yüzyılda büyük yangın- lar, 19. yüzyılda Ingilızlerin yağdır- dığı bombalar, 20. yüzyıldaki sana- yileşme ve buna bağlı göç baskınla- nyla hemen her çağda yıkım ve ye- niden yapılanmayı yaşamasına rağ- men, bugünkü görünümü ise tam bir müze kent 1 gıbı. YUKSEK KURUU İLKE KAR&RURINA CDRE HEF CESr NSAi VE K2Kİ HÜMHME* îülıSNULMASl Y4SAKTS - ; V £ M * İ « İ « H İ Ğ «ÇSNC* 16. yüzyıhn sonlannda gemicih- ğin ve demzaşın ticaretin de başken- ti olan Kopenhag'da bu dönemden kalma Borsa Binası, Holmen Kili- sesi, Rosenborg Sarayı, Yuvarlak Kule gibi anıtsal binalar tarihi bel- gelemeyı sürdürüyorlar... Kent mer- kezindeki 17. yy'a ait Charlotten- borg Sarayı'nda Kraliyet Güzel Sa- natlar Akademisi, Kale adacığında- ki Christiansborg Sarayı'nda Par- lamento'yla bırlikte Yüksek Mah- keme ve Dışişleri Bakanlığı, Prin- ces Sarayı'nda Ulusal Müzeyeralı- yor. Dığer hemen tüm kamu hizmet- leri de benzer tanhi büıalarda veri- lıyor... Blzlmkilerlrt' tutumları Şimdi, işte böylesine özenle ko- runan bir kente'AB üyeliğimiz' için gidecek pohtikacılanmızın nasıl bir 'imar kültürü'yle masaya otura- caklanna bir bakalım. 3 Kasım seçimlerine kadar AB'nin militanı olan bir liderin par- tisi, tstanburdaki Dolmabahçe ve AVRUPA'YA HAZIRLANAN 'TAVŞANLI' - Yaklaşık 800 yıllık geçmişini hemen tüm mimari ve kentsel değerleriyle koruyan Kopenhag'da tüm Avrupa'nın ortak geleceği konuşulacak... (üstte) AB'ye girme umudumuzu da üstlenen iktidar partisinin Kütahya milletvekillerinden eski Tavşanlı belediye başkanının, korunacak binalara astığı "uyarı tabelası" ise tarihe karşı "imar duyarsızlığının" ideolojik simgesi gibi... (solda) Yıldız saraylannın bahçelerine bile Swiss Otel'ler, Conrad'lar dıken si- yasetiyle imar tarihimizde yerini al- dı. Ezan susmaz, bayrak inmez sloganlanyla AB'ye ilk adımlan at- makla övünen bir kadın lider de Sa- nyer SlT alanlanndaki kaçak vil- lalan' ile imar rantının simgesi ol- du. AB'ye 'mUliyetçi' hassasiyetler- le soğuk bakan partinin millervekil- leri ise düşününüz ki Türklerin Ana- dolu'ya egemen olmasmı başlatan savaşın yapıldığı 'Çaldıran Ova- sı'nı koruyan 'Tarihi SÎT sınınnın daraltılması' için TBMM raporu hazırladılar ve ovanm imara açılma- sma öncülük ettiler. Yıne seçimlerden önce Başba- kan'ın partisinden olan kimi millet- vekilleri de Ege koylarında' arke- olojik mirası ve doğal çevreyi yok edecek projelerle tunstik tesis kur- mak isteyen yatırımcılann "iş takip- çiliğini yaptılar; hatta bu projelere izin vermeyen Koruma Kurullan üzerinde siyasi terör kurdular. Ya 'parlamento muzdakller? Kopenhag'a gitmeye hazırlanan iktidar ve muhalefet partisinde de durum çok farkJı değil. Muhalefetteki sosyal demokrat partinin, tanhsel ve doğal zenginli- ğıyle ünlü bir ilimizden parlamento- ya kazandırdığı bir doktor' millet- vekıh, seçim propagandasında şun- lan söylüyordu: SlT kararlarıyla Gökova'da, Datça'da insanların eli kolu bağlamyor, bunu çözece- ğiz.' (Hürriyet-26.10.2002) îktidardaİci muhafazakâr parti- nin AB ıçın her gün tarihi bir Avru- pa kentine giden lideri de henüz 'de- ğişmediği' yıllarda' Anıtlar Kuru- lu Kaldırılmair demişti. (Cumhu- nyet-28.10.1996) Kımilerine göre 'değiştikten' sonraki seçim sürecin- de halka şu sözü vermişti: 'StT ilan- lan ideolojik amaçlıdır, bunlar so- na erecek." (30 Ekim.2002-Tele- vızyonlar) Aynı partiden milletvekilliğine se- çilen bir belediye başkanının, kültür mirası evleri yıkıma terk ederek, du- varlanna astığı; 'koruma karan ne- deniyle müdahale edilemiyor. yak- laşmayın tehlikelidir' gibi tabela- larla halkı tanhe karşı kışkırtması' ise aslında 'ideolojilerini' gösteri- yordu... (Cumhuriyet- 07.11.2002) Evet... Ister barajda takılsmlar, is- ter seçilsinler, siyasilerimizin büyük çoğunluğu eski kent dokulannın ve tarihsel mirasın korunmasına karşı duyarsız, hatta tepkilı ve bazılan da 'suçlu' dunımdalar. Şimdi Kopenhag'da bu tutumlan- nın 'tersini görerek' AB pazarlığı- na girdiklerinde, eğer Avrupa'ya 'gûven' veremiyorlarsa, konuk ol- duklan kente de bakarak bilsinler ki bunun önemh bir nedeni de o 'uzlaş- ma' içinde olduklan. imar rantına dayalı 'SİT düşmanlıklan'dır... Magnus Naideman Taksim Sanat Galerisi'ndeki sergisinde sirklerin renkli dünyasını gösteriyor Işıkların ardında kalan ötelüyaşamlar NENA ÇALİDİS Yaşamını fotoğraf, fotoğraf an- layışını da yaşamı ile özdeşleşti- ren Magnus Naideman 18. ls- tanbul Fotoğraf Günleri kapsa- mında Taksim Sanat Galerisi'nin üst salonunda 30 Kasım'a dek Sirk çalışmasını sergiliyor. 19 yaşmda tiyatro oyuncusu ol- duğu yıllarda, tiyatroyu fotoğraf- lamanın tiyatro oyuncusu olmak- tan daha İceyifli olduğuna karar verince Nordens Fotoskola'da fo- toğraf eğitimi almaya başlama karan aldı. 'Sirk birlikte olunabilecek tek aile' Naideman'ın yaşamı tesa- düfler üzerine kurulu.Tıyatro- nun yanı sıra profesyonel an- lamda müzikle de uğraşan sa- natçının yaşamı Circns Cir- kor'den gelen teklif üzerine başka bir boyut kazandı. Yaşamının belki de dönüm noktası olan süreci şu sözler- le açıklıyor: "Sirk, üç aylık yaz tatili süresince onlar için miizik yapmamızı istemişti. Bu zaman zarfında her şeyin çok iyi gideceğini ve okuluma geri dö- neceğimi düşünüyordum. Fakat öyle olmadı. tur önce altı daha sonra da 3 ay uzatıldı. Orada ya- şananlar insan ruhuna hoş geli- yordu. Sirkteki insanları daha önceden tanıdığım için çok eğ- lenceli olur düşüncesiyle onlaıia birlikte kalmaya karar verdim." Sirkte müzisyen, teknik sorum- lu, şoför ve rehber olarak çalışan Naideman zamanın büyük bir bö- lümünü kumpanya fotoğrafları çe- kerek geçirda. ardmdan da "Out of Circus" adlı fotoğraf albümünü çıkardı. Şimdi ise o dönemden der- lediği çalışmalann bir bölümünü Istanbullu sanatseverlerin beğeni- sine sunuyor. Sirk ona göre birlik- te olunabilecek tek aile: müzisyen- leri, hilkat garibeleri. akrobatlan, balerinleri, garip insanlan ve pri- madonnalan ile bu muhteşem top- luluk yaratıcı bir atmosfer oluştu- ruyor. Siyah-beyaz kimi zaman da renkli fotoğraflara rastlamanın mümkün olduğu bu sergide insanm gözüne çarpan şey, sirkin renkli ve Yaşamı tesadüfler üzerine kurulu. şatafatlı dünyasının ardında kalan yalnızlık. Naideman'a göre o in- sanlann sabit yaşamlan yok, evle- ri, aileleri yok derken gözleri ob- jektifinin görüntülediği fotoğraf- lara bakarak "Belki aralarında birilerinin sevgilisi var" diyor. Magnus Naideman'a ve onun fo- toğraflanna bakınca insan iki şeyi görüyor; fotoğrafınm yaşamını, yaşamının da fotoğraf anlayışı ile bütünleştiğini. Objektifinin içine aldığı her kareyi dolu dolu yaşamak istiyor. Onun için insanlarla birebir iliş- kiler kurmaktan yana. Çünkü, bu platformda kurulan ilişkiler sa- yesinde konuya daha hâkim ol- duğunu düşünüyor. Mozambik, Bangladeş, Güney Afrika gibi üçüncü dünya ülkele- rindeki insanlan fotoğraflamayı çok seviyor. o insanlar da Batılı insanJar da olmayan farklı bir şey- lerin olduğunu düşünüyor. Ona göre bu insanlar, yaşadıkJan her zorluğa rağmen hayatı ve yaşa- mayı çok seviyor... tsveç'te yaşayan sanatçı ülkesin- de maddi olarak pek çok olanağa sahip olduklannı, fakat bu tarz ülkelerdeki insanlann sa- hip olduklan bazı şeylere ken- dilerinin sahip olmadığını söylüyor ve ekliyor, o insan- lann bulunduklan halleri gö- rünrülemeyı çok sevıyorum. Parçalanmış insanlarda bilgelik görüyor Hayatlannda her şeyi bir yana bırakıp kendi yapmak is- tedikleri şeyleri yapan insa- nlan kadrajının ıçine ahnak- tan keyif alan Naideman alko- lik. fakir, uyuşturucu bağımlısı gi- bi parçalanmış insanlarda bir çeşit bilgelik gördüğünü söylüyor. Bu bilgeliğe de normal insanlann sa- hip olmadığı kanısında. Kış aylannda rock gruplann tur- nelerine kamyon şoförü olarak ka- tılan Naideman, onlann konserle- nnı ve pistın ardından yaşamlannı görüntülemeyi seviyor. Istanbul'u çok beğendiğini söyleyen sanatçı, îstanbul'un en çok Kasımpaşa semtini fotoğraflamaktan hoşlan- dığını da saklamıyor. Naideman'ın sirkte çahştığı dönemde çektiği fotoğraflar o renkli ve şatafat- lı diinyanın ardında saklanan yalnızlığı da ortaya çıkarıyor. TERAKKİVAKFI OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI DUYURUSU Terraki Vakfı'nın Olağan Genel Kurul Toplantısı 18 Aralık 2002 Çarşamba günü saat: 18:00'de "Ebulula Mardin Caddesi No:12/A Levent/Beşiktaş-İSTANBUL " adresinde bulunan Terakki Vakfı Levent Orta Öğretim Kampüsü Toplantı Salonunda yapılacaktır. Belirtilen gün ve saatte yeterli nisap sağlanamadığı takdirde, toplantı 25 Aralık 2002 Çarşamba günü saat: 18:00'de aynı yerde yapılacaktır. Toplantı gündemi aşağıda belirtilmiştir. GÜNDEM: 1. Başkanlık Divanı seçimi ve Genel Kurul tutanaklarınnın Başkanlık Divanınca ımza edilmesine yetki verilmesi; 2. 2003 Yılı Bütçesi'nin görüşülerek karara bağlanması; 3. Dilekler Ebulula Mardin Caddesi 12'A Tel: (0212) 351 00 60 34335 Levent-İSTANBUL www.terakki.org.tr ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Talat Sait Halman'la Bir Shakespeare Akşamı 22 Kasım Cuma akşamı, Nışantaşı'ndaki Ekoldrama Sanat Evi'nde. değerli düşünce in- sanımız Talat Sait Halman'ın "Türk Shakespe- are " başlığıyla düzenledığı, gerıde eşsız tatlar bı- rakan bir "Shakespeare turu"na katıldık. Ve na- sıl geçtiğini bilmediğimız bir zaman parçasının ar- dından, yüzyıllar önce yaşamış Shakespeare'in ne kadar bugünün dünyasından, aynı zamanda da ne kadar bizden olduğunun bilıncine bir kez daha vardık. Öteden beri Shakespeare'in bir özellığine uz- manlarca dikkat çekilir; bu oyun yazarının eser- lerinı, kısıtlı bir temsil zamanı boyunca tümüyle algılanamayacak ve özumsenemeyecek zengin- likte olduğundan, Shakespeare'i görmenin yanı sıra dahası belki de gormezden önce okumanın şart oduğundan söz edilır. Üstelik Bertolt Brecht, "Shakespeare'i Okuma Sanatı" başlıklı bir yazısında, dünya edebiyatının bu devini oku- manın bıle bellı bir hüner gerektırdığini söylemiş, onu öylece okuyabileceklerine inananlara da şöyle meydan okumuştur: "Birdeneyin bakalım!" Dünya edebiyatının gerçek anlamda Shakes- peare hayranı olan bir başka büyuğune, Goet- he'ye göre ise "En iyisi, Shakespeare'i bıze uy- gun biçimde okuyan birini dinlemektir... Gözleri- mizi kapayıp, doğal ve doğallığı içersinde doğru bir sesin Shakespeare 7 okumasına kulak vermek- ten daha yüce bir haz yoktur..." Talat Sait Halman'ın "Türk Shakespeare" baş- lıklı konuşması, dınleyenlere ışte böyle bir hazzı sonuna kadar yaşatan bir düzenlemeydi. Hal- man, "Krallar ve Soytanlar" başlığını taşıyan, yıl- lar önce Müşfık Kenter tarafından unutulmaz göruntulerle dramatıze edılmış kolajıyla o akşam orada bulunanlara bir yandan Shakespeare'in evrenselliğinın kapılannı sonuna kadar açarken öte yandan da eserleriyle başlı başına bir evren yaratmış olan bu büyük şairın ve yazarın en yö- resel tatların dokusuyla nasıl bıze ulaşabildiğinin kanıtlarını da sergiledı. Goethe'ye göre Shakespeare, "tek tek eserle- rinin temeline her defasında yeni bir kavram yer- leştırir... Başka yazartardan farklı olarak her defa- sında yeni bır malzeme aramaz, fakat odak nok- tasına yeni bir kavram yerleştirerek, bu kavram ile dünya ve evren arasında bağıntı kurar..." Böyle bir yapı içersinde, "Shakespeare ve Politika" baş- lıklı çok ilginç bir kitap kaleme almış olan araş- tırmacı Ekkehart Krippendorff'a göre Shakes- peare'in çeşitli eserlerinden oluşma kolajlan ger- çekleştirmek son derece güç bir ıştir, çünkü bu kolajların yapımı sırasında bağlamları dışına çı- kartılan alıntılar, rahatlıkla anlam kaymalanna ve yozlaşmalarına uğrayabilır. Bu açıdan bakıldığında, Talat Sait Halman'ın "Türk Shakespeare" başlığıyla sunduğu kolajın değeri daha çok anlaşılır. Çünkü Sayın Halman, ancak çok boyutlu bir kütürel donanımdan kay- naklanabilecek doğru saptamalarla, Shakespe- are'in pek çok eserinden yaptığı alıntıları bir bü- tün olarak Shakespeare'i mükemmel temsil eden bır bütünde birleştirmiş; böylece de Shakespe- are'in her eserinde ele aldığı kavramları ortak bir Shakespeare çatısı altında birleştirmeyi başar- mış. Böyle bir geceyi olanaklı kıldıkları için hem Ekoldrama Sanat Evi'nin değerli kurucusu ve yö- neticisi Gülsen Çaltıl'a, hem de bu düzenleme- ye çok emekleri geçen Ayla ve Beklan Algan'a en içten teşekkürlerimi sunmak ıstiyorum. Ka- nımca "Sanat Evi" başlığı, özellikle ortamımızda, ancak sanatın düşünceyle buluştuğu yer oluna- bildiği ölçüde hak edilebilir. Talat Sait Halman'ın "Türk Shakespeare" başlığıyla düzenlediği ede- biyat turu da ancak sanatın düşünce ile buluşa- bildığı yerlere layık bır olaydı! e posta: ahmetcemal(« superonline.com acem20f hotmail.com Amerikalı felsefeci Ravvls öldii • WASHINGTON (AA) - Amenkalı felsefeci John Ravvls, 81 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. 20. yüzyıhn önde gelen felsefecileri arasında gösterilen Rawls. 'Adalet Kuramı'nın babasıydı. Rawls, bütün ömrünü adil devlet ve bu devlet içinde bireyin rolü kavramını geliştirmeye adamıştı. 1971 'de yayımlanan 'Adalet Kuramı", siyaset felsefesi alanında yenilikçi bir yapıt olarak değerlendiriliyordu. MKARA - UZAKDOĞU FUH FESTtVAÜ • ANKARA ÜNİ\ERSİTESİ AHMET TANER KIŞLALI SANAT EVt'nde 14.00'te 'Samurai X: The Movie'. (0 312 319 14/217) • ODTÜ MM25 AMFİSt'nde 14.00'te 'Ecstasy of The Angels-Melekler Hapı 5 . 16.30da 'Chunhyang-Chunhyang'. (0 312 210 41 51) KÜLTÜK • SANAT •1885 ORTAOYUNCULAR İSTİKLAL CAO. N0:140 TEL: (0 212) 25118 65-66 FAX: (0 212) 244 43 27 www.ortaoyuncular.com Ferhan Şensoy'un I I t BIRI BİZİ DIKIZLIYORRÖNTGENCİLERE %IO İNDİRİMLIGÜLDÜRÜ CUMA-CUMARTESİ 20.00 PAZARI5.00ve 18.00 Kultür Bakanİığt'rtfn katktlanyia Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER PERŞEMBE 20.00 Bilet Sattş/Rezervasyon: Ortaoyuncular Gişesi / 0 212 25118 65-66
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle