Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2002 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SÎRMEN
Keş ZühtiiMîidüp mü OMu?
Esat Mahmud Karskurt, Galatasaray'da okudu-
ğum yıllarda, okulastei edebiyat öğretmenlerinden
biri ve dönemin ünlLfopüler romancılannın başta ge-
leniydi.
öğrencılerarasındaki adı Kara Mahmutolan bu ef-
sanevi hocaya r»ep Jiaktan uzağa saygı duydum.
Efsanesi birçok yrıîjnden kaynaklanıyordu.
Her şeyden önce. ^a-zdığı romanları ciddiye almaz,
sınıftaögrencilerineTangi romanlan okuduklannı sor-
duğunda, kendisinin<;ileri söyleyenleri azarlar,
- Size roman edeb^ser, diyorum, sen bana ne ya-
nrt venyorsun, birdara böyleşeylerokuduğunuduy-
mayayım. derdi.
Şaka kaidıran, mizahının oklannı kendisineyönelt-
mesini bilen birkişiyd: yıllar sonra, bin dokuzyüzyet-
mişlerde, Hrfzı Topuz'un siyah beyaz, tek kanallı
TRT'de yaptığı "BirFonu Bir Konuk" programlann-
dan bırinde bu yöntire tanık olmuştum.
Esat Mahmud Be\ ellili yıllarda CHP milletvekili
olarak, Inönü'nün \an ında demokrasi mücadelesi-
ne katılmış, Yeşilkö\Havalimanı'nda, güvenlik güç-
leri etiketi altında dolaşan eşkıyaya karşı Ismet Pa-
şa'ya kalkan olmuş kş>i olarak da saygı kazanmıştı.
Okulun ya son yılı^d ı ya da ben üniversiteye yeni
başlamıştım.. Esat Mahmud Hoca'yı Beyoğlu'nda
gördüm, yanına yaklaş-ıp saygılanmı sundum.
- Okulda neler olıyor, ne degişiklikler var? diye
sordu.
- Zühtû Bey müdür muavini oldu efendim, dedim.
Pek fazla sevilme/en biraz hafife alınan Zühtü
Bey'in lakabı 'keş' idı.
Hoca sordu:
- Hangi Zühtü, Keş Zühtü mü?
- Evet efendim, dedim Keş Zühtü Bey...
- Keş Zühtü müdür muavini oldu ha, okulun halini
anladım evladım, hiçboşuna çeneni yorma...
- * • •
Çarşamba gecesi, 'üryamda Esat Mahmud'u gör-
düm, yine. Rüya bu ya, o yine kalın ayakkabılannı bob
stili andıran kıyafetini kuşanmıştı ve ölümden sonra
yaşlanılmadığından, o yine aynı yaştaydı.
Yine yanına gittim, saygılanmı sundum. Ama artık
ben, genç bir oğrencı değildim, saçları dökülmüş, şiş-
manlamış, attmışını aşmış biriydım.
Bana "ben bunun nareden hocası oluyorum" gi-
biterinden tuhaf tuhaf baktı. Tabii rüyada olduğunu
nerden bilsindi ki?
Ama bu kez, okulu sormadı.
- Eee anlat bakalım, dedi, ben görmeyeli ülke ne
halde, neler oldu.
- Yeni bakanlar açıklandı efendim, dedim.
- Kimler gelmiş?
- Efendim Maliye Bakanlığı'na Kemalettin Una-
kıtan geldı.
- Kim o?
- Hakkında dokuz ayrı suçtan kovuşturma var, bi-
ri de çıkar sağlamak için çete oluşturmak...
- Yaa dedi, şimdi Maliye Bakanı mı oldu?
- Yaaa efendim, dedim öyle oldu.
- Peki Milli Eğitim'e kim geldi?
- Erkan Mumcu, dıye, ANAP'tan AKP'ye transfer
olan gençten bir politikacı.
Sonra ekledim:
- Aslında ilk listede Beşir Atalay vardı da, onu
Cumhurbaşkanı değiştirdi.
- Neden? dedi.
- 28 Şubat süreci sırasında, irticai faaliyete karış-
tığı saptanmıştı da, dedim.
• • •
Sonra Hoca sorulan birbiri ardına sıralamasın di-
ye ekledim:
- Efendim, enerjinin başına hakkında İGDAŞ dos-
yasında iddialar olan Hilmi Güler geldi...
- Ulaştırmanın başına da, denız otobüsleri işinde
yolsuzluk yaptığına daır iddialar olan Binali Yıldınm
getırildi...
Hoca sıkılmıştı, akçalı konulardan çıkmak için sor-
du:
- Kültür Bakanı kim oldu?
- Hüseyin Çelik, efendim...
- Nasıl bir adam?
- Vallahi en çok satan yazarlanmızdan Ahmet Al-
tan ile en çok yabancı dile çevrilmiş romancımız Or-
han Pamuk'a salon enteli, dedi yadırgadım.
- Neden öyle, dedi?
- Ben de anlamadım, çünkü her ikisini de okuma-
mış, ama okunmaya deger olmadıklannı okumadan
anlamış.
Hoca sinirleniyordu, oirazdan gürleyecek sandım.
Ama hiç öyle olmadı, mahzun bir rfade ile,
- Anladım.. her şeyi çok iyi anladım, boşuna çene-
ni yorma dedi.
Sonra tam yanından ayrılacakken, şöyle bir göz-
lerini kıstı ve
- Seni tanıdım, dedi.
- Nasıl efendim? diye sordum.
- Evet dedi, evet.. sen yıllar önce okula Keş Zühtü'nün
müdür muavini olduğu haberini veren o çocuksun.
Sonra kendi kendine söylenerek uzaklaştı.
- Allah Allah, dedi, bjnca insan arasından rüyası-
na girecek doğru dürüst birini bile bulamayıp da, şu
şeamet tellalına rastlanak da ne talihî
Tam o sırada 7.4 şiddetınde depremin gümbürtü-
süyle uyandım. Sahur için davulcu geçiyordu sokak-
tan...
- Eline sağlık davulcu, dedim...
Beni, Hoca'nın yıkılmış halini daha fazla görmek-
ten kurtarmıştı.
Akgündüz'ün Iedekesi gönderildi
• tstanbul Haber Servsi - Bağcılar Cumhuriyet
Başsavcılığı. "dolandırcılık'' iddiasıyla başlatılan
soruşturma kapsamınd*. Bağımsız Siirt Milletvekili
Fadıl Akgündüz'ün dohınulmazlığının TBMM
tarafından kaldınlması .stemiyle hazırladığı fezlekeyi
Adalet Bakanlığrna göaderdi. Milletvekili
Akgündüz. dokunulmadığının kaldınlmasıyla
hakkında dava açılmasıhalinde. 494 ile 1235 yıl
arasında hapis cezası isemiyle yargılanabilecek.
tHD avukatmdan yargıca eleştipi
• ANKARA (Cumhuiiyet Bürosu) - Insan Haklan
Demeği (IHD) hakkınca, Siirt Şubesfnin 25 Mart
2001 tarihindeki genel aırulunda 2908 sayılı
Dernekler Yasası'na aycın hareket edildiği iddiasıyla
açılan kapatma davasını devam edildi. Ankara 11.
Asliye Hukuk Mahkerresi'nde görülen davanın
duruşmasında söz alan HD'nin avukatı Yusuf Alataş,
Yaıgıç Mehmet Kartal'n, cumhuriyet savcısı ile
müzakere yapmasını el^tirerek "Bu yüzden bu
ülkede adil yargılama yıpılmıyor" dedi. Kartal ise
savcı ile müzakere yapnadıklannı, Demekler
Yasasrnın ilgili maddeerini incelediklerini kaydetti.
58. hükümette görev alan bakanlann çoğu Milli Türk Talebe Birliği geleneğinden geliyor
Iktidann çatisıMTTB 'denANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan AbduDah Gül'ün oluşturdu-
ğu iktidann ana çatisı, 1960"lı yıllar-
da "mukaddesatçı" gençliği örgütle-
yen Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)
geleneğinden geliyor.
Cumhuriyet" in derlediği bilgilere
göre, Başbakan AbduDah Güi geçmiş-
te MTTB'nin Istanbul Icra Konseyi
BaşkanhğYnı üstlendi. MTTB, o yıl-
larda çoğunlukla "tmamHatip Okul-
lan Mezunlan, Din Görevtileri Fede-
rasyofüan, Türkiye Komünizmle Mü-
cadele Dernekleri" ile ortaklaşa "MB-
K Şahlaıuş", şair N'ecip Fazıl Kısakü-
rek'in de katıldığı "Ayasofya'yı tba-
dete Açma", "Fetih HaftasT gibi çe-
şitli mitingler. toplantılar düzenledi.
İstanburdaki Fener Rum Patrikhane-
si aleyhine gösterilerin de düzenlen-
• 196O'lı yıllarda 'mukaddesatçı' gençleri örgütleyen Milli Türk Talebe Birliği,
58. hükümetin de ana çatısmı oluşturdu. Başbakan Abdullah Gül, geçmişte, MTTB
Istanbul Icra Konseyi Başkanlığı'nı yürütmüştü. Kabinede Gül haricinde MTTB ile
ilişkili olan diğer bakanlar ise Ali Babacan, Cemil Çiçek ve Beşir Atalay.
diği 1970'te yapılan Tetih HaftasT
miringinde, bugünkü 58. hükümette
Adalet Bakanlığı görevini üstlenen
CemilÇîçek şu komışmayı yaptı • "İha-
netieri aıînkherkes taranndan biünen
ve mflkt hayaüna karşı giriştiği komp-
lolar kattnerleşen Patrikhane'nin zul-
mü, mfllet üzerinden kaldırümabdır."
İlk türban eyfemi
MTTB'nin aynı yülarda destek ver-
diği girişimler arasında "ilk türban
eylenai" de göze çarpıyoT. 1968 yılın-
da, yasak olmasına karşın okula "tür-
ban'' ile girmekte ısrar eden Ankara
tlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Ha-
tice Babacan ile derslerinde "tslami-
vette refonn gerektiğini" dile getiren
lslam Tarihi öğretim üyesi Doç. Dr.
Bahriye Üçok'a hakaret eden Musta-
fa Demirsöz disipün kurulu karanyla
fakülteden atıldılar. Babacan ve De-
mirsöz'ün eylemleri, Ankara îlahiyat
Fakültesi öğrencilerinin boykot başlat-
malannı tetikledi. Boykot, diğer üni-
versıtelere sıçradı, sol öğrenciler de
"boykotu boykot" kararlan aldılar. Ül-
kenin birçok yerinde çaüşmalar çıktı.
Dönemin Ankara Ilahiyat Fakülte-
si Dekanı Prof. Hüseyin Yurdaydm,
olaylann yaşandığı günlerde konuya
ilişkin yaptığı açıklamada şunlan söy-
ledi: "BaşmıaçmayanHauce Babacan,
fakülte sınavianna vaktiyle başı açık
olarak girdL Sonradan başmı örtme-
yebaşladL Bunun doğru obnadığınıbD-
diren öğretmenlerine hakarette bu-
lundu."
Bugün AKP hükümetinde Devlet
Bakanlığı 'nı üstlenen AK Babacan'ın
halası olduğu belirlenen Hatice Baba-
can'ın 1968-
de gerçekleştirdiği Tür-
SHP acil planını açıkladı
Karctycdçın:
Solilkeler
göz ardı edildi
tstanbul Haber Servisi - SHP Genel
Başkanı Murat Karayalçın, 1980'den
sonra ülkemızde solun eşitliği unuttuğunu
vurgulayarak partisınce hazırlanan
yoksulluğu yenme planının yaşama
geçmesi halinde. sorunun çözüleceğini
söyledi. Başbakan Gül\e hükümetine
başanlar dileyen Karayalçın, AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
girişimlennı olumlu bulduğunu ve
"Kıbns, Avrupa Birfiği ve AGSP biıükte
ele ahnmahdır" yönündeki görüşlerine
katıldığını belırtti. Partisince hazırlanan
" YoksuDuğu Yenmek tçin Acfl Plan" adlı
projeyi, SHP Istanbul II Merkezi'nde
açıİdayan Karayalçın. "Bu projeyi
içtenhİde hükümete öneriyorum" dedi. 15
milyon yurttaşımızın, günde 2 dolardan az
bir gelirle yaşamaya çahştığına dikkat
çeken Karayalçın, "tophımsal kalkan"
niteliğindeki 3 yıllık projelerinin
gerektirdiği kaynağm, kayıt dışı
ekonominin kayda alınması, KDV ve
ÖTV oranlannuı düşürülmesiyle, büyük
ölçüde sağlanacagını vurguladı.
"NeoKberal söylemleri bir kenara
bırakmak gerekryor. 3 Kasım seçimkri
öncesinde önde gösterüen sol partikr.
neoKberal sKasete teslinı oidular. Türkiye
solu, eşitük. özgürlük ve dayanışmanm
eşdeğerü ve eşzamanh ilkeler olduğunu göz
ardı etti" dıyen Karayalçın, seçim
bildirgesinde her yıl 1 milyon kişiye iş
bulacağını açıklayan bir sosyal demokrat
partinin, sözünü tutabilmesi için her yıl
100 milyar dolarlık yatınm yapmak
gerektiğine işaret etti.
'Türkiye bir çadır devieti değQ'
Karayalçın, siyasal îslamcılann,
yoksulluğun artmasını, özellikle
varoşlarda kullandiklannı, bu sayede
siyasi hegemonya kurduklannı anlath.
AKP lideri Erdoğan'ın, partisinin
milleUekıllerinden muhalefet görevini
üstlenmelerini istemesinin, iktidann
doğasına aykın olduğunu anlatan
Karayalçın. "CHP'nin, iktidann bir
parçası olma arzusunun da Erdoğan'ın bu
açıklamasinda payı var. Kavga etmeden,
ağız dalaşı yapmadan, hırçın olmadan da
muhalefet yapıhr. SHP, yapKi ve yol
gösteriri muhalefet yapacak" dedi.
Erdoğan'm devlet memurlanna özetle,
" Ya uyarsınız, ya gjdersiniz" demesini
eleştiren Karayalçın, devlet memurlannnı,
anayasa ve yasalardan aldddan yetkileri
kullandiklannı, Türkiye"nin bir çadn"
devieti olmadığını ifade etti.
DYP Genel Merkezi girişinde toplanan partüiler Mehmet Ağar'ı alkış ve çiçeklerle karşıladı. (AA)
Genel başkanlık çalışmalannı partiden yürütecek
DYP, Ağaria MecKs'te
SERTAÇ EŞ
ANKARA - DYP Genel Idare
Kurulu'ndan (GlK), daha önce
partiden aynlanlann dönmesine
ilişkin çıkan karann ardından es-
ki Içişleri Bakanı Mehmet Ağar,
partisine geri döndü. Üyelik baş-
vurusunda bulunan Ağar,
DYP'den şeklen aynldığını, ta-
ban tarafından verilecek her gö-
reve hazu- olduğunu söyledi. Ça-
lışmalannı DYP Genel
Merkezi'nden yürütece-
ğini açıklayan Ağar, önü-
müzdeki hafta bölge top-
lantılarına katılarak de-
legelerden oy isteyecek.
Genel Başkan Yarduncı-
sı Hasan Eldnci, Ağar'uı
partiden hiçbir zaman
kopmadığını. sadece git-
tiği gurbetten döndüğünü söyle-
di. DYP Genel Başkan Yardım-
cısı Satim Ensarioğlu da kongre-
de Ağar'ı destekleyeceğini açık-
ladı. Ağar'ın DYP'ye katılunıy-
la, bu parti tek milletvekiliyle
TBMNl'de temsil edilecek.
Susurluk'ta meydana gelen ka-
zanın ardından başlayan ve RE-
FAHYOL hükümeti ile ilerleyen
süreçte Içişleri Bakanlığı ve
DYP "den kopan Ağar, dün yeni-
den eski partisine döndü. Ağar,
parti genel merkezine Ziya Gö-
kalp Caddesi'nden yürüyerek gel-
di. Parti girişinde toplanan kala-
balık Ağar'ı alkış ve çiçeklerle
karşıladı. Siyasi işlerden sonım-
lu Genel Başkan Yardımcısı Ekin-
ci'ye üyelik başvurusunu yapan
Ağar, GÎK'in karannın arduıdan
partisine geri dönmeye karar ver-
diğini dile getirdi.
GtK üyelerine şükranlannı sun-
duğunu belirten Ağar, herkesin
yann endişesi olmadan uyuya-
• Partiden aynlanlann geri dönmesine ilişkin
GÎK karannın ardından dün DYP'ye tekrar
üye olan Mehmet Ağar, tabanın vereceği her
göreve hazır olduğunu söyledi. Ağar'ın
başkan adaylığına, Çiller'in kurmaylan
Ekinci, Ensarioğlu'ndan da destek geldi.
bilmesi için DYP'nin iktidar ol-
ması gerektiğini söyledi.
Dilekçeyi vermesinin arduıdan
başına açıklama yapan Ağar,
DYP'nin büyük bir bütünleşme-
ye ihtiyacı olduğunu behrtti. Ağar,
"Sırtını, gönlünü, kalbini Ana-
dolu'ya dayamayan bir partinin,
hek bu partinin güç kazanabflme-
si mümkün değfldir" diye konuş-
tu. Parti tarafından kendisine ve-
rilecek görevleri yapmaya hazu
olduğunu belirten Ağar, "Bugö-
revin nelerolacağmı partimiân ta-
banı tayin edecektir" dedi.
Ağar, aday olup olmayacağınnı
sorulması üzerine, "Daha sonra
onu acıklanz. Şu an tabana kar-
şı bir saygısızhk yapmama dü-
şüncesindeyim. Onlaria beraber
görüşehm, daha sonra acıkJanz"
değerlendırmesini yapn. DYP'ye
geçme konusunda kendi seçme-
niyle görüştüğünü ve olurunu al-
dığını belirten Ağar. TBMM'de
grup kurmak için henüz erken
olduğunu söyledi.
Ağar'a ilk açık
destek de DYP Ge-
nel Başkan Yardım-
cısı Ensarioğ-
lu'ndan geldi.
Ağar'ı tanıdığını
belirten Ensarioğ-
lu, "Bu işi yapaca-
ğuıa inaıuyorum. 4
yıldır DYTdışında olmasına rağ-
men DVT akyhine bir şey söyle-
medi Devlette çahşnuş, halkaya-
km, halkla devlet arasında iyi bir
köprü olur" diye konuşfu.
Ensarioğlu. Doğu ve Güneydo-
ğu'daki parti örgütlerinin yüzde
90'ınnı Ağar"ın yanında olacağı-
nı savundu. Ağarhakkındaki Su-
surluk iddialannm anımsafılma-
sı üzerine Ensarioğlu. "Türld-
ye'de dosyası ounayan var mı?
Suçvarsa bunun karannıyargıve-
rir" değerlendirmesini yaptı.
kiye'deki bu ilk "türban evfcmi''ni,
Bahriye Üçok'a karşı çıkan diğer öğ-
renci Mustafa Demirsöz'ün açlık gre-
vini ve Ilahiyat Fakültesi öğrencileri-
nin boykofunu desteklemek üzere
MTTB Ikinci Başkanı AtüTa Özer,
Mayıs 1968'de 12 ayn öğrenci örgü-
tü ile birlikte ortak bildiri yayımladı.
Ortak bildirinin alhnda yer alan im-
zalardan biri de. "Ankara Üniversite-
si Hukuk Fakühesi Talebe DerneğT
Başkanı olan Beşir Atalay'a aitti.
tlk türban eylemıni gerçekleşfiren
Babacan ile diğer ilahiyat öğrencısi De-
mirsöz nedeniyle o günlerde hedef
alınan Ankara îlahiyat Fakültesi De-
kanı Prof. Yurdaydın aynı günlerde
istifa ederken, diğer öğretim üyesi
Bahriye Üçok ise uğradıgı bir bom-
balı saldm sonucu yaşamını yitirdi.
Yargıtay kararı
Indirim
idam
üzerindenANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, AB
Uyum Yasası kapsamında ölüm
cezalan "savaş ve çok yakm savaş
tehdidi halleri" dışında ömür boyu
ağır hapis cezasına
dönüştürülürken indirim
maddelerinin idam üzerinden
uygulanmasına karar verdi.
Konuyla ilgili son karan Anayasa
Mahkemesi verecek. Yargıtay'ın
ceza daireleri ve yerel
mahkemelerin tamamı, tüm ölüm
cezalannı son çıkan AB Uyum
Yasası gereğince ömür boyu ağır
hapis cezasına dönüştürüyor. Bu
konuda uygulamada herhangi bir
tereddüt yaşanmıyor. Ancak
uygulamada, eğer önceki kararda,
Türk Ceza Yasası'nın (TCY)
"ceza ehnyetinin ohnaması
n
,
"tahrik", "yaş küçüklüğü",
"takdiri indirim nedeni" ve
"eytemin teşebbüs hafinde
kahnası" gibi indirim maddeleri
uygulanmışsa, idamın
kaldınhnasmın ardından bu
indirimin ilk ceza olan idamdan
mı yoksa ömür boyu ağır hapis
cezası üzerinden mi yapılacağı
konusunda farklı kararlar
veriliyor. Bazı yerel mahkemeler,
cezanın ilk halini dıkkate alarak
ölüm cezasını ömür boyu ağır
hapis cezasına dönüştürüyor ve
eğer ilk kararda indirim maddeleri
uygulanmışsa bu indirimi ömür
boyu ağır hapis cezası üzerinden
yapıyor. Yargıtay'ın 1. ve 9. ceza
daireleri ise eğer bir kişi ölüm
cezasına mahkûm edibniş ve
hakkında TCY'nin indirimi
öngören bir maddesi uygulanarak
cezası ömür boyu ağır hapis
cezasına çevrilmişse bu kararlan
dogrudan onaylıyor. Bu durumda,
yerel mahkemeler ile Yargıtay'ın
uygulaması farklı ceza
miktarlanna neden oluyor.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun
son karanyla ölüm cezası ömür
boyu ağır hapis cezasına
dönüştürülürken indirim
maddelerinin yine idam karan
üzerinden yapıldığı şekilde
kalması gerektiğine karar vermiş
oldu. Anayasa Mahkemesi'nin bu
konu hakkında vereceği karar.
yargıdaki farklı uygulamalan da
sona erdirecek.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.con
Bırınci haberimiz bir eğitimciyle ilgi-
li. Hasan Basri Aydın 75 yaşında,
emekli bir öğretmen ve yazar Şu an-
da cezaevinde. Ölüm orucundaki genç-
lerin tedavilerinın yapılması amacıyla
yazdığı dilekçeler nedenıyle. "devlet
büyüklerine hakaret"Xen mahkûm ol-
du ve cezası kesinleştiği için tutuklan-
dı.
Ikinci haberimiz yayıncıyla ilgili: Pen-
cere Yayınlan sahıbi Muzaffer Erdoğ-
du yayımladığı bir kitap nedeniyle 16
ay hapis ve 1 milyar 333 milyon lira pa-
ra cezasına çarptınldı. Istanbul 1 No'lu
Devlet Güvenlik Mahkemesi, bir faili
meçhul cinayette öldurulen Savaş Bul-
dan'ın ağabeyı Necdet Buldanın kar-
deşi için yazdığı "Savaş'a Mektuplar"
kitabını "Türkiye Cumhuriyetı devleti-
nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bü-
tünlüğünü bozmak amacıyla yayın yo-
lu ile bölücülük propagandası" yaptı-
ğı gerekçesiyle toplatıp yayıncıyı mah-
kûm etti. Terörle Mücadele Yasası ge-
Yayıncıya, Dilekçe Yazana Hapis
reği verilen bu kararla yayıncı Erdoğ-
du kanun önünde "teröhst" sayılacak,
bu kanuna uygun yaptırımlarla yüz yü-
ze gelecek.
Uçüncü haberimiz Insan Haklan Der-
neği Genel Başkan Yardımcısı avukat
Eren Keskin'le ilgili. Eren Keskin, ye-
ni seçilen Istanbul Barosu ve Barolar
Birliği yönetimince bir yıl meslekten
men edildi. Eren Keskin, Terörle Müca-
dele Yasası nedeniyle yargılanmıştı. Bu
dava nedeniyle 7 yıl sonra kendi bağ-
lı bulunduğu meslek kuruluşu onu mes-
lekten men etti. 1991 yılmda basında
yer alan bir açıklaması nedeniyle Eren
Keskin hakkında Istanbul DGM'de Te-
rörle Mücadele Yasası'nın 8/1. madde-
sinden dava açılmıştı, bununla eşza-
manh olarak Istanbul Barosu tarafından
başlatılan soruşturmada Keskin hakkın-
da kovuşturmaya yer olmadığı karan
alınmıştı. Barolar Birliği, Yücel Say-
man döneminde alınan bu karann kal-
dırılmasına karar verdi ve Eren Kes-
kin'i meslekten bir yıllığına men etti.
• • •
Işte sıze Türkiye'nin AB'ye nasıl gi-
receğinin tartışıldığı birdönemden ba-
zı manzaralar. Dilekçe yazan yaşlı öğ-
retmeni hapse atan, yayıncıyı terörist
sayarak mahkûm eden bir ülkede ya-
şıyoruz. Bu ülkede düşünceleri nede-
niyle mahkûm olan avukatları meslek-
ten men eden bir meslek örgütüyle kar-
şı karşıyayız. Barolar Birliği ve Istanbul
Barosu büyük bir olasılıkla "yasalann
gereği" dıyerek bu işlemı yaptıklarını
söyleyecekler. Aynı şeyi DGM'ler de
yapmıyor mu? Kanunları değiştirmek
de, kanunları yorumlamak da hukuk-
çuların işe değil mi? Bir yasayı iyi ve-
ya kötü yapan daha çok uygulayıcıdır.
Bu yasaları bile yargıçlar ve hukuk in-
sanları, kararlarını demokrasi ve insan
haklannı korumak şeklinde yorumla-
yıp uygulayabilirler. Bütün sorun yak-
laşımda ve kavrayışta değil mi?
Ben yaşadığım onlarca deneye ba-
karak hep şu görüşumü dile getirdim:
Bir ülkede sorunun asıl kaynağı yasa-
lar değil, onu uygulayan ınsanlardır. Bu
yasalarla bile bir hâkim, yayıncıyı mah-
kûm etmeyebılir. Hiçbir kanun yayıncı-
yı "terörist" sayan bir mantığı zoria yar-
gıca benimsetemez. Yargıç, kanunlan
bir ülkenin hukuk devieti için, demok-
rasi ve özgüriüklerin gelişmesi için uy-
gulamalı ve buna gore karar vermeli-
dır. Aynı şey baro yönetıcıleri için de ge-
çerlidir. Düşünceleri nedeniyle bir avu-
katın ya da biryurttaşın mahkûm edil-
mesini bir baro yönetimi nasıl avukat-
lığa engel bir hal olarak görebilir ve bu-
nu uygulamaya koyabilir? Yücel Say-
manyönetimindeki Istanbul Barosu'nun
uygulamadığı bir karan diğerieri uygu-
luyorsa burada ciddi bir anlayış farkı var
demektir. Hukukçu hukuk devletinı sa-
vunmahdır, kanunları da hukuk devie-
ti için yorumlamalı ve uygulamalıdır.
Buna en çok avukatlann ihtiyacı var. Ce-
zaevlerinde, mahkemelerde avukatla-
ra zaman zaman suçlu muamelesı ya-
pılan bir ülkede, avukatlann yasakları
içselleştirmesini anlamaktazoriukçek-
tiğimi söyleyebilirim.
Sıkıyönetim mahkemelerinde ceza
veren yargıçlarla sonradan karşılaştığı-
mızda, "0 zamanın koşullan öyleydi,
üzgünüm" dediklerine çok tanık ol-
dum. Türkiye'nin sorunu hukuk devie-
ti olamamaktır. Yann, biravukatı düşün-
celeri nedeniyle görevden men ettiği-
ni barolar uluslararası platformlarda
nasıl savunacaklar merak ediyorum?
Işte size üç örnek. Türkiye bu haliy-
le hangı birliğe gırebilir, kararı sız verin.