17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2002 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SÎRMEN Keş ZühtiiMîidüp mü OMu? Esat Mahmud Karskurt, Galatasaray'da okudu- ğum yıllarda, okulastei edebiyat öğretmenlerinden biri ve dönemin ünlLfopüler romancılannın başta ge- leniydi. öğrencılerarasındaki adı Kara Mahmutolan bu ef- sanevi hocaya r»ep Jiaktan uzağa saygı duydum. Efsanesi birçok yrıîjnden kaynaklanıyordu. Her şeyden önce. ^a-zdığı romanları ciddiye almaz, sınıftaögrencilerineTangi romanlan okuduklannı sor- duğunda, kendisinin<;ileri söyleyenleri azarlar, - Size roman edeb^ser, diyorum, sen bana ne ya- nrt venyorsun, birdara böyleşeylerokuduğunuduy- mayayım. derdi. Şaka kaidıran, mizahının oklannı kendisineyönelt- mesini bilen birkişiyd: yıllar sonra, bin dokuzyüzyet- mişlerde, Hrfzı Topuz'un siyah beyaz, tek kanallı TRT'de yaptığı "BirFonu Bir Konuk" programlann- dan bırinde bu yöntire tanık olmuştum. Esat Mahmud Be\ ellili yıllarda CHP milletvekili olarak, Inönü'nün \an ında demokrasi mücadelesi- ne katılmış, Yeşilkö\Havalimanı'nda, güvenlik güç- leri etiketi altında dolaşan eşkıyaya karşı Ismet Pa- şa'ya kalkan olmuş kş>i olarak da saygı kazanmıştı. Okulun ya son yılı^d ı ya da ben üniversiteye yeni başlamıştım.. Esat Mahmud Hoca'yı Beyoğlu'nda gördüm, yanına yaklaş-ıp saygılanmı sundum. - Okulda neler olıyor, ne degişiklikler var? diye sordu. - Zühtû Bey müdür muavini oldu efendim, dedim. Pek fazla sevilme/en biraz hafife alınan Zühtü Bey'in lakabı 'keş' idı. Hoca sordu: - Hangi Zühtü, Keş Zühtü mü? - Evet efendim, dedim Keş Zühtü Bey... - Keş Zühtü müdür muavini oldu ha, okulun halini anladım evladım, hiçboşuna çeneni yorma... - * • • Çarşamba gecesi, 'üryamda Esat Mahmud'u gör- düm, yine. Rüya bu ya, o yine kalın ayakkabılannı bob stili andıran kıyafetini kuşanmıştı ve ölümden sonra yaşlanılmadığından, o yine aynı yaştaydı. Yine yanına gittim, saygılanmı sundum. Ama artık ben, genç bir oğrencı değildim, saçları dökülmüş, şiş- manlamış, attmışını aşmış biriydım. Bana "ben bunun nareden hocası oluyorum" gi- biterinden tuhaf tuhaf baktı. Tabii rüyada olduğunu nerden bilsindi ki? Ama bu kez, okulu sormadı. - Eee anlat bakalım, dedi, ben görmeyeli ülke ne halde, neler oldu. - Yeni bakanlar açıklandı efendim, dedim. - Kimler gelmiş? - Efendim Maliye Bakanlığı'na Kemalettin Una- kıtan geldı. - Kim o? - Hakkında dokuz ayrı suçtan kovuşturma var, bi- ri de çıkar sağlamak için çete oluşturmak... - Yaa dedi, şimdi Maliye Bakanı mı oldu? - Yaaa efendim, dedim öyle oldu. - Peki Milli Eğitim'e kim geldi? - Erkan Mumcu, dıye, ANAP'tan AKP'ye transfer olan gençten bir politikacı. Sonra ekledim: - Aslında ilk listede Beşir Atalay vardı da, onu Cumhurbaşkanı değiştirdi. - Neden? dedi. - 28 Şubat süreci sırasında, irticai faaliyete karış- tığı saptanmıştı da, dedim. • • • Sonra Hoca sorulan birbiri ardına sıralamasın di- ye ekledim: - Efendim, enerjinin başına hakkında İGDAŞ dos- yasında iddialar olan Hilmi Güler geldi... - Ulaştırmanın başına da, denız otobüsleri işinde yolsuzluk yaptığına daır iddialar olan Binali Yıldınm getırildi... Hoca sıkılmıştı, akçalı konulardan çıkmak için sor- du: - Kültür Bakanı kim oldu? - Hüseyin Çelik, efendim... - Nasıl bir adam? - Vallahi en çok satan yazarlanmızdan Ahmet Al- tan ile en çok yabancı dile çevrilmiş romancımız Or- han Pamuk'a salon enteli, dedi yadırgadım. - Neden öyle, dedi? - Ben de anlamadım, çünkü her ikisini de okuma- mış, ama okunmaya deger olmadıklannı okumadan anlamış. Hoca sinirleniyordu, oirazdan gürleyecek sandım. Ama hiç öyle olmadı, mahzun bir rfade ile, - Anladım.. her şeyi çok iyi anladım, boşuna çene- ni yorma dedi. Sonra tam yanından ayrılacakken, şöyle bir göz- lerini kıstı ve - Seni tanıdım, dedi. - Nasıl efendim? diye sordum. - Evet dedi, evet.. sen yıllar önce okula Keş Zühtü'nün müdür muavini olduğu haberini veren o çocuksun. Sonra kendi kendine söylenerek uzaklaştı. - Allah Allah, dedi, bjnca insan arasından rüyası- na girecek doğru dürüst birini bile bulamayıp da, şu şeamet tellalına rastlanak da ne talihî Tam o sırada 7.4 şiddetınde depremin gümbürtü- süyle uyandım. Sahur için davulcu geçiyordu sokak- tan... - Eline sağlık davulcu, dedim... Beni, Hoca'nın yıkılmış halini daha fazla görmek- ten kurtarmıştı. Akgündüz'ün Iedekesi gönderildi • tstanbul Haber Servsi - Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı. "dolandırcılık'' iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamınd*. Bağımsız Siirt Milletvekili Fadıl Akgündüz'ün dohınulmazlığının TBMM tarafından kaldınlması .stemiyle hazırladığı fezlekeyi Adalet Bakanlığrna göaderdi. Milletvekili Akgündüz. dokunulmadığının kaldınlmasıyla hakkında dava açılmasıhalinde. 494 ile 1235 yıl arasında hapis cezası isemiyle yargılanabilecek. tHD avukatmdan yargıca eleştipi • ANKARA (Cumhuiiyet Bürosu) - Insan Haklan Demeği (IHD) hakkınca, Siirt Şubesfnin 25 Mart 2001 tarihindeki genel aırulunda 2908 sayılı Dernekler Yasası'na aycın hareket edildiği iddiasıyla açılan kapatma davasını devam edildi. Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkerresi'nde görülen davanın duruşmasında söz alan HD'nin avukatı Yusuf Alataş, Yaıgıç Mehmet Kartal'n, cumhuriyet savcısı ile müzakere yapmasını el^tirerek "Bu yüzden bu ülkede adil yargılama yıpılmıyor" dedi. Kartal ise savcı ile müzakere yapnadıklannı, Demekler Yasasrnın ilgili maddeerini incelediklerini kaydetti. 58. hükümette görev alan bakanlann çoğu Milli Türk Talebe Birliği geleneğinden geliyor Iktidann çatisıMTTB 'denANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan AbduDah Gül'ün oluşturdu- ğu iktidann ana çatisı, 1960"lı yıllar- da "mukaddesatçı" gençliği örgütle- yen Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) geleneğinden geliyor. Cumhuriyet" in derlediği bilgilere göre, Başbakan AbduDah Güi geçmiş- te MTTB'nin Istanbul Icra Konseyi BaşkanhğYnı üstlendi. MTTB, o yıl- larda çoğunlukla "tmamHatip Okul- lan Mezunlan, Din Görevtileri Fede- rasyofüan, Türkiye Komünizmle Mü- cadele Dernekleri" ile ortaklaşa "MB- K Şahlaıuş", şair N'ecip Fazıl Kısakü- rek'in de katıldığı "Ayasofya'yı tba- dete Açma", "Fetih HaftasT gibi çe- şitli mitingler. toplantılar düzenledi. İstanburdaki Fener Rum Patrikhane- si aleyhine gösterilerin de düzenlen- • 196O'lı yıllarda 'mukaddesatçı' gençleri örgütleyen Milli Türk Talebe Birliği, 58. hükümetin de ana çatısmı oluşturdu. Başbakan Abdullah Gül, geçmişte, MTTB Istanbul Icra Konseyi Başkanlığı'nı yürütmüştü. Kabinede Gül haricinde MTTB ile ilişkili olan diğer bakanlar ise Ali Babacan, Cemil Çiçek ve Beşir Atalay. diği 1970'te yapılan Tetih HaftasT miringinde, bugünkü 58. hükümette Adalet Bakanlığı görevini üstlenen CemilÇîçek şu komışmayı yaptı • "İha- netieri aıînkherkes taranndan biünen ve mflkt hayaüna karşı giriştiği komp- lolar kattnerleşen Patrikhane'nin zul- mü, mfllet üzerinden kaldırümabdır." İlk türban eyfemi MTTB'nin aynı yülarda destek ver- diği girişimler arasında "ilk türban eylenai" de göze çarpıyoT. 1968 yılın- da, yasak olmasına karşın okula "tür- ban'' ile girmekte ısrar eden Ankara tlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Ha- tice Babacan ile derslerinde "tslami- vette refonn gerektiğini" dile getiren lslam Tarihi öğretim üyesi Doç. Dr. Bahriye Üçok'a hakaret eden Musta- fa Demirsöz disipün kurulu karanyla fakülteden atıldılar. Babacan ve De- mirsöz'ün eylemleri, Ankara îlahiyat Fakültesi öğrencilerinin boykot başlat- malannı tetikledi. Boykot, diğer üni- versıtelere sıçradı, sol öğrenciler de "boykotu boykot" kararlan aldılar. Ül- kenin birçok yerinde çaüşmalar çıktı. Dönemin Ankara Ilahiyat Fakülte- si Dekanı Prof. Hüseyin Yurdaydm, olaylann yaşandığı günlerde konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunlan söy- ledi: "BaşmıaçmayanHauce Babacan, fakülte sınavianna vaktiyle başı açık olarak girdL Sonradan başmı örtme- yebaşladL Bunun doğru obnadığınıbD- diren öğretmenlerine hakarette bu- lundu." Bugün AKP hükümetinde Devlet Bakanlığı 'nı üstlenen AK Babacan'ın halası olduğu belirlenen Hatice Baba- can'ın 1968- de gerçekleştirdiği Tür- SHP acil planını açıkladı Karctycdçın: Solilkeler göz ardı edildi tstanbul Haber Servisi - SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, 1980'den sonra ülkemızde solun eşitliği unuttuğunu vurgulayarak partisınce hazırlanan yoksulluğu yenme planının yaşama geçmesi halinde. sorunun çözüleceğini söyledi. Başbakan Gül\e hükümetine başanlar dileyen Karayalçın, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimlennı olumlu bulduğunu ve "Kıbns, Avrupa Birfiği ve AGSP biıükte ele ahnmahdır" yönündeki görüşlerine katıldığını belırtti. Partisince hazırlanan " YoksuDuğu Yenmek tçin Acfl Plan" adlı projeyi, SHP Istanbul II Merkezi'nde açıİdayan Karayalçın. "Bu projeyi içtenhİde hükümete öneriyorum" dedi. 15 milyon yurttaşımızın, günde 2 dolardan az bir gelirle yaşamaya çahştığına dikkat çeken Karayalçın, "tophımsal kalkan" niteliğindeki 3 yıllık projelerinin gerektirdiği kaynağm, kayıt dışı ekonominin kayda alınması, KDV ve ÖTV oranlannuı düşürülmesiyle, büyük ölçüde sağlanacagını vurguladı. "NeoKberal söylemleri bir kenara bırakmak gerekryor. 3 Kasım seçimkri öncesinde önde gösterüen sol partikr. neoKberal sKasete teslinı oidular. Türkiye solu, eşitük. özgürlük ve dayanışmanm eşdeğerü ve eşzamanh ilkeler olduğunu göz ardı etti" dıyen Karayalçın, seçim bildirgesinde her yıl 1 milyon kişiye iş bulacağını açıklayan bir sosyal demokrat partinin, sözünü tutabilmesi için her yıl 100 milyar dolarlık yatınm yapmak gerektiğine işaret etti. 'Türkiye bir çadır devieti değQ' Karayalçın, siyasal îslamcılann, yoksulluğun artmasını, özellikle varoşlarda kullandiklannı, bu sayede siyasi hegemonya kurduklannı anlath. AKP lideri Erdoğan'ın, partisinin milleUekıllerinden muhalefet görevini üstlenmelerini istemesinin, iktidann doğasına aykın olduğunu anlatan Karayalçın. "CHP'nin, iktidann bir parçası olma arzusunun da Erdoğan'ın bu açıklamasinda payı var. Kavga etmeden, ağız dalaşı yapmadan, hırçın olmadan da muhalefet yapıhr. SHP, yapKi ve yol gösteriri muhalefet yapacak" dedi. Erdoğan'm devlet memurlanna özetle, " Ya uyarsınız, ya gjdersiniz" demesini eleştiren Karayalçın, devlet memurlannnı, anayasa ve yasalardan aldddan yetkileri kullandiklannı, Türkiye"nin bir çadn" devieti olmadığını ifade etti. DYP Genel Merkezi girişinde toplanan partüiler Mehmet Ağar'ı alkış ve çiçeklerle karşıladı. (AA) Genel başkanlık çalışmalannı partiden yürütecek DYP, Ağaria MecKs'te SERTAÇ EŞ ANKARA - DYP Genel Idare Kurulu'ndan (GlK), daha önce partiden aynlanlann dönmesine ilişkin çıkan karann ardından es- ki Içişleri Bakanı Mehmet Ağar, partisine geri döndü. Üyelik baş- vurusunda bulunan Ağar, DYP'den şeklen aynldığını, ta- ban tarafından verilecek her gö- reve hazu- olduğunu söyledi. Ça- lışmalannı DYP Genel Merkezi'nden yürütece- ğini açıklayan Ağar, önü- müzdeki hafta bölge top- lantılarına katılarak de- legelerden oy isteyecek. Genel Başkan Yarduncı- sı Hasan Eldnci, Ağar'uı partiden hiçbir zaman kopmadığını. sadece git- tiği gurbetten döndüğünü söyle- di. DYP Genel Başkan Yardım- cısı Satim Ensarioğlu da kongre- de Ağar'ı destekleyeceğini açık- ladı. Ağar'ın DYP'ye katılunıy- la, bu parti tek milletvekiliyle TBMNl'de temsil edilecek. Susurluk'ta meydana gelen ka- zanın ardından başlayan ve RE- FAHYOL hükümeti ile ilerleyen süreçte Içişleri Bakanlığı ve DYP "den kopan Ağar, dün yeni- den eski partisine döndü. Ağar, parti genel merkezine Ziya Gö- kalp Caddesi'nden yürüyerek gel- di. Parti girişinde toplanan kala- balık Ağar'ı alkış ve çiçeklerle karşıladı. Siyasi işlerden sonım- lu Genel Başkan Yardımcısı Ekin- ci'ye üyelik başvurusunu yapan Ağar, GÎK'in karannın arduıdan partisine geri dönmeye karar ver- diğini dile getirdi. GtK üyelerine şükranlannı sun- duğunu belirten Ağar, herkesin yann endişesi olmadan uyuya- • Partiden aynlanlann geri dönmesine ilişkin GÎK karannın ardından dün DYP'ye tekrar üye olan Mehmet Ağar, tabanın vereceği her göreve hazır olduğunu söyledi. Ağar'ın başkan adaylığına, Çiller'in kurmaylan Ekinci, Ensarioğlu'ndan da destek geldi. bilmesi için DYP'nin iktidar ol- ması gerektiğini söyledi. Dilekçeyi vermesinin arduıdan başına açıklama yapan Ağar, DYP'nin büyük bir bütünleşme- ye ihtiyacı olduğunu behrtti. Ağar, "Sırtını, gönlünü, kalbini Ana- dolu'ya dayamayan bir partinin, hek bu partinin güç kazanabflme- si mümkün değfldir" diye konuş- tu. Parti tarafından kendisine ve- rilecek görevleri yapmaya hazu olduğunu belirten Ağar, "Bugö- revin nelerolacağmı partimiân ta- banı tayin edecektir" dedi. Ağar, aday olup olmayacağınnı sorulması üzerine, "Daha sonra onu acıklanz. Şu an tabana kar- şı bir saygısızhk yapmama dü- şüncesindeyim. Onlaria beraber görüşehm, daha sonra acıkJanz" değerlendırmesini yapn. DYP'ye geçme konusunda kendi seçme- niyle görüştüğünü ve olurunu al- dığını belirten Ağar. TBMM'de grup kurmak için henüz erken olduğunu söyledi. Ağar'a ilk açık destek de DYP Ge- nel Başkan Yardım- cısı Ensarioğ- lu'ndan geldi. Ağar'ı tanıdığını belirten Ensarioğ- lu, "Bu işi yapaca- ğuıa inaıuyorum. 4 yıldır DYTdışında olmasına rağ- men DVT akyhine bir şey söyle- medi Devlette çahşnuş, halkaya- km, halkla devlet arasında iyi bir köprü olur" diye konuşfu. Ensarioğlu. Doğu ve Güneydo- ğu'daki parti örgütlerinin yüzde 90'ınnı Ağar"ın yanında olacağı- nı savundu. Ağarhakkındaki Su- surluk iddialannm anımsafılma- sı üzerine Ensarioğlu. "Türld- ye'de dosyası ounayan var mı? Suçvarsa bunun karannıyargıve- rir" değerlendirmesini yaptı. kiye'deki bu ilk "türban evfcmi''ni, Bahriye Üçok'a karşı çıkan diğer öğ- renci Mustafa Demirsöz'ün açlık gre- vini ve Ilahiyat Fakültesi öğrencileri- nin boykofunu desteklemek üzere MTTB Ikinci Başkanı AtüTa Özer, Mayıs 1968'de 12 ayn öğrenci örgü- tü ile birlikte ortak bildiri yayımladı. Ortak bildirinin alhnda yer alan im- zalardan biri de. "Ankara Üniversite- si Hukuk Fakühesi Talebe DerneğT Başkanı olan Beşir Atalay'a aitti. tlk türban eylemıni gerçekleşfiren Babacan ile diğer ilahiyat öğrencısi De- mirsöz nedeniyle o günlerde hedef alınan Ankara îlahiyat Fakültesi De- kanı Prof. Yurdaydın aynı günlerde istifa ederken, diğer öğretim üyesi Bahriye Üçok ise uğradıgı bir bom- balı saldm sonucu yaşamını yitirdi. Yargıtay kararı Indirim idam üzerindenANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu, AB Uyum Yasası kapsamında ölüm cezalan "savaş ve çok yakm savaş tehdidi halleri" dışında ömür boyu ağır hapis cezasına dönüştürülürken indirim maddelerinin idam üzerinden uygulanmasına karar verdi. Konuyla ilgili son karan Anayasa Mahkemesi verecek. Yargıtay'ın ceza daireleri ve yerel mahkemelerin tamamı, tüm ölüm cezalannı son çıkan AB Uyum Yasası gereğince ömür boyu ağır hapis cezasına dönüştürüyor. Bu konuda uygulamada herhangi bir tereddüt yaşanmıyor. Ancak uygulamada, eğer önceki kararda, Türk Ceza Yasası'nın (TCY) "ceza ehnyetinin ohnaması n , "tahrik", "yaş küçüklüğü", "takdiri indirim nedeni" ve "eytemin teşebbüs hafinde kahnası" gibi indirim maddeleri uygulanmışsa, idamın kaldınhnasmın ardından bu indirimin ilk ceza olan idamdan mı yoksa ömür boyu ağır hapis cezası üzerinden mi yapılacağı konusunda farklı kararlar veriliyor. Bazı yerel mahkemeler, cezanın ilk halini dıkkate alarak ölüm cezasını ömür boyu ağır hapis cezasına dönüştürüyor ve eğer ilk kararda indirim maddeleri uygulanmışsa bu indirimi ömür boyu ağır hapis cezası üzerinden yapıyor. Yargıtay'ın 1. ve 9. ceza daireleri ise eğer bir kişi ölüm cezasına mahkûm edibniş ve hakkında TCY'nin indirimi öngören bir maddesi uygulanarak cezası ömür boyu ağır hapis cezasına çevrilmişse bu kararlan dogrudan onaylıyor. Bu durumda, yerel mahkemeler ile Yargıtay'ın uygulaması farklı ceza miktarlanna neden oluyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun son karanyla ölüm cezası ömür boyu ağır hapis cezasına dönüştürülürken indirim maddelerinin yine idam karan üzerinden yapıldığı şekilde kalması gerektiğine karar vermiş oldu. Anayasa Mahkemesi'nin bu konu hakkında vereceği karar. yargıdaki farklı uygulamalan da sona erdirecek. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Bırınci haberimiz bir eğitimciyle ilgi- li. Hasan Basri Aydın 75 yaşında, emekli bir öğretmen ve yazar Şu an- da cezaevinde. Ölüm orucundaki genç- lerin tedavilerinın yapılması amacıyla yazdığı dilekçeler nedenıyle. "devlet büyüklerine hakaret"Xen mahkûm ol- du ve cezası kesinleştiği için tutuklan- dı. Ikinci haberimiz yayıncıyla ilgili: Pen- cere Yayınlan sahıbi Muzaffer Erdoğ- du yayımladığı bir kitap nedeniyle 16 ay hapis ve 1 milyar 333 milyon lira pa- ra cezasına çarptınldı. Istanbul 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, bir faili meçhul cinayette öldurulen Savaş Bul- dan'ın ağabeyı Necdet Buldanın kar- deşi için yazdığı "Savaş'a Mektuplar" kitabını "Türkiye Cumhuriyetı devleti- nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bü- tünlüğünü bozmak amacıyla yayın yo- lu ile bölücülük propagandası" yaptı- ğı gerekçesiyle toplatıp yayıncıyı mah- kûm etti. Terörle Mücadele Yasası ge- Yayıncıya, Dilekçe Yazana Hapis reği verilen bu kararla yayıncı Erdoğ- du kanun önünde "teröhst" sayılacak, bu kanuna uygun yaptırımlarla yüz yü- ze gelecek. Uçüncü haberimiz Insan Haklan Der- neği Genel Başkan Yardımcısı avukat Eren Keskin'le ilgili. Eren Keskin, ye- ni seçilen Istanbul Barosu ve Barolar Birliği yönetimince bir yıl meslekten men edildi. Eren Keskin, Terörle Müca- dele Yasası nedeniyle yargılanmıştı. Bu dava nedeniyle 7 yıl sonra kendi bağ- lı bulunduğu meslek kuruluşu onu mes- lekten men etti. 1991 yılmda basında yer alan bir açıklaması nedeniyle Eren Keskin hakkında Istanbul DGM'de Te- rörle Mücadele Yasası'nın 8/1. madde- sinden dava açılmıştı, bununla eşza- manh olarak Istanbul Barosu tarafından başlatılan soruşturmada Keskin hakkın- da kovuşturmaya yer olmadığı karan alınmıştı. Barolar Birliği, Yücel Say- man döneminde alınan bu karann kal- dırılmasına karar verdi ve Eren Kes- kin'i meslekten bir yıllığına men etti. • • • Işte sıze Türkiye'nin AB'ye nasıl gi- receğinin tartışıldığı birdönemden ba- zı manzaralar. Dilekçe yazan yaşlı öğ- retmeni hapse atan, yayıncıyı terörist sayarak mahkûm eden bir ülkede ya- şıyoruz. Bu ülkede düşünceleri nede- niyle mahkûm olan avukatları meslek- ten men eden bir meslek örgütüyle kar- şı karşıyayız. Barolar Birliği ve Istanbul Barosu büyük bir olasılıkla "yasalann gereği" dıyerek bu işlemı yaptıklarını söyleyecekler. Aynı şeyi DGM'ler de yapmıyor mu? Kanunları değiştirmek de, kanunları yorumlamak da hukuk- çuların işe değil mi? Bir yasayı iyi ve- ya kötü yapan daha çok uygulayıcıdır. Bu yasaları bile yargıçlar ve hukuk in- sanları, kararlarını demokrasi ve insan haklannı korumak şeklinde yorumla- yıp uygulayabilirler. Bütün sorun yak- laşımda ve kavrayışta değil mi? Ben yaşadığım onlarca deneye ba- karak hep şu görüşumü dile getirdim: Bir ülkede sorunun asıl kaynağı yasa- lar değil, onu uygulayan ınsanlardır. Bu yasalarla bile bir hâkim, yayıncıyı mah- kûm etmeyebılir. Hiçbir kanun yayıncı- yı "terörist" sayan bir mantığı zoria yar- gıca benimsetemez. Yargıç, kanunlan bir ülkenin hukuk devieti için, demok- rasi ve özgüriüklerin gelişmesi için uy- gulamalı ve buna gore karar vermeli- dır. Aynı şey baro yönetıcıleri için de ge- çerlidir. Düşünceleri nedeniyle bir avu- katın ya da biryurttaşın mahkûm edil- mesini bir baro yönetimi nasıl avukat- lığa engel bir hal olarak görebilir ve bu- nu uygulamaya koyabilir? Yücel Say- manyönetimindeki Istanbul Barosu'nun uygulamadığı bir karan diğerieri uygu- luyorsa burada ciddi bir anlayış farkı var demektir. Hukukçu hukuk devletinı sa- vunmahdır, kanunları da hukuk devie- ti için yorumlamalı ve uygulamalıdır. Buna en çok avukatlann ihtiyacı var. Ce- zaevlerinde, mahkemelerde avukatla- ra zaman zaman suçlu muamelesı ya- pılan bir ülkede, avukatlann yasakları içselleştirmesini anlamaktazoriukçek- tiğimi söyleyebilirim. Sıkıyönetim mahkemelerinde ceza veren yargıçlarla sonradan karşılaştığı- mızda, "0 zamanın koşullan öyleydi, üzgünüm" dediklerine çok tanık ol- dum. Türkiye'nin sorunu hukuk devie- ti olamamaktır. Yann, biravukatı düşün- celeri nedeniyle görevden men ettiği- ni barolar uluslararası platformlarda nasıl savunacaklar merak ediyorum? Işte size üç örnek. Türkiye bu haliy- le hangı birliğe gırebilir, kararı sız verin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle