25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19KASIM2002SALI CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK FlMA tMÎM (rf'Bl DEMAL 3o} AP-, Bı'HYfHlW DUZYAZI Gazeteci MerdanYanardağ, MHP'nin değil, onu yaratan koşullann değiştiğini söylüyor paramiliter' partisiÜlkücü beyaz çorap glymez, sarmısak yemez Siyasetperdesini 8-9 Şubat 1967'de açan birparti: MHP.Aradan geçen 33yüda, binlerce insanm ölümünden, 12 Eylülgibi ağır bir darbenin hazıHayıcısı olmaktan sorumlu tutuldu, 3 Kasım, iktidarda olduğu diğeri/d partiyle biriikte MHP'nin de sonunu 1111 edebiyaU Merkez sağdaki dağılma, 1992'den itibaren uygulanan gayri nizami harp siyasetitıin yarattığı bozulma, bu dağılma ve bozulmanın siyasal sistemde ve idari dorukta yol açüğı *fetret" durumu, bir restorasyon hamlesini kaçınılmaz kılıyordu. Yani ülkede yaşanan iktidar parçalanması nedeniyle siyasal merkezi yeniden inşa etmek gerekiyordu. 1991'den sonra hem DYP, hem ANAP sürekli güç kaybediyordu. Işte bu dönemde Türkiye eliti tarafindan siyasal merkezin MHP ile takviye edilip edilmeyeceği düşünüldü. Çünkü MHP, 1999'da kimsenin, bu arada onu özel olarak teşvik edenJerin bile beklemediği bir sonuç elde etmişti. Ne kendisi ne de Türkiye bir MHP iktidanna hazır değildi, ama nesnel durum da buydu. Beyaz çorap giymeme, sarmısak yememe gibi değişim edebiyatı bu nedenle oluştu diyebilirim. Ama şaşkinlıkla görüldü ki, MHP Türkiye elitinin ihtiyaçlannı karşılayacak ve ülkeyi 21. yüzyıla taşıyacak bir kadroya ve birikime sahip değildi. 3. 5 yıllık iktidar döneminde seçmenine verdiği vaatleri de yerine getiremedi. Yeni liberal politikalara direnmeyen, özelleştirmeci ve IMF programmın yarattığı bütün sonuçlara "evet" diyen bir parti olarak ortaya çıktı. Yaptıklan tek şey, bir bölümü 12 Eylül döneminde hapis yatmış çıkmış ülkücülerden gelen "iş" talebini karşılamak oldu. BERATGÜNÇIKAN -Neredeyseherkes "değiş- ti" deyip geçmişin karanh- ğuuanımsamaktan bilekor- karken siz "MHP değişti mi? Ülkücü Hareketin Ana- lirik Tarihi" kitabiiukaleme aldınız. Neden? MERDANYANARDAĞ- Bunun bırçok nedeni var. Öncelikli nedeni MHP'nin Türk siyasal yaşamının en önemli aktörleri arasında yer almasıdır. Biroperasyonpar- tisi olarak doğup gelişen, ik- tidara uzanan MHP'nin çe- şitli aşamalan var; 196O'lı yıllara uzanan bir derinlikle 12 Eylül öncesi, sonrası, 99 seçimleri ve üç buçuk yıllık iktidar dönemi gibi... Ozet- le kitapta Türk faşizminin ve MHP'nin şifresini çözmeyi amaçladım. Fonda ise Tür- kiye'nin yakın dönem siya- sal, toplumsal, ekonomik ve tarihsel serüvenini vermeye çalıştım. - MHP neden kuruldu? YANARmĞ- Bunun ya- nıtı Türkeş'inbiyografısin- de bile bulunabilir. Türki- ye'denAmerika'ya gidip gay- ri nizami harp, yani kontrge- rilla eğitimi gören ilk asker- ler arasındadır. Kuruluşu, Tür- kiye'nin jeo-politiği ile ya- kından ilgili olan MHP bir Soğuk Savaş partisidir. -12 Eylül öncesinde Demi- rel ve MESS başkanı olarak Turgut Özal'ın MHP'yi des- tekiediklerini görüyoruz,Ör- neğin Özal'ın Sabancı ile biriikte Türkeş'iziyaretettiklerini, yanla- nnda bir valiz dohısu para oJdu- ğunu yaayorsunuz. Buradan yola 90'llvü.ar MHP'nin Kürt karşıthğı temelinde kendisini yeniden ürettiği bir dönemdi. Bu dönemde devlet te milüyetçiliği pompaladı ve destekiedi. SOVYETLER BÎRLIĞIYIKILDI, MHP ORTADA KALDI Soğuk Savaş hn resmen bitiş tarihi: 28 Şubat 28 Şubat, sadece siyasal Islamın değil, MHP'nin kaderi ve geleceği üzerinde de önemli bir dönemeç. 1990-9 l'de bütün dünyada "Oadyo" tartışması yapılıyordu. Bu Türkiye'de kontrgerilla olarak bilinir. Özel Harp Dairesi ya da Ergenekon örgü- tü gibi isimlerle de anılır. MHP'nin kontr- gerilla ilişkdsi 12 Eylül'de iddianameye bi- le geçmiştir. Ancak dünyada bu olgu tar- tışılırken Türkiye'de Kürt savaşı nedeniy- le bu örgüt tasfiye edilmedı. Susurluk ola- yı ile 28 Şubat arasındaki süre çok kısa- dır. Her iki gelişme a>Tiı sürecin parçalan olarak ele alınabilir. Eğer Susurluk bir ka- za ise bu kaza olmasaydı, öyle anlaşıhyor ki devletin böyle bir kazaya ihtiyacı var- dı. Bu olaydan sonra yaşananlar Glad- yo'nun Türk usulü, Şark usulü bir tasfiye- sidir. Bu dönemde Özel Harp Dairesi'nin ismi değiştirildi, Özel Kuvvetler Komutan- lığı yapıldı. Komünizm birinci ve öncelik- li "miÎH tehdit" unsuru olmaktan çıkanl- dı. tlk kez "ırkçı nûfliyetçilik'' ve mafya bağ- lamında olsa da "ülkücülük" tehdit değer- lendirmesi kapsamına alındı. Bunun gerçek birtasfiye olup olmadığına gelince, hiçbir hukuku olmayan, gayri ni- zami harp metotlan ile savaşmak üzere kurulmuş bu örgütlere eskisi gibi ihtiyaç olmadığı açık. îşsiz kaldıklan için de bu- lunduklan rejim içinde tehdit oluşturuyor- lar. En azından bu tip örgütlenmelerin iş- levi değişti diyebiliriz. MHP'ye gelince, varoluşnedenlerinden biri komünizmle mücadeleydı. So\yetler Birliği'nin dağılmasıyla ortadan kalktı. Esir Türkleri kurtarma doktrininin geçer- sizliği ise Orta Asya'da Türki cumhuriyet- lerin ortaya çıkışıyla görüldü. kendi sistem- lerini kurmuşlardı ve kurtanlmaya ihti- yaçlan yoktu. Güneydoğu'daki sorun da 98'den itibaren en azından askeri boyu- tuyla sonuçlandı ve MHP'nin ömrünü uza- tan gerekçelerden sonuncusu da ortadan kalktı. Bu nedenle MHP ideolojik ve po- litik olarak kendisini yeniden tanımlanma ve siyasal alanda örgütsel olarak yeniden konumlandırma ihtiyacıyla karşı karşıya. Ülkücü hareketi değişime zorlayan asü di- namik budur. çıkarak "merkez sağ" partikrin MHP'yitaşeron olarak kullandık- larmı sövieyebilir mhiz? YANARDAĞ- Soğuk Savaş yıl- lannda devletin solakarşı konum- lanışına paralel olarak MHP anti- komünist yan legal bir sivil hare- ket ye sokak gücü olarak örgütlen- di. Ulkücülük, reaksiyonerbir ha- reket olarak gelişti. MHP Türk sermayesi \e devleti tarafindan paramiliter bir sokak gücü olarak görüldü ve değerlendirildi. Sonra 12 Eylül ve 28 Şubat'ta bir kena- ra bırakıldı. MHP'nin dramı da bu zaten. Bu nedenle ülkücü ha- reket operasyon partisi olmadı- ğını kanıtlamaya çalıştı. -KanırJavabildimi? YANARDAĞ- MHP'nin 99 se- çimlerindeki yükselişi, kendisi- nin de şaşırdığı bir başandır. An- cak konjonktürel bir çıkıştır bu. Böyle birbaşannın çok sayıda ne- deni var. Solun yoksullar ve dış- lanmışlar dünyasından çekihne- sınin yarattığı büyük boşluk, siya- sal İslamın önününkesilmesi, taş- ra muhafazakâriığı ve sermayesi- nin MHP'ye akması gibi. Tabii ki bu başannın arkasuıda, Kürt so- rununun "düşük yoğunlukiu bir savaş" düzeyine sıçramasıyla ^jir- likte milliyetçi yükselişin öykusü yatmaktadır. Devlet milliyetçili- ği pompaladı, destekledi. Büyük medya bunu teş^'lk etti. - MHP 1990'h \ıllarda da "re- aksiyoner" bir parti miydi, yani kendisini ötekine göre mi konum- haztrtadu MHPneydL, nasdkuruldu, nasılyükseldi ve indi? Gazeteci Merdan Yanardağ bu sorulara 'MHP Değişti mi? Ülkücü Hareketin Analitik Tarihi' isimli küabındayantt artyor. Yanardağ ile Gendaş Yayınlanncayayımlanan kitabı üzerine konuştuk. nulmalannı bir türlü anla- yamadılarve hazmedeme- diler. Bu dönem îslamcı ha- reketin de yükselmeye baş- ladığı bir dönemdi. Islam- cılık onlara, hem devlete hemde Türkeş'e karşı mu- halefet yapma imkânı sağlı- yordu. BBP, ağırlıkla ceza- evlerinde yaşanan bu süre- cin ürünüdür. Hatta Bursa Cezaevi'ndeki bir ekip Türk Hizbullahı'nı oluşturdu Uğgr Mumcu, Ahmet Taner Kış- lah. Bahrhe Üçok cinayet- lerinde yer alan isimler. bu ekipteki eski ülkücülerdir. - Yme de 12 Eylül mahke- mderincekonuıan bir MHP var. TBMM'ye kadar iler- le\en isimler bunlar. Aynca 12 Eylül'den sonrada sahne- deler, Orta Asya'daki yasa- dışı LşkrdeveGüneydoğu'da ki "düşük yoğunlukiu çatış- ma'da isimlerivar_ YANARDAĞ - Evet, Or- ta Asya ülkelerine açılma döneminde Türkeş etkin bir ısim olarak değerlendirildi. Demirel'in bütün Orta As- ya gezilerinde, Türkeş ona refakat ediyordu. - Bu ülkelerde uyıışturucu veuranyum kacakçıhldan da bu dönemde başlryor. darbe girişiınierindebileparmakta- n olduğunu görü\oruz YAN.\RDAĞ-Bu durum, Sovyetler Birhği'nin dağıl- masıyla oluşanboşluğunve Türkiye'nin bölgede ulaştı- ğı gücün bir ürünü. Hem Türk sermayesi bu pazara göz dikiyorhem de Banlılarburaya Türkiye aracıhğı ile ulaşmaya ça- hşıyor. Ilk gidenler siyasal gerek- çelerle ülkücüler oluyor. Onlar da yeraltı ekonomisi ile ilgilenmeye başlıyor ve kaçakçılık yollannı kontrol etmeye çalışıyorlar. Azer- baycan'daki darbe girişiminin ne- deni de budur. - Güneydoğu- YA\ARDAĞ- Orta Asya ülke- lerine açılma dönemi ile Güney- doğu'daki savaş yıllan üst üste ge- liyor. Bu, ülkücü hareketle devlet arasındaki banşmanın gerçekleş- tiği ortamı oluşturuyor. - İktidar olabüecekJerini kanıt- lamaya çanşırken, birtakım deği- şim çabalanna girildi. Sizce bu mümkün mü? YANARDAĞ- Geçmişten tü- müyle kopmak mümkün değildir, böyle bir kopuş da MHP'nin ken- disini tasfiye etmesi demektir. Ta- rih sizi takip eder. - MHP'yi bugün nasd tanunh- yorsunuz? YANARDAĞ- Faşizan bir par- ti. -12 EYIÜI öncesL. YANARDAĞ- Faşist bir parti. - İhtiyaç duyulduğunda MHP' nin güçİendirfldiğini gördük. Şim- di de bir sa\'aşm eşiğindeyiz ve._ Y4NARDAĞ- MHP'yi bugün faşizan bir parti olarak tanımlamak şu anlama gelir; eğer ileride faşist bir partiye ihtiyaç olacaksa, o yi- ne ülkücü hareketin içinden doğa- caktır. Potansiyel oradadır. ladı? YANARDAĞ- Evet, ülkücü ha- reket çatışmacı ve düşmanlaştın- cı bir siyasal anlayışın ürünüdür. Kendi başına var olması zordur. 90'h yıllar MHP'nin Kürt karşıt- hğı temelinde kendisini yeniden ürettiği bir dönemdi.Yine bu dö- nemde MHP, bir taşra örgütü ol- maktan çıkıp kent merkezlerine, beyaz yakalılara ulaşmaya başlı- yordu. 1998 bir zirveydi. seçim- ler ise milliyetçi dalganın geri çe- kilmeye başladığı bir döneme denk gelmişti... -12 Eylül MHP'nin tarihinde de bir dönünı noktası. Darbeciler neden MHP'vi tasfıye>ekalkışti? YANARDAĞ- ÖncelıkJe Tür- kiye'yi darbeye zorlayan Maraş- Çorum gibi büyük katliamlan. ay- dınlara yönelik suikastlan gerçek- leştiren örgütün MHP olduğunu anımsatmalıyız. Bu davalardan mahkûm olanlann tümü ülkücü- dür. Ancak parti, Türkiye'de faşiz- min sokaktaki taşı>ıcı ve militan gücü olduğu kadar yönetici mer- kezi olduğunuda düşünmeye baş- ladı. 12 Eylül yönetimi ise adeta "Bu ülkeye faşjzm lazunsa onu da bizjapanz" dedi. - Pek çok MHP'H bu dönemde işkence görmekten yakındı, sekiz kişi de idam edildi. Siz bunun ha- yal kmklığını bölünmeye kadar vannn\orsunuz_ YANARDAĞ- Sıstemi sola kar- şı koruduklannı söyleyen bu ınsan- lar, komünıstlerle aynı kefeye ko- ORHAN BİRGİT Simitis'in Sözcüleri Denktaş'ın hastalığı ve gahba daha da kötüsü Tür- kiye'dekı iktidar boşluğu, Kıbrıs sonjnundaki insiyatıfi Atina merkezlı BM karargâhının eline geçırdı. Kofi Annan Planı'nın öylesine bir zamanlama ile Kıb- ns'taki ıki devletin doruğuna ve Ankara ile Atina'ya ulaştınlmasında, Genel Sekreter kendisine verilen gö- revi başanlı bir biçimde gerçekleştirmekle yetinmedı: planın Turkkamuoyunu ilk bakıştamemnun edecek kı- mi paragraflannı da adeta bir kapalı kutuyu açarcası- na dışanya sızdırdı. Başta AKP Genel Başkanı, dıplo- masinın 'D'sinden nasıbi olmayan çoğu kımse, Genel Sekreter'ın resmı belgesinde adadakı Turk kesımın- den 'KKTC olarak söz edilmiş olmasını, ya da belirii bir süre içın taraflara eşıt başkanlık yetkısi tanınması- nı bile kazanılmış bir başan olarak nitelendirerek ha- valara sıçradılar. 117 sayfa olduğu ilerı sürülen Annan Raporu'ndakı tuzaklan, sakıncalan ve tehlıkeleri orta- ya koymak isteyenler ve o arada 57.hukümetin Baş- bakanı Ecevit ile Dışışleri Bakanı Gürel azarlanmakla bırakılmadılar; ilker Sanel adındakı bir meslektaşımı- zın kalemı ile kendilenne seçimleri yitirmış olduklan ha- tıriatılarak, bu tür yaşamsal konularda artık ağızlannı aç- mamalan bile soylenildı. Yenı Başbakan Gül, henuz sadece AKP Genel Baş- kan Yardımcısı iken, Gürel'in BM Genel Sekreten ra- porunun Rumlara daha once sızdınldığı, dahası bu ko- nuda Erdoğan ile Simrtis arasında ikı kez goruş alış- verişınde bulunulduğunu açıklayan sözlen uzerine. ken- dısınden hıç beklenmeyen bir celadet gosterdı. Turk Dı- şışleri Bakanı'ndan yargı önunde hesap soracaklannı söyledı. Ama, Şukrü Sina'nın bu iddıalannı Atina'da yayımlanan "7b Vima" adlı gazetenin 10 Kasım günkü sayısında yazılanlara dayandırdığını nedense görmez- den geldi. Dün de To Vima, BM Genel Sekreteri'nin, elbette Denktaş'ın hastalığının süregeldiğını ve Erdoğan'ın Ati- na'ya Simitis'i zıyarete gitmiş olduğunu dikkate alarak taraflardan Kıbrıs ıçın ellenni çabuk tutrnalannı isteyen bir ikınci mektup gönderdığıni yazıyordu. Ama 10 Ka- sım sayısında, son derecede önemli açıklamalara yer vermışti gazete. Bu açıklamaiardan ılki, Erdoğan'ın seçımlerden ön- ce Simrtis'le bırıncısı yazılı ikincısi sözlu olarak ikı kez görüştüğu savını taşıyordu. Bu görüşmeler, AKP'nin 3 Kasım seçimlerinden başarı ile çıktığı takdırde Kıbns sorununun çözümüne ve Yunanistan ile ılişkılere vere- ceği onemi vurguluyordu. Kamuoyumuzdan niçin gizli!.. Bir Türk parti başkanının, komşu bir ülke Başbaka- nı ile telefon ya da mektup yolu ile goruşmesi kadar do- ğal bir şey olmaz. Ama nıçın Erdoğan-Simitis goruş- mesi bir giz perdesı arkasında yürütüldü ve ancak To Vima tarafindan açığa vuruldu. Ne Erdoğan, ne de Sı- mıtıs To Vîma'yı yalanladı. Abdullah Gul nıye Şukru Si- na'dan To Vıma'nın ıddıaları ıçın adalet onunde hesap sorma tehdidınde bulundu? Kamuoyu bu konulan henüz oğrenemedı. Tıpkı, yi- ne To Vima'nın, Erdoğan'ın "Bızadada Belçika mode- lıni benimsiyoruz" yolundaki sözlerinin Ankara'da uyan- dırdığı tepkıler üzenne yaptığı tevıl ıçın Yunan Başba- kanı'na "Düzeltme sözlerimi geri adım olarak algılama- yın; ben o açıklamamı iç dengeler nedeni ile yapmak zorunda kaldım" dediğinı yazması karşısında AKP lı- derlığinden bir yalanlama gelip gelmedığıni öğrene- mediği gibi! Kabul edelim ki, Annan Planı Atına'yı da, adadakı Rum kesiminı de son derecede hoşnut kıldı. Atina ve Güney Lefkoşa'dakıler. BM Genel Sekreterinın sunduğu öne- rılerı oncelıkle kendi medyalanna tek tek dağıtarak ka- muoyunu doğrudan bilgilı kılmak gibi akıllıca bir işi anında yaptılar. O kadar ki, Atina'dakı turk gazetecisi Nur Batur. TV ekranlanna elındekı dosyayı sallayarak konuşurken Türk gazetecıleri Yunanistan'dan gelebi- len on sayfahksözde birözetın elverdıklerı ıleyetınmek zorunda kaldılar. Dolayısıyla da önce bardağın yansı- nın dolu olduğunu söyleyerek avunanlanmız, işın için- de tuzaklar olduğunu öğrendikçe, ötekı yarının belki de ada Türkleri için kimyasal zehirler içerdığini de düşün- meye başladılaıi Ben Yunan propagandasının nasıl ustalıklaçalıştığı- nı yakından bılenlerdenım. O ustalıkla, bir zamanlar Akntas planını bile sadece Batı kamuoyuna değil, bı- zim safdıl kesimımıze bile lyı nıyetle hazırlanmış bir iç güvenlik önlemı olarak sunulmak istenilmıştı! Bu yüzden, dun Mümtaz Soysal'ın "lyimsertik Al- datmacası" yazısını da okur okumaz sabahın erken saatlennde Şükrü Sina Gurel'e Annan Planı'nın tam met- nini, Dışişlen Bakanlığı'nın resmı sıtesinde yayimlama- lan içın rica ettim. Biliyordum, dün sevgili arkadaşımın Bakanlık'taki son günü idi. Ama, Atina ve Lefkoşa'nın Rum kesimınde hemen herkesin elinde dolaşan bir resmi belgenın bizım kamuoyundan saklı yonü de ol- mamalıydı ve bu plan içın bir şeyler yazmak isteyenler, resmı bir belge ile karşılaşma olanağını bulabılmeliydi- ler. Sayın Bakanı, ikna edebildiğimi, "tamam" deme- si üzerine anladım ve elbette sevindim. Ama o sevın- cim uzun sünnedi. Bu yazıyı yazmak için masa başın- dayım ve saatim tam 15.30'u gösteriyor. Bakanlığın "www.mfa. gov.tr" sitesinde tam bir hareketsizlik ege- men. Eski bir politikacı olarak, bürokrasımizin böytesine du- yaıiı dönemlerdekı o belırsızlık becerilerini yakından bilenlerdenım. Ama anlamadığım, dün Bakanlar Kurulu listesini Cumhurbaşkanı'nın onayına sunan yeni Başbakanın, her eylemlerini kamuoyunun bilgısıne sunacaklannı, bu amaçla sadece TBMM deki değil, dışardakı muha- lefet partilerine ve sivil toplum örgütlerine de bilgı ve- receklerini, olup brtenleri mtemetten izleteceklerinı söy- lediğini bizim Dışişleri bürokratlarımız duymadılar mı? Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(« e-kolay.net TEŞEKKÜR Hastahğıma zamanında teşhis koyup, benı sağlığıma kavuşturan mükemmel insan Genel Cerrahı Uzmanı Dr. ERTUCRUL CÜR e Anestea Uzmanı Dr. NURİ KARAÖZ e Radyolojı Uzmanı Dr. ERCAN DEVRİMCİ ye şefkatli hemşıre HATİCE KORDAN a 2. Katın tüm hemşire ve personelıne, Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Başhekimı Uzm. Dr. SEDAT AZAK'a, Yönetim Kurulu Başkanı MUSTAFA HAYTA ya çok teşekkür ederim. UĞUR ÖZHABEŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle