Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19KASIM2002SALI CUMHURİYET SAYFA
ROPORTAJ
İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK
FlMA
tMÎM (rf'Bl
DEMAL 3o} AP-, Bı'HYfHlW
DUZYAZI
Gazeteci MerdanYanardağ, MHP'nin değil, onu yaratan koşullann değiştiğini söylüyor
paramiliter' partisiÜlkücü beyaz çorap glymez,
sarmısak yemez
Siyasetperdesini 8-9 Şubat 1967'de
açan birparti: MHP.Aradan
geçen 33yüda, binlerce insanm
ölümünden, 12 Eylülgibi
ağır bir darbenin hazıHayıcısı
olmaktan sorumlu tutuldu,
3 Kasım, iktidarda olduğu diğeri/d
partiyle biriikte MHP'nin de sonunu
1111
edebiyaU
Merkez sağdaki dağılma, 1992'den itibaren
uygulanan gayri nizami harp siyasetitıin
yarattığı bozulma, bu dağılma ve bozulmanın
siyasal sistemde ve idari dorukta yol açüğı
*fetret" durumu, bir restorasyon hamlesini
kaçınılmaz kılıyordu. Yani ülkede yaşanan
iktidar parçalanması nedeniyle siyasal merkezi
yeniden inşa etmek gerekiyordu. 1991'den
sonra hem DYP, hem ANAP sürekli güç
kaybediyordu. Işte bu dönemde Türkiye eliti
tarafindan siyasal merkezin MHP ile takviye
edilip edilmeyeceği düşünüldü. Çünkü MHP,
1999'da kimsenin, bu arada onu özel olarak
teşvik edenJerin bile beklemediği bir sonuç
elde etmişti. Ne kendisi ne de Türkiye bir
MHP iktidanna hazır değildi, ama nesnel
durum da buydu. Beyaz çorap giymeme,
sarmısak yememe gibi değişim edebiyatı bu
nedenle oluştu diyebilirim. Ama şaşkinlıkla
görüldü ki, MHP Türkiye elitinin ihtiyaçlannı
karşılayacak ve ülkeyi 21. yüzyıla taşıyacak
bir kadroya ve birikime sahip değildi. 3. 5
yıllık iktidar döneminde seçmenine verdiği
vaatleri de yerine getiremedi. Yeni liberal
politikalara direnmeyen, özelleştirmeci ve
IMF programmın yarattığı bütün sonuçlara
"evet" diyen bir parti olarak ortaya çıktı.
Yaptıklan tek şey, bir bölümü 12 Eylül
döneminde hapis yatmış çıkmış ülkücülerden
gelen "iş" talebini karşılamak oldu.
BERATGÜNÇIKAN
-Neredeyseherkes "değiş-
ti" deyip geçmişin karanh-
ğuuanımsamaktan bilekor-
karken siz "MHP değişti
mi? Ülkücü Hareketin Ana-
lirik Tarihi" kitabiiukaleme
aldınız. Neden?
MERDANYANARDAĞ-
Bunun bırçok nedeni var.
Öncelikli nedeni MHP'nin
Türk siyasal yaşamının en
önemli aktörleri arasında yer
almasıdır. Biroperasyonpar-
tisi olarak doğup gelişen, ik-
tidara uzanan MHP'nin çe-
şitli aşamalan var; 196O'lı
yıllara uzanan bir derinlikle
12 Eylül öncesi, sonrası, 99
seçimleri ve üç buçuk yıllık
iktidar dönemi gibi... Ozet-
le kitapta Türk faşizminin ve
MHP'nin şifresini çözmeyi
amaçladım. Fonda ise Tür-
kiye'nin yakın dönem siya-
sal, toplumsal, ekonomik ve
tarihsel serüvenini vermeye
çalıştım.
- MHP neden kuruldu?
YANARmĞ- Bunun ya-
nıtı Türkeş'inbiyografısin-
de bile bulunabilir. Türki-
ye'denAmerika'ya gidip gay-
ri nizami harp, yani kontrge-
rilla eğitimi gören ilk asker-
ler arasındadır. Kuruluşu, Tür-
kiye'nin jeo-politiği ile ya-
kından ilgili olan MHP bir
Soğuk Savaş partisidir.
-12 Eylül öncesinde Demi-
rel ve MESS başkanı olarak
Turgut Özal'ın MHP'yi des-
tekiediklerini görüyoruz,Ör-
neğin Özal'ın Sabancı ile biriikte
Türkeş'iziyaretettiklerini, yanla-
nnda bir valiz dohısu para oJdu-
ğunu yaayorsunuz. Buradan yola
90'llvü.ar
MHP'nin Kürt
karşıthğı temelinde
kendisini yeniden
ürettiği bir dönemdi.
Bu dönemde devlet te
milüyetçiliği
pompaladı ve
destekiedi.
SOVYETLER BÎRLIĞIYIKILDI, MHP ORTADA KALDI
Soğuk Savaş hn resmen
bitiş tarihi: 28 Şubat
28 Şubat, sadece siyasal Islamın değil,
MHP'nin kaderi ve geleceği üzerinde de
önemli bir dönemeç. 1990-9 l'de bütün
dünyada "Oadyo" tartışması yapılıyordu.
Bu Türkiye'de kontrgerilla olarak bilinir.
Özel Harp Dairesi ya da Ergenekon örgü-
tü gibi isimlerle de anılır. MHP'nin kontr-
gerilla ilişkdsi 12 Eylül'de iddianameye bi-
le geçmiştir. Ancak dünyada bu olgu tar-
tışılırken Türkiye'de Kürt savaşı nedeniy-
le bu örgüt tasfiye edilmedı. Susurluk ola-
yı ile 28 Şubat arasındaki süre çok kısa-
dır. Her iki gelişme a>Tiı sürecin parçalan
olarak ele alınabilir. Eğer Susurluk bir ka-
za ise bu kaza olmasaydı, öyle anlaşıhyor
ki devletin böyle bir kazaya ihtiyacı var-
dı. Bu olaydan sonra yaşananlar Glad-
yo'nun Türk usulü, Şark usulü bir tasfiye-
sidir. Bu dönemde Özel Harp Dairesi'nin
ismi değiştirildi, Özel Kuvvetler Komutan-
lığı yapıldı. Komünizm birinci ve öncelik-
li "miÎH tehdit" unsuru olmaktan çıkanl-
dı. tlk kez "ırkçı nûfliyetçilik'' ve mafya bağ-
lamında olsa da "ülkücülük" tehdit değer-
lendirmesi kapsamına alındı.
Bunun gerçek birtasfiye olup olmadığına
gelince, hiçbir hukuku olmayan, gayri ni-
zami harp metotlan ile savaşmak üzere
kurulmuş bu örgütlere eskisi gibi ihtiyaç
olmadığı açık. îşsiz kaldıklan için de bu-
lunduklan rejim içinde tehdit oluşturuyor-
lar. En azından bu tip örgütlenmelerin iş-
levi değişti diyebiliriz.
MHP'ye gelince, varoluşnedenlerinden
biri komünizmle mücadeleydı. So\yetler
Birliği'nin dağılmasıyla ortadan kalktı.
Esir Türkleri kurtarma doktrininin geçer-
sizliği ise Orta Asya'da Türki cumhuriyet-
lerin ortaya çıkışıyla görüldü. kendi sistem-
lerini kurmuşlardı ve kurtanlmaya ihti-
yaçlan yoktu. Güneydoğu'daki sorun da
98'den itibaren en azından askeri boyu-
tuyla sonuçlandı ve MHP'nin ömrünü uza-
tan gerekçelerden sonuncusu da ortadan
kalktı. Bu nedenle MHP ideolojik ve po-
litik olarak kendisini yeniden tanımlanma
ve siyasal alanda örgütsel olarak yeniden
konumlandırma ihtiyacıyla karşı karşıya.
Ülkücü hareketi değişime zorlayan asü di-
namik budur.
çıkarak "merkez sağ" partikrin
MHP'yitaşeron olarak kullandık-
larmı sövieyebilir mhiz?
YANARDAĞ- Soğuk Savaş yıl-
lannda devletin solakarşı konum-
lanışına paralel olarak MHP anti-
komünist yan legal bir sivil hare-
ket ye sokak gücü olarak örgütlen-
di. Ulkücülük, reaksiyonerbir ha-
reket olarak gelişti. MHP Türk
sermayesi \e devleti tarafindan
paramiliter bir sokak gücü olarak
görüldü ve değerlendirildi. Sonra
12 Eylül ve 28 Şubat'ta bir kena-
ra bırakıldı. MHP'nin dramı da
bu zaten. Bu nedenle ülkücü ha-
reket operasyon partisi olmadı-
ğını kanıtlamaya çalıştı.
-KanırJavabildimi?
YANARDAĞ- MHP'nin 99 se-
çimlerindeki yükselişi, kendisi-
nin de şaşırdığı bir başandır. An-
cak konjonktürel bir çıkıştır bu.
Böyle birbaşannın çok sayıda ne-
deni var. Solun yoksullar ve dış-
lanmışlar dünyasından çekihne-
sınin yarattığı büyük boşluk, siya-
sal İslamın önününkesilmesi, taş-
ra muhafazakâriığı ve sermayesi-
nin MHP'ye akması gibi. Tabii ki
bu başannın arkasuıda, Kürt so-
rununun "düşük yoğunlukiu bir
savaş" düzeyine sıçramasıyla ^jir-
likte milliyetçi yükselişin öykusü
yatmaktadır. Devlet milliyetçili-
ği pompaladı, destekledi. Büyük
medya bunu teş^'lk etti.
- MHP 1990'h \ıllarda da "re-
aksiyoner" bir parti miydi, yani
kendisini ötekine göre mi konum-
haztrtadu MHPneydL, nasdkuruldu,
nasılyükseldi ve indi? Gazeteci
Merdan Yanardağ bu sorulara
'MHP Değişti mi? Ülkücü Hareketin
Analitik Tarihi' isimli küabındayantt
artyor. Yanardağ ile Gendaş
Yayınlanncayayımlanan kitabı
üzerine konuştuk.
nulmalannı bir türlü anla-
yamadılarve hazmedeme-
diler. Bu dönem îslamcı ha-
reketin de yükselmeye baş-
ladığı bir dönemdi. Islam-
cılık onlara, hem devlete
hemde Türkeş'e karşı mu-
halefet yapma imkânı sağlı-
yordu. BBP, ağırlıkla ceza-
evlerinde yaşanan bu süre-
cin ürünüdür. Hatta Bursa
Cezaevi'ndeki bir ekip Türk
Hizbullahı'nı oluşturdu Uğgr
Mumcu, Ahmet Taner Kış-
lah. Bahrhe Üçok cinayet-
lerinde yer alan isimler. bu
ekipteki eski ülkücülerdir.
- Yme de 12 Eylül mahke-
mderincekonuıan bir MHP
var. TBMM'ye kadar iler-
le\en isimler bunlar. Aynca
12 Eylül'den sonrada sahne-
deler, Orta Asya'daki yasa-
dışı LşkrdeveGüneydoğu'da
ki "düşük yoğunlukiu çatış-
ma'da isimlerivar_
YANARDAĞ - Evet, Or-
ta Asya ülkelerine açılma
döneminde Türkeş etkin bir
ısim olarak değerlendirildi.
Demirel'in bütün Orta As-
ya gezilerinde, Türkeş ona
refakat ediyordu.
- Bu ülkelerde uyıışturucu
veuranyum kacakçıhldan da
bu dönemde başlryor. darbe
girişiınierindebileparmakta-
n olduğunu görü\oruz
YAN.\RDAĞ-Bu durum,
Sovyetler Birhği'nin dağıl-
masıyla oluşanboşluğunve
Türkiye'nin bölgede ulaştı-
ğı gücün bir ürünü. Hem
Türk sermayesi bu pazara
göz dikiyorhem de Banlılarburaya
Türkiye aracıhğı ile ulaşmaya ça-
hşıyor. Ilk gidenler siyasal gerek-
çelerle ülkücüler oluyor. Onlar da
yeraltı ekonomisi ile ilgilenmeye
başlıyor ve kaçakçılık yollannı
kontrol etmeye çalışıyorlar. Azer-
baycan'daki darbe girişiminin ne-
deni de budur.
- Güneydoğu-
YA\ARDAĞ- Orta Asya ülke-
lerine açılma dönemi ile Güney-
doğu'daki savaş yıllan üst üste ge-
liyor. Bu, ülkücü hareketle devlet
arasındaki banşmanın gerçekleş-
tiği ortamı oluşturuyor.
- İktidar olabüecekJerini kanıt-
lamaya çanşırken, birtakım deği-
şim çabalanna girildi. Sizce bu
mümkün mü?
YANARDAĞ- Geçmişten tü-
müyle kopmak mümkün değildir,
böyle bir kopuş da MHP'nin ken-
disini tasfiye etmesi demektir. Ta-
rih sizi takip eder.
- MHP'yi bugün nasd tanunh-
yorsunuz?
YANARDAĞ- Faşizan bir par-
ti.
-12 EYIÜI öncesL.
YANARDAĞ- Faşist bir parti.
- İhtiyaç duyulduğunda MHP'
nin güçİendirfldiğini gördük. Şim-
di de bir sa\'aşm eşiğindeyiz ve._
Y4NARDAĞ- MHP'yi bugün
faşizan bir parti olarak tanımlamak
şu anlama gelir; eğer ileride faşist
bir partiye ihtiyaç olacaksa, o yi-
ne ülkücü hareketin içinden doğa-
caktır. Potansiyel oradadır.
ladı?
YANARDAĞ- Evet, ülkücü ha-
reket çatışmacı ve düşmanlaştın-
cı bir siyasal anlayışın ürünüdür.
Kendi başına var olması zordur.
90'h yıllar MHP'nin Kürt karşıt-
hğı temelinde kendisini yeniden
ürettiği bir dönemdi.Yine bu dö-
nemde MHP, bir taşra örgütü ol-
maktan çıkıp kent merkezlerine,
beyaz yakalılara ulaşmaya başlı-
yordu. 1998 bir zirveydi. seçim-
ler ise milliyetçi dalganın geri çe-
kilmeye başladığı bir döneme denk
gelmişti...
-12 Eylül MHP'nin tarihinde
de bir dönünı noktası. Darbeciler
neden MHP'vi tasfıye>ekalkışti?
YANARDAĞ- ÖncelıkJe Tür-
kiye'yi darbeye zorlayan Maraş-
Çorum gibi büyük katliamlan. ay-
dınlara yönelik suikastlan gerçek-
leştiren örgütün MHP olduğunu
anımsatmalıyız. Bu davalardan
mahkûm olanlann tümü ülkücü-
dür. Ancak parti, Türkiye'de faşiz-
min sokaktaki taşı>ıcı ve militan
gücü olduğu kadar yönetici mer-
kezi olduğunuda düşünmeye baş-
ladı. 12 Eylül yönetimi ise adeta
"Bu ülkeye faşjzm lazunsa onu da
bizjapanz" dedi.
- Pek çok MHP'H bu dönemde
işkence görmekten yakındı, sekiz
kişi de idam edildi. Siz bunun ha-
yal kmklığını bölünmeye kadar
vannn\orsunuz_
YANARDAĞ- Sıstemi sola kar-
şı koruduklannı söyleyen bu ınsan-
lar, komünıstlerle aynı kefeye ko-
ORHAN BİRGİT
Simitis'in Sözcüleri
Denktaş'ın hastalığı ve gahba daha da kötüsü Tür-
kiye'dekı iktidar boşluğu, Kıbrıs sonjnundaki insiyatıfi
Atina merkezlı BM karargâhının eline geçırdı.
Kofi Annan Planı'nın öylesine bir zamanlama ile Kıb-
ns'taki ıki devletin doruğuna ve Ankara ile Atina'ya
ulaştınlmasında, Genel Sekreter kendisine verilen gö-
revi başanlı bir biçimde gerçekleştirmekle yetinmedı:
planın Turkkamuoyunu ilk bakıştamemnun edecek kı-
mi paragraflannı da adeta bir kapalı kutuyu açarcası-
na dışanya sızdırdı. Başta AKP Genel Başkanı, dıplo-
masinın 'D'sinden nasıbi olmayan çoğu kımse, Genel
Sekreter'ın resmı belgesinde adadakı Turk kesımın-
den 'KKTC olarak söz edilmiş olmasını, ya da belirii
bir süre içın taraflara eşıt başkanlık yetkısi tanınması-
nı bile kazanılmış bir başan olarak nitelendirerek ha-
valara sıçradılar. 117 sayfa olduğu ilerı sürülen Annan
Raporu'ndakı tuzaklan, sakıncalan ve tehlıkeleri orta-
ya koymak isteyenler ve o arada 57.hukümetin Baş-
bakanı Ecevit ile Dışışleri Bakanı Gürel azarlanmakla
bırakılmadılar; ilker Sanel adındakı bir meslektaşımı-
zın kalemı ile kendilenne seçimleri yitirmış olduklan ha-
tıriatılarak, bu tür yaşamsal konularda artık ağızlannı aç-
mamalan bile soylenildı.
Yenı Başbakan Gül, henuz sadece AKP Genel Baş-
kan Yardımcısı iken, Gürel'in BM Genel Sekreten ra-
porunun Rumlara daha once sızdınldığı, dahası bu ko-
nuda Erdoğan ile Simrtis arasında ikı kez goruş alış-
verişınde bulunulduğunu açıklayan sözlen uzerine. ken-
dısınden hıç beklenmeyen bir celadet gosterdı. Turk Dı-
şışleri Bakanı'ndan yargı önunde hesap soracaklannı
söyledı. Ama, Şukrü Sina'nın bu iddıalannı Atina'da
yayımlanan "7b Vima" adlı gazetenin 10 Kasım günkü
sayısında yazılanlara dayandırdığını nedense görmez-
den geldi.
Dün de To Vima, BM Genel Sekreteri'nin, elbette
Denktaş'ın hastalığının süregeldiğını ve Erdoğan'ın Ati-
na'ya Simitis'i zıyarete gitmiş olduğunu dikkate alarak
taraflardan Kıbrıs ıçın ellenni çabuk tutrnalannı isteyen
bir ikınci mektup gönderdığıni yazıyordu. Ama 10 Ka-
sım sayısında, son derecede önemli açıklamalara yer
vermışti gazete.
Bu açıklamaiardan ılki, Erdoğan'ın seçımlerden ön-
ce Simrtis'le bırıncısı yazılı ikincısi sözlu olarak ikı kez
görüştüğu savını taşıyordu. Bu görüşmeler, AKP'nin 3
Kasım seçimlerinden başarı ile çıktığı takdırde Kıbns
sorununun çözümüne ve Yunanistan ile ılişkılere vere-
ceği onemi vurguluyordu.
Kamuoyumuzdan niçin gizli!..
Bir Türk parti başkanının, komşu bir ülke Başbaka-
nı ile telefon ya da mektup yolu ile goruşmesi kadar do-
ğal bir şey olmaz. Ama nıçın Erdoğan-Simitis goruş-
mesi bir giz perdesı arkasında yürütüldü ve ancak To
Vima tarafindan açığa vuruldu. Ne Erdoğan, ne de Sı-
mıtıs To Vîma'yı yalanladı. Abdullah Gul nıye Şukru Si-
na'dan To Vıma'nın ıddıaları ıçın adalet onunde hesap
sorma tehdidınde bulundu?
Kamuoyu bu konulan henüz oğrenemedı. Tıpkı, yi-
ne To Vima'nın, Erdoğan'ın "Bızadada Belçika mode-
lıni benimsiyoruz" yolundaki sözlerinin Ankara'da uyan-
dırdığı tepkıler üzenne yaptığı tevıl ıçın Yunan Başba-
kanı'na "Düzeltme sözlerimi geri adım olarak algılama-
yın; ben o açıklamamı iç dengeler nedeni ile yapmak
zorunda kaldım" dediğinı yazması karşısında AKP lı-
derlığinden bir yalanlama gelip gelmedığıni öğrene-
mediği gibi!
Kabul edelim ki, Annan Planı Atına'yı da, adadakı Rum
kesiminı de son derecede hoşnut kıldı. Atina ve Güney
Lefkoşa'dakıler. BM Genel Sekreterinın sunduğu öne-
rılerı oncelıkle kendi medyalanna tek tek dağıtarak ka-
muoyunu doğrudan bilgilı kılmak gibi akıllıca bir işi
anında yaptılar. O kadar ki, Atina'dakı turk gazetecisi
Nur Batur. TV ekranlanna elındekı dosyayı sallayarak
konuşurken Türk gazetecıleri Yunanistan'dan gelebi-
len on sayfahksözde birözetın elverdıklerı ıleyetınmek
zorunda kaldılar. Dolayısıyla da önce bardağın yansı-
nın dolu olduğunu söyleyerek avunanlanmız, işın için-
de tuzaklar olduğunu öğrendikçe, ötekı yarının belki de
ada Türkleri için kimyasal zehirler içerdığini de düşün-
meye başladılaıi
Ben Yunan propagandasının nasıl ustalıklaçalıştığı-
nı yakından bılenlerdenım. O ustalıkla, bir zamanlar
Akntas planını bile sadece Batı kamuoyuna değil, bı-
zim safdıl kesimımıze bile lyı nıyetle hazırlanmış bir iç
güvenlik önlemı olarak sunulmak istenilmıştı!
Bu yüzden, dun Mümtaz Soysal'ın "lyimsertik Al-
datmacası" yazısını da okur okumaz sabahın erken
saatlennde Şükrü Sina Gurel'e Annan Planı'nın tam met-
nini, Dışişlen Bakanlığı'nın resmı sıtesinde yayimlama-
lan içın rica ettim. Biliyordum, dün sevgili arkadaşımın
Bakanlık'taki son günü idi. Ama, Atina ve Lefkoşa'nın
Rum kesimınde hemen herkesin elinde dolaşan bir
resmi belgenın bizım kamuoyundan saklı yonü de ol-
mamalıydı ve bu plan içın bir şeyler yazmak isteyenler,
resmı bir belge ile karşılaşma olanağını bulabılmeliydi-
ler.
Sayın Bakanı, ikna edebildiğimi, "tamam" deme-
si üzerine anladım ve elbette sevindim. Ama o sevın-
cim uzun sünnedi. Bu yazıyı yazmak için masa başın-
dayım ve saatim tam 15.30'u gösteriyor. Bakanlığın
"www.mfa. gov.tr" sitesinde tam bir hareketsizlik ege-
men.
Eski bir politikacı olarak, bürokrasımizin böytesine du-
yaıiı dönemlerdekı o belırsızlık becerilerini yakından
bilenlerdenım.
Ama anlamadığım, dün Bakanlar Kurulu listesini
Cumhurbaşkanı'nın onayına sunan yeni Başbakanın,
her eylemlerini kamuoyunun bilgısıne sunacaklannı,
bu amaçla sadece TBMM deki değil, dışardakı muha-
lefet partilerine ve sivil toplum örgütlerine de bilgı ve-
receklerini, olup brtenleri mtemetten izleteceklerinı söy-
lediğini bizim Dışişleri bürokratlarımız duymadılar mı?
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(« e-kolay.net
TEŞEKKÜR
Hastahğıma zamanında teşhis koyup,
benı sağlığıma kavuşturan mükemmel insan
Genel Cerrahı Uzmanı
Dr. ERTUCRUL CÜR e
Anestea Uzmanı
Dr. NURİ KARAÖZ e
Radyolojı Uzmanı
Dr. ERCAN DEVRİMCİ ye
şefkatli hemşıre HATİCE KORDAN a
2. Katın tüm hemşire ve personelıne,
Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Başhekimı
Uzm. Dr. SEDAT AZAK'a,
Yönetim Kurulu Başkanı
MUSTAFA HAYTA ya
çok teşekkür ederim.
UĞUR ÖZHABEŞ