17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2002 SALI HABERLER DUNYADA BUGIM ALt StRMEN Giscard'ın Çıkışı Fransa nın eski cumhurbaşkanlarından ve daha da önernlısi şu anda Avrupa'nın genişlemesi konu- sunda düşünce üreten Avrupa Konvasiyonu'nun başkanı olan Valery Giscard d'Estaing'ın, Le Mon- de gazetesine. "Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa'nın sonu olacağı"n söylemesi ülkemizde bomba etki- sı yarattı. B J aç klama üzerine Giscard'ı, birzamanlar PKK yandaşı ve Türkiye karşıtı söylemiyle, bizde büyük infial yaratan Madame'a (Danielle Mitterrand') benzetenleroldu. Kimileri onun Yunan yanlılığını ve Karamanlis ai- lesi ile yakın ilişkilerini anımsattılar. Gerçekten de, Valery Giscard d'Estaing'ın Karamanlisler ile yakın- lığı vardır. 1974'te, Albaylar cuntasından demokra- siye geçtşte, o sırada Elysee Sarayı'nda bulunan Gis- card'ın büyük etkısi bulunduğu gibi, Yunanistan'ın AB üyeliğinin gerçekleşmesinde de katkısı olmuş- tur. Bu gerçekleri, yadsımayalım. Aynca Giscard'ın dü- şüncesindekı tutarsızhğı da göz ardı etmeyelim. Şurası gerçektir ki, Türkiye'nin başkentinin bile Av- rupa'da olmadığını söyleyen düşüncenin, Avrupa'ya can veren ideal ile uzaktan yakından bir ilişkisi yok. Avrupa bir coğrafi kavram olmanın ötesinde, bir değerter bütününü benimseyen, demokrasi ve in- san haklan içinde yaşamayı kabul eden, ortak de- ğertere sahip insanların oluşturduğu bir birliktir. Türkiye'nin de, bu değerteri benimsemesi, Kopen- hag kriterlerini yaşama geçirmesi halinde üyeliğinin önünde, herhangi bir engel kalmaması gerekir. Unutmayalım ki, Türkiye zaten Avrupa Konse- yi'nin de üyesidır. Yani bir anlamda, Avrupa ülkesi olduğu tescil edilmiştir. • • * Bütün bu gerçekleri bir yana not etmekte sayısız yarar var. Ancak, olaya biraz daha derinlemesine bakmak ve çıkışı salt Valery Giscard d'Estaıng'in kişisel gö- ruşleri olarak görmemekte de yarar var. Herşeyden önce, Türkiye bütün iyi niyetine ve olumlu girişimlerine karşın Kopenhag kriterlerini he- nüztümüyle yaşama geçirmiş değildir. Ancak bu du- rumun üyelik müzakerelerinin başlamasıyla biıiikte ele alınması da söz konusu olabilmelidir. Ama temelde başka sorunlarolduğunu da kabul etmemiz gerek. Her şeyden önce, Türkiye'nin üyeliği Avrupa'nın sınırlannı genişletecek ve AB'yi dünyanın Kafkas- lar ve Ortadoğu gibi kritik bölgeleriyle komşu duru- muna getirecektır. Böyle bir genişlemenin doğuracağı sorunlar ol- duğunu kimse görmezden gelemez. Aynca Türkiye'nin yapısal soruniannın varlığını da yadsıyamayız. Türkiye bundan 10 ya da 15 yıl sonra, AB'ye üye olduğu takdirde, ekonomisinin belini ne kadar do- ğurultmuş olursa olsun, yine de birliğin en kalaba- lık ve yoksul ülkesi dunjmunda kalacaktır. • • • Yetmiş milyonlukeğitim düzeyi düşük, ekonomik ve sosyal problemleri büyük ve Avrupa Paıiamen- tosu'nun en kalabalık grubunu oluşturacak bir ül- keyi Avrupa'nın sindirmesinin kolay olmayacağını görmemek olanaksızdır. AB üyeliğinin gerçekleşmesiyle Türkiye'nin oto- matik olarak sorunlannı kendiliğinden çözeceğini san- mak da, bizde kimi V/toera/'lerin nedense bir türlü vazgeçemedikleri yanlış bir saplantıdır. Şu gerçeği görmemiz gerekir. Valery Giscard d'Estaing'ın usta bir politikacıya yakışmayacak ka- dar kıvraklıktan yoksun sözleri, yalnızca eski Fran- sa Cumhurbaşkanı'nın kişisel görüşünün ötesinde olup, birçok çevrenin de dile getirilmemiş bile olsa sahip bulunduğu görüşü yansrtmaktadır. Bu durumda Türkiye bir gerçeği görmelidir. Avrupa daha bütünüyle Türkiye'yi kabul edebile- cek bir fikir biriiğine varabilmiş değildir. Bu gerçek bizi, AB üyeliği hedefinden vazgeçir- memeli, ama hiç değilse, gerçekçi davranmamızı da sağlamalıdır. Türkiye Avrupa'dan başka seçeneği olmayan bir politika izleyemez, bu bir ülkenin kendisini, seçe- neksizlikle karşı karşıya bırakması demektir. Ne yazık ki bugün bu yanlışın içinde yüzüyoruz. Avrupa kapısını sonuna kadar zoriamalıyız. Tür- kiye'nin AB üyeliği son tahlilde yarariıdır. Bu yüzden, Avrupa'ya üye olmak için gerekli refomnlan yapma- lıyız. AB üyeliği gerçekleşmeyecek bile olsa, bu re- formlar bizim kendimiz için gereklidir. Ama, gerçekleşip gerçekleşemeyeceği belli olma- yan ve gerçekleşmesi için tek karar odağının biz ol- madığımız, her şeyi yapsak bile geri çevrilebilece- §miz bir üyelik hayali için gereksiz ödünlerden ka- çnmak ve alternatif politikaiar da oluşturmak zo- rundayız. Celikel'den sezer'e destek Anayasa kişiye göre değiştirilemez AINKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Adalet Eakanı Aysel Çelikel, nayasa degişikliklerin- E kişiye özel düzenle- nelerden kaçınılmasını uteyen Cumhurbaşkanı dımet Necdet Sezere jestek verdi. Çelikel, Anayasa gibi temel bir usa, kişjye özgü değişti- rkmez" dedi. Hâkim- kr ve Savcılar Yüksek hırulu'nun yapısında »î çalışma usullerinde 3zı yanhşlıklar oldu- ânu dile getiren Çelikel. Siyasi eğihmleri güçlü aan bir bakan eğer bir pter yapmak istiyorsa EYK'yi etkikyebüir*' sdı. Çelikel, yargı bağım- sızlığının güçlendirilme- sine dönük yasal düzen- lemeler konusunda oluş- turulan komisyonun Hâ- kimevi'nde düzenlenen toplanösına katıldı. Sezer'in "anayasade- ğişikfikJeri" konusunda- ki açıklamasını değer- lendiren Çelikel, "Bu söderin içeriğine kaül- mamak mümkün değil- dir. Anayasa gibi temel bir yasa, kişiye özgü ola- rak değiştirilemez. Baş- ka yoDar aranması la- zımdır" dedı. AKP'nin kişiye özel bir düzenleme yapaca- ğını zannetmediğini kaydeden Çelikel, baş- ka yolları deneyecekle- rini söyledi. Meydanlarda dörtte birini peşin ödeyeceklerini söyledikleri nemalar için para olmadığını anladılar AKP'devaatçok kaynak yokBÜLENTSARIOĞLU ANKARA - Tek başına iktidara ha- zırlanan AKP yönetimi, meydanlar- daki seçim vaatlerine kaynak bulmak- ta zorlanıyor. Zorunlu Tasarrufu Teş- vikFonu'ndabirikenkaynağuı 1 kat- rilyon lira dolaymdaki dörtte birlik dilimini "hemen ödeme" vaadi, kay- nak bulunamaması nedeniyle 3 aylık acil eylem dilimine alınmadı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Ab- duDah Gül başkanlığında AK Coşkun, Hüseyin Çelik, AbdüDatif Şener, Hil- mi Güler ve Erkan Mumcu'dan olu- şan Acil Eylem Komisyonu, icraat önceliğini belirlemek için çalışmala- ra başladı. îktidan bekleyen öncelik- li sorunlar arasında; memur, sözleş- meli ve emekli aylıklanna zam, yeni asgari ücret miktan, zorunlu tasarruf- ta biriken nemalar. istihdama ilişkin vergi-sigorta yükü, doğrudan gelır • AKP, nemalann dörtte birini peşin olarak ödeme vaadini, 'Acil Eylem Planı'nın 3 aylık dönemine almadı. 1 katrilyon dolaymdaki ödeme için kaynak belirsizliği bulunurken, Genel Başkan Yardımcısı Ali Coşkun 'Piyasayı canlandırmak için bunu öncelikle değerlendireceğiz, sonra takvime bağlayacağız' dedi. desteği ödemeleri ve 15 Mart 2003 'te yürürlüğe girecek iş güvencesi konu- sunda işverenlerin beklentileri ilk sı- rada yer alıyor. AKP komisyonunun, nema ödetne- lerini ilk 3 aylık dilime almayacagı belirtildi. "Çahşanlann bordrosun- dan peşin olarak kesilen bu paralar bizim iktidanmız dönemindeödene- cek. Piyasayı canlandırmakiçin en kv- sa sürede ödemeyi yapacağız" diyen Coşkun. Merkez Bankası ve Ziraat Bankası yönetimiyle varacaklan uz- laşmaya göre bir takvim belirleyecek- lerini söyledi. Coşkun, öncelikle zo- runlu birikimin yalnız emeklilik ve ölüm halinde ödenmesinı öngören yasanın değiştirileceğine işaret etti. Ekonomi prograrnı 24 bakanlıktan oluşması beklenen AKP hükümetinde 3 Devlet Bakan- lığı ve 2 Başbakan Yardımcılığı ku- rumu bulunması bekleniyor. Başba- kan'ın kim olacağı belirlendikten son- ra büyük olasıhkla "ekonomiden so- rumlu Başbakan Yarchmcüığr ihdas edilecek. Maliye Bakanlığı ayn bıra- kılarak, ekonomiden sorumlu birim- lerin böylece tek elde toplanması he- defleniyor. AKP, icraat önceliğinde dar ve sa- bit gelirli kesımi hedef alan uygula- malan öne alıyor. Bu kapsamda, "1.5 milyon aileye tophı konut" projesine 3 ay içinde başlanacağı hükümet prog- ramında yer alacak. Programa, 81 ildeki projelerin 12 ile 18 ay arasında teslim edilmesi hede- fi konacak. Konut sahıplerine 10 yıl- lık ödeme planı sunulacak. Partinin \a- adine göre, ödeme planlannda faız dikkate alınmayarak yalnızca inşaat gi- derlerinin maliyetinden kaynaİdanan artışlar taksitlere yansıtılacak. Fak-Fuk-Fon olarak adlandınlan Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'nun da, kaynaklan arttınlarak yaygınlaştınlması prog- ram hedefleri arasında. Kamu lojmanlannm satışı konu- sunda ise envanter çalışması yapıhyor. Ancak ilk çalışmaya göre yüzde 70 do- layındaki devlet lojmanının silahlı kuv\etler ve emniyet gibi güvenlikle ılgili birimlerde olması nedeniyle bu konuda kesin karar verilmedi. Tüm loj- manlar içinde yüzde 20-30 dolayında- ki taşınmazın satışının da ne kadar gerçekçi bir kaynak olacağı konusun- dakı kuşkular nedeniyle bu alandaki çalışma sürecek. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdo- ğan, TBMM Milletvekili Lojmanla- n'nın satışının yanı sıra, Meclis per- sonel sayısında indirime gidecekleri- ni de dün açıkladı. Erdoğan. "TBMM'deki personel tensikatında da karartrvTZ. Kamu har- canıalannda tasarrufun nasıl oiacağı- nı göreceksiniz. Buna rağmen perfor- mans düşüklüğü obnadığı gibi daha da fazlapozkifgefişmesa^anacak" diye konuştu. Baykal: 109. maddeyi unutun Başbakanlık mevkii (hşarıya bırakılaıııaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başbakanın milletvekilleri arasmdan atanmasını zorunlu kılan anayasanın 109. maddesinde değişiklik yapılmasına karşı olduklannı belirterek, "Rejimi tahrip ederek bir kişinin sonınunu çözmek mümkün mü? 109. madde>i unutun, 109 saplantsıyla konuşmak doğru dep" dedi. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan ve Yönetim Kurulu üyeleri Baykal'ı ziyaret ettiler. Çağlayan, artık ekonomi gündemine dönülmesi gerektiğini belirterek, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın başbakan olup olamayacağtna ilişkin tarhşmalann bir an önce çözüme kavuşturulmasını istedi. Denİ2 Baykal da, ekonomik veriler incelendiğinde artık umut verici bir noktada bulunulduğunu kaydetti. ~- ».. ^... _.. Bu tablonun iyi değerlendirilmesi ve siyasi gerginliklerden uzak durulmasına özen gösterilmesı gerektiğini söyleyen Baykal, ülkenin yanhş sorunlarla karşı karşıya bırakılmamasını istedi. Baykal. gazetecilerin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin, "Kişiye özgü düzenleme \apümamasr yönündekı açıklamasını doğru bulduğunu kaydetti. Baykal. "Siyaset kendine göre hukuk \ apma\a yönelmemelidir. Hukuk da ,,«^™™.«™.. „., si^^setin önünü kesme anla>işı ile şekillenmemelidir'' dedi. Hukukta gerekli noktalann düzeltilebileceğıni anlatan Baykal, şöyle konuştu: "AKP eğer bir paket halinde anayasa de&işikliğini içine sindiri>orsa, sadece 'benım şahsı sorunumu çözelim. gerisi benı ilgilendirmez' demiyvrsa, dokunubnaztık sorununun çözümüne katkı yapmayı bir görev olarak kabul ediyorsa. parlamentonun 5 ydnk süresinin 4 yda indirilmesini kabul ediyorsa mesele yok. Hemen gereken yapıhr. Cumhurbaşkanı'nın kaygdan da goz önünde bulundurularak şahsi bir düzenleme yapılmadan, ana\asayı berbat etmeden, ana>asanın özünü, temeUerini sarsmadan, işi hukukla siyaset çaoşmasına dökmeden bu konu çözülür" Baykal, bir gazetecının 109. maddeye ilişkin sorusu üzerine. "109. maddeyi unutun, gerek yok. 109 saplannsı ile konuşmak doğru değfl" yanıhnı verdi. • "Siyaset kendine göre hukuk yapmaya yönelmemeli, hukuk da siyasetin önünü kesme anlayışı ile şekillenmemeli" diyen CHP lideri Baykal, anayasa değişikİiğinin hukukla siyaset çatışmasına meydan vermeden ' yapılabileceğini ; söyledi. Teşekkür turu İstanbuTda CHP'den seçilen milletsekilleri, seçmenlere teşekkür turuna çıkü. lstanbul 3. Bölge adaylan Birgen Keleş, Sıdıka Aydoğan ve Mehmet AH Ozpolat, Çataka, Silivrive Büyükçekmece ilçelerinde >-urttaşlan ziyaret ederek öncetikli sorunlannı belirleyip çözüm bulmak için çahşacaklaruu açıkladılar. Seçmenkrin büyük çoğunluğu, miller\ekillerinin bu gezilerinden mudu olduklannı behrttiler. CHP'nin kadın vekilleri, demokrasi ve laik cumhuriyeti korumakta kararlı: Temeldeğerleritartıştırmoyız OKTAYAR4YDEV TBMM'de yemin töreni ön- cesinde yeni dönem ile ilgili gö- rüşlerini açıklayarak seçim de- ğerlendirmelerinde bulunan CHP tstanbul milletvekilleri GüldalOkuducu. Sıdıka Aydo- ğan ve BOılunTanayfagB. yeni dö- nemde üzerierine düşen ağır so- rumluluklan yerine getirirken en büyük gücü Atatürk ilke ve devTİmlerinden alacaklannı vurguladı- lar. CHP Kadın Kollan Genel Başkanı, Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve lstanbul 1. Bölge Mil- letvekili GüldalOkudu- cu, 3 Kasım'da bir he- muhalefet görevi verdL" Sorunlann ne olduğunu iyi bildiklerini vurgulayan Okudu- cu, süreci dikkatle değerlendi- receklenni. bu ülkenin kurucu- luğunu üstlenmış, Gazi Musta- fa Kemal Atatürk'ün önden ol- duğu CHP'nin laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti" nin korunması ve kollanmasında en aktif rolu üstleneceğini söyledi. ma karşısında bizi bulacakür" şekünde konuştu. Aydoğan: Seçmenin sesi, gözü kulağı olacağız lstanbul 3. bölgede milletve- kili seçilen CHP'li SıdıkaAydo- ğan da TBMM'de başta kadın- lar olmak üzere tüm seçmenin gözü, kulağı ve sesi olacaklan- nı söyledi. Silıvri üçesinden ilk Tan; Kasıin'ı GüldaJ Okuducu • İstanbul'dan milletvekili seçilen Okuducu, Aydoğan ve Tanaylıgil, laik ve demokratik cumhuriyetin korunması konusunda üzerierine düşen her şeyi yapmaya hazır olduklannı açıkladılar. Bihhın TanajbgO saplaşma yaşandığını belirte- rek şöyle dedi: "Türkhalkıken- disini bugüne getiren politika- iar ve politikacılarla hesaplaş- ma gereksinmesi içindeydi Bü- yük halk kitfcleri. açhk ve yok- suDuk ile boğuşuyordu. Bu ko- şullarda sandığa gidildi. Yurt- taşlar ekonomik ve si> asal poü- tikalardan sorumlu tuttuğu par- tileri baraj altmda bırakn. Bize yetin kadmlan olarak. kazanım- lann elimizden atanması yada daraltdmasuu kabul etmemiz mümkün değildir''şekunde uya- nda bulundu. : Halk 3 hesap sordu TBMM'ye lstanbul 2. böl- geden giren CHP milletvekili ekonomist Bihhın Tanayhgirde son yıllarda uygulanan ekonomik programla- nn hesabuıın halk tara- fmdan 3 Kasım günü sandıkta sorulduğunu kaydetti. TBMM çatısı altında, ekonomik an- lamda kadının ilerleme- si, eğitim ve siyasette daha ön plana çıkması Okuducu, "Biz MecKs'te baraj altmda kalanlara oy verenlerle biıükte bu Ülkeninyaklaşık yüz- de 70'nin temsilcisi olacağız. Bu bflinçiehareketedeceğiz" şeklın- de konuştu. Okuducu, "Kadmmözgürlü- ğune, getişmesine engel olacak, temsil hakkmı kısrtla>acak, çağ- daş yaşamın bir parçası obnak- tan çıkaracak her türiü uygula- kez bir kadının milletvekili se- çildiğini anımsatan Avıokat Sı- dıka Aydoğan," MecHs'te tüm kadmlann sesi olacağım. Ka- dın-erkek eşitüğini savımmaya. bu konuda yeni kazanımlarm sağlanmasına çahşacağım'' de- di. Atatürk ilke ve devrimleri- nin sonuna kadar takipçisi ola- cağmı da vurgulayan Aydoğan, "Laik ve demokratik cıunhuri- için uğraş vereceklenni vur- gulayan Tanaylıgil, "Türkka- dını. Atatürk Türkiye'sinde çağdaş, özgür ve eşitökçi bir yaşama kavuştu. Ancak temsil hakkmı yeterince elde ettiğini söylemekgüçtür. Bizim bugün geldigimiz noktaya Suudi Ara- bistan'h kadmlar ancak 100 yılhk bir süreçte mücadele ve- rerek gehniştir" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal, bir muhalefet liderinden çok fark- lı bir üslup kullanıyor. Daha çok ken- disi iktidar, Tayyip Erdoğan muhale- fetmiş gibi bir ruh hali içinde. Baykal, Tayyip Erdoğan'ın Kıbns konusunda söylediklerini çok değişik bir yöntem- le eleştiriyor. Baykal'ın değerlendirme- si şöyle: "ilkkezbiriktidarTürkiye'nin temel dış politikasının dışına çıkıyor." Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan'ın Kıbns konusundaki tutumunu doğru bulmayabilir. Bir muhalefet lideri ola- rak onu istediği gibi eleştirebilir. An- cak "Türkiye'nin iemel dış politikası- nın dışına çıkıyor" derse, bu bir baş- ka anlam kazanır. Nedir, Kıbns konu- sunda Türkiye'nin "temel dış politi- kası"l Bunu kim beliriiyor? Benim bil- diğim dış politikayı hükümetler belir- ler. Başka bir politika belirleme yeri ola- maz. Hele Baykal gibi, halkın oylarıy- la seçilmiş bir politikacı bunu söyle- yemez. Kendi durduğu zemini yok saymış olur. Baykal hükümet kursa ve başba- kan olsa, bir dış politika belirtemeye- 'Türkiye'nin Temel Dış Politikası' cek mi? Bugüne kadar kangren ol- muş ve aynca dönem dönem deği- şikliklere uğramış Kıbrıs konusunda kendisi yeni bir politika öne süremez mi? Aslında bu yaklaşım, demokra- tik biryaklaşım değil, siyasetin Mec- lis dışında belirlenmesini kabul eden biryaklaşımdır. Türkiye'nin başına ne geldiyse siyasetçilerin sorunu meş- ru zemine çekmesi yerine, hep siya- set dışı güçlere meydanı açması yü- zünden oldu. • • • Kıbrıs, siyasi bir sorundur ve siya- set zemıninde çözülebilir. Bir ülkenin tek başına hükümet kuracak bir par- tisinin başkanı Kıbns konusunda de- ğişik görüşlersöyleyemez mi? Bu na- sıl bir demokrasi bakışıdır, anlayabil- miş değilim. Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'nin Kıbns konusundaki söyle- diklerine katılmamak ve onu eleştir- mek başka şeydir. "HopH! Orada dev- let politikası var, değiştiremezsin"de- mek başka şeydir. Baykal'ın seçim meydanlanndaki tutumu da benzer bir söylemi içeriyor- du: "Bunlar devletle kavgalı, oyunu- zu onlara vermeyin." "Milletvekiliola- mayan ve başbakan olması mümkün olmayan kişinin partisine oy verme- yin. " Aslında bu çağrılann temelinde de yasaklara yaslanmak vardı. İlk gün- ler, Tayyip Erdoğan'ın yasağının kal- dırılması konusunda olumlu birtutum içine girdi. Doğru olanı yaptı. Ancak görünüyor ki zaman içinde gerçek Baykal eski kimliğine dönüyor. • • • Meclis'te çoğunluğu elde eden bir partinin genel başkanının başbakan olamaması iyi bir durum değil. Üste- lik, yasağın nedeni de bir konuşma. Böyle bir gerekçeyle onun milletve- ekili seçilememesi işi bu kadar için- den çıkılmaz hale getirdi. Şimdi bu so- run Türkiye'nin karşısına geldi dikil- di. Başbakan başkası olsa, bu kez de "dışandan idare ediyor" tartışma- sı gündeme gelecek. Çoğunluktaki bir partinin genel başkanının, kendi ik- tidar partisinin yaptıklanna seyirci kal- ması düşünülebilir mi? Asıl anormal olan budur. Bu durum aynen korunur- sa sorun çıkmaya devam edecek. AKP ve Tayyip Erdoğan'a güven- memek ve ondan şüphe duymak her- kesin hakkı. Onu yaptıkları nedeniy- le eleştirmek de bizler için görev. An- cak, normali fazla zorlamak, yeni anor- mallikleri de doğurabilir. CHP lideri- nin bu konuda yapıcı bir tutum içine girmesi Meclis'in işleyişi, pariamen- ter sistemin işleyişi açısından rahat- lık yaratacak. Anormalı zorlamak ise işleri zorlaştıracak. Birileri işlerin zor- laşmasını ve ortalığın karışmasını is- teyebilir, ancak halkın oylarıyla Mec- lis'e girmiş bir partinin liderinin bunun yapmaması gerekir. • • • Siyasetler, siyaset zemininde be- lirlenmeli. Bunun dışına çıktıkça iş- ler zorlaşıyor. Deniz Baykal'ın da bu konuda daha duyarlı hareket etme- si gerekiyor. Kıbrıs konusuna gelin- ce, orada bazı şeylerin yanlış gitti- ğini görmemek mümkün mü? Her şe- yi kötü yönettiği için halk tarafından cezalandırılan geçmiş hükümet aca- ba Kıbrıs konusunda nasıl bir doğ- ru politika izlemiş olabilir ki! Baykal'ın Kıbns konusunda geçmiş hükümetten farklı bir çözüm önerisi ve görüşü yok mu? Onun "devletin temel politikası" dediği şey nedir? Bu siyasetleri kim veya kimler belir- ledi? Bunlar tann buyruğu mudur? Şimdiki iktidar partisine güven- meyebilirsiniz. Benim de şüphelerim ve endişlerim var. Ancak bu kaygı- ların hiç birisi temel ilkeleri yok say- mayı gerektirmez. İktidar mücade- lesi Meclis'te yapılmalı, Meclis bir meşru zemin olarak özenle korun- malıdır. Tersi, sorunları büyütür ve meşru olmayan mücadele yöntern- lerini geliştirebilir. Türkiye bundan çok zarar gördü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle