17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12KASIM2002SALI CUMHURİYET SAYFA 1\.LJ.L1. LJjX [email protected] 15 . lasik çağ rnaimarlarından Vitruvius'un, MÖ 25 "te y^zdığı varsayılan eseri ' D e Architectura'dan yola çıkarak Leonardo da Vİnci'nin çizdiği 'Vitruvius Adamı', Leonardo'nun öncülüğünde Adnan Çoker ve Mustafa Ata'nın bugünden hem rönesansa hern de Roma'ya bakarak k&ndi sürekliliklerini ortak bir paydada birleştirdikleri bir proje olarak tanımlanabilir. Mustafa Ata'nın 'Vlam' projesi kapsamındaki resimleri Akbank Kültür Sanat Merkezi'nde 'Biricik' insanınbiçimleriÖZLEM ALTUNOK Mustafa Ata ve Adnan Çoker, 'Vlam' projesinin üriinlerini 'Yapı ve tçgüdü' başlığı altında Bebek Sanat Galerisi"nde sergilemişlerdi geçen yıl. Mustafa Ata, en başta Adnan Çoker'e bir saygı olarak sürdürdüğü bu projeyi Akbank Kültür Sanat Merkezi'ne taşıdı. tkı ressamın Leonardo da Vincinın 'Vitruvius Adamı'ndan yola çıkarak kendi resimsel serüvenlerini kesiştirdıkleri proje 'Vlam' adını ise Vitruvius, Leonardo, Adnan Çoker ve Mustafa Ata'nın ısimJerinin baş harflerinden alıyordu. Dört kimliğin de kendi sözünü kaybetmeden bir tuvalde, ama aynı zamanda yeni bir sözii eklektik değil homojen bir şekilde yansıttığı resimler, hümanızmanın Ata'nın bakışıyla. diliyle somutlaşması bir anlamda. Klasik çağ mimarlanndan Vitruvius'un, MÖ 25'te yazdığı varsayılan eseri 'De Architectura'dan yola çıkarak Leonardo da Vinci'nin çizdiği 'Vitruvius Adamı', Leonardo"nun öncülüğünde Adnan Çoker ve Mustafa Ata'nın bugünden hem rönesansa. hem de Roma'ya bakarak kendi sürekliliklerini ortak bir paydada birleştirdikleri bir proje olarak tanımlanabilir. 1994'te başlayan bu birliktelik Ata'nın bu geniş zemındeki çalışmalanyla 2002 yıJına dek sürerek 300'den fazla yapıta ulaştı. Ata, Adnan Çoker'in kare, çizgi, merkezi ışıklandırmasının içine figürlerini yerleştirerek hem hocasına, hem rönesansa ve Leonardo'ya, hem de Vitruvius'a gönderme yaparken insanın yüceliğinı vurguluyor tekrar tekrar. Adnan Çoker'e göndermeler - Adnan Çoker'le ortak serginizden bu yana bu kadar çogalabilen bir dizi resim nereden yola çıkanp nereye ulaştırdı sizi? MUSTAFA ATA - 1994'te Adnan Hoca'yla başladığımızda üç çalışma yapmıştık. 1999, 2000 ve 2001 'de ise inanılmaz bir üretime girdün. Ürettiğim iş bir sonrakiyi çağnştırdı ve sonsuz varyasyonlan çıktı ortaya. Bu tabii, Vitruvius Adarm'nın doğruluğundan, hâlâ tükenmemiş olmasından kaynaklamyor. Yeni göndermelerle 'Vıtrivius Adamı'nın olmadığı işler de çıkardım. Bire bir Adnan Çoker'e yaptığım göndermelerdi kimileri, orada Leonardo'yu değil, Leonardo 'dan avnntılan A t a - 'resmimde ussal olandan görebilirsınız ancak. yana bir değişim var'diyor - Bu, sanahn tarihine saygının niteliğinin yanı sıra, bir göze alma aynı zamanda... ATA - Bütün kurallar altüst oldu, biri diğerini yadsımasa da ne tam bir kare, ne tam bir daire, ussal olanla ruhsal olanın dozlarım ayarlamak, bu içiçeliği ya da aynklığı dengelemek zordu. Kendi fîgürlerim içinde bulduğum çizgide bu bütünlük nasıl sağlanabilir onu denedim. Çizgiyi tamamen ortadan kaldırarak yazıyla o ifadeyi vermeye çalıştım zaman zaman, ışıklandırmayla Adnan Bey'e referans yaprım ya da kendi figürlerimin içine Leonardo'nun fıgürünü koyup yazıyı da dışlayarak yalnızca fıgürden yola çıktım. Denetlenebilir bir dışavurumculuk - Figürleriniz ne kadar değişime uğradı ya da bundan sonra figürlerinizin nereye doğnı gideceğini kestirebiliyor musunuz? Çünkü öncesinde daha devingendi figürleriniz... ATA - İçinde kendi yapısım korusa da daha dünyevi figürler çıktı ortaya. Resmimde biraz daha ussal olandan yana bir tavır değişikliği \r ar. Benim dijavurumculuğum, dağınık ve savurgan değil, detıetlenebilir bir dışa\ r urumculuktur. O deıetlenebilirlik Vitruvius ve Leonardo'nun ussallığını çakıştırmaya ve beni duygusal olmaya ittı. - Bir sürü referansın ışığında nasıl bir bakış açtsında kilitleniyor sanat tarihine bakışınız? ATA -21. yy'dan 1. yy'a bakarken sanat tarihinin hangi 'izm'ıni kendinize yakın görüyorsanız o gözle baiiyorsunuz. Rönesans'ın insanı yeniden keşfeden tavnndan hareketle insanın biricikliğini. ruhsallığını bicime yüklemeye çalıştım. Bunu yaparken en azndan kuşbakışı bir bütünlük sağlamak için o andaki bütün değışimleri, tarihi bilmek zorundasınız. - Bu anlamda zıtlıklar ne kadar besledi sizi. Yapı veiçgüdü, figür ve geometri, geçmiş ve bugün... ATA - Dünyayı kavramaya çalışırken iki kavTamın ka^ıtlığından faydalanıyorsunuz, birini reddederken öukıni kabullenmek zorunda kalıyorsunuz taamlamak içın. Benim aldığım en büyük ders, aradan binlerce yıl geçtıği halde bugünden geçmişe çci rahat bakabilmek oldu, ama bu da tabii o i&olojiyi yaratan dâhilerin şemsiyesinın altına sıanmakla çoğaldı. (Sergi 23 Kasım 'a dek Akbank RJtür Sanat Merkezi "nde. Tel: 0 212 252 35 00) 92 YAŞINDAKİ TÜRK OPERA DtVASI SEMİHA BERKSOY tLE SÜRPRİZ BtR BULUŞMA S Z* yaşındaki Türk opera solisti, sanatçısı ve yazan Semiha Berksoy 'un yaşayan bir efsane olması boşuna değildir. Burada vurgulanması gereken "yaşayan " olmasıdır. Zeliha Berksoy bu akşam Köln Televizyonu 'nda yayımlanan ve sadece dünyaca ünlü ressam, opera. tiyatro sanatçılarını konuk eden Boulevard Bio programımn komtğu olacak. Sanatçı orada sanat yaşamından önemli kesitler sunacak. Ebediyen 'femme fatale' CARSTEN NIEMANN (Çeviren DİKMEN GÜRÜN) Kimse bunu beklemiyordu: 0nun, yalnızca, Istanbul Dev- let Tiyatrosu'nun. Berlin'deki Hebbel Tiyatrosu'nda, Yedinci Uluslararası "diyalog"-Tiyat- ro Festivali'nin açılışını yaptı- ğı, Türk şairi Nâzım Hik- met'in bir operetinin prodüksi- yonunda kısa bir süre için sah- neye çıkması öngörülmüşrü. Ancak, "Bu Bir Rüyadır"ın sonunda, göze batar tarzda makyajlı bir şekilde, kısacık bir etek ve taşınması cesaret iste- yen fantastik bir şapka kreas- yonu ile sahne zemininden yük- selerek sahneye çıkan yaşlı ba- yan neredeyse ansamblin şovu- nu elinden almıştır. 92 yaşmdakı Türk opera so- listi, sanatçısı ve yazan Semi- ha Berksoy'un yaşayan bir ef- sane olması boşuna değildir. Burada vurgulanması gereken "yaşayan" olmasıdır: Berksoy havasını (aura), yalnızca ken- disinin daha 1934 yılında "Türk Brechfinin bu eseri- nin ilk sahnelenmesinde de gö- rev almış olmasına borçlu de- ğildir. Berksoy'un, boğuk, ancak güçlü sesiyle, Hikmet'in tercü- me ettiği Puccini'nin operası Tosca'nın aryası "Vissi d'Ar- te"yi seslendirirken sanata bağîılığını ortaya koyması, hak- lı olarak seyircilerin ayakta al- kışlamalanna neden olmuştur. İlk sesli Türk filmi Berksoy, soyunma odasmda Diva'yı arayan hayranlannı "daha sonra" diyerek avut- muşrur: Berksoy tiyatrodan doğrudan doğruya "Berliner Ensemble"e kendisı ile 1999 yılında New York'ta birlikte ça- hşmış olduğu Bob VVilsonun doğum günü partisine gitmiş- tir. Hayat dolu ve muhtemelen son gerçek "femme fatale" olan bu hanım daha sonraki gün kaldığı otelin odasında geçmi- şı ile ilgili çok az şey anlatmış- tu-. Esasen anlatılması gereken çok şey var: 1931 yılında ilk sesli Türk filmi çalışmalanna iştirak etmiştir, 1936 yılında şan eğitimi almak üzere Ber- lin'e gitmiştir ve bu eğitimini Bestekâr Richard Strauss'un 75. doğum günü münasebetiy- le "Ariadne auf Naxos" eseri- nin sunuşu ile taçlandırmıştır. Kemal Atatürk'ün kendisini ilk Türk operasında sahneye çıkmak üzere şahsen seçmiş ol- duğu Türkiye'ye 1939 yılında geri dönmüştür. "Komünist" damgası Bu arada, kendisine hapısha- neden opera tercümeleri sağla- yan, siyasi nedenlerden dolayı rutuklu bulunan Nâzım Hik- met ile olan ilişkisi, ona "ko- münisf'olarak düşmanca ba- kılmasına neden ohnuştur. Ziyaretçiye, zamanında Ber- lin'de kendisine mentorluk yap- mış olan Clemens Schmalsti- eg ve Max Erlen'in kendisi için dile getirmiş olduklan öv- gü dolu sözleri not etmesi yö- nünde telkinde bulunan Berk- soy, daha sonra çantasını açmak için renkleri solmuş belgeleri hızh bir şekilde bir tarafa bırak- mış ve otel odası onun yeni re- simleri ile kaplanmıştır: ateşli çizgilerle çizilmiş erotik biraşk ölümü, Berksoy'un şapka kre- asyonu ile bir kadın başı ve hat- ta bir yerde ufak, parlak mavi gözleri bulunan küçük bir Nâ- zım Hikmet resmi. Semiha Berksoy bu akşam Köln Televizyonunda yayımla- nan ve sadece dünyaca ünlü ressam, opera, tiyatro sanatçıla- nnı konuk eden Boulevard Bio programının konuğu olacak. Sanatçı orada sanat yaşamın- dan önemli kesitler sunacak. Sezonu 'Dilekçe' adlı oyunla açan BBT 15 Kasım'dan itibaren 'tkinci Caddenin Mahkûmu' adlı komedivi sahnelevecek. Kültür Senisi - Yeni tiyatro sezo- nunu, usta yazar Çetin Altan'ın yazıp Müşfik Kenter'in yönettiği bürokra- siyi eleştiren 'Dilekçe' adlı oyunla açan Bakırköy Belediye Tiyatrolan, 15 Kasım"dan itibaren günümüz Ame- rikan tiyatrosunun önde gelen komedi yazarlanndan Neil Simon'ın 'tkinci Caddenin Mahkûmu' adlı komedı- sini sahneleyecek. Gerçek insan portreleri Metropol yaşamından ve işsizlikten bunalan, ama yine de büyük kentte ya- şamaktan asla vazgeçemeyen günü- müz insanının parodisini yapan. Neil Simon'ın Tkinci Caddenin Mahkû- mu' adlı oyununu Emre Kınay yöne- tiyor. Oyunda, tipik bir Amerikan or- ta sınıf ailesi olan Mel ve kansı Ed- na'nın, Amerikan kapitalizminin ve maddeci değerlerin ironik sembolü olarak karşımıza çıkan îkinci Cad- de'deki evlerinde birer mahkûma dö- nüşmeleri konu ediliyor. Neil Simon, 'tkinci Caddenin Mahkûmu'nda modernizmin sorun- lanna ve şehir yaşantısı üzerindeki yansımalanna dikkat çekiyor. Kapita- lizmin anavatanı Amerika'nın yam sı- ra evlilik ve akrabalık ilişkilerinin de eleştirisinin çarpıcı ve mizahi bir dille yapıldığı oyunun çevirisini Cemil Bû- yükutku yapmış. Dekor tasaranını AB Yenel'in, kos- tüm tasanmuu Ayçin Tar'ın yapnğı 'tkinci Caddenin Mahkûmu'nda Emre Kınay, Fidan Tek, Ayşe Demi- rel, Nurhayat Atasoy, îlter Genay ve Sait Genay oynuyor. BBT'nin bu sezonda sahneleyeceği diğer oyunlar ise Martin YValser'in yazıp Orhan Alkaya'nın yönettiği, ka- dın-erkek ilişkilerinin mizahi bir dille anlatıldığı 'Odada Savaş'; Jean Kerr'in yazıp Müşfik Kenter ve Em- re Kınay'ın yönettiği, boşandıklan hal- de hâlâ birbirlerini seven, ama bunu kendilerine bile itiraf etmekten çeki- nen Bob ile Mary'nin hikâyesini ko- nu alan 'Mary Mary'. Aynca Nâzım Hikmet'in yazıp Ke- nan Işık'ın yönettiği, ikridann cazibe- sine kapılarak içinde yaşadığı topluma ve kendisine yabancılaşan dürüst Pet- rof'un hikâyesini anlatan 'lvan tva- noviç Var mıydı Yok muydu?' ve Oktay Arayıcı'nın yazıp Orhan Ke- mal Aydın'ın yönettiği, Timur Sel- çuk'un müziği eşliğinde dile getirilen, kocası öldükten sonra kızı Gülsün'e zengin bir koca bulmak için çareler aramaya başlayan, tnsaf Hanım'ınhi- kâyesinin konu edildiği 'Rumuz Gon- cagül' de tiyatroseverlerle buluşacak diğer oyunlar. B.B.T.yenisezonda da iddialı Gençlik Kitabevi Öykü Ödülleri verîldi Kültür Servisi - 9. Gençlik Kitabevi Öy- kü Yanşması Ödülle- ri. 10 Kasım Pazar gü- nü Kadıköy Banş Manço Kültür Merke- zi'nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Dereceye girenlerin ödüllerinin verilmesi öncesinde seçici kurul üyelerinden Konur Ertop ve Feyza Hep- çilingirler genç katı- hmcılarla bir söyleşi gerçekleştirdiler. Hepçilingirler de- ğerlendirme notlann- dan yola çıkarak öykü yazınınm bazı nokta- lanna değindi ve yö- neltilen sorulan yanıt- ladı. Ardından söz alan Ertop, bu tür ya- nşmaların genç yazar adaylannın önünü aç- tığmı vurguladı ve o da öykü yazını üzerine görüşlerinı genç katı- lımcılarla paylaştı. Bu yıl otuz yedi ki- şinin katıldığı yarış- manın birincisi Canan Akalan ve ikincisi Soydan Kızgın tören- de bulunamadıklann- dan kendilerini temsil eden yakmlanna ödül- leri sunuldu. Yanşmanın üçüncü- sü Rahime Dilek, ya- zar olma yolunda en büyük sıkıntısının kendini değerlendire- memek olduğunu, ya- nşmanm bu açıdan bü- yük önem taşıdığını belirtti. Yanşmaya Ha- tay'dan katılan Meh- met Altınöz ve Ben- gisu Gençay mansi- yon ödüllerinin sahibi oldu. Her yıl düzenlenen yanşmada kasım ayı içinde ödül töreni ger- çekleştiriliyor. Yine her yıl olduğu gibi bu yıl da yanşmada dere- ceye giren öyküler ki- tap haline getirilecek. Yanşmanın seçici kurulu Adnan Binya- zar, Konur Ertop, Necati Güngör, Fey- za Hepçilingirler ve Doğan Yancı'dan olu- şuyordu. Gezici Festival sona erdi Kültür Servisi - 8. Ankara Sinema Derne- ği tarafından 11 Ekim- 2 Kasım tanhleri arasın- da Ankara, Bursa ve Iz- mir'de gerçekleştirilen Avrupa Filmleri Festi- vali - Gezici Festival sona erdi. Özellikle Jean-Luc Godard'ın Aşka Öv- gü, Aki Kaurisma- ki'nin Geçmişi Olma- yan Adam, Ingmar Bergman'ın Çığhklar ve Fısılrılar, Istvan Szabo'nun Mefisto ve Taraf Tutmak ve Cla- ude Sautet'in Ayazda Bir Yürek adlı filmleri kapalı gişe oynadı. Festivalin yine büyük ılgi gören 'Türk Film Arşivinden' bölümün- de yeniden basılan kop- yalarla izleyici karşısı- na çıkan Duygu Sağı- roğlu'nun Bitmeyen Yol' ve Atıf Yılmaz'ın Ah Güzel tstanbul filmleri oyuncu ve yö- netmenlerin de katıldığı galalarla renkli görün- tülere neden oldu. Festivalin Kısa Film dalındaki tzleyici Ödü- lü'nü Pjotr Sapegin'in Norveç yapımı Arya adlı filmi kazandı. Festivalin her kentte tek salonda yapılan gös- terimlerini 35.600 kişi izledi. Geçen yıl izleyi- ci sayısı 26.000 idi. 9. Avrupa Filmleri Festi- vali 3-29 Ekim 2003 ta- nhleri arasında gerçek- leştirilecek. (infoâeuropeanfılmfes- tival.com) Hugh Grant yerini kim alacak • Kültür Servisi - Kısa süre önce ülkemizde gösterime giren Amerika yapımı film 'About A Boy' aynı adla televizyon dizisi olarak çekilecek. Nick Hornby'nin romanından uyarlanacak dizide, 12 yaşındaki bir çocukla iletişim kurmaya çalışan 30 yaşındaki genç bir adamın yaşamı konu ediliyor. Filmde Hugh Grant'in üstlendiği rolü televizyonda kimin üstleneceği ise henüz belli değil. 1 Caü'dadans • Kültür Servisi - Bir yıl önce îstiklal Çaddesı'ndeki yeni yerine taşınan Tiyatro Araştırma Laboratuvan Dans Stüdyosu'nun çatısının onanmı için İstanbul'da dans eden ve koreografi yapan sanatçılann çağdaş dans gösterisi 'Çatı' bugün, saat 20.00'de Fransız Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Gösteriye, Aydın Teker. Ze>nep Tanbay, Martin Sonderkamp, Frederic Cornet, Naoko Noshiro, Serap Meriç, Ayşe Orhon, Mustafa Kaplan, Ömer Uysal, Veysel Özdemir ve Senem Oluz katılacak. (0 212 244 44 95) 10. Londra Caz Festivali • Kültür Servisi -' 10. Londra Jazz FestivaPi 15- 24 Kasım tarihieri arasmda Royal Festival Hall'da müzik severlerle buluşacak. Geniş kapsamlı bir izleyici kitlesinin katılımının beklendiği festivalde, Merv>n Africa Trio, Jane Monheit, Carlos Bica, Roy Hargrove, The Jazz Hearts, Stacey Kent, Ed Jones, Steve Mackey, Phil Robson Trio, Nitrobeat, Alex Wilson, David Murray. Lee Konitz ve Guy Barker gibi caz müziğinin önde gelen müzisyenleri ve gruplan yer alacak. Atrt Yılmaz'ın projesi • Kültür Servisi - Film yapımcısı Atıf Yılmaz, hazırlıklannı sürdürdüğü bir proje için Kastamonu konaklannı çekeceğini belirtti. Vali Enis Yeter'i ziyaret eden Yılmaz, içeriğini ilerikd günlerde açıklayacağı \ e çok ses getireceğine inandığı bir projenin hazırlığı içerisinde bulunduğunu söyledi. Yılmaz ve ekibı, konaklan gezerek, ön incelemelerini yaparken, Vali Yeter, projeye destek vereceklerini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle