21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-10 EKİM 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA JV U İ J J. U M\ [email protected] 15 «AYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Bitmeyen yolculuğun aynası'Yazmak başka şeydir, yaşa- m a k başka...' nıce sonra kavraya- caktım bunun anlamını. îki savaş yaşamış, Rusya'nın içlerinde sür- g^inlere gitmiş, Yemen çölleri ve FCafkasya'daki kınmı, kıtlığı gör- rnüş o yaşlı adamın günlerce gece- lerce anlatıp durduklan bir masal- d ı bizim için... Çevresini alırken bizdeki yitme- yen heyecan, zaman zaman onun lcorkulannın da ifadesi olurdu. O anlatır. biz dinlerken ürperirdik. Öteden bir ses gelirdi: 'Yeter, ye- ter çocuklan bunca örseleme...' Yarı öfkeli, duygulu sesin uyancı- lığı bir anda konumuzu da değişti- rirdi... ' Yaşadıklanmı hatırlamak de- ğildi benimkisi, anlatarak acıla- rımı hafifletmekti...O cehen- nemlerden geçmek insanda akıl. duygu diye bir şey bırakmıyor..' Yetişkin olduğum günlerde, bize geçmişte anlattıklannı neden 'anı' olarak yazmadığını söylediğim bu. o yaşlı adamın;'Yaşamak başka, yazmak daha başka bir şeydir; birine hayat seni hazırlar, ötesi- ne ise hiç farkına varmadan da- larsın.. Bütün yaşayıp ettiklerin senin dışındaymışçasına bir ço- cuk saflığıyla yol alırsın' sözleri hep belleğimdedir. Bize, yani tonınlanna, savaşın getirip götürdüklenyle ilgili anlat- tıgı nice olayın ondaki izlerini, aç- tığı 'yara'lan yazabılmenin bir başka bilinç(lilik), bir başka duy- gu(luluk) gerektiğini anlayabil- mek için Tolstoy'un Diriliş'iyle yüzleşmek gerekecekti. Gene o an- latmıştı, Kafkasya içlerine doğru bir kaçışa hazırlanırken bir trende okumuş olduğu bu romanın onda- ki izleri, bize söz ve anlam yoğun- luğu olarak yansımıştı. Şöyle di- yordu: "Onların yazdıkları bi- zim savaşımızdan daha anlamiı, daha kalıcı..." ••• Yazmak için her zaman yaşamak mı gerekliydi? Yazı, insana-haya- ta dair tanıkhksa eğer, bir ucundan bakmak/ görmek bile yetebilirdi anlatmaya.. Yetmeyenin 'ne' oldu- ğuna gelince; bir bilinçlilik duru- OKUMAÖNERİLESIL • eline, bir aydınlatıcıdır. Her bir sözcüğüyle düşürdüğü ışık, yansıttığı gerçeklik hem iyi hem kötücül duygulann / düşüncelerin bannağına götûrürbizi.. mu, edebiyat donanımı.. Bu ol- mazsa, hayatın en akıl almaz tra- jedilerini de yaşasanız. bunlann ta- nığı da olsanız bunu yazıya, edebi bir dile dönüştüremezsiniz.. Günlerdir, Celine'in Gecenin Sonuna Yolcululuk'unu okurken; biraz da, öylesine savaş görme- yen/tanımayan bizlerin, ancak ya- şayanlanndan dinleyebilme olana- ğı bulduğu an'lara döndüm.. Celi- ne'in yaşadıklanna' tanıklıklanna beni ' bizi götüren 'yazı'sı ' ro- man'ının yansıttıklanna daha bir şaşarakbaktım.. Hayatın her bir 'an'ında adım adım oluşan, örülen. birikeduran tragedyamn bir dilde nasıl biçim- lendiğıni görmek şaşkınlıktır, evet! Kendimce, o okuma süresince. sık sık şunu söylüyordum: Roma- nımız,' romancımız Gecenin Sonu- na Yolculuk'tan sonra dönüp yeni- den kendine bakabilecektir. sanı- nm! Bir roman niye' niçin' nasıl yazılır sorusunu da daha sık, daha çok sorarak hem de. Celine de bize şunu göstermek- tedir ashnda: yaşanmadan, acılar bannağından geçmeden, tanıklık- larla yüzleşmeden, yerleşik anla- yışlara sırt çevirmeden, bunlarla bir bir hesaplaşmadan kendi cen- netinı ve cehennemini yaratma- dan, uçurumlara gidip gidip dön- meden ve adını da hiç koyup bil- meden 'yûksek edebiyat' yapıl- mıyor. Yolculuğu insana doğrudur Gecenin Sonuna Yolculuk'u okuduğunuzda; edebiyatın iyi duy- gularla yapılamayacağına bir kez daha tanık oluyorsunuz. Romancı, burada, ne bir Tann, ne peygam- ber, ne de kılavuz. Hele hele öğre- tici asla değil.. Celine, bir aydınlatıcıdır. Her bir sözcüğüyle düşürdüğü ışık, yan- sıttığı gerçeklik hem iyi, hem kö- tücül duygulann / düşüncelerin ba- nnağına götürür bizi.. Insanın in- sana ettiği eziyetin, soylu ve soy- suz yanlanmn gerçekliğine bir kez daha şaşarak bakarsınız. O hayat- lan yeniden yeniden yaşamak, öf- kenizin sesini yükseltmek istersi- niz. Bu derin kuyulara, en bilin- mez yollara gidip dönmelerin sab- n; gecenin sonuna çıkılan yolcu- luklann dervişi kesilirsiniz. Celine'in yolculuğu insana doğ- rudur. Onun yalnızlığına, iflah ol- mazlığına; kederine, acılannın ba- nnağına.. Asidir, ataktır, aykmdır bir bakıma. Sözü iğneleyicidir, esirgemezdir. Çığlık çığlığa bırakır bizi. Onca soysuzluk, onca acıma- sızlık karşısında tutunabilecek tek şeyin sözcükler olabileceğine şaş- kınlıkla bakarsınız! Acıdan acı du- rumlann hem göstereni, hem san- nsını çekenidiro. Bunu her bir sö- zünün anlamında hissedersiniz. Romanının kahramanı Barda- mu'nün çağırdığı sesteki acı, par- çalanmışlık duygusu çağın sannsı- nı da getirmektedir. Romanın çevirmeni Yiğit Be- ner. bu örtüyü çekip alıyor aramız- dan. Türkçenin tınısını, örgülenen dilin şenliğini göstererek hem de.. Onun, ' Bir daha çeviri ,asla!' sözleri kulağımda. Şimdi, o da, Celine'in açtığı yolun yolcusu. Ye- ni bir dile, yeni bir romana, haya- tın sırlı yanlanna yürüyüşün... 8. Avrupa Filmleri Gezici Festivali Ankara'dan sonra Bursa ve Izmir'e de uğrayacak k gösterimlerle ustalar geçidiKültür Servisi - Ankara Sinema Derneği tarafından gerçekleştirilecek '8. Avrupa Filmleri Festivali-Gezici Festival'. yann- dan başlayarak 17 Ekim'e dek Ankara Anka- pol Sineması'nda, 18-24 Ekim'de Bursa Tay- yare Kültür Merkezi'nde. 25-31 Ekimde ise Izmir Sanat'ta sinemaseverlerle buluşacak. Festivalde bu yıl 'Yönetmen: Ömer Ka- vur' başlığı altında Kavur'un 'Anayurt Ote- li', 'Kırık Bir Aşk Hikâyesi' ve 'Gizli Yüz' adlı filmlerinden oluşan bir toplu gösterim y- er alıyor. Aynca Agah Özgüç, Aslı Selçuk, Atıf Yılmaz, Arilla Dorsay, Barış Pirha- san, Burçak EvTen, Feride Çiçekoğlu, Fü- ruzan, Macit Koper, Nazan Özcan, Necip Sarıcı, Orhan Pamuk, Rıza Kıraç, Selim 1leri, Serra Yılmaz, Şükran Kuyucak Es- en, Tunca Arslan, Türkan Şoray ve Zuhal Olcay'ın yazılanyla katkıda bulunacağı 'Yö- netmen: Ömer Kavur' adlı bir kitap yayı- ma hazırlanıyor. '8. Avrupa Filmleri Festivali'nde, çoğu uluslararası festivallerde ödül almış, ünlü yö- netmenlerin imzasını taşıyan 2001 - 2002 ya- pımı uzun metrajlı filmlerin Türkiyedeki ilk gösterimlerinin gerçekleştirileceği 'Avrupa Avrupa'; Avrupa sinemasının klasiklerinden nitelikli bir seçkinin sunulacağı 'Avrupa'nın tyileri'; 'Avrupa Panoraması'. 'Kısa Film- lerle Avrupa III' ve 'Rus Federasyonu Dev- let Sinema Enstitüsü' adlı üç başlıkta top- lanan 'Kısa lyidir' bölümleri yer alacak. Fes- tivalde bu yıl ilk kez yer alan, Avrupa Sine- ması'ndan seçilen en güzel 6 aşk filminin su- nulacağı 'Avrupa'dan Aşk Filmleri' Ue eleş- tirmenler tarafından festivale eklenen 'Türk Film Arşivinden' adlı bölümler de bulunu- yor. Festival kapsamında aynca 18-24 Ekim ta- rihleri arasında Bursa Tayyare KültürMerke- zi'nde Ephemera Derneği ve Burçak Ev- ren'in katkılanyla 'Arif Hikmet Koyunoğ- lu ve Tayyare Sineması Sergisi' açılacak. Festivalin afişi, ilk festivalden bu yana oldu- ğu gibi Behiç Ak'a, grafik tasanmı da Yeşim Demir'e ait. (Ayrıntıh bilgi bupazar çıkacak CumhuriyetDergi 'de) - (www.europeanfılm- festival.com) CRETSIZ 8 FİLM Bu Japonlan hiç tanımadık Kültür Servisi - Japonya îstan- bul Başkonsolosluğu ve Türk - Ja- pon Dostluk Derneği tarafından dü- zenlenen tstanbul Japon Filmleri Festivali, 25 - 28 Ekim tarihleri ara- sında gerçekleştirilecek. Festival kapsamında gösterilecek 8 film, üc- retsiz olarak Atatürk Kültür Merke- zi Sinema Salomı"nda izlenebile- cek. 9O'lı yıllardan sonra çekilen Ja- pon filmlerinden, ödül kazandığı halde Türkiye'de adlan pek duyul- mamış genç yönetmenlerin yapıtla- nnın gösterileceği festival, Japon görsel kültürünü Türk halkına ta- nıtmayı, Türkiye'de Japon filmleri- nin de vizyona girmesıni ve filmler aracılığıyla Türk insanının Japon toplumunu daha iyi anlayabilmesi- ni sağlamayı amaçlıyor. Istanbul Japon Filmleri Festiva- li'nde, Kohei Oguri, Tomoyuki Furumaya, Naomi Kawase ile son zamanlarda uluslararası film festi- vallerinde ödül alan yönetmenlerin yapıtlannın yanı sıra sınıfında dün- yanın en kaliteli filmleri olarak ni- telendirilen Japon animasyon film- lerinin de gösterime sunulması planlanıyor. (212 393 20 10) İSTANBUL'DA YÜZEYARAŞTIRMASI Kazıdıkça Bizans çıkıyor Kültür Servisi-Istanbul Reh- berler Odası, Istanbul'dakı Geç Antik Dönem Bizans Yapıları Yüzey Araştırması" projesinin sponsorluğunu üstlendi. Istanbul Universitesi Rektörlüğü'ne bağlı olan ve lisansüstü eğitim veren Güzel Sanatlar Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü öğretim görevlile- rinden Arkeolog Ferudun Özgü- müş'ün başkanlığında, Dr. Ken- neth Rainsbury Dark ve Dr. Ant- heaHarris'indebulunduğu 11 ki- şilik bir grup Geç Antik Dönem Bizans Yapılan'nın tespiti amacıy- la tstanbul'da bir yüzey araştırma- sı gerçekleştiriyor. Ekip öncelikle eski yanmada de- nilen ve sur içinde kalan bölgede araştırmalannı sürdürüyor. Araş- tırmada önceden yapılan plan izle- nerek yapılann içi, zeminleri ve sokaklar inceleniyor. Araştırma esnasında bugüne dek pek çok eser gün ışığına çıkartıldı. Eserler arasında Cibali Ayakapı Abdülezelpaşa Caddesi 232 numa- ralı adresteki kereste deposunda bulunan ve uzun süredir kayıp olan Ayakapı şapeli, Zeyrek Kilise Ca- mi önündeki Koç Grubu'na ait ka- fenin bahçesinde bulunan Bizans sütun başlıklan, Ayvansaray Marul Sokak 25 numaradaki Ebuzer Gi- fari Cami'nin bahçesinde bulunan Blakherna Bizans sarayının altya- pıları bu eserlerden birkaçı. 1998'de başlayan araştırma, mad- di olanaksızlıklar nedeniyle yanm kalmıştı. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Üniversitede On Yıl... Anadolu Universitesi, geçen hafta yeni öğretim yılına başladı. Ben de, birkaç aylık bir aranın ardın- dan, Yunus Emre'nin adını taşıyan o cennet kam- pusunda ilk akşamüstü turumu attım. Gün akşama doğru iyice eğildiğinde, bu kampus çok farklı bir görünüm alır. Güniçinin telaşlı koşuş- turmaları, yerini artık rahatlamış gölgelere bırak- mıştır. Yeşillikler, ağaçlar, sankı sonsuza uzanıp gi- den çiçekler, yanından. içinden bir koşuşturmayla geçilip gidilenler olmaktan çıkmış, nice hayallere dalışların, öylesine oturmalann, filizlenmekte olan ilişkilerin ya da bitişlerin ardından, üstesinden ge- linmeye çalışılan hüzünlerın mekânı olmuştur. Ama ne olursa olsun, bu mekân o saatlerde in- sanı sanki arındırır, yeni güçlerle ve düşüncelerle donatır. Falanca saatte yetişılecek bir ders ya da semineryoktur. O yuzden iç hesaplaşmalar, telaş- sız ve sınırı yokmuş gibı gözüken bir zaman boyu- tuna yayılabilir. Kampusta bu yılki ilk akşam gezintim, geride ka- lan on yıl boyunca yaptıklarımdan sanki çok fark- lıydı. Bu yıl buraya, epey bir yıkımın ve hüznün ar- dından, geçen şubat ayı başlarında patlayan bir sevgısızlik ve düşmanlık fırtınasını, yakın zamanlar- da içine sürüklendiğım zorlu bir yaşamak ve ölmek hesaplaşmasını arkamda bırakarak gelmıştim, ka- vuşmuştum-sığınmıştım. Ve bir anlamda yanılma- dığımı da anlamıştım. O sığınak, kapılarını bana, her zaman yaptığı gibi, yine sonuna kadar ve sevgiyle açmıştı. Çunkü burası, dünyanın benim bulunabildiğim bütün ötekiyerterinden farklıdır: Buranın toprağına karıştırılan sevgi tohumlarının şu ya da bu biçımde çiçeklenmediğine, sevgisizliğin, vefasızlığın dıken- lerine dönüştüğüne hiç tanık olmadım. Ve burada, umulmadık dostlar bulamadığım da hiç olmadı. Geride bıraktığım yıkım günlerinin hemen ardın- dan, benim derslerimle işleri çoktan bitmiş bir grup öğrencimden bir mesaj almıştım: "Çok sevgili ho- camız, biliyorsunuz, bizleröğrenciyiz ve sizin için ya- pabileceğimiz tek şey, buraya geldiğinizde size sım- sıkı sanlmak, bilmiyoruz sizin için önemi var mı?" Şöyle der dizelerinde çok sevdiğim bir Ingiliz şairi: "Insanlan değiştiremezsiniz I Sadece onlara sevgi verebilir / Ve almalannı umut edebilirsiniz..." Bize bırileri, onların iklımine vardığımızda sımsıkı sanl- mak istiyorlarsa eğer, sevgilerimız de tutmuş de- mektir. Bundan önemlisi var mı? Geçen haftaki ilk derslerimin ardından, yeni bir öğrencim de bana şu satırları göndermiş; "...Yaşa- dığınız zoriuklar hepımiztn utancıdır ve bu yuzden size bir şey olursa, ben hayatım boyunca vıcdan azabı çekerim... ûğrenciniz olmaktan onur duyuyo- rum. Lütfen hep böyle güzel kalın. İlk dersinizle bi- le hayatımda bir fark yarattınız..." Dedığim gibi, o zemınde sevgi tohumları hiç zi- yan olmuyor. Ve herhalde bu yuzden, bugüne ka- darki yaşamımda hiçbir yerde kendimi, Anadolu Üniversitesi'nde, oradaki dostlann ve öğrencileri- min arasında olduğu kadar güvende hissetmedim. Bu bakımdan o kurumu, yazarı olduğum Cumhu- riyet'e çok benzetiyorum. Ikisinın de içi yalnızca "çalışanlarla" değil, fakat en dar zamanlarda size kol kanat germeye hazır yakınlarla dolu. Temellerini önce sevginin etiğinde aramayan bir kurum kültürünü hiçbir zaman benimsemedim - hele de bu, bir eğitim ya da sanat kurumu olursa!- - Çünkü kanımca ne sevgisiz bir eğitim olanaklıdır ne de insan sevgisini görmezlikten gelme çabasın- daki bir sanat uğraşı. Gende bıraktığım acılı zaman diliminde katıksız sevginin sözcülüğünü yapan birileri, bana yaptık- larım ve yapmayı istediklerim adına yaşamanın bir görev olduğunu öğretti. Bu görevin bılincine. o cen- net kampüsündeki akşam gezintisine çıktığımda ve ziyan olmamış sevgi tohumlanndan filizlenme çi- çeklerin kokusunu içime çektiğimde, çok daha iyi vardım... e-posta:ahmetcemal(a superonline.com acem20 'j hotmail.com BUGLN • İZMİT SÜLEY1VIAN DEMİREL KÜLTÜR MERKEZt'nde 20.00'de Izmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'ndan 'Bahar Noktası' ad'lı oyun. (0 262 311 59 00) • İFSAK'ta 19.30 - 20.15 saatleri arasında Muhsin Divan'dan 'Stilografya' adlı saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) • ALMAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.00'de Dr. Murad Wilfried Hofmanndan 'Üçancü Binyılda İslamiyet' adlı konferans. (0 212 249 20 09) • TARTK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ StNEMASI'nda 14.00, 16.30 ve 19.30'da 'Sibirya Berberi'. (0 212 317 77 00) • ESKANDÎL JAZZ CLUB'da 22 OO'de Ergüder Yoldaş ve tlknur Açıkel'in konseri. (0 216 332 80 36) 12. AKBANK CAZ FESTİVALİ'NDE BU6ÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 20.30'da Nils Petter Molvaer konseri. (0 212 240 50 12) • BABYLON'da 23.00'de Arto Lindsay Band konseri. (0212 292 73 68) III. KİTAP DÜNYASI FUARI'NDA BUGÜN • 13.00 - 14.00 'Türkiye'de Yeni Sol'. Konuşmacı: Mehmet AJtan. Düzenleyen: Ithaki Yayınlan. • 14.15 -15.15 Konuşmacı: Muazzez İlmiye Çığ. Düzenleyen: Kaynak Yayın. • 15.30 -16.30 'Türkiye İçin Sosyalist Seçenek'. Konuşmacılar: B. Sadık Albayrak, Nihat Ateş, Ali Mert, Erkin Özalp Düzenleyen: Nâzım Kültürevi. • 16.45 -17.45 'Çağdaş Bir Model - Hz. Peygamber ve Kuran'. Konuşmacı: M. Engin Noyan. Düzenleyen: Birun Yayınlan. • 18.00 - 20.00 Ödüllü Edebiyat Yarışmalan'. Konuşmacılar: Doç. Dr. Necdet Tanyolaç Öztokat, Aydın Boysan, Öner Yağcı, Aytül Uncu Akal, Sunay Akın. Düzenleyen: Bilgi Yayınevi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle