18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2002 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Üç Kapı - Üç KiliT Bilmiyonjm hangisi daha korkunç, insanla- nn ölümü çözüm olarak görmeleri ve F tipi ce- zaevlerindeki tecride karşı ölüm oruçlarını sürdürerek can vermeleri mi, yoksa bu olay karşısında toplumun tüm duyarlılığını yitirmiş olması mı? Geçen hafta, F tipi cezaevi için ölüm oru- cuna yatanlardan birinin daha yaşamını yitir- diğinin kaç kişi ayırdına vardı? Ölüm sayısı da korkunç gerçeğin tümünü yansıtmıyor, sağlık dengesini düzelemeye- cek ölçüde yitirenleri de unutmayalım. Dilerseniz, çok konuşulmuş olan F tipi ce- zaevi tartışmasının özünü bir kez daha anım- sayalım. Devlet koğuş sistemini istemiyor, cezaev- lerinin örgütlü suç odağı haline gelmesine da- ha fazla göz yumamayacağını söylüyor ve F tipi uygulamasını başlatıyor. Koğuş sistemi, çağdaş bir infaz sistemi ol- madığından, uygulamada ortaya çıkan ger- çekler de göz önünde bulundurulunca, bu görüşün haklı temelleri olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ancak, tecrit de çağdaş infazın kabul etme- diği bir kurum. Dünyanın hiçbir yerinde tec- rit yok demiyorum, sadece tecrit bir infaz ku- rumu değil, olsa olsa cezaevi içinde disiplin nedeniyle uygulanabilecek bir önlem. Türki- ye'de cezaevi yönetimleriyle cezaevlerinde meydana gelen olaylar da düşünülünce, bu uygulamanın ne gibi sonuçlar doğurabilece- ğini göz önüne getirmek güç olmasa gerek. ••• Pek yakın zamana kadar durum şuydu: Tutuklu ve hükümlülerin bir bölümü, F tipi- nin bugünkü uygulamasını tecrit olarak algı- lamakta ve buna karşı ölüm oruçlanna yata- rak ölümü bir çare olarak görmekteydiler. öte yandan devlet, "Ben koğuş sistemine dönmem! Ne yaparsanız yapın! ölürseniz ölün!" demekteydi. Anlaşmazlık sürüyor, iki taraf da katı tutum- lannda direniyorlardı. Perşembe gecesi, Istanbul Four Seasons Hotel'de bir araya gelen Istanbul, Ankara, Iz- mir ve Antalya baro başkanları, "üç kapı - üç kilit" formülünü ortaya attılar. Formülün esası şu: Üçer kişilik koğuşlann yan yana bulunduğu ara koridorlan birbirin- den ayıran üç kapının kilitleri gündüzleri açıl- dığında, üç koğuşta bulunan dokuz tutuklu, gün boyu belirii bir süre için birlikte buluna- bilecekler, gece de herkes yine koğuşlanna dönecek, kapılar kapanacak. fstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, önerilerinin önemli noktalannı şöyle açıklıyor: - Bu uygulama kesinlikle koğuş sistemine dönüş değildir. - Bu uygulamanın yaşama geçirilmesi için, cezaevinde mimari değişiklik yapılması gerek- memektedir. • • • Krokiler üzerinde yapılan gösterimde, sa- londa bulunan ve çoğu cezaevi gerçeğini bi- len gazetecilerin büyük bir bölümü bu iki hu- sus konusunda da ikna oldular. Yapılan açıklamalar arasında belki de bun- lardan daha önemli olan husus, ölüm oruç- larını sürdürenlerin, böyle bir uzlaşma halin- de açlık grevlerinden vazgeçmeye hazır olduk- larını bildirmeleridir. Aracılık işlevleri olmadığını, yalnızca bu for- mülü ve gerçeği Adalet Bakanı'nın dikkatine sunmak istediklerini söyleyen dört baro baş- kanını, Sayın Hikmet Sami Türk'ün çağınp dinlemesinde yarar var. Ölümleri sona erdirmenin olanağını hoyrat- ça elimizin tersiyle itmeyelim, bu utanca bir son verelim! Haydi Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk! Haydi Başbakan Ecevit! Şimdi, artık sıra sizlerde!.. İstanbul Tabip Odası Hekimlere yönelik saldınlar kınandı tstanbul Haber Servi- si - tstanbul Tabip Oda- sı Genel Sekreteri Dr. Rıfat YüceL son 3 yılda hekimlere yönelik sal- dınlann arttığına dikkat çekerek "Zorşartiaral- tmda görevJerini yerine getinneyeçataşan hekim- lereyapılansakhrılankı- nrvoruz" dedi. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Rı- fat YüceL hekimlere yö- nelik saldınlarla ilgili yazılı açıklama yaptı. Yücel, 1998 yıhndanbu yana çeşitli tarihlerde görevini yapmakta olan hekinılere çok sayıda sal- dın düzenlendiğini \-ur- gulayarak "28 Aralık 2001 akşanu SSK Ok- meydanı Hastanesi'nde nöbetçi Ortopedi asista- m Dr. Müjdat Adaş, gö- revi başındayken 2 has- ta yakınının fiiti saldın- sınauğramış,elparmak kemiği kınlnuş ve başı- na darbe almıştır" dedı. Adaş'ın cumhuriyet sav- cüığına suç duyurusun- da bulunduğunu belir- ten Yücel, saldınlann önlenmesi için hekim- lerin talep ve önerileri- ni şöyle sıraladı: • Sağlık kurumlann- da acil servis güvenliği kolluk kuvvetlerince saglanmalı, var olan ön- lemler ivedüikle güçlen- dirilmelidir. • Acil servise baş\oı- ran hastanın yanındabir hasta yakını muayene, tedavi odasına alınma- lıdır. Alkollü, silahlı ve saldırgan eğüımli kişi- ler, hasta yalanı dahi ol- salar muayene ve teda- vi odasma alınmamalı- dır. • Kamu sağlık kurum- lannda uygulanmakta olan "1994ve2001 tasar- ruf tedbirlerinin" sonu- cu ortaya çıkan yardım- cı sağlık personeli sayı- sındaki azalma bir an önce giderilmelidir. • Yurttaşlanmız ve ba- sın, sağlık görevlilerine karşı saldırganca tutum- lara tepki vermelidir. Belediye başkanlan Gürtuna ve Calban'a suç duyurusu Yasaklı Erbakan ön planda Kâğıthane Belediye Başkanı Arif Calban, halk parasryla reklamınyanı sıra, yapürdığı kültür sitesine de kendi adını verdi. Bu arada yasakta lider Erbakan'ı da kürsüye taşıdL Kutiur Mefkezi A ç i I ı ş ı Halkınparalanyla reldamBARIŞDOSTER Eskı Fazılet Partilı (FP) belediye başkanlan, halkın parasıyla reklam yapıyor. Eski CHP îstanbul İI Baş- kanı Mehmet Bölük; Büyükşehir Belediye Başkanı AB Müfit Gürtu- na ve Kâğıthane Belediye Başkanı ArifCalban hakkında, "yasa,yönet- melik ve genelgelere aykırı dâvran- mak. kamu parasmı kendi ve parti çıkarian doğrultusunda kul- lanmakve görevi suiistimal" suçlamalanyla, İstanbul Va- liliği'ne başvurdu. Bölük, şi- kâyet dilekçesinde halkın pa- rasının belediye başkanlann- dan geri alınmasını istedi. Eski CHP II Başkanı Meh- met Bölük, Büyükşehir Be- lediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ve Kâğıthane Bele- diye Başkanı Arif Calban hakkında, *yasa,yönetmeBk ve genelgelere aylön davran- mak, kamu parasmı kendi çı- karian doğrultusunda kul- lanmakve görevi suiistinıaT suçlamalanyla. İstanbul Va- liliği'ne başvurdu. İstanbul Valiliği Mahalli Idareler Mü- dürlüğü'ne önceki gün şikâ- yet dilekçesi veren Mehmet Bölük, toplumun yoksullaştığı, hükümetin kemer sıkmak için önlemler aldığı, tasarruf genelgeleri yayımladıgı, devleti küçültmenin hesaplannın ya- pıldığı bir süreçte, İstanbul Büyük- şehir Belediyesi ve yandaşı diğer belediyelerin genelge. yasak dinle- mediklerini söyledi. Başbakanlık ta- rafından yayımlanan son tasarruf genelgesinde, belediyeler ve katma bütçeli idareler de dahil olmak üze- re, kamu kuruluşlannın bayram teb- riği göndermelerinin bile yasaklan- dığını anımsatan Bölük. şöyle devam ettı: "AB Müfit Gürtuna'run dev rek- lam panolanndaki bayram kutlama mesajlan için mflyarlarcaKra harcan- dı. Bu afişlerin parasmı da İstan- buTdaki belediye ikrisadi teşekküDe- rinden biriolan KtPTAŞödedL Böy- tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AU Müfit Gürtuna da halkm parası\1a her yerde gülümsüyor. lece, Başbakanhğm tasarruf geneJge- si deündl KİPTAŞ kuDamlarak Gür- tuna"run reklamı yapüdı. Ülkemizde hayaün bu kadarpahalandığı bir dö- nemde böylesine harcamalar nasıl yapılabilir" dedi. Halkm cebinden Erbakan reklamı Mehmet Bölük, Kâğıthane Bele- diye Başkanı Arif Calban'ın da gö- revinin 10. yılını kutlar- ken eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a ve- fa duygulannı, reklam pa- nolanna verdiği ilanlarla gösterdiğini, Kâğıthane halkının paralan ile Erba- kan'ın şov yapabildiğini vurguladı. Ulusal bayram kutlamalannda bile tasar- rufa gidilen ülkemizde, birkaç yıldır temel atma ve açılış törenlerinin de yasaklandığına dikkat çe- ken Mehmet Bölük, Gür- runa ve Calban hakkında yasal işlem yapılmasını, İcamuyu uğrattıklan zara- nn saptanarak kendilerin- den tahsil edihnesini is- tedi. Doğu'da 11 yılda 328 kişi kayboldu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde son 11 yılda toplam 328 kişi kayboldu. Kayıplann büyük bölümünün kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından ve işyerlerinden ahndığı ve akıbetlerinin bilinmediği belirtildi. Insan Haklan Denıeği (IHD) Diyarbakır Şubesi verilenne göre kayıplann büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu'da yaşanırken 11 yılda toplam 138 kayrpla Diyarbakır birinci sırada yer alıyor. Kayıp olaylannda 1994 yılında önemli bir arrış gözlenirken 2001 yılında ise aralannda 25 Ocak 2001'de Şımak'ın Silopi ilçesinde llçe Jandarma Komutanlığı'na gittikten sonra kendilerinden bir daha haber ahnamayan HADEP llçe Başkaru Serdar Tanış ile ilçe sekreteri Ebubekir Deniz'in de bulunduğu 7 kayıp olayı yaşandı. IHD tarafından hazırlanan raporlarda kayıp olaylannın arttığı 1994 yılında Doğu ve Güneydoğu'daki 16 kentte 117 kişinin kayboldugu belirtilirken a>ııı yıl yine Diyarbakır 43 kayıpla birinci sırada yer alıyor. Raporda kayıplann büyük bölümünün görgü taniıklannın ifadelerine göre, ev ve işyerlerinden kendilerini polis veya jandarma olarak tanıtan kişiler tarafından alındıklan belirtiliyor. Savcı, Kamber Özperçin ve Mustafa Yücel'i suçlu buldu iki polise işkence davasıDtYARBAMR(Cumhuri- yet Bürosu) - Diyarbakır Em- niyeti'nde gözaltındayken HADEP üyesi Hasan Irmak'a işkence yaptıkJan iddiasıyla iki polis hakkında 5 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Mitfaat Özcan tara- fından Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücade- le Şubesi'nde görevli tutuk- suz sanık polisler Kamber Özperçin ve Mustafa Yücel hakkında hazırlanan iddiana- mede, mağdur Hasan Irmak'a "Cürüm söyletmekiçin işken- ce yapüldarT belirtildi. Iddi- anamede, sanıkların, PKK adına eylem yapmak iddiasıy- la gözaltına alınan Irmak'a tazyikli su verdikleri, >oımur- talüdannı sıktıklan, sol kula- ğına vurduklan. tehdit ve ben- zeri psikolojik işkence uygu- ladıklan dikkat çekilerek, TCY'nin 243'üncü maddesı uyannca 5 yıla kadar hapis ve memuriyetten sürekli veya geçici uzaklaştınlmalan is- tendi. Irmak ise geçen yıl avuka- tı Sedat Yurttaş aracılığıyla Içişleri Bakanlığı'na baş\aı- rurarak gözaltında gördüğü işkence nedeniyle erkekliği- ni yitirdiğini, psikolojik sorun- lannrn ellerinin titremesine yol açtığını, mesleği berber- liği yapamadığını belirterek 80 milyan maddi, 20 milya- n da manevi olmak üzere top- lam 100 milyar liralık tazmi- nat istedi. Dilekçede anlattı Yurttaş, Içişleri Bakanlı- ğı'na sunduğu dilekçesinde, Irmak'ın gözaltında kaldığı 11-12 Mayıs 2000 tarihleri arasında çok ağır işkenceye maruz kaldığını belirtti. Yurt- taş, dilekçesinde, işkence id- diasuıı şöyle aktardı: "Sorguya ahndığı ilk gece olan 11 Mayıs'ta gözleri bağ- lanır: tamamen çıplak bırakı- hncaya kadar soyûlur, tazyik- li soğiık suya tutulur, çıplakve tslaülmış bir halde bir eti bir demirekelepçelenmeksuretiy- le 3 saat boyunca bir salon ya da koridorda bekletilir. Sor- gusunun ikinci gecesi >eniden gözleri bağlanır, yine so> ula- rak tazyiklisu sıkdn-,ardmdan üzeri bu*battaniyeile örtüimüş bir sünger döşeğin üzerine snr- tüstü uzaühr, biri sağ bacak, biri sol bacak, biri sağ koL, bi- ri sol koL biri de baş kısmın- dan tutarken, 6. görevlisorgu- cu giderek artan bir şiddetle husyelerini, > umurtalıklannı sıkarak işkence ederler. Mü- vekkil bu işkence fashnın ne kadar sürdüğünü anlamaz. Zira acıya dayanamayarak bir süre bayılır, tazyikli su ve kolonya kullanmak suretiyle uyandmhrr Yücel Sayman: Uç kapı üç kilit olıuıııı dıırdıırur İstanbul Haber Servis - İs- tanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, Adalet Bakanlığı'mn F tipi cezaevlerinde aynı ko- ridor üzerindeki üç hücrenin kapısını açarak "tecrit" poli- tikasından vazgeçtiğini gös- terebileceğini söyledi. Say- man, "Türk toplumu ölümie- ri çözüm olarak görmek iste- miyor. Üç kitkü açm, kapdan açm, ölümlerin sonunun baş- langıcı olsun" diye konuştu. Istanbul Barosu, önceki ak- şam Sultanahmet'teki Four Se- asons Otel'de bir toplantı dü- zenleyerek basın kuruluşlan- nın yöneticilerine ve köşe ya- zarlanna, ölüm oruçlannın so- na erdirilmesını sağlamak için yaptıklan öneriyi anlattı. İstan- bul Barosu Başkanı Yücel Say- man, Ankara, Izmir, Antah/a barolanyla birlikte yaptıklan "Üç kilit, üç kapıaçıİsın" öne- risinin basında fazla yer al- madığına dikkat çekti. Sayman "Bir umut varatü. Bu öneri kabul ediürse ölfim- ler son buhır. Türktophunu hiç- bir konuda hiçbir alanda ölü- mü çözüm olarak görmek is- temryor. Her şeyden önce ölü- mün bir çözüm olarakdışlan- masmıistiyor. Konuşahm, kav- ga edeüm, ama kirnse öbne- sin. Biz ölümü çözüm ohnak- tan çıkarahm anlayışına daya- narak bir çözüm önerisi getir- dik" dedi. Barolann arabuhıcu olmadı- ğına dikkat çeken Sayman, "Hem ölümorucuve açhkgre- vindekilere hem de AdaletBa- kannğı 1 na çağnolarakdüe ge- tirdik. Olüm orucundakikr- den olumlu bir cevap geldi. AdaletBakanbğıda buna 'evet' derse arükbu durum daha da kötüleşmeden sona erecek" di- ye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Ölüm bir çözüm değil. Bunu ölüm orucunun başladığı günden bu yana tekrar edip durduk. Ancak, 20 Ekim 2001 yılında başlayan ölüm oruçlan bıryılı aşkın bir süredir devam ediyor. Son olarak Izmir'de Ali Çamyar ya- şamını yitirdi. Bu ölümle kayıp sayı- sı 83'e çıktı. 19 Aralık operasyonunun ardından Adalet Bakanı, tecrit ve izolasyona Te- rörle Mücadele Yasası'nın 16. mad- desinin engel olduğunu söylüyordu. 16. madde değiştirildi, ancak tecrit ko- nusu çözülemedi. Çünkü 16. madde- nin uygulanışı, ölüm orucundakiler- ce yeterli bulunmadı. • • • Ölüm orucu, ızleyenlerin ve bu du- rumdan acı çekenlerin umutsuzluk- lannı büyüterek bugüne kadar geldi. Onlarca ınsanın ölümünün yanında yüzlerce insan da sakat kaldı. Wer- nıcke-Korsakoff hastalığı nedeniyle birçok insan beyin hastalığına yaka- lanarak kendisıne bakamaz duruma düştü. Operasyonda bazı insanlar Ölüm Orucunda Çözüm Umudu gözlerini, bazıları ellerini ve ayaklan- nı yitirdiler. Ölüm orucunun bu kadar buyük bir acıya dönüşmesinin bir nedeni de bu ülkede "devlet etme" kültürü "Dev- let pazartık etmez" diyerek sorunun daha sağlıklı bir ortamda çözülmesi ne yazık ki gerçekleştirilemedı. Bu konuda çok şeyler yazıp söyledik. "Terörist" sözcüğünün nasıl yozlaş- tırıldığını da burada örnekler vererek defalarca anlattık. • • • Ölüm seyredilecek bir şey değil. Çocuğu ölümün yanı başında anne gelıp karşınıza oturuyor. Diyor ki, "Oral Bey oğlum iki gün içinde sağlık ne- deniyle tahliye edilmezse ölecek. Ne olur bir şeyleryapın." O anneye "Ha- yır, git çocuğun ölüm orucunu bı- raksın" desen ne yazar. Hiç ıster mi çocuğunun gözünün önünde ölme- sini. Neyapacağızdiyedüşünürken ba- şından beri bu konuda çözüm arayan Istanbul Barosu Başkanı Yücel Say- man, son bir umutla Ankara, Antal- ya ve Izmir Barosu'nun başkanlarıy- la bir araya geldi ve ölüm orucunu sür- dürenlere de Adalet Bakanlığı'na da bir çağnda bulundu. Dört baro yöne- tım kurulunun onayıyla dört başkan şu çağnyı yaptılar: Kamuoyunun, toplumun demok- ratik kesimlerinin isteğini dile geti- rerek.. açlık grevini ve ölüm orucu- nu sona erdirmeye çağınyoruz. öne- riyoruz: Adalet Bakanlığı, F tipi ce- zaevlerinin mimarisinde, yapısında, güvenliğinde hiçbir değişiklikgerçek- leştirmeksizın, üçer kişinin kaldığı yan yana üç odanın kapısını açarak dokuz kişinin o birim içinde bir ara- da olabilmelerini, belli saatlerde var olan ortak mekânlardan yararlan- malannı sağlasın, sağlayacağını açık- lasın. Açlık grevindekiler, ölüm oru- cundakiler bu uygulamayı tecridi sona erdirme iradesi olarakgörsün- ler ve kabul etsinler ve açlık grevi- ni, ölüm orucunu sona erdirsinler, so- na erdireceklerini açıklasınlar." Açıkçası baro başkanlan bu çağ- nyı yaptıklarında pek umutlanma- dım. Çünkü bir yılı aşkın bir süredir yaşadığım tecrübeler, bu konuda her iki tarafın da çözüm iradesi konusun- da istekli davranmadığını gördüm. Haklı haksıztartışması yapmıyorum. İki tarafın yaklaşımları hiçbir zaman bir çözüm üretemedi. Ancak, geçenlerde Yücel Sayman aradı ve ölüm orucundakilerin baro- ların çağnsına olumlu yanıt verdik- lerini söyledi. ölüm orucundakilerin avukatlarıyla da konuştum, onlar da bunu doğruladılar. Önceki akşam bir grup gazeteci bu dört baronun başkanını dinledik. Ba- rolann çözüm önerileri oraya gelen tüm gazetecilere makul geldi. Ada- let Bakanlığı'mn "Bu çağn koğuş sistemine dönüş" şeklindeki tepki- sinin de yerinde olmadığı anlaşıldı. Baro başkanlan, bakanlığa bir çağ- rıda bulunarak bu işin çözümü için topun onlarda olduğunu söylediler. • • • Baro başkanlarının çağnsı, bunu ölüm orucundakilerin de kabul etme- si, bir çözüm kapısı açabilir. Çünkü, Adalet Bakanlığı F tipinden vazgeç- meden, koğuş sistemine dönmeden ve herhangi bir mimari değişiklik yapmadan bu çağnya olumlu cevap verebilir ve böylece Türkiye önemli birsorunu geride bırakabilir. Gelin bu çağnya hep birlikte omuz verelim ve çözüme katkıda bulunalım. Hikmet Sami Türk birçok tele- fon görüşmemizde ölümlerden çok üzüntü duyduğunu ve sorunun çö- zümünden yana olduğunu söylüyor- du. Bu bir imkân, umarız yapıcı yak- laşır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle