22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2002 CUMARTES OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(g cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Arjantin Fokurdaması DİYALEKTİK felsefe üzerine yazılmış Öğreti- ci kıtapların klasik örneğidir: Normal baromet- rik koşullarda ısrtılan suyun sıcaklığı 100 dere- ceye varınca kaynama başlar ve su sıvı olmak- tan çıkıp hızla buharlaşır. Sıcaklık derecesinde artışın, yani bir nicelik değışiklığinin suyun du- rumunda farklılaşmaya, çabuk bir nitelik deği- şikliğine yol açmasıdır bu. Örnek, nicelikle nitelik arasındakı bağlantıyı gös- termeye yarar. Şu günierin Türkiyesi'nde önemli bir nitelik de- ğişikliğine yol açabilecek olan durum, sıcaklık artışıyla değil, azalışıyfa ilgili: Karakış, üzerınde gereğince durulmayan bir sorunu, enerjideki plansızlığı, dağınıklığı ve vurgun düzeninı olan- ca açıklığıyla gözler önüne serdi. Soğukların artması, toplumun niteliğinde önemli bir deği- şiklik yaratabilir. Değişme olasılığı beliren nitelik, Türk halkı- nın soylu karakteridir diye övündüğümüz, eşe dosta ve düşmana gururla anlattığ/mız sa- bır, dayanıklılık, azla yetiniıiik gibi kavramlardan oluşan bir çeşit garibanlık halidir. Fark etmeyiz ki, bu haJ, "halkanlamaz, sesiçıkmaz" aldırmaz- lığının, apaçık soygunlann da temelini oluştu- rur. Ama şimdi, doğalgaz sorunu, bu halin yarat- tığı yapay durgunluğu, "halkımızın karakteribu- dur" diye sürtlürülen sahte iyimseriiği yıkmak üze- redir. Çünkü bu kez, okkantn altına giden sınıf, büyiik kentlerin orta halli insanlan. Kirada otur- duğu yerin ısıtma giderinde kira bedelinden bi- le yüksek artışlan yaşayan, küçük bir apartman dairesine sahip olsa da kirada oturuyormuşça- sına ısınma katkısı ödemek zorunda kalan, es- ki deyimiyle "sabit gelirli'' vatandaşlar grubu. Yani, garibanlar değil. Kenar semtlerde otu- rup iki göz gecekonduda sobasıyla ısınan, ba- şını sokacak yer bulup aşını kotaracak ış bul- duğuna şükreden, yeni kentlileşmiş, sessiz, "mütevekkil" duran insanlar degil. Ne tuhaf çelişki: Orta sınıflarda sogukla bir- likte artan kızgınlık, nerdeyse, garibanlar- daki durgunluğun özünde yatan barutu ateşle- yici bir etken olabilir. Çünkü, büyük televizyon kanallannı harekete geçiren, bu orta sınıflann öf- kesi olsa da, o kanallan daha çok seyredip et- kilenen de garibanlar. Hükümet, eğer bu fokurdamanın Arjantin pat- lamasına dönüşmesini istemiyorsa, belediyeler üzerindeki yetkilerini kullanıp acele birşeyler yapmak zorunda. Daha fazlası, yani büyük enerji rezaletine kök- lü çareler bulma, onun çapını ve felsefesıni aş- sa bile. AVDIN ENGIN Tango'dan Taübcm'a "Bu bir sezi yazıları kitabı. Bir sozetecinin Arjantin'den Bağdat çöllerine, Kudüs'ten Batkantar'a, Bati Avrupa'nm ırmak boylanndan Sava ile Tuna'nm butuştuğu topraklaro, BalUk kıyılanndan Af$anistaria uzanan şezilerinin kitabı. Savaş muhabirliği $it$ide bir şazeteciiik dalına dönuştü. Ben bir savaş muhabiri değilim. Geıilerin hiç- birine savaşı şöztemek, izlemek üzere $itmedim. Ama çoğunda savaş %eidi beni buldu... Kitabı otuşturan yazılann tümü de dönünce' değil, 'yerinderi yazıldı. Bu kitap biraz da bu \azı •• ^oOOMl seruvenlerini' okurla bolüşmek YAYINLARI isteşinden doğdu." TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERÎ ODASI'NDAN DUYURULUR Odamızın 18 Olağan Genel Kurulu delege seçımı ve olağa- nûstû Genel Kurulu. 26-27 Ocak 2002 günü saat 10 00'da ço- ğunlukJu olarak BayındırSok 7,1 Yenişehır-AıVKARA adresin- de. çoğunluk saglanamadığı takdirde 02-03 Şubat 2002 tarihle- nnde Bayındır Sok 7 1-3 Yenişehır-ANKARA (Oda Lokalı) adresınde ço|unluk aranmaksıan aşağıdakı gündemle yapıla- caktır. YÖNETİM KURULU GÜNDEM: 1 02 02.2002 Cumartesı günü açılış. 2. BaşkanlıkDıvanı'nuı seçılmesi. 3. Ankara Bölgesı Asıl \e Yedek Delege adaylannm belırlenmesi {Ankara Bölgesı Oda üyelen ıle). 4 Kapanış. 5. 03.02 2002 günü seçimler (saat 09.00 - 17.00) DUYURU TMMOB MİMARLARODASI ANKARA ŞUBESİ 37. OLAĞANGENELKURULU 16-17 Şubat 2002 tarüılennde Konur Sokak 4 5'te çoğun- luklu olarak, çoğunluk sajlanamaz ıse 02 Mart 2002 tarihın- de Gazi Üruversıtesi Mühendislik - Mımarlık Fakültesi Top- lantı Salonu Maltepe - ANKARA adresınde aşağıda belirri- len gündemle toplanacaktır. Gündem: (16 Şubat 2002 tarihinde çogunluklu. çoğunJuk sağlanamaz ıse 03 Mart 2002 tarihinde 09.00 -17.00). 1. Açılış, 2. Başkanlık Divanı seçimi, 3. Saygı dunışu, 4. Açılış konuşması. 5. Çalışma Raporunun okunması, eleştiriler ve hakkında karar alınması, 6. Yeni Dönem Çalışma Programı ıçin öneriler, •", Dilek ve önenler, 8. Adaylann belırlenmesi ve ilanı. 9. Kapanış. Seçimler 17 Şubat 2002 günü. çoğunluk sağlanamaz ıse 03 Mart 2002 Pazar günü saat 09.00 - 17.00 saatlen arasın- da Mimar Kemal llkokulu, Yüksel Caddesi Yenışehir / ANKARA adresınde yapılacaktır. Karadeniz'de \bk Olan Servet OktaySONMEZ Denizd-Yazar K aradeniz'deki bi- yokimyasal bir fe- laketin kaynağı daha önceki yazı- larımda da belirt- tiğim gibi, büyük ırmaklarm (nehirlerin) çok uzun süreçler içinde getırip deniz dibine yığ- dığı öldürücü toksik atıklardır. Gerek organik ve gerekse in- sanlann sanayi toplumlan ola- rak yaşamaya geçmelerinden itibaren de kimyasal besleyici- ler niteliğindekı bu girdilerin çoğunluğunu, tanma dönük sa- nayinin atıklan olan fosfat ve nit- ratlarla deterjan endüstrisinin zararlı başka birikintileri oluş- runır. Örneğin, Karadeniz'in kuzeybatı havzasında sadece 1966-76 yıllan arasındaki fos- fat yoğunlaşması otuz kat art- mıştır. Sadece Tuna yoluyla de- nize katılan fosfat girdisi, on beş yıl öncesine oranla yirmi bir kat artmıştır. Buna aynı ır- mağın her yıl 50 bin tona ula- şan miktarda yag atığı taşıdığı da bir gerçek. Çok kolayhkla saptandığına göre deniz suyuna kanşan 1 kg. yağ, en az 1 m2 'lik yüzeyi kap- İayan bir tabaka halinde yayıl- makta ve denizdeki canlılann oksijen almasını öniemektedir. 1995 'teki petrol fiyatlanna go- re yapılan bir hesapla, bu atık yağın denetim altına alınıp pa- raya çevrilebilmesiyle her yıl 7-8 miryon dolartutanrida bir fon yaratılabiliyor. Bunun da Kara- deniz'de yapılması çoktandır planlanmış olan "ekolojik kur- tarma" projesinin finansmanı için yeterli olacağı saptanmış bulunmaktadır. Oysa Karadeniz Ekolojisini Kurtarma Programı'na tarafolan ülkelerin -biz dahil- hemen her biri, başta Rusya olmak üzere bi- hnen ekonomik güçlükler nede- niyle bu işe para harcamaktan halen çok uzak durmaktalar. Her biri Avrupa'run bir yer- lerindeki bitmez tükenmez kay- naklarından kopan, bu yıllar içinde ve inanılmaz hacimdeki sulannı bir o kadar başka doğa unsurları ile birlikte Karade- niz'e boşaltan o beş büyük ır- mak var oldukça ve bunlara üs- telik bir de son iki-üç yüzyılın sanayi atıklan eklenince Kara- deniz'deki bu "doğamn intiha- n", bu ölüm ve öldürücülüğün hızlanarak süreceği kesin. Ge- neline oranla sığ sularla kaplı ba- zı bölgeleri dışında, çok derin bir deniz olan Karadeniz'in yüz- de doksanı halen ve binlerce yıl öncesinden bu yana içinde ha- yat olmayan ölü bir "su çöHiw dür. Bütün bu karamsar ve ne ya- zık ki felaket tellallığı gibi gö- rünen tabloya karşın yüzyıllar boyu kıyılannda yaşayan insan- lar için Karadeniz'in geriye ka- lan yüzde onu, yine de inanıl- maz bir zenginlik olmuş, Kara- deniz'le Helen dünyası, daha sonra da Roma'nın denizyolu ile yaptığı ticaretin temel öğe- sini su ürünleri teşkil etmiştir. Bir başka deyişle, bu ölü deni- zin yüzeyden 100-150 metre de- rinliğe kadar olan yatay dili- mindeki "bKomass" denilen bi- yolojik zenginlikler dünyasının geneluıi hamsi, palamut gibi te- cünsel (ticari) değeri olan çeşit- li balık türleri oluşturur. Kendi- lerine göre mevsimlere baglı belirli takvimleri olan. bu "yü- zen buJuflar" denilebilecek ka- dar büyük balık kütleleri binler- ce yıl Karadeniz kıyılannda yer- leşik uluslan olduğu kadar Yu- nanistan, Roma ve Bizans'ı bi- le besleyecek besin kaynaklan olagelmiştir. Zehirli. öldürücü bir karanh- ğın yurdu olmuş Karadeniz'in derinUklerinde neler oldufundan o çağlarda kimsenin haberi bı- le yoktu. Deniz bilginlerinin "oxyline" dedikleri yüzeyden KÜLTVK • SANAT 100-150 metre dennlikteki ölüm çizgisüıin üzerindeki sular da- ha binlerce yıl çok zengin bir bi- yolojinin yurdu oldu. Salmon, bizde mersinbalığı denilen ve ünlü siyah havyann çıkanldığı "sturgeon", beyaz balina dedi- ğimiz, Rusçada "beyaz" anla- mındaki "beluga''nm şaşmaz bir zamanlama ile gelip milyar- larca yumurtalannı bıraktığı ya- taklar, Karadeniz'e dökülen o beş büyük ırmağın ağızlannda- ki sığlık bölgelerdi. Mersinbalığı o denli boldu ki 14. yüzyıl Bizans toplumunda havyar çok ucuz olduğu için fu- kara yiyeceği olarak biliniyor- du. Bizim Azak Denizi dediği- miz Azov, görüldügü gibi koca- man Kınm Yanmadası'nın he- men arkasmda ve Kerç Boğazı ile Karadeniz'e açılan bir baş- ka balık ambandır. Kerç Boğa- zı ağzından bataklık ve sazlık Don Deltası'na kadar uzanan 130 mil genişliğindeki sığ sular, yüzden fazla balık türünün yu- murtlama alanıdır. Her biri mil- yonlarca balıktan oluşan sürü- ler birbiri ardından ve biyolojik yaşamlannın takvimine göre boğazdan geçıp güneyden ku- zeye olan göçlerine devamla Karadeniz' i aşarak Kerç'ten gi- ripAzak Denizi 'ne milyarlarca yumurta bırakırlar. Bu, çağlar boyu inanılmaz bir düzen içinde sürüp gitmiştir. Yi- ne antikçağlar coğrafyacısı dos- tumuz Amasyalı S<rabonun an- lattığına göre, zamanın Istan- bul'unda, Haliç'tepalamutu el- le yakalamak mümkünmüş. Hat- ta Propontis'te (Marmara) gerrü- lere musallat olmuş bir canavar balinadan söz eden, daha son- raki yüzyıllann tarihçi yazan Prokopıos da bunu doğruluyor. Süriiler, o denli zengin ve nere- deyse kıyıya çıkacakmış gibi yakın geçerlermiş. Hallan te- mel besini ekmek gibi, elzem ve (0212) 293 «9 78 bir yerde kutsal olduğu için ba- zı Bizans paralan üzerinde pa- lamutkabartmalannın olduğu da bilüıiyor. Hamsi Bir başka zenginlik de "ham- a*. Karadeniz'in doyuruculuğu- nun, bereketinin süngesi. Ka- radeniz, Karadenizli ve "ham- si" yani bu efsane yaratık hep birbirlerini anımsatır. Nerede birinden söz edilse öbürü hak- kında da mutlaka konuşulacak- tır. "Hamsi'', Karadeniz kültü- rüne yerleşmiş, kendisi başlı ba- şına bir kültür olmuştur. Ham- si, balıktan çok öte bir şeydir. Şi- irdir, türkiüerdir, saz, söz ve ho- rondur. Sevdadn-, öfkeli, sinir- li, sevince ölümüne seven, nef- retleri öldüren, sımsıcak, seve- cen, heyecanlı, hırsh Karade- niz insarudır. O üısanın işi, aşı, ekmeği, aş- kıdır. O insanın yaşama hırsı, var olma kavgası ve şehvetidir. Hamsi Karadeniz'in tümü ve kendisidir. Hamsinin. bu bahk türünün ilk ne zaman Karadeniz'e geldiği- ni bilen yok. Ama Karadeniz, Karadeniz olalı bugüne değin boyutlan gittikçe azalmış da ol- sa. hamsi sürüleri her yılın ay- nı günlerinde, temmuz ve ağus- tosta Odessa açıklanndaki su- lara gelip yumurtalannı bıra- kırlar. Her biri 20 bin tona yak- laşan muazzam gruplar halinde ve günde 12 mil kadar yol ala- rak saat yelkovanının tersi yö- nünde Tuna Deltası'nı, Roman- ya ve Bulgaristan kıyılannı do- landıktan sonra Karadeniz'in Anadolu kıyılan boyunca do- ğuya doğru yönelirler. Kasım başlannda sırtlan koyu gri, ka- nn taraflan gümüş parlaklığın- da yedi-on santim uzunluğun- da ve serçe parmak kalınlığın- daki, belki de denizlerdeki en lezzetli küçük bahk cinsinin milyonlarcasından oluşan sürii- ler Istanbul ile Sinop arası bir yerdedir. Daha gidecek birkaç yüz mil yollan vardır, doğuya, Trab- zon'a doğru... Bu mev- sünde hamsi artık yağ- lanmış ve büyümüştür. Sürü içinde birbirlerine nerede ise degecek kadar yakuı, sıkışık bir nizam- da, yine bulut bulut, dev gruplar halinde ve daha yavaş hareket etmekte- dirler. Yılbaşına doğru de- nizde ilerleyen bu koyu gri, daha doğrusu duman rengi bulutlar, artık Ka- radeniz'in güneydoğu köşesine, Batum açıkla- nna ulaşrmştu- ve bura- da nedense o dev sürü bölünür. Bir bölümü Gürcistan kjyılan boyun- ca kuzeye yönelir, öbür bölümü gerisin geri dö- ner ve koca Karadeniz' i karşıdan karşıya geçe- rek Odessa Körfezi'ne ulaşır. Son on yıllarda "bahk soykmmı" denilebilecek şekildeki yok edici aşın avlanmalardan önce, uz- manlar bu hamsi bulut- lannı, bu akıl almaz ba- lık kütlelerini Karade- niz'de gezinen bir mil- yon tonu aşkın bir mik- tar olarak hesaplamış- lardı. (Bu zenginliği ve sonucunu 29 Aralık 2001 günü, bu sayfada çıkan "Karadeniz'in G«lece- ği" başhklı yazımda belirtmiştim.) 3u kahkaha tufanında filmin sonu başından belli 11 OCAK'TA SİNEMALARDA KAYSERİ 5.ASÜYT HUKUK MAHKLMESt'NDEN DosyaNo: 2001-447 Davacı Büvaikşehir Bel. tarafından Vedat Çetinkaya aleyhıne açılan itirazın iptali davasında davalının adresi tespıt edileme- miş. yapılan araştır- maya rağmen de tes- pit edilemediğinden, Davalı Vedat Çe- tınkaya'nın 7.3.2002 tarihinde saat 10. 50"de mahkememiz duruşma salonunda hazır olması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hüküm kurulacağı ılanen tebliğ olunur. 26.12.2001 Basın: 80367 PENCERE Kar Yağapken Aruz... Sabah kalktım.. Perdeyi açtım.. Ortalık bembeyaz... Lapa lapa kar yağıyor, evin önünde dizili çam ağaçlan yılbaşı kartpostalları gibi.. Çocukluğumun karakışları aklıma geldi, evin bü- yükleri kafalarını sallayıp: - Allah, derlerdi, fakir fukaraya acısın!.. Odun sobası gürül gürül yanardı... Kar şaire ilham verirdi.. Ortıan Seyfi'nin 'Kış'v. Dışarda yorgun adımlar, çalındı sonra kapım.. 'Acep gelen bu zaman kim?' dedim, gidip aç- tım. Görünce, kalbimi oynattı bir küçük lerziş; Garip çehreli, âsırdîde bir derviş!. Elinde buzdan asa, koltuğunda bir ney var: Omuzlarında uzun, bembeyaz uzun saçlar... Peki, bu şiirın vezni ne?.. "Mefailün failatün mefaılün failün.." Şiiri lise ilk sınıfta okuduğumuz Ali Canip Yön- tem'in edebıyat ders kıtabından aldım; o zaman aruz kalıplarını öğrenıp ezberlemiştik; sonradan hepsini unuttum; Ne demiş büyüklerımiz: "- Hafıza-i beşer nısyan ile maluldür." Türkçesi: Insan belleği unutkanlıkla sakattır. • Milli Eğitim Bakanımız -medyada yazıldığına gö- re- açıklamış. - Okullardaki edebiyat derslerinde failatün fa- ilatün dönemi kapanacak!.. Bizim medyanın sağı solu, ne yazıp ne çizdiği belli değil; Bakan Metin Bostancıoğlu o sözü söyledi mi, söylemedi mi?.. Söylediyse bile ne de- mek istediğine boşver!.. Medyaya malzeme gerek; kimse gerçeklere metelik vermiyor, herkes "rey- ting" yapmaya çalışıyor... Peki, 'failatün failatün failün' dönemi kapandı mı kapanmadı mı?.. Soruya yanıtı Halit Fahri Ozan- soy "Aruza Veda" şiirıyle çoktan vermiş: "İlk hasretiyle gençlığımin ilk elemleri Eypaslı tellehnde gülen, ağlıyan aruz — Ey eski dostyâd edelim eski demleri Madem ki son sadanı dağıtmış, yorulmuşuz! Incitmeden rübabını insafsız ellerin Zalim temaslarıyla zamanın sıtemleri, Ah aynlırken, inleyerek paslı tellerın, Ey eski dost, yâd edelim eski demleri!.. Aruz çoktan öldü, Halit Fahri'nın şiirıyle ruhuna fatiha okundu, ama, tartışması sürer... • Okullarda belletilen bılgılerin gözden geçirilme- si, ders kıtaplarının yenılenmesi, eğitim yöntem- lerinin çağa ayak uydurması doğal işlemdir.., Eski ders kitaplarında ne yazar. - Atom parçalanamaz!.. Atom parçalandı, Amerika Hiroşima ile Nagaza- ki'ye atom bombası atarak sivil halkı yok etti, in- sanlık durduğu yerde durmuyor... Edebiyat yaprtlarını anlayıp tat alabilmek için uy- garlığın çağdaş kültüründen nasiplenmek gerek!.. Felsefe, edebiyat, sanat üçlüsünden payını alamayan kışinin yaşamı mutsuzlukla eşanlam- lıdır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın girışıminde başanlı ol- ması dileğiyle yazıyı noktalamakta yarar var; okul- larda eğitimin, uygarlığın hızına yetişmesi şart... KULTUM • SANAT •.V.V.V.MSEEEE A N N E S 2 0 ALTIN P^ v e F I P R E ; LA 5TANZA 0 f l FI61I0 OGULODA* «ı« br Nonni Morelli Nonni Moretti Laura Moronte 11 OCAK'TA SİNEMALARDA NÂZIMHİKMET KÜLTÜR AJANDASI 2002 ÇIKTI Nâzun Hıkmet Kültür % e Sanat Vakfi'nın. sekız > ıldır \a\ımlamak- ta olduju Kültür Ajandası çıktı "Kültür Ajandası 200;" Türkçe le lneıJızce olarak ıkı dılde hazır- lanıvor ve Cumhunyet dönemının önde gelen kültür. sanal. edebıval kjşılen. önemh kültür olav ları ve gunlerı ıie külrür-sanat kuruluşlanna ılışkın ıletışım bılgılen veralıvor Her >ıl yenıden gözden geçınlen \e guncelleştınlen ajandada, her a\ ıkı dılde hazırlanan N'âzım Hıkme! şurlenmn >an/ sıra. avın sanat- çılanna da yer \enlı\or 2002 v ılında anıfan ay m sanatçılan arasında N'ecatı Cumalı (l Ölüm Yılı). Hıfeı Veldet Vehdedeoglu (10 O V ı. Hjkmet Ona! (25 Ö Y ). Abdülhak Hamıt Tarhan (I50 Dogum Yıldönümu). Memduh Şevket EsendaJ (50 Ö Y.l. Avnı Lıfij (75 Ö Y ). Hasan Alı Edız 130 Ö.Y ). Samet Ağaoglu (20 Ö Y ), Azra Erhat (20 Ö Y.l. Mesut Cemıl (100. D.Y.),GünayAkarsu(20 Ö.Y ) \ e Oguz Atay (25 Ö.Y ) bulunuyor N'âzım Hıkmet Kûltûr \c Sanat \ akfi, Sıraselvıler Cad. No 48 Kat I 80060 Taksım - Istanbul. Tel&Faks. (212(252 63 14-15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle