Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
15
- Dünyada petrol fiyatlan
düşmüş...
"Türkive. hanai dünvada!"
İtfaiyeci
Aralık sonunda
Fatih'te çıkan bir
yangında bir itfaiye
erinin boşluğa düşerek
ölmesiyle ilgili olarak
Istanbul Büyükşehir
Belediyesi İtfaiye Daire
Başkanı Sabri Yalın'ın
"Biz olayın içine
girerken 'bina çöker'
diye müdahale
etmezlik yapamazdık.
Ne kadar tedbir alsak,
yine de bu tür olaylar
meydana geliyor.
Itfaiyecinin kaderidir
bu. Allah itfaiyecinin
yardımcısı olsun"
şeklindeki açıklaması
üzerine konunun
uzmanı Aydın Özkaya
diyor ki: "Çağdaş
yöneticilik ve
itfaiyecilik açısından
bu söylem, bir
itfaiyecinin ölümünden
çok daha vahim ve
tüyler ürperticidir. Bu
açıklama gösteriyor ki,
daha nice insanımız,
'kadere kurban gitmiş
kahramanlar' gibi
gösterilerek, harcanıp
gidecektir. Üst
düzeydeki yetkilinin,
konuyu kadere ve
Allah'a havale etmesi,
olayın asıl
sorumlusunun kim ve
hangi anlayış
olduğunu açıkça
ortaya koymaktadır."
ine kar yağışı nedeniyle birçok ilde okullar
tatil edildi... Dün sabah, ilkokul beşe giden
küçük oğlana tatil "müjde"sini verdiğimde
"yaşasın" diyerek sevinçle yataktan fırladı,
hemen pencereye koştu... Ama "bu ne biçim kar" di-
ye söylenerek yatağına dönerken, "ben okula gitmek
istiyorum" dedi... Küçük oglanın sevinci okullann ta-
tili değil kar yağmasıydı; bahçeye çıkıp kartopu oy-
nayacak olmasıydı; okulda arkadaşlanyla kar topu
oynayabilse hiç kuşkusuz çok daha mutlu olacaktı...
Ama ne kar vardı ne de okul!
Ben de dün sabah çocukluğuma gittim...
Kar yağışı bir sevinçti...
Fakat 40 yıl önce kar yağdığında bizim okullanmız
kapanmazdı... Herkes kendi mahallesindeki okula
giderdi... Çocuklar okula giderkenyolda kartopu oy-
nar, oyun okul bahçesinde devam eder; üstüne bir
de öğle teneffüsünde kardan adam yapılırdı.
Kardan adamın gözlerine konacak kömür taneleri
Kar tatili
için hademelere çaktırmadan kömürlüğe girmek baş-
ka bir olaydı... Kardan adamın burnuna havuç yeri-
ne kuru bir dal parçası koymak ise çok kolaydı...
Üsküdar'da Sultantepe'de oturur, Boğaz'ın ayazın-
da Sultantepe llkokulu'na dizboyu kara bata çıka yü-
rürdük... Hava dona çekmişse, buzda kaymamak
için ayakkabılanmızın üstüne eski çorap geçirirdik...
Üsküdar Doğancılar'da otururken ortaokul yıllan
başlamıştı... Karlı havalarda evden daha erken çıkıp
Kadıköy'deki koleje otobüsten dolmuşa, tramvay-
dan tabanvaya bir dizi macera ile ulaşırdık... Ama
mutlaka ulaşır; en kötü olasılıkla ilk derse biraz geç
kalırdık... Karyağışının aralıksız devam etmesi halin-
de, son ders tatil edilir, yine yollara dökülürdük... O
yıllarda okul kapılannda öğrenci servisleri yoktu ve
çarşambalarla cumartesiler yarım gün olmak üzere
haftanın altı günü okul vardı...
Lise yıllarında karda okula gitmek daha keyifli olur-
du... Evde lahana gibi sanlıp sarmalanmaktan kur-
tulmuş olmanın ayncalığı ile yaka bağır açık yürür-
dük... Ama okul yolunda tipiye yakalanınca da sığı-
nacak bir kapı aralığı arardık... Lisenin sonuna doğ-
ru ise karda evden çıkar fakat okula gitmezdik, çün-
kü kar, okulu kırmak için bir bahane sayılır; arkadaş-
larla Baylan'da buluşur, Süreyya'nın 11 matinesi ile
sinema seanslarına başlar, ardından Opera veya
Reks'e giderdik!
Benim çocukluğumda kar yağdığında okullar tatil
edilmezdi, şimdi karyağmadan tatil ediliyor...
Şimdiki çocuklar karda yürüyerek okula gitmenin
keyfini bile çıkaramıyor...
Şimdi çocuklar kar yağmasa da okula yürüyerek
gitmiyor... Umanm, yann yollanna çıkacak engelleri
aşmakta zorlanmazlar!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku <J yahoo.com
Sinemada kötü günlerdeyiz dostlar... Korkanm yakında
dublörler de dublör kullanmaya başlayacak.
Zjpaat Bankası'ndan yanıt bekleniyor
Türk Silahlı Kuvvetleri'den emekli ol-
muş bir asker Hasan Artun... 69 ya-
şında... Ankara'da Ziraat Bankası Ke-
çiören şubesine, üç aylık emekli ma-
aşı karşılığında kredi almak için başvu-
ruyor... Istediği para 1 milyar lira...
Banka, bazı evraklan doldurmasını
istiyor...
#
Bankanın istediği belgelerden
biri de 65 yaşın üstünde oldu-
ğu için akli dengesinin yerinde
olup olmadığının doktor rapo-
ru ile belirlenmesi...
Artun'un ağrına gidiyor ama çaresiz,
akli dengesinin yerinde olduğuna iliş-
kin rapor alıyor... Doktorlar, verdikleri
raporun bir günlüğüne geçeıii olduğu-
nu, ilgili yere hemen verilmesi gerekti-
ğini söylüyor... Çünkü, 65 yaşın üstün-
dekiler her an akli dengesini yitirebilir!
Bu durum Artun'un daha da ağrına
gidiyor ve Ziraat Bankası'nı yöneten-
lere soruyor:
"1 milyar lira için benden doktor ra-
poru isterken devleti idare edenlerin
yaşlarını biliyor musunuz? Devleti ida-
re eden 65 yaşın üstündekiler, ülke
bütçesine imza atarken doktor rapor-
lan var mı? Hem de günlük olarak! Ay-
rıca, 65 yaşın üstündeki sürücü belge-
sine sahip kişilerden, taşıt kullanabil-
mesi için günlük doktor raporu niye is-
tenmiyor; 65 yaşın üstündekiler dok-
tor raporu olmadan seçimlerde nasıl
oy kullanabiliyor; 65 yaşın üstündeki
köşe yazarlarının makaleleri günlük
doktor raporu olmadan gazetelerde
nasıl yayımlanıyor?"
Rektör Seçimleri
COŞKUNÖZDEMİR
Kurumlaşmayı henüz sağ-
lam bir şekilde gerçekleştire-
memiş bir ülkede, seçim san-
dığını ortalama 4 yıl eğitim gör-
müş bir halkın önüne değil de
doçent, profesör unvanlı üni-
versite hocalarının oy verece-
ği salonlara da koysanız o san-
dıktan sağlıklı sonuçlar çıka-
maz. Böyle bir beklenti gerçek-
çi değildir. Önce bu saptama-
yı yapmalı, sonra çareler ara-
malıyız.
YOK sakat doğmuş bir sis-
temdir. Başlangıçta öğretim
üyelerine "Ayağınızı denk alın,
kıranm onlan" diye hitap eden,
elindeki yetkiyi onlan darma-
dağın etmek, onlara zulmet-
mek için kullanan rektörler üni-
versitelerimizde görev yapmış-
tır. YÖK yasası sayısız değişik-
liğe uğradı. Daha sonra göster-
melik bir seçim sistemi getiril-
di. Sözde öğretim üyelerinin
iradelerini yansıtmak amaçla-
nıyordu. Böyle bir şeyin ger-
çekleştiği söylenemez. Geçen
yıllar içinde sistemin nasıl ak-
sadığını gösteren birçok örnek-
le karşılaştık. Bence Orhan
Bursalı çok haklı, mutlaka bir
liyakat sistemini oturtmak la-
zım bu çıkmazdan kurtulabil-
mek için. Sayısal üstünlüğe da-
yanan tıp fakültesi egemenliği-
ne de son vermek gerekiyor.
Üniversitenin demokratikleş-
mesi sayısal üstünlüğün niteli-
ğe, liyakate galebe çalması de-
mek değildir herhalde.
Üniversite türlü çeşitli seçim
manevralarından, gruplaşma-
lar ve hizipleşmelerden ve çı-
kar ilişkilerinden uzak olabil-
melidir. Rektörlüğe, dekanlığa,
bölüm ve anabilim dalı baş-
kanlıklarına gerçekten layık
olanlar gelmeli. Yurdumuzda
bu zor olabilir ama hedeflenen
bu olmalı. Bu ilkede anlaşma
sağlanmalı. Oy çokluğunun
bunu sağlayamadığını sanırım
kimse yadsıyamaz. Bursalı,
güvenilir akademisyenlerden
oluşan bir danışma kurulu öne-
riyor. Amerika'da üniversiteler
bu tür atamalar için tüm ülke-
nin en saygın bilim adamlann-
dan kurulu bir search commi-
tee (araştırma komitesi) kuru-
yor. Bu komite aylarca, bazen
bir yılı aşan sürelerle en iyi, en
layık adayı anyor. Bunun için
çeşitli danışma ve araştırmalar
gerçekleştiriyor. Böyle kılı kırk
yaran bir seçime pek kimsenin
itirazı olmuyor. Sadece bu yö-
netici, birlikte çalışacağı kişile-
ri yakınına almak gibi bir ayn-
calığa sahip oluyor. Yönetici
seçimindeki benimsenmesi
gereken titizliği tartışırken yet-
kili kurulları da unutmamak la-
zım elbette. Rektörün sahip
olacağı yetkilerleyalnız bırakıl-
maması çok önem taşır. Bu ko-
nuda çok tartışma yapılabilir a-
ma liyakat arayışı vazgeçilmez
ilke olmalı. Titiz ve doğruyu
arayan bir hukuk adamı olarak
tanıdığımız Cumhurbaşkanı
belki de böyle bir adımın atıl-
masına öncülük edebilir.
Bu yazıyı seçimlerie ilgili bir
anı ile bitirmek istiyorum. Ka-
radeniz'de bir deniz yolculu-
ğunda birbirinden sevimli Ri-
zelilerle tanıştık ve 3 gün bo-
yunca güzel bir dostluk oluş-
turduk. Tayfalar, kamarotlar,
çaycılarla tatlı sohbetler ettik.
Kısa sürede gelişen bu yakın-
lığa dayanarak son gün onlara
bir soru yönelttim. "Allahaşkı-
na", dedim, "sizler Şevki Yıl-
mazV nasıl seçtiniz? Neyini
beğenerek seçtiniz onu?" Ha-
rika bir cevap verdiler hep bir
ağızdan. "Aman hocam", de-
diler, "onu seçen biz değiliz,
bizim kadınlanmız. Neden di-
ye mi sonjyorsunuz, Nataşa-
laria ancak bu adam başa çı-
kabilir diye düşündüler de on-
dan." Unutulmaz anılanm ara-
sında yeralır bu. Hani bazı de-
mokratlarımız seçilmişleri ka-
yıtsız şartsız atanmışlara üstün
tutuyorlar ya, bu vesile ile on-
ların da kulaklarını çınlatmak
istedim.
DARENDE ASIİYE HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo: 2001/188
Malatya ili, Darende ilçesi. Çukurkaya Köyü, Çallıkoyak mevki-
inde bulunan ve tapuya kayıtlı olmayan 139 DSİ No'lu taşmmaz,
DSİ Genel MüdürlüğiTnce kısmen kamulaştınlmış olup, taşınmazın
idarece saptanan zilyedi Ibrahım oğlu Salim Karataş'tır. Taşınmazın
kamulaştırma bedeli mahkememızce tespit edilecektir.
Bedel Darende Ziraat Bankası Şubesi'ne yatınlacaktır. Konuya
ilişkin tüm savunma ve delillerin ilan tarihinden itıbaren 10 gün
içinde mahkemeye yazılı olarak bildirilmesi, aksi halde son ilandan
itibaren 1 ay içinde hak sahipleri itıraz etmedikleri takdirde kamu-
laştırma bedeli zilyede ödenecektir. Basın: 74085
ANKARA OTUZUNCU ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI
Sayı: 2001/922
Davacı Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafin-
dan davalı Ilyas Karakaya hakkmda açılan kamulaştırma bedelinin
tespit davası sebebi ile;
Ankara ili, Yenimahalle ilçesi Dodurga köyü 4 cilt, 376 sahife.
382 parselde kayıtlı davalı Ilyas Karakaya adına kayıtlı gaynmenku-
lün Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü Yönetim Ku-
rulu'nun 27.7.2001 tarih. 14-75 No'lu karan ile kamulaştınlmasına
karar verilerek kamulaştırmayı yapan kurum tarafindan davalı Ilyas
Karakaya aleyhine mahkememize kamu davası açılmıştır.
2942 sayılı kanunun değişik 10. maddesı gereğince ilan olunur.
Basm: 80283
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakfa turk.net
HARBl SEMIHPOROY semihporoy(a yahoo.com
TARtHTE BUGÜIV MÜMTAZ ARIKAN 3Ocak
Uasetc.
ASLANASKER ŞlflYK
1923'TE 8U6ÛU, ÇBK YAZAüt JAGOClAtf HASBK. (TAKOS-
LAV UAŞEK) 4O YAŞINDA ĞLOÛ. POLİTİJC £TK/NUKi£&
NEDBNİYLB USEPEU KOVULAN HASEK, OAHA SONRA
TİCARST AKADeMİSİ'Ube OKUYA8İLMİŞTİ. HASEK,
İLK GENÇLİK yiLLARIklPA ANARŞİZM'B(joeOL.O-
jiK AUIAMDÂ) GÖNÛL I/E/SMİÇ; ÜLK£SİNİ IŞGAL AL-
TtNDA TUTAN AISUSTVeM mjSAP/AJPAN ASKE&e AUN-
Dt&IHM DA BAŞINDAH Ç£p7Zİ S£KÜVENt£fZ GEÇMrŞ,
SOUUMDA OSDUPAU A#GWSr/. HASeK.TOÛNYA SA-
l/AŞf SIKASrNPAKİ O£A/EYİMİYLE, ÖMRÛMÛH SOtJ Y/UA-
RlUM, KBNPi AP/Nt8/l.£- 6ÖLset>£ BlBAKAC/HC OiAAl
KAHRAMANt ÇVAYtc'l YAZATMlŞTt. "ASlflN ASKER.
ŞVAVK'ROMAUtNtN BASKİSİSİ, İLK BAKIŞTA MİLJT#-
RİZMİU AOMASIZ KAUPLARl İÇİNDS EZİK SİR EMİR
KULU 6İ8İ GÖRÜNÜK./İMA ASLIMDA SİR OAUİ
A3, A4, 35x50, 35x60 veya
35x70 cm. siyah-beyaz veya
istenilen rezolüsyonda renkli
FİLM ÇIKIŞI
YAPILIR
Piyasa fiyatının altında.
Tel: (0 212) 512 05 05 DaNli 481
Üniversiteye Giremeyenler + jşten Çıkarılanlar !..
İ Ş S İ Z G E N Ç L E R :
Daha ne kadar boş bekleyeceksiniz ?
* Bilgisayarı Onparmakla + Bakmadan kullanabilen;
İsletmenlik ve Muhasebe de bildiği halde
• İşsiz kalan kimse gördünüz mü ?
* Gelin ! Sizin de geleceğinizi kurtaraltm:
—. * İşsizlikten korkmayanlardan olun !
Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin
yenı İBternet adresi
inadina.com
Başka Türkiye Yok
Haydi Fidan Dikelim
0RMAN BAKANLIĞI
AGAÇLANDIRMA V£ EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
14 Dinyı Rekoru
28 DUnya Şamplyonluğu
Nüftıs kâgıdımı kaybettim. Hükümsüzdür.
ERDAL USLU
ONPARMAKLA + BAKMADAN
BİLGİSAYAR KULLANIMI
İSLETMENLİK + MUHASEBE
DAKTİLO + YABANCIDİL
Beyazıt 517 92 57 i Kadıköy 336 1150 Şışlı 23O 9O 37 Bakırköy 56129 06
517 92 58 1 (216) 338 O8 42 234 3O 49 5713131
DÜZ ÇÎZGÎ
İMİT ZİLELİ
Arjantin Gibi Olur
muyıız?..
Hiç üstünüze alınmayın, biz asla Arjantin gibi olma-
yız!..
2002'nin ilk iki günü okuduğum iki araştırma bu dü-
şüncemin ne denli dogru olduğunu kanıtladı. önce ar-
kadaşımız Gülşah Karadağ'ın hakkını teslim etmeli-
yim; dünkü Cumhuriyet'm ekonomi sayfasında Tür-
kiye ile Arjantin'i kıyaslayan araştırması ve ortaya koy-
duğu karşılaştırmalı tablo, durumu olanca çıplaklığı ile
açıklıyordu. Başlık çok çarpıcıydı:
- Köylü suskunluğu!..
Araştırmanın sonucu ise üst başlıkta haykınyordu:
- Göstergeleri iyi olan Arjantin kaosta, Türkiye
ise bulguria ayakta duruyor!..
• • •
Nedirgöstergeler?..
- Latin Amerika'nın üçüncü büyük ekonomisi olan
Arjantin'de kişi başına düşen milli gelir yaklaşık 8 bin
dolar. Türkiye'de ise 2 bin 200 dolar... Yani Arjantin ül-
kemizden neredeyse dört kat daha zengin!..
- Arjantin'in dış borcu 132 milyar, iç borcu 22.4 mil-
yar dolar. Türkiye'nin dış borcu 121 milyar dolar. İç
borcu ise 2001 verilerine göre 120 katrilyon lira...
- Arjantin'de işsizlik yüzde 18. Türkiye'de ise yüz-
de30'laraulaşıyor...
- Arjantin'de enflasyon yüzde 2'ler seviyesinde. Tür-
kiye'de ise yüzde 70'leri zorluyor...
Peki, kaosun içinde çırpınan bir ülkeden neredey-
se dört kat daha yoksul, tüm göstergeleri yerlerde sü-
rünen Türkiye'yi "kurtaran" ne?!.
* • •
Türkiye'yi köylülük ve eğitimsizlik "kurtanyor!.."
Acıklı, ama gerçek bu!.. Işte sosyal farklılıklann çarpı-
cı oranları:
- Arjantin'in kentleşme oranı yüzde 87. Türkiye'nin
ise yüzde 64...
- Arjantin'de üniversite mezunu yüzde 41. Türki-
ye'de yüzde 11...
- Arjantin'de okuma-yazma bilmeyen kadın oranı
yüzde 3.2. Türkiye'de ise yüzde 23.4...
- Arjantin'de sendikalı işçi oranı yüzde 99. Türki-
ye'de ise yüzde 9...
Resmi verilere göre yüzde 64 kentleştiği söylenen
Türkiye'de insanlar hâlâ köyden gelen bulgur ve ek-
mekle karnını doyuruyor. Kentlerde "feodal ilişkiler"
tüm ağırlığıyla sürüyor... Eğitimi okur-yazar olmakla bir
tutan zihniyetin sonucu, bırakın örgütlenmeyi, birey-
sel tepkiler bile yerini tevekküle bırakıyor!..
Arjantin'de yoksullaştırma politikalanna karşı çıkan
orta sınıftı. Türkiye'de orta sınıf Özal'ın bilinçli ve acı-
masız politikalan sonucu çoktan tarihe karıştı!..
- İç karartıcı, değil mi?!..
• • •
Ama bitmedi!.. Ankara Sosyal Araştırmalar Merke-
zi'nin (ANAR)yaptığı "2001 yılı Türkiyegündemi" baş-
lıklı araştırması daha da vahim sonuçlara işaret edi-
yor...
- Geçen yıl halkımızın yüzde 54.1'i hiç kitap oku-
madı... Oldukça sık okudum diyenlerin oranı ise yüz-
de 13.5...
- Halkımızın yüzde 86'sı hiç tiyatroya gitmedi. Sık
giden oranı yüzde 1.5...
- 2001 'de hiç sinemaya gitmeyenlerin oranı yüzde
59.9. Sık gidenlerin oranı yüzde 9.4...
- Geçen yıl hiç spor karşılaşması izlemeyenlerin
oranı yüzde 78.5...
- Halkımızın yüzde 61.2'si ise hiç tatile çıkmadı...
Bu yanıtlarla yukandaki verileri topladığınızda Tür-
kiye'nin niçin Arjantin gibi olamayacağı kendiliğinden
ortaya çıkıyoıi..
Arjantin'deki kaos ortamına öykündüğümü sanma-
yın; ama milyonlarca insanın yoksulluğun ve açlığın
sınınnda savaş verdiği bir ülkede hiç sıkılmadan "Ye-
şil kart uygulamasını kaldınyoruz, çünkü istis-
marediliyor" diyebilen bir sağlık bakanlığı müsteşa-
n çıkıyor ve buna en ufak bir tepki gelmiyorsa orada
son derece bozuk bir ruh hali var demektir!.. Adam
gibi bir ülkede o müsteşar, istismarcılan ayıklayacak
sistemi yaratır. Daha iyi bir alternatif ortaya koymadan
"yasakladım" mantığıyla milyonlarca insanı sağlıksız-
lığa mahkûm etmez.
- Ama Türkiye'de edeıt.
Çünkü birilerinin gözünde Türkiye "tevekkül cen-
neti"d\r. Vurursun ensesine, alırsın Iokmayı ağzın-
dan... O birileri bilir ki; kalabalık yığınlar, "Bana do-
kunmayan yıtan bin yaşasın", "Azıcık aşım, kay-
gısız başım" tekerlemeleriyle çoktan teslim olmuş-
tur!.. Acaba gerçekten öyle midir?.. Yoksa o ünlü öz-
deyişteki gibi, "Yumuşak atın çiftesi pek mi olur",
yaşayıpgöreceğiz!..
- Kusura bakmayın, yeni yılın ilk yazısı bu denli acı
olmamalıydı... İyi yıllar!..
e-posta: uzilelitısuperonline.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ îstanbul'da
kurulu. Türki-
ye'nin en eski
tersanesi. 2/ tç 3
sıkıntısı... Sa-
maryum ele-
mentinin sim- 5
gesi.3/"—a|-
lasın iki gö-
züm'Ölünce
sevmezsem
seni"(Karaca-
oğlan)... llgi.
4/Çam ağacının reçi-
neli kabuğundan çı-
kan özsuyu. 5/ Bir şe- 2
yi yapıp yapmamaya 3
karar verme gücü...
Kayınbirader. 6/ Giy- ,.
si yapılan bir tür pa-
muklu kumaş... Arna-
vutluk' un başkenti. II
"Arpa ektim biçeme-
dim/Bir — gördüm 9
seçemedim" (Türkü)... Rusçada "evet". 8/Gire-
sun'un bir ilçesi. 9/Hayvanlara \oirulan damga... Ko-
kulu beyaz çiçekler a^an bir ağaççık... Asker.
YUKARTOAN AŞAGIY4:
V Marmara yöresinde kum midyesine verilen ad...
Bir cetvel türü. 2/Kanşık renkli... Özellikle "Düşü-
nen Adam" adlı yapıtıyla ünlü Fransız heykelci. 3/
Işık, gölge ve oylum duygusu yansıtılmayan küçük
ve renkli resim sanatı. 4/Küçük mağara... "Saçlan-
ma ak düşttl'Sana — bulamadım" (Şarkı)... Önder.
5/Tembellik... Bir gösterme sıfatı. d'Leylak rengi,
açık mor... Çok sevilen kimse ya da şey. 7/Deniz kuv-
vetlerinde bir rütbe. 8/ tki direkli bir çeşit yelkenli
gemi... Akıl. 9/ Cevat Fehmi Başkut'un bir tiyatro
oyunu.