Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2002 SALI
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİSİRMEN
Kars,Aı*dahanveNâzmı
Dünyaca ünlü büyük şairimiz Nâzım Hik-
met'in 100. doğumyıldönümüdolayısıylaçıkan
kimi yazılan hayret içinde okuyorum.
Bunlann arasında, dünyasındaki tek değerfi-
nansal olan biri, "Döve Döve Nâzım" adlı yazı-
sında, UNESCO'nun büyük şairin 100. doğum
yıkfönümünü Nâzım Hikmet Yılı ilan etmesini ba-
hane olarak görüyor ve ondan söz eden yazı-
lann, gerçekte Nâzım sevgisi ile ilgili olmadığı-
nı, "eski tüfeklerin, şairin sırtmdan toplumla
heşaplaşmaları" olduğunu söylüyor.
Üzerinde daha fazla durmaya bile degmez.
Geçen gece de Kanal 7'de, Nâzım Hikmet ve
Necip Fazıl ile ilgili programda ipesapagelmez
görüşler ileri sürüldü.
Gecenin geç saatine sarkmış olduğu için an-
cak bir bölümünü izleyebildiğim programda,
dostum Ataol Behramoğlu, şairin hasına, ay-
dının sorumlusuna yakışan birtavırla, bu iki bü-
yük şairin değerlerinin yadsınamayacağını an-
latırken her ikisinin de şiirlerini irdeledi.
Patırtı gürültü arasında, bir şairin, insanın içi-
ni ısıtan, sağduyulu sözleriydi bunlar.
Aynı programda, Nâzım Hikmet'in Kars ve
Ardahan ile boğazlarda üs talep etmiş olan Sta-
lin'i desteklediği ileri sürüldü.
Nâzım Hikmet'in Sovyetler Birliği yılları ile il-
gili çok çeşitli kaynaklarda yazılanlar okundu-
ğu zaman, şairimizin nasıl bir muhalif olduğu-
nu anlamak mümkündür.
Örneğin Pablo Neruda, "Yaşadığımı Itiraf
Ediyorum" adlı yapıtında, Prag'da karşılaştığı
Nâzım'ın Sovyet rejiminden yakınmalarını dile
getirdiğini yazar.
•••
Kars, Ardahan konusuna gelince, 1960 yılın-
da 27 Mayıs'ı takip eden günlerde olaya doğ-
rudan tanık olan Orhan Karaveli'ye bırakalım.
Karaveli, ilk kez 1978 yılında Cumhuriyet'te
yayımlanan, sonra da "Görgü Tanığı" adlı son
kitabına aldığı Nâzım ile ilgili anılarının konu ile
ilgili bölümünde bakın ne diyor
"15.8.1960 günü Türk heyeti, davet üzerine
Prof. Dr. Fahir \z başkanlığında Sovyet Banş
Komitesi'ni ziyarete gidiyor. Burada ne yazık ki
tüm profesörierimiz susarken Kars, Ardahan ve
boğazlar kgnusundaki Sovyet taleplerini ce-
vaplamak Ömer Sami Coşarile bana kaltyor.
Ruslar kendilehnden emin, bir de Nâzım Hik-
met'in görvşünü öğrenmek istiyohar.
Işte kendisinden biraz farklı bir cevap bekle-
diklerini sandığım Sovyet ev sahiplerinin yüz-
lerine baka baka Nâzım'ın söyledikleri:
'Şimdi burada Türkiye'nin toprakları konuşu-
luyor. Her Türk gibi ben de her gram Türk top-
rağının Türklere ait olduğuna inanıyorum. Vü-
cudumdaki 20 kilo kanı bu bir gram Türk top-
rağı için dökmeye hazınm'..."
•••
Kitapta ilgjnç bir bölüm daha var. Nâam, Or-
han Karaveli ile arkadaşlık ederken yanlanna yak-
laşan görevli bir Rus hanım, Karaveli'nin Va-
tan'da çıkan ve Nâzım'ı eleştiren yazısını anım-
satarak soruyor:
- Hakkınızda iyi şeyler yazmayan biriyle nasıl
ahbaplık edersiniz?...
Nâzım'ın bu Rus bayana sertçe verdiği cevap
aynen şöyledir:
"...Bakarkadaş, sen her şeye burnunu sok-
ma. Biz iki Türk burada birbirimizi bulmuşuz.
Araya kimseyi sokmayız. Yabancılan bu işlere
kanştırmayız. Bir anlaşmazlığımız varsa birlik-
te çözmeye çalışınz. Gün oluratışınz. Gün olur
anlaşmz. Düşüncelerimiz farklı da olsa, aynı
toprağın insanlanyız. Günü veyeri gelince ara-
mızdaki anlaşmazlıklan unutur, sıkılmışyumruk
gibioluruzTURKLÜKiçin, TÜRKVATANIiçin..."
Kitaptan son bir ilginç bölüm daha. Sonradan
cumhurbaşkanı olacak olan, o sıralarda Mos-
kova Büyükelçimiz Em. Oramiral Fahri Koru-
türk'e, Nâzım ile arkadaşlık ettiği için ömer Sa-
mi Coşar ile Orhan Karaveli'yi şikâyet ederler.
Onun cevabı ise şöyle olur:
"...Bu gazeteci arkadaşlardan kuşku duymak
hak ve yetkisini kimden aldığınızı bilmiyorum.
Davranışınızı da onaylamıyorum. Onlar Türk
gazetecileridir. Türk gazetecisi, yurdunun ve
toplumunun çıkarlannın nerede olduğunu bil-
diği kadar, kimlerle ne zaman, nerede, nasıl
buluşup konuşacağını da sizler kadar bilecek
durumdadır. Ben Türk gazetecilerine güveni-
rim ve mesleki çalışmaları ile ilgili olarak onla-
n sorguya çekme yetkisini -sıfatım ne olursa ol-
sun- kendimde bulmam!.."
MHP'li muhalifler:
Parti teslim oldu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel
Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Deviet Bahçe-
li ve parti yönetimini hükümette sessiz kalmak
ve parti ilkelerinden ödün vermekle suçlayan
muhalifler, 7 saatlik bir toplantıda dunun de-
ğerlendirmesi yaptılar. MHP'nin Batı politika-
lanna teslim olduğu kaydedilen toplantıda,
"MHP, yapmaması gerekenleri yapıyor, yapma-
sı gerekenleri ise yapmıyor* saptamasında bulu-
nuldu. Ülkü ocaklanndan bir grup genç de
toplantıyı izlemek istedi, ancak izin verilmedi.
Tantan öncülüğünde
yeni siyasi oluşum
Haber Merkezi - Eski İçişleri Bakanı Saadettin
Tantan ın "YforttaşhkHareketi" adı verilen ye-
ni siyayi oluşumu ilk kez Adapazan'nda kamu-
oyu önûne çıkıyor. Örgütlenmelerini hazırlayan
Adapazarlı bir grup, Tantan'ı görüş alışverişin-
de bulunmak üzere davet etti. Tantan'ın davete
katılarak ilk "sedenişüıi" memleketi Adapaza-
n'nda yapması bekleniyor. Tepede bir parti kur-
mayı amaçlamadığını belirten Tantan, "Yurttaş-
hk Hareketi" modelini, "Bir sivfl hareketin,
yurttaşlarm kendi haklanna sahip çıkması
yolunda örgütienmesi" olarak tanımlamıştı.
Solda yeni partiyi tartışan aydınlar artık zaman kaybetme lüksünün olmadığmı belirttiler
Onemliolantutarlılık• Sosyal Demokrasi Vakfı'nın
ev sahipliğinde önceki akşam
yapılan toplantıda, yeni parti
için artık daha fazla
gecikmemek gerektiği, yurdun
her tarafında yeni partinin
beklendiği belirtildi.
Kurulacak partinin net bir
çizgide olması ve tabandan
katılım ve parti içi demokrasi
konusunda kararlı davranması
gerektiği vurgulandı.
BARIŞ DOSTER
Türkiye koşullannın solda yeni
parti kurulmasını gerektirdiği, an-
cak bu partinin program, örgüt ve
üye konusunda tutarlı, net bir çiz-
gide olması, tabandan katılım ve
parti içi demokrasi konusunda ka-
rarlı davranması gerektiği vurgu-
landı.
Sosyal Demokrasi Vakn'nın(SO-
DEV) ev sahipliğinde önceki ak-
şam bir araya gelen ve aralannda
Osman Kavala, Doç. Dr. Can Bay-
darol. HaKl Ergün, Aydın CıngL
Prof. Dr. Burhan Şenatalar, Prof.
Dr. Meryem Koray. Prof. Dr. Erol
Kaürcıoğlu, Prof. Dr Zafer Üskül
Tarık Ziva Ekinci. Ergin Cinmen.
AtiDa Coşkun. Başar Yata, Prof.
Dr. TürkelMinibaş, DenizKavuk-
çuoğiu ve VeccB Sayar'ın da bulun-
duğu kişiier, kurulması tasarlanan
partinin ilkelerini, önceliklerini tar-
tıştılar. Toplantıda, Sema Pişkin-
süt'ün program ve kadro konusun-
da çok ilen bir noktaya geldiği ve
partisini kurmak üzere olduğu,
Prof. Dr. Münıtaz Soysal öncülü-
gündeki hareketten de "AB-Türki-
ye iBşldleri", "egemenük", "ulus
deviet", "bağımsızlık'' gibi konu-
larda farklı düşünüldüğü sık sık
vurgulandı.
Solda yeni bir parti için hazırhk
yapan, sola emek, gönül, katkı ver-
miş herkesle en kısa sürede, yeni-
den bir araya gelmenin gerekliliği
üzerinde duran SODEV Başkanı
Ercan Karakaş. önemli olanın ye-
ni parti kurmak değil, siyasetin ye-
nilenmesini sağlamak olduğunu
belirtti. Karakaş, toplumun karşı-
sına sol çizgide, mümkün olan en
geniş çerçevede ve ilkeleretrafın-
da bütünleşerek çıkmak gerektiği-
ni ifade etti. Kendisinin ve arkadaş-
lannın liderlik talebi olmadığının
altını çizen Karakaş, "Sorun, baa
arkadaşlanmron düşündüğü gibi
Kderin kinı olacağı konusunda de-
ğil, nasıl bir parti kurulacağı konu-
sunda bitiyor" dedi. Karakaş, ye-
ni parti için artık daha fazla gecik-
memek gerektiğiru, yurdun her ta-
rafında yeni partinin beklendiğini
savunarak, "Kurulacak parti, eski
bir partinin ayıust, de\
r
anu ya da
ona tepki olarak kunümuşbir par-
ti olmaman" dıye konuştu.
Ankaralı 16 avukat, 'çocuk pornosu' yazısı nedeniyle savcılığa başvurdu
Gülay Göktürk'e ceza istemi
• Ankara
Barosu'ndan 16
avukat, çocuk
pornosu
hakkındaki
yazılan nedeniyle
Sabah gazetesi
yazan Gülay
Göktürk'ü -—-
dava etti.
ANKARA (AA) -Ankara Baro-
su"na kayıtlı 16 avukat, "çocuk
pornosu" konusundaki yazı ve
açıklamalan dolayısıyla Sabah ga-
zetesi köşe yazan Gülay Göktürk
hakkında suç duyurusunda bulun-
du.
Avukatlar, 3 sayfalık suç duyu-
rusu dilekçesini, Cumhuriyet Sav-
cısı AnmetMutluya verdiler. Di-
lekçede, Göktürk'ün, Sabah ga-
zetesindeki köşesinde 9 Ocak 2002
tarihlı "ÇocukPomosu" başhklı ya-
zısında ve aynı konuya ilişkin Hür-
riyet gazetesinde 10 Ocak 2002
tarihinde yayımlanan açıklama-
sında, "çocuk pornografisinin ya-
sakJanmasuun tenıeünde, sübvan-
cı büyüklerin bir fantezUerinin ya-
saklanması ve sansürün asıl dür-
rüsünün bu olduğunu, insanlann
çocuklara zarar vermedüderi sü-
recesübyanaolmahakiannısavTin-
duğunu" ifade ettiği kaydedildı.
1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
k50b3501025
Çiller: Hükümetoyağınagelen topu ıskalcıdı
tstanbulHaber Servisi - DYP Ge-
nel Başkanı Tansu Çiller, Türki-
ye'nin dünyaya "hasta adam" görün-
tüsü verdiğini belırterek, hükümetin,
11 Eylül sonrasındafirsatlanve risk-
leri dengelemede başansız olduğu-
nu söyledi. Çiller, "Dünya yeniden
yapılanırken hükümet, ayağına ka-
dar gelen topu kullanamadı, ıskala-
dı* dedi. Türkiye Genç Işadamlan
Derneği'ni (TÜGÎAD) ziyaret eden
Çiller, üretime dönük, istihdamı art-
nran, liberal, haklı rekabete dayah,
dünyayla bütünleşen bir ekonomi
konusunda TÜGlAD'la aynı düşün-
düklerini söyledi. "Meclis'le nuîleti
büiestinneklazun" diyen Çiller, Si-
yası Partiler Yasası ve Seçim Yasa-
sı'nın değişmesi gerektiğini, kendi-
lerinin senato ya da Türkiye millet-
vekilliğinin yaşama geçmesinden
yana olduklannı ifade etti. Çiller,
genel seçimlerdeki yüzde 10 bara-
jının kalmasından yana olduklannı
vurgulayarak, partilerde önseçimin,
seçimlerde de tercihli oy sisteminin
uygulanmasını önerdi. Türkiye'nin
siyasi bir kriz yaşadığını öne süren
Çiller, Türkiye'nin büyükler arasın-
da büyük bir ülke olması gerektiği-
ni söyledi. Üctidar ve muhalefetteki
hderleri, ülke sorunlannı tartışmak
üzere açık otunıma çağırdı.
Dilekçede. Göktürk'ün sübyan-
cıhğı bir hak olarak sunarak ve ya-
saklanmasına karşı çıkarak, kü-
çüklerin baştan çıkanlmasını ve
bu konudaki fuhuşu teş^ik ettiği öne
sürülerek şöyle devam edildı:
"Bu suçu bir köşe yazan olarak
basın yoluyla işlemiş olması. vaha-
meö ve verdiği zaran daha da art-
Drmtşar.Bırakatam bir>azarsorum-
hıhığunu, ortalama bir insan so-
rumluhığunu kasrth olarak göster-
memiş, bir şekilde yarar-
landığı basın özgüriüğü-
nü tüm topluma zarar
verecek bir şekilde kul-
lannuşür. Düşünce ve dü-
şüncevi açüdama özgür-
lüğünü saMinan. çocuk-
lann menfaatlarını her
şeyden üstün tutan \nrt-
taşlar, hukukçular, an-
neler ve babalar olarak
suçu v« suçluvıı öven, teş-
vik eden Göktürk'ten şi-
kâyetçiyiz."
Dilekçede, Göktürk
hakkında "suç işlemeye
tahrik ve teşvik, küçük-
lerin cinsel istisman, fu-
huşu teşvik w özendir-
me" suçlanndan soruş-
turma yapılarak dava
açılması istendi.
'Sübvancıbk
hastahkür'
Ankara Barosu Kadın
Hukuku Komisyo-
nu'ndan yapılan yazıh
açıklamada da, sübyan-
cılığın bir hastalık oldu-
ğu ve bilımde "pedofili-
nin bir ruhsal bozuklak
olaraktannnland^ı" ifa-
de edildı.
Türk Ceza Kanunu'na
göre de suç olduğu belir-
tilen açıklamada, "Ba-
sm özgüriüğü kullanıla-
rak suçu, suçlu\ u teşvik
etmek, bir anormalhk
olan bu ruh hastalığını
normal bir olgu olarak
topluma sunmak, süb-
vancıhğı bir hak olarak
gönnek ve bıınu savun-
makkabul edilemez. Hiç
künsenin, her türiü top-
lumsal, ulusal ve ahlaki
değeri inkâr ederek bu
tür vaklaşımlan, basın
yoluyla özgürlük adına
tophımasunmayavebaş-
ta çocuklar obnak üzere
tüm topluma zarar ver-
meye hakkı yoktur" de-
nildi.
Solda yeni parti
Pişkinsüt
TDP
9
yigelecek
hafta kuruyor
• 'Toplumcu Demokrasi Partisi'nin
program ve ilke partisi olacağını
söyleyen Sema Pişkinsüt,
"Cumhuriyet kazanımlanna bağlı,
demokratiİc bir parti kuruyoruz" dedir
TÜREYKÖSE
ANKAR\ - Aydın bağımsız millerveki-
ü SemaPişkinsüt, gelecek hafta başında Top-
lumcu Demokrasi Partisi'ni (TDP) kuru-
yor. Amblemi güneş olan partinin kurucu-
lan arasında Pişkinsüt'le birlikte 2 millet-
vekili daha yeralacak. Pişkinsüt, TDP'nin
"program ve ilke" partisi olacağını vurgu-
layarak "Cumhuriyetifl temel kazanımla-
nna bağh, demokrasi ve insan haklan ko-
nusunda açıbmlar yapacak, sosyal deviet-
ten yana,Kdersultasına karşı'' birparti ku-
racaklannı söyledi. Pişkinsüt, partilerinin
örgütlenmesinin olası bir erken seçime ye-
tişeceğini de bildirdi.
Gelecek hafta başında siyasal yaşama
yeni birparti katüıyor. Pişkinsüt'ün parti-
sinin kuruculan arasuıda DSP'den istifa
eden Nazire Karakuş ile MehmetÖzcan da
yer alacak. 3 milletveküi ile siyasal yaşa-
ma katılacak olan TDP'nin amblemi güneş
olacak. Yeni partinin genel merkez binası
Yıldız'da tutuldu ve iç döşemesi de tamam-
landı. Sema Pişkinsüt, partinin kuruculan
arasında toplumun değişik kesünlerinden
kişilerbulunduğunu vurgulayarak, "kişisel
çıkariaria ilgilenmeyen, program ve ilke
partisi olacaJdarmı" söyledi. Pişkinsüt, "JB-
der sultasma karşı, program ve ilke partisi
olarak" ortaya çıkacaklannı vurgulayarak
şu bilgileri verdi:
"Psrtinin kurucu üyeteripartinin sahibi
değil. Ülkevi yönetme konusunda Türki-
ye'nin iç potanshelini, değerlermi bir ara-
ya getirmek üzere bir kadro hareketi baş-
labyoruz. Dört eğflnni birieştirmek falan
gibi bir amacımız yok. Tüm tophumı ku-
cakiayan bir Türkiye partisi olacağız. Uy-
gar bir yönetim anİavTşıvla, tophımsal dö-
nüşümü demokratildeşine ve insan hakla-
n çerçevesinde gerçekleştirecefc, devietin
yeniden yapılandmhnasını sağlayacak bir
parti olacağız. Mevcut siyasiyapıda etik te-
metter çok zayıfladı. Siyasete etik bir temel
kazandırmak da temel bedeflerimiz ara-
smda yer alacak."
Öeriye doğru değişimi hedeflediklerini
anlatan Pişkinsüt, "cnmmıriy-etintemelka-
zanımlan, demokrasi ve sosyal devlet" ko-
nulannda açılımlar gerçekleştireceklerini
kaydetti. Pişkinsüt, sözlerini şöyle sürdür-
dü: "Cumhurijetin temel kazanımlanna,
vani ulusal birfik, üniterdevietçi yapı ve la-
ikliğebağtayız.Cumhuriyetkazanımlanna
vurguyapankimipartiler,demokrasive in-
san haklarmı ihmal edivor."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Giorgio de Chirico ve kardeşi Al-
berto Savinio, 20 yüzyılın en önem-
li sanatçıları arasında sayılırlar. Bu iki
kardeş, 20. yüzyılda dadaizmden sür-
realizme kadar bu yüzyılda ortaya çı-
kan birçok akıma kaynaklık edecek
önemli eserlere imza attılar.
Giorgio de Chirico (1888-1978) ve
kardeşi Alberto Savinio (1891 -1952)
Yunanistan'da doğdular.
İlk sanatsal faaliyetlerine önce Ati-
na'da, daha sonra Münih'te devam
ettiler.
Büyük kardeş Chirico ressamlık
yolunda ilerlerken küçük kardeş Al-
berto Savinio piyanist ve kompozi-
tör olarak ün yaptı.
Giorgio de Chirico, felsefeci Arthur
Schopenhauer ve Friedrich Ni-
etzsche'den etkilendi ve esinlendi.
Şiirsel resim dilini ise daha sonra ya-
Chirico Kardeşler
şadığı Italya'da geliştirdi.
• • •
Münih'te pazargünümü Lenbach-
haus Sanat Merkezi'nde geçirdim.
Pazar olduğu için Münih'in merkezin-
de sokaklar bomboştu. 15 dakikalık
bir yürüyüşle sanat merkezine ulaş-
tık. Hiç insanın görünmediği birkent-
te sergi solanlarına girince şaşkına
döndük. Içerisi sanat meraklısı Al-
manlarla doluydu.
Bizim amacımız, 20 yıldır ilk kez
bu kadar kapsamlı olarak Chirico
Kardeşler adına hazırlandığı söyle-
nen sergiyi gezmekti. "BirBaşka Mo-
dernizm" başhklı bu sergi için Chiri-
co'nun dünyanın dört bir yanındaki
eserleri toplanmıştı.
Sergide Alberto Savinio'nun ve Gi-
orgio de Chirico'nun çeşitli dönem-
lerdeki tabloları yer alıyordu. Sanat
merkezinde Chirico'nun 100, Savi-
nio'nun 30 eseri sergileniyordu.
• • •
Münih'teki Lenbachhaus Sanat
Merkezi'nin ana binasının önemli bir
bölümü Münihli ressamlara ayrılmış-
tı. 1400'lü yıllardan günümüze kadar
uzanan tarihi dönem içinde Münih
ve çevresi birçok önemli ressama
esin kaynağı olmuştu. Sergiyi gezme-
ye başladığımda önce bütün res-
samların erkek olması dikkatimi çek-
ti.
İlk salona girdiğimizde, "Münihli
hiç kadın ressam yok mu" diye sor-
duğumda, "//er/cfe"dediler. Anlaşılan
o ki 1800'lere kadar hiç kadın ressam
olmamıştı Münih'te. Dünyanın birçok
ünlü ressamının bu kentte bulunmuş
olması da ilgi çekiciydi.
Benim için müzenin en heyecanlı
bölümü Wassily Kandinsky ve Gab-
riele Münter bölümüydü. Ünlü Rus
ressam Kandinsky, yaşamının uzun-
ca bir bölümünü Münih'te geçirmiş-
ti. Gabriele Münter de Münihli bir ka-
dın ressamdı. 1900'lü yıllann başın-
da Münih'e gelen Kandinsky, bu kent-
te çok sayıda Rus mültecisi de bu-
lunması nedeniyle buraya yerleşmiş-
ti.
Münter ve Kandinsky arasında ya-
şanan aşk, birçok önemli tabloya da
kaynaklık etmişti. Müzede Kandinsky
ve Münter'in onlarca eseri yer alıyor.
Bu tablolann önemli bir kısmının al-
tında, "Gabriele Münter Vakfı" iba-
resi bulunuyordu.
Merakedip intemette Münter site-
sine girdiğimde MUnter'in bütün bu
tabloları Hitler döneminde özenle
saklayıp koruduğunu söylüyordu.
Çünkü Naziterbu tür birçok eseri yok
etmişlerdi. Gabriele Münter, tecrit
edilen sanatçılar arasındaydı.
Gabriele ölümünden önce 1957 yı-
lında evinive tabloları müzeyeanma-
ğan etmişti.
Chirico Kardeşler'in sergisinden
aynlırken de Chirico'nun duvardaki şu
sözlerinin peşine takıldım: "Güneş-
te yürüyen bir adamın gölgesinde;
geçmişin, şimdinin ve geleceğin tüm
dinlerinden daha çok sır vardır."