18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 22 OCAK 2002 SALI OLAlLAİİ V-CJ [email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bu yaşa geldim hiç böyle bir utanç duymadım. Insan keşke bu kadar yaşamasay- dım da bunları görmesey- dim diyecek oluyor! ABD'ye gıden Başbakan Ecevit'e sormuşlar. ABD'den "cash " para aldık mı? Yani Başkan Bush elı- ni cebine atıp "alın size pa- ra" demişmi.dememişmı? Hayal, uydurma hiç değil, birTürk gazetecısı sonmuş!.. Başbakan nasıl yanıt ver- miş: "Cepten para çtkanp cash olarak ödemek görül- müş şey değildir, biliyorsu- nuz. Keşke olsa..." Bırakın bir Türk gazetecı- nin böyle ayıp, çirkin, hay- siyetsiz birsoru sormasının yersizliğini,saçmalığını... Şu 'keşke" sözcüğü üzerinde durmak daha da önemli!.. Keşke olsa. keşke Bush ce- binden çek defterini çıkarıp Ecevit'e "al bakayım" diye uzatsa! Şaka olsa bile böy- le bir sorunun sorulabilme- si, Türkiye'nin başbakanınca "keşke" diye yanıtlanabil- mesi yetmiş milyon yurtta- şın utanç çukuruna düşme- si değil midir? Menderes'ter, Demirei'ler, Özal'lar, Mesut lar. Tan- su'lar, neyazıkki Ecevit'ler!.. Son elli yıldır bizleri yöne- tenler, hem de ellerimızle at- tığımız oylarla seçtiklerimiz!.. Ülkeyi nerden nereye getir- mişler. Birde hiç sıkılmadan "Dünya devleti olduk" diye övünenler bile var... Bu na- sıl bir dünya devleti ki Bush'un cebinden para bek- liyor!.. Keşke böyle bir şey olsa da sıkıntılardan kurtul- sak diye umutlar besler du- rumda. Hepimizi de düşür- müş utancın en alt çukuru- na... Cumhurbaşkanı Sezer'in yerinde olmak ister miydi- niz? Hukukçu başkan hepi- mizin adına nelere katlanıyor görüyorsunuz! Açık kapalı suçlamalar, kimilerinin gö- zünde "demokrasiye, ülke çıkarlarına ters düşen işler yaptığı sözleri", neler neler!.. Oysa Sezer'in istediği, bu ülkede anayasaya, hukuk düzenineyaraşan işlerin ya- pılması, yapılabilmesi için uğraş verilmesi... Bakıyor ki hükümet aldı- rışsız, her parti daha kuru- luşta kendine özel yarar alan- lan sağlamış, senin bankan bu, benimki bu. Derken, bu bankalar batmış. Trilyonlar onun bunun, daha da çok yandaşların cebine akmış. Dürüst birileri çıkıp bu soy- gunlardan sorumlu olanlan yakalamış, adalete vermiş... Öte yandan ABD'den gelen biri de IMF'lerin Türkiye'den alacaklarını koparması için yeni yeni borçlar almakla gö- revlendirilmiş... Halkaçlıks)- nınnda çırpınırken, kalkıp iki yuz kişilik bir kalabalıkia Was- hıngton'agidilmış, "bizepa- ra verin" çığlıkları atılmış... Biz halkız, hepimiz bu yur- dun yazgısından sorumlu- yuz... Içimizden biri, Sayın Sezer, bizlerin adına görev yapıyor. Türlü suçlamalar, çirkin davranışlar arasında hepimizin adına ülkenin ge- leceğinı korumakla görev- li... Bız ne yapıyoruz, çirkin politikacılara karşı? Halktan, gerçekten, onur- dan yana bir cumhurbaşka- nının yanında bütün gücü- müzle yer alıyor muyuz? Sonra da üzülüyor, sokaklar- da bağınp halay çekmekle yetiniyoruz!.. Evet, bu yaşa geldim böy- le utanç duymadım. Keşke birkaç kez bugün- kü başbakanın 'eski' parti- sine oy vermeseydim; keş- ke o kışıyi savunan bunca ya- zı yazmasaydım! Keşke, keş- ke bugünleri görmeseydim. Keşke! Bankacılık: Dünya Uygulaması Ornekleri Prof. Orhan ŞENER B ukonudadün çıkan yazımı aynntılanyla sürdürüyo- rumHalkka- pitalizmi son otuz yılda dünyanın çok sayıdaki ül- kesinde giderek yaygın bir uygulama alanı buldu. An- cak, uygulama biçimi ül- keden ülkeye değişmekte- dir. Öraeğin, ABD'de ça- lışanlara kârdan pay ver- meye ya da paylaşılması- na yönelik olarak, pay sa- hipliği hakkı verilmektedir. Japonya ve Çin'de ise ça- lışanlara prodüktiviteye yaptıklan katkıya uygun olarak prim ödemesi ya- pılmaktadır. Bazı firmalar ise üretim arttşuıda katkı- sı olanlara maaşlanna ek olarak ayrıca ikramiye öderler. Ancak halk kapitalizmi- nin özüne uygun en yay- gın olan uygulama biçimi, finansal güçlük içine dü- şen firmalann çalışanlan- na satılması biçiminde ol- maktadır. Daha 1976 yı- lında ABD"de 6000 firma 10 milyon kadar çalışanla- nna satıldı. Günümüzde ise bu sayının birkaç katı- na yükseldiği tahmin edil- mektedir. Çahşanlanna sa- tılan bazı firmalar arasın- da Philips Petroleum, He- althtrust, Weirton Steel, Dan River, Fastern Air- ways, US Sugar Corpora- tion, Cone Milles Corpo- ration ve Rath Packing yer almaktadır. Fransa'da Paribas, Saint Gobain, Agency Havas, elektrik şirketi ve daha 75 kadar kamu kuruluşu ça- lışanlanna satılmıştır. tn- Kadir Has Üniversitesi giltere'de ise özelleştirme yolu ile çahşanlanna satı- lan kamu ve özel şirket sa- yısı daha da fazladır. Ingi- liz uygulama örneklerini ise British Telecom, Brito- il, Ferranti, British Sugar, Cable and Wireless ve Bri- tish Airvvays olarak sırala- yabiliriz. Sistemin yararlan Dünya uygulamalan zor durumda kalan kamu ve özel sektör firmalannın çalışanlanna satılması so- nucu aşağıdaki faydalann realize edildiğini göster- mektedir. 1. Ücretler, üretim plan- laması ve fiyatlama gibi önemli konularda çahşan- lar alınan kararlara katıl- dıklanndan, yetki ve so- rumlulukları dengelen- mektedir. 2. Çahşanlann firmanm kendılerine ait olduğu duy- gusuyla hareket etmeleri doğrudan doğruya verim- lerini arttırmaktadır. 3. Verim artışı üretimi, üretim artışı ise çahşanla- rm gelirini arttırmaktadır. 4. Çahşanlann gelirin- deki artış nedeniyle firma- lann fmansmam için ayı- racaklan fonu daha da sağ- lamlaşacağından, başka fırmalarca ele geçirilmele- ri de önlenecektir. 5. Uygulamada çahşan- lannın oluşturulan emek- li sandığı fonuna ve fir- malannın finansman fo- nuna yaptıklan ödemele- rin faiz gelirleri sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 50 oran- lannda gelir vergisinden bağışık tutulmaktadır. Böy- lece, bu firmalar yüksek faizle bankalardan kredi alma zorunda kalmamak- tadır. 6. Sistemin en önemli faydası ise devletin zor du- rumda kalan özel sektör ve kamu bankalannı kur- tarmak zorunda kalmama- sıdır. Böylece vergi mü- kelleflerinin kurtarma ope- rasyonlannın finansmanı- nın yükünü çekmeleri de önlenmektedir. 7. Sistemin uygulaması yaygınlaştıkça, prodükti- vite ve üretim artışı nede- niyle enflasyonun önlen- mesi de kolaylaşacaktır. Sonuç Türkiye'de son yıllarda baskı gruplannın etkisiy- le, bazı siyasi partilerin tercihleri doğrultusunda ve özelleştirme lobisinin de yönlendirmesiyle çok sayıda özel ve kamu ban- kası kurtarma operasyon- lanna tabi tutulmuşlardır. Fonda özelleştirme ama- cıyla bekletilen bankala- nn Hazine'ye olan artan maliyeti yeni krizler için uygun bir ortam yaratmak- tadır. Sayın Mustafa Balbay' ın da vurguladığı gibi, fon- daki bankalann topluma olan bir günlük maliyeti, Köy Işleri Genel Müdür- lüğü'nün bir aylık gideri- ne eşit olmaktadır. Bu nedenle yeni bir kriz ortamının yaşanmaması için fondaki bankalann en kısa zamanda çahşanlanna satıhnası, ekonomik buna- lımdan hızla çıkıhnasuıda önemli katkıda bulunacak- tır. Öte yandan, özelleştir- menin çok sayıda çahşanı işsiz brrakmasının yol aça- cağı ekonomik ve sosyal sorunlan da kendiliğinden çözüme kavuşturulacaktır. Bankalann çahşanlanna satıhnası, aynca bu kuru- luşlann değerlerinin çok altında, özellikle yabancı firmalara sanlmasının, bun- lan geçmişte ödedıkleri ver- gilerle finanse eden vergi mükelleflerinin srrtmdan yapılacağmı da vurgula- makta yarar vardır. Kaldı ki doğal olarak bu bankala- nn yeterli bilgi ve deneyim kazanmış olan bugünkü ça- hşanlarına satılmasıyla, hem ekonomik etkinlik ve hem de sosyal adalet sağ- lanacaktır. Bankalann kurtanhna- sma ilişkin olarak yukan- da sunduğumuz çözüm önerimiz, bir yandan daha etkin işleyen bir piyasa ekonomisine olanak verir- ken öte yandan, IMF kre- dilerinin toplum refahını arttıncı projelerde kulla- nımını sğlayacaktır. Örneğin, bankalan kur- tarmada kullanılacak fon- lann metro, tüp geçit ve hızh tren projelerinde kul- lanılması bir yandan işgü- cününverimini arttınrken, kötü hava koşullannda fir- malann ve okullann ka- patıhnası söz konusu ol- mayacak, dışanya akarya- kıt için döviz ödenmeye- cek, çevre kirhliği azalacak ve trafik kazalan önlene- cektir. Bu çözüm önerimizin devlete ve vergi mükellef- lerine olan maliyeti ise sı- fırlanmakta olup, Derviş uygulamalannm gelecek- te yaratacağı sosyo-eko- nomik riskleri de ortadan kaldıracaktır. KULTÜK • SANAT (0212) 293 «9 78 Berraklık... - B U B i R T ü R K F i L M i D i R LEVENT KIRCA OYA BASAR FJhanGULÇURFelsefeÖğretmeni '*" " T Nesnellik (objektiflik), en çok karşılaştığımız bir başka durum dade- inandıklanmızı irdelemek de- ğişik nedenlerden dolayı düşünceleri- mektir. ni, eleştirilerini, kırgınlıklannı bastu*- SERMİN HÜRMERK HAKANALTMER SUMER TİLMAC ATACAN ARSEVH* YtwT.a LEVENT KIRCA w . w OYA BAŞAR m HODRİ MEYDAN «rm SON LEVENT KIRCA OYA BASAR SERMİN HÜRMERİÇ HAKAN Aİ.TINER SÜMER TİLMAC ATACAN ARSEVEN ALİ SÖRMEÜ DURSUN ALİ SARI06LU DİLEK TÜRKER LALE ORAL06LU ÂTİLLA PEKDEMİR Ö. NURİ ERCAN ALİ ERKAZAN «METİNSEREZLİ CÜNEYT TÜREL «Mnc«MA-* LEVENT KIRCA stwro YAŞAR ARAK MÜFİT CAN SAÇINT1 HÜSNÜ ÖZCETİN «»MmiYO«™E»ıERTUNCŞENKAY ALİ UTKU KS SERTER ALKAYA suurrM™™! BİROLYÜCEL S . U » Y A N N İ S S O U Ü S üe.0. EROL KASAPOĞLU KOSU» SEVİL NURSAN »O.^ EREN TEOMAN SEROAR OĞUZ ALİ SURMELI BEVOĞLUE BEVOSLUA OAZI OTTıinrnrı 1 nnTT »nnn T ŞtşÜKBfT ZCCİDİVİKOY ODEOM CMEPLEX PEUOEOT OHtCTTY K>£KKO¥ TAMIAŞ AFU KADtKOY AS FBAHÇE AniFtRMltT BAKKAL ÇAHJI İ««34A C2v«T*(yClİftPOl. TAŞEHİR APM MAOEPE KAflVA OIUMOHAU9 CCA~EPE M I 293 6*39 292 1 1 " 2** 58 86 22*05 05 247 96 65 2*' 96 65 241 62 03 216 37 9C 283 06 05 285 06 96 286 44-2 633 *! 2 «13 1 580 72 86 571 «3 K 583 46 02 572ft*36 572 6*3» 441 21 09 «41 21 OS 443 13*6 442 13 M «1620 06 «16 20 06 «62 20 21 42i 08 55 696 36 45 •52 01 90 «60 64 00 736 01 64 42S 19 15 3S1 1035 336 06 82 336 06 82 44» 56 67 336 00 50 41490 00 467 48 56 362 V OC 456 30 94 442 «0 30 46S06 66 390 oe-a DO-13 30-1 00-13 45-i 30-15 » DO-13 30-1 00-13 30-1 1.00-15 00- 00-13 3C-1 20-13 06- 00-13 3G-1 DO-13 45-1 0O-13 3C-- 0O-13 3C-1 3O-13 3C-1 15-14 45 ' 3O-13 3C- 1 30-14OC-- 00-1330-1 0O-133O-1 15-14 48- 0O-1330-' 00-14 X 1 »-»5 3O-- 30-16.00-1 45-14 15-* 15-14 45-1 45-13 90-1 05-1450-1 00 1*45 1 3O-14O0-- 3O-14 00-- 3O-I330-- 00-14 30-1 aO-l3 3O-- 30-1400-- 55-1340-1 00-1346-' 30-15 00 1 15-14 00-- 30-14 00-- 30-13 15-1 0O-1330-- 00-1330-" 00-13 30-" 30-14 O0-- 45-13 30 1 30 '400-- 6 15-19 00-21 45 5 30-19 15-22 00 18 30-21 3OGCTE3U4 30 6.15-19 00-21 45 C^TESS 24 15 6 15-19 00-2*1 «5 1730-20 DO 6 15-19 00-21 46 *6 00-18 5O-2- *C CKCTESİ24 351 6 -5-19 00-21 45 C-CTESU4 30 6 3O-19 15-22 00 C-CTES',24 45 6 15-19 00 21 45 C-CTESJ.24 '5 6 00-19 00-21 «5-22 15 OC-ESİ.24 15 6 00-16 30-21 00 Sİ-23 0C CCTES'24 30 CCTESJİ4.30 3020 5 C S iS-19 00 2 63O-1B 00-21 30 6.15-1900-21 *5 615-190O-21 «5 7 15-20 15 0O-1 7 0O 1 30 2 X 60O18 3O2 30 7 0O--9 3O-22 X B.O0-2- 00 630 6 45-1» 15-21 *S GCTESJ24.00 7 15-19 46-22 15 8 15-19.00-21 45 735-20 20 30-21 15 3O-19O0 21 30 3O-19 00-21 30 '5-19 00-21 45 00-19 30-22 00 1519 00-21 45C 3O-19 00-21 3OC 30-1920-22 15 15-19 00-21 45 45-20 30 46-19 30-22 ' -30-1» 00-21 30 00-18 45-21 30 3O-16.3O-21 00 C 4C»aO2 *4C 5 9 00 21 «5 30-19 00-21 30 15 19 00 21 «5 C 30 19 00 21 » ZMİTBEL3A 2M(T OUTLET BOtU _ S— AOAPUARI ADAPUAf* BUPSA ALT BURSA " ~ AAJCOM ANKAAAH ANKAHA & ANKAAA CME UAOK ANKARA C8NK UAOIC 2-»^O ANKARA MOVH^OL ANKARAOM ANKARA. TEPE C M Q U X X ANKAAA KOHU ANKARA OALER1A CMEPOL ZMİR 8 ADAMAT1 ADANA TEFE CMEMAXX *_ _ ACANAAMPt-O REflATBEY ADAMAtKTKO ADANAMTmOIKM. AKTAKVAKONAK DlYAflflAKlR DJLAN â AN^EP PNunac OMYA*n 323 0' 67 335 39 36 215 09 V 274 73'7 274 73 17 221 23 50 225 4S6C 224 90 39 26- S-> «7 23* 20 63 225 35 91 427 76 56 541 13 33 43' 85 "5 229 96 -S 320 15 87 44t 1-4C 44- T 4 C 241 11 00 235 45 M 403 75 Ti 381 84 61 373 73 20 324 42 64 306 56 88 386 51 88 230 14 14 312 62 96 312 05 43 237 01 31 241 16 50 271 02 00 t 271 02 60 467 t «3 4*4 «s a. 233 27 00 216 30 08 222 31 60 220 76 56 23^81 17 321 1222 331 00 77 231 »8 90 431 2* -1 _ _45-i6 15-1845-21 _ 30-14 0O--B 30-14 00-21 30 00-* 3.20-14 OC 16 00-18 40 21 30 3O-14 00-16 30-19 00-21 30 L46-15-IS-17 «5-20 15-22 45 00-13 30-18 15-19 00-21 46 00-13 30-16 15-19 00-21 *S 00-I330-1615-1İOO-21 45 30-14 00-16 30-19 00-21 30 3 O - ' 8 » 2 * 3C ^««-paz ' 2 00 45-'3 30-16 '5-18 0O-2- 30 00-13 30-16 15-19 00-21 «5 ^O--315-16 C 19 05-22 00 CCTESJ 24 55 15-13 45-1* «5-16 30-19 00-21JO ao-i4 3O-1~" -5-20 00 6 00-18 3C-21 00 4OO-163O-1900-21 45 5 15-'7 «5-20 30 CCTESı.23.30 OO-1S30-190O-21 30 3 45-16 30-19 10-21 46 CCTESI24 00 I3-15-I8OO-18.4S-2-30 &-CTtS*24i5 „ .400-1630-1900-21 30 30-1300-15 45-18-30-2- 15 LOO-14 30-17 00-19 15-2- 30 " 0O-143O-'7O0-19 DO-2- X *5-13X-'545-i83O-2" '5 15-13 00-15 45-'8.3O-2-1 «5 C CTESI 23 30 00-13 30-16 15-19 00-21 45 C-'CTESl 24 30 15-14 45-T730-20 15 15-15 00-18 00-21 OO CJCTESlâS «S 45-13 30-'fl i5-*9CO-2* 45 30-14 0O--63O-190O-21 30 " s 15-17*5-20 15 6 30-18 45-21 30 CTESvPAZAR 11 00 330-16 00-18 45-21 30 C-'CTES .24 00 ]« 45-17-30-20 15 14 00-16 30-19 00-21 30C-CTES.24-.5 4 00-16 30-19 00-21 3O 15 15-1745-20 15-22 45 __ '6 30 19 00-21 30 CTtS 00-133O--SOO-1S3O-21 5 15-14 OO--9 45-19 30-22 00 . 30-13 0O-15 3O-'8 3O-2O3G 0.30-13 00-' 3 30- *6 00-20 30 3O-1400-183O-190O-21 30 3O-14 00-'6 3O-19 0C-21 30 30 14 00 '630-19 0&-21 30 I mektir. Nesnellik, kendimize biryabancı gi- bi dışandan bakabilmek demektir. Nesnellik, bütün eleştirilere açık ola- bilmek demektir. Nesnellik, sevgilimizi eleştirebilmek demektir. Nesnellik, herkese ve her şeye aynı uzaklıkta olabilmek demektir. Nesnellik, en yakınına sanki yaban- cıymış gibi, en uzaktakine yakırunmış gibi bakabilmeyi gerektirir. Bir başka deyişle, duygulanmızı aklın denetimi- ne almak demektir; Ö23\elliğin (sübjek- tifliğin) karşıtıdır. Onun için yürek is- ter, cesaret ister, bilgi ister, kendine gü- ven ister, sorumluluk ister, duyarhlık ister, adalet duygusunun gelişmiş ohna- sını ister; en önemlisı de aklada^ahbi- hnçli bir düşünme yöntemi ister. Bilimsel ve felsefesel düşüncenin tt ohna2saohnaz"lanndandır; "gerçek" ve "doğnTyu arayan aklın hareket nok- tasıdır. Do^ıı bilgiye, gerçeğe nlaşmak isteyen akfan, bütün ataşkanhldan, ön- yargüan,duygulan nesneDikölçüleriy- k damrtması, berraklaşürması, denet- kmesigerekir. "Sorun" çözmek isteyen özgür düşüncenin kendini nesnel öl- çülerle ifade edebilmesi için her türlü kaygıdan uzak, özgür bir ortam, bir tar- tışma zemini önkoşuldur. Suskunluk: Ne yazık ki, toplumu- muzda Saroluşumuz', "geçerli kabul edilmiş" değerler sistemine bağlıdır. Düşünme bağlamında resmi düşünce- den, iş hayatında amirden, üniversite- de hocadan, evde baskın eşten ya da sev- giliden farklı düşünemezsiniz; hele he- le eleştirmeye hiç cesaret edemezsiniz. Tersini (aksini) deneyen kendisini dü- şünce suçlusu, işinden atılmış, üniver- siteden uzaklaştınlmış, aşkı bitmiş, dostunu yitirmiş olarak bulur. "Varo- luş" ve hayatta her şeyde "devamlılık''; "susmakla-j-ağohk" arasuıdaidkişilik- sizlik paletindeki renklerin seçimine bağbdir. Bu durum, aileden iş yaşamı- na, ilkokuldan üniversiteye kadar ya- şamın her alanında gözlemlenmektedir. Gedkmişlik: Son zamanlarda sıkça mak zorunda kalmış olan insanlann, geçmişe dönük yaptıklan yargılamalar; dahadoğrusu "gecikmiş eJeştiriIer! n dir. Bunlar, belgeleme bağlamında ve za- manlama açısından ne yazık ki nesnel- likten uzak, öznellık (duygusallık) ta- şımaktadır. Ukalahk: Bir üçüncü durum ise ken- disini, alanında "en iyi" duyumsayan (hisseden) bazı insanlann, nesnel ölçüt- lerden uzak özensiz bir yaklaşımla, meslektaşlanna ya da başka alanlara öz- nel eleştiriler sergilemesidir. Burada Gasset'i anmamak olası değil; "İhtisas- taşmaBarbarbğı''nda kendi alanında iyi olanın, sanki başka alanlann iyileri yokmuş gibi her alanda ukalalık yap- tıgını anlatır(l). Keyfıhk, öznellık öylesine önsa kalk- mıştırki en ummadığınız kişilerin, ku- rumlann eleştiri adına, bilgi adına, doğ- ru adına, gerçek adına, sanat adına ser- giledikleri düşünce ve davranışlar şa- şırtıcıdır. Oysa, bilgi toplumuna, "bfl- gi edinmenin zorunlu koşulu olan nes- nellikleulaşdabilir" (2 ı. Insanlık bunu Aydınlama DevTİmi ile sağladı. "Aydm- buuna: tnsanminsanhğadönüşiL. Top- huno, insan akb ve doğası>1a düzenle- meamaonıizier." Aydın ise "çağdaşbü- gidüzeyindedUşünceleri\e davTanışla- n tutarh olandır. Beffi bir öğrenim, bil- gi, görgü aydın olmaya yetmez" (3). "lyi'yikötü'den,doğru'yu eğri'den aynt etme çabasmı yaşanun bütün alanla- rmdatitizlikleuygubyTdnevrensdsorum- luluk duygnsuyla davranan kişidir (4). Toplum olaraksorunlara, kişilere yaşa- nun her alanına nesnel öiçükrte yakla- şabüdiğimiz oranda "AyHmlanmaHan" pay almış olacağız. (1) Jose Ortega, Y. Gasset; The Re- volt of the Masses, Bölüm XII, The Barbarism of "Specialisation "dan. (2) Orhan Hançerlioğlu, FelsefeAn- siklopedisi. (3) Orhan Hançerlioğlu, FelsefeAn- siklopedisi. (4) Attila Tokatlı, Felsefe Sözlüğü. KOCAELİ2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 2000-690 KararNo: 2001/1273 Davacı Mustafa Akbaba tarafindan davalı Müberra Akbaba aleyhine açılan boşan- ma davasının yapılan açık duruşması sonunda: Kocaeli Izmit Mehmetali Paşa Mahallesı, cilt 17, hane 1039'da nüfusa kayıtlı Ham- za ve Seher'den 5.5./ 1928'de dünyaya gelme Mustafa Akbaba ile Yusuf Nıyazı ve Ayşe Hüsnıye'den 2.4.1939'da dünyaya gelme Müberra Akbaba'nın geçımsizlık ne- deni ile boşanmalanna dair mahkememizce verilen 25.12.2001 tarih 2000 690 esas ve 2001/1273 karar sayılı boşanma karan davalı Müberra Akbaba açısından karar teblıği yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 2304 -t- PENCERE Susarak Olmeye Yatmak. Sincan (Ankara) F Tipi Cezaevi'nden mektup her zamanki gibi avuç içi kadar kâğıtlara karınca du- ası benzeri küçücük harflerte yazılmış... Yazan: Özgür Işık!.. Negüzel ad!.. Kim bılir Işık ailesi neler düşünerek özgür'e bu ısmi yakıştırmışlardı... Nereden nereye?.. özgür Işık 16 Eylül 2001 gününden başlayarak ölüm orucunda... • Mektuptaki konu nedir?.. Irdeleniyor, buna ilişkin gerçekler özgür'e ileti- lecek, konu çok önemli değil, özgür önemli... Diyor ki: "Sayın Selçuk merhaba!.. Bağımsız, demokratik ve IMF'siz bir Türkiye di- leğiyle şahsınızda tüm Cumhuriyet gazetesi cami- asının yeniyılını kutluyorum, çalışmalannızda ba- şartlar diliyorum. Size Sincan F Tipi Hapishanesi'nden yazıyo- rum. Ayrıca 26 Eylül 2001 tarihinden itibaren ölüm orucundayım, ama, size yazdığım bu satırlann ne- deni ne F tipi hapishaneleri ne de ölüm orvcudur." Peki, nedir?.. • Işık, Meclis Adalet Komisyonu'nda üye bir mil- letvekilinin Cumhuriyet'te çıkan demecini okuyup öfkelenmiş, bir mektupla politikacıya veryansın et- mış, politikacı da bir yanıt mektubu yazarak Öz- gür'e özetle demiş kı: "Ben öyle konuşmadım, za- ten 1985'ten beri Cumhuriyet okumam, sen bu ga- zetelere bakma, doğru yazmazlar!.." özgür diyor ki: "Sayın Selçuk, ölüm orucunun 103'üncü günündeyim. Dünya ile tüm hesabımı kesip yolculuk biletimi almış, ka- ra trenle ölüm yolculuğuna çıkmışım. ömrümün son günlerinde kimse hakkında gerçek olmayan bir ithamda bulunmak istemiyorum, eğer millet- vekilı sayın ... 'nın mektubunda dedikleri doğruy- sa kendisinden özür dileyeceğim. Mektubumu aldığınızı ve konu ile ilgileneceği- nizi veya ilgilenmeyeceğinizi bin\aç satırla da ol- sa yazarsanız sevinirim. Tekrar çalışmalannızda başanlar diliyor, sevgi ve saygılanmı iletiyorum." • F tipi cezaevlerinden mektuplar alırım; kimi za- man bunlar çogalır, kimi zaman azalır (komutla mı?..), tekertekerokurum, her zaman kahrolurum. özgür Işık'ın özel sorununu aydınlatacağız; o bir başka konu... Amaasıl aydınlatılması gereken soru, ölüm oruç- lannın nedeni, içeriği, hangı amaçlayapıldığı... Ey- lemin emir kumanda zincirinde nasıl yürütüldü- ğü?.. Sosyalizm, Marksizm. Leninizm, Maoizmesı- ğıp sığmadığı?.. Komünizmle nasıl bağdaştığı? Strateji ve taktik açısından işe yarayıp yaramadı- ğı?.. • Ne ölüm yolculuğuna çıkanlarda ne de onlan ölüme gönderenlerde böyle bir tartışma eğilimi var!.. Sosyalizm dünyada böyle mi kurulacak?.. Hakça düzen sus-pus düzeni midir?.. ölüm oruçları yalnız halktan değil, akıldan da kopuk bir eylem... Yazık... Uğııjr Mumciı Sesleniyor « 2002^ "BUGUN NE YAZSAM' (Tek Perdelik Müzikli Gösteri) 24 Ocak 2002 Perfembe, ANKARA Saat 20.00 - Yer Büyük Tiyatro / Opera Sahnesi 25 Ocak 2002 Cuma, DEVREK Saat 19.30 - Yer: Kültür Merkezi 26 Ocak 2002 Cumaıtesi, POLATLI Saat: 20.00 - Yer: 13 Eylül Kültür Merkezi 27 Ocak 2002 Pazar, ESKİŞEHİR Saat 20.00 - Yer: Anadolu Üniversitesi Sinema Salonu 28 Ocak 2002 Pazartesi, BURSA Saat 20.00 - Yer: Tayyare Kültür Merkezi 30 Ocak 2002 Çaifamba, İSTANBUL 1 Saat 20.00 - Yer: Barış Manço Kültür Merkezi | MACI İIİK Cumhuriyet (T.C Kûltûr Bakanlıjının Katkılanyta) BEHÎÇ AK "TEK KİŞİLİK ŞEHİR" Oyun, 2 Bölüm Büyükkent insanımn "tek kişilik aile" haline gelişinin traji-komik öyküsü. [Mitos&Boyut Tiyatro Yayınlan, 88 sayfa ]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle