Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2001 SAl
O L A Y L A K VJbi t r O K U İŞLİİIJA olay.gorus@cumhuriyetcom.tr
D
il insanoğlunun en
önemli ayırt edici
özelliklerinden biri-
sidir; bu nedenle Af-
rika'da yeni doğan
çocuk kuntu'dur
(nesne), ancak dil öğrenince muntu
(kişi/insan) olur. DiJ ile kimlik kaza-
nan insanoğlu, bireysel kimliğinı de dil
aracılığıyla oluşturur. Bıryazann seç-
tiği sözcükler, bır konuşmacının söz-
celeri, kendilerini görmesek de kişilik-
Ieri konusunda ipuçlan verir bize. Söz-
gelimi, soyut, akademik sözcükJeri sık-
lıkla kullanan bınsinın öğretim üyesı
kimliği taşıyabilecegini, yerel sözcük-
leri yeğleyen bir konuşunm da halk-
tan biri olduğunu kestirmek çok güç
olmasa gerekir.
Öte yandan insan toplumsal iletişim
için de ortak birdıle gereksinim duyar;
günümüz çok dilli toplumlannda bile
ortak bir resmi dil vazgeçilmez du-
rumdadır. Açıkçası topluluklann değiJ
ama toplumlann, uluslann kimliğini de
dil belirler, bu yüzden kımı toplumla-
nn, sözgelimı Fransızların anadillen-
ne bağlılıklan söylence düzeyinde yay-
gınlaşmıştır. Dile toplumsallık kazan-
dıran, ortak değerlenn paylaşımıdır:
Geçmişe, günümüze, geleceğe ilişkin
ortak amaç ve hedefler, ortak kültür,
inaruşlar, tanıdık davranış örüntüleri,
yerleşik iletişim düzenceleri (normla-
n) vb. Başka bir anlatımla, bırçok baş-
Dil, Dil Devrimi ve Otesi
Prof. Dr. Ahmet KOCAMAN Doğu Akdeniz Üniversitesi
ka toplumsal, siyasal, ekonomikkoşul-
lar yanında bireyleri toplumda birbir-
lerine yaldaştıran bir güçtür dil; o ne-
denledir ki, bir ülkeyi ele geçiren ya-
bancılann ilk yaptddan işlerden biri-
si, o ülkede kendi diJJerini iletişim di-
lı haline getirmektir.
Osmanü toplumu bu bakımdan ilginç
bir aykırüık sergiler. Anavatan dışın-
daki uluslann dillerine kanşmazken,
kendi bölgesinde Arapça ile Farsçayı
Türkçeye üstûn tutar. Bu yûzden ile-
tişim aracı olması gereken dü bir an-
laşmazlık aracına dönüşûr. Aydınlar
(?) ile halk birbirlerini anlamaz olur-
lar. Işte Cumhuriyeti kuranlann çıkış
noktası, Tûrkçenin anlatım gûcüne
inanmaktan yola çıkarak, onu toplum-
da yaygın ve etkin biriletişim aracı ha-
line getirmektir. Bilim dünyasında 'dil
ptanlaması' olarak adlandınlan dilsel
çalışmalar içinde Türk dil devrimi bu
açık ve iyi temeUendirilmiş çıkış nok-
tası nedeniyle, saglam düşünsel daya-
naklan olan bir dilbilimsel eylem ola-
rak nitelendirilebilir. Imer'ın (1998) de
belirttığı gibi, bilim yazıncasında (li-
terature) Hague'ın ancak 1983'lerde ge-
liştirdıği model, o günlerde neredey-
se bütünüyle uygulanmaya konulmuş-
tur; açıkçası, günümüz dil planlama-
sında yazılaştırma, sözcükleştirme,
dilbilgiselleştirme dıye nitelenen bü-
tün planlama aşamalan büyük bir ön-
görüyle ele alınmif, Arap abecesi ye-
rine Latin abecesi benimsenmiş, yaa-
lı kaynaklardan derleme, tarama ve
sormaca yoluylabirçokTürkçe sözcük
kullanıma sunulmuş, bir Türkçe söz-
lük ve dilbilgisi hazırlanmıştır. Asıl
önemlisi Cumhuriyet önderleri top-
lumda Türkçe duyarnğı yaratmayı ba-
şarmışlar ve Türkçemiz, kımi karala-
malarakarşın, çoğunluğun benimsedi-
ği bu duyarlık sayesinde yeniden bir
kimlik kazanmıştır. 1980'den sonra
olanlar ise hepimizin gözleri önünde-
dir. Her dilsel etkinlikte bulunabile-
cek olan ve meslekten dilcüerin hiç-
bir zaman benimsemedikleri birkaç
aykın öraekten yola çıkılarak güzelim
Türkçe sözcükler yasaklanmış ve gü-
nümüzdeki yabancı sözcük hayranlı-
ğının taşlan döşenmiştir. TDK, Ata-
türk'ün vasiyeri yok sayılarak bağım-
ü birdevlet kurumuna dönüştürülmüş
ve büimselkimliğinden uzaklaşönlmış-
nr. Son dönemde kimi görevlilerin ad-
lannın kanştığı yolsuzluklar ise yapı-
lanlann yanlışlığını göstermış olmalı-
dır. Dil, birey ile toplumun kimliği ol-
masının yanında, düşüncenin aktanl-
masında ve oluşturulmasında önemli
bir büişsel güçtür. Dilin mi düşünce-
nin mi öncelikli olduğu konusundaki
felsefe tartışmalannda değişik görüş-
lerbulunsa da, dilin dünya görüşümü-
zü ve düşüncemizi belli ölçülerde be-
lirlediği VVittgeastein ve Whorf gibi
düşünürlenn ardından büyük ölçüde be-
nimsenmiştir. Günümüzde insan dili-
nin ortak özellikleri bulunduğu sayü-
tısı kabul edilmiş olmakla birlikte her
dilin dil yetisine özgül katkılan oldu-
ğu gerçeği de görmezlikten geline-
mez. Gerçekten, Tûrkçeninözellikle ya-
pısal özellikleri, sözcük türetme gücü,
Türkçedeki kavramlaşnrma, kip ve gö-
rünüş özellikleri, genel olarak insan
dilinin iletişim değerlerini varsıllaştı-
racak özeüikler taşımaktadır. Bu bakım-
dan, dilimizde yeniden 1980 öncesi
duyarlıgın yaratılması düşünsel yara-
tıcüığımızı da artnracaknr, çûnkü say-
dam bir düşünce saydam bir dille ya-
ratılabihr; egıtimde Türkçeyi öne çı-
karmanın temel mantığı da buradadır.
Cumhuriyetçilerin, en başta Ata-
türk'ün dil devrimi yapmaktaki temel
amaçlan Türkçeyi toplumda etkin kıl-
mak ve özgûn dûşünceye taban oluş-
turmaktır. Ne yazdc ki devrim yandaş-
lannın kimileri bile bu bütüncül ama-
cı kavrayamadıklanndan dil devrimi-
ni salt bır sözcük değiştirme eylemi-
ne indirgemişler, bu da asıl amacın,
Tûrkçenin çağdaş düşünce üreten, ay-
dınlanmanın saydam bir aracı olması
ülküsünün gölgede kalmasına yol aç-
nuştır. Sözcüklerelbette önemlidir, an-
cak sözcûklerin ilişkileri ve söylemde-
ki düzenlenişleri de en az o ölçüde
önem taşır, bu nedenle bir yabancı söz-
cük yerine Türkçesinin konulması yet-
mez, sözcüğün Tûrkçenin yapı dûze-
nine uyarlanması gerekir.
Dil devrimi dil aracılığıyla özgûn,
çağdaş düşünce üretimini amaçladığı
için önemlidir; bu nedenle bütûn öte-
ki devrimler gibi sürekli bir eylemdir;
demokratik bir toplum düzeni sürdü-
rülmek istendiği ve düşünce üretimi ge-
rektiği sürece de dil devnmi bitmeye-
cektir. Yabancı öykûnmeciliğinden,
aktarma dûşüncelerden ancak devrim
ilkeleri doğrultusunda gelıştirilecek
Türkçe ile kurtulabiliriz. Ülkemizde
Tûrkçe duyarlığının geliştirilmesi bu
bakımdan önemlidir; bunun en güve-
niliryollanndan birisi de Türk Dil Ku-
rumu'nun 1980 öncesi özerk kimliği-
ne kavuşturulmasıdır.
Yıl 1960. Mart ayındayız.
Çağnlı grtmiş on afü Türk ga-
zeteci, Amerikan Dışişleri
Bakanlığı'nda, Ortadoğu
Masası sorumlulanyla tartı-
şıyoruz. Türkiye'de olup bi-
tenler hiç de iyi değil! Bir se-
çim yapılsa ıktıdardakı DP
gkJecek, amayapılmıyor, ter-
sine baski baskı üstüne!.. Gnjbumuzda hem DR hem CHP
yanlısı arkadaşlar var. Her gittığımiz toplantoda çelişik gö-
rüşler belirtiyoriar. ABD, Menderes ten yana. Önun halk
desteğine sahip olduğuna inanmışlar. Içimizden birinin
"Siz Ortadoğu'yu, Türkiye'yi bilmiyorsunuz, yanlışlıkla-
ra buyûzden düşüyorsunuz" demesı üzerine Ortadoğu
uzmanı görevlinin şu sözlennı o günden beri aklımdan
çtkaramadım: "Bizpeygamberdeğıliz. Peygambeıierhep
Ortadoğu'dan çıkmıştır. Amerika'dan değil!"
Kırk yıl geçti aradan. Ortadoğu'dan peygamber çık-
madı, ama nice olaylar, sorunlar, dikta heveslileri çıktı!
Israil - Arap çatışmalan, hatta savaşlar... ABD sürekli
yanlış birtutum izledı. Desteklenmeyecek kişileri ayak-
ta tutmaya çabaladı. Bağdat Paktı ile egemenliğini Or-
tadoğu'da yerleştirmeye çalıştı. Olmadı. Irak, Suriye,
Lübnan, Israil, Filistin, Iran birtüriü banşa kavuşamadı.
Bunun bir sorumlusu da, bu yöreleri, insanlan, politika-
cılan tanımayan Amerika'dır... Önce tarih, sonra coğraf-
ya bilmedikiennden, kendi bilgis/zliklerini bilgi, hem de
kesin bilgi saydıklanndan!..
Amerikalılar ne zaman dünya işlerine kanşmişlarsa
her şeyi çok daha beter, çok daha içinden çıkılmaz ha-
le getirmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonrakı Versay Antlaşma-
EVET/EIAYIR
OKTAY AKBAL
Savaş Rüzgârları mı?
sı ytrmi yıl bile ayakta dura-
mamıştır. Tarih Profesörü
Başkan Wilson'ın hayalci-
liği, her şeyi kendi kafasına
göre düzenlemeye kalkış-
ması, gerçek bir banşın ku-
rümasırn önemli ölçüde en-
gelleyen bir etken olmuş-
tur. Türk halkının kendini iç
ve dış düşmandan kurtarmak için giriştiği Istiklal Sava-
şı'nı anlayamayan, Mustafa Kemat'i bir asi general sa-
yan anlayışlar iflas ettıkten; Türkıye Lozan'da tam ba-
ğımsızlığını kazandıktan sonra bile ABD, bu antlaşmayı
onaylamamıştır! Amerikalılar kendi bilgisızliklerini gıder-
mek için Banş Gönüllüleri örgütü'nü kurup geri kalmış
ülkelere gonderdiler. Bu daha çok kendi çıkarlan içindi.
Önemli olan, Türkiye gibi ülkelerin içi şlerine kanşmak,
gerektiği zaman edindikleri bilgilerden yararlanmakt).
Turgut Özal, ABD'nin baş dostuydu. Baba Bush'la
özel telefonla sık sık konuşması, oysa şimdilerde Baş-
bakan Ecevrt'in aynı koşullarda olmaması bazılannca bir
eksiklik sayılıyor! Hatta, Demirei'in işbaşında olmasını
bile özleyenler var! Özal bir koyup beş alacaktı, tam ter-
si oldu. Demirei'in içte ve dışta uyguladıklan Türk halkı-
na hangi kazanımı getirdi?
Türkiye, Bush'un tehdrtlenne kapılıp bir kanlı serüve-
ne sürüklenemez. Ertuğrul Özkök (yoksa Özköşk mü?)
gibilerinin tek yanlı yorumlan kjmseyi etkileyemez. Ne rrtut-
lu ki şu anda işbaşında, Ismet Paşa okulundan yetiş-
miş bir Bülent Ecevit var. Türkiye, ABD emrine asker
vermez" açıklaması tam zamanında yapılmıştr. Savaş
kışkırtıcılan bir kez daha içyüzterini ortaya dokmüş ol-
dular!..
• 2
yenı
TANIŞTIRALIM. A M I L O
pentlunW//
Fujitsu Siemens Computen Yelkiii Dagitıcılui:
ALBİM (0216) 349 33 51-(0212)2842414
www.altsm.com
EMPA (0212) 67110 50 www.empa.comjr
YAMAN (0212) 210 45 44 - (0216) 41175 57
www.yaman.com.tr
Çok şık. Çok göçlü. Çok hesaplı. Yepyeni.
Tüm bu özelüklere sahip Fujitsu Siemens Computers
notebook ailes'mm en yenı üyesi AMILO ile tanışmak
için yetkiti satıcılarırrnza bekliyoruz.
• Bu kampanya Albım Bıigı Işten. Vaman Bılişıın ve Emp3 Bıtgisayar arafından dOffinfenmetodff • KampanyamB 3İ Eiora 2001 tanhme tadargeçertıdif • Sanayt VB fıcaret
Balaı*$'raıa.05tS9<larihlı8esm(Ga2etBiJe!faîiedılen 94/2-3 saytlp tei*{j hSûmienne uygundur • F t j ^ Sier^ra Compırtös bu kampanyada geçedi ü<Sı kDnfıgürasvKi ve
fiyatfamı tukeiıa yaranna deflıştifme tskkırıa sahıptır • fîyatlanmoa KOV dahıl dejildır • Fugitsu Siamens Computas Notebooi ufünlen 1 yıl bring-m garantı dahıhnded^r
• StoUammz datiüındels ûıMm heraeti tesiım etiieok olup stoüanmmia bulurrmayan vrjnler 4-6 hate tfuomĞB testsn ed'.iecekt!
1.0 G• Mofaile lntel® Psatiuın® İH iflemci,
lutel* SpeedStsp™ Teknolofisi
• l4.1'XGATFTekran«0ahiIi8x DVD-ROf
• 256 MB Beltek • 20 6B Sabtt Disk• 8 MB VRAM e-t, 3
M «, u
•TV Out S vWeo çıktşı • Dahili 3.5* Disket Sörûcû
• Dahili 56 K V.90 FaVModem • 2xPCMC!A kartyuvasc• Infrared poıt
• Stereo hoparlör ve mikrofon • Q Türkçe klavye, Touchpad mouse
• 2xUSB • Yüksek kapasiteli ü-lon batarya • 1 yıl bring-in garanti
• Microsoff» Windows ME Türkçe, Microsoff» Word, VVorks 2000
• Bilgi Paketi ( Dahil programlar Ingılizce Öğratmani,
Fransızca Öjreünenı, Kolay Tercüme. VVall Street Tycoon,
Viftual CO ME/98, Photo Express)
1799$
r U J I 1 3 U COMPUTERS
SİEMENSwww.fujıtsu-sıemens com.tr
Türk Dili Devrimi
BahirM.ERURETEN
Dil, bağımsız bir ulus oluşturan hal-
kın, toplumsal kültür birlikteliğinin sö-
zel ve yazınsal alandaki uygarlık dûze-
yini belirleyen bir ölçüttür.
Eş anlahmla, bir ulusun dili, ne kadar
çok işlenmiş, ne kadar çok özgûn olur-
sa, o ülkenin uygarlık düzeyi ve bağım-
srzhk anlayışı da o ölçüde yücelir ve
saygınlık kazanır.
Bu nedenle, Ulu önder Atatürk'ün,
Türk ulusunu, çağdaş uygarlık düzeyi-
ne çıkarmak için başlattığı kültür dev-
riminin en önemli atılımlanndan biri,
harf (ABC) devrimi, diğeri ise onu izle-
yen dil devrimidir.
Türk dil devriminin amacı, yüzyıllar
boyu Arap-Acem dilinin etkisi altmda,
kendi öz dilımizı anlaşılmaz duruma ge-
tirmış olan ve adına Osmanlıca dedik-
leri karrriaşık dildeki yabancı sözcûk-
lerin, tez elden, konuşma ve yazın dili-
mızden çıkanlarak, yerlerine, öz Türk-
çe kökenli olan, halkırruzın büyük ço-
ğunluğunun konuşma ve yazma dilini
oluşturan sözcükleri getirmek ya da
Tûrkçe köklerden türetilecek sözcükle-
ri dilimize yerleştirmekti.
Yeni kurulan Cumhuriyetimizin, üni-
ter ve tam bağımsız niteliği bunu zo-
runlu kılıyordu. Tam bağımsız bir dev-
let, siyasal, toplumsal, tutumsal (eko-
nomik) alanlarda olduğu kadar, toplum-
sal kültür alanında da özgür ve bağım-
sız olmalıydı.
Ulu önder Atatürk, 2 Eylül 1930 tari-
hinde, görüşünü kendi el yazısı ile şöy-
le açıklıyor:
-Llusaldırv^uaedflarasrodakibağçok
güçlüdür. Dilin utusal ve zengin olması,
ulusal duygunungeüşmesmdebaşhca et-
kendir. Türkdili,dfllerin en zengiiılerin-
dendir. Veter ki bu dil, bilinçle işiensüı.
İ lkesinin \iiksek bağunsızlığınj koru-
nıasuıı büen Türk ulusu, dilini de yaban-
cı dfller bojTinduruğundan kurtarmab-
dır."
Ulu Önderimizin, bu gerçeği dile ge-
tirdiği tarihte, Türk dili, gerçekten de
yabancı dillerin boyunduruğunda bulu-
nuyordu. Özellikle, yazı dilimizm yüz-
de yetmişinden fazlası, Arapça ve Acem-
ce sözcüklerden oluşuyordu. Sıradan
halkın, bu dili gerektiği gibi anlaması ve
özümsemesi olanaksızdı. Bu olumsuz
ve bir o kadar da acıklı durumu anlamak
için, dil devriminin başlangıcuıdan ön-
ce yazılmış bir metni okumak yeterlidir.
Atatürk'ün gösterdiği doğrultudabaş-
layan çalışmalar az zamanda meyvele-
rini venneye başladı. Kendisinin öncü-
lüğünde kurulmuş olan Türk Tarih Ku-
rumu'nun 11 Temmuz 1932 günüyapı-
lan kurultayındaki konuşmasında üye-
lere şöyle sesleniyordu:
*_ Dfl tşlerini de düşünmekzamam gd-
miştir. Türk dilinio kendi benliğinde, as-
hndaki guzeüik ve zengintiğinc kavuş-
ması için, bütün devlet kurumlanmızın
dikkadi ve 9gQi davranmasun isteriz."
Bu buyruk üzerine, 12 Temmuz 1932
günü, yani konuşmanın ertesi günü,
a
Türk Dili Teödk Cemiyeti'' kuruldu.
Derneğin adı, 1934 yıluıda, "TûrkDfli
Araşürma Kurumu", 1936 yıluıda da
"Türk DflKuromu" oldu.
Dilimizin gerçek kimliğine, özgünlü-
ğüne ve bağımsızlığma kavuşmasında,
yüce önderin, maddi (özdeksel) ve ma-
nevi (tinsel) desteğindeki bu derneğin,
çok büyük, özverili ve yadsınamaz ça-
lışmalan büyük ölçüde başan sağladı.
Türk Dili Birinci Kurultayı'nın yapıl-
dığı 26 Eylül 1932 tarihi, daha sonraki
yıllarda, bu yıldönümünün Dil Bayramı
olarak kutlanmasının başlangıcı oldu.
Bu kurumun öncülüğünde gerçekleş-
tirilen ve bugün Türk çocuklanrun elle-
rinde bulunan Türkçe sözlükte, artık
1930'lu yıllardaki gibi, sözcüklerimizin
yüzde yetmişi yabancı değil, tam aksi-
ne yüzde doksanından fazlası öz Türk-
çe sözcüklerden oluşuyor. Türk insanı bu
sözcükleri, günlük konuşma dilinde ve
yazılannda rahatlıkla kullanıyor. Her
katmandan vatandaş aynı dili kullanı-
yor, yazılan ve sanatsal yapıtlan rahat-
lıkla okuyup anlatabiliyor. Hatta dün,
tüm bağnazlıklannı ortaya koyarak, bu
gelişime karşı çıkanlar bile, bugün, ayır-
dında olmadan, bu öz Tûrkçe sözcükle-
ri kullanabiliyorlar.
Bu sonuç, Atatürk'ün başlattığı, Türk
Dil Kurumu öncülüğünde gerçekleştiri-
len dil devriminin başansıdır.
Kabul etmek gerekir ki, bu başanda
en önemli yardımcı, 1928 yılında ger-
çekleştirilen yeni Tûrk ABC'sidir. Yeni
Türk ABC'si yürürlüğe konmasaydı,
Arap harfleri ile öz Türkçeleşme ola-
naksızdı.
Tüm bu başanlı sonuçlara karşın, za-
marumızda, Türk dilüıe gereken öne-
min verildiğini söylemek olanaksızdır.
Devrimlerimizin her yönüne karşı ol-
duğu gibi, dilde özleşme girişimine de
karşı koyma sürdürüknekte, ne yazık ki
siyasal iktidarlar, buna brtam hazırla-
maktadırlar. Türk Dil Kurumu'nun 1982
Anayasası'nda, bir devlet kurumu hali-
ne getirilmesinin asıl amacı, dil devri-
mi etkinliğinin -en azuıdan- dondurul-
ması hatta kösteklenmesidir.
Sayuı Cumhurbaşkanımızın, öz Türk-
çe konuşup yazmakta gösterdiği duyar-
lılığı saygı ile belirtirken, bu davranışın,
diğer devlet ve siyaset adamlanmıza ör-
nek olmasını diliyoruz.
Türk diline gereken özenin gösteril-
memesi: seksen yıla yakın bir zaman, gü-
zel dilimizi Arap-Acem boyunduruğun-
dan kurtarmaya çabşırken, bu kez Ba-
tı'dan gelen bir akımla, Türkçemize yo-
ğunbirbaskı ile tngilizce sözcûklerin so-
kulması eylemine dönüştürüldü.
Dükkân ve firma isimlerinin çoğun-
luğu yabancı sözcük ve deyimlerden
oluşuyor. Konuşma dilinde de îngilizce
sözcük kullanma bir tür yanş haline
geldi. Televızyonlar, bu züppelik yan-
şını körükler durumda. Reklamlar yan
Türkçe, yan Îngilizce olarak sunuluyor.
Resmi yoldan bir uyan geknediğine
göre, bu konuda iş, sivil toplum örgût-
lerine düşüyor. Bu anlamlı ve kapsam-
lı devrimimizin yıldönümünde, dil dev-
rimine emek vermiş, özverili çalışmala-
n ile büyük katkılar sağlamış değerli
dilcilerimizi saygı ve sevgi ile selamlıyor,
aramızdan aynlan dil emekçüerini rah-
metle anıyoruz.
EYÜP1. SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN
DosyaNo-2000/104
Davacı Eyüp Belediye Başkanlığı vekili tarafindan nıahkememıze açılan veraset davası-
nın duruşmasının ara karan gereğınce, Eyüp Cezri Kasım Mah. 19 pafta, 65 ada, 29 ve 30
parsel sayılı taşınmazuı davacı Belediye Başkanlığı'nca kamula^tuılmış olması ve tasuuna-
zın maltkj Aptullah Akkurum'un vefat etmış olması sebebıyle adı geçenm mirasçüanmn
tespıö baiamından veraset ılamııun venlmesi talep edümiş olmakla, yapüan zabıta arastır-
malannda mirasçüanmn adreslen tespıt edilemediğınden duruşma gününün mirasçılanna
ılanen tebhğıne karar venldığınden,
Istanbul Eyüp Nişanca Mah Cilt 14, Kütûk Sıra No 2532'de nüfiısa kayıtlı Timuroğlu
Tacı'den olma 1320 d.lu olup, 20.12.1964 tarihinde vefat eden ve bu hanedefcayıtlımiras-
çısı bulunmayan Aptullah Akkurum'un kanuni mirasçılaruıın duruşmatun bırakıldığı
8.11 2001 tanhınde saat 9. 30'da hazır bulunmalan veya kendilerini bir veküle temsıl ettır-
meleri, aksı takdırde yargılamaya yokluğunda devam edıleceğı ve karar venleceğı hususu
murisin mirasçılanna dava dılekçesinın ve dunışma gününün tebligı yerine kaım olmak üze-
re ilan olunur. 17 9.2001 Basın: 53822
PENCERE
Dr. Frankeştayn
Afganistan'da...
AmerikaJı Capon Francis Fukuyama, Sovyet
ler çöktüğü zaman, tanıyı koydu:
"- Tarihin sonu!.."
1991 yılı bir dönüm noktasıydı; ucuzuna fal aç-
mak için Amerika birebir ülkenin ta kendisi...
Peki, 11 Eylül ne?..
Eloğlu bu kez de diyor ki:
"- Tarihin sonunun sonu!.."
Insanlığın acınacak serüveni yaşandıkça kim bi-
lir daha neler söylenecek?.. Avaıpa uygariığında
yaşayan insanlar zırdeli mi idiler ki 20'nci yüzyılda
yeryuvariagını paylaşmak için iki dünya savaşı çı-
kanp 50 milyon insanın canına kıydılar?..
Ya "SoğukSavaş'7..
Mal ve para hırsı insanın gözünü öylesine dön-
dürmüş ki Doğu ve Batı bloklan arasındaki çekiş-
me neredeyse bir nükleer savaşa dönüşecekti.
Sovyetler çökünce ne oldu?..
•
Al renge bozulan boğaya dönüşen sermayeci
nin gözündeki öfkenin kızılltğı dağılmaya başlayın
ca kimi gerçekler ortaya döküldü.
önce Türkiye'de renk körlüğü aşıldı. Bizim
1991 'den önceki yönetimler ne yapmışlardı?.. Ko-
münizme karşı dincilik Amerikan üretimi panzehir
değil miydi?.. Yobazlığı devlet eliyle besleye bes-
leye kapkara bir canavan palazlandırmıştık; Sov-
yetler yıkılıp da gözlerindeki perde kalkınca tehli-
keyi gördük...
Ya "Yeşil Kuşak" neydi?..
Amerika Anadolu'dan başlayarak Asya boyun-
ca Sovyet sınınnın güneyinde komünizme karşı ir-
tica kuşağını oluşturdu.
Sovyetler yıkılınca da köktenci Islamla karşı kar-
şıya kaldı.
Peki köktenci Islam "Allahsızkomûnizm"yıkılın-
ca karşısında kimi gördü?..
Usame bin Ladin'in Haçlı'ya karşı açtığı teror-
cü savaşın kökeninde Kuran'dan kaynaklanan ide-
olojinin yorumlanması yok mu?..
•
Dünya alem biliyor ki Usame bin Ladin'i üreten
ve Afganistan'ı en gericinin gericisi Taleban'a tes-
lim eden, Amerika'nın ta kendisidir.
Canavar, şimdi Dr. Frankeştayn'a karşı çıkınca
nedir bu k/yamet?..
Işin ilginç yanı, Türkiye'de dinciliği ve terörü gı-
dıklayan entelterin iş Amerika'ya dayanınca düş-
tükleri zavallılık!..
Terörün küreselleşmesi piyasa ekonomisinin ve
teknolojinin oluşturduğu evrede olanak kazandı.
"Dünya bir büyük köy"e dönüşüyorsa yalnız bor-
salar mı bütünleşecek?..
Yalnız sermaye mi sınırtanımadan dolaşacak?..
Insanlann bir büyük bölümü cehennemde yaşar-
ken gezegenimizi bir azınlık mı sömürecek?..
Tarihin ve geleceğimizin yanrtı verilmemiş bu so-
rusu gün geçtikçe sıcaklaşacak...
•
Geri kalmış Islam dünyasında bir altüst oluşun
arefesindeyiz...
Evet "dünya bir büyük köy" oldu...
Ancak Amerika köpeksız köyde değneksiz mi do-
lasacak?..
Insanlıktaki derin yoksulluk ve zenginlik uçuru-
munun fişektediği çatışmalann özündeki gerçeği
yitinmeden otaylar nasıl kavranabilir?..
Dr. Frankeştayn laboratuvannda yarattığı cana-
van Afganistan'da vurmaya çalışıyor.
Vurabilecek mi?..
JTALYAN KULTUR MERKEZI
r.lesrutıyel Cad 161 Tcpobası T e l : 2 9 3 9 8 4 8
İTALYAIKA DÜ KURSLAR1
MAFTA SONU: BİR GÛN DÖRT SAAT
6 EKİAA - 8 ARALIK
Cumartti: 10.00-14.00/15.00-19.00
7 EKİJVt - 9 ARALIK
fazar. 10.00-14.00
HAFTA İÇİ» İKİ GÜN İKİŞER SAAT
8 EKİfA - 1 3 ARALIK
Pazartmsi-Çarfomba v»ya Salı-Pmrfombm
11.00-13.00/ 15.00-17.00/ 17.00-19.00/ 19.30-21.30
Kayttion Hatta Aran 17 lyföl - 5 Hdm (09.00-19,30)
Hanawmıı 29-3OIyMM (11.0O-İ5.0OI
Wr OtnmtUt Kvn OmN 140.000.000 TL
3. YIL DA ve
NICE YILLARDA
HEPARAMIZDA
HEP BAŞIMIZDASIN...
ÇOCUKLARIN Ahmet BİBER
(1935 -1998)
VEFAT
Baromuzun 6166 sıcil sayısında kayıtlı
Avukat
ATAYAR AYGÜN
vefat etmiştır.
Aziz meslektaşımızın cenazesi 25/09/2001 Salı günü
(bugün), Şişlı Camii'nde kılınacak öğle namazıru
müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektır.
Merhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve
meslektaşlanmıza başsağhğı dileriz.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLJĞI
Fethiye Çalış Plajı'nda
denize sıfır, canlı müzik.
Cumhuriyet okurlanna tanıtım amacıyla
ekim sonuna kadar.
Y.P. 11.000.000 - O.K. 8.000.000
Can Motel - Fethiye Tel: 0252 622 12 07