Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÖL 2001 SALI
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRLOV
Kültürel taşmıa kapasitesL..• Tarihle kurulacak bilinçli
bir ilişki genç beyinlere esin
kaynağı olacak, düşünceyi
zorlayacak ve onlann kültürel
miraslanna sahip çıkmalannı
sağlayacaktır.
Geçen günlerde Yunanistan'ın
Nafplion kenti önemli bir uluslara-
rası kongreye ev sahipliği yaptı. Yu-
nan KültürBakanlığı'nın katkılany-
la ve çeşitlı yerel yönetimlerin, sivil
toplum örgütlerinin katılımlanyla
dûzenlenen "Arkeolojik AJanlarm
KüJtürel Olaylarla Yaşaühnasr baş-
lıklı kongre, iki gün boyunca ulus-
lararası kuruluşlann temsilcilerinin
görüşlerini paylaştıklan bir zemin
de oluşturdu. Kongreyi, Akdeniz ül-
keleri arasında yoğun bir ileşitim ağı
kuran ve kültürel varlıklann yaşatıl-
ması ıçin bılımsel araştırmalanyla
dikkat çeken MIO-ECSDE'nin Baş-
kanı Prof. Michael ScouDos yönettı.
Kültürel ve doğal çevre
Yunanistan'dan Kültür Bakanlı-
ğı'nın yanı sıra MIO-ECSDE'nin,
Avrupa ülkelerinden de UNESCO,
MAP/UNEP, Europa Nostra, Ma-
ison Oes Cultures du Monde, Istan-
bul Kültür ve Sanat Vakfi gibi kuru-
luşlann temsilcilerinin yer aldığı bu
toplantıda beş ana başlik dikkat çe-
kiyordu: 1) Uluslararası polıtikalar
2) "Taşmıa KapasftesT kavramj ve
açılımlan 3) Arkeoloj ik alanlarda/anrt
niteliğinde mimari yapılarda etkin-
lik düzenleyen kurumlann işlevleri
4) Eğitim faktörü 5) Sanat yapıtla-
n.
Açıhş konuşmasında bir yandan
Granada (1985), Segesta (1995), Ve-
rona (1997) konvansiyonlannın altı
çizilirken öte yandan kültürel ve do-
ğal varlıklann taşıdıgı evrensel de-
ğerler üzerinde bir kez daha durulu-
yordu. Ancak belli satır başlanyla de-
ğinebilecegım konuşmalarda öne çı-
Kültürel taşıma kapasitesi kavramı kültürel ve doğal çevrenin konınması üzerine yoğunlaşryor ve yönetim
planı, aftyapı,eğrim seyirci ve ziyaretçi kapasitesi gibi hususlar üzerinede durmasıyla dikkat çekiyor.
kan hususlardan biri antik tiyatrolar-
la, anıt özelliği taşıyan mimari ya-
pılarla buralarda dûzenlenen etkın-
likler arasında kurulması gereken
doğru etkileşim ve bütünleşmeydi.
Kültürel varhklann soluk almalan-
nın sağlanması ve de bu alanlarm
yapısal özellikleriyle örtüşmeyen et-
kinliklerle asla harcanmamalan ge-
rektiği, üzerinde önemle durulan hu-
suslardan biriydi. Peki, nasıl sağla-
nacaktı bu? Dün, bugün ve gelecek
arasında nasıl bir köprü kurulacak ve
kolektif hafızarun bir parçası olarak
değerlendirilen bu varîıklann konın-
malan ve aynı zamanda yaşatılma-
lan nasıl gerçekleştirilecekti? Antik
tiyatrolar ve anıtsal yapılann genel-
de tüm dünyanın, özelde ülkelerin
kültür miraslan olarak ortak strate-
jiler kapsamında ele alınmalan ge-
rektiği bir kez daha vurgulandı.
tlk kez 1980'lerde gündeme gel-
diği belirtilen "kültürel taşmıa kapa-
sitesi'' kavramı hem kültürel ve do-
ğal çevrenin korunması üzerinde yo-
ğunlaşması hem de yönetim planı, ah-
yapı, seyirci ve ziyaretçi kapasitesi
ve de eğitim gibi geniş kapsamlı ve
yaşamsal hususlar üzerinde durma-
sı açısmdan dikkat çekici noktalara
değiniyordu. Taşıma kapasitesi; ar-
keoloji, toplum ve çevre ilişkisinin
gelişiminde rol oynayan önemli bir
faktördü. "Çevre" sözcüğü bir yan-
dan doğal çevre, yani peyzaj, öte
yandan sosyal çevre yani insan ol-
gusu açısmdan ele alınırken tabii ki
çevre kirüliğinin önlenmesi için ah-
lacak adımlann yoğunlaştınlması da
söz konusu edildi. Az önce de değin-
diğim gibi, sürekli altı çızilen nokta
antik tiyatrolann, anıtlann koruma
adı altmda yaşamla temaslannın ke-
silmesi değil, aksine bu zenginlikle-
rin dengeli bir çevre planlaması ve
zarar riskinin en aza indirgendiği bu-
luşmalarla, dün olduğu gibi bugün
de insanla iç içe yaşamasının sağlan-
masıydı. Bu açıdan, Prof. Scoullos
"Antik bir oyatroda ya da anıtsal bir
mimari yapıiçindesergflenecekolan
bir gösteri ile o uzam arasındald si-
nerji,sonsuzfaığıın\esüreldüiğinsim-
gesiolarak insanhğın varfağnu kanıt-
layacaktır" derken sosyo-kültürel ve
sosyo-ekonomik altyapı üzerinde de
duruyordu.
Antik tiyatrolar ve anıtsal mekân-
larda dûzenlenen sanatsal etkinlik-
ler söz konusu olduğunda Istanbul
Kültür ve Sanat Vakfi 'nın müzik ve
tiyatro festivallerinde ve de bienal-
de bu anlamda olumlu sınav verdi-
ği ve buralarda yer alan eserlerin
özenle seçildiği üzerinde "Medea",
"Kral Lear", "Prometheus", "Per-
sophone" gjbi ömeklerde durdum. Bir
sanat yapıtının soluk aldığı uzam o
yapıön bir parçası olmalıdır, tıpkı o
yapıtın uzarrun bir parçası olması
gerektiği gibi. EpidaunısveÇevre-
si Koruma Kurulu Başkanı Prof. V.
Labrinoadakis ise "Antik bir tiyat-
roda yer alacak herhangj bir sanat-
sal etkmlik o alanla örtüşmelidir ve
detiyatro veeser karşüıklı olarak bir-
birleriniyüceltmeBdîr'' diyerek söze
başhyor ve devam ediyordu: "Antik
tiyatronun her şeyden önce yapısına,
biçiminesaygıgöstermekgereklidir"
Epidaurus'ta iki opera
Son akşam Epidaurus'ta SanCar-
k)Operası'ndan ızledıgimiz IgorStra-
vinsky'nin "Persophone" ve "Oedi-
pus Rex"i bu örtüşmenin, saygının
ve karşılıklı yüceltmenin en güzel
örneklerinden birinı veriyordu. Sa-
dece Persophone rolünde Isabella
RoseOini küçük bir yaka mıkrofonu
taşıyordu. "OedipusRex''inetkileyi-
ci Anlancısı GerardDepardieuise di-
ğer değerli sanatçılar, orkestra ve ko-
ro gibi hiçbir ses sisteminden destek
almaksızın etkiliyordu Epidaurus'u
dolduran binlerce kişiyi.
Ve, son olarak kültürel vatandaş-
lık, kültürel haklar gibi kavramlarla
bağlanülı olarak, ilköğretımden baş-
layarak uygulanacak sıstemlı bir eği-
timin gerekliliği vurgulandı Nafpli-
on'da. Tarihle kurulacak bilinçli bir
ilişki genç beyinlere esin kaynağı
olacak, düşünceyi zorlayacak ve on-
lann gelecekte kütürel miraslanna
sahip çıkmalannı sağlayacaktır.
Retina'dan En İyi Turk Filmi1
ödülü
'Cebimde
Çok Küçük
Elıııa Var'
• Zigetvar'da yapılan VTII. Retina Film
Festivali'nde toplam 108 film gösterildi.
Festival, 'Retina Film ve Video Buluşması'
ve Türk- Macar Film Günleri' olmak üzere
iki bölüm olarak düzenlendi.
Kültür Servisi - 6-9 Eylül
tarihlennde Zigetvar'da
dûzenlenen 'VHI. Retina
Film Festivali'nde, Sezgm
Türk'ün yönettiği,
'Cebimde Çok Küçük
ElmaVar'adh
drama/belgesel film 'en
iyi Türk fîlmi' ödülünü
aldı.Retina Film Festivali
iki bölüm olarak
gerçekleştirildi.
llk bölüm Macaristan,
Japonya, Danimarka ve
tspanya'dan belgesel,
canlandırma, deneysel,
kısa fılmler olmak üzere
108filmin
kahlımıyla 'Retina Fflm
ve Video Buluşması';
ikinci bölüm ise 'Türk-
MacarFilmGünü'
olarak düzenlendi.
'Retina Film ve Video
Buluşması'nın birincüik
ödülünü 'Tibor
Banoczki/Nehrm Ölü
Kolu'; ıkıncilik ödülünü
'Gizefla
Neuberger/FotoKfe',
üçüncülük ödülünü ise
'Iiviusz
Gyufei/Szmdbad, bon
voyage!' aldı.
'Türk-MacarFıhn
Günü' kapsamında,
sualtı fılmleri alanında
birçok uluslararası
ödülün sahibi Haluk
Cecan'ın 'Dinozor', Suat
Şenocak'ın 'Mr.
BasketbaD' ve Tüm Gibi
Festival'. Ernö Nagy ve
Andras Peterfly'nin
Macar
televizyonu için
gerçekleştırdikleri
'Tüıidye Video
Mektuplan' ile Sezgin
Türk'ün 'Cebimde Çok
Küçük
Elma Vfcr' isimli fılmi
gösterildi. Bu gösterim
bölümü içinde en iyi
Türk ftlrni olarak seçilen
'Cebimde Çok Küçük
Elma Var', Türk ve
Macar tarihi, kültürleri
arasındaki bağalamlan
ve bugûnün insanının
tarihsel büinç altında yer
alan ilişkinin
yansımalannı anyor.
Aynca Türk-Macar
Dostluk Parkı'nda çeşitli
ülkelerden
olan festival
konuklannın da
kaölımıyla bir tören
düzenlendi. Parktaki
törene Türkiye Zigetvar
Fahri Konsolosu Laszlo
Horvard, Türkiye
Büyükelçiüği 'nden
Bengü Yiğitgüden ve lnd
Acar,
Baranya Ili
Meclis Başkanı Dr.
Ferenc Kekes ve
Milletvekili Jozsef Graf
katıldılar.
••• •••*
• •• I I
Türk karikatüristin başarısı
Atila Ozer'e
uç odulKültür Servisi - Anadolu
Üniversitesi öğretim
Üyesi, grafik ve
karikatür sanatçısı Atila
Özer, bu yılki karikatür
yanşmalannda, ikisi
uluslararası olmak üzere
üç ödül kazandı.
Özer'e, Japon
Yomiuri Shimbun
gazetesinm
gerçekleştirdiği
yanşmada kazandığı
mansiyon ödülünü
simgeleyen madalyası
gönderüdi.
Yanşmaya, 69 ülkeden 4
bin 390 çizer, 8 bin 500
karikatürle katıldı.
Sanatçı, Ürgüp
Belediyesi tarafindan
dûzenlenen '1.
Kapadokya Karikatür
Yanşması'nda da
mansiyon ödülü
kazandı. Geçen günlerde
sonuçlanan ve Goethe
Enstitüsü tarafindan
dûzenlenen 'Almanya ve
OnunDüi'adlı
uluslararası yanşmada
sanatçının
karikatürüne 'Özel
Ödül' verildi.
Atila Özer,
internet ve iletişim
olanaklan sayesinde,
kendisi gibi
herhangi bir gazete
veya dergide
çalışmayan
karikatürcülere yeni
ufuklar açıldığım, bu
sayede çizimlerinin daha
çok insana ulaştığmı
belirtti.
'Ekol Drama Sanat Evi' eğitime başlıyor
SanatevindeAyiaAlgan da cfers veriyor.
Kültür Servm - Üç yıldır 'Yaraücı
Drama' alanında eğitim veren Ekol
Drama Sanat Evi, 29 Eylül'den ıtiba-
ren eğitime başlıyor.
Ayia Algan, Sönmez Atasoy^ Hflmi
Zafer Şahin'in yönlendirici eğitmen-
ler olarak yer aldığı, Prof. Dr. Ismail
Ersevin'in pedagojik danışman oldu-
ğu eğitim çalışmalan, programın ge-
rektirdiği başka eğiticileri ve danış-
manlan, çalışma grubu ile buluşturu-
yor.
Ekol Drama Sanat Evi, 13-17 yaş
grubundaki gençlere 'Ingffizce-Türk-
çe Yaratıcı Tryatro', 'Modern Dans',
'GeoclerwYetişkinkr için Yaraücı Tı-
yatroveSinemaveTetevizyondaOyun-
cıduk', yazım eylemine ilgi duyanla-
ra ise yazarlık konusunda ilk adimı at-
rnak üzere 'YazmaTekniğive Yönetim-
leri' branşlarmda eğitim programlan
başlartı.
Kendini doğru ifade edip yaşamı
dogru çerçeveleyebilen, kısaca yaşamın
tiyatrosunda etkili oynayabilen bireyi
yetiştirmek düşüncesini taşıyan eği-
tim programı, içinde bulunduğumuz
çağda insanm kendisine ve çevresine
yabancılaşmasının olumsuz etkilerini
kırmanın yollannı sunuyor.
Geçen yıl, Neş'e Erçetin Atakan'ın
yönetmenliğinde 'toemen Mızıkac»-
lan' adlı çocuk oyununu kendi yorum-
lanyla ortayaçıkardı ve yıl içindeki ya-
ratıcı drama eğitimini somut bir hede-
fetaşıdı.
Eylül ayı boyunca kayıtlann yapıla-
cağı EkolDrama ve Sanat Evi'nin eği-
tim programlan için 0212 232 83 95
Noİu telefondan bilgi almabilecek.
Arzu edenler gcaltil e-kolay.net'e e-
mail gönderebüüier.
\AZIODASI
SELİMİLERİ
H.VectıBerehetoğlu(2)
O vakit, dia'lara baktıkça ve o dia'lardan kavra-
maya çalıştıkça, H. Vecih Bereketoğlu'nun can-
lı renklere düşkünlüğunü seçebilmiştim.
Bir zemine gelişigüzel bırakılmış izlenimi veren
üç gül: Ortadaki san, bize göre soldaki pembe ve
beyaz, yine bize göre sağdaki ateş kırmızısı; ko-
yu yeşil, adeta cilalı, panltılı yeşil yapraklan da ek-
lediniz mi, yadırgatıcı bile diyebileceğim aşın renk-
lilik karşımıza çıkıyor.
Ama bu natürmortunda H. Vecih, belki de, ev-
terin kasvetli, karanlık, sanki hep yaslı ortamınacan-
lılık, neşe getirmek istiyordu... Bizde resim dendi
mi ille renk fışkjrmalanna düşkün, renk ve özellik-
le resim beğenisi gelişmemiş bir kitleden söz açı-
labilir; işte ressam, belki de, o kitlenin beklentisin-
den yola çıkıyor, bambaşka bir estetik düzleme ula-
şıyordu...
Daha çok özel koleksiyonlarda bulunan resim-
lerinden "albüm duyariığı" yakalamak olası. Bu "aJ-
büm'ün sayfalannı çevirdikçe; deniz, kayık, san-
dal karşısında, suyun yeşil ve mavi titreşimleri,
yaz ve yaz sonu, gökyüzü karşısında sanatçının
coşkulannı yakalayabiliriz.
Bir su sevdalısı da denilebilir.
Denize, dereye baktıkça, çok eskilerde kalmış
Boğaziçi, Göksu, Kanlıca, Moda, Fenerbahçe he-
men dirilmeye koyuluyor. öylece bakıyordum. Me-
sela Moda'nın o halini tam bilmem, hatırlamam.
Ama ressam, denize açılan yolu ve ta uçtaki ıske-
leyi bize çağnşımlar getirsin diye resmetmiş gibiy-
di.
Fenerbahçe deolabilir, Kurbağalıdere de; kayık-
lara bakıyordum. SandaJlara bakıyordum. Bir de-
vir geçiyordu.
Sandallann alacalannda, H. Vecih, naif birzev-
ki yansrtma fırsatını bulmuş. Bu çok parlak alaca-
lar, denizin, bazan da derelerin suyuna yansırken,
ilkinde kıpırdak, ikincısınde durgun, artık bir baş-
ka zevki, sanatçının kişisel renk zevkini dile getir-
meye koyuluyordu.
Kanlıca peyzajında vapur az önce hareket et-
miştir. Yalılara bitişik yol aiır. Bize göre sağda sa-
n ve suya kavuştuğunda yeşil şeritli bir sandalın
ancak yansını görürüz. Suda, önce zümrüt yeşili,
sonra civciv sansı yansılar kıpırdaşır. Peyzaj bir Is-
tanbullu için o kadartanıdıktır ki, emekte sanki bi-
zim de payımız vardır...
Bazan da sokaklar, eski evlerin yanı başında di-
zilmiş ağaçiar, dipdiri doğa, yaprak bereketi...
İki mevsim arasında, hep ilkyazla hep güz ara-
sında, yaprak yağmuru, ağaçlıklı şehirde bir rüya-
yı söylüyor. Üsküdar'da iki katlı evi, darsokağı, ha-
rap bahçe duvarlannı ve ilkyazdaki ağaçlan betim-
leyen ressam, yine genlerimize işlemiş, ama çok-
tan yitirdiğimiz bir istanbul'u söylüyor.
Işıklar, büyük olasılıkla, öğleden sonralann ışık-
lan. Gölgeler öyle düşmüş. Zaman çoğu kez du-
ragan. Yalnız, Kanlıca'nın öğleden sonrasında, tek
bir insan figürüne rastlanılmamasına karşın, yaz-
lara özgü ala ala hey'ler söz konusu. Vapurun gü-
vertesinde kahkaha atanlan görür gibisiniz. Az
sonra san sandala binecekler...
Şapkalı kadın portresinde, o siyah şapkalı ka-
dının, ne yaparsa yapsın, özündeki alaturkalıkla var
olabileceğini birdenbire sezinliyorsunuz. Istan-
bul'da öyle hanımlar 1960'lann sonuna kadar ya-
şamıştır.
Yannın, moda eğilimlere yüz vermeyecek kadar
aydın kişileri, bu emegin, küçük bir albümde bel-
ki de yitecek bu yalın ve "sahici" güzelliğin anla-
mına çok daha varacak.
H. Vecih Bereketoğlu; açılır parantez: 7.8.1895,
kapanır parantez: 21.6.1971.
Takvimde h Bırakan:
"Kaç yıl, unuttum aynadaki yüzümü bile..." Re-
fik Durfoaş, Şimdi: Habeıier, Adarn Yaytnlan, 2001.
Akatalpa'nın eylül sayısı çıktı
• Kühûr Servisi - Bursa'da yayımlanan aylık
'Akatalpa' dergisinin 21. sayısı, önsözünde
eylül ayma adanmış 'Eylülleme' yazısıyla
çıktı. Dergide Sina Akyol'un 'Anlamın
Çıplaklığı', Serdar Ünver'in 'Erguvan Sokağı',
llyas Tunç'un 'Her Şey Geçer', Halim
Yazıcı'mn '68', Yunus Koray'ın 'Karakamu',
Ihsan Üren'in, Serdar Ünver'e ithaf ettiği
'Sevişmekten Herkes Eksilirken Çoğalıyorum
Ben', Hilmi Haşal'm 'Küsg(k)ünler Meselesi',
Mahmut Temizyürek'in 'Deli Poyraz' ve
Mehmet Can Doğan'm 'Kuşlar Kabilesinden
Imtihan Edilen' adlı şiirleri yer aln-ken.
Hüseyin Peker'in 'Adresi: Rûzgâr tstasyonu',
Hasan Efe'nin 'Her Mevsim Aynı Şair:
Mehmet Mümtaz Tuzcu', Metin Güven'in
'Meleğin Kardeşi, Şeytanın Yoldaşı' ve
Ayşegül Izmirli'nin 'Yağ Satanm' adlı yazılan
bulunuyor.
Star wars
f
en iyi film
• Kültür Servisi- 'Empire' adlı film-magazin
dergisinin okuyuculanna göre tüm zamanlann
en iyi 50 filmi belirlendi. George Lucas
tarafindan yönetilen bilim kurgu filmi 'Star
Wars' tüm zamanlann en iyi filmi seçildi. En
iyi film oylamasında Star VVars'un ardından
'The Empire Strikes Back' geliyor. Listenin
40. sırasında Lucas'm 1989'da yaptığı üçüncü
Star Wars filmi 'The Return of The Jedi' var.
Ridley Scott'un yönettiği ve Russel Crowe'a
Oscar getiren 'Gladiator' 9. sırada yer alıyor.
Başanlanm bir kez daha kanıtlayan gangster
fılmleri ise ilk ona girebilen "The Godfather',
'Goodfellas' ve 'Pulp Fiction' oldu. Robert de
Niro en iyi aktör seçilirken, onu Kevin Spacey
ve Al Pacino izliyor. En iyi aktrist oylamasmda
ise ilk üç sırayı Julia Roberts, Jodie Foster ve
Sigourney Weaver oluşturuyor. Oylamada
Steven Spielberg en iyi yönetmen seçilirken
Martin Scorsese ikinci, Alfred Hitchcock ise
üçüncü sırayı aldı. Empire dergisinin yaptığı
oylamaya göre tüm zamanlann en iyi ilk on beş
filmi: Star Wars, The Empire Strikes Back,
The Shawshank Redemption, The Godfather,
The Matrix, Fight Club, Gladiator, Goodfellas,
Breakfast At Tiffany's, Pulp Fiction, Raiders
Of The Lost Ark, The Usual Suspects, Jaws,
American Beauty, Casablanca.