23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26AĞUSTOS2001 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGÜN ALt StRMEN Objektif Yalan Söylemez1 ^-- - Sevgili, Yaan yakıcı sıcağında başladı bu yıl futbol he- yecanı, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Şampi- yonlar Ligi elemeleri, Gaziantep ve Gençlerbirli- ği'nin UEFA Kupası maçları... Yerti lig sezonu... Galatasaray ile Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ugi ön elemesinin son turunun yapılacağı günün akşamüstü, TV başındaki yerimi almak üzere, ga- zeteden eve dönüyorum arabayta. Tam Cağaloğ- lu yokuşunun altına vanrken, eskiden istanbul Lo- kantası'nın bulunduğu yerin karşı kaldınmında is- met Gümüşdere'yi gördüm; durup hoşbeş et- mek değil, arabaya çağıracak olanak bile yok, öylesine sıkışık bir trafik. Ismet Gümüşdere, üç çeyrekyüzyıldan birfaz- la yaşamının üçte ikisinden de ziyadesini, eiinde fotoğraf makinesjyle geçirmiş, bizim mesleğin du- ayenlerinden biridir. Ben onu gazeteciliğe başlamamdan önce ta- ntdım ve kıskandım. Benim de çocukluğum onun- ki gibi, stat tribünlerinde geçti. Tek fark, onun ilk mekânı, kışlanın ortasındaki Taksim Stadı'yken, benimki, bir iki yıllığına Şeref Stadı, sonra da Inö- nü Stadı oldu. . • • * • Ismet Gümüşdere'nin bütün birömrün güldes- tesi olan "Objektif Yalan Söylemez"'vn\n "Neden Bu Kitap?" başlıklı önsözünde, maçlara grttiğin- de kale arkasında duran, her şeyi yakından ve ra- hat izleyen fötr şapkalı beylere, yani fotoğrafçıla- ra gıpta ile baktığını anlatır. Ne garip.. ben de dokuz yaşındayken, artık Inö- nü Stadı'nın tribünleri olan mekânımdan sahaya bakarken, kale arkalarında ellerinde makineleri, olayı en yakından izleyen bu adamlan kıskanırdım. 194O'lı yıllann sonlan, ellilerin başlanydı ve Ismet Gümüşdere, kaytan bıyıklan, siyah saçlanylaora- da, onlar arasındaydı. Ne yazık ki benzerliğimiz burada bitiyor, benim fotoğraf hünerim hiç yok. Bir tek sporfotoğrafı bi- le çekebilmiş degilim. Ama seksenli yılların son- lanndan 2000'lerin başlanna kadar 10 yıl sürey- le, önce Cumhuriyet'te sonra da Milliyet'te futbol kritikleri yazarak içimdeki tutkuyu bir nebze olsun dindinnek olanağını buldum. ••• "- ' Sevgili, Ismet Gümüşdere'nin elli yıllık fotoğraf- lanndan oluşan "Objektif Yalan Söylemez" elime geçtiğinden beri, başucu ya da el altı kitaplanm- dan biri oldu. Zaman zaman açıp ona bakıyor, da- lıp eski yıllara, gençliğime, çocukluğuma gidiyo- rum. Zaman zaman yaşıtlarım geldikçe yine açı- yoruz bu enfes albümü ve ortak anılarımızı can- landınyoruz. Içinde neler yok ki... 1959 yılında Inönü, o za- manki adıyla Mithatpaşa Stadı'nda yapılan maç- ta Metin Oktay'ın deniz tarafındaki Fenerbahçe kalesine attığı ağlan yırtan golden tut da, Lef- ter'lere, Tiırgay'lara Can'lara, Ali Ihsan'lara, Baba Gündüz'lere, Baba Hakkı'lara kadar bü- tün bir futbol dünyası, o zamanlann supaplı top- lan, tam bir bataklık olan sahanın Mehmetçiği di- ye anılan Fenerbahçeli Basri'si ve daha neler ne- ler.... Diyebilirim ki, son yıllarda evime giren en de- ğerli şeylerden biri bu kitap, bütün yaşıtlarıma da salık veririm. Bir fotoğraf albümünde de olsa, insan elle tu- tulur biçimde kendi mazisini buluyor "Objektif Ya- lan Söylemez"de. Işte Sevgili, geçen gün Babıâli yokuşundan aşağı inerken, Ismat Gümüşdere'yi uzaktan gö- rünce aklımdan bunlar geçti şimşek hızıyla. Tam o sırada bir yaya kendini arabanın önüne atıverdi, ani bir fren yaptım. Sonra tekrar Ismet Gümüşdere'ye baktım, bembeyaz saçlarıyla, Cihat Arman, Gündüz Kı- lıç, Hakkı Yeten, Metin Oktay, genç Turgay ve Can ile kol kola girmişler, kahkahalaria kesilen bir sohbet içinde canlı adımlarla ilerliyoriardı kaldınm- da... "Setam Ismet Gümüşdere!" diye haykırdım. Öylesine dalmıştı ki yanındakilerte muhabbete, duymadı... Meslek Odaları Platformu rapor hazırladı Sorun F tipi değil infaz politikaları tZMÎR (AA) - Iz- mir'deki Meslek Odala- n Platformu tarafindan F tipi cezaevleriyle ilgi- li hazırlanan raporda, sorunun, cezaevi tipin- de değil ceza ve infaz politikalannda yattığı öne sürüldü. Platformca hazırlana- rak kitapçık haline geti- rilen raporda; tzmir Ba- rosu F tipi cezaevlerinin hukuksal, Mimarlar Odası mimari, Tabip Odası ise sağlık koşul- ları ile ilgili inceleme, değerlendirme ve öne- rilerde bulundu. 77 sayfadan oluşan raporda, cezaevlerinin tanhçesine yer verilerek bugüne nasıl gelindiği anlatıldı. Türkiye'de ce- zaevleri sorununun dö- nemsel olmadığı, 1981 yılından bu yana çeşitli nedenlerle toplam 250 tutuklu ve hükümlünün hayatını kaybettiği be- lirtilen raporda, cezaev- lerinin bir problem ola- rak kamusal alana yer- leşmiş olmasının nede- ninin, ortaya çıkan in- faz anlayışından kay- naklandığı öne sürüldü. Raporda şöyle denildi: "Bu nedenlede koğuş sisteminin tek başına böyle bir sonuç oluştur- duğu düşünülemez. So- run, cezaevi tipinin ne oiduğuna bakılmaksı- zın, ceza ve infaz potiti- kasuıda yatmaktadır. Reform açıklamalany- la birlikte Adalet Ba- kanhğı, F tipi cezaevi projesi ile Avrupa stan- dartlannın da üzerinde nitetildere sahip bir ce- zaevi yapıttıodeligdiş- tirdiğini betirtmektedir. Oysa öngörülen F tipi cezaevleri 'beş yıldızlı oteller' değil, 'tehlikeli suçiular' için öngörülen 'yüksek güvenlikli' bir infaz modetidir." 'Gözaltında intihar etti' denilen Özgür Ünarın babası 'Ölümü kuşkulu' diyor ıı otopsı raporaİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Balıkesir'in Edremıt ılçesinde gözal- tına alındıktan sonra ölü bulunan 16 yaşındaki lise öğrencisi Ozgür Ünal'ın babası Osnıan UnaL oğlunun boynun- da morluklar bulunduğunu ve ip izine benzemediğini belirterek bu işinpeşi- ni' bırakmayacağını söyledı. Unal, "Benim oğlum gitti, başka genç insan- lara zarar gelmesin" dedi. Edremit Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ise 16 yaşındaki Ünal'ın gözaltına alındığı gece adliyeye çıkanlmak istendiğini, ancak nöbetçi savcının bulunamama- sı nedeniyle nezarethanede tutulduğu- nu bildirdiler. Ünal önceki gün Akhi- sar'da toprağa verildi. Kamuoyunda "Manisah gençler" olarak bilinen davaya neden olan iş- kence sürecinde Manisa Emniyet Mü- dürü olan Kemalİskenderin halen gö- revlı bulunduğu Balıkesir'de kuşkulu bir ölüm meydana geldi. Olay, 22 Ağustos Çarşamba günü Özgür Ü- nal'ın Edremit polisi tarafindan gözal- tına alınmasıyla başladı. Edremit Li- sesi ikinci sınıf öğrencisi olan Özgür Ünal. ailesinin ilçede işlettiği lokanta- yagelenpolislerin. "Hakkındaşikâyet var. Karakola geleeeksin" demesiyle saat 22.30'da gözaltına alındı. Ardın- dan nezarethaneye konulan 16 yaşın- daki Ünal'ın ölüm haberi ertesi gün sa- at 13.00 sıralannda aılesine bildırildi. Emniyet yetkilileri Ünal'ın ailesine. çocuklannı kalonfer borusuna asılı bir şekilde bulduklannı söyleyerek adli ve idan soruşturma başlatıldığmı bil- dirdiler. Baba Ünal, çarşamba akşamı işye- rine iki sivil polisin geldiğini ve ken- disini oğlunun yanından uzaklaşhra- rak bir şeyler söylemelerinin ardından Özgür'ü alarak Edremit llçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüklerıni söyle- di. Ardından kendisinin de karakola gittiğini belirten Ünal şunlan söyle- dı:"Arkalanndan da ben gittim. Polis- ler bana ilk olarak, "Oğlun ehliyetsiz motosiklet kullanıyor. Bunun için ce- za kesiyoruz. Motoruna el koyuyoruz' dediler. Ben gjtmeden ifade hazırlamış- lar. oğluma imzalatmışlar. Daha sonra Ozgür'ü nezarethaneye alnuşlar. Öz- gür nezarethanedeyken bana, 'Oğlun hakkında bir kadma laf attığı şeklinde bir şikâyet var. Yann mahkemeye çı- karacağız' dediler. Ben bunun üzerine, oğlunıu almak istediğinu. sabah mah- kemeye getireceğimi söykdim. Bunu kabul etmeyerek nezarethanede kala- cak dediler. Sabah saat 13.00 sıralann- da iki sivil polis dükkâna gelerek beni karakola çağırdı. Burada ilkoiarak sü- rekli Ozgür'le ilgili sorular sordular. Ardından da, 'Takdiri ilahi oldu' de- diler. Nasü oiabilir diye sorduğumda ise. Iafi geveledikten sonra Ozgür'ün kendini asüğını söylediler. Sa\cı da ora- da>dı. Aldılar benioğlumun cansız be- deninin yanma götürdüler. Orada öy- lece boylu boyunca yadyordu. Üzerine bir örtü örtmüşlerdi. Boynunda mor- luklar \ardı ve bunlar ip izi dcğüdi.~ Osman ÜnalBalıkesır Emniyet Müdürü Kemal Iskender'in. muavini- ni Edremit'e gönderdiğini kaydederek "Mua\in bana bu olaya el koyduklan- nu işi en ince aynntısına kadar incele- yecekkrini söyledi. Oğlumu buradan alıp otopsi vapılması için Bursa Adli Tıp Kurumu'na götürdük. Buradaki yetkililer bana üzerine basa basa. vere- cekleri raporun üzerinde durmamı is- tediler. Her şe> otopsi raporundan son- ra daha da netieşecek. Benim oğlum kimseye kötülük yapacak birisi değü- di. Öyle kendisini öldürecek bir yapı- da değildi. Bu işin peşini bırakmavaca- ğun"dedı. Sınır Tammayan Gazeteciler 'Sansür'e protesto tstanbul HaberSenisi - Sı- nır Tammayan Gazeteciler (RSF), Radikal gazetesi ya- zarı Celal Başlangıç'ın kale- me aldığı "Korku Tapuıakla- n" adli kitabın toplatılması- nı protesto etti. RSF Genel Sekreteri Robert Menard, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e gönderdiği mektupta "Avrupa Birüği adayi Türld- ye'nin sansürden vazgeçmeye hâlâ niyetli olmadığı gözükü- yor" dedi. Gazeteci Celal Başlan- gıç'ın, Güneydoğu'daki in- san haklan ihlallerini konu aldığı "Korku TapınaklarT adli kitabın toplatılmasına tepkiler sürüyor. istanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin toplatma karannın ardından Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e mektup gönderen RSF Genel Sekreteri Robert Menard. "Türkiye'nin ifade özgüriüğü alanındaki taah- hütlerinc uyulması bakımın- dan gerekli karariılığı göster- menizi rica ediyoruz" dedi. RSF tarafindan yapılan ya- zılı açıklamada da Türkiye'de fikir suçunun daima hapisle cezalandınlma tehlikesinin bulunduğu ifade edildi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Cem dergisi, Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz ve eski başmüfettişini kınadı: LlhLsıuıııızıuı birüğini bozmaym İstanbul Haber Servisi - Cem Dergisi Yayın Yönetmeni Ayhan Aydın, Alevilere ve Aleviliğe sal- dırarak Türk ulusunun birliğini ve dirliğini bozmaya çalışanlar oiduğuna dikkat çekti. Aydın. "Yıllar yıh Muaviye politikaları izleyerekAle>ilere hakareti, saldı- nyı ve karalamayı ana politika edinmiş gerici zihniyet, Atatürk devTİmlerinesaknnyı,demokrasi- ye, laiküğe, özgürlüklere, insan haklanna saldırmayı bir görev bi- Byor" dedi. Aydın, kör testereyle Kubi- lay'ın başmı kesen. Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kış- lalıgibi ülkesine sevdalı, namus- lu. onurlu. şerefli aydınlanmızı • Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ve bakanlığın eski müfettişlerinden Abdülkadir Sezgin'in Alevilikle ilgili son açıklamalannın bardağı taşırdığını söyleyen Cem Dergisi Yayın Yönetmeni Ayhan Aydın, "Alevi varhğını nankörce inkâr etme politikasını sürdüren Diyanet işleri, başkamnın ağzıyia gerçek kimliğini bir kez daha ortaya koymuş oldu" dedi. katleden. geniş halk kitlelerini bir oy deposu olarak görüp din adına sürekli masum halkı sömürmeyi politika edinen. bu oyunlarla ül- kemizi kanlı çatışmalara sürükle- yen zihniyetin, Kahramanmaraş, Çorum ve Sı\as"taki katliamlan- nı da gerçekleştirdiklerini anım- sattı. Cericillk yuvası Yayınlan. uygulamalan ile bir gericilik yuvası olan Diyanet İş- leri Teşkilatı'nın Başkanı Meh- met Nuri Yılmaz ve teşkilatın es- ki başmüfettişi Abdülkadir Sez- gin'in Alevilikle ilgili son açık- lamalannın bardağı taşırdığına dikkat çeken Aydın. "AJevi var- bğuu nankörce inkâr etme politi- kasını sürdüren Diyanet işleri, başkamnın ağzıyia gerçek kimh- ğini bir kez daha ortaya koymuş oldu. 'Cemevine cami işlevi ka- zandırmak milletimizin birliği- ne darbe vurur' diyen, Alevilikle ateizmi bir arada tutan Yılmaz, içierindeki gerçek yapryı bir kez daha göstermiş oldu. Aleviliği bir inanç olarak görmeyen, İslam içinde ibadet bürünlüğünü kabul etmeyen, cemini, dedesini. nıu- harremini, semahım kabul etme- yen bu kafa yapısı, Osmanlının şeyhülislam kafasıdır ve hükü- metin aczi nedeniyle de bu çarpık yapısına müdahale edilememek- tedir" dedi. Farklı inanç sistemine hayat halckı tanınmıyor Cem Dergisi Yayın Yönetmeni Aydın. Hanefi mezhebi dışmda bir inanç sistemine hayat hakkı tammayan bu kafanın, Yavuz'un Alevileri katletmesi için fetva ha- zırlattığı şeyhJer ve imamlarla ay- nı kafa oiduğuna dikkat çekti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Emekli Büyükelçi Reşat Anm yazdı DışpoMkada yenikitap ANKARA(AıNKA)-Emekli Büyükelçi Reşat Anm, Türk dış politikasına ilişkin çözümlemelerini bir kitapta topladı. Anm, kitabında, dış polirikada uyguiama ve kuramsal çalışmaların birbirini tamamlaması ve ülke çıkarlannı korumaya yardımcı olacak kavramlann üretilmesini tartışmaya açıyor. Dışişleri Bakanlığı'na girdiği 1956'dan bu yana 45 yıldır c diplomasinin içinde bulunan emekli Büyükelçi Anm. dış politikaya ilişkin çözümlemelerini, Bilkent Üniversitesi'nde etkinlik gösteren Dış Politika Enstitüsü'nün yayımladığı "Dış Politika Konseptleri" adli kitapta topladı. Anm. Ingilizce olarak yayunlanan kitabında Türk dış politikasına "Konjonktür, Hareket Ozgürlüğü ve EşMik" ilkeleri açısından çözümlemeler getiriyor. Eşltllk ıikesl Anm, "eşhiik" kavramının "bir ülkenin diğer ülkder karşısuıdaki görece durumu saptaıurken ele _ _ - _ _ — > _ _ ^ _ « — , aunmasT J7 gerektiğini JZmekli Büyükelçi belirtiyor. Reşat Anm, dış Anlaşma poliükaya Uişkin yapılırken bu çözümlemelerini, "Dış kavrama çok Politika Konseptkri"adh dikkat kitapta topladı. Anm 'ın edilmesinin khabmda, dtşpoMkada zorunluluğunu uyguiama ile kuramsal vurgulayan çahşmalarm birbirini Anm, Ismet tamamlaması ve ülke İnönü'nün çıkariaruıı hesaplamaya Lozan vekûrumayavardıma Konferansı'nda olacak'kavramlann "eşit muamele" ürea'lmesinin gereği isteğı ve bunu üzerinde dumluyor. sağladığını da ^ ^ — — ^ — — — — "eşitlik" kavramının uygulanmasına örnek olarak gösteriyor. Hareket ozgürlüğü Türk dış politikasının temel sorunlannı "hareket ozgürlüğü" ilkesi açısından da irdeleyen Anm, Türkiye'nin bu alanda tek tartışılan konumunun Körfez Savaşf nda yaşandığını anlatıyor. Anm. "Türkiye'nin dış politikasındaki hareket ozgürlüğü Üzerinde ciddi bir şüphenin ortaya çıkuğuu anımsamıyorum. Ancak bu durum 1990'daki Körfez Krizi'ne kadardu-" dedi. Konjonktür Anm, kitabında "konjonktür" kavramının. sürekli değişen dünya koşullannı değerlendirirken yararlanılacak bir araç olduğunu belirtiyor. Yunanistan"ın. kuruluşundan bu yana Türkiye aleyhine genişlemek için uluslararası konjonktürden yararlanmasım örnek . . olarak gösteren Anm, Kıbns ile ilgili olarak 1960, 1964. 1974 yıllan ve soğuk savaş sonrasındaki konjonktürü inceliyor. oralcalislar@yahoo.com Raşit Yazar1 ! tanımam. Üstelik Iz- mirliymiş, bu nedenle onu görmüş ,- olma ihtimalim bile yok. Raşit Yazar, bir gazetenin haberine göre üç gün önce kaybolmuştu. Cesedi mermer atölyesinin havuzunda bulundu. Ra- şit Yazar, yine gazete haberine göre bakkaldı. Raşit Yazar'ın ölü bedeni bir betonun üzerine yatırılmıştı. Ye- lekli bir polis başına eğilmişti ve ce- binde neler olduğunu anyordu. Raşit Yazar'ın ölümü bir resim al- tına sığmıştı. Neden ölmüştü, nasıl ölmüştü, yoksa öldürülmüş müydü, gazetenin haberinde bunlar yoktu. Bir küçük siyah beyaz fotoğraf onun ölümünü haber veriyordu. Raşit Ya- zar'ın ailesi, bu ölümü nasıl karşıla- dı, o öldükten sonra geçimlerini sür- dürebilecekler mi, bütün bunları da bilmiyoruz. Belki desıradan birölüm- dü Raşit Yazar'ınki, kimbilir. • • • Edremit'te karakolda yaşamını yi- tiren lise öğrencisi Özgür Ünal'ın in- tihar ettiği söylendi. Bir polis karako- lunda, yakalandıktan kısa bir süre sonra lise öğrencisi Özgür, polisin id- Kayıp Bakkalm Cesedi diasına göre battaniyenin şeridini sö- küp ip yapmış ve nezaretin tuvaletin- deki karakol borusuna kendisini as- mıştı. Manisa davası sırasında Manisa emniyet müdürü olan Kemal Isken- der, Ankara emniyet müdür vekilli- ğinden Balıkesir emniyet müdürlü- ğüneatanmıştı. Manisa'dapolislerin gençlere işkence yapmadığını iddia etmişti. Gencecik çocuklann gördü- ğü ağır işkenceler, sonunda mahke- me kararıyla kesinleşti. Kemal isken- der, bu yargı kararlarına rağmen gü- venilir bir emniyet mensubu olarak müdürlükten hiç düşmedi. Güvenilir emniyet müdürü Kemal Iskender, karakolda ölü bulunan gencin "iki kadma cinsel taciz ve kapkaççılık"la suçlandığını söyledi. Manisalı gençlerin de terörist oldu- ğunu söylemişti. Son yıllarda ne ka- dar çok gencimizin karakollarda in- tihar ettiği söylendi. Gazeteci Metin Göktepe'nin, Izmirli üniversite öğ- rencisi Serkan Eroğlu'nun intihar et- tiğini polisler söylemişlerdi. • • • Bakkalm cesedinin fotoğrafına ba- kıyorum. 16 yaşında lise öğrencisi Ozgür'ün, 19 yaşında üniversite tu- valetinin kaloriferine kendisini astığı polis tarafindan iddia edilen Ser- kan'ın cesedini görmedik. Bu genç- lerin aileleri, otopsi istediler. Genç ölülerinin katillerini bulmak istediler. Polisin söylediklerine inanmadılar. Bir ülkenin güvenlik güçlerine i- nanç neden sarsılır? Bir ülkenin ka- rakollannda gençler ölürse ve sürek- li bunların intihar ettiği söylenirse. Bir ülkenin karakollarına herkesin gözü pnünde giren insanlar bir daha çıka- mazlarsa ve onlann oraya hiç girme- diği söylenirse. Bu ölümleri yazan gazetecilerin kitapları toplanırsa. Kemal iskender'in açıklamasına şaşırmiyoruz. Onun sürekli emniyet müdürü olarak yaşamını sürdürme- sine de şaşırmıyoruz. Çünkü, o böy- le davrandıkça görevini sürdürüyor. Öte yandan, hakkı, adaleti savunan görevlilerin yaşadıgı sıkıntıları da bi- liyoruz. * • • Bakkal Raşit Yazar'ın ölüm haberi yalnızca bir gazetede bir resim altıy- dı. Belki o kadarcık bile bir haber de- ğeri yoktu. Yine de bir haber olmuş- tu. Onun yaşamını düşündüm. Nasıl yaşamıştı, neden bakkal olmuştu? Yaşamında ne acılara, ne mutluluk- lara tanık olmuştu hiçbirini bilmiyo- ruz. Yaşamı gazete haberi değildi, yaptıkları gazete haberi değildi, ga- rip ölümü bir gazete haberi olmuştu. Lise öğrencisi Özgür 16 yaşınday- dı karakolda yaşamını yitirdiğinde. Ne umutları, ne beklentileri vardı? Balıkesir Emniyet Müdürü Kemal Is- kender, deneyimli bir emniyetçiydi. Onun müdür olduğu illerde, ilçeler- de acaba kaç gencin karakolda inti- har ettiği iddia edilmişti? Bilmiyoruz. Bildiğimiz, Ankara'da ve Manisa'da- ki müdürlükleriydi. Devleti yöneten- leronu tutuyorlardı. Hep önemli ille- re emniyet müdürü yapıyorlardı. Yann Kemal Iskender'i vali olarak görürsem şaşırmayacağım. Hatta bir sağ partiden milletvekili ve daha son- ra bakan olursa da garibime gitme- yecek. Nasıl Osman Durmuş'un Sağlık Bakanı oiduğuna şaşırmadıy- sam, buna da şaşırmayacağım. Bü- tün bunlara şaşırmadığımız bu ülke- nin iflas etmesine de şaşırmayalım. Çünkü ortada şaşacak bir şey yok. Önemli olan bu şaşırmama ve her kötülüğü sineye çekme alışkanlığın- dan ne zaman vazgeçeceğimiz? • • • Bir mermer havuzda cesedi bulu- nan Raşit Yazar acaba bunlara şaşı- nyor muydu? Onun bir bakkal dük- kânında biten yaşamı acaba hangi beklentilerle son bulmuştu? Özgür Ünal'ın, Metin Göktepe'nin, Serkan Eroğlu'nun ölümleri onu ne kadar il- gilendirirdi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle