Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2001 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
2CAĞUSK
'Hıyarzamanında' gazete okumak"Sauregurkenzejt", Batı dünyasında
kendine saygısı olan her gazeteci
tarafindan yakından bilinen bir
kavramın adıdır. Türkçeye "hıyar
zamanı" olarak çevirebiîeceğimiz bu
isim îamlaması yaz geldiği zaman
özellikle de fskandinavya'da sayfa
editörleri ve okurlar tarafından sık
sık kullanılır. Temmuz ve Ağustos
aylan geldiğinde sayfalan
dolduracak malzeme bulamamaktan
şikâyet eden editörler ve aldığı
gazetede dişe dokunur okunacak bir
malzeme bulamadığmı düşünen
okurlar "hıyar zamanı geldi" derler.
Hıyar zamanında sıyaset tatile girer,
siyasetçiler ortadan kaybolur.
Firmalar yeni ürünlerini piyasaya
sürmezler, sanatçılar da sonbahar
aylannı bekledikleri için gazeteciler
halka aktaracak Önemli bir haber
bulmakta güçlük çekerler.
Sauregurkenzeit tanımı, ilk kez 1870
yılında Berlinli füccarlar tarafından
hıyarlann olgunlaştığı, ticari açıdan
ölü ve hareketsiz geçen yaz aylannı
tanımlamak için kulianılmış. Bundan
yüzyıl kadar önce ise gazeteler
tarafından benimsenmiş.
Almanya'nın kuzeyindeki ülkeler de
hıyarları seçerek bu dönemi
"agurketid" olarak adlandırmışlar.
Ispanyollar yılan hikâyesine
gönderme yaparak "Epoca de la
serpiente del Mar", Italyanlar bu
dönem için soğanı tercih edip "Mesi
dei capoüonT yani soğan zamanı
demişler. Özetlersek bu deyim,
gazetelerin sayfa dolduracak ciddi
haber bulamadıklan zamanı
-i,
tanımlamak için
kullanılır hale gelmiş
zaman içinde. Son
yıliarda bu deyimin sıkça
kullanılır hale gelmesinin
nedeni ise 90'h yıllann
başında sıcak bir yaz
günü başyazı yazacak
konu bulamayan
Infbrmarion gazetesinin marifetidir.
Ülkenin en ciddi gazetesi olan ve
okurlan arasında pipo içenlerin sayısı
hayli yüksek olan bu gazete her gün
başyazının yer aldığı ön sayfadaki
köşeye dev bir hıyar resmi
kondurmuş, yazınm (resmin)
başlığını da "hryar zamanı*
koymuşru.
Hıyar zamanında gazete okumak
sabır isteyen bir iştir. Bu zamanda
KOPENHAG
SADİ
TEKEJLİOĞLU
gazetelerde sağlık
haberleri \e diyetlerden
geçilmez.
Bu yıl Danimarka
gazeteleri
yayımladıklan yaz
eklerinde gerçekten bir
gazetecinin mecbur
kahnca ne kadar yaratıcı
olabileceğinin örneklerini gösterdiler
okurlarına. Berlingske Tidende
gazetesi, Kopenhag Kastrup
Havaalanf na iki gazeteci ve bir
fotoğrafçı ıle kamp kurup havaalanı
hakkında akla gelebilecek her konuda
okurlannı aydınlatırken, bu gazetenin
elemanlan narkotik şube polislerinin
köpeklen ile bile röportaj yaptılar.
Politiken gazetesi. yazarlanndan
bırini bir denız feneri kulesine kapattı
ve her iki konuda da ikişer sayfa
yazılar okumak firsatını elde ettik.
Politiken gazetesi sadece kule ile
sınırlı kalmadı. Gazetenin arka
sayfasmda spor servisi şefine
dondurma eleştirileri yazdırdı.
Gazetenin spor servisi şefi Rasmus
Bech her allahın günü ülkede satılan
dondurmalardan bırinin tadma bakıp
dondurma eleştirileri yazdı ve
dondurmalara bir ile beş arasında
değişen sayılarda yıldız vererek
değerlendirmelerde bulundu. Hıyar
zamanında meydana gelen ve normal
zamanda gazetelerin kıyısında
köşesinde kısacık bir haber olarak yer
alacak olan oiaylar gazetelere
sürmanşet olabiliyor. Bu da bu
olaylara konu olan insanlann şansı ya
da şanssızlıgı olabiliyor. Hıyar
zamanında ülkemizdekı gazetelerde
de bu mevsimin kendine has
özelliklerını görebilir mıyim acaba
diye her gün altı yedi gazete alarak
eve kapandım. ancak Türkıye
gündemı bu ülkede hıyar zamanı
yaşanmasına olanak vermıyor.
Bu yüzden olsa gerek Batı
gazetelerinin dış
muhabirieri Hamburg'un kuzevinde
bir şehre atanmaktan nasıl
korkuyorlarsa, Türkıye "ye
atanabılmek için de o kadar can
atıyorlar. Ama > ıne de hakkını
vereyim bizım gazetelerin, sağlıklı bir
insanı bile hasta edecek sayıda
zayıflama diyeti yayımladılar.
Gündemı yoğun ülkenin de hıyar
zamanında bunlar oluyor işte.
msadi" mobilixnet.dk
Ağustos
kerevit
ayıdır bu
ülkede
Benim gibi Ankaralı bir "kara yengeri",
kerevit denilen yengeç ırisi, ıstakoz
küçüğü deniz hayvanıyla bu ülkede
tanıştı. Birer kiloluk karton kurularda
dondurulmuş veya taze oiarak yiyecek
satan yerlere getirilen kerevitler,
üzerleri kâğıt fenerlerle süslenen
masalarda, içinde anason tohumu olan
peynir ve "kiur ekmek" eşliğinde, bol
bol şarkı söyleyerek \e on parmakla
birden şapır şupur yenilir. Sofraya
kabuklanyla, hiç soyulmadan
getirilirler. Bu bahaneyle biralar ve
votkalar su gibi akar. ağustosta yaza
kerevitle veda edilir. Gazetelerde
kerevit sofrası ekleri yayımlanır.
Hayvanın neresinin yenileceği, neresine
dokunulmamasının daha iyi olduğu
anlatılır. Dondurulmadan önce "taçlı
dereoruyla" birlikte haşlanan kerevitler
genellikle ülkemizden, Çin ve
Amerika'dan getirilir. Bunlara zaman
zaman Yunan ve Ispanyol kerevitleri de
eklenir. Bu yıl Çin önde geliyordu. Ne
var ki hayvanlann suyunun pis olduğu
ve hatta bir çeşit kolera mikrobu
bulundurduğu anlaşılınca bizim
kerevitler hamle yaptı. "Marmaris ve
çevresindeki dağ göüerinde yakalanan,
lsveçli uzmanlann denetiminde
haşlanan ve dondurulan Türk
kerevitleri*' bu işin uzmanlarınca
beğeniyle karşılandılar. Hadi balık olsa
hangi ölçeklere göre değerlendirildiği
anlaşılabilir.
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Ama bu
kabuklu
hayvanın,
hemde
aylarca
kaskatı bir
buz kitlesi
içinde
yartıktan sonra nasıl değerlendirildiği
ayn bir uzmanlık konusu. Gazetelerde
farklı şirketlerin ürünleri arasında
yapılan bir karşılaştırmadan bazı yargı
biçimlerini aktarayım: "Kabuğu,
sanmtırak. Hiç çekici değil. Kırmızı ve
sert Gayet iyi Suyu fazla ruzlu. Dereotu
tadı kendini hisserrirmiyor. Suyu kumJu
ve tatsız. Kuvruğu küçük. Sırnndaki
'tereyağı' (yani yumurtalan) az."
Meyhane şarkılan, ağustosta hep
kerevit üzerinedir. Yıllarca önce iş
arkadaşlarlmla birlikte katıldığım ilk
kerevit ziyafetini unutamıyorum. El,
ağız, burun buram buram hayvan
kokarken, ikide bir birisi işaret veriyor
ve herkes şarkıya başlıyordu: "Yansı
gitti, kalanı içildi, şerefe, şerefe, şerefe
(SkâL, skâJ, skâlî)". Hayvanın kokusuna
gelen an lar. tabakla kadeh arasında
kamikaze uçuşlan yaparken ben de
ayak uydurmaya çalışmıştım. Kerevit
sefası. hava iyi olursa daha çok
bahçelere kurulan masalarda yapılır.
Gece hızla ilerler, tabaklarda kabuk
yığınlan artar, hayvan sayısı azalır.
şarkılar dilde biraz daha yuvarlanarak
söylenir ve adamakıllı kafa bulunur.
Bunun için ağustosun beklenmesi,
Isveç'te kerevitlerin avlanacak
büyüklüğe gelmesinin en erken ağustos
ortalannda olmasından kaynaklanır.
Kerevit sezonu, ülkede bu hayvaıun
avlanmasına izin verilmesiyle başlar.
Kokmuş balık vs. ile tel sepetler ve
tuzaklarla avlanması da bir başka
konudur. Gazetelerde, "Türkler bu
hayvanı ırmaklann ve göllerin dibindeki
çamurda yaşadıklan için yemezler"
yazılır. Ben artık bu tür şeyleri okuya
okuya bağışıklık kazandım. Kolay kolay
da yakalanmıyorum kerevit sofrasına.
Önemli olan hoş sohbet ve iki
kadeh. Kerevit bahane.
Sindrella prensine kavuştu
Norveç halkmı ildye bölen eviilik nihayet dün gerçekJeşti
Norveç Veliaht Prensi Haakon, 29 vaşındaki Mette-Marit
Tjessem Hölbv ile Oslo'daki saravda yaşamını birieştirdi.
Hölby 'nin halktan biri olınasu eviiiik dışı 4 yaşında bir çocu-
ğu olması ve "hızfc birgençKk"yaşamış olmasıyüzünden Kral
HaraM bu evliliğekarşı çıkmış,Prensdesaraydan taşınıp müs-
takbfl eşijle Oslo'da bir dairede yaşamaya başlamışd. Çift,
geçen çarşamba basuıın karşısına çıktı. Kraliçe adayı, genç-
liğinde bazı hatalar yapnğuıı, uyuştunıcu kullandığuu, geç-
mişi değiştirmenin mümkün olmadığını ancak artık değişti-
ğini söyledi. Basui topiantısının ardından, halkın Hölby'ye
verdiği destek yüzde 70'e ulaştı.
Hyde Park'ta seyirlikdemokrasi...
Tülay, Arzu ve Yaseminle birlikte
Hyde Park'a gideceğiz. Yasemin 9
yaşında cin gibi bir kız. Ona bir dayı
olarak Hyde Park"ı anlatacağım. "Bak
Yasemin" diyeceğim. "Burası
herkesin her şeyi korkusuzca dile
getirdiği serbest bir düşünce meydam.
Gör ve demokrasinin nasıl bir şey
olduğunu anla." Yani ben koskoca
adam. Hyde Park'da küçücük birkıza
minyatür bir demokrasi
seyrettireceğim. Peki gerçek
düşüncelerimi söylemeyecek miyim?
Yani şunlardan Yasemin'i haberdar
etmemeli miyim?.. Ingiliz tarihinde 8.
Henry "imanın savunucusu" olarak
adlandınhr. Yaşadığı dönemde çeşitli
reform hareketleriyle sarsılan papalığı
canla başla savunması ve Luther'ci
düşüncenin etkisizleştirilmesinde
önemli roller oynaması nedeniyle bu
ünvana layık görülmüş. Kralın yaptığı
en hayırJı ışlerden biri, unvanını
gölgeleyecek bir karar sayılsa da,
Hyde Park'ı sahiplerinin elinden
almış olması. Parkın sahipleri
Westminister papazlanydı.
Yaşadıklan dönemin her rürlü
nimetınden yararlanıp, ayncalıklı
olmanın keyfini süren papazlara bu
kadarcık darbe çok sayılmaz. Park,
şimdiki amacından farklı olarak, F.
EKzabeth döneminde av bölgesi, 1.
Charles döneminde de at yanşlannın
yapıldığı meydan olarak
değerlendirilmiş. 1851 yılında ilk
uluslararası serginin açılmasına ev
sahipliği yapmak gibi bir özelliği de
var. Bugün ilk dönemlerinden farklı
amaçlarla kullanılıyor. Gösteriler,
yürüyüşler, toplantılar, konserler
düzenleniyor. Karl Marfcs'ın büyük
bir işçi yürüyüşünün ardından
"devrim Hyde Park'da başladı" dediği
söylenir. Orada başlamış da olsa
devrinıin Hyde Park'da devam
etmediğni biliyoruz. Park bugün yine
mitinglere, yürüyüşlere mekân
olmakla birlikte, içinde nelerin
tartışıldığının, dile getirildiğinin pek
de önemi yok. Kimi düşüncelerin
sadece "dile getiriJebildiğT yer olarak
bir önem arzediyor. Giderek de
"demokrasinin beşiği*' Jngiltere'de
bile, ancak park sınırlan içerisinde
hayat bulabilen bir "demokrasi''
örneği olarak değer taşıyor.
Ingıltere'de bile bulunmayan
"demokrasrye" sahip olduğuna
inanılan Hyde Park, her şeyin
serbestçe dile getirilebildiği bir
düzenin ütopik olduğunu
düşündürüyor. Yaşamın gerçeğinden
kopuk bir alanda, sınırlan belirlenmiş
özgürlük meydaru(!). Işlevi bu.
Nesli tükenmekte olan bazı hayvan
türleri, korunmalan ve üremeleri için
doğal koşullannda yaşatılırlar
bilindiği gibi, koskoca bir alan sadece
LONDRA
MUSTAFA
ERDEMOL
onlann yaşaması için gerekli
düzenlemelerle, gerçeğinden farksız
hale getirilir. Ünlü Londra Hay vanat
Bahçesi'nde filler için böyle bir
düzenleme vardır örneğin.
Koskocaman kayalar, büyükçe suni
bir göl. Böyle bir dekor için fil, büyük
modern bir kentin ortasında
olduğunun farkına bile varmaz. Bu
alanın dışma çıktığında yaşaması
zordur. Kusura bakmayın ama Hyde
Park'taki demokrasi de böyle bir şey.
Öyle bir demokrasi(!) ki,
konuşmacıjara özellikle müdahale
edilmeyerek "doğal ortamlannda"
yaşamalan sağlanıyor adeta. 176
hektarlık bir dünya(!). Dışandan
müdahale edilmesin diye resmi
görevlilerin kapısında beklediği bir
alan. Işte herkesin, her konuda ağzına
geleni söylediği, söylemesi için her
türlü kolayhğın sağlandığı bu park,
ciddi ciddi özenilen bir yer
durumunda. Unurmadan söyleyeyim.
Hyde Park'la bizim de Kelkıtli Emin
Gökçe aracılığıyla kurulmuş hoş bir
ilişkımiz var. Çanakkale Savaşı'nda
lngilizlere esir düşen Emin Ağa,
esaret günlerinde ziyaret ettiği parka
bir ağaç dikivermiş. Bir gün
geldiğinızde gidip gölgesinde
dinlendığimiz ya da gövdesine
yaslandığımız ağaçlardan biri bizim
Emin Ağa'nınkidir belki.
Bir süredir Ingiltere rejimiyle. Park'm
demokrasisi birbirinin aynı. O kadar
aynı ki. Park konuşmacıları
birbirleriyle mahkemelik bile
oluyorlar. konuşmacılara sürekli
müdahale eden "müdahafc gruplan"
yüzünden. Bunlann amacı. nutuk
sahibinin görüşlerine karşı tezler ileri
sürerek tartışmak. Konuşmacı hangi
görüşü sav unuyorsa onun tersini ileri
sürmek. Başmı bir Alman
entelektüelin çektiği bu gruplardaki
herkes olağanüstü bilgili. Böyle bir
tartışma bu gruplar ile konuşmacılann
mahkemelik olmasıyla son bulabildi.
Neredeyse bağımsız bir cumhuriyet
haline gelen Park'ın militanlan, park
dışında olduğunu sandıklan sistemin
mahkeme salonlannda birbirlerine
karşı hak aramışlardı.
Yasemin'e bunlan anlatmak fena
olmazdı. Neyse biraz daha büyüyüp
gelsin, tekrar konuşuruz. Adı aklımda
değil. bir dergıde sağcı bir
düşünürümüz(!) şunlan yazmışti;
"İngjlizkr bile demokrasinin fazlasını
tehfikeli buluyorlar. Kendilerine
yetecek kadannı aüp, gerisini Hyde
Park'a tıkışrırmışlar.'' Şaka mıydı,
ciddi miydi bu cümleler, bilmiyorum
açıkçası. ama hoşru.
Hyde Park. üzerine çıkacağı bir
tabureye sahip olan ve birkaç
dinleyici ile yetinen orijinal
mütefîekkirlere(!) ev sahipliği yapıyor
şimdı. Şaşkın tunstlere ise parka "ne
demokrasi ama" diyerek bakmak
kalıyor. Biz de umuyorum tam bir
demokrasiye kavuşuruz günün
birinde. Fazla bile olsa bir tehlikesi
yok. Arta kalanını bir parka
tıkıştınveririz olur biter.
Kanada artık 'bir
numara' değil
Birleşmiş Milletler tarafından,
eğitim olanaklan, sağlık
hizmetlerine erişim ve gelir
seviyesi kriterlerine göre
yapılan sıralamada 7 sene
boyunca arka arkaya 1
numaraya yerleştirilen Kanada.
bu sene ilk defa üçüncü sıraya
indiğini öğrendi. Kanadalılar
bir süre bu konuyu gazete
sütunlanndan indirmediler;
nasıl oldu da Norveç ve -
Avustralya onîarı geride
bırakmıştı, bu bir sene boyunca
neler değişmişti, yahut bu
sonuç hangi yanlış politikalann
ürünü ıdi. Bugüne değin "bir
numara" olmanın kredilerini
toplayan iş başındaki hükümet
için şimdi hesap verme zamanı
gelmişti. Kanada halkı özellikle
sağlık sistemi konusunda çok
hassas. Geçen seçimlerde
gündemin en sıcak
maddelerinden biri sağlık
sisteminin özelleıjtirilmesyJd.
daha nazik bir deyimJe "ild
kademefa'" hale getirilmesi idi.
Her fırsatte kendini Amerika
ile kıyaslayan Kanadalılar için
sağlık ve devletin sağladığı
diğer sosyal hizmetler
Kanada'nm Amerika'ya
üsrünlükleri olarak
sıralandığından. iki kademeli
sağlık sistemini savunan
muhafazakâr partı Canadian
Alliance'ın görüşleri pek rağbet
görmedi. Şimdiki sistemde
devlet bürün \ atandaşlarına
hıçbir aynm gözetmeksizin
aynı sağlık hizmetini veriyor,
daha da açıkçası
paranız kadar
hizmet almak diye
birendişenizyok,
çünkü herhangi bir
kliniğe yahut
doktorunuzun sevki
ile hastaneye
gitmenız ———_-
durumunda beş
kuruş ödemeden elinizi
kolunuzu sallayarak
çıkıyorsunuz hastaneden.
Hastaneler ise büyük bir
çoğunlukla belediyeler, gönüllü
organizasyonlar ya da sosyal
kurumlar tarafından kâr amacı
gürmeden işletıliyor. Kâr amacı
ile çahşan bazı hastaneler varsa
da bunlar genellikle uzun
dönemii tedavi gerektiren
hastalıklara yönelik bakım
merkezleri veya örneğin
bağımlılık tedavi merkezleri
oluyorlar. Kanada'da sıkça
tartışılan konulardan biri olan
sağlık sistemi, gerçekte
Kanada'mn en başanlı
sistemlerinden biri. Temelde
vergiler ile finanse edilen
sistemde aile doktorunuz yahut
kliniklerde görev yapan genel
hekimler sizin sağlık
problemlerinizde ilk
başvurduğunuz kişi oluyor.
telefon ile randevu almak
yeterli. Eğer bir uzmana
görünmek veya hastane tedavisi
gerekiyorsa bu durumda doktor
gereken randevuyu sizin için
alıyor ve size verilen randevu
tarîhini beklemeye
başlıyorsunuz. Senede bir defa
olmak üzere istediğiniz bir
zamanda genel bir kontrol,
bilinen deyimle check-up
hakkıruz var. Bürün bu hizmeti
almak için vatandaş ya da
oturma hakkına sahip
olmanız yeterli,
devletin size verdiği sağlık
kartınız ile yolda
gördüğünüz herhangi bir
kliniğe gırıp muayene
olabilırsiniz, belkı ancak
sıranız gelsin diye biraz
beklersiniz. Ya da aıle
doktorunuzu arayıp
rande\ unuzıı alır. kuyruğa
gırmezsıniz. Doktorların büyük
bir çoğunluğu aile hekimi veya
uzman hekim olarak bıreysel
veya gruplar halinde serbest
çalışıp. baktığı hasta sayısına
göre dev letten ödemesini
alıyor. İşte burada elinizdeki
sağlık kartınız bir sayaç
vazifesı görüyor. Bir kısım
doktor da maaşlı olarak
hastanelerde. sağlık
merkezlennde çalışıyorlar.
Devletin sağlamadığı ilaç \e
diş gibi sağlık hızmetleri için
de genellikle işverenin
çalışanına sağlamış olduğu özel
sağhk sigortaları dev reye
giriyor. Yahut da böyle bir
sjgortamz yok. ise cebınizden
ödemenız gerekecek. Yaşlılar,
çocuklar ve devletin verdiği
maaşla yaşayıp çalışmayan,
örneğin miilteciler için ise
devletin sağladığı daha
kapsamlı sağlık hızmetleri de
var. Ülke genelinde toplam
sağlık harcamaları göz önüne
ahndığında bunun yüzde
68'ınm devletin kasasından
çıktığı saptamnış. genve kaian
yüzde 32 ise özel sıgortalar ile
veya sigorta haricı yapılan
sağlık harcamalan oluyor.
Yüzde 68 oldukça yüksek bir
oran ve Kanada halkı daha
fazla v ergı \ ermek
söz konusu olsa
dahi bu sistemden
vazgeçmek
istemediğinin
sınyalinı henüz
geçen seçimlerde
verdi Canadian
ı Alliance Partisi'nin
seçim gündemine
soktuğu iki kademeli sağhk
sistemi kısaca, sisteme öze!
sağlık kuruınlarını da sokarak
parası olan ve randevu
beklemek ıstemeyeni özel
hastaneye. olmayanı ise dev let
hastaneîerine yönlendirerek
dev let hastanelerinden fazla
yükü kaidırmak ve sağlık
harcamalannın dev let
bütçesındeki payını azaltmak
amacını güdüyordu.
Tabii sağlık harcamalannın
kısılacağı çok açıkça verilen bir
mesaj değılse de. seçmenler
işin sonunun nereye
varabileceğinın bılinci ıle
hareket ettıler. Şimdiki
sistemden kimsenın pek
şikâyetı yok. olabildiğince iyi
bir şekılde ışlıyor. Öyle ki
sağlık sektörü en voğun
işgücüne sahip sektörlerden biri
ve sadece sağlık personelı
ılanlan için ayn gazete ekleri
çıkabılivor. Hastanın sağlık
sistemi ile ilk temasının
hastanelerden lokal sağhk
merkezlerine. kliniklere ve aile
doktorlarma taşınnıası karan ile
sistemin verimliliğı de arttınldı
ve doktor ile karşı karşıva
gelmek daha kolay hale
getırıldi. Uzun sözün kısası
Kuzey Amerika "da bir ülkede
nüfusun çoğunluğunun
kararı ile herkesin eşitçe, aynm
görmeksızm bakım ve ilgi
gördüğü bir sağlık sistemi
başarı ıle ışlemeye devam
ediyor, ytne bu nüfusun
gönüllü vergileri ıle.
TORONTO
BERNA
DE>ftRYOL
tlÇK'niı
silahı vi
• ÜSKÜP
Sa\Tinma k
uzman Jan<
dergisi, Ma
'Arnavut rru
elinde binl<
bomba oldı
açıkladı. Ja
Defense'e j
mılitanlanr
otomatik, )
otomatik ti
makineli si
keskin niş£
200'den fa
topu. 50 fö
binlerce m
bombası b
NATO'nuı
milıtanlan
toplamak
Esas Hasa
Operasyoı
asker sayı
açıklandı.
Fıjisar
başınd
• NADİ
Okyanus'
ülkesi Fij
sonra düi
demokra'
halk dün
gitti. 300
adada 18
adayın y.
oy vermı
sürecek.
sonra ye
belirleyf
ülkenin
bağımsı
en önerr
Gusm
adayı
• DİL
Timor'c
lideri X
devlet l
olacağı
1999'd
bağımj
yolda I
yönetiı
Timor'
anaya5
88üye
belirle
seçiml
T;