25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2001 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI 2CAĞUSK 'Hıyarzamanında' gazete okumak"Sauregurkenzejt", Batı dünyasında kendine saygısı olan her gazeteci tarafindan yakından bilinen bir kavramın adıdır. Türkçeye "hıyar zamanı" olarak çevirebiîeceğimiz bu isim îamlaması yaz geldiği zaman özellikle de fskandinavya'da sayfa editörleri ve okurlar tarafından sık sık kullanılır. Temmuz ve Ağustos aylan geldiğinde sayfalan dolduracak malzeme bulamamaktan şikâyet eden editörler ve aldığı gazetede dişe dokunur okunacak bir malzeme bulamadığmı düşünen okurlar "hıyar zamanı geldi" derler. Hıyar zamanında sıyaset tatile girer, siyasetçiler ortadan kaybolur. Firmalar yeni ürünlerini piyasaya sürmezler, sanatçılar da sonbahar aylannı bekledikleri için gazeteciler halka aktaracak Önemli bir haber bulmakta güçlük çekerler. Sauregurkenzeit tanımı, ilk kez 1870 yılında Berlinli füccarlar tarafından hıyarlann olgunlaştığı, ticari açıdan ölü ve hareketsiz geçen yaz aylannı tanımlamak için kulianılmış. Bundan yüzyıl kadar önce ise gazeteler tarafından benimsenmiş. Almanya'nın kuzeyindeki ülkeler de hıyarları seçerek bu dönemi "agurketid" olarak adlandırmışlar. Ispanyollar yılan hikâyesine gönderme yaparak "Epoca de la serpiente del Mar", Italyanlar bu dönem için soğanı tercih edip "Mesi dei capoüonT yani soğan zamanı demişler. Özetlersek bu deyim, gazetelerin sayfa dolduracak ciddi haber bulamadıklan zamanı -i, tanımlamak için kullanılır hale gelmiş zaman içinde. Son yıliarda bu deyimin sıkça kullanılır hale gelmesinin nedeni ise 90'h yıllann başında sıcak bir yaz günü başyazı yazacak konu bulamayan Infbrmarion gazetesinin marifetidir. Ülkenin en ciddi gazetesi olan ve okurlan arasında pipo içenlerin sayısı hayli yüksek olan bu gazete her gün başyazının yer aldığı ön sayfadaki köşeye dev bir hıyar resmi kondurmuş, yazınm (resmin) başlığını da "hryar zamanı* koymuşru. Hıyar zamanında gazete okumak sabır isteyen bir iştir. Bu zamanda KOPENHAG SADİ TEKEJLİOĞLU gazetelerde sağlık haberleri \e diyetlerden geçilmez. Bu yıl Danimarka gazeteleri yayımladıklan yaz eklerinde gerçekten bir gazetecinin mecbur kahnca ne kadar yaratıcı olabileceğinin örneklerini gösterdiler okurlarına. Berlingske Tidende gazetesi, Kopenhag Kastrup Havaalanf na iki gazeteci ve bir fotoğrafçı ıle kamp kurup havaalanı hakkında akla gelebilecek her konuda okurlannı aydınlatırken, bu gazetenin elemanlan narkotik şube polislerinin köpeklen ile bile röportaj yaptılar. Politiken gazetesi. yazarlanndan bırini bir denız feneri kulesine kapattı ve her iki konuda da ikişer sayfa yazılar okumak firsatını elde ettik. Politiken gazetesi sadece kule ile sınırlı kalmadı. Gazetenin arka sayfasmda spor servisi şefine dondurma eleştirileri yazdırdı. Gazetenin spor servisi şefi Rasmus Bech her allahın günü ülkede satılan dondurmalardan bırinin tadma bakıp dondurma eleştirileri yazdı ve dondurmalara bir ile beş arasında değişen sayılarda yıldız vererek değerlendirmelerde bulundu. Hıyar zamanında meydana gelen ve normal zamanda gazetelerin kıyısında köşesinde kısacık bir haber olarak yer alacak olan oiaylar gazetelere sürmanşet olabiliyor. Bu da bu olaylara konu olan insanlann şansı ya da şanssızlıgı olabiliyor. Hıyar zamanında ülkemizdekı gazetelerde de bu mevsimin kendine has özelliklerını görebilir mıyim acaba diye her gün altı yedi gazete alarak eve kapandım. ancak Türkıye gündemı bu ülkede hıyar zamanı yaşanmasına olanak vermıyor. Bu yüzden olsa gerek Batı gazetelerinin dış muhabirieri Hamburg'un kuzevinde bir şehre atanmaktan nasıl korkuyorlarsa, Türkıye "ye atanabılmek için de o kadar can atıyorlar. Ama > ıne de hakkını vereyim bizım gazetelerin, sağlıklı bir insanı bile hasta edecek sayıda zayıflama diyeti yayımladılar. Gündemı yoğun ülkenin de hıyar zamanında bunlar oluyor işte. msadi" mobilixnet.dk Ağustos kerevit ayıdır bu ülkede Benim gibi Ankaralı bir "kara yengeri", kerevit denilen yengeç ırisi, ıstakoz küçüğü deniz hayvanıyla bu ülkede tanıştı. Birer kiloluk karton kurularda dondurulmuş veya taze oiarak yiyecek satan yerlere getirilen kerevitler, üzerleri kâğıt fenerlerle süslenen masalarda, içinde anason tohumu olan peynir ve "kiur ekmek" eşliğinde, bol bol şarkı söyleyerek \e on parmakla birden şapır şupur yenilir. Sofraya kabuklanyla, hiç soyulmadan getirilirler. Bu bahaneyle biralar ve votkalar su gibi akar. ağustosta yaza kerevitle veda edilir. Gazetelerde kerevit sofrası ekleri yayımlanır. Hayvanın neresinin yenileceği, neresine dokunulmamasının daha iyi olduğu anlatılır. Dondurulmadan önce "taçlı dereoruyla" birlikte haşlanan kerevitler genellikle ülkemizden, Çin ve Amerika'dan getirilir. Bunlara zaman zaman Yunan ve Ispanyol kerevitleri de eklenir. Bu yıl Çin önde geliyordu. Ne var ki hayvanlann suyunun pis olduğu ve hatta bir çeşit kolera mikrobu bulundurduğu anlaşılınca bizim kerevitler hamle yaptı. "Marmaris ve çevresindeki dağ göüerinde yakalanan, lsveçli uzmanlann denetiminde haşlanan ve dondurulan Türk kerevitleri*' bu işin uzmanlarınca beğeniyle karşılandılar. Hadi balık olsa hangi ölçeklere göre değerlendirildiği anlaşılabilir. STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Ama bu kabuklu hayvanın, hemde aylarca kaskatı bir buz kitlesi içinde yartıktan sonra nasıl değerlendirildiği ayn bir uzmanlık konusu. Gazetelerde farklı şirketlerin ürünleri arasında yapılan bir karşılaştırmadan bazı yargı biçimlerini aktarayım: "Kabuğu, sanmtırak. Hiç çekici değil. Kırmızı ve sert Gayet iyi Suyu fazla ruzlu. Dereotu tadı kendini hisserrirmiyor. Suyu kumJu ve tatsız. Kuvruğu küçük. Sırnndaki 'tereyağı' (yani yumurtalan) az." Meyhane şarkılan, ağustosta hep kerevit üzerinedir. Yıllarca önce iş arkadaşlarlmla birlikte katıldığım ilk kerevit ziyafetini unutamıyorum. El, ağız, burun buram buram hayvan kokarken, ikide bir birisi işaret veriyor ve herkes şarkıya başlıyordu: "Yansı gitti, kalanı içildi, şerefe, şerefe, şerefe (SkâL, skâJ, skâlî)". Hayvanın kokusuna gelen an lar. tabakla kadeh arasında kamikaze uçuşlan yaparken ben de ayak uydurmaya çalışmıştım. Kerevit sefası. hava iyi olursa daha çok bahçelere kurulan masalarda yapılır. Gece hızla ilerler, tabaklarda kabuk yığınlan artar, hayvan sayısı azalır. şarkılar dilde biraz daha yuvarlanarak söylenir ve adamakıllı kafa bulunur. Bunun için ağustosun beklenmesi, Isveç'te kerevitlerin avlanacak büyüklüğe gelmesinin en erken ağustos ortalannda olmasından kaynaklanır. Kerevit sezonu, ülkede bu hayvaıun avlanmasına izin verilmesiyle başlar. Kokmuş balık vs. ile tel sepetler ve tuzaklarla avlanması da bir başka konudur. Gazetelerde, "Türkler bu hayvanı ırmaklann ve göllerin dibindeki çamurda yaşadıklan için yemezler" yazılır. Ben artık bu tür şeyleri okuya okuya bağışıklık kazandım. Kolay kolay da yakalanmıyorum kerevit sofrasına. Önemli olan hoş sohbet ve iki kadeh. Kerevit bahane. Sindrella prensine kavuştu Norveç halkmı ildye bölen eviilik nihayet dün gerçekJeşti Norveç Veliaht Prensi Haakon, 29 vaşındaki Mette-Marit Tjessem Hölbv ile Oslo'daki saravda yaşamını birieştirdi. Hölby 'nin halktan biri olınasu eviiiik dışı 4 yaşında bir çocu- ğu olması ve "hızfc birgençKk"yaşamış olmasıyüzünden Kral HaraM bu evliliğekarşı çıkmış,Prensdesaraydan taşınıp müs- takbfl eşijle Oslo'da bir dairede yaşamaya başlamışd. Çift, geçen çarşamba basuıın karşısına çıktı. Kraliçe adayı, genç- liğinde bazı hatalar yapnğuıı, uyuştunıcu kullandığuu, geç- mişi değiştirmenin mümkün olmadığını ancak artık değişti- ğini söyledi. Basui topiantısının ardından, halkın Hölby'ye verdiği destek yüzde 70'e ulaştı. Hyde Park'ta seyirlikdemokrasi... Tülay, Arzu ve Yaseminle birlikte Hyde Park'a gideceğiz. Yasemin 9 yaşında cin gibi bir kız. Ona bir dayı olarak Hyde Park"ı anlatacağım. "Bak Yasemin" diyeceğim. "Burası herkesin her şeyi korkusuzca dile getirdiği serbest bir düşünce meydam. Gör ve demokrasinin nasıl bir şey olduğunu anla." Yani ben koskoca adam. Hyde Park'da küçücük birkıza minyatür bir demokrasi seyrettireceğim. Peki gerçek düşüncelerimi söylemeyecek miyim? Yani şunlardan Yasemin'i haberdar etmemeli miyim?.. Ingiliz tarihinde 8. Henry "imanın savunucusu" olarak adlandınhr. Yaşadığı dönemde çeşitli reform hareketleriyle sarsılan papalığı canla başla savunması ve Luther'ci düşüncenin etkisizleştirilmesinde önemli roller oynaması nedeniyle bu ünvana layık görülmüş. Kralın yaptığı en hayırJı ışlerden biri, unvanını gölgeleyecek bir karar sayılsa da, Hyde Park'ı sahiplerinin elinden almış olması. Parkın sahipleri Westminister papazlanydı. Yaşadıklan dönemin her rürlü nimetınden yararlanıp, ayncalıklı olmanın keyfini süren papazlara bu kadarcık darbe çok sayılmaz. Park, şimdiki amacından farklı olarak, F. EKzabeth döneminde av bölgesi, 1. Charles döneminde de at yanşlannın yapıldığı meydan olarak değerlendirilmiş. 1851 yılında ilk uluslararası serginin açılmasına ev sahipliği yapmak gibi bir özelliği de var. Bugün ilk dönemlerinden farklı amaçlarla kullanılıyor. Gösteriler, yürüyüşler, toplantılar, konserler düzenleniyor. Karl Marfcs'ın büyük bir işçi yürüyüşünün ardından "devrim Hyde Park'da başladı" dediği söylenir. Orada başlamış da olsa devrinıin Hyde Park'da devam etmediğni biliyoruz. Park bugün yine mitinglere, yürüyüşlere mekân olmakla birlikte, içinde nelerin tartışıldığının, dile getirildiğinin pek de önemi yok. Kimi düşüncelerin sadece "dile getiriJebildiğT yer olarak bir önem arzediyor. Giderek de "demokrasinin beşiği*' Jngiltere'de bile, ancak park sınırlan içerisinde hayat bulabilen bir "demokrasi'' örneği olarak değer taşıyor. Ingıltere'de bile bulunmayan "demokrasrye" sahip olduğuna inanılan Hyde Park, her şeyin serbestçe dile getirilebildiği bir düzenin ütopik olduğunu düşündürüyor. Yaşamın gerçeğinden kopuk bir alanda, sınırlan belirlenmiş özgürlük meydaru(!). Işlevi bu. Nesli tükenmekte olan bazı hayvan türleri, korunmalan ve üremeleri için doğal koşullannda yaşatılırlar bilindiği gibi, koskoca bir alan sadece LONDRA MUSTAFA ERDEMOL onlann yaşaması için gerekli düzenlemelerle, gerçeğinden farksız hale getirilir. Ünlü Londra Hay vanat Bahçesi'nde filler için böyle bir düzenleme vardır örneğin. Koskocaman kayalar, büyükçe suni bir göl. Böyle bir dekor için fil, büyük modern bir kentin ortasında olduğunun farkına bile varmaz. Bu alanın dışma çıktığında yaşaması zordur. Kusura bakmayın ama Hyde Park'taki demokrasi de böyle bir şey. Öyle bir demokrasi(!) ki, konuşmacıjara özellikle müdahale edilmeyerek "doğal ortamlannda" yaşamalan sağlanıyor adeta. 176 hektarlık bir dünya(!). Dışandan müdahale edilmesin diye resmi görevlilerin kapısında beklediği bir alan. Işte herkesin, her konuda ağzına geleni söylediği, söylemesi için her türlü kolayhğın sağlandığı bu park, ciddi ciddi özenilen bir yer durumunda. Unurmadan söyleyeyim. Hyde Park'la bizim de Kelkıtli Emin Gökçe aracılığıyla kurulmuş hoş bir ilişkımiz var. Çanakkale Savaşı'nda lngilizlere esir düşen Emin Ağa, esaret günlerinde ziyaret ettiği parka bir ağaç dikivermiş. Bir gün geldiğinızde gidip gölgesinde dinlendığimiz ya da gövdesine yaslandığımız ağaçlardan biri bizim Emin Ağa'nınkidir belki. Bir süredir Ingiltere rejimiyle. Park'm demokrasisi birbirinin aynı. O kadar aynı ki. Park konuşmacıları birbirleriyle mahkemelik bile oluyorlar. konuşmacılara sürekli müdahale eden "müdahafc gruplan" yüzünden. Bunlann amacı. nutuk sahibinin görüşlerine karşı tezler ileri sürerek tartışmak. Konuşmacı hangi görüşü sav unuyorsa onun tersini ileri sürmek. Başmı bir Alman entelektüelin çektiği bu gruplardaki herkes olağanüstü bilgili. Böyle bir tartışma bu gruplar ile konuşmacılann mahkemelik olmasıyla son bulabildi. Neredeyse bağımsız bir cumhuriyet haline gelen Park'ın militanlan, park dışında olduğunu sandıklan sistemin mahkeme salonlannda birbirlerine karşı hak aramışlardı. Yasemin'e bunlan anlatmak fena olmazdı. Neyse biraz daha büyüyüp gelsin, tekrar konuşuruz. Adı aklımda değil. bir dergıde sağcı bir düşünürümüz(!) şunlan yazmışti; "İngjlizkr bile demokrasinin fazlasını tehfikeli buluyorlar. Kendilerine yetecek kadannı aüp, gerisini Hyde Park'a tıkışrırmışlar.'' Şaka mıydı, ciddi miydi bu cümleler, bilmiyorum açıkçası. ama hoşru. Hyde Park. üzerine çıkacağı bir tabureye sahip olan ve birkaç dinleyici ile yetinen orijinal mütefîekkirlere(!) ev sahipliği yapıyor şimdı. Şaşkın tunstlere ise parka "ne demokrasi ama" diyerek bakmak kalıyor. Biz de umuyorum tam bir demokrasiye kavuşuruz günün birinde. Fazla bile olsa bir tehlikesi yok. Arta kalanını bir parka tıkıştınveririz olur biter. Kanada artık 'bir numara' değil Birleşmiş Milletler tarafından, eğitim olanaklan, sağlık hizmetlerine erişim ve gelir seviyesi kriterlerine göre yapılan sıralamada 7 sene boyunca arka arkaya 1 numaraya yerleştirilen Kanada. bu sene ilk defa üçüncü sıraya indiğini öğrendi. Kanadalılar bir süre bu konuyu gazete sütunlanndan indirmediler; nasıl oldu da Norveç ve - Avustralya onîarı geride bırakmıştı, bu bir sene boyunca neler değişmişti, yahut bu sonuç hangi yanlış politikalann ürünü ıdi. Bugüne değin "bir numara" olmanın kredilerini toplayan iş başındaki hükümet için şimdi hesap verme zamanı gelmişti. Kanada halkı özellikle sağlık sistemi konusunda çok hassas. Geçen seçimlerde gündemin en sıcak maddelerinden biri sağlık sisteminin özelleıjtirilmesyJd. daha nazik bir deyimJe "ild kademefa'" hale getirilmesi idi. Her fırsatte kendini Amerika ile kıyaslayan Kanadalılar için sağlık ve devletin sağladığı diğer sosyal hizmetler Kanada'nm Amerika'ya üsrünlükleri olarak sıralandığından. iki kademeli sağlık sistemini savunan muhafazakâr partı Canadian Alliance'ın görüşleri pek rağbet görmedi. Şimdiki sistemde devlet bürün \ atandaşlarına hıçbir aynm gözetmeksizin aynı sağlık hizmetini veriyor, daha da açıkçası paranız kadar hizmet almak diye birendişenizyok, çünkü herhangi bir kliniğe yahut doktorunuzun sevki ile hastaneye gitmenız ———_- durumunda beş kuruş ödemeden elinizi kolunuzu sallayarak çıkıyorsunuz hastaneden. Hastaneler ise büyük bir çoğunlukla belediyeler, gönüllü organizasyonlar ya da sosyal kurumlar tarafından kâr amacı gürmeden işletıliyor. Kâr amacı ile çahşan bazı hastaneler varsa da bunlar genellikle uzun dönemii tedavi gerektiren hastalıklara yönelik bakım merkezleri veya örneğin bağımlılık tedavi merkezleri oluyorlar. Kanada'da sıkça tartışılan konulardan biri olan sağlık sistemi, gerçekte Kanada'mn en başanlı sistemlerinden biri. Temelde vergiler ile finanse edilen sistemde aile doktorunuz yahut kliniklerde görev yapan genel hekimler sizin sağlık problemlerinizde ilk başvurduğunuz kişi oluyor. telefon ile randevu almak yeterli. Eğer bir uzmana görünmek veya hastane tedavisi gerekiyorsa bu durumda doktor gereken randevuyu sizin için alıyor ve size verilen randevu tarîhini beklemeye başlıyorsunuz. Senede bir defa olmak üzere istediğiniz bir zamanda genel bir kontrol, bilinen deyimle check-up hakkıruz var. Bürün bu hizmeti almak için vatandaş ya da oturma hakkına sahip olmanız yeterli, devletin size verdiği sağlık kartınız ile yolda gördüğünüz herhangi bir kliniğe gırıp muayene olabilırsiniz, belkı ancak sıranız gelsin diye biraz beklersiniz. Ya da aıle doktorunuzu arayıp rande\ unuzıı alır. kuyruğa gırmezsıniz. Doktorların büyük bir çoğunluğu aile hekimi veya uzman hekim olarak bıreysel veya gruplar halinde serbest çalışıp. baktığı hasta sayısına göre dev letten ödemesini alıyor. İşte burada elinizdeki sağlık kartınız bir sayaç vazifesı görüyor. Bir kısım doktor da maaşlı olarak hastanelerde. sağlık merkezlennde çalışıyorlar. Devletin sağlamadığı ilaç \e diş gibi sağlık hızmetleri için de genellikle işverenin çalışanına sağlamış olduğu özel sağhk sigortaları dev reye giriyor. Yahut da böyle bir sjgortamz yok. ise cebınizden ödemenız gerekecek. Yaşlılar, çocuklar ve devletin verdiği maaşla yaşayıp çalışmayan, örneğin miilteciler için ise devletin sağladığı daha kapsamlı sağlık hızmetleri de var. Ülke genelinde toplam sağlık harcamaları göz önüne ahndığında bunun yüzde 68'ınm devletin kasasından çıktığı saptamnış. genve kaian yüzde 32 ise özel sıgortalar ile veya sigorta haricı yapılan sağlık harcamalan oluyor. Yüzde 68 oldukça yüksek bir oran ve Kanada halkı daha fazla v ergı \ ermek söz konusu olsa dahi bu sistemden vazgeçmek istemediğinin sınyalinı henüz geçen seçimlerde verdi Canadian ı Alliance Partisi'nin seçim gündemine soktuğu iki kademeli sağhk sistemi kısaca, sisteme öze! sağlık kuruınlarını da sokarak parası olan ve randevu beklemek ıstemeyeni özel hastaneye. olmayanı ise dev let hastaneîerine yönlendirerek dev let hastanelerinden fazla yükü kaidırmak ve sağlık harcamalannın dev let bütçesındeki payını azaltmak amacını güdüyordu. Tabii sağlık harcamalannın kısılacağı çok açıkça verilen bir mesaj değılse de. seçmenler işin sonunun nereye varabileceğinın bılinci ıle hareket ettıler. Şimdiki sistemden kimsenın pek şikâyetı yok. olabildiğince iyi bir şekılde ışlıyor. Öyle ki sağlık sektörü en voğun işgücüne sahip sektörlerden biri ve sadece sağlık personelı ılanlan için ayn gazete ekleri çıkabılivor. Hastanın sağlık sistemi ile ilk temasının hastanelerden lokal sağhk merkezlerine. kliniklere ve aile doktorlarma taşınnıası karan ile sistemin verimliliğı de arttınldı ve doktor ile karşı karşıva gelmek daha kolay hale getırıldi. Uzun sözün kısası Kuzey Amerika "da bir ülkede nüfusun çoğunluğunun kararı ile herkesin eşitçe, aynm görmeksızm bakım ve ilgi gördüğü bir sağlık sistemi başarı ıle ışlemeye devam ediyor, ytne bu nüfusun gönüllü vergileri ıle. TORONTO BERNA DE>ftRYOL tlÇK'niı silahı vi • ÜSKÜP Sa\Tinma k uzman Jan< dergisi, Ma 'Arnavut rru elinde binl< bomba oldı açıkladı. Ja Defense'e j mılitanlanr otomatik, ) otomatik ti makineli si keskin niş£ 200'den fa topu. 50 fö binlerce m bombası b NATO'nuı milıtanlan toplamak Esas Hasa Operasyoı asker sayı açıklandı. Fıjisar başınd • NADİ Okyanus' ülkesi Fij sonra düi demokra' halk dün gitti. 300 adada 18 adayın y. oy vermı sürecek. sonra ye belirleyf ülkenin bağımsı en önerr Gusm adayı • DİL Timor'c lideri X devlet l olacağı 1999'd bağımj yolda I yönetiı Timor' anaya5 88üye belirle seçiml T;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle