23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ĞUSTOS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 3 B bo a 1W: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik poste <tenkawn8cumhuriyst£0<n.tr - Ingittem'de devletleştirme başlamış... "Amçrika, bizim buralarda çoktan başlattı bilel" Danıştay'da Bergama karan öncesi Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın Danıştay Nöbetçi Daire Başkanı Ender Çetinkaya'ya yaptğı ziyaretle ilgili olarak Ankara'daki bir hukukçu dostumuzdan ilginç bir değerlendirme aldık... Çetinkaya, Özkan'ın ziyaretinin 5. Daire Başkanlığı'na seçilişini kutlama ve Danıştay'ın taşınması planlanan yeni binayla ilgili olduğunu söylemişti... Hukukçu dostumuz ise Özkan'ın Çetinkaya'yı ziyareti kutlama amaçlı ise en az altı aylık bir gecikmenin söz konusu olduğunu ye halen asansör dahil büyük bir tadilat çalışması yapılan, mobilyalan değiştirilen Danıştay'ın yeni bir binaya taşınmasına da anlam veremediğini şöyledi. Özkan'ın yeni bina konusunu Danıştay Başkanı Nuri Alan'la paylaşmaması da doğrusu bizim dikkatimizi çekmişti. am da Milliyetçi Hareket Partisi Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bah- çeli'nin, Erciyes'te "kurultay" için dağa çıkıp "Milliyetçi hareketi karalamaya kal- kışanlara gerekli yerde gerekli cevap verilecektir" dediği sıradaErbilTuşalp'in "Bozkurtlar, Töreden Partiye" kitabı çıktı. Tuşalp, yirminci kitabı "Bozkurtlar"da, yakın ta- rihin belli bir kesitini ele alıyor ve belleklerden si- linmek istenen korkuyla dokunmuş bir örgüyü sor- guluyor... Tuşalp'in yaptığı, ırkçılıgın ve milliyetçi- liğin şiddetin ayrılmaz bir parçası olduğunu neden sonuç ilişkisiyle ortaya koyan belgesel bir çalışma aynızamanda... Şimdiyedekyanıtlanmayan birçoksorunun kar- şılığtnın arandığı kitapta sorular soruları izliyor. 19 Nisan 1999 seçimlerinden birkaç gün sonra Rahşan Ecevit, olası koalisyon ortağı partiyi 'can Bozkurtlar yakıp can almakla' suçlayan ünlü konuşmasını ni- çin yaptı; 1970'lerin ortalannda solcu gençlere 'asıl onlarfaşist' diyen Bülent Ecevit 1990'lannsonun- da MHP'li ülkücülerle nasıl ortak oldu; 57. hükü- met kurulmadan önce Ecevitler'in önüne konan dosyada neler vardı? Alparslan Türkeş, partililerin kanştığı siyasi ci- nayetler için ne dedi; Türkeş'in 'Süleyman Demi- rel umursamadı' dediği cinayet neyi anlatıyordu? MHP'deki değişimi Türkeş mi, Bahçeli mi başlat- tr, Muhsin Yazıcıoglu ve Muharrem Şemşek, Tür- keş'ten hangi nedenle koptular? MHR siyasi tari- hin en kapsamh ihbarını kim için yaptı; 1968'lerde Milli Türk Talebe Biriiği'nde başlayıp 2000'lerde Hizbullah'ta noktalanan süreçte yer alan ülkücüler kimler; hangi olaylara karıştılar? 1 Mayıs'tan Maraş kıyımına, Abdi Ipekçi'den Uğur Mumcu'ya uzanan siyasi cinayetlerde adı geçen MHP'Iİ Bozkurtlar kimler? MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası soruşturmasını saptıran Milli Gü- venlik Konseyi üyesi, sıkıyönetim komutanı; Tür- keş'e 'Iktidara gelince ilk işim seni cezaevinden çı- karmak olacak' diye mektup yazan devlet ve siya- set adamı kimdi? Bahçeli'den Ramiz Ongun'a, Abdullah Çat- lı'dan, Muhsin Yazıcıoglu'na, Ibrahim Çiftçi'den, Haluk Kırcı'ya kadar uzanan lider kadronun katıl- dığı eylemler neler? Meral Akşener'den Mehmet Ağara, Ayvaz Gokdemir den, Cetal Adan'a, ismail Köse'den Be- klr Aksoy'a 'ülkücü uç beyleri' hangi partiye, na- sıl sızdı? Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuc? yahoo.com Saym abonemiz aradığunz istikametteki bütün hatlar özelkştirilmiştir... Lütfen başka... Siyasilerin atabileceğitek adıml AnkaraTicaret Odası, 8 bin 170 iş- letmeyi kapsayan bir anket yaptırı- yor... Başkentteki tüccarlara sorulan soruların sonunda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Siyasi partitere güvenenlerin oranı yüzde 3... Tüccariann yüzde 97'si partilere güvenmiyor... Hükümete güvenenlerin oranı yüzde 2... Tüc- cariann yüzde 98'i hükümete gü- venmiyor... Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gü- venenlerin oranı yüzde 1... Tüccaria- nn yüzde 99'uMeclis'e güvenmiyor... Yargıya güvenenlerin oranı yüzde 3... Tüccartarın yüzde 97'si yargıya güvenmiyor... Basına güvenenlerin oranı yüzde 6... Tüccariann yüzde 94'ü basına gü- venmiyor... Partiler, hükümet, Meclis, yargı, ba- sın, tüccariann gözünde güvenini yi- tirmiş... Bu tablo, ülkeyi yöneten siya- setin hezimetidir... öte yandan ülkeyi yöneten ekipten Mesut Yılmaz'ın, "ulusal güvenlik" kavramını eleştirmesinden sonra Genelkurmay'ın yanıtı üzerine par- - tisinin yönetimi bir açıklama yapı- L. yor. "Ülkenin gelecegi için gerekli olan ileri adımlann neler olduğuna ka- rar verecek tek merci, yüce millet ve onun kendisini temsil yetkisi verdıği ku- rumlardır." lyi de.. başkentteki tüccariarın yüz- de 99'u verdiği yetklyi geri almış... Si- zin atabileceğiniz tek adım ancak se- çim sandığına doğru olabiliri Çağdaşlaşma Yolunda > STO'lerin Engelleri Aşıhnalıdır Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAIS ÇYDD Genel Başkanı Hukuktoplumunda, hukuk dev- tetinde her türlü iş ve ilişki insan yapısı yasalar, yönetmelikler vb. herkes için geçerii yasal düzente- melerle yürütülür, yürütülmesi ge- rekir. Bu tür düzenlemeler, çeşitli ulus- larda ve uluslararası biriiktelikler- de çok eskilerden başlamıştır. Ba- zı üikelerin birkaç tümcelik anaya- salartayönetıldiğini, bazılannınsa neredeyse yazılı bir temel yasala- nnın bulunmadığını öğreniriz. Çağ- daşlaşan uluslar sürekli olarak ya- sa ve yönetmeliklerini gözden ge- çirerekeskımişlerini yenıler, çağın gereklerine uygun yenilikler ekler- ler. Uluslann, topîumlann süreç içinde geçirdikleri farklı konum- larda (ihtilaller, ara rejimleri, bas- kıcı yönetimler vb...) var olan ya- save yönetmeliklere, tepkisel ne- denlerle aşın kısıtlayıcı ve geriye götürücü hükümler de eklenebilir. Bunlar cfeğişip düzeltilmedikçe, çaga ve gelişime uyarianmadıkça da yurüıiukteki uygulamalann çağ- dışı sarmalında sıkıştp kalınır. Bunlann en önemlilerinden biri de, 2908 sayılı Dernekler Yasa- a'dır. Bu konuda gerekli düzeltme ve çağa uyarlamalann yapılma- sında siyasetçiler ve yöneticiler dahil hemen herkes fikir birtiğin- deyse de çaüşmalann çok hızlı yü- rümediği açıktır. Bu yazıda yalnız- ca günumüzde çok gerekli oldu- ğu açıklık kazanmışolan bir durum- dan, SivilToplum Orgütleri'nin, za- man zaman, ülke sorunlanna çö- züm aramak, öneriler geliştirmek ve ortak araştırma ve uygulama- lara yönellk çabalannda önlerine çıkan "yasadışı" olarak damga- lanmaları konusundan söz edile- cektir. Demokrasinin ve katılımın geliştp gerçekleşebilmesi için STÖ'lerin, kendı bağımsız kimlik- lerinden ödün vermeden ve orga- nik bir bağ gerektirmeden, ülke, dünya, çevre, sağlık, ekonomi, egitim, kültür gibi ortak ve genel ya da çok özgün bir konudabirara- ya gelip çözüm önerilerini ya da tepkilerini oluşturmaları, bunu yö- neticilere ve topluma sunmaları gerekmektedir. Bu birlikteliğtn gündemdeki be- lirli konularia sınırlı olması, kişi ve kurumlan sürekli olarak bağlama- ması, kendi özgür proje ve prog- ramlannı etkitememesi ana koşul- dur. Bu gibi birliktelikler, son dö- nemlerin moda deyişiyle "plat- form", "birlik" ya da benzeri söz- cüklerte adlandınlmaktadırlar. Son on yrt içinde, kısayadauzun ömür- lü yüzlerce platformda STÖ'ler bir ,araya gelmekte, bunlann bir kıs- •mt da yerel yönetimler ve mülki .idare amirlen'nin (MİA) öncülüğün- de gerçekleşmektedir. (Çevre, ço- cuk, ınsan hakları, sanat...) , Bütün bu "çözüm arayışı" çalış- malan, kamuoyunun ve basının .gözteri önünde yapılmakta ve öne- riler bu kanalla topluma ve yöne- ticilere iletilmektedir. 1 Avrupa Birliği'ne giriş aşama- sında, ciddi STÖ'lerin variıgı, he- 'men hemen her konuda özgürce ,çalışabi\dıklen izleniminin verilme- •si, Türkiyemız için büyük önem ta- şımaktadır. Oysa yasalanmızda, yukanda açıklamaya çalıştığım, gevşek bırliktelikleri, yani "plat- form, biriik vb." şekilde bir araya gelişlerin gerekliliği ve vazgeçil- Imezliği, belki de eski dönemlerde •hiç olası sayılmadığından ya da 'baskı dönemlerinde her şeyin çok sıkı kontrol edilmesi gerektiği ön- yargısı nedeniyle, tam olarak algı- lanıp yerine oturtulamıyor, kolay- lıkla "yasadışı birtiktelik" olarak ni- telenebilıyor ve demokratikleşme- nin, çağdaşlaşmantn önünde, "De- mokles 'in kıhcı" gibi bir büyük en- gel oluşturuyor. Bugünkü yasalar, STÖ'lerin an- cak federasyon, kpnfederasyon gibi çok ciddi ve sürekMik gerek- tiren birliktelikleri dısında hiçbir birlikteliği tanımıyor. Oyleyse, de- ğil bir öncü STO'nün girişımiyle yapılan "çözüm arama - öneri ge- liştirme" platformlan, devletve çok sayıda STÖ'nün katılımıyla ger- çekleştirilmeye çalışılan iş ve güç birliği çalışmaları da "yasadışt bir- lıktelikler" kapsamına sokulabilir. Buradan anlaşılıyor ki var olan yasalar, çağın gelişmelerinin, top- lumun ve uluslararası sözleşme- lerin beklentilerinin çok, ama çok gerisindedir. Sorarım size, belli bir mantıkla kılı kırk yararak STÖ'ler- de uygulama suçlan arayan ve bu- nu atelacele yargıya götüren yasak- layıcı ve cezalandtncı sistemin uluslararası arenaya yansımalan ne olacaktır? "Türkiye, demokratikleşmenin temeli olan STÖ'lerin, çeşitliplat- fonviar altmda özgürce bir araya gelip sorunlan tartışmalannı ve çö- zümler üretmelerini engelleyip on- lan yasadışı ilan ediyor" yargısı, hangi kişi ve kurumları mutlu ede- cektir? Hükümetimizin, yaşanmakta olan bu olumsuzluklarm iarkında olarak, 27 Haziran 2001 'de emni- yete yazdığı ve ıçeriği, "STÖ'lere hoşgörûlü davramn, sonra AB'ce insan haklan ihlali olarak algılana- biliyor. Avrupa İnsan Haklan Söz- leşmesi'ne taraf olmamız nede- niyle bu sözleşme iç hukukumuzun bir parçası durumundadır... Ülke- mizde sosyal adalet ve toplumsa! banş ortamının sağlanabilmesi, si- vil toplum örgütleri ile idarenin uyumlu ve hoşgörûlü yaklaşımla- n ile mümkün olabilecektir STÖ'ler ile ilgili mevzuatta Avrupa Biriiği ölçütlerindeki yasal düzenlemeler yapılıncaya kadarbu konudaki ıda- ri uygulamalann yenıden gözden geçirilmesı gerekmekte, mûflöamir- lerimizin ve emniyet yetkililerimizin idari kararlaralırken bunlann ulus- lararası yansımalannı da gözonün- de bulundurmalan önem taşımak- tadır" şeklindeki uyansı umurt ve- rici bir gelişme. Ancak uygulama- larabakarsak STÖ'lerin kendi ara- lannda ya da zaman zaman yerel yönetimler ve MlA'larla ortak ça- lışmalar yapabilmelerinin önünde- kı "yasadışılık" engelini aşamıyor. Sırada Anayasa, Siyasal Parti- ler ve Seçim Yasalan'nın çağa uy- durulmasi var. Bunlarla birlikte Der- nekler ve Vakıflar Yasası'nın da, ivedilikie, en azından uygar ülke- lerdeki esnekliğe kavuşması ve zora koşmaların kaldınlması gere- kiyor. Aylarca, hatta yıllarca süre- bilecek bir konu paketi bu. Bu ça- lışmanın da, 15 günde çıkanian 15 yasamız kadar hızla gerçek- leşmesini diliyoruz. Bunun yanın- da, STÖ'lerin tüzelkişilık oluştur- madan, zaman zaman, çeşitli ko- nularda çalışmak, fikir ve öneri üretmek, ortak proje yapmak üze- re platform, birlik, koza, grup vb. adlar altında esnek birliktelikler halinde bir araya gelebilmelerinin önünün ivedilikle açılması ve "ya- sadışılık" damgasından kurtulma- sı ülkemizin gelecegi açısından yaşamsal bir önem kazanmıştır. Uzun sürebilecek bir yasa de- ğişiminden önce ve hemen, bu konuyu rahatlatan bir düzenleme gerekmektedir. AB'nin müfettişlerinin (!) bir de bu konuda bizleri kınaması için el- lerine yeni bir koz vermemeliyiz. KİM KtME DUM DUMA BEMÇ AK behîcak(â turk.net ÇİZGlLİK KÂMtL MASARACI ^ KEDt LEVO APTÜLİKA B-posta aptulikaelcioğlu(a hot.mail.com. BULUT BEBEK NUBAY çtFTçt bututbebekCahotmail.com Nere1erv£ey5tn? TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN lOAğustos GREENH//CH GÖZLEMEI/f İ6?5'7B Bu&ÜU, lnetLTE&E'Oeici ÜHUJ (fe«//Vİç) 6&ZUEMEVI *ÇILOI- K&AL B- SM/ZİYLE, OEHIZCH.İK 1Ç1N <5£«f*£A/ VII.CHS HA&rALAte/kllN Ç.IKAIHLABIIMSSİ KUfZULMUŞTV. İLEBKİ YÜaY(t.LA&DA, DA H4U-E7 KUYZLHO-U YILPIZINA ADI VERLN HAU3Y 'İN O£ &ULUNPU&U YÖN£- ŞD&L£CEIcr/. -I8&* 'TB, BÜ- TÜN OÛNYA TAfiAFlNOAN ONAYLANAN Şİ£ KA&UUA, Gee£NWlCH GÖZLEM&/İ'NİU BU LJJNPUSu NOKT», etAÇLANGtÇ MEGİP>YeNİ~ MİMYBOYIAM~) 6ECTİ&İ YE& OCARAK B£- r. Sa ANKARA...ANKA... MÜgERREF HEKIMOCLTT GündemdeYeniDostlap Şlfo Mehmet'i tanımıyorduk, neredeyse akra- ba olduk. Davranışını saygıyla selamlıyor, top- lumdaki güzel dönüşümün kanıtı diye yorumlu- yoruz şimdi. Kimi dostlanm da soruyor, bu güzel olayın miman kim acaba? Doğrudan Mehmet özdilek mi, Fatih Terim mi, Suna Kıraç mı yok- sa? Güzel ürünler sevgiyle, güvenle, ortak emekle oluşuyor her zaman. Eğitim gönüllüleri tüm ça- lışmalarında bu gerçeği vurguluyor bence. Para- nın her şey olmadığını, başka değerlerin de var- lığmı kanıtlıyor zarif biçimde. Kısa sürede deprem bölgesinde ya da Anadolu'da bir yerde yükselen dev boyutlu yapıtlann gizemi bu kuşkusuz. Eğitim gönüllüleri vererek alıyorlar! • • • Dost söyleşilerinde Süreyya Ayhan'ın adı da çok geçiyor kaç gündür. Her şeyden önce yüre- ği, yanşmaya çaltşmadan girerek soluğunu, ye- teneğini duyurması nedeniyle. Dahası var, olanak bulsaydı, çalışsaydı, gelişseydi belli bir eğitimle solusaydı bu genç atlet de başka bir konumda olacaktı bugün. Yakında onu da kutlayacağız. Bugün tomurcuğun filizini gördük ancak, biraz ça- ba ve destekle çiçek de açacak kuşkusuz. Oz- değerierimizi tanısak, geliştirsek başkaları da bi- zi daha iyi tanır ama bu yolda çok şey yitirdik. * • • Zehra Çırak'ı duydunuz, tanıdınız mı? Bir göç- men kızı. Üç yaşında gitmiş Almanya'ya, şimdi 40'larda. önemli bir yayıneviyle çalışan bir Türk ozanı. Almanca yazıyor şiirierini. Küçük bir kız- ken geliyor Karlsruhe'ye. Kozmetikçi oluyor. 20 yaşında Jürgen Güntner ile evleniyor. Giderek ünlenen bir ozan oluyor. Bir de ödül alıyor, ana- dili Almanca olmayanlan özendirme ödülü. Son- ra da A. Fon Chamisso ödülü. Kocası heykeller yapıyor, o şiirler yazıyor, güzel, mutlu bir yaşam ama biz hiç tanımıyoruz bu Türk ozanını. Açıklamam gerekir, ben de biF süre önce Ner- min'den duyarak tanıdım bu ozanımızı. Okurla- nmıza da tanıtmak istedim. Hoş bir insan. Ner- min ile ortak yanımız bu. Sevdiklerimizi herkes ta- nısın, sevsin isteriz. Her yaştan, her daldan dost- larımız arasında köprüler kurar, güzel örgütleni- riz. Evde kaldığım günlerde çok güzel sesler duy- dum bu örgütten. Yıllann ötesinden seslenişler, kimler katıldt, geçmişle gelecekbütünleşiverdi. Iş- te biraz önce de Profesör Doktor Edip Çelik ses- lendi. 1950'lerin sonunda Akşam gazetesi sabah yayımlanmaya başladığı zaman yaşadığımız gün- leri anımsadık. Ben köşe yazarıyım, Edip başya- zar. Sonra değişimler.-dönüşümler, bugüne gel- dik, yannlara yöneldik. Yarınlara merhaba. Daha güzel günler yaşamak umuduyla. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Keçeden .. yapılmış ça- dır. 2/ Man- 2 tık... Yaprak- 3 lann düz ve 4 parlak bölü- mü. 3/ En uzunkoşuda- h. 4/ Bir dizi çelik dilden oluşanvevu- rularak çah- nan bir çalgı. 5/ Oruç Aruoba'mn düzya- 1 zıyapıtı... Hampet- 2 rolündamıtmaûrün- 3 lerinden biri. 6/ Es- ki dilde kış... "Gö- zümde bir damla — deniz olup taşıyor" (Ö.B.Uşakh). 7/ " - - Serezli": Tiyatro g , oyuncumuz... Ağız mukozasında oluşan yüzeysel yara. 8/ Avcı ku- lübesi... Fert. 9/ Müzikte armoni kurallanna gö- re üst üste bindirilmiş sesler... Henüz mayalan- mamış üzüm suyu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kırlangıç balığınınküçüğü... Baryum elemen- tinin simgesi. 2/ Notada durak işareti... Bir nes- neye zorunlu olarakbağlı olmayan ve onun özün- de bulunmayan nitelik. 3/ Türkiye'den göçen Yu- nanhlann oluşturduğu müzik türii. 4/ Bayındır- lık... Kakım da denilen kürk hayvanı. 5/ Istek, amaç... Avrupa Birliği'nin kısa yazıhşı. 6/Utuk- lar... Uğraş. 7/ Sırtmda büyûk dikenleri olan bir balık... Katışıksız, saf. 8/Yeryüzûnünyaklaşık 80 km üstûnden başlayan yukan atmosfer katmanı. 9/ Iki tarla arasmdaki sınır... Çinko. EYÜPASLÎYE2.HUKUK MAHKEMESt HÂKÎMLİĞl'NDEN 2000/802 Esas / 2001/559 Karaı Davacı Ismet Çetinalp vekili Av. Hüseyin Vural tarafmdan davah Nıhal Çetinalp aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık yaıgılamasv sonunda: Davacı- tun davasının kabulüne, lstanbul ilı, Eyüp ilçesi, Merkez mah. Ciltno: 13,Haneno:2213'tenüfusakayıtlibulunanHİ- dayet ve Fatma oğlu, 01.05.1974 dogumlu lsmet Çetinalp ile aynı yerde nüfiısa kayıtlı bulunan Kazım ve Ayşe kızı, 10.10.1979 doğumluNihal Çetinalp'inboşanmalarma,müş- terek çocuklat 30.7.1997 doğumlu Onur Fevzi ile 14.8.1998 doğumlu Fatma'nın velayetlerinin davacı babaya verilmesi- ne, Onur Fevzi ve Fatma'nın her ayın 2. ve 4. Pazaı günü sa- at 10.00'dan saat 17.00'ye kadar, dini bayramlann 3. günü sa- at 10.00'dan, saat 17.OO'ye kadar, her yüın Temmuz ayının 1 günü saat 10.00'dan 20. günü saat 17.00'ye kadar davalı an- ne ile görüstürülmelerine, çocuklar ile davalı anne aıasmda bu şekilde şahsi münasebet tesisine, vazgeçildiginden dava- cının manevi tazminat talebinin reddine, dava tarihi olan 11.10.2000 tarihinden itibaren aylık 25.000.000.- TL. tedbir nafakasının davacıdan almıp. davalıya venlmesıne, hükmün kesinleşmesuıe kadar devamına, karât venlmis, olup, adı ge- çen davalı Nihal Çetinalp'in lstanbul, Hasköy, Ömektepe, 2. Etibask Çad. No: 2 D. 6 adresinde ikamet etmekte ıken teb- ligata yararkesvn ve açık adteslennın tespit edilemediğınden, mahkemenuzin 2000/802 Esas, 2001/559 karar sayılı karan- nın gazetede ilanyoluyla ılgilisine tebliğine kaıar verilmiştir. Adı geçen Nihal Çetinalp'in iş bu karan ilanın gazetede yayımı tarihinden itibaten 15 günlük süre zarfında temyiz edebilecekleri, aksi takdirde mahkerne karannın kendisine tebliğ edilmış sayüacagı ve karann kesınleştinleceği ilan olu- nur. 19.07.2001. Basın. 45935
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle