Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ĞUSTOS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
3
B
bo
a 1W: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik poste <tenkawn8cumhuriyst£0<n.tr
- Ingittem'de devletleştirme
başlamış...
"Amçrika, bizim buralarda
çoktan başlattı bilel"
Danıştay'da
Bergama karan
öncesi Devlet Bakanı
Hüsamettin Özkan'ın
Danıştay Nöbetçi
Daire Başkanı Ender
Çetinkaya'ya
yaptğı
ziyaretle ilgili
olarak
Ankara'daki bir
hukukçu
dostumuzdan ilginç
bir değerlendirme
aldık...
Çetinkaya, Özkan'ın
ziyaretinin 5. Daire
Başkanlığı'na seçilişini
kutlama ve Danıştay'ın
taşınması planlanan
yeni binayla ilgili
olduğunu söylemişti...
Hukukçu dostumuz
ise Özkan'ın
Çetinkaya'yı ziyareti
kutlama amaçlı ise en
az altı aylık bir
gecikmenin söz
konusu olduğunu ye
halen asansör dahil
büyük bir tadilat
çalışması yapılan,
mobilyalan değiştirilen
Danıştay'ın yeni bir
binaya taşınmasına da
anlam veremediğini
şöyledi.
Özkan'ın yeni bina
konusunu Danıştay
Başkanı Nuri Alan'la
paylaşmaması da
doğrusu bizim
dikkatimizi çekmişti.
am da Milliyetçi Hareket Partisi Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bah-
çeli'nin, Erciyes'te "kurultay" için dağa
çıkıp "Milliyetçi hareketi karalamaya kal-
kışanlara gerekli yerde gerekli cevap verilecektir"
dediği sıradaErbilTuşalp'in "Bozkurtlar, Töreden
Partiye" kitabı çıktı.
Tuşalp, yirminci kitabı "Bozkurtlar"da, yakın ta-
rihin belli bir kesitini ele alıyor ve belleklerden si-
linmek istenen korkuyla dokunmuş bir örgüyü sor-
guluyor... Tuşalp'in yaptığı, ırkçılıgın ve milliyetçi-
liğin şiddetin ayrılmaz bir parçası olduğunu neden
sonuç ilişkisiyle ortaya koyan belgesel bir çalışma
aynızamanda...
Şimdiyedekyanıtlanmayan birçoksorunun kar-
şılığtnın arandığı kitapta sorular soruları izliyor.
19 Nisan 1999 seçimlerinden birkaç gün sonra
Rahşan Ecevit, olası koalisyon ortağı partiyi 'can
Bozkurtlar
yakıp can almakla' suçlayan ünlü konuşmasını ni-
çin yaptı; 1970'lerin ortalannda solcu gençlere 'asıl
onlarfaşist' diyen Bülent Ecevit 1990'lannsonun-
da MHP'li ülkücülerle nasıl ortak oldu; 57. hükü-
met kurulmadan önce Ecevitler'in önüne konan
dosyada neler vardı?
Alparslan Türkeş, partililerin kanştığı siyasi ci-
nayetler için ne dedi; Türkeş'in 'Süleyman Demi-
rel umursamadı' dediği cinayet neyi anlatıyordu?
MHP'deki değişimi Türkeş mi, Bahçeli mi başlat-
tr, Muhsin Yazıcıoglu ve Muharrem Şemşek, Tür-
keş'ten hangi nedenle koptular? MHR siyasi tari-
hin en kapsamh ihbarını kim için yaptı; 1968'lerde
Milli Türk Talebe Biriiği'nde başlayıp 2000'lerde
Hizbullah'ta noktalanan süreçte yer alan ülkücüler
kimler; hangi olaylara karıştılar?
1 Mayıs'tan Maraş kıyımına, Abdi Ipekçi'den
Uğur Mumcu'ya uzanan siyasi cinayetlerde adı
geçen MHP'Iİ Bozkurtlar kimler? MHP ve Ülkücü
Kuruluşlar Davası soruşturmasını saptıran Milli Gü-
venlik Konseyi üyesi, sıkıyönetim komutanı; Tür-
keş'e 'Iktidara gelince ilk işim seni cezaevinden çı-
karmak olacak' diye mektup yazan devlet ve siya-
set adamı kimdi?
Bahçeli'den Ramiz Ongun'a, Abdullah Çat-
lı'dan, Muhsin Yazıcıoglu'na, Ibrahim Çiftçi'den,
Haluk Kırcı'ya kadar uzanan lider kadronun katıl-
dığı eylemler neler?
Meral Akşener'den Mehmet Ağara, Ayvaz
Gokdemir den, Cetal Adan'a, ismail Köse'den Be-
klr Aksoy'a 'ülkücü uç beyleri' hangi partiye, na-
sıl sızdı?
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuc? yahoo.com
Saym abonemiz aradığunz istikametteki bütün hatlar
özelkştirilmiştir... Lütfen başka...
Siyasilerin atabileceğitek adıml
AnkaraTicaret Odası, 8 bin 170 iş-
letmeyi kapsayan bir anket yaptırı-
yor... Başkentteki tüccarlara sorulan
soruların sonunda ortaya şöyle bir
tablo çıkıyor:
Siyasi partitere güvenenlerin oranı
yüzde 3... Tüccariann yüzde 97'si
partilere güvenmiyor... Hükümete
güvenenlerin oranı yüzde 2... Tüc-
cariann yüzde 98'i hükümete gü-
venmiyor...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gü-
venenlerin oranı yüzde 1... Tüccaria-
nn yüzde 99'uMeclis'e güvenmiyor...
Yargıya güvenenlerin oranı yüzde
3... Tüccartarın yüzde 97'si yargıya
güvenmiyor... Basına güvenenlerin
oranı yüzde 6...
Tüccariann yüzde 94'ü basına gü-
venmiyor...
Partiler, hükümet, Meclis, yargı, ba-
sın, tüccariann gözünde güvenini yi-
tirmiş... Bu tablo, ülkeyi yöneten siya-
setin hezimetidir...
öte yandan ülkeyi yöneten ekipten
Mesut Yılmaz'ın, "ulusal güvenlik"
kavramını eleştirmesinden sonra
Genelkurmay'ın yanıtı üzerine par-
- tisinin yönetimi bir açıklama yapı-
L. yor. "Ülkenin gelecegi için gerekli
olan ileri adımlann neler olduğuna ka-
rar verecek tek merci, yüce millet ve
onun kendisini temsil yetkisi verdıği ku-
rumlardır."
lyi de.. başkentteki tüccariarın yüz-
de 99'u verdiği yetklyi geri almış... Si-
zin atabileceğiniz tek adım ancak se-
çim sandığına doğru olabiliri
Çağdaşlaşma Yolunda >
STO'lerin Engelleri Aşıhnalıdır
Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAIS
ÇYDD Genel Başkanı
Hukuktoplumunda, hukuk dev-
tetinde her türlü iş ve ilişki insan
yapısı yasalar, yönetmelikler vb.
herkes için geçerii yasal düzente-
melerle yürütülür, yürütülmesi ge-
rekir.
Bu tür düzenlemeler, çeşitli ulus-
larda ve uluslararası biriiktelikler-
de çok eskilerden başlamıştır. Ba-
zı üikelerin birkaç tümcelik anaya-
salartayönetıldiğini, bazılannınsa
neredeyse yazılı bir temel yasala-
nnın bulunmadığını öğreniriz. Çağ-
daşlaşan uluslar sürekli olarak ya-
sa ve yönetmeliklerini gözden ge-
çirerekeskımişlerini yenıler, çağın
gereklerine uygun yenilikler ekler-
ler. Uluslann, topîumlann süreç
içinde geçirdikleri farklı konum-
larda (ihtilaller, ara rejimleri, bas-
kıcı yönetimler vb...) var olan ya-
save yönetmeliklere, tepkisel ne-
denlerle aşın kısıtlayıcı ve geriye
götürücü hükümler de eklenebilir.
Bunlar cfeğişip düzeltilmedikçe,
çaga ve gelişime uyarianmadıkça
da yurüıiukteki uygulamalann çağ-
dışı sarmalında sıkıştp kalınır.
Bunlann en önemlilerinden biri
de, 2908 sayılı Dernekler Yasa-
a'dır. Bu konuda gerekli düzeltme
ve çağa uyarlamalann yapılma-
sında siyasetçiler ve yöneticiler
dahil hemen herkes fikir birtiğin-
deyse de çaüşmalann çok hızlı yü-
rümediği açıktır. Bu yazıda yalnız-
ca günumüzde çok gerekli oldu-
ğu açıklık kazanmışolan bir durum-
dan, SivilToplum Orgütleri'nin, za-
man zaman, ülke sorunlanna çö-
züm aramak, öneriler geliştirmek
ve ortak araştırma ve uygulama-
lara yönellk çabalannda önlerine
çıkan "yasadışı" olarak damga-
lanmaları konusundan söz edile-
cektir. Demokrasinin ve katılımın
geliştp gerçekleşebilmesi için
STÖ'lerin, kendı bağımsız kimlik-
lerinden ödün vermeden ve orga-
nik bir bağ gerektirmeden, ülke,
dünya, çevre, sağlık, ekonomi,
egitim, kültür gibi ortak ve genel
ya da çok özgün bir konudabirara-
ya gelip çözüm önerilerini ya da
tepkilerini oluşturmaları, bunu yö-
neticilere ve topluma sunmaları
gerekmektedir.
Bu birlikteliğtn gündemdeki be-
lirli konularia sınırlı olması, kişi ve
kurumlan sürekli olarak bağlama-
ması, kendi özgür proje ve prog-
ramlannı etkitememesi ana koşul-
dur. Bu gibi birliktelikler, son dö-
nemlerin moda deyişiyle "plat-
form", "birlik" ya da benzeri söz-
cüklerte adlandınlmaktadırlar. Son
on yrt içinde, kısayadauzun ömür-
lü yüzlerce platformda STÖ'ler bir
,araya gelmekte, bunlann bir kıs-
•mt da yerel yönetimler ve mülki
.idare amirlen'nin (MİA) öncülüğün-
de gerçekleşmektedir. (Çevre, ço-
cuk, ınsan hakları, sanat...)
, Bütün bu "çözüm arayışı" çalış-
malan, kamuoyunun ve basının
.gözteri önünde yapılmakta ve öne-
riler bu kanalla topluma ve yöne-
ticilere iletilmektedir.
1
Avrupa Birliği'ne giriş aşama-
sında, ciddi STÖ'lerin variıgı, he-
'men hemen her konuda özgürce
,çalışabi\dıklen izleniminin verilme-
•si, Türkiyemız için büyük önem ta-
şımaktadır. Oysa yasalanmızda,
yukanda açıklamaya çalıştığım,
gevşek bırliktelikleri, yani "plat-
form, biriik vb." şekilde bir araya
gelişlerin gerekliliği ve vazgeçil-
Imezliği, belki de eski dönemlerde
•hiç olası sayılmadığından ya da
'baskı dönemlerinde her şeyin çok
sıkı kontrol edilmesi gerektiği ön-
yargısı nedeniyle, tam olarak algı-
lanıp yerine oturtulamıyor, kolay-
lıkla "yasadışı birtiktelik" olarak ni-
telenebilıyor ve demokratikleşme-
nin, çağdaşlaşmantn önünde, "De-
mokles 'in kıhcı" gibi bir büyük en-
gel oluşturuyor.
Bugünkü yasalar, STÖ'lerin an-
cak federasyon, kpnfederasyon
gibi çok ciddi ve sürekMik gerek-
tiren birliktelikleri dısında hiçbir
birlikteliği tanımıyor. Oyleyse, de-
ğil bir öncü STO'nün girişımiyle
yapılan "çözüm arama - öneri ge-
liştirme" platformlan, devletve çok
sayıda STÖ'nün katılımıyla ger-
çekleştirilmeye çalışılan iş ve güç
birliği çalışmaları da "yasadışt bir-
lıktelikler" kapsamına sokulabilir.
Buradan anlaşılıyor ki var olan
yasalar, çağın gelişmelerinin, top-
lumun ve uluslararası sözleşme-
lerin beklentilerinin çok, ama çok
gerisindedir. Sorarım size, belli bir
mantıkla kılı kırk yararak STÖ'ler-
de uygulama suçlan arayan ve bu-
nu atelacele yargıya götüren yasak-
layıcı ve cezalandtncı sistemin
uluslararası arenaya yansımalan
ne olacaktır?
"Türkiye, demokratikleşmenin
temeli olan STÖ'lerin, çeşitliplat-
fonviar altmda özgürce bir araya
gelip sorunlan tartışmalannı ve çö-
zümler üretmelerini engelleyip on-
lan yasadışı ilan ediyor" yargısı,
hangi kişi ve kurumları mutlu ede-
cektir?
Hükümetimizin, yaşanmakta
olan bu olumsuzluklarm iarkında
olarak, 27 Haziran 2001 'de emni-
yete yazdığı ve ıçeriği, "STÖ'lere
hoşgörûlü davramn, sonra AB'ce
insan haklan ihlali olarak algılana-
biliyor. Avrupa İnsan Haklan Söz-
leşmesi'ne taraf olmamız nede-
niyle bu sözleşme iç hukukumuzun
bir parçası durumundadır... Ülke-
mizde sosyal adalet ve toplumsa!
banş ortamının sağlanabilmesi, si-
vil toplum örgütleri ile idarenin
uyumlu ve hoşgörûlü yaklaşımla-
n ile mümkün olabilecektir STÖ'ler
ile ilgili mevzuatta Avrupa Biriiği
ölçütlerindeki yasal düzenlemeler
yapılıncaya kadarbu konudaki ıda-
ri uygulamalann yenıden gözden
geçirilmesı gerekmekte, mûflöamir-
lerimizin ve emniyet yetkililerimizin
idari kararlaralırken bunlann ulus-
lararası yansımalannı da gözonün-
de bulundurmalan önem taşımak-
tadır" şeklindeki uyansı umurt ve-
rici bir gelişme. Ancak uygulama-
larabakarsak STÖ'lerin kendi ara-
lannda ya da zaman zaman yerel
yönetimler ve MlA'larla ortak ça-
lışmalar yapabilmelerinin önünde-
kı "yasadışılık" engelini aşamıyor.
Sırada Anayasa, Siyasal Parti-
ler ve Seçim Yasalan'nın çağa uy-
durulmasi var. Bunlarla birlikte Der-
nekler ve Vakıflar Yasası'nın da,
ivedilikie, en azından uygar ülke-
lerdeki esnekliğe kavuşması ve
zora koşmaların kaldınlması gere-
kiyor. Aylarca, hatta yıllarca süre-
bilecek bir konu paketi bu. Bu ça-
lışmanın da, 15 günde çıkanian
15 yasamız kadar hızla gerçek-
leşmesini diliyoruz. Bunun yanın-
da, STÖ'lerin tüzelkişilık oluştur-
madan, zaman zaman, çeşitli ko-
nularda çalışmak, fikir ve öneri
üretmek, ortak proje yapmak üze-
re platform, birlik, koza, grup vb.
adlar altında esnek birliktelikler
halinde bir araya gelebilmelerinin
önünün ivedilikle açılması ve "ya-
sadışılık" damgasından kurtulma-
sı ülkemizin gelecegi açısından
yaşamsal bir önem kazanmıştır.
Uzun sürebilecek bir yasa de-
ğişiminden önce ve hemen, bu
konuyu rahatlatan bir düzenleme
gerekmektedir.
AB'nin müfettişlerinin (!) bir de
bu konuda bizleri kınaması için el-
lerine yeni bir koz vermemeliyiz.
KİM KtME DUM DUMA BEMÇ AK behîcak(â turk.net
ÇİZGlLİK KÂMtL MASARACI
^
KEDt LEVO APTÜLİKA B-posta aptulikaelcioğlu(a hot.mail.com.
BULUT BEBEK NUBAY çtFTçt bututbebekCahotmail.com
Nere1erv£ey5tn?
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN lOAğustos
GREENH//CH GÖZLEMEI/f
İ6?5'7B Bu&ÜU, lnetLTE&E'Oeici ÜHUJ
(fe«//Vİç) 6&ZUEMEVI *ÇILOI- K&AL B-
SM/ZİYLE, OEHIZCH.İK 1Ç1N <5£«f*£A/ VII.CHS
HA&rALAte/kllN Ç.IKAIHLABIIMSSİ
KUfZULMUŞTV. İLEBKİ YÜaY(t.LA&DA,
DA H4U-E7 KUYZLHO-U YILPIZINA ADI VERLN
HAU3Y 'İN O£ &ULUNPU&U YÖN£-
ŞD&L£CEIcr/. -I8&* 'TB, BÜ-
TÜN OÛNYA TAfiAFlNOAN ONAYLANAN Şİ£
KA&UUA, Gee£NWlCH GÖZLEM&/İ'NİU BU
LJJNPUSu NOKT», etAÇLANGtÇ MEGİP>YeNİ~
MİMYBOYIAM~) 6ECTİ&İ YE& OCARAK B£-
r. Sa
ANKARA...ANKA...
MÜgERREF HEKIMOCLTT
GündemdeYeniDostlap
Şlfo Mehmet'i tanımıyorduk, neredeyse akra-
ba olduk. Davranışını saygıyla selamlıyor, top-
lumdaki güzel dönüşümün kanıtı diye yorumlu-
yoruz şimdi. Kimi dostlanm da soruyor, bu güzel
olayın miman kim acaba? Doğrudan Mehmet
özdilek mi, Fatih Terim mi, Suna Kıraç mı yok-
sa?
Güzel ürünler sevgiyle, güvenle, ortak emekle
oluşuyor her zaman. Eğitim gönüllüleri tüm ça-
lışmalarında bu gerçeği vurguluyor bence. Para-
nın her şey olmadığını, başka değerlerin de var-
lığmı kanıtlıyor zarif biçimde. Kısa sürede deprem
bölgesinde ya da Anadolu'da bir yerde yükselen
dev boyutlu yapıtlann gizemi bu kuşkusuz.
Eğitim gönüllüleri vererek alıyorlar!
• • •
Dost söyleşilerinde Süreyya Ayhan'ın adı da
çok geçiyor kaç gündür. Her şeyden önce yüre-
ği, yanşmaya çaltşmadan girerek soluğunu, ye-
teneğini duyurması nedeniyle. Dahası var, olanak
bulsaydı, çalışsaydı, gelişseydi belli bir eğitimle
solusaydı bu genç atlet de başka bir konumda
olacaktı bugün. Yakında onu da kutlayacağız.
Bugün tomurcuğun filizini gördük ancak, biraz ça-
ba ve destekle çiçek de açacak kuşkusuz. Oz-
değerierimizi tanısak, geliştirsek başkaları da bi-
zi daha iyi tanır ama bu yolda çok şey yitirdik.
* • •
Zehra Çırak'ı duydunuz, tanıdınız mı? Bir göç-
men kızı. Üç yaşında gitmiş Almanya'ya, şimdi
40'larda. önemli bir yayıneviyle çalışan bir Türk
ozanı. Almanca yazıyor şiirierini. Küçük bir kız-
ken geliyor Karlsruhe'ye. Kozmetikçi oluyor. 20
yaşında Jürgen Güntner ile evleniyor. Giderek
ünlenen bir ozan oluyor. Bir de ödül alıyor, ana-
dili Almanca olmayanlan özendirme ödülü. Son-
ra da A. Fon Chamisso ödülü. Kocası heykeller
yapıyor, o şiirler yazıyor, güzel, mutlu bir yaşam
ama biz hiç tanımıyoruz bu Türk ozanını.
Açıklamam gerekir, ben de biF süre önce Ner-
min'den duyarak tanıdım bu ozanımızı. Okurla-
nmıza da tanıtmak istedim. Hoş bir insan. Ner-
min ile ortak yanımız bu. Sevdiklerimizi herkes ta-
nısın, sevsin isteriz. Her yaştan, her daldan dost-
larımız arasında köprüler kurar, güzel örgütleni-
riz. Evde kaldığım günlerde çok güzel sesler duy-
dum bu örgütten. Yıllann ötesinden seslenişler,
kimler katıldt, geçmişle gelecekbütünleşiverdi. Iş-
te biraz önce de Profesör Doktor Edip Çelik ses-
lendi. 1950'lerin sonunda Akşam gazetesi sabah
yayımlanmaya başladığı zaman yaşadığımız gün-
leri anımsadık. Ben köşe yazarıyım, Edip başya-
zar. Sonra değişimler.-dönüşümler, bugüne gel-
dik, yannlara yöneldik. Yarınlara merhaba. Daha
güzel günler yaşamak umuduyla.
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3
1 2
SOLDANSAĞA:
1/ Keçeden ..
yapılmış ça-
dır. 2/ Man-
2
tık... Yaprak- 3
lann düz ve 4
parlak bölü-
mü. 3/ En
uzunkoşuda-
h. 4/ Bir dizi
çelik dilden
oluşanvevu-
rularak çah-
nan bir çalgı. 5/ Oruç
Aruoba'mn düzya- 1
zıyapıtı... Hampet- 2
rolündamıtmaûrün- 3
lerinden biri. 6/ Es-
ki dilde kış... "Gö-
zümde bir damla —
deniz olup taşıyor"
(Ö.B.Uşakh). 7/ " -
- Serezli": Tiyatro g ,
oyuncumuz... Ağız
mukozasında oluşan yüzeysel yara. 8/ Avcı ku-
lübesi... Fert. 9/ Müzikte armoni kurallanna gö-
re üst üste bindirilmiş sesler... Henüz mayalan-
mamış üzüm suyu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kırlangıç balığınınküçüğü... Baryum elemen-
tinin simgesi. 2/ Notada durak işareti... Bir nes-
neye zorunlu olarakbağlı olmayan ve onun özün-
de bulunmayan nitelik. 3/ Türkiye'den göçen Yu-
nanhlann oluşturduğu müzik türii. 4/ Bayındır-
lık... Kakım da denilen kürk hayvanı. 5/ Istek,
amaç... Avrupa Birliği'nin kısa yazıhşı. 6/Utuk-
lar... Uğraş. 7/ Sırtmda büyûk dikenleri olan bir
balık... Katışıksız, saf. 8/Yeryüzûnünyaklaşık 80
km üstûnden başlayan yukan atmosfer katmanı.
9/ Iki tarla arasmdaki sınır... Çinko.
EYÜPASLÎYE2.HUKUK
MAHKEMESt HÂKÎMLİĞl'NDEN
2000/802 Esas / 2001/559 Karaı
Davacı Ismet Çetinalp vekili Av. Hüseyin Vural tarafmdan
davah Nıhal Çetinalp aleyhine açılan boşanma davasının
mahkememizde yapılan açık yaıgılamasv sonunda: Davacı-
tun davasının kabulüne, lstanbul ilı, Eyüp ilçesi, Merkez
mah. Ciltno: 13,Haneno:2213'tenüfusakayıtlibulunanHİ-
dayet ve Fatma oğlu, 01.05.1974 dogumlu lsmet Çetinalp ile
aynı yerde nüfiısa kayıtlı bulunan Kazım ve Ayşe kızı,
10.10.1979 doğumluNihal Çetinalp'inboşanmalarma,müş-
terek çocuklat 30.7.1997 doğumlu Onur Fevzi ile 14.8.1998
doğumlu Fatma'nın velayetlerinin davacı babaya verilmesi-
ne, Onur Fevzi ve Fatma'nın her ayın 2. ve 4. Pazaı günü sa-
at 10.00'dan saat 17.00'ye kadar, dini bayramlann 3. günü sa-
at 10.00'dan, saat 17.OO'ye kadar, her yüın Temmuz ayının 1
günü saat 10.00'dan 20. günü saat 17.00'ye kadar davalı an-
ne ile görüstürülmelerine, çocuklar ile davalı anne aıasmda
bu şekilde şahsi münasebet tesisine, vazgeçildiginden dava-
cının manevi tazminat talebinin reddine, dava tarihi olan
11.10.2000 tarihinden itibaren aylık 25.000.000.- TL. tedbir
nafakasının davacıdan almıp. davalıya venlmesıne, hükmün
kesinleşmesuıe kadar devamına, karât venlmis, olup, adı ge-
çen davalı Nihal Çetinalp'in lstanbul, Hasköy, Ömektepe, 2.
Etibask Çad. No: 2 D. 6 adresinde ikamet etmekte ıken teb-
ligata yararkesvn ve açık adteslennın tespit edilemediğınden,
mahkemenuzin 2000/802 Esas, 2001/559 karar sayılı karan-
nın gazetede ilanyoluyla ılgilisine tebliğine kaıar verilmiştir.
Adı geçen Nihal Çetinalp'in iş bu karan ilanın gazetede
yayımı tarihinden itibaten 15 günlük süre zarfında temyiz
edebilecekleri, aksi takdirde mahkerne karannın kendisine
tebliğ edilmış sayüacagı ve karann kesınleştinleceği ilan olu-
nur. 19.07.2001. Basın. 45935