25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gSAYFA «14 CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2001 CUMA KULTUR kulturfo cumhuriyet.com.tr Mehmet Açar'a göre 'Siyah Hatıralar Denizi9 birçok edebi geleneğin buluştuğu noktada duruyor Ikticlanıı yozLaşma süreciIBURCUGÜNÜŞEN A ^; Yıl 2128... Büyük salgmlar dev- '*. rinden sonra sekiz milyar insanını yi- ,n, tiren yeryüzünde, bireycilik çağı bit- miş, ulus-devletler ortadan kalkmış- -z tır. Artık dünya üzerindeki kısıth yi- rıryecek kaynaklannı paylaşmaktan ""• başka çaresi kalmayan yeryüzü sa- kinleri 'Biricşik Federasyonlar Par- • lamentosu'nu (BFP) kurarak yan- s ı komünal bır toplum yaratmışlardır. .•.Uzayda yaşayacak başka bir geze- ıi/ gen bulmaktan başka bir idealin kal- madığı yeryüzünde uzay araşürma- "'* lan yapan Soğuk Istasyon'daki iki bi- ~L lim adamı ıntihar eder. Genç bir mü- "'fettiş bu intihar vakalannı araştır- , mak üzere karlarla kaph karanlık bir ^ kuzey kenti olan Nordzest'e gelir. sr Ama bir süre sonra açıklanması ola- -? naksız olaylara tanık olmaya başlar. ^ Mehmet Açar. tletişim Yayınla- ~" n'ndan çıkan romanı 'Siyah Haüra- lar Denizi'yle, okuru yazın dünya- " sının büyük isımlerine göndermeler _c zinciri içinde fantastik, bilimkurgu- ı( ,.sal ve antiütopik bir dünyanın içine -F. sürüklüyor. -İ-. - Kafka'ya, Le Guin'e, Borges'e 1 göndermelerin olduğu 'Siyah Haü- r ralarDenizTniyazrnasürecindensöz eder misiniz? B MEHMET AÇAR - Romanı yaz- '., • maya başladığım ilk günlerde nasıl -'. bir şey diye soranlara, kafkaesk bir büımkurgu diyordum. Başlangıçta r ı- çok sevmiştim bu ifadeyi, hatta ki- ~ 5 tabın arka kapağında kullanmayı bi- I'.Ue önerecektim. Ama roman şekil- JK" lendikçe her tür tanımdan uzak dur- IP maya karar verdim. Önemli olan ro- ymanla okuru baş başa bırakmak, -eçünkü 'SiyahHaüralar DenizT ba- na göre birçok edebi geleneğin bu- ^ luştuğu bir noktada duruyor, hangi- c - sinindahabelirleyici olduğu okurun 1 ^yorumlanylaortayaçıkabilirancak. •^ Kafka elbette bunlardan biri. 'Şato' •fbir motif olarak dipten dibe hep se- eLsini duyursun istedim. Sonra Sta- nislavv Lem'in 'Solaris'i var, ona da -'taçık göndermeler var. Le Guin'e ya "' r da herhangi bir romamna açık bir T^gönderme yok, ama Le Guin en sev- •^ diğim bilimkurgu yazarlanndan bi- .- .ri. Türü ahp yenilemiş, ona çok cid- -i, di entelektüel bir içerik ve muhalif rr bir ruh kazandırmış bir yazar. Le -i» Guin ve Lem gibi yazarlan okuma- ' 6 v dan yirminci yüzyıl edebiyatının res- •"" f mini tam olarak çizmek imkânsız- P ^dır. Borges'e gelüıce... Günümüz ya- ,nfczarlannın bir kısmını çok etkilemiş •©« bir yazar. Benim için de aynı şey ge- ,ntçerli. Ne yazarsam yazayım, -bilim- nekurgu, polisiye ya da klasik roman- - Cj Borges ıle bir yazar olarak giriştiğim • tJ( hesaplaşmalanm hiç bitmeyecek ga- lıba... - Romanın içinde geçtiğj toplum- sal ve siyasi dünya sistemi günümü- ze göre birçok oiumlu niteliğe sahip. Ama şimdiki tüketim çügmlığunn yerini alan bir üretim çılğınhğı var ve işcinin emeğineyabancüaşması sürü- a yor. Federatif bir sistem olmasına karşın, muhaleferin özgür olmadığu totaliter \ anlan var. Bu anlamda ro- manın antiütopik bir roman olduğu- r nu söyleyebilir miyiz? 'Bilimkurgu bugünü anlaür' AÇAR - Antıütopya olduğu ke- sin. Ama karamsarltktan ziyade bu- • günündünyasındanduyulantedirgin- c liğin bir yansıması bu. Bilimkurgu bugünü anlatır. Benim sorunum da ıi'temelde bugünün dünyasıyla. Tü- ketim toplumunun öyle kolay kolay ı ıslahedilemeyecekbircanavaroldu- ğuna ve eninde sonunda dünyayı yi- yip bitireceğine inanıyorum. Roman da işte tam bu noktada başlıyor, tü- ketim toplumunun bittiği yerde. O noktada daha güzel bir dünya kur- ^ manın önündeki en büyük engel ise " idari bir koordinasyon mekanizma- • sı olarak düşünülen Birleşik Fede- rasyonlar Parlamentosu'nun girdiği değişim süreci. Yani iktidann yoz- laşması süreci. Dolayısıyla, soru- num en temelde iktidarla ilgili... BFP'nin kurduğu üretim toplumun- da belki sömürü yok, ama insanlar mutsuz. Mara'ın sözünüettiği eme- ğe yabancılaşma ortadan kalkma- mış, dünya küçük ölçekte bir sana- — yi toplumuna dönüşmüş durumda. BFP başlangıçta dünyayı bir ideal et- — rafında toplamaya çalışmış ve başa- nlı olmuş. Ama bu ideali kendi ik- tidan için bir araç haline getirdiği V'noktada ahlaki olarak yanlış bir yo- la sapmış oluyor. Zaten bence ide- aller iktidara geldiğinde saflıklannı kaybediyorlar, dolayısıyla önce ik- tidar mekanizmasını sorgulamamız gerekiyor. Romanın önemli temala- nndan biri de bu mekanizmanın sor- gulanması... • • • , • • (Fotoğraf: Z A F E R Ü Ç Ü N C Ü ) 1 üketim toplumunun öyle kolay kolay ıslah edilemeyecek bir canavar olduğuna ve eninde sonunda dünyayı yiyip bitireceğine inanıyorum. 'Siyah Hatıralar Denizi' de . işte tam bu noktada başlıyor, tüketim toplumunun bittiği yerde. 1 dealler iktidara geldiğinde saflıklannı kaybediyorlar, dolayısıyla önce iktidar mekanizmasını sorgulamamız gerekiyor. Romanın önemli temalanndan biri de bu mekanizmanın sorgulanması. - Romandaki anlaücının doğduğu güneşli güney kasabasına karşıhk, geldiği soğuk. karanhk bir kent olan Nordzest'teki Ennoia OtelL. Bu kar- şıtuk neyi ifade ediyor? AÇAR - John Berger, Batı kapi- talizmin geldiği noktada köy haya- tını, taşrayı bir umut olarak görmüş- tü. Ben de ona katılıyorum. Taşra ve köy hayatı, romandaki anlatıcının aklında mutlu çocukluk yıllannı sim- geler, belirli bir noktadan sonra da kurtuluş umudu haline gelir. Nord- zest ve Ennoia ise romanın başında, evden uzakta olmanın simgesi.. Ev- den daha ruhsal bir şeyi kastediyo- rum. Dünyayla daha sağlam bir iliş- ki kurabildiğiniz, hayata belirli ve gü- venılir bir noktadan baktığınız yer. Roman bir yönüyle, kahramanın ruh- sal ev arayışı üzerine kuruludur. Ev fikrine en uzak olduğun noktada, dünyanın ucundaki bir otelde geçer. 'Muüuluk paket program oldu' Otel-ev karşıtlığı da benim için önemliydi. Aynca bugünün metro- pollerinde kimsenin gerçek anlam- da evi olamayacağma inanıyorum. Zaten kapitalizmin, insanı ruhsal evinden uzaklaştırdığını düşünüyo- rum. Bu ruhsal boşluğu doldurmak için de daha çok para kazanmak, sı- nıf atlamak, daha çok tüketmek gi- bi yeni değerler konmuş. Global dünyada mutluluk bile neredeyse ar- tık alınıp satılır bir paket program ha- line gelmiş durumda. - Yalnız gezerler, siyah hatıralar denizi, ha> al odalan, durgun zaman- Bir \apıt yaratma sürecindeki bire- >in geçirdiği e\Teler olarak düşüne- bilir miyiz Ennoia Oteli'nde olanla- n? AÇAR-Bütün romanı yazarlığa gi- den evrelenn sıralanması olarak gör- memiz pekâlâ mümkün. Çünkü ro- manın temalanndan biri de okumak ve yazmak. Her ikisi de romandaki anlatıcı için kendi kimiiğinı bulma- nın bir yolu oluyor. Ama düşünün ki, yazdığı her şey, aslında bir başkası- na mektuplar. Bir anlamda iletişim kurmak istıyor. Bir okurum "Ro- mandaki anlatKi için kütüphanede- Id Robmson Crusoe dijebilir miyiz" demişti. Çok hoş bir yorum gibi gel- di bana. Büyük bir kütüphanede ha- yatını yeniden kurmak, kendini bul- mak için okumaya ve yazmaya san- lan bir adamın hikâyesi bu. Önce başkalannın romanlan üzerinden ile- tişim kurmak istiyor, sonra da biz- zat kendisi yazmaya başlıyor. 'Bu romandan film çıkmaz' - Sinematografık bir anlatunı var romanın. Sinemaya u\-arlanması ko- nusunda ne düşünürsünüz? AÇAR - Belkı sınema yazan ol- duğum için romanı okuyanlann ço- ğubunabenzer görüşlere sahip. So- nuç olarak, insanlann hayal güçle- rini satırlarımla tetikliyorsam, zi- hinlerinde birtakım görsel imgeler uyandırabiliyorsam bu güzel bir şey. Ama bana kalırsa, 'Siyah Haüralar Denizi'nin edebi referansları çok baskın. Az önce de söylediğim gibi bir yönüyle neredeyse edebiyat ve yazma üzerine kurulu bir roman bu... Bence sinemaya hiç uygun bir roman değil; bir gün film çekmeye niyet- lensem -ki böyle bir niyetim yok- ke- sinlikle 'Siyah HaüralarDenizi'nden yola çıkmam. Birileri niyetlenirse de, gelin vazgeçin, bu romandan iyi film çıkmaz, diye ikna etmeye çalı- şmm. Filmler sadece romanın anlat- tığı hikâyeden yola çıkar, onun ede- bi tadını vermeleri imkânsızdır. Şu sıralar, daha önce sinemaya uyar- lanmış 'FransızTeğmenin Kadmı' ad- lı romanı okuyorum. Film sadece hikâyeyi ahp anlatmış. Romanda ise üslup ve anlatım tekniği olay örgü- sünden çok daha önemli. - Yeni bir kitap tasaruuz var nu? AÇAR-Iki olasılık var. Birisi po- lisiye, diğeri de dilin olay örgüsüne göre daha önde olacağı bir roman. Her ikisi de günümüz Istanbul'un- da geçiyor. Aslında kesin bir şey yok, bambaşka bir şey de çıkabilir. Ama bir roman olacağı kesin. Kumpanya Sahnesi'nden yeni bir oyun: Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar Canh, müzikli salıte belgesel Külüır Servisi - Bu yıl kuruluşunun 10. yılı- nı kutlayan Kumpanya Sahnesi'nden Kerem Kurdoğlu yeni bir gösteri hazırlığında. 'Vfe Hep Birlikte Soldan Çıkariar' adını taşıyan, tür ola- rak. 'müzikli sahte belgesel' veya 'carüı fantas- tik tarih' olarak tanımlanabilecek gösteri, ka- sım ayında seyirciyle buluşacak. Gösterinin merkezindeki oyun kişisi, dünya- nın en zengin, en etkili iki kişisinden biri; hat- ta geç dönem kapitalizmin simgesi sayılabüe- cek bir figür, yani Bill Gates'in ta kendisi. Bill Gates, dünyayı sınıfsız bir topluma ulaştıracak, yepyeni bir devrimin gizlı önderi olabilir mi? Dünyanın en zengin adamlanndan biri, aylar- dır, kimseye haber vermeden, Seattle'ın kenar mahallelennde, harap bir binanın dördüncü ka- tında düzenli olarak kimi ziyaret etmektedir? Şanghay'dan gösteriye katılan güzel Kumpan- ya oyuncusunu bir daha görebilecek miyiz? Şu anda bütün dünyanın Bill Gates diye bildiği ki- şi, gerçek Bill Gates mi? Peki bütün bunlann Marksizmle ne ilgisi var? Özgün öykü, sahne metni ve reji, Kerem Kur- doğlu'na ait. Görsel tasanm NazEra\da. ses ta- sanmı Göksenm Göksel imzalannı taşıyor. Öz- gün müzikleri Emre Aypar hazırlıyor. Gösteri- de kullanılacak filmlerin yönetmenliğini Özer Feyzioğju, yapımmı IFR üstlendi. Oyuncu kad- rosunda, Büge Arat, Suna Suner, Özden Çiftçi ve Kerem Kurdoğlu yer alıyor. Daha önce Kumpanya'da birçok önemli rolü üstlenen Bilge Arat'ın'Vınnlamanm Binbir Yo- hı'nda çizdiği Zarife kompozisyonu, akıllarda kalan başanlı çalışmalanndan yalnızca biri. Kumpanya seyircisi Suna Suner'i, 'SahteKim- likler 5' (Asnn Entrikası) adlı oyunda, Ses Tan- nçası olarak gösterdiği performansla hatırla- yacaktır. Devlet Tiyatrolan'nın deneyimli oyun- culanndan Özden Çiftçi ise ikinci kez bir Kum- panya prodüksiyonunda yer alıyor. Yapım ko- ordinatörü Cenk TeUmen. reji asistanı Sima Can olan gösterinin dığer yapım elemanlan \bl- kan Berk, Nursel Ka\ maz, Arden Köprülüyan, Burak Koku, Mustafa Çokran ve Burcu Şahi- nok. Aynca Kumpanya projeleriyle ilgili daha faz- la bilgı edinmek isteyenlerin ziyaret edebilece- ği bir site var artık: www.kumpanya.org Trans-Clobal undercround'un konserlnin ardmdan DJ Yakuza'nın performansı gerçekleşecek Miller'dan 'alternatif müzik' organizasyonu Kültür Servisi - Amerika'nın tanınmış bıra markalanndan 'Mfl- ler Genuine Draft', funk müzi- ğinin tanınmış grubu Trans-Glo- bal UnderGround'u Türkiye'nin alternatif müzik dinleyicileriy- le buluşturacak. Yann gece saat 23 .OO'te Mas- lak Venue'de yapılacak olan konserin biletleri, Biletix gişe- lerinden satılacak. Dans ve ku- lüp müziğinden örnekler ve- recek olan grup, Asya, Güney Amerika ve hatta Türk oryan- tal müziğinin kanşımı ile gör- sel bir şölen yaşatacak. Gru- bun ardından, gece DJ Yaku- za'nın performansı ile devam edecek. Asya kökenli tngiliz gru- bun yıldızı, 199O'lı yıllarda parladı. Değişik stilleri ve ritimleri ile alışılmış kahplann dışma çıkan Trans-Global UnderGround, funk müziğinin en iyileri arasında yer alı- yor. Trans-Global UnderGround, Doğu kültürünün mistik ve eğlence- li yönünü Bah'nın teknolojisiyle bir- leştiren, elektronik yapıya sahip olan. Doğu etkisinde bir tarza sahip. Grubun ilk single'ı 'Temple He- ad', tipik Hint ritimleri. Brezilya tar- zı perküsyonlan ve gitar sololan ile yavaş funk temposuna rağmen çok beğenildi. Arabesk ve rap müziği- nin iç içe kullamldığı ilk albümleri 'Dream of 100 Nations' ilk 50 liste- sinde yükselişe geçerken ikinci al- büm 'İnternationalTîmes' ilk 40 lis- tesinde yer aldı. Topluluğun eskiler ve yeniler ol- mak üzere uyum içinde çalışan üye- leri, sırasıyla; perküsyon çalan, DJ'lik ve rap yapan, grubun itici gücü Co- teridge, keyboard ve gitar çalan, ay- nı zamanda yapımcılık işlerini de üstlenen grup kuruculardan Alex Kasiek. DJ'lik yapan. programlan oluşturan ve yapımcılıkla da ilgile- nen davulcu Hamid Man Tu, 5 ya- şında Hint klasik müziği çalışmala- nna başlayan ve sitar çalan Sheema Mukherjee, perküsyon çalan, grubun kreatif şarkı sözü yazan ve vokalis- ti olan Tuup. şarkıcı va dansçı olan DoreenThobekile ve son olarak dhol ve dholak olmak üzere Hint perküs- yonlan ile müzik yapan Gurjit Sih- ra. Trans-Global UnderGround son olarak'Yes Boss Food Corners' isim- li albümüyle dinleyicilerinin karşı- sına çıktı. YAZIODASI SELİM İLERİ Reşat Nuri'den Cornus Mascula'ya(1) "Şimdi yersin kızılcık sopasını!" Korkuyla irkilirdim. Kızılcık sopasının nasıl bir so- pa olduğunu bilmezdim ama, iyi bir dayağın bu sö- zün ardı sıra geleceğini deneyimlerim çoktan öğret- mişti. Kadıköyü, yaz günleri; kimbilir yine ne yara- mazlıkyapmışım... Yalnız kızılcık sopasını değil, kızılcığı da bilmiyor- dum. Temmuz başıydı, manavda tezgâhta rengıne vurulup kaldığım o meyvayı gördüm: Kızılcık! Zeytini andınyor hani, fakat rengi bambaşka, kı- zılla kırmızı arası, pembeden de uzak çağnşımlan olan bir renk, bir ölçek de turuncu kanştınlmış de- sem yeri. Latince adı, 'cornus mascula'ymış. Bitkilerin, meyvalann, çiçeklerin niye ille bir de ûıtince adla- n olur, oldum bittim merak ederim. Cornus mascu- la tadı azıcık ekşimsi bir meyva. Kuzey Amerika'da pek çok çeşidi varmış. Ağacının kerestesi adama- kıllı sert. Dilimizdeki kızılcık sopası o sertlikten ge- liyor herhalde. Ama Reşat Nuri Bey inceltmiştir o sözü; Kızılcık Dallan yapıvemniş, bir romanına ad olarak takmış- tır. Kızılcık Dallan: ince bir romantizmden esintiler taşıyor sanki. Edebiyatımızın en güzel evlatlık romanlanndan biridir Kızılcık Dallan. imparatoriuktan arta kalmış Is- tanbul'da, köylü Gülsüm paşa konağına evlatlık alınır. Tren istasyonunu hatırlıyorum, Suadiye, Bostan- cı, öyle bir yer; Nadide Hanım istasyonda kızını bekliyor. Gülsüm'ü, küçük kardeşi Ismail'ı, köylü ba- bayı o sırada görüyor. Sonra Ismail'le Gülsüm'ün aynlışlannı hatırlıyorum. Bir daha birbirierini görmeyecekler! Gülsüm, sözü- mona bakılmak, eğitilmek için alındığı konakta gün- lerce, aylarca kardeşini düşünecek, özlem ateşiyle yanacak... Kızılcık sopalan yiyerek yetiştirilen Gülsüm, bu du- yarsız, memametsiz beysoylular dünyasında birtek Lala Tahir Ağa'dan sevgi görebılecektir. Reşat Nu- ri derin istihzasıyla, Lala Tahir Ağa'nın Gülsüm'ü hırsızlığa teşvik edişini anlatır. Emekleri boyuna, bir ömür boyu sömürülen, kızılcık sopasını çocuk be- denlerinde nice defa tadan Gülsüm'ler için 'hırsız- lık' küçük çapta bir 'halk hareketi' değil midir? Kızılcık Dallan'nın unutulmaz son bölümünde Mü- cella Suzan'ı tanınz, ünlü kantocu. Ünlü kantocu Mücella Suzan, Ankara'da konserler vermekte; ye- ni başkentliler de onu görebilmek için akın akın ti- yatroya gelmektedir. Mücella Suzan'ı seyreden Nadide Hanım, alımlı genç kadını bir yerierden tanıdığını düşünür. Fakat bir türiü çıkaramaz. Onlan oturduklan locada Mü- cella Suzan fark edecektir, paşa kansı Nadide Ha- nım'ı, kızını, damadını. Yani "Süyükhan/m'laailesi- ni. Dünün Gülsüm'ü, konaktan kaçtıktan sonra, ha- yatın karanlık yollarından geçerek, herkesi büyüle- yen ünlü kantocu olmuştur... Bilmem neden, romanın sonsatırlarında, Büyük- hanım'la Mücella Suzan'ın birbirlerine sanlıp ağla- malan, beni de hıçkıra hıçkıra ağlatmıştı. Gülsüm'ün her şeyi affetmiş olmasına mı ağlamıştım? Reşat Nuri Kızılcık Dallan'nı 1932'deyayımlamış. Kıztlcığın Türk mutfağında köklü saltanatı var o za- manlar. 1960'lara kadar az buçuk sürdü saltanat. Ben bile reçelini meçelini hatıriıyorum. Takvimde lz Bırakan: "Gökyüzü soluk, açık: aptalpiyano kendini duy- gusallığa kaptırmış, valslerdöktürüyor - fınl fınl dö- nen, anılarla yüklü eski valsler." Katherine Mans- field, Bir Hüzün Güncesi, Şadan Karadeniz'in çe- virisi, Can Yayınlan, 1994. Teoman, Rock'n Dark'ta DJ olacak • KüKür Servisi - Efes Dark'ın rock müziğini destekleyen faaliyetlerinden biri olan 'Rock'n Dark' partisi 15 Ağustos'ta gerçekleştirilecek. Çubuklu Hayal Kahvesi'nde yapılacak partinin DJ'liğini sanatçı Teoman üstlenecek. Partinin, geçen kış sezonunda tngiliz popüler rock parçalanndan oluşan repertuvan ile büyük ilgi gören partilerden farkı ise müzik otoritelerinin DJ'lik yapması.Biletler 5 milyon TL karşılığında Çubuklu Hayal Kahvesi'nden temin edilebilir. K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle