17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA SIVAS KATLIAMI ROBOTEK - y • TURHAN SELÇUK DURU5T ÎABİATL1 İSÎANBUL EFENDÎSİ ABDÜLCANBAZ IN HARİKULÂDE MACERALAB1 KISIM ÎEKMİLİ BİRDEN TE 5HKK Üf*. E"£CP?J ZL, Î3!RLÎĞ-İyi-E r . İŞ SÎZÎ ÖNAYlNlZA TîrU>ÎKTEN SONP^A, BıRDEN B/ Madnnakımutubnasnı!ATTtLAAŞUT* 'Laikh'k gidecek, şeriat gelecek." "Şeytan Aziz!" ' "Şerefsiz vali, istifa!" *Laik düzen yıkılacak!" 1 "Zafer İslamın!" 1 "Şeriatçı devlet kurulsun!" "Muhammed'in ordusu. laiklerin korkusıı!" "Müslüman Türkiye!" 1 "Cumhuriyet burada kunıldu. hu- radayıkılacak!" Size çok tanıdık gelen sloganlar de- ğil mı? Evet, 2 Temmuz 1993 Cuma günü öğle üzeri. Sıvas'ta Paşa ve Meydan ca- milerinden çıkan gericiler, bu sloganlar- la yürüyüşe geçmişlerdi... Daha sonra yaşananlan biliyoruz... Şeriatçı güruh, PırSultan Abdal Şen- likleri için Sıvas"ta bulunan yazar ve sa- natçılann toplandığı Madımak Oteli'ni ateşe verdi. 37 insan. bu cehennem ateşinde yan- dı ka\ ruldu. Ama yangın orada kalmadı. kısa sü- rede bütün ülkeyi sardı... Gözü dönmüş köktendınciler. Sı- vas'ta "Madımak yangmı"nın dumanı tüterken, halkı şövle tehdit etmişlerdi: "Kendinden zuhur şekünde ortay a çı- kan şanb Sıvas kıyamından alınacak ne • "Bitaraf olan, bertaraf olur!" (Bizden yana olmayan, yok edilir!) Köktendinciliğin yasası bu denli açık ve kesindi! Ama, şeriatçılarla laikler arasında "denge hesaplan" yapan bizim naif solcularla saftirik orta yolcular, dinci örgütlenme karşısında "taraf" olmamak için hâlâ bin dereden su getirmeye çalışıyorlar! çok ders var herkes için! Srvas'taki 'cu- mada ani zuhur'dan, son olarak altını çizmek istediğimiz husus şu: Halk, hak- kına sahip çıkıyor ve 70 > ıldır kendisine hayarı /indan eden işgalci laiklere karşı 'kısas 'uı hayat veren soluğuna sığmıyor! Artık TC'de hayat, yalnız Miislümanlar için zor olmayacak. işgalci laikler için de zor olacak! Sıvas. sadece kiiçük bir ha- ber! Herkes safını seçmekle mükellef! Bizden söylemesi!" (Taraf dergisi, 1 Ağustos 1993) Evet. onlar daha o gün, "Sıvas katö- amının sadece kiiçük bir haber" oldu- ğunu sövleyerek "safinun doğnı seç- memizT öğütlüyorlardı bize! Öğütle- mekle de kalmıyor, açıkça gözdağı ve- nyorlardı: "Bitaraf olan, bertaraf olur!" (Biz- den yana olmayan, yok edilir!)Kökten- dinciliğin yasası bu denli açık ve kesin- di! Ama. şeriatçılarla laikler arasında "denge hesaplan" )apan bizim naif sol- cularla saftirik orta yolcular, dinci ör- gütlenme karşısında "taraF olmamak için hâlâ bin dereden su getirmeye ça- lışıyorlar! Ne yapacaklar? Sıvas kıyımcılanyla "konsensüs"mü sağlayacaİdar? Karar duruşması "Sıvasdavası"nın Ankara 1 Numara- lı DGM'deki "karar dunışması"nı ga- zeteci olarak izlemiştim... Sanıklar, yazımın girişindeki slogan- lan, o gün mahkemede de pervasızca haykırmışlardı! Sıvas topluöldürümünün kahraman- lan(!), sokaklardan sonra, mahkeme sa- lonunu da savaş alanına çevirmişlerdi! Hem suçsuz olduklannı söylüyor, hem u dinsidereölüm!'" çığlıklanv la du- ruşma salonunun altını üstüne getiri- yorlardı!DGM yargıçlan bile bu gözü dönmüş saldırganlar karşısında korku- ya kapılmış, çareyi dışan kaçmakta bul- muşlardı! Ben. Ankara'daki yargılama aşama- sında katliam sanıklannın gözlerindeki kini ve yüreklerindeki öc alma isteğini yakından gördüm. Duruşma arasında kapatıldıklan ne- zarethanenin demir parmaklıklannı kı- rabilselerdi, hepimizi oracıkta parçala- yacaklardı!Üstelik, bu niyetlerini gizle- miyor. ölüm tehditlerini yüzümüze kar- şı açık açık haykırmaktan çekinmiyor- lardı. Laik medyayı "candüşmanı" gör- düklerinden. hepimizi bir an önce ce- henneme göndermek için sabırsızianı- yorlardı! Biz, onlann gözünde "kâfir" ve "za- lim"dik; bu yüzden de "cehennem ate- şi"ni çoktan hak etmiştik! Nitekim, An- kara DGM'deki son duruşmada da "ce- hennon" tutkulannı yüzümüze karşı haykırmaktan geri durmadılar. Karar açıklanırken, biryandan sağ el parmak- lannı havaya kaldırarak "feDA-C" ve MHP'nin "kurtbaşı" işaretini yapıyor; bir yandan da," Yaşasın kâfirler için ce- hennem!" diye slogan atıyorlardı... Bu iflah olmaz fanatik katiller için • Sanıklar, sorumlular, sorumsuzlar, sanık savunmanJan Sıvas katliamından sonra iflah olmadı. "Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya gerirmeyin" diyen Demirel, çok istediği Cumhurbaşkanlığı makammda kalamadı. 1993 yıunda Madımak Oteü'nde >aşanankr unutulmadı. Olaylann y^şandjgı dönemin siyasi kadrosu ise ha>al kınkMdarıııa uğradı. Koltuk kaybettiren yangın MÎYASEİLKMJR Sıvas katliamı sırasında sorumluluklannı yerine fetirmeyen dönemin yöneticileri ile yönetimde ol- nadığı halde olaya kayıtsız kalan. mağdurlann hak- bnı aramak yerine sanıklan savunmaya soyunanlar Sıvas katliamının lanetinden kurtulamadı. Katliamın yaşandıgı 2 Temmuz 1993 tarihinde Sfi- t>man DemireL cunîhurbaşkanhğı koltuğuna otura- i bir ay bile olmamıştı. Oiayı kendisine haber veren iç günlük Içişleri Bakanı MehmetGazioğlu'na "va- andaşlagiivtntik güçlerini karşı karşrvagetirmejin" lyansuıda bulunan Demirel. çok istediği halde gö- EV süresi uzatılmadı. Yeğeni Murat Demirel, evlat- ığı Cavit ÇağJar banka hortumlamaktan yargılanı- or. Kayınbiraderi AMŞener'in de başı orman arazi- erini talan etmek nedeniyle derde girdi. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller. katliam yaşan- faktan ve 35 kişi can verdikten sonra Bakanlar Ku- tılu'nu toplamayı akıl etmişti. Çiller, R P ile ortak ıükümet kurdu. Yolsuzluk dosyalannın aklanması iBrşibğında RP'nin irticai faaliyetlerine göz yumun- a 28 Şubat sürecinde duvara tosladı. Erbakan'ın is- ifasıyla "Başbakanlık düşü" görürken bir anda baş- lakaıı yardımcıhğı koltuğundan da oldu. Yapılan er- ;en seçimde ise partisi barajı kıl payı geçerken ken- lisi az daha Meclis" giremiyordu. Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdalİnönü, siya- seti bıraktı. Partisi SHP büyük oy kaybına uğradı ve CHP ile birleşmek zorunda kaldı. Daha sonra yapı- lan ilk seçimde barajı kıl payfgeçti. Son seçimde ise baraja takjlarak parlamentonun dışuıda kaldı. Çiller hükümetinm Içişleri Bakanı MehmetGazi- oğlu, 2 Temmuz 1993 günü çeşitli illerden gelen he- yetleri kabul ediyordu. Bu ziyaretler sırasında Sıvas olayını ögrendi. Dönemin îçişieri Müsteşan Faari Oziürk, Sıvas'a gitmek isteyen bakanına *Aman efendim, koskoca bakan ö\1e ber ola)da olay mahal- line gider mi?" deyince Bakan Gazioglu da mûste- şannın sözüne uyda Gazioglu da hükümet gibi isti- fayı düşünmedi \e ancak kabine revizyonu sonucu hükümet üyeliğinden aynldı. 1995 seçimlerinde Meclis'e giremedi. Bir süre partisinin Bursa tl Baş- kanlığı görevini sürdüren Gazioglu, şimdilerde ak- tif siyasetten uzak bir şekilde yaşıyor. Mesut Yılmaz Sıvas olaylannı muhalefet de iktidar gibi uzaktan vakay-ı adiyeden birolaymış gibi kîedi. Anamuha- lefet lideri MesutYılmaz, o günlerde gazetemize ver- diği demeçte Sıvas katliammı "Bir futbol maçında bile olabilecek bir oJ»" şeklinde değertendirmişti. Mesut Yılmaz, o tarihten bu yana genel başkan ola- rak partisini ikridara taşıyamadı. Sürekli oy kaybe- den Yılmaz, ancak 28 Şubat sürecinin yarartığı or- tamda transferlerle Başbakan olabildi. O da Türk- bank skandalı nedeniyle kısa sürdü. Yılmaz'ın kur- duğu hükümet Türkiye Cumhuriyeti tarihine genso- ru ile düsürülen jlk vetek hükümet olarak geçti. Son seçimlerde iseoylan dahada azaldı. Hükümete üçün- cü küçük ortak olarak girdi. Ancak bu kez de Beyaz Enerji ve Mavi Akım dosyalan nedeniyle yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarınm odağına düştü. Katliamın yaşandıgı Sıvas'ta yerel yönetimde R? iktidardaydı. Otel yakılmadan önce saldırganlara "gazanız mübarek obun* diye açıklamada bulunan Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu. partisi ta- rafmdan ödüllendirilerek MYK'ye ardmdan da mil- leU'ekili olarak parlamentoya taşnıdı. Partisi ilk se- çimde büyük ortak olarak ikridara geldi. Ancak par- tisi irticai faaliyetlerini artfınnca 28 Şubat'ta ordu- nun manevrası ile iktidan kaybettiler. Ardından par- tisi kapatıldı. Paravan olarak kurduklan ikinci parti de kapatıldı ve parti içinde "yenflikçi-gelenekçi" ça- tışması yaşandı. RP milletvekiliyken Sıvas sanıklannı savunmak için avukathk yapan ve Refahyol iktidan dönemin- de Adalet Bakani olunca da sanıklann cezaevi ko- şullannı iyileştirmekle saldırganlaradestegini sürdü- ren Şevket Kazan da partisi 28 Şubat süreci sonra- sında açılan dava ile kapandıktan sonra kendisi Ge- nel Başkanı Necmettin Erbakan gibi siyasi yasaklı- lar arasına girdi. "Öyleyse canınız cehenneme!" demek- ten başka bir şey gelmiyordu elden... Duruşmalarda yaşanan bu sahnelere karşın Ankara DGM sanıklara yine de en hafif cezalan vermiş, işin "örgüdü şeriatçı kalkişma" boyutunu ısrarlagör- mezlikten gelmişti. Çünkü, "01^18^1 ve "cami"yi tarih boyunca "kryam" (dinci kalkışma) için sıçrama tahtası olarak kullanan şeriatçılar, "Sı>ascan- kırunrnm kendiliğinden, "zuhur" et- tiği masalına devletin kimi birimlerini de inandırmışlardı! Oysa, Sıvas Valili- ği'nin 2 Temmuz 1993 tarihli "CMay Ra- poru", bunun tam tersini kanıtlıyordu. Bu raporda örgütlü saldınnın gelişi- mi dakikadakika anlatılmıştı. Dönemin Sıvas Valisi Ahmet Karabilgin de, ola- yın cumhuriyete karşı "irticai tertip ve kalkışma" olduğunu açıkça belirtmişti. Müdahil avukatlannın bütün çabala- nna karşın Ankara DGM. suçun gerçek niteliğini görmemekte direndi. Neyse ki, yanlış karar, Yargıtay 9. Ce- za Dairesi'nden döndü. Yargıtay, Sıvas cankınmının cumhuriyete ve laikliğe karşı gerici bir ayaklanma olduğu ge- rekçesiyle, Ankara DGM'nin kararını bozdu... Ancak, adaletin gerçekleşme- si için Sıvas mağdurlannın sekiz yıl beklemeleri gerekti... Insanlar2 Temmuz 1993 günü Madı- mak Oteli'nde yakılmayı beklerken, devlet ve hükümet sözcülerinin açıkla- malannı anımsıyor musunuz? Hiç unu- tulmaması gereken bu sözler, Sıvas can- kınmında devletin sorumluluk payını açıkça gösteriyor. • Süleyman Demirel (Cumhurbaşka- nı): "Devlet güçleriyle halk karşı karşı- >«getirilmemelidir.Öna gayret edilN'or;'' • Tansu Çiller (Başbakan): "De\let oradadır. Sa> ın İçişleri Bakanı oradadır. Güvenlik güçlerioradadır.Otelınetrafı- nı saran vatandaşlanmıza hiçbir şekilde zarar gelmemiştir. Onlardan ölen ve \^- ralanan da yoktur. Dolayısıyla olay, bir otelin yakılması ve içinde olan vatandaş- larunızın öunesi ile ortaya çıkmıştır." • Erdal lnönü (Başbakan Yardımcı- sı): "Güvenlik güçlerimiz,vatandaşlan- mızın zarar görmemesine dikkat ederek olaylan kontrol etmeye çalışmışlardır. Olaylar sırasında. güvenlik güçlerinin öz\'erisi sa>esinde itfai>eye yol açıhnış ve vatandaşlarımızın daha fazla zarar gör- memesi sağlanmıştır." • Mehmet Gazioglu (Içişlen Bakanı): "Olajlar,Aziz Nesin'in,halkıninançla- nna karşı bilinen tahkir ve tahrik edici konuşması ve Türk halkını aşağılavıcı deyimleri yüzünden başlamıştır. Yangın, önceden planlanmış bir olay değiL top- luluk psikolojisi ile ortaya çıkmısür. Ne- sin hakkında soruşturma başlatılmıştm" Evet, aymazlık içindeki DYP-SHP hükümetinin Sı\as topluöldürümü kar- şısındaki tutumu budur. Şeriatçı tehlike- nin boyutlannı, bugün, sekiz yıl önce- sine göre daha somut olarak görebiliyo- ruz.Biliyorsunuz, Sıvas yangınını çıka- ran zıhniyet, daha sonra iktidar ortağı ol- du.Sıvas katillerinin savunmanı Şevket Kazan, cumhuriyet düşmanlannı kovus- turacak adalet örgütünün başına getiril- di.Madımak körükçüsü, "kara mol- la"lar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi İŞeyhler. mollalar. tarikat önderle- ri Başbakanlık'ta ağırlandı; "iftar sofra- lan" Çankaya Köşkü'ne taşındı! Sıvas olayı. cumhuriyet tarihimizin en utanılası sayfalanndan biridir. Edebiyatçılar Derneği'nce yayımla- nan "Sıvas Kitabı" (*), bu büyük can- kınmını yaşayanlann tarihsel tanıklık- lanyla doludur. "Hafiza-i beşer". ne denli unutmaya yatkın olursa olsun, bu kitap var oldukça. "Sıvas katliamı'', top- lumsal belleğimızde hep taze ve diri ka- lacak, asla unutulmayacaktır! (*j Sıvas Kitabı (Bir Topluöldiirümün Öykü- sü), Yayına Hazırlayan: Attila Aşut. Edebiyat- çılar Denıeği, 1994, Ankara. »Gazetecı-Yazar Yarın: Hüseyin Atabaş ve Alpaslan Berktay'ın yazıları DUZYAZI ORHAN BtRGtT Bir Dönüm Kurultayı... CHP'nin 29. olağan kurultayı elbette Oeniz Bay- kal'ın yeniden genel başkan seçilmesi ile sonuçla- nacaktı. Bir genel başkanın, bugünkü Siyasi Partiler Ka- nunu'nun çarkı içinde, mahalle delegelerinden ilçe ve il kongrelerine kadar kendi denetiminde oluşan birtoplantılarzincirinin son halkasında, delegelerin- ce yenilgiye uğratılmasının hemen hemen olanak- sız olduğu, sadece CHP'nin değil, öteki partilerimi- zin de tarihlerinde yazılı değildir. 78 Nisan seçimlerinde CHP'yi tarihinin en büyük seçim yenilgisi ile karşı karşıya bırakan bir genel başkana, dönüş kapısınıaçan sistem, öncekigün- kü kurultayda mekanizmasını tıkır tıkır işletti; parti tüzüğüne padişah yetkileri konulmasına bile ses çı- kartmadı. Bundan böyle CHP nin en büyük karar organında genel başkanın cebinde kendi konten- janından oraya getirilmiş 10 saygıdeğer üye, ayn bir seçkinler grubu olarak bulunacak. Başka bir deyişle, parti meclisi, lordlar ve avam kamaralanndan oluşmuş Ingiliz Parlamentosu'nu çağnştıracak! Dünkü gazetelerin hemen hepsi, Baykal'ın ka- zandığını başlıklarına almışlardı. • • • Oysa, seçim sonuçlarını irdelerseniz, mahalle temsilcileri seçimlerinden başlayarak 29. kurultay delegelerine kadar genel merkezin denetim ve gö- zetiminden geçmesine karşın CHP'lilerin Deniz Bay- kal'a bir şeyter anlatmak için kenetlenmiş oldukla- nnı görürsünüz. Bu gözlemin en somut kanıtı, Bülent Tanla'nın önceki günkü kurultayda parti meclisi listesinin dı- şında kalırken Baykal'ın eskı genel sekreteri Adnan Keskin'in adeta muhalefet sözcüsü gibi, öteki dört arkadaşı ile birlikte seçimi kazanmış olmasıdır. Bu iki isim, yani Sayın Tanla ve Keskin, 18 Nisan seçimlerinden öncesinde genel başkanın hem ka- der hem eylem arkadaşlanydılar. Birisi CHP'nin ge- nel başkan Yardımcılığını, öteki ise partide genel başkanlardan sonra "2" numaralı sorumluluk ma- kamı olan genel sekreterliği dolduruyordu. Keskin, genel başkana bağlılığını, yıldınmları üze- rine çekerek her fırsatta ispat ederken, Tanla özel- likle tanrtım alanında stratejilerin sahibi olarak Bay- kal'a akıl hocalığı yapıyordu. 18 Nisan seçimlerin- den sonra eski genel sekreteri ile yollar aynldı, ama Tanla, Baykal'ın yeniden genel başkanlığa dönüşü sırasında sade bir CHP üyesi olduğu halde, parti- nin resmi açıklamalannda adı genel başkanın he- men arkasında yazılır oldu. Delegelerin parti hiye- rarşisine aykın bu görüntüyü içlerine sindirmedikle- ri, kurultayın sonuçlan ile ortadadır. Bakalım, bun- dan sonraki günlerde eski Bilim ve Araştırma Kuru- lu Başkanlığı görevi yine Tanla'nın üzerinde kalacak ve özellikle protokoldeki hiyerarşik çarpıklık sürecek mi? "*' Gerçi 29. kurultayda genel başkan, partinin kapı- lannı herkese açtığını sürekli olarak yineledi ve özel- likle parti içi çekişmenin bundan böyle bittiğine iç ve dış kamuoyunu inandırmak için hayli dil döktü a- ma, nedense CHP' den aynlmak zorunda kalan es- ki arkadaşlanna banş çağnsı yapmadı; evlerine dön- melerinden duyacağı mutluluktan söz etmedi. Böy- le bir şey yapmaktan dikkatle kaçındı. Aldığı sonuçlar, ilk bakışta kan yitirmiş de olsa, CHP'nin kendi partisi olduğunu ve daha nice yıllar bu görünümünü koruyacağını gösterdiği için Deniz Baykal elbette memnundur. Ancak son kurultaydaki rakibi Ertuğrul Günay, "Arkadaşlanmı CHP'de kalmaya ikna etmem zor- laştı"söz\en ileyeni kopmalann habercisi mi olmak- tadır? Baykal'ın, uyguladığı strateji ile şanlı geçmişine karşın ilk kez kurduğu Meclis'in dışında kalan CHP'nin önceki gün yaptığı kurultaya.saat başı ha- ber veren TV'lerin bile, yeterli ilgiyi esirgemelerinin nedenini bakalım yeni yönetim nasıl yorumlayacak- tır? ••• 29. olağan kurultay, keşke toplanmasaydı. Hiç değilse bazı çevrelerde "Şimdi CHPZamanradi al- tında yerleştirilmek istenilen sloganlara kendilerini kaptırmış olanlar için, pembe umutlar böylesine ça- buk yitirilmemiş olurdu. Faks:0212-677 07 62 E-mail: [email protected] İLAN T.C. ANKARA ASLİYE 18. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999.289 Karar No: 2001'308 Davacı Başak Sigorta AŞ \ekili Av. Levent Hale Yıl- maz tarafından davalı Haydar .\ktaş. Yalçın Cihangir, Ahmet Çetingül aleyhıne mahkememizde açılan maddi gidenm davasının yapılan yargılamasında 23.5.2001 ta- rihinde verilen karar gereğınce: Hüküm: Davanın kabulü ile, 1.320.334.919.TL. maddi giderimin 460.334.919.TL'sinden davalı Haydar Aktaş'ın sorum- lu olması kaydıyla 27.11.1996 tarihınden ıtibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan ortaklaşa ve dayanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine. Kabul edilen bedel ûzennden alınması gereken 71.298. 085.TL karar harcından peşin ödenen 11.883.0O6.-TUnin çıkanlarak gen kalan 59.415.079 TL'nin 20.715. O74.TL'sinden davalı Haydar Aktaş'ın sorumlu olması kaydı ile davahlardan ortaklaşa ve da- yanışmalı olarak alınmasına, Davacı tarafından peşın ödenen karar harcı 11.883. 006.TL başvurma harcı. 1. 37O.OOO.TL toplam 13.253. OOö.TL'nın 4.620.662.TL'sınden davalı Haydar Aktaş'ın sorumlu olması kaydı ile davalılardan ortaklaşa ve da- yanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine. Davacı davasını vekılle takıp ettiginden kabul edilen bedel üzerinden 73.820.334.TL. vekâlet ücretmin 25.725. 267.TUsinden davalı Haydar Aktaş'ın sorumlu olması kaydı ile davalılardan ortaklaşa ve dayanışmlaı olarak alınıp davacıya verilmesine, Davacının yapmış olduğu yargılama gıderleri vekâlet harcı 260.00Ö.TL dosya parası 400.000.TL. çağn kâğı- dı posta ücreti 4.350.000. TL., gazete ilan ücreti 20. 125.OOO.TL., bilirkişi ücreti 50.000.000.TL., toplam 75. 135.000. TL'nin 26.195.826. TL'sinden davalı Haydar Aktaş'ın sorumlu olması kaydı ile davalılardan ortakla- şa ve dayanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine. 25.5.2001 tarihinde karar verilmıştır. Davalılardan Yalçın Cıhangir'ın adresi bilinmedığin- den 7201 sayılı tebligat yasasınm 31. maddesı uyannca ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra teblığin yapılmış sayılacağı tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen teb- liğolunur. 18.6.2001 Basın: 38459
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle