22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2001 SALI 10 DUNYA VE TURKIYE KAVŞAK OZGEN ACAR 'Mavi Akım'a Kaynak Yapılıyor Türkiye'nin 21. yüzyılda enerji kay- nağını oluşturacak doğalgaz dışa- hmlarından önemli bir proje için ilk somut adımın perşembe günü Sam- sun'da, ikincisinin ise 30 Temmuz'da Erzurum'da atılması bekleniyor. Türkiye, 15 milyar metreküplük doğalgazını bugüne değin (likit gaz dışında) tek kaynak olarak Trakya üzerinden Rusya'dan alıyordu. Or- ta Anadolu için 16 milyar metreküp- lük yeni doğalgazı da Rusya'dan alacak. 1213 km uzunluğundaki Stavropol-Anka- ra boru hattı "Ma- vi Akım" olarak biliniyor. Doğalgazı sa- tan Rus Gazp- rom şirketinin temsilcileriilega- zıAnkara'yataşı- yacak Türk BO- TAŞ şirketinin yö- neticileri, bir ak- silik olmazsa perşembe günü Sam- sun'da ilginç bir törende buluşa- caklar. Törende Mavi Akım'ın ilk iki borusu kaynatılarak, hartın yapımı- na başlandığı uluslararası piyasaya sunulacak. 20 Temmuz'da, bu boru hartının denizaltındakı 396 km'lik bölümü- nü döşeyecek Italyan Saipem şirke- tinin "Castro Oto" adlı gemisi Bo- ğaz'dan geçerek Karadeniz'de ça- lışmaya başlayacak. Bu gemi ancak 200 metre derinlikte boru döşeye- biliyor. RUSYA r" Stavropol Ktradeniz Samsunv' Ankara TÜRKİYE Türk gipişimcisine yeni pazarlap 4 Ağustos'ta ise Italyan şirketinin daha derinlerde boru döşeyebilen "Sapiem 7000" adlı gemisi Karade- niz'e açılacak. Daha önce Meksika Körfezi'nde, Akdeniz'de ve Kuzey Denizi'nde çe- şitli derinlıklerde boru hattı döşe- yen bu gemınin, Karadeniz'de Ma- vi Akım hattında bir dünya rekoru kır- ması bekleniyor. Mavi Akım, 2100 m. derinliğe inecek ilk boru hattı olacak. Nisan 2002'de Mavi Akım'dan geçecek ilk do- ğalgaz An kara'ya ulaşacak. Za- manla 16 milyar metreküpe çıka- cak. Trakya gazı, Marmara ve Ege bölgesinde yeni tüketicilere yön- lendirilirken, Ma- vi Akım Sam- sun'dan başlaya- rak Ankara dahil Orta Anadolu'nun gereksinimlerinı karşılayacak. 30 Temmuz'daki ikinci somut adım ise ABD ambargosuna karşın ses- siz bir biçimde kotanlan Iran doğal- gazının Erzurum'a ulaşması ile atı- lacak. Böylece gelecek yıl bu tarih- lerde Türkiye'nin 50 milyar metre- küplük doğalgaz ısteminin önemli bölümü karşılanmış olacak. Sırada Azerbaycan ve Mısır doğalgazları var. Bu gazların da 2005 yılına ka- dar Türkiye'detüketıminebaşlana- cağı anlaşılıyor. Geçen hafta Türkiye'den sessiz sedasız bir Cumhurbaşkanı getdi geçti. Rusya Federasyonu'na bağ- lı, Kafkasya'nın küçük ve özerk Kuzey Osetya-Alanya Cumhur- başkanı AJeksandır S. Dzasohov Ankara ve Istanbul'da çeşitli gö- rüşmeler yaptı. Konuk Cumhur- başkanı, Türk CumhurbaşkariM^h- met Necdet Sezer'e ülkesi ıle Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek istediği- ni somut örneklerle anlattı. Bu projelerden biri, yapımına başlanmış bir hidroetektrik santral ile ilgiliydi. SantraJın bitirilmesi için 18 milyon dolar gerekiyordu. Bu miktarla santrala yatırım yapacak bir Türk ortak arıyordu. Santral üretime geçince Gürcistan üzerin- den Türkiye'ye elektrik satılabile- cekti. Ikıncisi, gelecek on yılın en önemli projelerinden biri olan "Ipek Yolu"na ülkesinin bir kılçık karayo- lu ile bağlanmasını hedefliyordu. Türk turistlerini kayak için ülkesi- ne bekliyor, Türk yatınmcılan da otel yapmayaçağmyordu. Kafkaslar'da ekonomik ilişkilerin güçlenmesi- nin bölgeye istikrar ve banş geti- receğine inanan Dzasohov, Anka- ra'dan olumlu izlenimlerle aynldı. Bu ziyaret bir gerçeği ortaya koy- du. Türk işadamlannı, Rusya gibi geniş topraklara yayilmış bir ülke- de önemli, ancak yerel iş olanak- lan bekliyordu. Bu ülkeden Türki- ye'ye gelen "bavul" tüccarlannın tersine, Türk girişimcileri de Mos- kova'yı devreye sokmadan, bu ül- kenin çeşitli büyük kentlerinde ti- caret yapabileceklerdi. örneğin, Konya-Kulululann is- veç'e göç ederek yalnızca orada yoğunlaşmalan gibi bir "nokta vu- ruşu" ile Türk tşadamlan da bu ge- niş pazarda çeşitli noktalan parsel- leyebilirlerdi. 1970'lerde Gazian- tep'te yürüyen merdiven yapıp da- ha o günferde Avrupa'ya satma becerisini gösteren Türk girışimci- lerinin yaratıcılığı, bu ticaret odak- lannda da rahatlıkla sonuca gkte- bilirdi. Ankara-Moskova, Istanbul- Moskova yerine Gaziantep ve Kayseri'deki Anadolu kaplanlan kendilerine bu geniş haritada önemli pazar noktalan bulabilir- lerdi. Bu konuda öncelikle yerel sanayi ve ticaret odaJanna büyük iş düşüyordu. Şehit toprakları peşkeş çekiliyor Istanbul antika müzayedelerinde ya da antika galerilerinde sıkça kul- lanılan bir deyim vardır "Saraydan çık- ma!" Osmanlı hanedanından çok, saraya yakın vezir vüzeranın çocuk ve torunlanna miras kalan antikalar ya da konak ve yalılar, zamanla pa- rasızlıktan ve günlük yaşamı sürdür- mek, biriken borçları ödemek için el- den çıkanlır. Oysa doğal olarak torun- ların bu birikime yeni maddi olanak- ları ekleyerek daha da varlıklı olma- ları beklenirdi. Türkiye Cumhuriyeti de bugün ata- dan kalrha variıklarını satan bir Os- manlı mirasyedisi gibi davranıyor. Bu- nun en somut örneği ise TBMM'de kabul edilen "HazineyeAit Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi Kanu- nu"dur. Hazineye ait bu taşınmazla- nn koruyucusu olması gereken bu- günkü basiretsiz yöneticilere bu top- raklar kimden kaldı? Bu toprakları karılan ile sulayan atalardan değil mi? Şimdi ne oluyor? Telekom gibi, ka- mu bankaları gibi ve nice kamu or- taklığı gibi bu topraklar da üstelik yok pahasına yerli yabancı sermaye sa- hiplerine peşkeş çekiliyor. Bu top- raklarda gelecek kuşaklann hakkı yok muydu? Konunun bir başka ilginç yanı, bu topraklar üzerinde binlerce tarihsel, kültürel ve dinsel mirası barındıran höyük ve tümülüslerin de satılması- dır. Hükümetin gözü hiçbir şey gör- müyor. Anadolu'nun tarihini de peş- keş çekiyor. Üstelik var olan bir ya- sadaki bir başka kuralı görmezlikten gelerekten... Söz konusu yasa, özel kişilerin elinde bulunan ve bu tür ta- rihsel kalıntı içeren topraklann istim- laki için para bulunamadığı takdirde, eşdeğerde bir kamu arazisi ile takas edilmesini öngörüyor. Şimdi bu ola- nak da ortadan kalkıyor. Hükümet, kendi bindiği dalı değil, bundan son- raki hükümetlerin dallannı da kesiyor. Bu yasanın da Çankaya Köşkü'nden dönmesini dileriz. Son aylarda basınımızdaki ilginç bir gelişme dikkatimizi çekiyor. Avusturya Başbakanı resmi temas- lar için Ârtkara'ya geldi. Konuk Baş- bakan'ın, Türk meslektaşı ile neler konuştuguna ilişkin tek satır yok. Nevar? 1.90 boyunda Avusturya- k sanşın danışmanın fotoğrafı ve öy- küsü. Türk-Yunan Dışişleri Bakan- lan Sakız-Kuşadası'nda buluştu- lar. Görüşmenin içeriğinden tek sa- öryok. Ne var? Yunan Dışişleri Ba- kanı'nın eşinin mini etekli bacak- fannı gösteren fotoğraf var. Bir gazetemizde beş sütuna bir başlık: "Densiz Rus 'a kibar cevap. ° Anımsayacaksınız, Çeçen terö- ristter Istanbul'da Svvissotel'i basıp turizrnedarbe indirmelerine karşın, nesmi makamlann hoşgörüsüyle kar- şılaşmışlardı. Bu olayın ardından Türkiye'ye geten Rus.Dtşişleri Baka- rtı tgofivonov, aynı otelde kalaca- ğını söylerken "Inşallah Çeçenler basmaz" diye diplomatik bir dille eteştirisjni de yapmtştı. Bu gazete- mize göre Çeçenlerin otel basma terörü önemii değil, bu gerçeği or- taya koymak "densizlik"ti. Ankara- Moskova arastndaki gerginliğin gi- derilmesi içinyapılan bu ziyarete bu başlık katkıda mı bulunmuştu, yok- sa bu gazeîemiz mi "densizlik" yap- mıştı onu bilemem. Bir başka gazetemizin bir haber başlığı, "ABD'ye inatIrak'a 2. kapı" idi. Gazetecinin görevi tahrik etrnek değildir. Bu başlıktan kim zarar gö- rim^ Türkiye,'ABD 'yeinatolsun" di- ye değil, "u/usa/ç;Aarta/7n/"gözönü- ne alarak Irak'la2. kapıyı açmaya ka- rar vermişti. Mahalle kahvesi dili ile atılan bu başlığın Türkiye'ye gethisi acaba neydi? Bu ömekler arttınla- bilir. Cumhuriyet'in pazartesi günle- ri, öteki gazeteler gibi, yöneticiden mektuplan artık yayımlanmıyor. Olsaydı bunlar da yazılabilirdi, di- ye düşündüğüm için bu konuya de- ğindim. Acaba basında tiraj kana- masınm ardındaki gerçek neden, bu tür haber anlayışı olabilir mi? Elmek: oacar(a superonline.com Fax: 0312. 442 79 90 Dönem başkanlığı sona eren İsveç'in Ankara Büyükelçisi Cumhuriyefz konuştu: AB ııygıdiuııa bekliyor LEYLA TAVŞANOĞLL isveç'in altı aylık AB dönem başkan- lığı bitti. Bu sürede Isveç hedeflenne ulaştı mı? Türkiye'nin AB'yle ilişki- lerine nasıl yardımcı oldu? Bu sorula- n, Ankara 'daki görev süresi yakında so- na erecek olan Isveç Büyükelçisi Hen- rik Liljegren'e yönelttik. -tsveç,dönem başkanlığı süresince ne- leri başardı? Isveç olarak biz AB içinde daha çok saydamlık sağlanmasını istiyorduk ve bunu başardık. - Isveç, özellikleTürkiye'nin AB tam ü> eliği ada> lığı konusunda önemli des- tekler sağladı... BaşkanJığımızın Türkiye bağlamın- da oldukça başanlı olduğunu söyleye- bilirim. Ama bu sadece Isveç'e değil, Türkiye'ye de bağlı. Başkanlığımızda AB, ortaklık anlaşmasını benimsedi. Türkiye ulusal programını kabul etti. Bu iki adım Is\eç'in dönem başkanlı- ürkiye'nin, açıkladığı öncelikler konusunda ev ödevlerini yaptığını belirten Büyükelçi Liljegren, "Şimdi uygulama bekliyoruz" diyor. Liljegren'e göre siyasi haklar ve siyasal konular, ekonomik reformlar kadar önemli. ğı sırasında atıldı. AB ve Türkiye ara- sındaki siyasi diyalog daha sıkılaştı. Dönem başkanı olmamızdan önce ki- mileri "Acaba ls\eç bize karşı duzgün bir tutum mu izleyecek, \oksa Türld- ye'nin AB yoluna engeüer koyacak mı?" kaygısı içinde\diler. Ama artık İsveç'in, öbür AB ülkeleriyle birlikte gayet ya- pıcı davrandığı anlaşılmıştır, umanm. - Peki, Türkiye ev ödevini gereğince yapıyor mu? Gayet iyi yapıyor. Ben Büyükelçi Volkan Vural başkanlığındaki Türki- ye'nin AB sekretaryasını da kutlamak istiyorum. Hazırlanan belge etkileyi- ci ve kapsamlı. Türkiye. en azından niyetleri. açıkJadığı öncelikleri konu- sunda ev ödevini çok iyi yaptı. Ama hâ- lâ, uygulamayı bekJiyoruz. Evet, Tür- kiye'de ekonomik kriz patlak verince EylemcilersürgündeAvusturya'nın Salzburg kentinde devam eden, Avrupa Ekonomi Zirvesi'ni protesto ederken polisle çatışmaya giren küreselleşme karşın göstericilerden 400'ü \'i\ana">a süriildü. Salzburg polisi, önceki akşam saatierinde çıkan olmlarda biri ağır olmak ü/ere 5 polisin yaraJandığını. İ1 göstcricinin gö/alnna alındığını açıkladı. Polisin gösteri alanında gece bo\unca kalmakta ısrar eden küreselleşme karşırı 400 kişi\i de özel bir trenle başkent Vlyana'ya gönderdiği ka\dedildi. ( Fotoğraflar: AP) merkezi liderlik dikkatlerini buna çe- virmek zorunda kaldı. Ama siyasal haklar, siyasal konular da çok önem- li. Ekonomik reform paketi aynı za- manda ulusal programın bir parçası. - Gümrük Birliği Anlaşması'nda Türkşirketlerinin AB'yle vaptıklan iş- leri, bundan doğan alacaklannı düzen- leyecek,denedeyecekbir kurum yok. Bu sizce nasıl düzenlenecek? Bu çok iyi bir soru. Ama bu Türk hü- kümetiyle Ankara'daki AB Komisyo- nu arasında düzenlenmesi gereken bir mesele. - Sizce Türkiye AB üyeüğine hazırmı? Türkiye hiç kuşkusuz değişim için ol- gun bir dönemde. Ülkede değişimin radikal olması gerektiği bilinci bulun- duğu gayet açık. Bu bilinç biraz da ga- liba ekonomik durum ve IMF'nin tav- siyeleri nedeniyle yerleşti. Büyük bir olasıhkla bu durum AB üyeliğine doğru hızla yol alma konu- _ sunda Türkiye için itici güç ola- caktır. 'Ne zaman çekileceginj bilmek bir sanatür' - Siyasilerin hemen hemen her ağızlannı açmalanndan sonra pat- lak veren ekonomik krizlerin ar- dından Türkiye'nin Dünya Banka- sı ya da IMF'ye yardun için koş- ması sizcene kadar doğru bir dav- ranış? Egemen bir ülke böyle dav- ranabilir mi? Bu sorunun cevabı yine sorunuz- da yatıyor. Bir ülkede söylediği sözler nedeniyle ufak çapta bir fe- lakete sebep olan bir siyasi, görev- den çekilir. En doğru zamanlama- yı yaparak ne zaman çekileceği- ni bilmek bir sanattır. - Bir dönem Türkiye'nin AB üyeüginin önünde en önemli engel olarak Vünanistan'la iiişkjlerinin kötülüğü gösteriliyordu. Şimdi bu ilişkilerde bir yumuşama var. Siz bu yumuşamaıun geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk-Yunan ilişkilerinin gelişi- mi bir dıplomat için çok ilginç bir inceleme konusu. llişkiler hem iyimserlik doğuruyor; zaman za- man da meydana gelen tatsızlık- lar nedeniyle kaygıya neden olu- yor. Isveç ve öbür Kuzey ülkeleri 200 yıl önce savaşırlardı. Artık o dönemi aştık. Eminim bir gün Tür- kiye'yle Yunanistan. geçmişte olanlar ve kendi yaptıklannı şaka- laşarak hatırlayacaklardır. Sosyalistler, genişlemeye karşı değil, ancak "iki vîtesli AB" görü$ünü savunuyorlar Belçika'da ilk günden Nice pürüzü çıktıBRÜKSEL(AA)-Belçıka"da koalisyon hükümetinin güçlü kanadını oluşturan Valon Sos- yalist Parti (PS) Başkanı Elio Di Rupo. "Nice Anlaşması'nı onaylamanın sosyalistler açı- sından zor olacağuu" söyledi. Elio Di Rupo, basına \ erdi- ği demeçte, Irlanda'daki refe- randum sonuçlannın hatırla- tılması ve Belçika'da referan- dum uygulaması bulunmadığı- na değinilerek, parlamentonun Nice Anlaşması'nı onaylama- • Parlamentonun Nice Anlaşmasrnı bugünkü haliyle onaylamasının sosyalist parlamenterler için zor olacağı belirtiliyor. sı gerekip gerekmediğinin so- rulması üzerine, bugünkü ha- liyle Nice Anlaşması'nı onay- lamanın sosyalist parlamen- terler için zor olacağını belirt- ti. AB'nin karar veremez hale gelmesi durumunda, aday ül- kelerin tam üye olamamaktan daha da büyük bir hayal kınk- lığı yaşayacaklannı ifade eden Di Rupo, önce AB'nin iç re- formlannın sağhklı şekilde ya- pılması ve kurumlannın işler- liğini garanti altına alması ge- rektiğini, Nice Anlaşmasf nın bu amaçla gerekJi değişimi sağ- lamadığını ima etti. "Genişlemeden yanayız' AB'nin genişlemesinden ya- na olduklannı, komşu ülkele- rin dışlanması halinde savaş, fa- kirlik ve istikrarsızlığın körük- leneceğini ifade eden Elio Di Rupo, böyle bir durumda ka- çak göçün de yüz misli artaca- ğını, tek çarenin aday ülkeler- de ekonomik gelişmeyi des- teklemek olduğunu söyledi. Di Rupo, genişlemenin maliyeti- nin yüksek olduğunu kabul ederek, "Medenibirtoplumda, banş içinde yaşamak için. ge- lecekteekonomikveya sflahh ça- nşmalann bedeliniödemekye- rine bugün para harcamakda- ha iyi olur" dedi. "İki vitesK AB" görüşünü savunan Di Ru- po, 6,7 veya 8 AB üyesinin bir- birleriyle daha fazla yakınlaşa- rak, diğerleri tarafından fren- lenmeden, daha ileri adımlar atabileceklerini söyledi. AB'nin yeni dönem başka- nı Belçika, liberal, sosyalist ve yeşillerden oluşan koalisyon hükümeti ile yönetiliyor. Umman Dışişleri Bakanı Bin Abdullah, Cem ile Türki>e-l mman ilişkilerini görüşrü. Umman'dan Türkiye'yeKıbns desteği ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Um- man Dışişleri Bakanı Yusuf bin Alavi bin Abdullah, Türkiye'nin Kıbns konu- sunda görüşlerini desteklediklerini be- lirterek. "Kıbns sonınu ancak adadaki Türklerle Rumlaruı eşitliği esasına göre çözülebilir" dedı. Cem - Bin Abdullah görüşmesinde Türkiye ile Ümman arasında ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi ve işbirliği alanlannm genişletilmesi kararlaştınl- dı. Cumhwbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Bin Abdullah ı kabulünde, Umman'ın izlediği politikalanyla bölgesinde banş ve istikrâra katkıda bulunmakta oldu- ğunu söyledi. Türkiye'nin Umman ile ara- sındaki yakın işbirliğini daha da geliş- tireVerek güçlü bir ortaklığa dönüştünnek istediğini kaydeden Sezer, iyi dilek me- sajının iletilmesini istediği Umman Sul- tanı Kabus'u Türkiye'ye davet etti. Türkiye tarama sürecenin başlatılmasını istiyor Aııkara, BrüksePden işaret beklîyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB ile üyelik müzakerelerine 2004 yılından önce geçmek isteyen Türki- ye, buna kapıyı aralayacak "tarama sürecinin" bir an önce başlatılması- nı istiyor. Bir önceki dönem başkanı Isveç'ten bu konuda olumsuz yanıt alan Türkiye, şimdi yeni dönem baş- kanı Belçika'dan işaret bekliyor. Belçika Dışişleri Bakanı Louis Mkhel'in, bugün gerçekleştireceği Ankara temaslan sırasında, üyelik sürecine ilişkin önemli mesajlar ve- rirken, tarama süreci konusundaki yaklaşımlannı da açıkJığa kavuştur- ması bekleniyor. Isveç, Türkiye'ye ta- rama sürecinin müzakerelerle bir- likte başlayabileceği, bunun dışında ayn veya öncelikli bir uygulama ola- mayacağını bildırmişti. AB, Türki- ye ile müzakerelerin de ancak "siya- sikriterfer üzerindeyeterfiçahşmagös- terilmiş" olması durumunda başla- yabileciğini kaydediyor. Türkiye'nin, müzakere öncesi aşa- ma olarak gördüğü tarama sürecine, zaman kaybetmeden başlamak iste- mesinin ardında, müzakerelerin 2004 yılı sonrasına sarkması durumunda AB'nin kendi koşulları nedeniyle "genişlemetreninin kaçınlabileceği'' endişesi yatıyor. Türkiye'nin üyeliğine destek az AB'nin kamuoyu yoklamalan ku- rumu Eurobarometre'nin verilerine göre, her 10 AB vatandaşından biri Türkiye'yi tam üye görmek isterken, her 10 kişiden ikisi buna karşı görüş bildiriyor. AB'ye katılımı istenme- yen ülkeler ise şöyle sıralanıyor: Ar- navutluk (yüzde 23), Türkiye (yüz- de 20), Fas ve Bosna-Hersek (yüzde 19), Yugoslavya (yüzde 15). AB vatandaşlannın öncelik verdi- ği konular sıralamasında işsizlik, va- tandaşlık hakJan, gıda güvenliği, sağ- lık ve çevre önde geliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle