Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2001 SAl
14 KÜLTÜR kuftur@cumhuriyet.com .tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN
Isıııael Ivo fle buhışma1997'de, 9. Uluslararası Istanbul Ti-
yatro Festivali, Weimer Devlet Tiyat-
rosu yapımı olan "OtheHo" adlı dans
tiyatrosu ile açılmıştı. 0 dönemde, We-
imar'da dans bölümünün başında olan
Ismael İvo ve ekibinin gerçekleştirdi-
ği bu çalışma beğeniyle izlenmişti.
Sonra, 1999'da, festivalin 11. yılındaki
"Fausflar buluşmasma Ismael Ivo'yu
da "Mefisto" yorumu ile davet etmek
istedik ama. tarihler denk düşmedi ve
ilişkiler de sanki bir süre için dondu.
Geçen günlerde Ismael Ivo ile Istan-
bul'da bir kez daha buluştuk. Sanatçı-
nın ilk söylediği şey Tiyatro Festiva-
li'ni ve seyirci ile sahne arasında ku-
rulan iletişimi, o güçlü elektriği unu-
tamamış olmasıydı. Ne hoş ki, bu sa-
dece Ismael tvo'ya özgü bir sap-
tama değil. Festivalle ve dina-
mik bir seyirciyle kurulan güçlü
bağlar pek çok değerli sanatçıyı
çekiyor buraya. Bunlardan biri
de Fİna Bausch. Bu müthiş yo-
rumcu ilk kez 1998'de geldi ts-
tanbul'a. Geldi, büyüledi ve bü-
yülendi. Giderken "yine gelece-
ğhn" dedi ve 2OOO'de bir kez daha
festivale konuk oldu. Aynı tutku bir
kez daha yaşandı. Bu kez de "İstanbul
için özel bir proje yapacağun" dedi
Hep hayalini kurduğumuz bir öneriydi
bu. Şimdi. Pina Bausch'un "Istanbul
Projesi"ni yaşama geçirmek, ileriye
yönelik çalışmalanmız kapsamında ön
sıralarda yer alıyor. Bakahm, ekonomik
krizin faturasını en ağır biçimde Ti-
yatro Festivali'nin ödemek durumun-
da kaldığı bu kaotik ortamda gelişmeler
ne gösterecek? Yine de beklentim bu
uluslararası projenin gerçekleşmesi yo-
lunda.
Ortakyapım
Ismael Ivo ile burada yaptığı çalış-
malar üstüne konuşarak başlıyoruz sö-
ze. Bu yıl içinde, yanılmıyorsam daha
önce birlikte çalışrruş olduğu koreograf
UğurSeyrek'in önerisiyle Ankara Dev-
let Balesi'ne davet ediliyor Ivo. Bura-
da, Nisan 2001'de Heiner Müfler'in
"Medea Material''inden yola çıkarak
"Medea"yı sahneliyor. Yine kendisi
gibi önemli bir dansçı ve koreograf
olan Marcia Haydee'nin de rol aldığı
bu bir saatlik modern balede Türk dans-
çılarla yaptığı çalışmadan çok memnun
kaldığını söylüyor Ismael Ivo. Dans-
çılann araştırmaya ve farklı çalışma
yöntemlerine, yeni fıkirlere çok açık ol-
duklarını belirtirken bazı gençlerin
uluslararası düzeyde olduklarının altı-
nı özellikle çiziyor. Türkiye'nin dans
ve tiyatro disiplinlerini daha sıkı bir
biçimde örtüştürmesi ve artık dışa daha
fazla açılması gerektiğini vurguluyor.
Tabii dedikleri doğru ama, biz burada
dışa açılmaktan ne anlıyoruz? Buna
gerek duyuyormuyuz? Kendi aramız-
• "Kültürel zenginlikleriyle ve de Rio'nun,
New York'un taşıdığı renkleri anımsatan
hareketliliğiyle insanı büyüleyen bir megapol
îstanbul. Ama bunun ötesinde biz sanatçılan
buraya çeken önemli bir olgu da Tiyatro
Festivali ve bu festivalin dinamik seyircisi."
da ortak bir dille buluşmadıkça bu tür
açılımlar bireysel çabalar olmaktan
öteye geçemeyecektir.
Ismael Ivo "Medea" üstüne çalışır-
ken yine Ankara Devlet Balesi için bir
koreografi yapan GeyvanMcMfllen'le
karşılaşıyor ve bu kez de onun dave-
tiyle haziran ayında üç haftalığına
McMillen'in kurmuş olduğu Yıldız
Üniversitesi Modern Dans Topluluğu
ile yoğun bir atölye çalışması için bu-
raya geliyor. "Geyvan, öğrenciİerinin
dans tiyatrosu îleiçiçeolmasıru istiyor-
du. Bu nedenle İstanbul"da\ıni. Genç-
lerie çok yoğun çakşıyoruz. Çünkü be-
denin ve ruhun yapılan işe voğunlaşma-
sı gerekir. Ancak o zaman yaratun sü-
recine girmek mümkündür. Sanatçı
yapbğı işle içsel bir diyalog kurmalıdır.
Mesela ben OtheUo roiü için sürekli
Shakespeare'le diyalog kurmaya çahş-
üm. Hareket dilimi onun zengin dize-
leri arasında aradım. Bedenimi o dize-
ler arasında erirmeye çahşbm. Dansçj-
lanm için de aynı şey söz konusuydu.
Burada genç öğrencilerime de bu duy-
guyu ve bu sistemi vermeye çanşnm.
Algılan müthiş güçlü olan bir ekipie
çahşüm. Sınırsız bir iç enerjiye sahip-
ler ve her şeye çok açıklar. Bu, üzerin-
de durulması gereken önemli bir nite-
Bk. GerekAnkara'da gerek burada bir-
likte çalşüğun danscılardan cdindiğim
izlenimkr gerçekten çok olumlu. On-
lerinin açık olduğuna inamyorum. İyi
şe>ler yapacaklar. Onlarda bu potan-
siyelvar.''
Ismael Ivo şu sıralarda Stuttgart Ti-
yatrosu Dans Bölümü'nün başında. Ti-
yatro Festivali ile Stuttgart Tiyatro-
su'nun bir ortak yapıma imza atabile-
ceğinden söz ediyor. Neden olmasın?
Ismael Ivo'nun, Marcia Hay-
dee'nin \e Türk dansçılan-
nın yer alacağı uluslararası
çapta bir proje neden ger-
çekleşmesin ki? Ivo, "tstan-
bul beni olduğu kadar bura-
ya geuniş olan her sanatçıyı
heyecanlandıran bir kent
Gelmerruşolanlardagelmek
için heyecanlaıuyorlar" diyor. "Kültü-
rel zenginlikleriyle ve Rio'nun, New
York'un taşıdığı renkleri anımsatan ha-
reketliliğiyle insanı büyüleyen bir me-
gapoL Ama bunun ötesinde bizleri bu-
raya çeken çok önemli bir olgu da Ti-
yatro Festivali ve bu festivalin dinamik
seyircisL"
Söz buradan, farklı kültürlerde ti-
yatro ve dans alanlannda yaşanan bu-
luşmalara geliyor. Sonra yine Tiyatro
Festivali'ne, festival kapsamında bir
ortak proje düşüncesine dönüyoruz.
Ismael tvo kaynayan Brezilyalı kanıy-
la "Güçlü bir dramatikyapıtotmah, bu-
raa içinyaşama geçnüecekortakvaprnı*
diyerek düşüncelerini aktanyo:r: "Bel-
ki yine Shakespeare'in dizeleriyle güç-
lü bir diyalog kurulur. Neden bilmiyo-
rum. Shakespeare yapıtlarında esen
nrünalarla bu kenti örtüştüniyorum
ben_" Onu dinlerken benim aklımdaysa
ekonomik krizin sebep olduğu sanatsal
fırtınalar var..
'Duyguların DilV tnetin, ses, müzik ve görüntüyü bir araya getiren, disiplinler arası bir çalışma
Metinlerle caztiyatrosuMELTEMKERRAR
Amerikalı cazcı, gitarist DonavanMkon, Can
Kozlu \e Ali Perret ile kurduğu 'Don Mixon
Group' ile disiplinlef arası bir çalışma olan
'Duyguların Dili' ile geçen hafta izleyici karşı-
sındaydı.
MLxon \ e grubu tekst, müzik, görüntü ve se-
sin bir araya geldiğigösterideOruçAnıoba'nın
'Hani' adlı kitabından yola çıkıyorlar. Mixon.
kitaptan aldığı metinleri müziğiyle eşleştirerek
yeniden yorumluyor. Zerrin Kültüral'ın diala-
nnın eşlik ettiği gösteride metinleri tiyatro sa-
natçısı Levent Dönmez seslendiriyor. Geçen
hafta yalnızca iki gösteri sunan grup, önümüz-
deki sonbaharda yeniden dinleyenlerle buluşa-
cak.
Bir yıldır Bilgi Üniversitesi'nde ders veren,
New Jersey doğumlu Mixon, Jersey Ciry Uni-
versity'de başladığı eğitimini, Manhattan Scho-
ol of Music ve Temple University Philadelphia'da
sürdürdü. TedDunbar,HarryLeâhe\,DennesSan-
doli ve Charüe Banacos'dan ders alan sanatçı,
1989 yılında 'Culmination' adlı yapıtı ile Nati-
onal Endowment for the Arts Caz Beste Ödü-
lü'nü kazandı. Elizabeth High School, Univer-
sita Di Bologna, Dicipline Delle Arti Musica Spet-
tocolo, Berkeley College of Music"te eğitimci
olarak çalışan Mixon'ın 'Ear Training' metodu
üzerinde yaptığı araştırma ve geliştirmelerın so-
nucundahazırladığı 'PerfonnanceEar Training'
• adlı yapıtı Almanya"da Adnavance Music Rot-
tenburg tarafından yayımlandı.
- 'Duyguların Dili'nde yazı, müzik, yorum ve
görüntüyü bir araya getirirken neyi amaçlryor-
sunuz?
\IIXON - Burada müziğimle duygulan dile
getirmeyi amaçlıyorum; müzik. duygulan ifa-
de edebileceğiniz en evrensel dil çünkü. Daha
önce buna benzer bir projeyi Italyan bir yaza-
nn yapıtındaki aynı duygularla eşleştirerek yap-
mıstım. Türkiye'ye geldiğimde böyle bir şeyi han-
gi yazann yapıtıyla eşleştirebiliriz diye düşün-
düm ve Oruç Aruoba'nın 'Hani' adlı yapıtını
seçtim. Burada yaptığımız. bir şeyin üzerine
bestelenmiş bir müzik değil. Duygulanmı ifa-
de ettiğim müziği, aynı duygulan ifade eden
başka metinlerle eşleştirmek. Bir duygunun ya-
zıyla ve müzikle ifadesi yan yana.
- Oruç Aruoba'nın yapıtını seçmenizin nede-
ni neydi?
MIXON - Birtakım araştırmalar yaptıktan
sonra Oruç Aruoba'nın bu tekstinin. içerdiği
güçlü duygular ve hümaniter yapısıyla buna
çok uygun olacağını düşündük. 'Hani'de ya-
zar başka bir insan aracılığıyla kendini bul-
maya çalışıyor. kitabın bu yanı, yaptığımız
müzikle tekstin eşleşmesini sağlayan en
önemli unsur oldu.
- Merindeki duygulan ortaya çıkarmayı
amaçlarken nasıl bir yöntem izoyorsunuz?
\CXON - Bunu yapmak için de birtakım es-
tetik yöntemler var. Orneğin kâğıdı kalemi eli-
me alıp. o duygunun neler ifade ettiğini yaza-
bilirim. Sonra da duyguların ifade ettiği şeyle-
ri müziğe transferedebilirim. 'EseFte bir kayıp,
mutsuzluk \ar. Bunun müzikte paraleli aşağı
iniş, minör notalardır. Ama aynı zamanda esef-
te, kaybın arkasından bir ümit ve mutluluk ifa-
desi var. O duyguyu anlatan müziğin içinde de
inişler ve çıkışlar oluyor. Bütün bu iniş çıkışla-
n notalarla anlatmaya çalışıyorum. Her esef et-
tiğimiz şey de aynı ol-
mayabilir, ama önem-
li olan oradaki ele-
menti alıp onu mü-
ziğe aktarmak.
- Gösteriji duy-
gulara isimler \ere-
rek bölümlendirirken
bir 'oyun' yaranyor-
sunuz»
MIXON - Evet,
metinlerin hepsinin
hikâyesi var aslın-
da. Biranlamda caz
tiyatrosu gibi bir
olarak algılayacağını düşünüyorum. Müzik,
teksteki sözlerin anlamını üretmeye yarayacak.
izleyici müziği dinlerken aynı zamanda sözle-
rin getirdiği müziği de birlikte algılayacak. Bir
tür tiyatro gibi aslında. Bir film seyrederken ya
da bir tiyatro izlerken zaten buna benzer şeyle-
ri yaşıyoruz. Bu değişik bir özgürlük ge-
tiriyor aslında. Yaptığımız şeyin özün-
de caz var zaten. Cazın özünde var
olan da sürekli değişkenlik. Müzisyen-
ler aralanndaki iletişimden dolayı,
her akşam farklı bir şekilde yorum-
layacaklar ve aktör de farklı gelen
müziğe başka bir şekilde cevap ve-
recek ve bu özgürlüğün içinde se-
yirci de başka bir biçimde etki-
lenecek.
şeybu.
-Farkhdisip-
linleri bir arada
kuDanmak. izleyi-
ci ve sanatçı açı-
smdan nasıl bir öz-
gürlük getiri>x>r?
MKON-Seyircinin verilen şeyleri içsel (Fotoğraf: KAAN SAĞ^
Kartpostallarda Osmanlı kadmlan Schneidertempel'de
Kültür Servisi - Schneider-
tempel Sanat Merkezi'nde
temmuz ve ağustos ayı boyun-
ca açık kalacak 'Eski kart-
postallarda Osmanlı Kadın-
lan* sergısi Osmanlı Impara-
torluğu'nun kadın nüfusunun
posta kartlanna yansımış bel-
geselini sunuyor.
Se>hun Binzet'in koleksi-
yonundan sağlanan sergide
yer alan 150 kartpostalda Is-
tanbul merkez olmak üzere
Anadolu, Balkanlar, Kafkas-
lar ve Arap ülkelerinde yaşa-
yan kadınlar çeşitli halleriyle
göriilüyor. Binzet, bu sergide
izleyicilere Osmanlı kartpos-
tal koleksiyonu içinden derle-
diği 19. yüzyüın 20. yüzyıla
dönüştüğü yıllann Osmanlı
kadınlan resimlerini sundu-
ğunu söylüyor.
u
Giysfleriyle,
saç biçimleriyle, takılany la,
çahşma hayatuıa katkılanyla,
müzik ve sahne sanatçıhkla-
nyia ve en çarpıcısı, Doğu'yla
Bab'yı kesiştiren güzeUikleri
ile bu acılı dönemin kadmlan-
mn kartpostallara yansıyan
görüntülerini sergiliyorum.''
Kartpostal, kelime olarak
postada yazışma amacı için
hazuianmış karton anlamına
geliyor. Telefonun bile çok sı-
nırh olduğu 1880-1930 yılla-
n arasmda kartpostal altın ça-
ğını yaşamış. Fransa'da ik ola-
rak 18 Arahk 1872 yılında çı-
kanlan bir kanunla posta ida-
resinde kullanılmaya başla-
nan kartpostal basma hakkı
önceleri yahıızca posta idare-
sine tanınmış, 1877'den itiba-
ren de özel sektöre bu hak ve-
rilmiş. Kartpostalın altın ça-
ğı, Osmanlı tmparatorlu-
ğu'nun 2. Abdülhamit'in pa-
dişah olduğu (1877-1908) yıl-
lanyla başladı. Bu dönem, Os-
manlı için savaşlar, yenilgiler
ve isyanlar ile dolu bir dönem-
di. Sansür içinde yaşayan Os-
manlı halkı, Avrupalı çağdaş-
lan gibi açılıp okunacağmdan
emin olduğu mektup yerine
kartpostallan tercih etti. Son-
raları yaşanan Meşrutiyet,
Dünya Savaşı, Kurtuluş Sa-
vaşı insanları, duygularını,
dertlerini. gördüklerıni, yaşa-
dıklarını bu küçük kartpostal
çerçevelerine sığdırarak pay-
laşmışlardı. (249 0150)
YAZI ODASI
SELİM ÎLERİ
Temmuz, Ölümler Ayı!
Necatigil ın Edebiyatımızda Isımler Sözlüğü (oı
ikinci basım, 1985) temmuzu ölümler ayı olarak sap
tamış.
1 Temmuz 1904 Şemsettin Sami'nin ölümü. lll
romanımız sayılan Taaşşuk-i Tal'at ve Fitnat'ıı
(1872) yazan. Gerçek bir roman değildi elbette, ko
cakan masalıyla meddah öyküsü arasında sıkışif
kalmıştı. Ama bir çabaydı bugün kimsenin anma
dığı.
Şemsettin Sami'nin Kamûs-i Türkî'si (1900) içiı
bir başyaprttır diyen dılcilertanıdım. 1960'larda Ha
yat Yayınlan, Kamûs-i Türkî'yi esas alarak Büyül
Türk SözJüğü'nü yayımlamıştı. Gözüm gibi sakla
nm. O zamanlar Ornan Şaik Gökyay sözlüğüı
çevrimyazısındaki yanlışları saptamıştı. Yine d(
elımizdeki tek kaynak.
1 Temmuz 1955'te Adnan Adıvar ölmüş. Adı
var'ın kişiliği, bilime saygısı konusunda Veda
Günyol'dan ne çok anı dınlemiştim...
2 Temmuz 1980 Mehmet Behçet Yazar'ın ölürr
günü. İnsan inanamıyor. 1938'deyayımlanmış, bi
daha da yeni basıma kavuşamamış Edebiyatçıla
nmız ve Türk Edebiyatı kıtabının yazarı. Bu kitap
ta inceleme, soruşturma, antolojik verimleryan ya
nadır. Geçmiş günlerın yazarlarını orada bir 'bu
gün' içinde yakalarsınız. Daha yıllarca yaşamiî
Mehmet Behçet Yazar, kimsenin haberi olmamış
3 Temmuz 1946 Muzaffer Tayyip Uslu'nur
gencecik ölümü.
"Peşinden lafa kanşıyorpencere I Günaydın Mu-
zaffer Bey I Sokaklar seni bekliyor I -Sokaklar be
nibekliyormuş-1 Günaydın"...
Aynı gün, ama 1972 yılında Hasan Ali Ediz öl
müş. Tanımıştım. Kemal Tahir'in arkadaşıydı, Su-
adiye'deki evde akşam çaylan. Rus edebiyatındar
emek ürünü çeviriler. Hasan Ali Bey, Sinematek yıl-
lannda Harp ve Sulh'ün, yani Savaş ve Banş'ın alt-
yazısız filmini anında çevirmışti, biz seyircilere
Oylesine heyecanlanmıştı ki, öksüren genç kıza
birsahnedeki figürana, Gençkızöksürüyor..."de-
mişti. O zaman gülmüştük, şimdi gözlerim yaşa-
rıyor.
6 Temmuz 1971 de Fahir Onger ölmüş. Döne-
minin yazarlarını çok etkilemış bir eleştirmen o(-
duğunu işitirdik. Ben tanıdığımda Meydan Laro-
usse'ta çalışıyordu. Onger Yayınlan, Cemal Sü-
reya'nın çevirisi Sade: Aşkın Suçları. Kırmızı yü-
zü kalmış aklımda. Emekleri arasmda 1940 kuşa-
ğının şiirini enine boyuna derleyen Bugünkü Şiiri-
miz seçkisi var.
7 Temmuz 1975 günü Reşat Ekrem Koçu öl-
müş. Geçenlerde bu sütunda anmaya çalışmış-
tım. Istanbul Ansiklopedisi'nin yaratıcısı. Tarih ki-
tapları, romanlar, dergilerde kalmış tarihi öyküler
sayısız yazı. Ama bir de şiirler. Varlık dergisinin es-
ki sayılarında okumuştum bir ikı şiirini. Uçta, alı-
şılmadık cesarette şiirlerdi.
Selçuk Kaskan'ı 8 Temmuz 1978'de yitirmişiz.
Aynı gün Cengiz Tuncer'in de (1981) ölüm yıldö-
nümü.
Fotoğraflanndan tanıdığım Selçuk Kaskan çok
şişman bir beydi. 1960 sonrasında Istanbul Rad-
yosu'ndan, galiba bir reklam programından din-
lediğimiz Uğurlugil Ailesi skeçleri onun yaprtıydı.
Yıldız Kerrter, rahmetli Reşrt Baran, Müşfik Ken-
ter, Çolpan ilhan gibi sanatçıların seslendirdikle-
ri bu skeçler evlere mutluluk getirirdi. Saati geldi
mi, Uğurlugil Ailesi'ni dinlemek için hepimiz rad-
yo başında toplaşırdık. Selçuk Kaskan'ın Dolap Bey-
giri adlı oyununu da Şehir Tiyatrosu'nda iziemiş-
tim.
Cengiz Tuncer'in romanlarını okudum. E Yayın-
ları'nı o kurmuştu. E Yayınları'ndan güzel kıtaplar
okuduk. Ama onun bir de basılı senaryosu var Sev-
mek Seni. Belleğıme güvenirsek, Selma Güne-
ri'nin oynadığı bir fllm. Okuduğum senaryodan
çok etkilenmiştim.
Biliyorum, temmuzun yansına varamadık.
Temmuz, ölümler ayı! Devamı var...
Takvimde lz Bırakan:
"(...) demek ki insan bazen bir şeyin ne zaman
başladığını, nasıl ve nerede başladığını, bir de
hangi gözyaşlannı dökebilirdi, bilebiliyor." Inge-
borg Bachmann, Malina, Ahmet Cemal'in çevirisi,
BFS Yayınlan, 1985.
Diaz 'Melek' olmaktan vazgeçti
• Kültür Servisi- Cameron Diaz, ikinci kez
'melek" olmayı reddetti. Diaz, filmin çekilmesi
planlanan ikinci bölümünde rol almak
istemediğini açıkladı. Gişe rekorlan kıran filmin
ikinci bölümü için kollan sıvayan yapımcı şirket,
Diaz'ın karanyla büyük hayal kınİdığına uğradı.
Filmde rol alan diğer 'melekler' Drew
Barrymore ve Lucy Liu'nun projeye sıcak
baktığı, büyük bir aksilik yaşanmazsa 2003
yılında gösterime girmesi planlanan filmde
'meleklerin' Diaz olmadan yollanna devam
edecekleri ifade edildi.
Bodrum'da yaz sergisi
• Kültür Servisi - Evin Sanat Galerisi, Bodrum
Adahan Otel'deki yeni sergi salonunu 23
Haziran'da karma bir sergiyle açtı. Bebek'teki
mekânından sonra Bodrum'da da sanatseverlere
hizmet vermeyi amaçlayan galeri. burada da on
bir sanatçısının yapıtlannı sergilemeye devam
edecek. Sergide, Türk resminin usta ismi Nuri
lyem ve eski Anadolu uygarhklanndan
esinlenilmiş idolleri ile seramik sanatında özgün
bir yere sahip olan Nasip tyem'ın çalışmalan yer
alıyor. Nedret Sekban'm deniz insanlan. Ahmet
Umur Deniz'in deprem sonrası izlenimlerini
yansıttığı resimleri, Naile Akıncı'nın Eyüp
peyzajlan, Temur Köran'ın ikili figürleri ile
Mehmet Güleryüz, Kemal Iskender. Irfan Okan,
Mustafa Özel ve Nesrin Sağlam'ın resimleri
sergide izlenebilecekler arasmda yer alıyor.
Seramik sanatçısının başarısı
• ÇANAKKALE(AA)-Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Meslek
Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Ilker Eği,
Kültür Bakanlığı'mn açtığı "Devlet Seramik
Yanşması"nda Türkiye birincisi oldu. Seramik
yapımında kullanılan çamuru elle ve tornada
şekillendirerek ' insan yaşammı ve yaşlanmayı'
konu alan iki parçalık eseriyle yanşmaya katılan
Eği. seçici kurul tarafından, 130 parça eser
arasından birinciliğe layık görüldü.