Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2001 SALI
. 4 HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALt SİBMEN
'Araba Sefası' Mavpası
- Sallandıracaksın üç beş kişiyi, bak bi da-
ha
Bu angut kafayla Türkiye buraya geldi. Sa-
kın "Allah'tan bu herif ülke yönetiminde söz
sahibi değil" demeyin! Çünkü demokrasiler-
de, sokaktaki herifin dangalaklığının, yöneti-
cinin angut davranışlanna çanaktuttuğu biroy
mekanizması işler.
Şu ABD Başkanı George W. Bush'a bakın!
Teksas eyalet valisi iken kaç kişiyi idam et-
tirerek kendine Beyaz Saray yolunu açtı, ha-
tırlayın!
Eğer sokaktaki maganda Teksaslı olmasay-
dı, eğer ABD'nin dört biryanında "sallandıra-
caksın üç beş kişiyi..." dıye başlayan budala-
lığın körtutkunları bulunmasaydı, hiç Bush bu
kadar çok idamı onaylar mıydı?
Kaldı ki, aynı sığ kafa etkili odaklarda da
egemen.
Iştekendini "Türkiye'nin eniyigazetesi"ola-
rak ilan eden yüksek tirajlı bir gazete dün, yi-
ne arabalannı teslim etmeyen bürokratlara
yükleniyordu ve dokuz sütun üzerine manşet
atmıştı:
"Bu ne pişkinlik"
•••
Sevgili Okurlar,
Yanlış hedef göstermekte, görünürdeki ikin-
cil sorunlara saldırmakta medyamızın üstüne
yok.
Kamuoyumuz böyle olduğu içindir ki, kolay-
ca, milletvekılı maaşlarının Türkiye'deki sa-
vurganlığın sımgesi ve krizin nedeni olduğu-
nu söyleyebilır basın.
Oysa milletvekili maaşı, bunları yazan gaze-
fenin yöneticilerinin, köşe yazarlarının aylığı-
nın üstünde değildir.
Türkiye'de aval sloganlardan biri de "bü-
rokrasinin araba saltanatı" mavrasıdır.
llk bakışta bunları söyleyenlere hak verme-
mek elde değil gibi görünür. Nitekim söz ko-
nusu gazete de bunun altını çiziyor; Japon-
ya'da 10 bin, Fransa'da 9 bin, Almanya'da 11
bin olan kamu aracı sayısının Türkiye'de 25 bi-
ni makam olmak üzere 90 bin araç olduğunu
söylüyor.
Ama aynı gazete, Türkiye'deki bürokratla
aynı işi yapan kişinin, dolar bazında Japon-
ya'da, Fransa'da, Almanya'da kaç para aldı-
ğını söylemiyor.
• • *
Türkiye, memuruna, yüksek bürokratına,
üniversite öğretim üyesine komik derecede
az para veren bir ülkedir. Bu eksıkliği kimı za-
man lojmanla, kimi zaman servıs, kimi zaman
makam arabasıyla kapatır.
bunları yapmaz ise o memuru, o bürokratı
eUnde tutamaz, yerine daha kalitesizini koy-
mak zorunda kalır.
Üniversitede öğretim üyesi olan ve bulun-
duğu yerde bir idari görevı de üstlenip bilim-
sel çalışmaları yanında, günde sekiz saatini de
bu işe veren, ek işi ile birlikte elıne ancak bu-
günkü kurdan 600 dolar geçen bir profesör
dostumun, altındaki makam arabasını aldılar.
Makam, mevki, araba saltanatı, gösteriş gi-
bi şeylere zerrece değer vermeyen dostum
kızmıştı.
- Sömestrin sonunda, idari işımi bırakıyo-
rum, ben enayi değilim! dedı.
Haklıydı, aynı iş için aldığı parayla uluslara-
rası bir kuruluştan emekli olan karısının aldığı
arabayı kullanıp ona benzin harcamak enayi-
likti.
Kendileri dünyanın parasını alan, gazetenin
lüks arabalarında gezen, yüksek gazetecile-
rin, aldıkları ücret açlık sınırını ancak aşan bü-
rokratların arabasını Türkiye'deki bozuklukla-
rın nedeni olarak göstermeleri akıl almaz bir
saptırmadır.
Popülist yanı olmadığı için, kimse de çıkıp
bunlara hayır diyemiyor.
Devlet önce memuruna, bürokratına. öğre-
tim üyesine komik olmayan paralar versin,
sonra arabalarını gündeme getirsin!
Gerisi ancak salozlara mavallar kabilinden
kriz önlemi olabilir, hepsi bu...
TCC mayıs ayı raporu
En büyük kısıtlama
TBMM'den geldi
Istanbul Haber Ser-
visi - Türkiye Gazete-
ciler Cemiyeti'nin
(TGC), mayıs ayında
basına en büyük kısıt-
lamanın TBMM'den
geldiğini belirtti.
TGC Raporu'nda,
milletvekilleri hakkın-
da yazılan ve hoşa git-
meyen yazılar gerekçe
gösterilerek gazeteci-
lerin Meclis kulisine
girmesinin yasaklandı-
AP milletvekili
|ı ,ancak tepkiler üze-
rine yasağın kaldınldı-
ğı anımsatüdı.
Açıklamada, Gazi-
antep'te yayımlanan
Fırat'ta Yaşam gazete-
sinin ve îstanbul'da ya-
yımlanan Odak dergi-
sinin, ölüm orucu ha-
berleri nedeniyle top-
latılmasının sansürcü
tutumlann en dikkat
çekici ömeklerinden
biri olduğu kaydedüdi.
Ozan Ceyhun, F tipi
cezaevlerini gezecek
tstanbul Haber Servi- geldi.
si - AvTupa Parlamento-
su Milletvekili ve KPK
Eşbaşkan Yardımcısı
Ozan Ceyhun'un da
aralarında bulunduğu 8
kişilik heyet ölüm oruç-
lannın sürdüğü cezaev-
lerini ziyaret etmek
amacıyla Türkiye'ye
Üyesi olduğu heyetle
•birlikte Istanbul ve çev-
resindeki iki F tipi ceza-
evini ziyaret edecek
olan Ceyhun, 7 Haziran
Perşembe günü An-
kara'ya giderek Adalet
Bakanı Hikmet Sami
Türk ile görüşecek.
Diyarbakır'daki hücre evi baskmında 4 Hizbullah militanı silahlanyla birlikte ele geçirildi
Okkatı sınkastmda yenî adnriDÎYARBAKIR (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Diyarbakır Emniyet Müdürü
Gaffar Okkan ile 6 polis memurunun
şehit edilmesı ve 3 geçici köy koru-
cusunun öldürülmesı eylemine katıl-
dıklan öne sürülen 10 kişi, Diyarba-
kır'daki Hizbullah'a ait hücre evinde
5 Kalaşnikof, 4 tabanca ve 10 el bom-
basıyla birlikte ele geçirildi. Aralann-
da hamıle bir kadının da olduğu 6 ki-
şi savcılık talimatıyla serbest bırakıl-
dı. Kriminal incelemede, 4 Kalaşni-
kof un suikastta kullamldığı saptan-
dı. Diyarbakır Valisi Cemil Serhadh.
Okkan ve 5 polis memuruna düzen-
lenen suikastta kullanılan silahlardan
7'sinin ele geçırildiğini acıkladı.
Cemil Serhadlı, şeriatçı terör örgü-
tü Hizbullah'a ait bir hücre evine 4
gün önce düzenlenen operasyonla il-
gili Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nde
basın toplantısı düzenledı. Bağlar
Beldesi Fatih Mahallesi 19. Sakak
Işıklar Apartmanrna operasyon dü-
zenlendiğini belirten Vali Serhadlı.
biri kadm 10 Hizbullahçımn gözaltı-
na alındığını bildirdi.
Serhadlı, evde ve şahıslann kullan-
dığı kamyonette yapılan aramalarda.
ateşe hazır 5 Kalaşnikof marka silah.
4 tabanca, 7 el bombası, bir bomba
funyesı, 41 kovan, AB Gümüş ve Ytf-
maz Ozer adına düzenlenmiş 2 sah-
te kımlik ele geçirildiğini ifade ettı.
Yapılan kriminal inceleme sonucu
Diyarbakır Valisi Cemil Serhadlı. şehit edilen Gaffar Okkan ve 5 polis memuru ile ilgili suikasbn büyük bir bölümünün
aydınlatüdığını. saldında kullanılan silahlardan 7'sinin ele geçirildiğini acıkladı. (Fotoğraf: AA)
silahlann 3 ayn olayda kullanıldığı-
nın belirlendiğini anlatan Serhadlı,
şu bilgileri verdi:
"Ele geçirilen 5 Kalaşnikof marka
tüfekten dördünün 24 Ocak 2001 ta-
rihinde Emnryet Müdürü Okkan ve
5 polisin şehit edilmesi olayında kul-
lanıldığı belirlenmiştir. Diğer Kalaşni-
kof marka füfeğin ise 11 Eyiül 2000 ta-
rihinde polis memuru Adem Bayrak-
çı'nın şehit edilmesi olayında kuila-
nıknğı tespit edUmiştir. Aynca Brov-
ning marka silahın 16 Aralık 1996 ta-
rihinde Diyarbakır"da geçici köy ko-
ruculan Vedat Keser. Mehmet Tura
velsmail Altındağ'möMürülmesi ola-
yında kullamldığı betirienmiştir."
Operasyonda gözaltına alınan bir
hamıle kadının da aralannda bulun-
duğu 6 kişi savcılık talimatıyla ser-
best bırakıldı. Yetkililer, dört milita-
nın daha önce deşifre olmadığmı,
Okkan 'ın açıkladığı tetikçi listesinde
de bulunmadığını söyledıler.
İstihbanıt birimlerinin raporuna göre, tarım işçisi kimliğiyle bölge değiştiriyorlar
Hizbullah kentten kırsala çekiliyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Diyarbakır Emni-
yet Müdürü Gaffar Okkan
ile 5 polis memuruna yöne-
lik suikastı düzenleyen şe-
riatçı Hizbullah örgütünün
toparlanma sürecini hızlan-
dırmak için sarsıcı eylemler
gerçekleşrirmeye hazırlan-
dığı belirlendi. Örgütün
özellikle deşifre olan üyele-
rinin güvenlik güçlerine iz-
lerini kaybettirebilmek için
başta Çukurova ve Iç Ana-
dolu Bölgesi'ne mevsimlik
tanm işçisi kimliğiyle ge-
çiş yaptrklan belirlendi.
Güvenlik güçlerinin Hiz-
bullah'a yönelik yaptıklan
istihbarat çalışmalanna gö-
re örgüt, güvenlik güçlerin-
ce ele geçirilen silahlann
,t yerine silah almak için pa-
ra toplamayı kararlaştırdı.
Operasyon korkusu
Aranan örgüt üyelerinin
güvenlik güçlerine teslim
edihnesi ve böylece bir par-
ça baskıdan kurtulmayı he-
defleyen örgütün, operas-
yonlann yoğunlaşması ne-
deniyle üyelerinin büyük
bölümünü kent yerine kır-
salda daha etkin faaliyete
yönlendireceği belirlendi.
Devlet güçlerine karşı
kırsalda daha başanlı ola-
cağına inanan örgütün, ta-
bandaki güvensizlik orta-
mını kaldırmak ve topar-
lanma sürecini hızlandır-
mak amacıyla Gaffar Ok-
kan suikastına benzer ey-
lem gerçekleştirmeye ha-
zırlandığı bildirildi. Bu çer-
çevede, örgütün bilinen he-
defler dışında cezaevi mü-
dürleri ve personelini de ey-
lem hedefleri arasına aldığı
belirtildi.
Kadınlar kuUanılıyor
Örgütsel ders verme ça-
hşmalanmn kadınlar ara-
sında da oldukça yaygm ol-
duğu, bu amaçla komşu zi-
yaretleri gerçekleştirildiği
vurgulanırken durumu uy-
gun olan kişilere önce ce-
maate ait olma bilinci aşı-
landığı, ardından örgüte ka-
zandınlan kişilerden hafta-
lık ve aylık çalışma rapor-
lan istendiği belirlendi.
Raporlann daha önce ol-
duğu gibi en ait kademeden
üst kademeye doğru yazılı
olarak iletildiği; üst kade-
menin emirlerinin de yine
yazılı olarak ait kademeye
gönderildiği kaydedüdi.
Hem örgüt üyelerinden
hem de güvenilir sayılan es-
naftan yardım ve zekât adı
altında finansman sağlama
çalışmalannın sürdüğüne
işaret edilirken bu paranrn
cezaevindeki üyelere gön-
derildiği ögrenildi.
Sadettin Tantan:
Gözaltında adı
açıklanmayan
teröristler var
DİYARBAKIR (Cumhumet
Bürosu) - Içişleri Bakanı Sadettin
Tantan, güv enlik güçlerimn
elınde isımlen henüz '
açıklanmamış çok sayıda .' * -
Hizbullah militanı olduğunu
söyledi. Tantan. Bitlis ll
Jandarma Komutanlığı
Gazınosu"nda basm toplantısı
düzenledi. Dıyarbakırın yanı sıra
tüm Türkiye genelinde
Hizbullah'a yönelik
operasyonlarm aralıksız
sürdürüldüğünü belirten Tantan,
Diyarbakır'daki operasyonun
başanlı geçtiğinı söyledi.
Hizbullah taktik değiştinM^
Tantan, şöyle de\am ettı: "Bu
çalışma, çok daha değişik bir
şekilde gerçekleştirilmiştir.
Hizbullah terör örgütü kendisini
gizkyebilmek, saklay abilmek,
kaynaklannı geliştirebilmek için
taktik değiştirmişrir. Gü\enlik
güçleri de yaptığı çalışmalarda bu
taktiğe karşı taktik geliştirerek bu
yakalamay ı gerçekleştirmişrir.
Güvenlik güçlerinin elinde
isimleri henüz açıklanmamış çok
say ıda Hizbullah terör örgütü
mensubu >ar. Diyarbakır'daki,
yakalanan sanıklara >e
malzemelere bakıkhğında Gaffar
Okkan ve arkadaşlarının şehit
edilmesi eyleminde de kullanılan
silahlar, laboraruvar tespitiy le de
belirlenmiştir. Suikastla ilgili daha
önce de teröristler yakalannuştı.
Bu olayı gerçekieştiren Hizbullah
terör örgütü mensuplan çok
olduğu için, sırası geldikçe, bunlar
ülkenin her yerinde yoğun takip
içinde y akalanmaktadırlar."
Bakan Tantan, Türkiye'nin * ^'
güvenli ortama doğru gittiğini,
ancak "Terör örgütlerinin tehdidi
kalktT diye hiçbır zaman
rehavete kapılmamak gerektiğini
behrtti.
Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aşçıoğlu, yargının yanlış uygulamalarla gölgelendiğini söyledi
Bilirldşüer yargıcın yerine geçti
StBEL K1ZILIŞIK
Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aş-
çmğlu. Türkiye'de bilirkişılik kuru-
munun yasalara aykın olarak uygu-
landığına dikkat çekerek yargılama-
ya egemen olmayan hâkimlerin,
baktıklan davanın sonucunu bihr-
kişilere bıraktıklanm belirtti.
Bilirkişi uygulamasının bu denli
olumsuz biçimde gelişmesini, Yar-
gıtay'ın özendırmesine bağlayan
Aşçıoğlu, bilirkişinin egemen oldu-
ğu bu sistemin, yargıçlan ve avu-
katlan tembelleştirdiğini. yargıçla-
nn yansızlığını gündeme getirdiği-
ni vurguladı.
Türkiye'de iyice yozlaşan bilirki-
şilik hakkmda görüştüğümüz Çetin
Aşçıoğlu. sorulanmızı şöyle yanıt-
ladı:
- Bir yargüamada ne zaman biBr-
kişiye gereksinim duyulur?
Yargıçlar, bir davada özel veya
teknik bilgiye ihtiyaç duyduklan
hallerde uzmanlığı olan kişilerin gö-
rüşüne başvurur. Ancak bu kişilerin
görüşü yalnız teknik konularda alı-
nır.
- Zaman zaman basında "bir da-
vada bir avukat ya da hukukçu bilim
adamının bilirkişi olarak atandığı ve
suçun oluşup ohışmadığı gibi huku-
ki konularda görüş açıkladıklan,
mahkemelerin de bu raporlara göre
karar verdikleri"' yolunda haberler
çıkryor. Bu yasal nudır?
Böyle bır uygulamaya dünyanın
hiçbir ülkesinde rastlayamayız. Ya-
salanmız da buna izin vermıyor.
Çünkü suçun oluşup oluşmadığı gi-
bi hukuki konularda karar verebil-
mek için yargıcm başka hukukçula-
ra ihtiyacı yoktur, aynca adil yargı-
lama için buna kendi karar vermek
zorundadrr.
- Hukuk fakültelerinde ya da yar-
gıç eğhinı merkezinde bOirkişilik ku-
nımunun nasıl çahşacağı ögretiuni-
yormu?
Hukuk fakühelerinde öğrenci pa-
sif durumda. Her şey not ve sınav
tehdidi altında beyinlere şınnga edi-
liyor; sonuçta çoğu unuruluyor.
Mesleğe başlayan yargıç ya da avu-
kat. usta-çırak ilişkisi içinde doğru-
lan olduğu kadar yanlışlan da ağrr-
lıkta olan bılgilerle mesleğini yapı-
yor. Yargıç ve savcı yetiştirmek üze-
re kurulan eğitim merkezinde de bi-
limsel eğıtım yapılmıyor.
- BUirkişiy i Idm seçer?
Uygulamada yargıçlar seçiyor.
Ancak hukuk davalannda seçme ön-
celikle yanlann hakkı; anlaşma ol-
mazsa yargıç seçecektir. Yargıçla-
nn bilirkişi seçerken gösterdiği özen
de yargıç kimliğınin ulaştığı düze-
ye bağlı.
- Amerikan mahkemelerinde.
yargdanan kişiier kendi biUıidşileri-
ni geririp mahkemelerde dinletiyor-
lar. Ve biUrldşiler çapraz sorgulama-
ya rurularak görüşlerini açıkhy orlar.
Bu biz de de olabiür mi?
Bu sağlıklı bir uygulama. Ülke-
mizde bilirkişilerin başına buyruk
görüş açıklamalarmı önleyecek bir
uygulamaya geçilebilir. Örneğinbi-
lirkişiler görüşlerini sözlü ve yazılı
olarak açıkladıktan sonra: bir nevi
çapraz sorgulamaya alınabilirler.
- Bilirkişiler. güçlü olan y argılanan
kişilerin etkisinde kalabiliyorlar mı?
Yargıçlann ve yanlann denetimi
ve etkinliği sağlanmadıkça kaçınıl-
maz bir durum. Fakat "özensizük"
ve "uzmanhk alanlan dışına çıka-
rak ancak yargıcm yapabileceği ge-
nel nitelikte takdire ilişkin hukuki
yonımlar yapmalan ve yargıçlan
yönlendirmeleri" daha tehlıkeli bo-
yutlarda.
- Yani y argıçlar, bilirkişüer öy le de-
dikleri için mi karar veriy orlar?
Evet doğru. Bilirkişinin egemen
olduğu sistem, yargıçlan ve avukat-
lan bir anlamda tembelleştirdi. Yar-
gıçlar memur, avukatlar da iş takip-
çisi konumunda kalıyorlar.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR -oralcalislar@yahoo.com
Üniversite giriş sınavları yaklaştık-
ça, gençlerın gerilimi de artıyor. Çün-
kü talebin çok yüksek, olanakların
ise sınıriı olduğu bir üniversite siste-
mimiz var. Bu sistem, 12 Eylül'le bir-
likte YÖK cenderesi altına sokulmuş-
tu. Bilimsel üretkenlik ve birikimin ye-
rini yukanya bağlılığa bırakan bir sis-
tem kurulmuştu. Gençler ise itaat ve
ezber temelinde eğitilıyoriardı. So-
nuçta üretici ve yaratıcı olmayan,
despotik bir örgütlenme oluştu-
ruluyordu.
YOK cenderesi. siyasi Islamın yük-
selişiyle birlikte yeni bir hamle daha
yaptı. Bu hamlenin adı, "şeriata ge-
çit vermemek" şeklinde açıklanıyor-
du. 12 Eylül öncesi ve sonrası sola
karşı bir barikat olarak düşünülen Is-
lamcılık, eğitimde de gereken deste-
ği almıştı. Ulkemizin dört bir yanı, bu
ülkeyi yöneten siyasetçilerin ve as-
kerierin tercihleri sonucu imam hatip
liseleriyle donatıldı. Siyasi Islam dev-
letin merkezi siyasetlerince beslenip
geliştirilip büyütüldü.
Bir gün geldi, bu beslenip büyütü-
len siyasi Islam iktidara ortak olmak
isteyince işler karıştı. O andan itiba-
'Şeriat'la Mücadele Ediyoruz Derken...
ren "şeriatla mücadele" başiadı. Dü-
ne kadar "komünizmle mücadele"
eden cümle iktidar ve yargı sistemi,
bu kez "şeriaf'a karşı çalıştınldı. Bu
arada imam hatip liselerinin de önü-
nün kesilmesi, "şer/afç/"lann üniver-
sitedeki gücünün kınlması gerekiyor-
du. İmam hatip liseleri mezunlannın
her eğitim dalında öğrenim görme-
sinin de önüne geçilmesi şarttı. 8 yıl-
lık temel eğitim bu amaçla çıkarıldı.
Üniversite giriş sınavlan sistemi bu
açıdan yeniden elden geçirildi.
• • •
Şimdi bu "şeriatla mücadele "nin
sonuçlannı yaşıyoruz. 8 yıllık temel
eğitim, üzerinde fazla düşünülme-
den ve esneklik payı bırakılmadan
çıkarıldığı için, yabancı dilde eğitim
veren yüz, yüz elli yıllık okullann eği-
tim sistemi altüst oldu. Robert Kole-
jı, Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, Sa-
int Benoit, Saint Joseph gibi ülkemi-
zin kültür ve eğitim tarihinde önemli
rolü olan okullar, yabancı dilde eği-
tim zaafı içine düştüler. Çünkü bu
okullar 8 yıllık temel eğitim nedeniy-
le 6. sınıf yerine 9. sınıfa öğrenci al-
mak zorunda kaldılar. Bu okullar bu
kadar kısa sürede yabancı dil öğret-
mekte zorlandılar. Eğitimde aksama-
lar oldu.
Bir başka sonuç üniversite sınav-
larında yaşanıyor. Yine imam hatip
mezunlannın önünü kesme gerekçe-
siyle çıkanlan sistem, meslek okulla-
rını ve dil okumak isteyen öğrencile-
ri vurdu.
Çünkü yeni sistem öyle bir hesap-
lama tarzı getirdi ki, okuduğunuz bö-
lümün dışında bir bölüme girmek is-
tediğinizde bunun imkânsız olduğu
ortaya çıktı. Diyelim ki ortaokula baş-
larken bir çocuk, ailesinin de isteğiy-
le meslek okuluna girdi ve bu okulun
elektrik bölümünü bitirdi.
Ancak bu arada dile yatkın olduğu
veya sosyal bilimlere yatkıa olduğu
ortaya çıktı. Bu konuda lyi de birikim
edindi. Üniversite sınavları sırasında
bölüm değiştirmek istedi. Ancak so-
rulan bütün sorulan yapsa bile iste-
diği bölüme giremeyeceği ortaya
çıktı.
Neden mi; hesap ortada. Küçük
bir örnekle bunu anlatayım. Alman-
ca eğitim veren, Türkiye'nin en iyi Al-
manca bilen öğrencilerini yetiştiren
Alman Lısesi'nden mezun oldunuz.
Bu arada eğitıminizi dil eğitimı olarak
sürdürmek istiyorsunuz. Örneğin
Rus dili ve edebiyatı okumak istiyor-
sunuz. Bu tür bir eğitim için ayn bir
sınav olan yabancı diller sınavına gi-
receksiniz. Alman Lisesi mezunu ol-
duğunuz için sınavı Almanca dalın-
da alacaksınız.
Normal olarak Alman Lisesi me-
zunu olduğunuz için Almanca soru-
larının yüzde 95'inı yaptınız. Aıiık dil
eğitimi veren bir okula gireceğınızı
garanti ettiğinizi düşünebilirsiniz. Ya-
nıldınız. Sizin yaptığınızın yansını ya-
pan, herhangi bır lisenin dil bölümü
mezun bir öğrenci, sizden daha faz-
la puan alacak, o bölüme girecek a-
ma siz giremeyeceksiniz.
Neden mi? Çünkü, Alman Lisesi,
puan hesaplanırken "sayısal eğitim
veren" bir okul statüsünde kabul
edilmiş. Öğrendiğiniz onca Almanca
sizin bir dil okuluna girmenize yetmi-
yor. Alman Lisesi sayısal eğitim ve-
ren okul kabul edildiği için, sayısal
yerine dil veya sözel puanıyla öğren-
ci alan bir okula girmeniz hemen he-
men olanaksız. Sayısal dışında gire-
ceğiniz okullar için sizin aldığınız pu-
an 0.2 ile, dil bölümünden gelen ve
sizin dil bilginizin yansından azına sa-
hip bir öğrencinin puanı ise 0.5 ile
çarpılıyor.
•••
Sonuçta sınav bilgi birikimini yete-
neği değil, birtakım sisteme uyan in-
sanların başarı göstermesini bera-
berinde getiriyor. Üniversitenin dil
bölümüne daha çok dil bilenler de-
ğil, başka bölümlerden mezun olan-
lar girebiliyor.
Aynı sonuçları diğer bölümler için
de söyleyebiliriz. Tam bir karmaşa ve
bilginin ve birikimin ikinci plana itil-
mesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.
Bütün bunlar da şeriatla mücadele
adına yapılıyor. Söyleyecek söz bu-
lamıyorum.