22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2001 SALI . 4 HABERLER DÜNYADA BUGUN ALt SİBMEN 'Araba Sefası' Mavpası - Sallandıracaksın üç beş kişiyi, bak bi da- ha Bu angut kafayla Türkiye buraya geldi. Sa- kın "Allah'tan bu herif ülke yönetiminde söz sahibi değil" demeyin! Çünkü demokrasiler- de, sokaktaki herifin dangalaklığının, yöneti- cinin angut davranışlanna çanaktuttuğu biroy mekanizması işler. Şu ABD Başkanı George W. Bush'a bakın! Teksas eyalet valisi iken kaç kişiyi idam et- tirerek kendine Beyaz Saray yolunu açtı, ha- tırlayın! Eğer sokaktaki maganda Teksaslı olmasay- dı, eğer ABD'nin dört biryanında "sallandıra- caksın üç beş kişiyi..." dıye başlayan budala- lığın körtutkunları bulunmasaydı, hiç Bush bu kadar çok idamı onaylar mıydı? Kaldı ki, aynı sığ kafa etkili odaklarda da egemen. Iştekendini "Türkiye'nin eniyigazetesi"ola- rak ilan eden yüksek tirajlı bir gazete dün, yi- ne arabalannı teslim etmeyen bürokratlara yükleniyordu ve dokuz sütun üzerine manşet atmıştı: "Bu ne pişkinlik" ••• Sevgili Okurlar, Yanlış hedef göstermekte, görünürdeki ikin- cil sorunlara saldırmakta medyamızın üstüne yok. Kamuoyumuz böyle olduğu içindir ki, kolay- ca, milletvekılı maaşlarının Türkiye'deki sa- vurganlığın sımgesi ve krizin nedeni olduğu- nu söyleyebilır basın. Oysa milletvekili maaşı, bunları yazan gaze- fenin yöneticilerinin, köşe yazarlarının aylığı- nın üstünde değildir. Türkiye'de aval sloganlardan biri de "bü- rokrasinin araba saltanatı" mavrasıdır. llk bakışta bunları söyleyenlere hak verme- mek elde değil gibi görünür. Nitekim söz ko- nusu gazete de bunun altını çiziyor; Japon- ya'da 10 bin, Fransa'da 9 bin, Almanya'da 11 bin olan kamu aracı sayısının Türkiye'de 25 bi- ni makam olmak üzere 90 bin araç olduğunu söylüyor. Ama aynı gazete, Türkiye'deki bürokratla aynı işi yapan kişinin, dolar bazında Japon- ya'da, Fransa'da, Almanya'da kaç para aldı- ğını söylemiyor. • • * Türkiye, memuruna, yüksek bürokratına, üniversite öğretim üyesine komik derecede az para veren bir ülkedir. Bu eksıkliği kimı za- man lojmanla, kimi zaman servıs, kimi zaman makam arabasıyla kapatır. bunları yapmaz ise o memuru, o bürokratı eUnde tutamaz, yerine daha kalitesizini koy- mak zorunda kalır. Üniversitede öğretim üyesi olan ve bulun- duğu yerde bir idari görevı de üstlenip bilim- sel çalışmaları yanında, günde sekiz saatini de bu işe veren, ek işi ile birlikte elıne ancak bu- günkü kurdan 600 dolar geçen bir profesör dostumun, altındaki makam arabasını aldılar. Makam, mevki, araba saltanatı, gösteriş gi- bi şeylere zerrece değer vermeyen dostum kızmıştı. - Sömestrin sonunda, idari işımi bırakıyo- rum, ben enayi değilim! dedı. Haklıydı, aynı iş için aldığı parayla uluslara- rası bir kuruluştan emekli olan karısının aldığı arabayı kullanıp ona benzin harcamak enayi- likti. Kendileri dünyanın parasını alan, gazetenin lüks arabalarında gezen, yüksek gazetecile- rin, aldıkları ücret açlık sınırını ancak aşan bü- rokratların arabasını Türkiye'deki bozuklukla- rın nedeni olarak göstermeleri akıl almaz bir saptırmadır. Popülist yanı olmadığı için, kimse de çıkıp bunlara hayır diyemiyor. Devlet önce memuruna, bürokratına. öğre- tim üyesine komik olmayan paralar versin, sonra arabalarını gündeme getirsin! Gerisi ancak salozlara mavallar kabilinden kriz önlemi olabilir, hepsi bu... TCC mayıs ayı raporu En büyük kısıtlama TBMM'den geldi Istanbul Haber Ser- visi - Türkiye Gazete- ciler Cemiyeti'nin (TGC), mayıs ayında basına en büyük kısıt- lamanın TBMM'den geldiğini belirtti. TGC Raporu'nda, milletvekilleri hakkın- da yazılan ve hoşa git- meyen yazılar gerekçe gösterilerek gazeteci- lerin Meclis kulisine girmesinin yasaklandı- AP milletvekili |ı ,ancak tepkiler üze- rine yasağın kaldınldı- ğı anımsatüdı. Açıklamada, Gazi- antep'te yayımlanan Fırat'ta Yaşam gazete- sinin ve îstanbul'da ya- yımlanan Odak dergi- sinin, ölüm orucu ha- berleri nedeniyle top- latılmasının sansürcü tutumlann en dikkat çekici ömeklerinden biri olduğu kaydedüdi. Ozan Ceyhun, F tipi cezaevlerini gezecek tstanbul Haber Servi- geldi. si - AvTupa Parlamento- su Milletvekili ve KPK Eşbaşkan Yardımcısı Ozan Ceyhun'un da aralarında bulunduğu 8 kişilik heyet ölüm oruç- lannın sürdüğü cezaev- lerini ziyaret etmek amacıyla Türkiye'ye Üyesi olduğu heyetle •birlikte Istanbul ve çev- resindeki iki F tipi ceza- evini ziyaret edecek olan Ceyhun, 7 Haziran Perşembe günü An- kara'ya giderek Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile görüşecek. Diyarbakır'daki hücre evi baskmında 4 Hizbullah militanı silahlanyla birlikte ele geçirildi Okkatı sınkastmda yenî adnriDÎYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 6 polis memurunun şehit edilmesı ve 3 geçici köy koru- cusunun öldürülmesı eylemine katıl- dıklan öne sürülen 10 kişi, Diyarba- kır'daki Hizbullah'a ait hücre evinde 5 Kalaşnikof, 4 tabanca ve 10 el bom- basıyla birlikte ele geçirildi. Aralann- da hamıle bir kadının da olduğu 6 ki- şi savcılık talimatıyla serbest bırakıl- dı. Kriminal incelemede, 4 Kalaşni- kof un suikastta kullamldığı saptan- dı. Diyarbakır Valisi Cemil Serhadh. Okkan ve 5 polis memuruna düzen- lenen suikastta kullanılan silahlardan 7'sinin ele geçırildiğini acıkladı. Cemil Serhadlı, şeriatçı terör örgü- tü Hizbullah'a ait bir hücre evine 4 gün önce düzenlenen operasyonla il- gili Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nde basın toplantısı düzenledı. Bağlar Beldesi Fatih Mahallesi 19. Sakak Işıklar Apartmanrna operasyon dü- zenlendiğini belirten Vali Serhadlı. biri kadm 10 Hizbullahçımn gözaltı- na alındığını bildirdi. Serhadlı, evde ve şahıslann kullan- dığı kamyonette yapılan aramalarda. ateşe hazır 5 Kalaşnikof marka silah. 4 tabanca, 7 el bombası, bir bomba funyesı, 41 kovan, AB Gümüş ve Ytf- maz Ozer adına düzenlenmiş 2 sah- te kımlik ele geçirildiğini ifade ettı. Yapılan kriminal inceleme sonucu Diyarbakır Valisi Cemil Serhadlı. şehit edilen Gaffar Okkan ve 5 polis memuru ile ilgili suikasbn büyük bir bölümünün aydınlatüdığını. saldında kullanılan silahlardan 7'sinin ele geçirildiğini acıkladı. (Fotoğraf: AA) silahlann 3 ayn olayda kullanıldığı- nın belirlendiğini anlatan Serhadlı, şu bilgileri verdi: "Ele geçirilen 5 Kalaşnikof marka tüfekten dördünün 24 Ocak 2001 ta- rihinde Emnryet Müdürü Okkan ve 5 polisin şehit edilmesi olayında kul- lanıldığı belirlenmiştir. Diğer Kalaşni- kof marka füfeğin ise 11 Eyiül 2000 ta- rihinde polis memuru Adem Bayrak- çı'nın şehit edilmesi olayında kuila- nıknğı tespit edUmiştir. Aynca Brov- ning marka silahın 16 Aralık 1996 ta- rihinde Diyarbakır"da geçici köy ko- ruculan Vedat Keser. Mehmet Tura velsmail Altındağ'möMürülmesi ola- yında kullamldığı betirienmiştir." Operasyonda gözaltına alınan bir hamıle kadının da aralannda bulun- duğu 6 kişi savcılık talimatıyla ser- best bırakıldı. Yetkililer, dört milita- nın daha önce deşifre olmadığmı, Okkan 'ın açıkladığı tetikçi listesinde de bulunmadığını söyledıler. İstihbanıt birimlerinin raporuna göre, tarım işçisi kimliğiyle bölge değiştiriyorlar Hizbullah kentten kırsala çekiliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Diyarbakır Emni- yet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 polis memuruna yöne- lik suikastı düzenleyen şe- riatçı Hizbullah örgütünün toparlanma sürecini hızlan- dırmak için sarsıcı eylemler gerçekleşrirmeye hazırlan- dığı belirlendi. Örgütün özellikle deşifre olan üyele- rinin güvenlik güçlerine iz- lerini kaybettirebilmek için başta Çukurova ve Iç Ana- dolu Bölgesi'ne mevsimlik tanm işçisi kimliğiyle ge- çiş yaptrklan belirlendi. Güvenlik güçlerinin Hiz- bullah'a yönelik yaptıklan istihbarat çalışmalanna gö- re örgüt, güvenlik güçlerin- ce ele geçirilen silahlann ,t yerine silah almak için pa- ra toplamayı kararlaştırdı. Operasyon korkusu Aranan örgüt üyelerinin güvenlik güçlerine teslim edihnesi ve böylece bir par- ça baskıdan kurtulmayı he- defleyen örgütün, operas- yonlann yoğunlaşması ne- deniyle üyelerinin büyük bölümünü kent yerine kır- salda daha etkin faaliyete yönlendireceği belirlendi. Devlet güçlerine karşı kırsalda daha başanlı ola- cağına inanan örgütün, ta- bandaki güvensizlik orta- mını kaldırmak ve topar- lanma sürecini hızlandır- mak amacıyla Gaffar Ok- kan suikastına benzer ey- lem gerçekleştirmeye ha- zırlandığı bildirildi. Bu çer- çevede, örgütün bilinen he- defler dışında cezaevi mü- dürleri ve personelini de ey- lem hedefleri arasına aldığı belirtildi. Kadınlar kuUanılıyor Örgütsel ders verme ça- hşmalanmn kadınlar ara- sında da oldukça yaygm ol- duğu, bu amaçla komşu zi- yaretleri gerçekleştirildiği vurgulanırken durumu uy- gun olan kişilere önce ce- maate ait olma bilinci aşı- landığı, ardından örgüte ka- zandınlan kişilerden hafta- lık ve aylık çalışma rapor- lan istendiği belirlendi. Raporlann daha önce ol- duğu gibi en ait kademeden üst kademeye doğru yazılı olarak iletildiği; üst kade- menin emirlerinin de yine yazılı olarak ait kademeye gönderildiği kaydedüdi. Hem örgüt üyelerinden hem de güvenilir sayılan es- naftan yardım ve zekât adı altında finansman sağlama çalışmalannın sürdüğüne işaret edilirken bu paranrn cezaevindeki üyelere gön- derildiği ögrenildi. Sadettin Tantan: Gözaltında adı açıklanmayan teröristler var DİYARBAKIR (Cumhumet Bürosu) - Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, güv enlik güçlerimn elınde isımlen henüz ' açıklanmamış çok sayıda .' * - Hizbullah militanı olduğunu söyledi. Tantan. Bitlis ll Jandarma Komutanlığı Gazınosu"nda basm toplantısı düzenledi. Dıyarbakırın yanı sıra tüm Türkiye genelinde Hizbullah'a yönelik operasyonlarm aralıksız sürdürüldüğünü belirten Tantan, Diyarbakır'daki operasyonun başanlı geçtiğinı söyledi. Hizbullah taktik değiştinM^ Tantan, şöyle de\am ettı: "Bu çalışma, çok daha değişik bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Hizbullah terör örgütü kendisini gizkyebilmek, saklay abilmek, kaynaklannı geliştirebilmek için taktik değiştirmişrir. Gü\enlik güçleri de yaptığı çalışmalarda bu taktiğe karşı taktik geliştirerek bu yakalamay ı gerçekleştirmişrir. Güvenlik güçlerinin elinde isimleri henüz açıklanmamış çok say ıda Hizbullah terör örgütü mensubu >ar. Diyarbakır'daki, yakalanan sanıklara >e malzemelere bakıkhğında Gaffar Okkan ve arkadaşlarının şehit edilmesi eyleminde de kullanılan silahlar, laboraruvar tespitiy le de belirlenmiştir. Suikastla ilgili daha önce de teröristler yakalannuştı. Bu olayı gerçekieştiren Hizbullah terör örgütü mensuplan çok olduğu için, sırası geldikçe, bunlar ülkenin her yerinde yoğun takip içinde y akalanmaktadırlar." Bakan Tantan, Türkiye'nin * ^' güvenli ortama doğru gittiğini, ancak "Terör örgütlerinin tehdidi kalktT diye hiçbır zaman rehavete kapılmamak gerektiğini behrtti. Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aşçıoğlu, yargının yanlış uygulamalarla gölgelendiğini söyledi Bilirldşüer yargıcın yerine geçti StBEL K1ZILIŞIK Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aş- çmğlu. Türkiye'de bilirkişılik kuru- munun yasalara aykın olarak uygu- landığına dikkat çekerek yargılama- ya egemen olmayan hâkimlerin, baktıklan davanın sonucunu bihr- kişilere bıraktıklanm belirtti. Bilirkişi uygulamasının bu denli olumsuz biçimde gelişmesini, Yar- gıtay'ın özendırmesine bağlayan Aşçıoğlu, bilirkişinin egemen oldu- ğu bu sistemin, yargıçlan ve avu- katlan tembelleştirdiğini. yargıçla- nn yansızlığını gündeme getirdiği- ni vurguladı. Türkiye'de iyice yozlaşan bilirki- şilik hakkmda görüştüğümüz Çetin Aşçıoğlu. sorulanmızı şöyle yanıt- ladı: - Bir yargüamada ne zaman biBr- kişiye gereksinim duyulur? Yargıçlar, bir davada özel veya teknik bilgiye ihtiyaç duyduklan hallerde uzmanlığı olan kişilerin gö- rüşüne başvurur. Ancak bu kişilerin görüşü yalnız teknik konularda alı- nır. - Zaman zaman basında "bir da- vada bir avukat ya da hukukçu bilim adamının bilirkişi olarak atandığı ve suçun oluşup ohışmadığı gibi huku- ki konularda görüş açıkladıklan, mahkemelerin de bu raporlara göre karar verdikleri"' yolunda haberler çıkryor. Bu yasal nudır? Böyle bır uygulamaya dünyanın hiçbir ülkesinde rastlayamayız. Ya- salanmız da buna izin vermıyor. Çünkü suçun oluşup oluşmadığı gi- bi hukuki konularda karar verebil- mek için yargıcm başka hukukçula- ra ihtiyacı yoktur, aynca adil yargı- lama için buna kendi karar vermek zorundadrr. - Hukuk fakültelerinde ya da yar- gıç eğhinı merkezinde bOirkişilik ku- nımunun nasıl çahşacağı ögretiuni- yormu? Hukuk fakühelerinde öğrenci pa- sif durumda. Her şey not ve sınav tehdidi altında beyinlere şınnga edi- liyor; sonuçta çoğu unuruluyor. Mesleğe başlayan yargıç ya da avu- kat. usta-çırak ilişkisi içinde doğru- lan olduğu kadar yanlışlan da ağrr- lıkta olan bılgilerle mesleğini yapı- yor. Yargıç ve savcı yetiştirmek üze- re kurulan eğitim merkezinde de bi- limsel eğıtım yapılmıyor. - BUirkişiy i Idm seçer? Uygulamada yargıçlar seçiyor. Ancak hukuk davalannda seçme ön- celikle yanlann hakkı; anlaşma ol- mazsa yargıç seçecektir. Yargıçla- nn bilirkişi seçerken gösterdiği özen de yargıç kimliğınin ulaştığı düze- ye bağlı. - Amerikan mahkemelerinde. yargdanan kişiier kendi biUıidşileri- ni geririp mahkemelerde dinletiyor- lar. Ve biUrldşiler çapraz sorgulama- ya rurularak görüşlerini açıkhy orlar. Bu biz de de olabiür mi? Bu sağlıklı bir uygulama. Ülke- mizde bilirkişilerin başına buyruk görüş açıklamalarmı önleyecek bir uygulamaya geçilebilir. Örneğinbi- lirkişiler görüşlerini sözlü ve yazılı olarak açıkladıktan sonra: bir nevi çapraz sorgulamaya alınabilirler. - Bilirkişiler. güçlü olan y argılanan kişilerin etkisinde kalabiliyorlar mı? Yargıçlann ve yanlann denetimi ve etkinliği sağlanmadıkça kaçınıl- maz bir durum. Fakat "özensizük" ve "uzmanhk alanlan dışına çıka- rak ancak yargıcm yapabileceği ge- nel nitelikte takdire ilişkin hukuki yonımlar yapmalan ve yargıçlan yönlendirmeleri" daha tehlıkeli bo- yutlarda. - Yani y argıçlar, bilirkişüer öy le de- dikleri için mi karar veriy orlar? Evet doğru. Bilirkişinin egemen olduğu sistem, yargıçlan ve avukat- lan bir anlamda tembelleştirdi. Yar- gıçlar memur, avukatlar da iş takip- çisi konumunda kalıyorlar. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR -oralcalislar@yahoo.com Üniversite giriş sınavları yaklaştık- ça, gençlerın gerilimi de artıyor. Çün- kü talebin çok yüksek, olanakların ise sınıriı olduğu bir üniversite siste- mimiz var. Bu sistem, 12 Eylül'le bir- likte YÖK cenderesi altına sokulmuş- tu. Bilimsel üretkenlik ve birikimin ye- rini yukanya bağlılığa bırakan bir sis- tem kurulmuştu. Gençler ise itaat ve ezber temelinde eğitilıyoriardı. So- nuçta üretici ve yaratıcı olmayan, despotik bir örgütlenme oluştu- ruluyordu. YOK cenderesi. siyasi Islamın yük- selişiyle birlikte yeni bir hamle daha yaptı. Bu hamlenin adı, "şeriata ge- çit vermemek" şeklinde açıklanıyor- du. 12 Eylül öncesi ve sonrası sola karşı bir barikat olarak düşünülen Is- lamcılık, eğitimde de gereken deste- ği almıştı. Ulkemizin dört bir yanı, bu ülkeyi yöneten siyasetçilerin ve as- kerierin tercihleri sonucu imam hatip liseleriyle donatıldı. Siyasi Islam dev- letin merkezi siyasetlerince beslenip geliştirilip büyütüldü. Bir gün geldi, bu beslenip büyütü- len siyasi Islam iktidara ortak olmak isteyince işler karıştı. O andan itiba- 'Şeriat'la Mücadele Ediyoruz Derken... ren "şeriatla mücadele" başiadı. Dü- ne kadar "komünizmle mücadele" eden cümle iktidar ve yargı sistemi, bu kez "şeriaf'a karşı çalıştınldı. Bu arada imam hatip liselerinin de önü- nün kesilmesi, "şer/afç/"lann üniver- sitedeki gücünün kınlması gerekiyor- du. İmam hatip liseleri mezunlannın her eğitim dalında öğrenim görme- sinin de önüne geçilmesi şarttı. 8 yıl- lık temel eğitim bu amaçla çıkarıldı. Üniversite giriş sınavlan sistemi bu açıdan yeniden elden geçirildi. • • • Şimdi bu "şeriatla mücadele "nin sonuçlannı yaşıyoruz. 8 yıllık temel eğitim, üzerinde fazla düşünülme- den ve esneklik payı bırakılmadan çıkarıldığı için, yabancı dilde eğitim veren yüz, yüz elli yıllık okullann eği- tim sistemi altüst oldu. Robert Kole- jı, Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, Sa- int Benoit, Saint Joseph gibi ülkemi- zin kültür ve eğitim tarihinde önemli rolü olan okullar, yabancı dilde eği- tim zaafı içine düştüler. Çünkü bu okullar 8 yıllık temel eğitim nedeniy- le 6. sınıf yerine 9. sınıfa öğrenci al- mak zorunda kaldılar. Bu okullar bu kadar kısa sürede yabancı dil öğret- mekte zorlandılar. Eğitimde aksama- lar oldu. Bir başka sonuç üniversite sınav- larında yaşanıyor. Yine imam hatip mezunlannın önünü kesme gerekçe- siyle çıkanlan sistem, meslek okulla- rını ve dil okumak isteyen öğrencile- ri vurdu. Çünkü yeni sistem öyle bir hesap- lama tarzı getirdi ki, okuduğunuz bö- lümün dışında bir bölüme girmek is- tediğinizde bunun imkânsız olduğu ortaya çıktı. Diyelim ki ortaokula baş- larken bir çocuk, ailesinin de isteğiy- le meslek okuluna girdi ve bu okulun elektrik bölümünü bitirdi. Ancak bu arada dile yatkın olduğu veya sosyal bilimlere yatkıa olduğu ortaya çıktı. Bu konuda lyi de birikim edindi. Üniversite sınavları sırasında bölüm değiştirmek istedi. Ancak so- rulan bütün sorulan yapsa bile iste- diği bölüme giremeyeceği ortaya çıktı. Neden mi; hesap ortada. Küçük bir örnekle bunu anlatayım. Alman- ca eğitim veren, Türkiye'nin en iyi Al- manca bilen öğrencilerini yetiştiren Alman Lısesi'nden mezun oldunuz. Bu arada eğitıminizi dil eğitimı olarak sürdürmek istiyorsunuz. Örneğin Rus dili ve edebiyatı okumak istiyor- sunuz. Bu tür bir eğitim için ayn bir sınav olan yabancı diller sınavına gi- receksiniz. Alman Lisesi mezunu ol- duğunuz için sınavı Almanca dalın- da alacaksınız. Normal olarak Alman Lisesi me- zunu olduğunuz için Almanca soru- larının yüzde 95'inı yaptınız. Aıiık dil eğitimi veren bir okula gireceğınızı garanti ettiğinizi düşünebilirsiniz. Ya- nıldınız. Sizin yaptığınızın yansını ya- pan, herhangi bır lisenin dil bölümü mezun bir öğrenci, sizden daha faz- la puan alacak, o bölüme girecek a- ma siz giremeyeceksiniz. Neden mi? Çünkü, Alman Lisesi, puan hesaplanırken "sayısal eğitim veren" bir okul statüsünde kabul edilmiş. Öğrendiğiniz onca Almanca sizin bir dil okuluna girmenize yetmi- yor. Alman Lisesi sayısal eğitim ve- ren okul kabul edildiği için, sayısal yerine dil veya sözel puanıyla öğren- ci alan bir okula girmeniz hemen he- men olanaksız. Sayısal dışında gire- ceğiniz okullar için sizin aldığınız pu- an 0.2 ile, dil bölümünden gelen ve sizin dil bilginizin yansından azına sa- hip bir öğrencinin puanı ise 0.5 ile çarpılıyor. ••• Sonuçta sınav bilgi birikimini yete- neği değil, birtakım sisteme uyan in- sanların başarı göstermesini bera- berinde getiriyor. Üniversitenin dil bölümüne daha çok dil bilenler de- ğil, başka bölümlerden mezun olan- lar girebiliyor. Aynı sonuçları diğer bölümler için de söyleyebiliriz. Tam bir karmaşa ve bilginin ve birikimin ikinci plana itil- mesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bütün bunlar da şeriatla mücadele adına yapılıyor. Söyleyecek söz bu- lamıyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle