23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J. «J.K. kulturC« cumhuriyet.com.tr 15 Şiirleri, romanlan, hikâyeleri, denemeleri ve araştırmalanyla estetik kusursuzluğun ustası Ahmet Hamdi Tanpınar 100 yaşmda AJİLLABİRKtYE Hiç kuşkusuz ki bir zamanlar Gümüşsu- yu'ndaki evinin sokağında oturmam değil be- ni Tanpınar'adoğruçeken. (Yalmzcabeni mi?) Belki romanlanndaki "yapTnın olağanüstülü- ğii -insan yıliar geçtikçe daha iyi anlıyor-, şiir- lerindeki dize kusursuzluğu, belki de Beş Şe- hir'deki kentleri, -R. Barthes'ı bile kıskandıra- cai- okuma yetisi. Özcesi, yazınıaedebiyatın kendisi... Edebiyatımıza damgasını vurmuş -birşairin, romancının. hikâyecınin, denemecinin, estetin. öğreticinin- Ahmet Hamdi Tanpuıar'ın 100. dogum gününde yaşamını ve sanatını kısaca anımsayahm. Tanpınar 23 Haziran 1901'de Istanbul'da doğdu; 24 Ocak 1962'de gözlerini yaşama ka- padığında yine lstanbul'daydı. Babası kadılık görevinde bulunduğundan, ortaöğrenimini Anadolu'nun çeşitli kentlerinde sürdürdü. 1923 'te yükseköğrenimini Istanbul Üniversite- si Edebiyat Fakültesi'nde tamamladı. Yahya Kemal'in öğrencisi oldu ve ondan son derece etkilendi. önce yine Anadolu'nun çeşitli kent- lerindeki liselerde edebiyat öğretmenliği yap- tıktan sonra; 10 Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı kürsüsüne profesör olarak atandı. 1942/46 arası bir dönem milletvekili seçildi; Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik dersleri verdi. Daha sonra Edebiyat Fakültesi'ndeki gö- revine döndü. Kendi dûşlerryle yarattıgı özei dflnya Tanpınar, "yazı hayanna" şiirle başlamıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri, imge zenginli- ği ve müzik kaygısı taşır. Ilk şiirlerinde sembo- lizmin ve AhmetHaşim'in etkisi altındadır. Kü- çük yaşta yitirdiği annesinin acıstnı ve o yılla- nnın anılannı, mütareke yıllanndaki gençliği- nin hüzünlü anlannı dile getirir. Öte yandan bu temalarla birlikte gereksinim duyulan bir sev- ginin özlemi de görülür. Yaşamının erken yıllannda ölümle "tanış- ması" dolayısıyla yapıtlannda "ölüm kavra- mı" çoğunlukla "dramatik" bir yapı, bıı özel- lik olarak yeralır. Bunun devamlıhğında, onun sanatçı kimliğinde çok önemli bir yeri olan "za- man** teması, bir başka sorunsal olarak karşı- mıza çıkar. Zaman konusunda Bergson'dan etkilenen Tanpınar için zaman, parçalanmaz yekpare bir andır. Nitekim, "Ne İçüıdeyim Zamanm", "Bursa'da Zaman", u Zaman Kınntüan" vb. şi- irleri düşüncesinin dile gelmiş başanlı örnek- leridir. Şiirlerindeki acı, özlem, ölümsuzlük, korku gibi temalar, imgeler ve uyumlu seslerle kuru- lan yetkin bir yapıya kavuşarak Tanpınar'ın kendi düşleriyle yarattıgı özei dünyasının için- de yoğunlaşır. Şiirdeki titiz işçiliği, kusursuzluğa gösterdi- ği özen, onun düzyasında da görülür. Romanı- mızın başyapıtlan arasında yer alan Huzur (1949) ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962) romanlannda bu "yapısaT bir doruğa ufaşır. "Ahmet Hamdi Ianpınar, Ban-Doğu sorununu derinJemesine yaşayan ve düşünen bir yazar. Ban-Doğu çahşması içinde, Tûrk toplumunun yüz elli yıldır yaşadığı bunalun, maddi- manevi değer karmaşası ve kültür kaybı, Tanpuıar'ın biricik konusu." Ilk romanı, "Ülkü" dergisinde 1944 te tefrika edilen Mahur Beste'dir. Bu romanda Osman- lı'nın son dönemindeki seçkin bir çevre sergi- lenır. Geçmışin değerleri konusundaki görüş- lerine tanık olunduğu gibi, müzığe ne kadar önem verdiği de bu romanda ortaya çıkar. Ede- biyat tarihçileri ve eleştirmenler tarafmdan ya- şamından izler taşıdığı ileri sürülen Huzur'da birgün (Ikinci Dünya Savaşı ilanının önceki gü- nü) anlatılır. Ancak geçmişe dönüşlerle. karşı- mıza "parçalanmaz bir zaman n m bir "kesifi çıkar. Roman, Nuran ıle Mümtaz kışılıklenrun Hatırlama Sen akşamlar kadarbüyülü, sıcak, Rüyaların kadar sade, güzeldin, Baş başa uzandıkgünlerce ıslak Çimenlerinde yaz bahçelerinin. Ömrûn gecesinde sükûn, aydınhk Boşanan bir seldi avuçlarından, Bir masal meyvası gibi payfoştık Mehtabı kırılmış dal uçlarından. masL Bu değerier çanşmasını sahnelemek iste- ği romanın aniatun tekniğini de betirier, yapısı- nı dVDeğerler arasındaki çatışma, karşıtlık, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde de görülür. Tanzimat sonrası ile cumhuriyet sonrası arasın- daki zaman dilimini kapsadığını/imlediğini be- lirten Moran, bu roman için de şu tanımı ya- par: "Saatteri Ayarlama Enstitüsü Ud uygarük arasında bocalayan toplıımumuzun yanlış tu- tumlaruu, davranışlarmı, saçmalıklannı alaya alan, eleştirel bir romandır." Eleştirmenler bir hiciv harikası olarak bak- Â aşaşamının erken yıllannda ölümle 'tanışması' dolayısıyla yapıtlannda 'ölüm kavramı' çoğunlukla 'dramatik' bir yapı, bir Özellik olarak yer alır. Bunun devamlılığında, onun sanatçı kimliğinde çok önemli bir yeri olan 'zaman' teması, bir başka sorunsal olarak karşımıza çıkar. arasındaki aşk ilişkisini anlatan bir roman ol- makla birlikte, bu iki kişinin doğal bir parçası olduklan Istanbul'a duyulan sevginin, aşkın da romanıdır. Nitekim bu, romanda karakterlerin ağzından da dile gelir. BernaMoran roman için şunlan yazar "Huzur'da romanın 'meselesi'ne en uygun tekniği ve yapıyı arar Tanpınar. Bun- dan ötürii, Huzur'u doğru değerlendirebihnek için romanuı ana fikrini ve bu flkri aktarabil- mekiçin geüştiriJen tekniği veyapıyı araştırmak da eleştiriciye düşen bir görev. Huzur'dald ana fikri kısaca ortaya koymakistersek,birtakını de- ğerier arasındaki çanşmayı sergilemek ve bu ça- nşmanın yarattıgı bunalımı Mümtaz'ın IdşJK- ğmde dile getirmektir dhebUiriz. Yani, estetik değerlerle sosyo-polhik değerierin ya da roman- daki somutlaşnuş şekiiyle, Mümtaz'ın kişisel mutluiuğu ile toplumsal sorumhıluğunun çaöş- mışlardır romana haklı olarak. Adından da an- lasılacağı gibi, Tanpınar yine bir altmetin ola- rak zaman sorunsalına girmiştir. Kendi zama- nını yaşayan "saat" tutkunu ve sınıf atlayan Hayri Irdal ile zamanı kendi istediği gibi yaşa- yan, daha doğrusu kurgulayan diyelim Halit Ayarcı karakterlerinin romanıdır bir bakıma. Yeri gelmişken, "başka" bir yazının konusu olabilecek bir noktaya burada değinmek ge- rek.Halit Ayarcı 'nın -soyadının Ayarcı olması boşuna değildir-, yapay (düşsel) birzamanı var- dır; bu yapay (düşsel) zaman, romanda ~yeni" olanı imlemektedir. Ancak bu yapay (düşsel) zaman/ durum başka bir açıdan büyük bir al- dahnaca/kandırmacadır. Bu başka bir açı da sa- at tutkunu olan, somutla ilgilenen, bir bakıma geçmişteki değerleri de imleyen Hayri Irdal'ın bakışıdır. Ama, bilindiği gibi, Irdal memin al- tında yatan sosyo-ekonomık nedenlerden dola- yı, bu aldatmaca zamani/ durumu kabullenir, giderek de benimser. Kuşkusuz Tanpınar' ın edebiyat emeği bu ka- dar değil. Özellikle 19. AsırTürk Edebiyatı, ta- rih ve denememizin biricik yapıtı olan Beş Şe- hironun kendi yazarlık coğrafyasının güçlü ır- maklandır. Şiirleri, romanlan. hikâyeleri, de- nemeleri, araştırmalanyla savı/sorunsalı olan bir yazardır; öte yandan da estetik kusursuzlu- ğun en büyük ustasıdır. Okullarda, hakknyla okutulmalı! Yaşadığı, tanık olduğu toplumun "geçiş" dö- neminin sorunlannı. buna ilişkin düşünceleri- ni yapıtlannda -estetik düzlemde de- ele almış- tır. Selahattin Hilav, bu konuda şunlan yazar: "Ahmet Hamdi Tanpınar, Ban-Doğu sorununu derinlenıesine yaşayan ve düşünen bir yazar. Ban-Doğu çaoşması içinde, Türk toplumunun yüz elli yıldır yaşadığı bunahm. maddi-manevi değer karmaşası ve kültür kaybu Tanpınar'ın biricik konusu. Ama işin ilgi çeken yanı, Tan- puıar'ın, bircok Türk yazar ve düşünüründen faıidı olarak kolay bir çözüm yolunu benim- semeyişi. Tanpınar, kapitalizmin darbesi alon- da ufalanan geleneksel Asyavi- Osmanh-Türk toplumunun maddi ve manevi parçalanışına, bir kültür yokhığuna mahkûm oluşıuıa çare ararken. yıİlanür ileri sürülen ve geneUikle k- abul edilenideolojik reçetelere kaymryor." Türk- çenin büyük yazan Ahmet Hamdi Tanpınar'ı, dogumunun yüzüncü yılında saygiyla anıyoruz. Ne yazık ki -sitem etmeden de geçemiyorum- , toplumumuzun Tanpınar gibi değerlenn var- lığı, yapıtlan umurunda değil. Nâzun Hikmet gibi, BehcetNecatigilgıbi. Gönül isterki, okul- larda böylesi büyük yazarlanmız, değerlerimiz hakkıyla okutulsun. öğretilsiıı. Dağıtımcılar IstanbuVa gelecek • 35 Avrupa ülkesinin üye olarak katıldığı AVE (Audiovisual Eureka) bu yıl 15-18 Kasım'da gezici film marketini Türkiye'ye taşıyacak. Marketin konusu: 'Spot Işıklan AltındaMüzik'. Kültür Servisi - Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği çerçevesinde 35 AvTupa ülkesinin üye olarak katıldığı AVE (Audiovisual Eureka), bu yıl 15-18 Kasım tarihlerinde gezici film marketini Türkiye'ye taşıyacak. Istanbul'da gerçekJeştirilecek olan 'Eureka Screening' adlı film marketinin konusunu 'Spot Işıklan Amnda Müzik' oluşturuyor. Perşembe günü AKM'de yapılan tanıtım toplantısma Kültür Bakanlığı Müsteşan Fîkret N. Üçcan, Kültür Bakanlığı Telif Haklan ve Sinema Genel Müdürü Özcan Çetin, Eureka Direktörü VValter Lerouge, Eureka direktör yardtmcılan Martine Steppe, PauKne Mazenod katıldı. Bu organizasyonun AB'ye üye ülkelerle üye olmayan ülkeler arasında kültürel bir köprü oluşturma amacı taşıdığını belirten Lerouge, kültürel kimliklere dilde ve sanatta saygı gösterilmesi gerektığini vurguladı. Avrupa görsel-işitsel sektöründen müzik alanında uzmanlıklanyla tanınmış profesyonellerden oluşan bir jüri, gösterime girecek 300 filmı değerlendirmeye tabi tutacak. Türkiye, Audiovisual Eureka 'nın başkanlığını yapacak ve gösteriye ev sahipliği edecek. Screening'in konusuna uyan \ e Arnavutluk"tan Bosna Hersek'e ve Hırvatistan'a kadar Avrupa Birlığı ülkesine satılmamış olan programlar yanşmaya katılabileceİc Seçim kriterlerinı eserlerin niteliği, özgünlüğü ve ticari başan potansiyeli belirleyecek. Türkiye'den SESAM, MESAM ve Metropol Dağıtım Şirketi'nin sponsorluğunu üstlendiği yanşmaya müzik konulu filmler. belgeseller, konser kayıtlan ve kliplerle katılmabilecek. Filmler mümkün olan en kısa zamanda VHS formatında iki kopya halinde Audiovisual Eureka Sekretaryasından Pauline Mazenod'un dikkatine gönderilecek. (Ayrıntılı bilgi için: www. aveuıeku org) HIM(solda),Sasha(üst- teX Tinder sticks (sağda). İki gün sürecek olan Miller H2000 maratonu bu akşam başlıyor Maslak'ta dünya müziğiKültür Servisi - Miller H2000 Time müzik maratonu bugün başlıyor. İki gün süre- cek olan etkinlik Maslak Ve- nue'de gerçekleşecek. Istan- büllu müzikseverler. festival boyunca sanatçılann canlı kon- serlerinin yanı sıra DJ'lerin performanslanyla da coşacak- lar. Festivalin ikinci yansı ağustos ayında Ömerli'de ya- pılacak. Miller H2000 Time kapsa- mında konser verecek ünlü gruplar, Tîndersticks. HEVI, TheGathering,StateofBengal, Banco de Gaia, Kurban, Aytin Asfam ve RebdMoves'dan olu- şurken; DJ'ler Sasha, Steve Lavvyer, SanderKlainberg. Jan Carbon, Jamie Anderson, Mert Yücel, Göknil Gökmen, Banş Bıçakçı ve Evnen+EvTen ızleyicileri coşturacak. Bugün saat 16.00'da başla- yacak etkinlik pazar gecesi 04.00'e kadar sürecek.Konser- ler Venue'de bahçeye kurula- cak büyük sahnede yapılacak, iç mekânda ise DJ'lerin perfor- manslan yer alacak. Festival bugün saat 18.00'de Rebel Mo- ves konseriyle başlıyor. 19.15'te 'GeJ Git' albümüyle son dönemde ilgi toplayan Ay- lin Aslım dinlenebilir. Festivalin heyecanla bekle- nen ünlü grubu Tindersticks bu akşam saat 21.00'de sahne ala- cak. Ilk olarak 'Asphalt Rib- sound'lan grubu Cave'in tur- nelerinde destekleyici grup yapmıştı. Bu akşamın diğer konuğu ül- kemizde 1995'te çıkardıklan 'Last Train to Lhasa' albümüy- le tanınan Ingiliz Banco de Ga- ia grubu. Banco de Gaia, aslın- da Toby Marks'ın kişisel port- resi. Aphex Twin nasıl cızırtı- lardan elektronik paranoyalar • Bugün saat 16.00'ta başlayacak, pazar saat 04.00'e dek sürecek etkinlik boyunca Tindersticks, Him, The Gathering. State of Bengal, Banco de Gaia, Kurban, Aylin Aslım ve Rebel Moves konser verecekler. bons' adıyla Nottingham'da kurulan grubun müziğinın özünü . Staples merkezli ke- derli vokallere katılan Scott NValker, Joy Division'dan lan Curtis ve Lee HazJevvood'un vokalleri ile harmanlanan, akıldan çıkmayanmelodilerve etkileyici enstrümantal ritim- ler oluşturuyor. Tindersticks'in NickCave in sound'una yakın tasarlayarak öne çıkmışsa, Marks da Tibet dağlanndan e- mail'ler atarak hayatımıza da- hil olan, kaçmaktan kurtulmuş zihinlerin müziği. Bu akşam en son sahne ala- cak olan State of Bengal Bri- tanya'da hızını iyice arttıran Asian underground müziğinin önde gelen DJ/prodüktörlerin- den biri. State Of Bengal'in müziği, eklektik kültürel form- lan gözetirken (Hint folku, bre- akbeat ve turntable aktivitele- ri..) ikinci kuşak Asyalı müzi- gi yansıtıyor. Festivalin ağırtoplan arasın- da yer alan The Gathering, Kurban'ın ardından yann saat 14.45'te konser verecek. Hol- landa'mn en önemli gruplan arasında yer alan grup, gittik- çe atmosfenk ve coşkulu bir tarza döndü, bu sayede sadece kendi ülkelerindeki hayranla- nnı değil, dünya çapında din- leyici kitlelerini arttırdı. Gat- hering'in ardından 16.30'da HIM sahne alacak. Steve Law- yer. Sander Kleinberg ve Sas- ha. pazar günü programının DJ'leri arasında yer alıyor. Festival için biletlerini önce- den Biletix kanahyla edineme- yenler kapıdan tek gün için 35, iki gün için 45 milyon TL kar- şılığında alabilirler. Izleyicile- rin Miller H2000 Time biletle- nni ağustostaki festival için saklanulan ta\sıyc v Jıliyor. EStNTtLER ZEYNEP ORAL Ateş Topları... Sabahtı. Sıcaktı. Sirkeci'den Cağaloğlu'na, yo- kuşu tırmanıyordum. Ne zamandır buralara gelmişliğim yoktu. Yokuş- ta, bir zamanlar önlerinden geçtiğimde, içeri gir- meden edemediğim yayınevleri yoktu. Bir türlü doyamadığım ve elim boş hiç çıkmadığım kita- bevleri, kitap dağıtımcıları yoktu. Yokuşun sonun- da, bir zamanlar dev gazetelere ait yapıiar yoktu, izleri yoktu, bellekleri, birikimleri, anılan bile yok- tu. Ben kendi Cağaloğlu birikimlerime, anılarıma dalmış yürürken... ansızın..'. Ansızın, yokuşun tepesinden aşağıya zembili boşalmışçasına. hızla inen bir ateş topu geldi ba- na çarptı. Sendeledim. Düşmemek için zortuttum kendimi. Ateş topu dediğim, sekiz on yaşlannda bir çocuk. "Dikkat etsene" gibilerinden bir şeyler söyle- dim. Çocuk, bana çarpmaktan degil, bendeki kor- kuyu görmekten korkmuştu. Koşmaya devam edecekken isteksizce durdu -nasılsa hızı kesılmiş- ti artık- bende hasar var mı diye bakındı. Yok. bir şey olmadı dedim. O yokuş aşağı, ben yokuş yu- kan yollanmıza gidecekken, "Kusura bakma tey- ze, ekonomik kriz var, ben neyaptığımı biliyormu- yum sanki..." demez mi! Tuttu mu beni bir gülme! Ama içımden de ço- cuk haklı demekten geri kalmadım. Nelere baha- ne etmedik şu ekonomik krizi. Bırakın, yüreğinin ve bacaklannın makaralannı koyuvermış çocuk da yararlansın bu furyadan... • Kimi zaman çocuklardan çok, çocuklann soz- leri, söyledikleri, birer ateş topuna dönüşüyor içim- de... Batman'da bir çocuk, yasal bir haftalık gazete- yi satarken çektiği güçlükleri, gördüğü baskıyı an- latırken ansızın durmuş, öfkeyle şöyle demişti: "Ben doğarken bana sormadılarki, Kürtmü, Türk mü olmak istersin diye!" • Yıliar önceydi, bana köyünü gezdiren bir çocuk, durup dururken "Toprak kayınca, içindeki mayın- lar da kayar mı" diye sormuştu... Mardin'le Mid- yat arasında bir yerlerdeydi. İki yıl önce Değirmendere'de, deprem sonrasın- da küçük bir kız çocuğu, neden çadınn içinde de- ğil de dışında uyuduğunu şöyle anlatmıştı: "Benim gökyûzünde biryıldızım var. Ona bakarak, onun- la konuşarak uyursam, bir daha deprem olmaya- cağını biliyorum." • Yine bir kız çocuğu, bu kez Harran'da, üstelik süsüne püsüne çok meraklı bir kız çocuğu, büyük- lere duyurmamaya çalışarak kulağıma eğilip "Siz Türkler yüzûnüze beyaz boya mı sürüyorsunuz, böyle beyaz olmak için" diye soruvermişti. • Bildiğimiz körebe oyununu Hakkâri'deki çocuk- lar da oynuyordu. Şu farkla ki, ebe olanın tekerle- mesi, çocuklann dilinde değişikti: "Önüm arkam, sağım solum sobe... Asker, polis, korucu olmayan ebe!" • Adana depremindeydi. 1998 de. EnkazaJtında kalan çocuk, kurtarma ekiplerine "Beni kurtarırsa- nız size gazoz ısmaıianm" demişti... Hayatın, ya- şamın karşılığında bir şişe gazoz... Hırsızlığın, rüş- vetin, bilgisizliğin, denetimsizliğin, sorumsuzlu- ğun, çıkar ilişkilerinin karşılığı kabaran banka cüz- danlanyla ödenirken o, yaşamına karşılık gazoz önermişti. • lstanbul'daydı. Yolu tıkayan, trafiğı arapsaçına döndüren, inadım inat yerinden kıpırdamayan bir sıpaya, herkes öfke kusmaya, küfür yağdırmaya, hayvanı itip kakmaya başlayınca, küçüK btr çocuk, ağlamakliı "Söyle, yapmasınlar" dedikten sonra, minicik bir sesle şöyle eklemişti: "Hem ben o sı- payı çok seviyorum. Onu kimse sevmiyor, herkes kızıyor... Onu ben de sevmezsem, o sıpa ölür." Çocuklann sözleri ya da ateş toplannı içımde bu- yütiiyorum. Ne çok şey öğrenryoruz onlardan. Ekonomik kri- zin "bahane" ya da "özür" olabileceğinden sev- gisizlikten ölünebileceğine... Üçtenoran konseri bugün Pekin'de • Kühür Servisi- Luciano Pavarotti, Jose Carreras ve Placido Domingo bugün Pekin 'Yasak Kent'te bir konser verecekler. Üç tenorun konserini 301 bin kişinin izlemesi bekJeniyor. 2008 Olimpiyatlan'na ev sahipliği yapacak olan Pekin'de konser biletleri 60 ile 2 bin dolar arasında değişiyor. 21 Haziran'da Pavarotti ve Carreras'ın Pekin'de yaptıklan ortaklaşa basm toplantısında Pavarotti duygulannı şu sözlerle ifade etti: "Dünyaca ünlü bir şehir olan Pekin'in olimpiyatlan hak ettiğini düşünüyorum. Olimpiyatlar dünya banşı adına çok önemli bir admı." Büyük konser için güvenlik güçleri 24 saat alarmda olacak. BUGUN • NÂZEVI KÜLTÜREVİ'nde saat 15.00'te yönetmen Alan Parker'in 'The Waü" isimli fılmi gösterilecek. (245 04 81) M FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00 da 'Benim Küçük Kırmızı Başhkh Kızım' başlıklı tiyatro yer alacak. (244 44 95) • ULUSLARARASIBOGAZİÇİ FESTÎVIALİ kapsamında saat 21.30'da Yıldız Sarayı'nda 'Saraydan Kız Kaçırma' isimli opera yer alacak. (335 93 35) İSTANBÜI MÜZtK FESTİVAÜ'NDE BUGÜN • AYAİRİNİMÜZESt'nde saat 19.30"da Giovanni SoDima-Lark Dörtlüsü'nün konseri yer alacak. (454 15 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle