23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2001 PERŞEMBE 8 ÇEVRE Rüzgâr santrallan, Türkiye'ye 20yıllıkbirgecikme ilegirmeye başladı Kiel kentine bağlı Klein Alternatif enerji amyışıJk ^ardin'in lK/1 Kızıltepe JL vA. ilçesinde güçlü Özmen aşiretinin lideri Şeyhmus Özmen, şimdilerde Almanya'nın Hamburg ve Husum kentlerinde Alman işadamları ile birlikte rüzgâr enerji santralları kuruyor. O zmen, hedeflerinin, Türkiye'de rüzgâr enerji santrallannı yaygınlaştırmak ve türbin fabrikasını kısa sürede üretime . , başlatmak olduğunu -u v ,, vurguluyor. ERTUĞRUL PtRİNÇÇİOGLU Dünyada 19701i yıllann sonlannda başlatılan yeni rüzgâr teknolojisi ve ye- ni jenerasyon rüzgâr santrallan. Türki- ye'ye ancak 20 yıllık bir rötar ile girme- ye başladı. Alman işadamlan. beş yıllık bir sü- reçte Türkiye'ye yenılenebilir enerji kaynaklan için 2-3 milyar dolarlık bir yatınm hedefliyorlar. Almanya. Italya, • Ispanya, Polonya, Yunanistan'dahizme- te açılan enerji kaynaklan parklannda Tûrk bayrağının da dalgalanması dik- katleri çekiyor. Mardin'in Kızıltepe il- 1 i . mi u IIA 11 ^ 1 MI j j tşadamı Şeyhmuz Özmen'e göre dünya enerjisinin > üzde altmışı ilerki yılbunda rüzgâr enerjisinden oluşacak. çesinde güçlü Ozmen aşiretinin lideri Şeyhmus Özmen, şimdilerde Alman- ya'nın Hamburg ve Husum kentlerinde Alman işadamlan ile birlikte rüzgâr enerji santrallan kuruyor. Bu arada Frankfurt borsasına da açılan Özmen, rüzgâr enerjisi üretecek türbin fabrika- sına da imzasını attı. Rüzgâr enerjisi üretim parklannı Almanya, Ispanya, Italya, Yunanistan, Polonya ve Uzakdo- ğu ülkelerinde de kuran P & T Techno- logy AG şirketinin ortaklan arasında yer alan Özmen, hedeflerinin. Türki- ye'de rüzgâr enerji santrallannı yaygın- laştırmak ve türbin fabrikasını kısa sü- rede üretime başlatmak olduğunu vur- guluyor. Türkiye'de yüz noktada ölçüm- lerin devam ettiğini anlatan Özmen, "Yeni projeterle gehyoruz. Dünya ener- jisinin yüzde altmışı ileriki ydlarda rüz- gâr enerjisinden oluşacak. Enerji Ba- kanlığı'nın yabancı sermayeyi teşvik et- mesi gerekir'' diyor. Benebedc'te Türk bayrağı Mayıs sonlannda Almanya'nm Kiel kentine bağlı Klein Benebeck kasaba- sında yeni rüzgâr enerji parkının açılış törenlerinde Türk bayrağının da dalga- lanması dikkatleri çekti. Beş bin yerle- şim ünitesinin bulunduğu kasabada rüz- gâr enerjisi ile üretim. festival havasın- da seyyar çadırlarda kutlanırken coşku yaşandı. P & T Technology AG şirketi- nin Yönetim Kurulu Başkanı Jeans Pe- ter, yaptığı konuşmada, "Dünya enerji- sinin yüzde alrmışının rüzgârdan oluş- ması hedeflenhor. 5 yılda Türkiye'de 1- 2 müyar dolar yatınm vapmayi planla- dık. f ürkhe'de 8 firma ile sözleşme ya- pıldı. Kendi kaynağımız ile enerji ürete- Ölüm taşıyan gemîlere hayır ZEYNEPORAL Bugün21 Haziran. Se- nenin en uzun günü. Bu- gün eylem günü! Haydi Ralkın, kıpırdanın biraz! Eyleme siz de katıluı! Is- tanbul'a sahip çıkın! Duymadınız mı. görme- diniz mi? Bilmiyor mu- sunuz? Istanbul Boğazı tehdit altında. Yalnız Boğaz mı? Is- tanbul da tehdit altında Yine karanhk bir sis çök- tü kentimin üzerine. O\ - nak fay hattmdan, dep- rernden bin kat beter bir tehlike! Bu kez tehlikeli madde taşımacılığı Bo- ğazlar'ı tehdit ediyorî Gerilerden Tevfik Fikret'in sesini duyuyorum: "Sarmış yine afakını..." Onlü "Sis" şiirinde anlatıyordu Istanbul'u... Bu- günün Türkçesiyle A. Kadir'in diliyle söylemeyi yeğliyorum: "Gene bir sis kaplamış ufuklannı, inatçı bir sisy' gitgide büyü\en bir akkaranlık" (...) "Eyzulümler meydanı. ey yaldızlı iükej dökrüğü kanla. çektirdiği acıyla çalım satan!/ Ey gösterişin, şatafatın beşiği ve mezarıV okiunı olası imrenilen kraliçesi Doğunun!/ Ey kanlı se> gileri, kılı kıpırdamadan/z«k ve safaya susamtş bağnnda emziren!/ Ey Marmara'nın mavi kucağmda ölünı uykusuna dalmış diri. ey köhne Bi- zans, büyiicü kocakarı/ ey bin kocadan arta kalan el değmemiş duL/ gene de giizel göriir, taptaze görür seni/ gene de üstüne titrer sana bakan." Bu gidişle Marmara'mn mavi kucağmdan yal- nızca ölüm akacak. Tehlikeli madde taşımacılığı Boğazlar'ı tehdit ediyor. Tengiz-Novorossisk boru hattmın işletmeye açılmasıyla petrol taşıyan tankerlerle artan trafik... Her gün artan kaza riski... Bir de bunlara kimyasal çöp, nükleer atık taşıyan gemiler eklenirse... Oysa Boğaziçi yeryüzünde tek... "Harekete geçmek içsı felaketin gerçekleşmesüıi beklemek zorunda degUiz!" diye haykınyor Sivil Toplum Örgütleri. "Faciayıvaşamak istemiyorsak, öyte çogalaüm Id, tüm dünya sesimizj duysun!" diyorlar. "TehHkeB maddeleri Boğazlardan geçirtmeyefim! Destek ohın, bu gnişimi engeUeyeUm" diyorlar. "Unutmaynı, siz yoksanız, bir eksiğjz" diyerek Doğa ile Banş Derneği ve yüzlerce (evet, yüzlerce) Sivil Toplum Kuruluşurmn oluşturduğu Türkiye Çevre Kozası Inisiyarifi herkesi eyleme çağınyor. Bana da sizleri kışkırtmak, katılımınızı sağlamak düşüyor. Bugün (21 Haziran) saat 16.30'da ve pazar günü (24 Haziran) saat 11 JO'da Istanbul Boğazı'nda yüz- lerce tekneyle protesto gösterisi yapılacak. Tekne- lerin toplanma yeri, Beylerbeyi koyu. Evet, Isyan Bir kayıga, bir takaya, bir motora atlayıp katılın direnişe. \bk atlayaıruyorsanız, şişirin yüreğinizin yelkenlerini, Boğaz kıyılanna vann. Protestoya sa- hilden destek verin. Gdnül teknenizi, akıl tekneni- zi, sağduyu teknenizi, çıkar ilişkilerini ören ağlann, dö- nen çarklann üzerine sürün. Süriin kif bu karanlık tehdit, bu sis gerilesin! "Elbet bir hainlik var seni sevişjmde/ ey kanıma çakıl- lar kanştıran isyaa saçları- mabinküsur yalnı/Jığı takıp girdigim şehre/ insan varfağı- mızdan tuhaf tohumlar bı- raksam—" "E\<et isvan" diyordu ts- met Özel "Kan Kalesi'' adlı şiirinde. Varlıgınızdan şehre bırakacağınız tohumlardan biri de direnmek olabilir. Bir direnişe destek vermek ola- bilir.Bu kentin. tepki göste- recek, tepkisini ortaya koya- cak bireylere gereksinimi var. Birey olmanın yolu da insanın yaşadığı kente tohumlar ekmesiyle, kentte izler bırakmasıyla ke- sişiyor. Dilerim Istanbul'daki tüm yerel yönetimler de bu direnişe katılır. Bu kez. daha çok gelir elde etmeye değil de kentin geleceğini güvence altına al- maya yönelik seferber olurlar. Onlan seçen insan- larla bütünleşirler. Daha doğrusu dilerim yaşamı ciddiye alırlar. " Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamajV yet- mişinde bile, mesela. ze>1in dikeceksin,/ hem de öy- te çocuklara falan kaiır dive değil/ ölnıekten kork- tuğun halde öiüme inanmadığın içiıu/ yaşamak, ya- ni ağır basbğmdan," (Nâzım Hikmet) Size Istanbul'u, Boğaz'ı dile getiren birbirinden güzel şiirler sunmak yerine, direnişe çağırmayı yeğ- ledim. Boğaz'ı. nükleer atıklara. kimyasal çöplere terk etmeyin. Geçmelerine izin vermeyin. "Gcçit yok" deyin. Bugün -yılın bu en uzun gününde- ve pazar gö- nü direnişe katılın. Direncin tohumu şiirden de ge- çer. Bakarsınız o zaman aynen Can Yücel'in dedi- ği gibi olur: "Kardeşli*i mavişliği ûstünde denizin/ Bir yani ışık, bir yani Istanbul..." olur. cegiz. Ölçüm direkleri ile alr\apıya 15- 20 milyon markyaürdık" diye belirterek "Almanya, İtaha. Polonya. Ispanya, Yu- nanistan ve Uzakdogu ülkelerinde ahya- pı için bir miryar dolar harcama yapıl- dı. Türkiye'de de krize rağmen vatınmı de\am ettiriyoruz" şeklinde konuştu. Yeni Çernoblller yaşanmamalı Bir dönemler rüzgâr enerjisine karşı olunduğunu hatırlatan Jeans Peter. "Çernobil'den insanlık ders alsın. Rüz- gâr enerjisi ile yeni bir sayfa açınyor. Bumumuzun 300-400 metre ötesinde ne toz var, ne gürültü, ne kirlilik ne de atık madde var. Rüzgâr enerjisi, çevre sorun- larını ortadan kaldırılı\or. Düma artık yeni yenılenebilir enerji kaynaklanna yönelmektedir. Türkiye'nin sahil bandı, rüzgâr enerji kaynaklan ile dolu. Bunu değeriendirmek istiyoruz" dedi. Almanya'da yasaklanıyor Türkiye'de yatınm konusunda karar- ^Holduklannı vurgulayan Jacops Rüzgâr Enerji Türbfn Fabrikası Genel Müdürü Dr. Thomas Statter, Avrupa'da atom nükleer santrallanna 15-20 yıl sonrası- na yönelik yasaklar getirildiğini hatır- latarak "Fransa ve tüm Avnıpa ülkeie- ri için yenılenebilir enerji olan ülkeler- den elektrik alma hesapian yapılıyor. Enerji Bakanlığı bünvesinde enerji üst kurulu oluşması ile Türkiye'ye enerji sektöründe >aünm cazibesi sağlanabi- lir. Türkiye'de yenüenebifir enerji gün- deme getirilmeli. Çok zengin kaynakla- nnız var. Enerji ithalatı önlenebilir. Tür- kiye'nin A\Tupa Elektrik Birliği'ne üye olması için Almany a da destek verecek" diye konuştu. Türkiye uyum sağlamalı Türkiye'de 300 megavatlık bir yatı- nm planladıklannı kaydeden Genel Müdür Statter şöyle konuştu: "Plan- lanan >atırun ile metropol kentier dı- şında illerin enerjisi karşılanacak. Düzce ilinde bir türbin fabrikası kurul- ması için arsa alındı. Türkiye'de bü- rokratik engeller aşılırsa beş >ılda 1200 megavatiık iş gercekleştirmev i amaçb- yonız. Rüzgâr sanayii ile Türkiye üze- rinden dünyaya açılmayı tasartıyonız. Türkiye mal satan ülke değil. üretip dünyaya açılmayı hedeflemeli. Rüzgâr enerjisi politikamız buna göre oluşa- cak. Türkiye'de üretim, montaj, servis ekipleri. işçilik çok daha ucuz. Alman- ya'da saati 90 DM, Türkiye'de ise 10- 15 DM. Alman firmalar yaünm konu- sunda çok duyarlı. Önlerine engeller çıkanlmazsa türkiye bir yatınm cen- neri olabilir. Türk hükümeti de potan- siyelini üst seviyede kullanmak için ça- lışmalar yapmalı. Firmamızm hem or- tağı hem de Türkiye koordinatörü, Türkiye'de iş dünyası ile ortak yatmm- lar için önümüzdeki ayiarda görüşme- ler yapacak. Türkiye'de zorluklaria karşılaşmazsak 30 bin megavat üze- rinde enerji üretimi düşünülüyor. Tür- kiye, Almanya'nm, Avrupa'nın enerji üssü haline gelebilir." Enerji seferberliği Alman hükümetlerinin enerji sektö- ründe yatınmlara büyük destek verdi- ğini bildiren Almanya'da geniş yatınm zincirinin hissedan (eski Ozmen aşire- ti lideri) Şeyhmus Özmen, Türkiye'de enerji seferberliğinin kaçınılmaz oldu- ğunu. dışandan enerji ithalinin en kısa sürede önlenmesi gerektiğini savundu. Bir parklık üniteye 1.2 milyon dolar yatınm yapıldığını söyleyen Özmen; Almanya. Ispanya, ttalya, Polonya. Yu- nanistan'da her gün yeni parklan üreti- me başlattıklannı ifade ediyor. Kopen- hag kriterlerine uygun bir enerji politi- kası beklentisinde olduklannı dile geti- ren Özmen, "Türkiye önümüzü açma- u. Izinler için aylarca btkletilmemeli" dedi. AVRUPA'DAN GURAY OZ Bepjin'de Iktidar Değişikliği Almanya'daki federal sistemin renklerinden birisi de bazı kentlerin kendi başlanna bir eyalet olmala- rıdır. Berlin de bunlardan biri. Bir belediye başkanı ve bir senato tarafından yönetılıyor. Belediye baş- kanına da Hükümet Eden Belediye Başkanı de- niyor. Ikinci Dünya Savaşı'nda nazizme son veren ülkeler tarafından paylaşılmış kent, yine dörtlü itti- fakın, ABD, ingittere, Fransa ve Sovyetler Birli- ği'nin onayı ile paylaşılmışlıktan kurtuldu. Duvar yı- kıldı; Doğu ile Batı birleşti. Müttefik kuvvetlerin as- kerleri üslenni terk edip ülkelerine geri döndüler. Kı- sa bir süre sonra da Hitler'in başkenti Berlin, yeni- den Federal Almanya'nm başkenti oldu. • • • Tuhaf bir şehirdir Berlin. Bin yıl yaşayacağı iddia edilen, ama insanlığa büyük acılar verdikten, milyon- larca insanı katlettikten sonra yıkılan Hitler nazizmi- nin kalesiydi bir zamanlar. Daha sonra bir yansı kırk yıl boyunca sosyalist bir ülkenin başkenti oldu; di- ğer yansı ise Batı'nın vitrini. Kırk yıl boyunca üret- meden yaşayan bu vitrin, yoksul düşmüş öte yakay- la birlikte, bırleşmeden sonra da, Doğu'daki fabri- kalar hantal bulunup kapatıldığı için dış destekle ya- şamaya devam etti. Ama iyi yaşadı doğrusu. Büyük metropol havasını, gururunu hiç terk etmedi. Kohl yönetimindeki CDU Berlin'de de SPD desteğiyle iktidar oldu. O günlerin çok okunan hikâyesi, artık yeni bir dünya düzeninin söz konusu olduğuna, sos- yalizmin ebedi olarak tarih sahnesinden çekildiğine dairdi. Ama herkes öyle düşünmüyor besbelli. ••• Birleşmeden, yani Demokratik Almanya'nm orta- dan kalkmasından sonra yapılan seçimlerde D- DR'deki iktidar partisi Sosyalist Biriik Partisi; SED'nin devamı olan Demokratik Sosyalizm Par- tisi; PDS, önemli ölçüde oy aldı, özellikle doğrudan seçilen adaylarıyla federal meclise girmeyi başardı. 1998 seçimlerinde ise doğrudan seçilen adaylany- la değil, barajı aşarak yeniden meclisi girdi. Konumuz Berlin. Berlin'de kimi bölgelerde birin- ci parti, genel olarak ise ikinci parti durumundaki PDS, Berlin'in son on yılına damga vuran belediye başkanının, artık alışılmış CDU skandallanndan bi- hyle derin yara alan Eberhard Diepgen'in iktidar- dan uzaklaştırılmasında da belirleyici rol oynadı. Şimdi iktidarda, PDS destekli SPD-Yeşiller koalis- yonu var. PDS'nin karizmatik liderterinden Gregor Gysy ise bu yılın sonbahannda yapılması beklenen seçimlerde Hükümet Eden Belediye Başkanı olmak için seçimlere gireceğini açıklayıverdi. Kamuoyu yoklamalan Gysy'ye büyük şans tanıyoriar. Almanya'da küçük kıyamet ha koptu ha kopa- cak. TV programlannda sistemin çok "demokratik" sa- vunuculan PDS'nin demokratik bir parti olmadığı, Stalinci olduğu iddiaiarıyla peş peşe boy gösteriyor- lar. Fena sıkıştınyorlar PDS'yi; "Hadisosyalist otma- ,dtğinı.açıkla,.hadi günahnçtkarl" diyebağınyorlalı Tartışmalar Almanya'da "demokrasinin" sınırlan ol- duğunu gösteriyor. Artık öyle anlaşılıyor ki, Alman- ya'da serbest piyasa ekonomisi dışında bir sistemin savunuculuğunu yapmak zordur. Bu baskıcı politik hava PDS'yi zor durumda bırakıyor. Oysa PDS geçmişiyle ipleri çoktan koparmış du- rumda. • • • 1998 genel seçimlerinde iktidan yitiren Hıristiyan Demokrat Parti CDU arada, bazı yerel seçim zafer- leri kazansa da artık eskisi gibi etkin bir parti olamı- yor. Bir türlü yakasını kurtaramadığı yolsuzluklar ve iktidan yitirmenin şaşkınlığı geçmiyor. Merkez ve merkez sağdaki boşluk ise dünyadakı genel eğili- me de uygun olarak hızla "sol" partiler tarafından dolduruluyor. Sol partiler merkez partileri haline ge- liyorlar. Sosyal Demokrat Parti SPD, merkeze doğ- ru yürüdükçe, PDS de sosyal demokrasiye doğru yürüyor. Bakalım bu yürüyüş nereye kadar devam Sosyal demokrasi Berlin kalesine, yeşillerin or- taklığı ve "fez//'1ann vazgeçilmez desteği ile bayra- ğını dikti. Ama o bayrak. SPD yeni dünya düzeni sa- vunuculuğuna soyunalı beri, pembe bile değil. Peki, o "kızıllann" bayrağı hâlâ kızıl mı? Avukat Murat Cano Sezer'e koruma için başvuru tZ^rtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -Türkiye'de, baraj \e hidroelektrik sanrral projelerinin plan- lanması ve uygulanması aşamalannda doğa-çevTe ve kültürel mirası gözet- meyen tutumun değiş- mesi için, Cumhurbaşka- nı Ahmet Necdet Se- zer'den yardım istendi. Istanbul Barosu üyesi Avukat Murat Cano, Cumhurbaşkanı Sezer'e yaptığı başvuruda, koru- manın sağlanabilmesi için yeni bir 'kalkınma modeli' geliştirmek ge- rektiğini. bu amaçla da özerk nitelikte kurumsal bir örgütlenmeye gerek- sinim olduğunu bildirdi. Sezer'e gönderdiği ya- zıda, kalkınma amaçlı bayındırlık faaliyetlen- nin. amacını aşan bir bi- çimde çevre. biyolojik çeşitlilik, yaban hayatı, kültürel miras. dolayısıy- la 'insan için bir yıkım aracı' haline dönüşmesi sürecinin artık durdurul- masını isteyen Avukat Cano. "Yann jaşanabüe- cek bir dünyaya yada ce- henneme' sahip olmak; insanlığın, bugün bu ko- nuda gösterecegi duyarfa- lığa ve uluslararası toplu- mun alabileceği önlemle- re göre belirlenecektir" dedi. Avukat Cano, Se- zer'den ilgi göstermesini isteyerek şu önerilere y- er verdi: Öneriler "Konunamn sağlana- bilmesi için "sürdürülebi- lir" yeni bir 'kalkınma modeli' geliştirmek gere- kiyor. Devlet tarafından geliştirilmesi gereken ye- ni modelin planlanıp uy- gulanmasuıda özerk nite- likte kurumsal bir örgüt- lenmeye gereksinim var- dır. Bu kurumsal örgüt- lenme; iigili devlet kuru- hışlan ve bilim insanlan ile kamusal nitelikte işlev yüriiten ve bu konuda uz- manlaşmış sivil toplum örgütleritemsikilerinden oluşturulmahdır. Kuru- lun, kalkınma projeleri ile Türkiye'nüı doğal ve kültürel zenginliklerinin korunması arasında uy- gulanabilir dengeyi tayin ve tespit etmesi için yasal bir temele kavuşturulma- sı kaçınılmazdır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle