Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2001 ÇA1 SAMMA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(" cumhuriyet.com.tr
B
ugünlerde yönetimde-
ki aykınlıklar nedeniy-
le ülke düzeyinde izle-
nip saptanan ve yasal
gereklerı yapılmaya
çalışılan kimi yolsuz-
luk olaylanyla sarsılmaktayız. Eko-
momik, toplumsal, hukuksal sorun-
lann kaynağında, yozlaşan siyasa
yatmaktadır. Siyasal sorun, tüm so-
runlanntemelidır. Siyasal ahlakyok-
sunluğu ya da bozukluğu, derinden
ûzen ve acıyla düşündüren olaylann
nedenidır. Eğitime dayanan olumsuz-
luk, yetersizlikle giderek küçülen ve
kararan kişilerin sorumsuzluğunu
yansıtmaktadır.
Yetkilerini amaca uygun biçımde
kullanmayan, görev gereklerini sav-
saklayıp yadsıyan, kişisel güdüleri-
ne ve siyasal çıkarlara kapılan, SevT
dolaplarını küreselleşme sömürü-
süyle güncelleştiren sözde siyaset
adamlannm tam bağımsızhk, öz-
gürlük, ulusal egemenlik ve ülke çı-
karlanyla ilgisi tartışmalıdır. Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı ve Türk Devri-
mi ile kazanılanları iktidara gelmek
ve iktidarda kalmak için dayatmalar-
la yitirme durumuna düştüğümüz
günümüzde dış baskılar, siyasal şan-
tajlar, usdışı ödünlerle nereye çıka-
cağımızı kezlerce düşünmek zorun-
i <•:!Dil(!)Yâresi...
i
dayız. At|türjc ilkejerinm ve hukuk
devleti nkel8derir|m jyanlış bir de-
mokrâsi anlayışıyla ûasıl göz ardı
edildiği tum açıkhğıyla ortadadrr.
Devlet birimlerinde, değişik kat-
larda oluşan çürümeler yetmiyor-
muş gibi 2876 sayılı Yasa'yla şim-
diki anayasaya bile aykın biçimde ya-
pılandınlan Türk Dil Kurumu'nda
yağmaya varan yolsuzluklann DGM
Cumhuriyet Savcılığı'nca kovuştu-
rulduğunu öğreniyoruz. Büyük Ata-
türk'ün öncülüğünde 12 Temmuz
1932'de Türk Dıli Tetkik Cemiyeti
adıyla kurulan, 26 Eylül 1932'de Bi-
rinci Türk Dil Kurultayı'nı gerçek-
leştiren Türk Dil Kurumu'nun coş-
kulu dönemi 12 Eylül Anayasası'nın
134. maddesini yaşama geçiren ya-
sayla son bulmuş, Türk Dil Kurumu
gerçek sahiplerinin elinden Ata-
türk'ün vasiyetnamesine aykın bi-
çimde alınarak bir devlet birimine dö-
nüştürülmüştür.
Şimdilerde çığutkanlığı iyice be-
lirginleşen bir bayanın çalıştığı ga-
zetenin gerçek dışı yayınlanna alda-
Yekta Güngör ÖZDEN Hukukçu
nanlann çabalanyla ve bir tür zora-
lımla devlete mal edilen Kurum'un
üyesi ve hukuk danışmanı idim. 12
Eylül yönetiminin iki kez yaptırdı-
ğı denetimde hiçbir aykınhğa rast-
lanmamış, karşıdevrimcilerin kış-
kırtmalanna karşm Kurum kutlan-
mıştır.
Atatürk'ün başkanhğında topla-
nan Yönetim Kurulu'nun 17 Ekim
1932'de açıkladığı Dil Devrimi'nin
amaçlanna uygun çahşmalannı
ödünsüz sürdüren Kurum'un günü-
müzdeki durumuyurtseverleri, özel-
likle bağımsızhğın en somut sim-
gesi dilimizi sevenleri yürekten ya-
ralamaktadır.
TPK'mn devtetyönetkiteri
Ondan fazla sanığın suç işlemek
amacıyla örgüt oluşturmak ve yönet-
mek, görevi kötüye kullanmak, zim-
metine para geçirmek, örgüt oluştur-
maya ve zimmete para geçirmeye
yardım etmek savlanyla yargı Önü-
ne çıkarılmaları beklenmektedir.
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun rapo-
runa dayanılarak yürütülen soruş-
turmanın sonunda saptanan parasal
yitiğin trilyonlan bulduğu söylen-
mektedir. Değişik kişilerin değişik
yıllar içinde zimmetlerine geçırdik-
leri paralar yargılama evresinde say-
dam biçimde ortaya konulduğunda
kimlerin ne yaptığı, Kurum'un dev-
let birimi durumuna dönüştürülme-
sinin nelere mal olduğu daha iyi an-
laşılacaktır.
Aralannda bilimsel san taşıyan
üst düzey yöneticilerin ve önemli
görevlerde bulunan kimi çalışanla-
nn yer aldığı sanıklann neye hizmet
ettikleri de belli olacaktır. Suçu ke-
sinleşmiş yargı karanyla belirlen-
medikçe kimse suçlu sayılamaz. An-
cak bu tür kurumlarda böyle savlar-
la işlem yapılması, böyle suçlann
işlendiğinin duyulması bile ürperti-
cidir.
Doğrulanırsa zimmete para geçir-
menin nasıl yapıldığı, hangi aykın-
hklann kimler tarafından yürütül-
düğü, kimin göz yumduğu, kimin
ortak ve yardımcı olduğu da biline-
cektır. Burada asıl düşünmesi. ken-
dini sorgulayıp yargılaması gereken,
bu suçlara neden olanlardır. Neyi
amaçlamışlardır, niçin Türk Devn-
mi karşıtlannın oyunlarına gelmiş-
lerdır? Sonuç. vicdan esenlığı ver-
miş midir? Sanmıyonım.
Türkiyemızi Türkıye yapan Ata-
türk ilkelerine karşıtlıklannı deği-
şik bağlamda çekinmeden sürdüren-
leri güçlendiren yanlış yapılanmalar.
yanılgılar. sakmcah kalkışmalar sah-
te Atatürkçülerı gönendırmıştir. Öz-
varlıklanna, yönetimden uzaklaştı-
nlan gerçek sahipleri gidince. yer-
leştirilenler, gereken özeni göstere-
memişlerdir.
1986'da kurulan Dil Derneği alı-
konulduğu yolunda ıçtenlikle koş-
maktadır. Ses bayrağımız dilimizi
yabancı etkilerden korumak. gide-
rek daha çok arılaştırmak ve zen-
ginleştirmek için var gücüyle çalış-
maktadır. Ulusal varlığımızın bilim
simgesi de sayılan dihmiz. onuru-
muzdur.
Ulusal kimlığini yadsıyanlar, yurt-
taşlık savında bulunamazlar. Diline
duyarh olmayanın bağımsızhk ve
özgürlük ilkesı de sözde kalır. Dili-
mizi korumak. onunla ilgili her şe-
yi korumakla tümlenen onurlu bir
yurttaşlık görevidir.
Y
aşamın durağanlığı ve tekdüzeli-
ği karşısında sıkıntıyı insanı ko-
ruyan ve geliştiren bir duygu ola-
rak görmüşümdür. Sıkıntı olma-
saydı belki de yaşam çok daha
katlanılmaz olurdu... Sıkıntının aynlmaz bir
parçasıdır umut. Kimı zaman bin öne geçer ya-
şam koşuşturmasında kimi zaman öteki... Ül-
kem. tarihinin sıkıntılı dönemlerinden birini
yaşarken "umut etmek" istiyorum. Bu duygu
beni, Türk dilinin büyük şairi Cahit Kûlebi ile
buluşturuyor. Uzunca bir süreden beri Küle-
bi'nin toplu şiirlerini; "Sıkıntı ve Umufu oku-
yorum.
Yaşamının son yıllannda tanıdım büyük şa-
iri. Belediye otobüsünün Çankaya yokuşunu
çıkıp bir yanm daire çizmesinden sonra "Hey
yol üstündekiotobüs/Karoserin ne yeniî/ Kız gi-
bi motorun var,/ Benzin kokuyorsun,/ Lâstikk-
rin sağlamV Uçup gider misin şoförün olsam?"
dizeleriyle Külebi'nin evinde bulurdum kendi-
mi... Yabancısı olmadığım çiçek kokulan rant
düzeninin şekillendirdıği biçimsiz Çankaya va-
disinden mi gelirdi, Cumhuriyetin Ankara'sırun
aydınlığının simgesi Külebi'nin evinden mi?
Külebi'nin şıiriyle yaşamı bölüşür, sıcacık
bir ekmeği paylaşarak yemenin coşkusu sarar
insanı... Biz de Külebi ile sevgileri, dostlan,
'Sıkıntı'dan 'Umut'a...
Münevver OGAN Yazın Öğretmeni
dostluklan çoğalttık...
Ne konuşurduk Cahit Bey ile?
Daha çok dinlerdim. Anılanna, geçmişin iz-
lerine götürürdü ben\.. en sık Karaörenler'den
söz eder; kimi kez söyleşinin ortasında SamiBey'i
arardı. MehcureKaraören'i ise sevgi ve saygıy-
la anar; şimdı onlarla olmak vardı, diye üzün-
tüsünü dile getirirdi. Zaman zaman onu, eşi Sü-
heyla Hanım'ın şahnı dizlerine örtmüş bulur-
dum. Bir sıcaklüt, bir yakınlık, bir dokunmaöz-
lemi belki de... Külebi, Tokat'a Doğnı şiirinde
"Çamhbel'den Tokat'a doğnı/ Tozlu yollann
akbğı ırmak!/ Ben seniçoktan unuttum/Sen de
unuttun mu, dön geri bak." dese de ne Çeltek
köyünü ne de Birinci Dünya Savaşı'nda Rus or-
dulannın Doğu Anadolu'yu işgalini unutmuş-
tu. Savaş koşullan ve kış kıyamette kağnı üze-
rindeki yolculuklan Külebi'nin çocuk belleği-
ne kazınmıştı bir kez...
Külebi, Sıvas Lisesi ile Istanbul Üniversite-
si Edebiyat Fakültesi'ndeki öğrencilik, Antal-
ya Lisesi'nde öğretmenlik yıllan derken 1946
yıllannda Ankara'dadır. Ankara Devlet Kon-
servatuvan'nda öğretmen olarak çalışır. Hasan
ÂB Yücd ile tanışması o yıllara rastlar. "Sıkın-
ö ve Umufun ozanı Külebi, Nurullah Ataç, Sa-
bahatün Eyuboğlu, Necati Cumak, Cahit Sıtkı,
Orhan VelC Melih Cevdet Anday. gazetecı Erol
Günev. MEB Müfettışı Halil\edat Fıraüı ve eşı
Nahit Hanım gibi Cumhuriyetçi aydınlarla. bir
dönemin Ankara'sının yıldızlar geçidinin orta-
sında, "BağunsızükGülü
T
'nün ülkemizi taçlan-
dırdığı günlerde yaşamış, düşünmüş, yazmış-
tır. Külebi'nin anlattıklanyla biz bugün de ka-
natlanıyoruz. En sıkıntılı olduğumuz bir anda
Külebi 'nin umudunu yüklenmiş bir Ankara rüz-
gân değiyor yüreğimize.
TDK'nin 1951 yılından 1983 yılına değın
üyesi, yazı kurulu üyesi olan Külebi, bu kuru-
mun yönetim kurulu üyeliği, yayım kurulu baş-
kanlığı gibi görevlerine seçilir. TDK'nin en
uzun süreli genel yazmanlığını yapan kişidir. tyi
ki son yıllarda TDK'deki yolsuzluklara tanık ol-
madı, diyorum. Külebi'nin şiirlerinden sonra ha-
ziran bir başka biçimde etkiler insanı... Hazı-
ran, haziran olmaktan çıkar "Küfcbi'nin Hazi-
ran'ı" olur... Hani Külebi'nin •'Her akşambu-
lutlar/ BUmez telâşımu/ Her akşam bulutlarV
Belki de haziran/ Bulacak nâşınW Belki de ha-
zirani Bir gün geleceğim/ Alıp şu başunıV Bir
gün gefcceğun." dizelerindeki gibi... Ne yazık
ki 1997 yılının haziranı buldu nâşını...
Cahit Bey'e şiirleri üstüne yazın dünyasının
yaklaşımını sorduğumda şu yanıtı vermişti:
"Ben seksen yaşına geidim. Benim içinOrhan'ın
(Orhan Veli) yazdıgı beş yazu beni en iyi deger-
lendiren yazüardır. Bu yazuun tamamı yok. Bu
yazıda benim I ürkiye"nin tarihini > azdığım ya-
zUıdır.Orhandiyorki: Ben, şıırden mecaz. ka-
fiye. vezın gibi şiın şiir yapan her şeyi attım;
ama Cahit Külebi bunlann hepsıni kullanıyor.
Bal gibi, mis gibi. gül gıbı... Bu şiir gelecek yıl-
lara Cahit Külebi devnnın bir tarıhı olarak ka-
lacak... Külebi'nin şiirlerini okumaya doyamı-
yorum."
Külebi'nin bedensel \ arhğının bızı terk etti-
ğı 20 Haziran 1997 tarihinden bu yana dört yıl
geçti. Yaşama bakışınm şekıllendırdiği dızele-
ri ise hâlâ bizleri tüm sıkıntılara karşın yeni
umutlara yönlendinyor: "Türkiye gibi aydınlık
ve güzel'' yurtseverlen göreve çağınyor; onun
kuşağının yıkıntılar üzerine kurduğu Cumhu-
riyetimizi yine yıkıntılar üzerine kurma sa-
vaşımına...
PENCERE
Entel ile Dinci
Yaklaşımı?9••
Necip Fazıl Kısakürek'in yaşamı ilginç. bir öy-
kü gibidir; üstad tek partili dönemde solcı J ya da
komünist dostlanyla al takke ver külah yaşar, 1947'de
CHP'nin oyun ödülünü ahr, kumarı, bohemi sever,
edebiyat adamıdır.
Çok partili düzene geçilince altın madenini keş-
feder, karşıdevrimci kesilir, dinciliği yeğler...
Yayımladığı "Büyük Doğu "dergisinde "Aydınlan-
ma Devrimi"ne karşı çıktıkça, zamanın Başbakanı
Adnan Menderes üstadı örtülü ödenekten besler...
irtıca devlet parasıyla el altından desteklenir, Ne-
cip Fazıl artık "Ulu Hakan Abdülhamit Han"/ ye-
re göğe koyamaz...
Bugün medyada bir değil, pek çok Kısakürek
var, dincilik iyi para getiriyor.
•
Iran'da Şah diktatoryasına karşı dinciier ile ay-
dınlar birleşmişlerdi.
Şah Rıza Pehlevi ve Prenses Farah'ın hayatla-
n "modern" değil "monden "di; Batı özentisi yaşam-
ları "Aydınlanma"ya karşıt bir içerik taşıyordu;
Iran'da düzen hem aydınlara tersti, hem de dinci-
lerin tepkisini çekiyordu; uçuk entellerin ayaklan
yerden kesilmişti; dincilerle "ittifak"a girdiler; ama,
akıllan iş işten geçtikten sonra başlanna gelecek-
ti.
Dinci, amacına ulaşıp iktidara oturduktan sonra,
aydınların canına okudu.
•
Iran'laTürkiye kıyaslanamaz.
Ancak bugün ülke yaşamında ilginç birdönüşü-
mün sürdüğü de gerçek...
Türkiyebircangıl...
Devlet karman çorman, siyasal iktidar yamalı
bohça, partilerin ahı gitmiş vahı kalmış, medya çı-
kar güdülerinde gazeteciliği rafa kaldırmış, ekono-
mik kriz halkın belini büküp bezginliğini ikiye kat-
lamış...
Imtiyazlı kesimde "modem" yaşam yerine "mon-
den" hayat tutkusu rezalete dönüşmüş...
iran'da kadını tesettüre zincırleyen dinci dikta
geçerli...
Bizde entelcilik tesettüre özgürlük davasına ken-
dini kaptırmış...
Dincinin ekmeğıne yağ sürülüyor...
•
Necip Fazıl ile başladık, şairin bir dörtlüğüyle ya-
zıyı bitirelim:
Rabbim bir isim ver bana halimden,
Herkesin bildiği dilden bir isim.
Eski esvaplanm tutun elimden,
Aynalar söyleyin bana ben kimim?..
Necip Fazıl'ın zamanın aynasındaki kimlik cüz-
danı:
İyi bir şair, edebiyatçı, etkili bir kalem sahibi, kar-
şıdevrimci, dinci...
. . v
ESP: Aktif güvenlikte sınıfının önde gelen
markalarından biri olan Ford Focus, ESP
(Electronic Stability Program - Elektronik
Stabilite Programı) teknolojisiyle dinamik
performansta yepyeni bir çjğiT açıyor.
Frenleme ve ivmelenme sırasında aracm
stabilitesini artıran ABS ve TCS (Traction
Control System - Çekı^ Kontrol Siştemi)
üzerine kurulu olan ESP, otomobile daha
üstün bir dinamik denge ve kontrol sağlar.
Bir dizi ek sensör ve mikro-işlern^
aracılığıyla sürücünün direksiyonuj
açıyı, aracm hızını ve hareket yön
olarak takip eden ESP; aracıj
sürücünün isteklerine uvj
kontrol eder.
ESP; aracm tepkileri i](
istediği yön arasınd^
elektronik motoç
kullanarak motor ]
stabiliteyi korurj
kaybetmesini eni
kullanarak. araçj
çizgiden kopm|
ayn fren uyguli|
Ancak unutulr
kurallannı hiçe 1
trafik kurallannJ
kullanınız. O\\
direksiyon harefl
arasında direkt birl
gitmek istediğiniz ı
kontrolünüz altında
1
olağandışı koşul alttl
isteğinin dışında harekî
önden kayma, arkadan k3
değişikliğidir.
Önden Yoldan Çıkma
Olağandışı sürüş koşullan, ön tekeü
yol tutuş kaybı sonucu aracın burT.
virajın dışına doğru kaymasına neden olab^B
Buna "önden kayma" denir. Ford Focus
sürücüsü, otomobiline hakim ve trafik
kurallanna uygun bir şekilde viraja girer.
Araç virajın içindeyken, kötü yol koşullan
(buz, mıcır, çamur vs.) veya iyi
hesaplanamamış hız nedeniyle ön tekerlekler
yol tutuşlarını kaybederler. Sürücü
direksiyonu kırdığında, ESP sensörleri aracın
buna uygun şekilde dönmediğini belvrlev.
ESP, motorun gücünü azaltarak aracın hızını
keser ve uygun tekerleğe fren uygulayarak
otomobili tekrar çizgisine sokar.
Arkadan Yoldan Çıkma
Olağandışı koşullarda gerçekleşen
manevralar sonucunda araç, direksiyon
hareketinin gerektirdiğinden daha büyük bir
sensörleri sürücünün direksiyonu tutuş
açısıyla uyumsuz yanal ve dairesel hareketi
tespit eder. ESP, motor gücünü azaltarak
aracın hızını keser ve uygun tekerleğe fren
uygulayarak otomobili tekrar çizgisinej
Ani Şerit Değişikliği
Aracınızla trafık kuralla
çizgide yolcuh
planlamadığınız^
hare
Olağandışı sürüş koşullan, ön tekerleklevdeki
yol tutuş kaybı sonucu aracın burnunun
virajın dışına doğru kaymasına neden olabi1ir.
açıyı, aracın hızını ve hareket yönünü sürekli
olarak takip eden ESP; aracın davranışının
sürücünün isteklerine uyup uymadığını
jcontrol eder.
jn tepkileri ile sürücün
sında :
olabilirler. Ford Focus. düz yolda trafik
kurallanna ujgun bir şekilde ve sürücunün
tamamen kontrolünde kullamlmaktadır.
Öndeki araçtan yola düşen yük tehlike
tycü acil durum manevrası
. frene basar. ESP
direksiyon
şinı tespit
e/veya
ESP.
uvenlık varsa..
\t
aracılığıyli
açıyı, aracın I
olarak takip edeH
sürücünün isteklerf?
kontrol eder.
ESP; aracın tepkileri ile sürücünün gîC
istediği yön arasında fark hissettiği anda,
elektronik motor yönetim sistemini
kullanarak motor gücünü azaltma yoluyla
stabiliteyi korur ve sürücünün kontrolü
kaybetmesini engeller. Aynca ESP, ABS'yi
kullanarak, araç sürücünün gitmek istediği
çizgiden kopmadan önce tekerleklere ayn
ayn fren uygulayabilir.
Ancak unutulmamahdır ki, ESP bile fızik
manevrası
yaparak direksiyonu kırarak frene basar.
sensörleri sürücünün bu ani direksiyoı
kınşını algılayarak kayma tehljjm^tespi
eder. ESP, motor gücünü a
gereken tekerleklere fren
manevra boyunca s
üjjjM||
çevirişi ile aracın h a r ^ ^^rşılaştırmaya
devam eder ve y%^^^ Çok hızlı
hesaplamalara gore gereklı >erlerde müdahale
fordfocus 1.6 ghiaE
• Zetec S 1.6L 16V 100 HP motor • Surucu, yolcu
ve yan hava yastıkları • ABS + EBD (elektronik
fren gücü dağılımt) • ESP (elektronik stabilite
programı) • TCS (çekiş kontrol sistemi) • Alarm
ve immobilizer • Alüminyum alaşımlı jantlar ve
i dört tekerlekte disk frenler • Klima ve polen
: flltresi • Elektrikli far yükseklik ayan • Derinlik ve
yükseklik ayarlı hidrolik deri direksiyon
r\le lütfen
Wx\\ otomobil
^oşullarında
fracın gittiği yön
Tşki vardır: Direksiyonu
rrekTstedığınız yöne çevirirseniz. araç
kontrolünüz altında dönmeye başlar. Üç
olağandışı koşul altında araç sürücünün
isteğinin dışında hareket edebiür. Bunlar,
önden kayma. arkadan kayma ve ani şerit
değişikliğidir.
Onden Yoldan Çıkma
Olağandışı sürüş koşullan. ön tekerleklerdeki
yol tutuş ka\bı sonucu aracın burnunun
virajın dışına doğru kaymasına neden olabilir.
Buna "önden kayma" denir. Ford Focus
Buna "arkâö
Sürücüsü. otomobiline
na uygun bir şekılde
jjın içindeyken. kötü
ır, çamur vs.} veya iyi
iız nedeniyle arka
[Tşlannı kaybederier. Aracm
arkası yoldan çıkmaya başladığında ESP
sensörleri sürücünün direksiyonu tutuş
açısıyla uyumsuz yanal ve dairesel hareketi
tevpıt eJer. ESP. motor gucunıı azaltarak
manevralar sonucunda araç, direksiyon
hareketinin gerektirdiğinden daha büyük bir
açıyla dönebilir. Buna "arkadan kayma"
denir. Ford Focus sürücüsü, otomobiline
hakim ve trafik kurallanna uygun bir şekilde
viraja girer. Araç virajın içindeyken, kötü
yol koşullan (buz, mıcır, çamur vs.) veya iyi
hesaplanamamış hız nedeniyle arka
tekerlekler yol tutuşlannı kaybederler. Aracın
arkası yoldan çıkmaya başladığında ESP
sensörleri sürücünün direksiyonu tutuş
açısıyla uyumsuz yanal ve dairesel hareketi
£İt eder. ESP, motor gücünü azaltarak
keser ve uygun tekerleğe fren
^otomobili tekrar çizgisine sokar.
İfeikliği
Iprallanna uygun düz bir
ık ederken bile,
kbır şerit değiştirme
rekebilir. Ömeğin;
^ yola büyük
nmda sürücünün
dan kaçmak için
I aniden kırmak
|şiklikleri aracın
I kaybına sebep
[iz yolda trafik
Re ve sürücünün
•Uanılmaktadır.
şen yük tehlike
Jurum manevrası
; frene basar. ESP
Tbu ani direksiyon
yma tehlikesini tespit
"îicünü azaltır ve/veya
r
lere fren uygular. ESP,
ffhca sürücünün direksiyonu
Aracın hareketini karşılaştırmaya
eder ve yaptığı çok hızlı
esaplamalara göre gerekli yerlerde müdahale
eder.
ESP: Aktif güvenlikte sınıfının önde gelen
markalarından biri olan Ford Focus, ESP
(Electronic Stability Program - Elektronik
Stabilite Programı) teknolojisiyle dinamik
performansta yepyeni bir çığır açıyor.
Frenleme ve ivmelenme sırasında aracın
stabilitesini artıran ABS ve TCS (Traction
Control System - Çekiş Kontrol Sistemi)
üzerine kurulu olan ESP. otomobile daha
üstün bir dinamik denge ve kontrol sağlar.
Bir dizi ek sensör ve mikro-işlemci
aracılığıyla sürücünün direksiyonu tuttuğu
açıyı, aracın hızını ve hareket yönünü sürekli
olarak takip eden ESP; aracın davranışının
sürücünün isteklerine uyup uymadığın»
kontrol eder.
yanınızda Fo
Ford Yetkili Satıcılan'na mutlaka uğra">
hayalinizdeki Ford'a sahip olmantn ne kadar
kolay olduğunu görün. >*•
ar
6 ay
1.OA3.0OO.000
1.670.000.000
2.297.000.000
12 ay
625.000.000 494.000.00012.768.000.000
1.001.000.000 790.000.0009.768.000.000
6.768.OOO.OOO 1.377.000.000 1.086.000.000
Dûer modeHenmizcleki kampanya koşuüannı öğrenmeK ıç