25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Tet: 0.212.512 0506 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: doiksom9cunminyet.com.tr - Japonlar küp şeklinde karpuz üretmiş... "Tanmda kübizm akımı!" Kaptırmak Karagöz gûlmece dergisinin 14 Kanunuevvel 1932 tarihli sayısındaki kapak karikatürünü göndermiş Tunca Varış... Fotokopinin fotokopisinden baskıda iyi sonuç alınamayacağı için en iyisi karikatürü yazıyla anlatmak... Ortada halı büyüklüğünde 1 Türk Lirası... Bir yanından yabancı politikacılar çekiştiriyor, öteki yanından Hacivat'la Karagöz halkın yardımıyla banknotu tutmaya çalışıyor. Hacivat "Arnan Karagöz, Avrupalılar paramızı kendi memleketlerine çekmeye çalışıyorlar" diyor; Karagöz "Yağma yok Hacivat, halkımız paramızı kaptırmamak için el birliğiyle öyle tutuyorlar ki ecnebiler bundan sonra avuçlarını yalarlar" yanıtını veriyor. Yabancılann yüzü asık, halkın kaşlan çatık; arkadaki ufuk çizgisinde bir fabrikanın bacası tütüyor... Bu karikatürü bir de bugüne uyarlayın, paramızı değil paçamızı bile kaptırdık! eşrutiyetin silahşoru oiarak anılıyor Ya- kub Cemil... Babıâli baskınını yapıyor... Ters düştuğü Ittihat ve Terakki'nin emri ile öl- dürülüyor... Toaın "Yakup Cemir ise ara- mızda... Soner Yalçın, son kitabı "Teşkilat'ın Iki Si- lahşoru"nda "dede" ve "torun"un öyküsünü akıci bir üslupla kendi ağızlanndan anlatıyor... Torun "Yakup Cemil"in öyküsünde kamuoyunun fazla bilmediği bir tablo ortaya çıkıyor... Hani, Su- surluk sayesinde birilerinin çeteci olduğu anlaşılın- ca savunmaya geçenler onlann vatan uğruna kur- şun da attığını kurşun da yediğini iddia etmişti ya; kocaman bir yalanmış... Bir dönem ASALA ile nasıl mücadele edüdiğini yurtiçinde yedi aylık özel bir eğitime alınan Torun "Yakup Cemil" anlatıyor: "1978 yılının ya eylül sonu ya ekim başıydı. Ce- nevre'de gizli bir toplantı oluyor. Türkiye adına top- lantıya, o tarihte görevli olmamasına rağmen eski Dışişleri Bakanı Ihsan Sabri Çağlayangil katılıyor. SilahşorKarşı taraf katılımcıları de ilginç: Ermeni Taşnak Par- tisi temsilcisi Savars Torikyan ve Hınçak Partisi temsilcısi ile Ramgavar Partisitemsilcisi katılıyor. Top- lantı büyük bir gizlilik içinde yapılıyor. Her iki taraf da sonuç ne olursa olsun toplantıyı basına sızdır- mama karan alıyor. Toplantı başlıyor. Taşnak Parti- si temsilcisi Torikyan, sert bir ses tonuyla 'bize şu- raları buraları vereceksiniz' diye toprak talebinde bulunuyor. (Bu adam halen Amerika'da Ermeni Ko- leji müdürüdür. Uluslararası hukuk profesörüdür.) Söylediklerine göre bizim Ihsan Sabri Çağlayan- gil gerçekten kurt politikacıymış. Hemen kalemleri- ni, kâğrtlarını, belgelerini topluyor, 'terörün arkasın- da kimlerin olduğunu öğrenmiş olduk' diyor ve te- şekkür edip toplantıyı terk ediyor. Yani toprak tale- bini müzakere bile etmiyor. Böylece bizim tavnmızı net oiarak ortaya koyuyor. Böylece diyalog süreci kapanıyor. Bizim için de diplomatikyol kapanmış olu- yor..." Bu arada Torun "Yakup Cemil" eğitimini tamam- lamış evine dönüş yolunda: "Dönüş yolunda bizimkiler bu olayı konuşunca bende şimşek çaktı. Cenevre'deki diyalog süreci kesilince Türkiye ne yapacağına karar verdi. Eğiti- me gönderilme tarihime bakınca manzara biraz ka- famda aydınlandı. Bu iş için bizim gibi sivillere ihti- yaç vardı! Yakalandığım zaman sadece bir terörist muamelesi görecektim, hepsi bu. Tıpkı, Teşkilatı Mahsusa'nın fedaileri gibi. Benim yaptıklanm dev- leti değil, sadece beni bağlıyacaktı." Kimliğini açıklamayan "torun" kitaptaki son sözün- de "Bu ülke üç beş çapulcunun yaptıklanyla dim- dik ayakta durmuyor, bunu herkesin bilmesini iste- dim" diyor. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(âyahoo.com RTÜK Yasası eksik kalmasın; resmi ihalelere medya patronlanndan başkası alınmasın! Hamili faks sahibi yaktakmzuir Aksilik bu ya, sekreter telefonun numarasını yanlış 1 çevirince, MHP Aydın Milletvekili Bekir Ongun'un Sağlık Bakanlığı'na göndermek istediği faks başka bir yere gitti... Şu işe bakın ki oradan da bize geldi... Memleket hizmetinin aksamaması için sayın vekilimizin faksını hep birtikte okuyalım: "Sayın Halis Katrcı Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdüriüğü Özel Kalem Müdürü. Istinye Devlet Hastanesi'nde (Istanbul) radyoloji uzmanı oiarak görev yapmakta olan Dr. Nejat Şafak Şen'in atamasının Izmir veya Aydın'a yapılması hususunda gereğinin yapılmasını rica ederim." • HwMWK * ÇEDKÖŞEŞÎ OKTAY EKİNCt HABITAT-H'nin 5. Yılında Aradan "5 yıl" geçti... 1996"nm bugünlerinde. yüzü aşkın ülkeden binlerce kişiy- dik... "6 milyar dünyah"ya kollarımızı açmıştık. lstan- bul'da. herkesin coşkuyla dol- durduğu "Habitat Vadisi"nde- ki salonlarda, meydanlarda, bin- lerce "insan", tam iki haftabo- yunca "insan yerieşimlcrinin" geleceğini ne de güzel tartış- mıştık!.. Sonunda Habitat-II'ye katı- lan devlet ve hükümet başkan- lan. sivil toplum temsilcileri- nin de önerilerini benimseye- rek. 21. yüzyıldaki politikalara "rehber" yapacaklanna söz verdikleri "Istanbul Deklaras- yonu"nu onaylayıp. hatta "ayakta alkışlarla" dünyaya ilan ettiler... 5 yıl önce tam da bugünlerde, insanhğa şu "ta- ahhütlerini" Istanbul'dan du- yurdular: "Bizler, kendimizi Habitat Gündemi içindeki hedeflere, geler arası dengesizliklerin ve yoksulluk ile düzensiz metropol- leşmenin iç içe geçtiği.. Türki- ye gibi ülkelerdi Habitat-II'nin "dert" edindiği... O halde bu konferans, bizim için ne kadar da yaşamsal bir değere sahipti!.. • • • îşte Türkiye, sıradan bir BM ülkesi oiarak değil, hem BM'nin "kurucu" üyesi, hem Habitat- Unin "ev sahibi"; hem de bu konferansın "hedef ülkelerin- den" birisi oiarak, yani diğer tüm ülkelerden farklı "üç önem- li sorumluluğu" ile. acaba ge- çen beş >ıl içinde ne yaptı?.. Bu sorunun yanıtı için tstan- bul Deklarasjonu'ndan seçti- ğim beş "sözü" alt alta yazıyo- rum. Sonra da sizleri ve tüm "yetkilileri" 1996-2001 süre- cinin henüz belleklerden gitme- miş gözlemleriyle baş başa bı- rakıyorum... • "Şehirlerimiz.insanlann itibar, sağlık. gmenlik, muthı- t ..SECOND UNITED NAT1ONS CONFERENCE^ {A>\ ON HUMAN SETTLEMENTS - HABİTAT D V "•£ ISTANBUL . TURKEY 3 - 1 4 JUNE 1996 Dünya kent zirvesinin başkanbğını da Demirel > apmıştı... ilkelere ve önerilere adıyor ve bu gündemin uy gulanması için müşterek destek vermeyi ta- ahhüt ediyoruz.." (Md. 1) Peki, bu taahhütlerde acaba. 1996'dan bu yana ne yaptılar? Hangi adımlan attılar?.. • * • Diğer yüz bilmem kaç ülke bir yana, "biz" bir yana... ÇünküHabitat-11, bir "Birleş- miş Milletler" (BM)konferan- sıydı... Türkiye ise BM"ninher- hangi bir üyesi değil. "kuru- cu" üyesiydi.. Yani tüm insan- lık adına. verilen sözlere bağh- lığın % 'öııcü" ülkelerindendi... Dahası yine Türkiye, 20. yüz- yılm bu son büyük uluslararası buluşmasında "ev sahibi" ül- keydi... Habitat- H'nin İstan- bul'da toplanmasına aday olur- ken; "Gelin, ortak geleceği- mizi, Dünya Mirası bir kent- te tartışaum; e\Tensel sorum- luluklanmua tarih ve uygar- hk merkezinde karar vere- lim..." demişti... En önemlisi ise aslında bu konferans, zaten temelde "bi- zim" gibiülkeler içindeğil miy- di?. Kentleşmenin sürekli "göç dalgalanyla" gerçekleştiği, böl- luk ve umut içinde yaşamla- ruu sürdürecekleri yerler ol- malıdır... (Md. 5)" (Şehircüik yasası hâlâ hazır bile değil... Hazine arazisi yağması ise eli ku- lağında...) • "Ödenebilir konut arzını genişleteceğiz... Arsa ve kredi olanaklarını arttıracağız... (Md. 9)" Var olan konut kredi- si ve teşvikleribile kesildi... Em- lak Bankası tarihe gömülüyor.) • "Tarihi, kültürel, mima- ri yerleşim dokularının, pey- zajlann korunmasına önem vereceğiz. (Md. H)" (Tanhi kent merkezleri bakımsızlıktan terk ediliyor.) • "Ortakbkve katüım ilke- lerini en demokratik ve etki- U yaklaşım oiarak onayhyo- nü... (Md. 12)" (Yeni yasalar, ilgili sivil-uzman kurumlar hep dışlanarak hazırlanıyor.) • "Ekolojik dengeyi koru- yacağız ve gelecek kuşaklann yaşam fırsatlannı gözetece- ğiz...(Md. 10)" (Bunundatam tersini içeren Endüstri Bölgeleri Yasası'ru onca tepkilere ragmen geri çekmiyorlar...) Oekinci(« cumhuriyetcom.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behJcakCaturk.net ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMtH POROY semlhporoy (â yahoo.com TARtHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAN 20 Haziran ALMAN ROKET-UCAGL. 1933'M BUSÛN, ALMAN UetNKBt. HB-176 BOKeT-UÇAĞI İLti UÇUÇUNU rAMAMLA- MlŞrt- YÜZBAŞt BÜICH U/AKSirz., PİLOT OlASAK 8U OENEM£Yİ YAPABK.e/4, AYHl ZAMAMPA UZAY ÇAĞININ APIMLARlNOAN 8İZM AT(YOGOu. DAHA ÖUCE, ROKBT KAYPB&İLUİÇTf. HE-1H UÇA&INOAK.İ WACTEe &OKET MOTORU,SIVf YAKITZA çAuçıyoıt. ve SAATTB &7S Kf'i-ovısrrKe AA8iORZ> 24MA/A/M EN KİJÇÜK ÜÇAKLAGtMDAN (S METRE SAYtLAM BU İLGİNÇ HAl/A ARACtNtH PENEMESİ, A/AZt LİDERİ f//TZ£)S 7/V ÖNÜNI>£ &Eieç£ici£fT-ıiefCMffrr/ GAZİANTEP ASLtYE 4. HUKUKMAHKEMESt'NDEN Dosya No: 2000/622-888 Davacı Gülşen Demir tarafından davalı Erdal Demir aleyhine mahkememize açılan boşanma davasında, DavaU Mehmet oğlu Erdal Demir'in adresi tüm aramalara rağmen tespit edilememiş ve adresi meçhul olduğundan adına ilanen tebli- gat yapılmasına karar verilmiş ve duruşmaya katıhnadığından dava gıyabında neticelenmiştir. Davacının davasınm kabulü ile Gaziantep ili, Yavuzeli ilçesi, Göçmez köyü, Cilt: 0011, Kütük SıraNo:0007'de nüfusa kayıtlı Mehmet kızı 1978 doğumlu Gülşen Demir ile eşi Mehmet oğlu 1975 doğumlu Erdal Demiı'in boşanmalanna, mahkememizin 23.11.2000 tarih ve 2000/622 esas, 2000/888 karar sayılı ilamı ile karar verilmiş olup, davalı Erdal Demir adına ilanen teblığ olunur. Basın: 34279 PANO DENtZ KAVUKÇ13OGLU Neden Acaba? 196O'lı yılların sonlannda Avrupalı aydınların tar- tıştıkları önemli sorunlardan biri de kaynağını, irili ufaklı toplumsal ve ekonomik sorunlara bağlı oiarak toplum içinde doğan tepkılerden alan "milliyetçi oiu- şumlar" idi. 1967 ve 1974 krizlerini izleyen dönem- lerde artan işsizlık, özellikle Almanya'da, toplumun alt katmanlarında "artık var olmadığı" sanılan milli- yetçi duyguları harekete geçirmiş, Von Thadden'in liderliğindeki Ulusal Demokrat Parti (Nationalde- mokratısche Partei Deutschlands - NPD), güneyde- ki eyalet parlamentolarına temsilci sokabilecek bir güce erişmişti. Italya'daki neofaşist Sosyal Hare- ket'in (Movimento Sociale - MSI) ilk yükseliş yılları da aynı döneme rastlıyordu... Endişelere, hatta pa- niğe yol açan bu "aşın milliyetçi" hareketler, muha- fazakarlârdan sosyalistlere kadar farklı demokrat güçlerin aralanndasağladılan "siyasal konsensüsler" sonucunda güçlerini yitirerek, kendilerinden daha ılımlı milliyetçi yapılanmalar içinde erimeye yüz tut- tular.. Daha sonraki yıllarda Fransa'da da benzer geliş- meler gözlemlendi. Yabancı düşmanlığını slogan^ laştıran Le Pen'in Ulusal Cephesi, yerel pariament tolaratemsilcilerini sokmayı başardı. Ancak kısa za- manda Almanya'dakini andıran bir "demokratıkkon- sensüs" karşısında etkisini yitirerek marjinal bir ha- rekete dönüştü. Ispanya'daki Franco ve Portekizde- ki Salazar diktatörlükleri parantez içine alınacak olursa, II. Dünya Savaşfndan günümüze kadar yi- neyabancı düşmanlığından beslenen Jörg Haider'ın Avusturyaözgürlükçü Partisi (FPÖ) dışında hıçbir "mil- liyetçi" parti Avrupa'da iktidar olmayı başaramadı... Ne var ki ülkelerinin üye olduğu Avrupa Birhğı'nden gelen şiddetli tepkiler karşısında sesı soluğu kesi- len Avusturyalı milliyetçiler de hâlâ bir iktidar gücü olmalanna karşın, hızla taban yitiriyortar... • • • ' Bu açıdan bakıldığında, salt söylemlerle sınırlı d$ olsa Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecine girmişTür- kiye'de "milliyetçilik"\n özel bir yere sahip olduğu gö-> rülüyor. Çünkü "milliyetçilik" Türkiye'de "yaygın iş- sizlik", "yabancı düşmanlığı" vb. özel durumlar kar- şısında duyulan tepkiler sonucu ortaya çıkan, dola- yısıyla da Avrupa'dakine benzer "stratejik" önlem- ierle denetim altınaalınabilir bir "cereyan" değil... Ter- sine bunun, üstlendiği "misyonlar" açısından 19. yüzyılın ortalan ile II. Dünya Savaşı arasında kalan geniş zaman diliminde Avrupa'da görülen milliyetçi hareketlerintemel öğelerinin neredeysetümünü içe- ren ve toplumun geniş kesimlerince genel kabul gö- ren bir ideolojik yaklaşım olduğu görülüyor. Bugün Türkiye'de iktidarda bulunan siyasal par- tiler, farklı dozlarda da olsa, içe dönük polıtıkalann- da ideolojik malzeme oiarak "milliyetçilik"\ kullanı- yoıiar. Milliyetçi Hareket Partisi'nin varlığını doğru- dan doğruya bu zemine dayandırmasi bir yana, Ana- vatan Partisi de kendisini tanımlarken "muhafazakâr- liberal" sözcüklerinin yanına mutlaka "milliyetçilik"\ ekliyor. Demokratik Sol Parti'nin tabanmda ise lider- lerinin kullandığı "ulusal sol" kavramı, tabana doğ- ru indikçe "milliyetçi solculuk"a dönüşüyor. Muha- lefet partileri de onlardan farklı değil. Doğru Yol Par- tisi Genel Başkanı Tansu Çiller, partisine katılan ül; kücü milliyetçiler için özel törenler düzenliyor. "MiP- Iryetçilik"biryan söylem oiarak Fazilet Partisi'nde d« yadırganmıyor. Siyasal hayatımızın "soCundaki boşluğu kapatmak için ortaya çıkan örgütlenme girişimleri de kendile- rini "milliyetçi'' söylemlerden uzak tutamıyorlar. Ay- nı durum, yeni adıyla "fcürese/yenı dünya düzeni" di- ye tanımlanan emperyalizme karşı çıktığını söyleyen çeşitli örgütlenmelerde de gözlemleniyor... Bunda hiç kuşkusuz, siyasal ve sosyal yaşamımızın her alanın- da baş gösteren sisteme bağlı krizler sonucunda, ken- di iç dinamıkleriyle, merkezi denetimden çıkabilece- ğinden korkulan Türkiye toplumunu "disipline" et- mek kaygısı kadar, bireylere, kolay "bir ideolojik ai- diyet" yolu göstererek onları kendi denetımlerinde- ki bir "toplulukçu siyaset a/an/"na yönlendjrme ar- zusunun da payı var. Fakat "mı7/îyetç/Wc" güçlenip yaygınlaşırken ülke ve toplum da tanhinde benzeri görülmemış bir öl- çüde "ulusal değerler erozyonu "na uğruyor. Neden acaba? Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuogluCrttuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA: 1/Halkdilin- de yükü olma- yan yayaya verilen ad... Böreği, çiçe- ği ve terazisi vardır. 2/ Yünden dö- vülerek yapı- lan kahn ve kabakumaş... XX. yüzyıl 9 başlannda Avrupa'da dayaygınlaşan, Bre- zilya kökenli bir dans. 3/Afrika'dabir 3 ırmak. 4/ Istanbul'da Beşiktaş'la Ortaköy semtleri arasındaki ünlü saray. 5/ Hay- 7 van damı... Değme, „ dokunma. 6/Eskidil- de su..."— Gündüz": Yazanmız... Dolma yapmak için hazırlanan ka- nşım. 7/ Halk dilinde bir çeşit basmaya verilen ad. 8/ Dağ geçidi... Voleybol ve teniste oyunun her bir bölümüne verilen ad. 9/" Bey az bir — do- ğuyor fıstıkların arkasmdan / Kalbinin vuruşun- dan anhyorum" (Orhan Veli)... Kalıpta pişen bir tür mey veli pasta. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sacda pişirilen bir tür ekmek. 2/ Bölmeli gö- çebe çadm... Toplu halde oynanan bir halk oyu-! nu. 3/ Bir yüzü uzun tüylü, kahn yünden doku- narak yapılmış yağmurluk... Yemek. 4/ Ölen bir kimseden kalan her şey. 5/ Türlü bitkilerin yap- rak ve kabuklanyla kokulandırılmış acımtırak bir içki... Şiirde iki ya da daha çok dizeden olu- şan birim. 6/ Bombalardan korunmak için yerin altınakazılmış siper. 7/ Ceviz ya da badem içi...' Birinin buyruğu altmda olan görevli. 8/ Bir no- ta... " — Nasıl KurtulUT": Vasıf Öngören'in oyunu. 9/ Bayrağın uçkurluk karşısındaki kena- n... Uzaklık işareti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle