Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2001 CUMARTESİ
HABERLER
DLNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Kim Takar Yalova...
Osmanlı'da sadrazamlar, sıkça padişahlann
hışmına uğrarlar, hatta bu yüzden kelleyi yitirir-
lefdi.
1839 Tanzımat Fermanı ile sadrazam azlinde
kelle kesmek sona ermişti.
Aslında bu fermanı, yaptığı reformlar yüzün-
den halk arasında 'Gâvur Padişah' diye anılan
Mahmud II imzalayacaktı, ama sağlık koşulları
elvermediğinden, yerine geçen Abdülmecid'e
nasip oldu bu şeref!..
Fermanın yerli mimarı, 1838 Ingıliz-TürkTica-
ret Anlaşması'nı da kotaran Mustafa Reşit Pa-
şa, ası! hazırlayıcısı ise ingiliz Başbakanı Lord
Palmerston idi.
Kımılerinin, tarihe neden 'Büyük' unvanı ile
geçtiğine bir türlü anlam veremedikleri Mustafa
Reşit Paşa da, bir süre sonra, hasımlannın ga-
zabından kendini kurtaramadı ve görevinden
azledildi. Ama o sıralarda ingiltere'nin Istanbul
biJyükelçisı olan ve nazırlan, sadrazamları res-
men azarlamakta beis görmeyen Canning'in
duruma müdahalesiyle tekrar görevine iade edil-
di.
O zaman anladılar rakipleri ki, Bab-ı Âli'nin bi-
rinci adamı, gücünü Londra'daki 'Majestelerinin
Başbakanı'ndan almaktadır.
Canning'e gözyaşı döken Mustafa Reşit, ye-
rini tekrar ele geçirince rakiplerine kahkahayla
gülmüştür herhalde.
O zamanlar acaba 'Yalova kaymakamı' deyi-
mi var mıydı?
Yoksa bile ne yazar. Sadaret kaymakamı da
dahil olmak üzere bilumum kaymakamlar ve na-
zır ve sadrazamlar 'Yalova kaymakamı' idiler M-
bion'un nezdinde.
• • •
Yüksel Yalova da Yalova kaymakamı oldu bir
gün içinde.
IMF'ye yazılan niyet mektubunu hafıfe alan
Yalova, Tütün Kanunu düzenlemesinde Tekel
ÜstKurumu'ndaTürkiyeZiraatOdalanBirliği'nin
de bir temsilci bulundurmasını isteyip, Sayın
Derviş hakkında ileri geri konuşunca piyasalar
allak bullak oldu, ve kendisi de o gün istifayı
basmak zorunda kaldı.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ajay Chhib-
ber, Yalova'nın çıkışı üzerine biraçıklamayapa-
rak "Olabilecek bir gecikme Türkiye'ye pahalı-
ya oturacaktır. Tütün Yasası'ndaki tereddütler
yeni değil, ama bunlar tasarınm Meclis'e gelme-
sini engellemez" dedikten sonra, 6.5 milyar do-
larlık kredinin 1.1 milyar dolarlık diliminin gele-
cek hafta yönetimlerince görüşüleceğini de
anımsatarak aba altından sopa gösterdi.
Zaten Hazine'nin borçlanmada büyük güç-
lüklerle karşılaştığı bir dönemde etekleri tutuş-
muş olan bir yönetim, Dünya Bankası ve IMF ile
ters düşmeyi nasıl göze alabilirdi ki?...
Yüksel Yalova sert bir kayaya çarptığını anla-
mıştı, ama iş işten geçmişti.
• • •
Dikkat buyurunuz, Yalova tütünde durumun
eskisi gibi devam etmesini savunmuyor, yalnız-
ca uygulamada tarım kesiminin de temsilcileri-
nin bulunmasını istiyor.
Konunun buyönü,tasarı Meclis'e gelincetar-
tışılacak.
Ama Yalova'nın serencamı, bir mini kriz yarat-
masına karşın, esasta piyasaları rahatlatacaktır.
Çünkü onun istifasıyla birlikte, 57. hükümet, tıp-
kı 1856 Islahat Fermanı'nda olduğu gibi, niyet
mektubunu teyit ve bu yolda kararlılıkla yürüye-
ceğini cümle âleme ilan etmiştir.
Burada, kim haklı kim haksız, kim doğru kim
yanlış tartışması yapmıyoruz. Zaten konu, bü-
tün artılan bir yana, bütün eksileri öbür tarafa
koymayı engelleyecek kadar karmaşık. Böyle
bir değerlendirme doğru olmaz.
Ama görünen o ki, şu anda biri hariç yürütme-
nin bütün unsurları, birer 'Yalova kaymakamı'
mesabesindedirler.
Derviş Bey, "Kim takar Yalova kaymakamım"
deyişini herhalde bilir, ama engin nezaketi yü-
zünden sanırım hiçbir zaman telaffuz etmez.
Palu
Kaymakaımn eşi
çarşafa savaş açü
HASAN KIZILTAŞ
ELAZIĞ-Elazığ'ın
Palu ilçesinde kara çar-
şaf tarihe kanşıyor. Pa-
lu Kaymakamı GüBh-
san Yiğit ve eşinin gi-
rişimleriyle 100'ü aş-
kın genç kız düzenle-
nen törenle kara çar-
şafiarını çıkararak he-
diye edilen pardösüle-
ri giydi. Eğitimlerine
ara veren 43 kız da ye-
niden okulla tanıştı.
FaziletPartilibirbe-
lediyenin görevde ol-
duğu Palu'da. sosyal
yaşamını çağa uydur-
mak, kızların okutul-
masını sağlamak ama-
cıyla kaymakamlıkça
uzun süredir devam e-
den çalışmalar olumlu
sonuç verdi.
Palu Kaymakamlı-
ğı'nda düzenlenen tö-
renlerde günlük ya-
şamlannda kara çarşaf
kullanan genç kızlar
daha modern giysilere
kavuştu. Etkinliklerin
ilk gününde 33 genç
kız kara çarşaflannı çı-
kardı ve kaymakamlı-
ğın armağan ettiği par-
dösüleri giydi.
Laiklik dersi
Törende konuşan
Kaymakam Gülihsan
Yiğitineşı Sühe>la Yi-
ğit, kara çarşafla ilgili
çalışmaları bölgenin
sosyoekonomik duru-
mu ve kültürel yapısı-
nı iyice irdeledikten
sonra başlattıklannı
söyledi. Türkiye Cum-
huriyeti'nin laik ve de-
mokratik bir yapıya sa-
hip olduğunu anlatan
Yiğit, vatandaş olarak
herkesin üzerine düşen
görevi yerine getirme-
sini istedi. Yiğit, Tür-
kiye de çarşaf ve türba-
nın artık tarihe karış-
ması, laik düzenin ül-
kenin her alamnda hâ-
kim olması gerektiğini
de sözlerine ekledi.
Rektörlerin öğrenci harçlannın 3 kat arttınlması önerisini Başbakanlık 'uygun' buldu
Krizin fatıırası öğrenciye çıküEBRU TOKTAR
ANKARA- Yükseköğretım Ku-
rulu'nun (YÖK) ve bazı rektörlerin
hazırladığı raporda, ünıversitelerde-
ki mali krizin aşılması için adres
gösterilen "öğrenci harçlannın 650
dolara kadar çıkanlması" istemi.
faturayı >ıne dar gelirli ailelere ve
onlann çocuklarına çıkanyor. YÖK
Başkanı Prof. Kemal Gürüz'ün
"Parası olan bedava okumasın. Zen-
ginden > üksek harç ücreti alınsın, fa-
kir öğrenci bursla okusun" önerisi-
ne tepkı gösteren YÖK Genel Ku-
rul üyesi Prof. Dr. Alpaslan Işıku,
"Parası olan vergi ödesin, bu vergi-
lerle herkesin çocuğu okusun" dedi.
Başbakan Bülent Ecevit" e 6 Şu-
• Fatura yine dar gelirli ailelere ve onlann çocuklanna çıkıyor. Öğrenci harçlan 650 dolara kadar
çıkabilecek. YÖK Genel Kurulu üyesi Alpaslan Işıkh, "Zenginden yüksek eğitim ücreti alınmak
isteniyorsa bunun çözümü zenginden vergi almmasıdır" dedi.
bat 2001 tarihinde bazı rektörler ta-
rafından sunulan raporla, önceki
gün Milli Eğitim Bakanı Metin Bos-
tancıoğlu'na sunulan YÖK Rapo-
ru'nda. "öğrenci harçlannın artö-
nlma istemi" Ecevit tarafından da
uygun bulundu. Ecevit yaptığı açık-
lamada, öğrencilerden ahnacak kat-
kı paylan için üniversitelere tanınan
yetkiyi yasa değişikliği ile genişle-
teceklerini belirterek öğrenci harç-
lannın en az 3 katı oranında arttınl-
masmın önünü açtı.
YÖK Başkanı Gürüz tarafından
hazırlanan ve rektörlerce imzalanıp
Milli Eğitim Bakanlığı'na sunulan
raporda ise Türkiye'de 2986 olan
fert başına düşen ortalama gelir göz
ardı edilerek, yükseköğretime olan
talebin önemli bir kısmının yüksek
ödeme gücüne sahip kesim olduğu
öne sürüldü. Dünya Bankası verile-
rine göre ABD'de yükseköğrenim
gören Türk öğrenci sayısının 15 bin,
diğer ülkelerde okuyanlann sayısı-
nın da 35 bin olduğu belirtilerek
"Açıkça görüldüğü gibi, yükseköğ-
retime olan talebin önemli bir kısmı,
toplumun oldukça yüksek ödeme
gücüne sahip kesimleridir" denildi.
Raporda, "bugün ortalama 160 do-
larCTvanndaolan ortalama katkı pa-
yının 650 dolara yükseltilmesi" is-
tendi.
YÖK Genel Kurul üyesi Prof. Al-
paslan Işıklı ise bu önerinin Başba-
kan tarafından onaylanmasına tep-
ki gösterdi. Durumu iyi olanlardân
daha çok vergi alınması halinde her-
kesin eşit koşullarda okuma hakkı
edineceğini anlatan Işıklı. "Varlık-
lıdan vergi alamayan dev let, Öğrenci
Başbakanlık, Kemal Gürüz'ün değil, rektörlerin eski raporunu dikkate aldı
Devlet üniversitesinde parah dönem
r
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-
Başbakan Bülent Ecevit rektörlerin
12 Ocak ve 6 Şubat 2001 tarihinde
sunduklan raporlan dikkate alarak
10 paketten oluşan bir çalışma prog-
ramı başlattı. Buna göre öğretım
üyelennın maaş ve özlük haklan ıyı-
leştirilecek. araştırmagörevlisi kad-
rolan arttırılacak. öğrencilerden alı-
nan katkı paylannın belirlenmesin-
de üniversıtelerin yetkisi genişletile-
cek, de\ let ünı\ ersitelerinm konten-
janlarının yüzde 10'u kadar paralı
öğrenci alabilmesı sağlanacak. Da-
ha düşük ÖSS puanı ile devlet ünı-
versitelerine girecek bu öğrenciler.
vakıf üniversitesi ücretlerini ödeye-
cekler.
Ecevit, önceki gün YÖK Başkanı
Prof. Dr. Kemal Gürüz tarafından
hazırlanan 31 Mayıs 2001 tarihli ra-
por yerine 12 Ocak ve 6 Şubat tarih-
lerinde rektörler tarafından sunulan
raporlan dikkate aldı. Üniversite çev-
relerinden 5 ay içinde gelen 3 rapor-
la, "adeta rapor zengüıT olan Baş-
bakanlık, rektörlerin getirdiği 34
öneri çerçevesinde 10 maddeden
oluşan bir çalışma başlattı. Maliye
Bakanı SümerOraL Ankara Üniver-
sitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret
Aras'ı, Ekonomiden Sorumlu Dev-
let Bakanı Kemal Derviş de ODTÜ
Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut'u
arayarak sorunlann çözümünde yar-
dımcı olacaklannı, 3000 araştırma
görevlisi kadrosu daha vereceklerini,
bunlann kullanımını da ağustos ayın-
dan önceye alabileceklerini bildirdi.
Başbakanlık tarafından "çok ye-
rindebulunan istekler" ışığında baş-
latılan çahşmalann bazılan şöyle
sıralandı:
1 - Üniversite öğretim üyelerinin
maaşlan olanaklarölçüsünde iyileş-
tirilecek.
2 - Araştırma görevlisi kadrolan-
nın arttınhnası önerisı yerindedir.
3 - Yabancı öğrencilerden alınan
öğrenim ücretlerini belirleme yetki-
sinin üniversite yönetim kurullarına
verilmesi önerisi yerindedir.
4 - Kendi öğrencilerimizle ilgili
katkı paylan için üniversitelere tanı-
nan yetki, yasa değişikliği ile geniş-
letilecek.
Egebank davası sanığı Keçili ifadesinde, ajansının bankadan alacaklı olduğunu savundu:
Şirketim iflasın eşiğinegeldi
Egebank'ın eski sahibi Yahya Murat Demirel'in de aralann-
da bulunduğu 36 sanığın yargüanmalanna devam edildi.
Kanadoğhı'nun
istemi reddedildi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, organize
suç örgütleriyle ilgili suçlarda DGM'lerde eşgüdümü
sağlamaya dönük hazırladığı taslağa Adalet Bakan-
lığı karşı çıktı. Başbakanhk'a gönderilen bakanlık
görüşünde, Kanadoğlu'nun yasadaki değişiklik öne-
rilerinin anayasaya aykın olduğu belirtildi.
Adalet Bakanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Kanadoğlu'nun Hikmet Sami Türk'e sunduğu Çıkar
j Amaçh Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası'nda deği-
i şiklik yapıhnasına ilişkin taslak hakkmdaki görüşü-
ı nü Başbakanlık'a iletti.
Istanbul Haber Servisi - Fona devredilen
Egebank'ın eski sahibi Yahya Murat Demi-
rel'in de aralannda bulunduğu 36 sanığın
"çete oluşturarak bankayı 1 mil> ar 200 mil-
yon dolar zarara uğratmaktan" yargılan-
malanna devam edildi. Nail Keçiü, Ege-
bank'ın reklam işlerini yaptığını, buna kar-
şıhk ajansının bankadan alacaklı olduğunu
savunarak "Devlet başkanlanna bile reklam
hizmeri veren Cenajans Grey'in son 7 ayda
iflasın eşiğine geldiğini*' iddia etti.
Istanbul 1 No'lu DGM'de önceki gün baş-
lanan ve dün de devam edilen duruşmaya,
Yahya Murat Demirel, Nail Keçili. Aydoğan
Semizer. Ayşenur DemireL Şükrü Esat Erkuş,
Muzaffer Aygün ve Hüsejin BajTaktarın da
aralannda bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz
samklar katıldı. Dünkü duruşmada ifadeleri
alınamayan tutuklu ve tutuksuz sanıklann sor-
gulan yapıldı. Keçili, bankacı olmadığını be-
lirterek hileli ve dolaylı yollardan kimseye
kredi kullandırtmadığını savundu. Keçili şun-
lan söyledi:"Cenajans AŞ'nin hissedan ola-
rak banka sahibi Demirel ile çaüşmam kadar
doğal bir şey yok. Egebank'ın reklam işlerini
Çiçeklerin rengîne
bölücülük suçlaması
DtYARBAKIR (Cumhuriyrt Bürosu) - Mardin Şo-
förler ve Otomobilciler Odasfnm 4 yöneticisi hakkın-
da Atatürk Anıtı'na san-kırmızı-yeşil renkler içeren
çelenk koyduklan gerekçesiyle Diyarbalar DGM'de
dava açıldı. Oda yöneticileri, olayın "kompio'' olduğu-
nu savundular. Mardin Şoförlerve Otomobilciler Oda-
sı Başkanı thsanSemen ile yöneticiler AüBaraj, Muh-
sin Samsa ve Ömer Dönder hakkuıda 10 Kasım
1999'daki anma törenleri sırasında Atatürk Anıtı'na
san-kırmızı-yeşü renkler içeren çelenk koyarak bölü-
cülük yapüklan gerekçesiyle DiyarbakırDGM Savcı-
lığı'nca hazırlanan iddianame tamamlandı.
yapom. Buna karşıhk ajansım bankadan ala-
cakh. Bu işbüüğini çarpıtarak bankanın içini
boşaltan çeteve beni dahil eftnek. bana yapü-
mış çok büviik bir suçlamadır."
Sanık Semizer de Egebank'ın Bayraktar
grubundan Demirel grubuna devri sırasında,
Demirel grubunun avukathğını yaptığını ifa-
de ederek daha sonra Demirel'in isteği üze-
rine bankanın yönetim kurulu üyeliğine geç-
tiğini söyledi. Semizer. "Meslekibecerilerim
başuna dert oldu. Kazandığım avukathk üc-
retini ne savcıhkta ne de yedek hâkimliktc an-
latamadım. Bu tutuklama geçmişimi sildi.
Geleceğimi karartö" diye konuştu.
Aygün: Adli bir hata kurbanıyun
Bankanın eski genel müdürlennden Er-
kuş, bankanın çıkar amaçh bir örgüt merke-
zi olmadığını belirtirken bankanın eski ge-
nel müdürlerinden Aygün ise
u
Ben adli bir
hata kurbanıvım. Yicdanım hür, bedenim
tutukludur" şeklinde konuştu. Bankanın
Demirel'den önceki sahibi, tutuksuz sanık
Bayraktar da hakkmdaki suçlamalan redde-
derek "Ben şirketier topluluğumu sattun, bu
yanlış ise beniTaksim >ley-
danı'nda assınlar"' dedi.
Demirel: Her şeyin
sebebi benim
Tüm sanıklann ifade ver-
mesinin ardından Yahya
Murat Demirel, söz istedi.
Kendisine kompio kuruldu-
ğunu belirten Demirel, "Her
şeyin sebebi benim. 2. Dün-
ya Savaşı'nın çıkmasının se-
bebi benim. Susurluk'ta da
adun geçti. Hikmet Uluğ-
bay'uı intihar teşebbüsüne
de ben sebep oldum" şeklin-
de konuştu. Mahkeme heye-
ti sanık Turan Turanoğ-
lu'nun tahliyesine karar ve-
rerek duruşmayı erteledi.
katkdaruu arrbrarak dolaylıvergHe-
rin pa\ ını bir kere daha arttırmış
olacaktır. Eğitim, mal ve meta değil
bir haktır. Ama ne acıdır ki, Ata-
türkçü devlet \apısında bu haktan
yararlanarak yetki sahibi olmuş
olanlar. sosyal adaletçi devleti hedef
seçmişlerdir" eleştirisinde bulundu.
YÖK Genel Kurulu'nun üyesi
Prof. Türkan Saylan da, sosyal dev-
lette eğitimin herkese fırsat eşitliği
içinde verilmesi gerektiğini vurgu-
larken konuya daha farklı bir açı-
dan yaklaştı:
"Çok kazanan ailelerin çocuklan
da devlette bedav a okuyur, hiç para-
sı olmayanlar da bedav a okuyor. Bu-
rada eşitsizlik var."
İZÜNİDER'den tepki:
Rektörlerin
sorunları
gerçek değil
tZMİR (Cumhuriyet Ege Büro-
su) - Izmir Üniversiteleri Öğretim
Elemanlan Derneği (İZÜNIDER)
Başkanı Prof. Dr. Osman Gökçe,
rektörlerin 'üniversite sorunlan' di-
ye dile getirdikleri görüşlerin. 'ma-
aş' konusu bir yana bırakıldığında,
'tek adam yönetim sistemini güç-
lendirmeye dönük istekkr' olduğu-
nu savundu.
Rektörlerin hükümete karşı çı-
kışlannı değerlendiren İZÜNÎDER
Başkanı Gökçe, yöneticilerin, yö-
nettikleri kurumlann sorunlanm
daha etkin bir biçimde çözmek için
pek de ahşılmamış olan, daha çok
sivil toplum örgürü benzeri yollara
başvurmalannı olumlu bir gelişme
olarak nitelendirdi. Ancak, rektör-
lerin üniversite sorunlan' diye di-
le getirdikleri sorunlar kümesi in-
celendiğinde, aynı olumlu göriişe
varmanın mümkün olmadığını
kaydeden Gökçe, "Rektörlerin s*-
raladıkbn sorunlarlistesi karşılaş-
nnldığmda insanın küçükdilini yu-
tası gdiyor" dedi.
Bakan Bostancıoğlu:
** ı
Ozel okul i
zammı normal !
istanbulHaberServisi-MilliEği- j
tim Bakanı Metin Bostancıoğlu, ,
özel okul zamlan ile ilgili olarak j
u
Şu anda tstanbuTda yiizde 3045 ;
arasında zam >apünor. Bir anor- \
maüikyok''dedı. ,
Maltepe ve Kartal'da bazı açılış i
törenlerine katılan Bostancı, okul- .
lann demokratik yapılanma içinde
eğitim niteliklerinin yükseleceğini '
ifade etti. Bostancıoğlu, imar ile il- :
gili sıkmtılann olduğunu ancak '
bunlan yenmeleri gerektiğini kay-
detti. Bakan, Hazine'ye ait arsalann
milli eğitim göz ardı edilerek saül- ,
masma karşı olduklannı belirtti. i
Bostancıoğlu, gazetecilerin, özel •
okullann ücretlerine yapılan zam \
oranlan konusundaki sorulan üze- ',
rine, özel öğretim kurumlannın üc- ;
ret artışlanmn yönetmelikte belir- ,
lendiğini hatırlattı. Bostancıoğlu, \
"Bu da o üdeki enflasyon aranıdır.
Şayet okulda yeni \ atınmlar yap-
mışlarsa, yüzde 10 daha arüşyapa- ;
bilirler. Bunun dışında herhangi bir I
art^ yapamazlar" dedi.
NOKTA SI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Akşam yemeğine oturmuştum, cep
telefonum çaldı: "Oral Ağabey, ben
Banş Yıldınm. 6 ay süreyle tahliye ol-
dum. Ölüm orvcu nedeniyle ortaya çı-
kan VVernicke-Korsakof hastalığının
tedavisi için serbest bırakıldım. Size
teşekkür etmek için aradım." Telefo-
nu kapattım, yenıden çaldı, bu kez kar-
şımda Ümit Kanlı vardı. Benzer söz-
lerle teşekkürlerini iletti, ben de onla-
nn geçici de olsa özgürlüklerine ka-
vuşmasından duyduğum mutluluğu
ilettim. Banş ve Ümit'le birlikte 12
genç. Izmır Savcılığı tarafından, gelen
raporlar doğrultusunda serbest bıra-
kıldılar.
Bu gençler, ölüm orucunun beden-
lerinde yarattığı tahribartan kurtulabi-
lecekler mı, kurtulamayacaklar mı, te-
davi sonrasında belli olacak. Izmir
Başsavcılığı'nın bu tutumunu olumlu
bir adım olarak kabul etmek gerekıyor.
Aslında bunca kötü gelişme arasında
iyi haberlerde aldım. Operasyon sıra-
sında gözünü kaybetme tehlikesiyle
yüz yüze olan ve bu köşede durumu-
nu ifade ettiğim Metin Turan'ın Istan-
Cezaevlerindeki Drama Son Vermek
bul CerrahpaşaTıp Fakültesi'nde göz
ameliyatı geçirdiğinı ve bu ameliyatın
başarılı olduğunu öğrendim. Cezaev-
leri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun,
bir yazıma cevaben bu açıklamayı yol-
ladı. Daha sonra Metin Turan'dan da
ameliyatın başanlı geçtiğine ilişkin bir
mektup aldım.
VVernicke-Korsakof hastalığı nede-
niyle sıkıntı çeken ve tahliye edilebile-
cek Izmir dışındaki cezaevlerinde de
gençler var. Bu köşede onlann bir kıs-
mından söz ettim. Diğer kentlerin
cumhuriyet başsavcılan da benzer gi-
rişimlerde bulunabilirler. 19 Aralık son-
rası yaşanan drama ve halen süren
ölüm oruçlarına ilişkin yasalara uygun
böyle iyi niyet adımlan atılabilir. Bu tür
iyi niyetli girişimler bazı kapılann açıl-
ması için bir olanak yaratabilir. Bu ko-
nuda bu köşede çok çağnda bulun-
duk. Izmir'deki adımı olumlu bir örnek
olarak kabul edebiliriz.
F tipi cezaevleri ve devletin bu ko-
nuya yaklaşımı, ne yazık ki demokra-
tik bir devletin tutumuna uygun değil.
Gencecik çocuklann, küçük bir mu-
halefet ifadesi olarak yaptıklan eylem-
ler, hâlâ "terör" kapsamında kabul
edildiği için, bu sorun kökten yanlış bir
zemin üzerinde yürüyor. Banş ve
Ümit'fn davalannı biliyorum. Onlann,
nasıl "terör örgütü üyesi" sayıldıkları-
nı biliyorum. Bunun sonucu verilen
ağırcezalan biliyorum. İş bununla bit-
miyor, bu "teröristler"\n adam edilme-
si için bu cezaevlerinin hangi mantık-
la hazırlandıklannı da biliyorum.
Ben bunlan yazınca, Cezaevleri Ge-
nel Müdürü Ali Suat Ertosun'dan mek-
tuplaralıyorum ve birçok mektup, be-
nim "teröristler"\ cesaretlendirdiğim
"eleştirisi"y\e son buluyor. Burada çok
kez dile getirdim, bir kez daha söyle-
yeyim: Ben ölüm orucunu bireylem bi-
çimi olarak uygun bulmuyorum. Ya-
şamım boyunca hiçbir zaman şiddet
eylemini bir mücadele tarzı olarak
onaylamadım. Bu yüzden birçok arka-
daşımlayollanm aynldı. Ancak, bütün
bunlar, gencecik çocuklara yaptıklan
bir masum muhalefet eylemi için ağır
cezalar verilmesi yanlışına karşı çık-
mamı engelleyemez. Bütün bunlar,
"Hayata Dönüş" adı altında 33 insa-
nın yaşamını yitirmesine neden olan,
cezaevlerini yakıp yıkan devlet ope-
rasyonunu desteklememi gerektir-
mez. Bütün bunlar, insanlan cezaev-
lerinde tecrit ve izolasyona mahkûm
etmeyi haklı çıkaramaz.
Adı bende saklı bir gencin mektubu
önümde duruyor. Sincan F Tipi Ceza-
evi'nde kaldığını belirtiyor, üzeri yer
yer karalanmış mektubunda dayak ye-
diğini anlatıyor. 19 Mayıs ve 23 Mayıs
vardiyalarında cjayak atıldığını, ağnlar
içinde bu mektubu yazdığını belirtiyor.
Mektup şöyle sürüyor "Elbette ki bu
tür (üstü karalanmış bir kelime -saldı-
nlarla- olabilir) ilk kez karşılaşmıyoruz.
Buraya getirildiğimiz günden ben sü-
rekliperiyodik aralıklaha (yine çizili sa-
nınm -saldınlara-) maruz katıyonız.
(Üstü karalı bir kelime) kaynaklı vücu-
dumdaki çeşitli ağnlar ve darp izleri
için üç gündür hapishane doktoruna
dilekçe veriyomm. Fakat ne gelen olu-
yor ne giden. Suç duyurusunda bulu-
nacağımı bildikteri için cezaevi idare-
si füstü karal() belgelenmesini açıkça
istemiyor. Bugüne kadar uğradığımız
(üstü karalı) hiçbirini belgeleyemedik.
Defalarca cumhuriyet savcılığına suç
duyurusunda bulunduk. Fakat ne bir
araştırma, ne bir sonışturma oldu."
Bir başka mektup: "Benim adım
Koray Ömüriü 24 yaşındayım ve 6
yıldırtutukluyum. Hapishaneye 18ya-
şında girdim. Kısa bir süre sonra da
örgüt üyesi olduğuma kanaat getiren
DGM, 12.5 yılceza verdi. Üyesi oldu-
ğum örgüt ise DLMK (Demokratik LJ-
se İçin Mücadele Komiteleri)." Koray,
Sincan F Tipi Cezaevi'nde.
Mektuplar böyle uzayıp gidiyor...
Ölüm oruçlan sürüyor, hâlâ bir şeyler
yapılabilir. Tecride son verecek çö-
zümler bulunabilir.