14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 HAZİRAN 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yılroaz: Krizden kurtulacağc • ANTALYA (Cumhuriyet) - Anavatan Partısı Antalya II Teşkılatı'nı ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Mesut Yıimaz, "Ekonomik program tam olarak uygulandığı takdirde, Türkiye'nin kronik krizlerden kurtulacağına inanıyorum" dedi. Yıimaz, "program uygulandığı takdirde Türkiye düzlüğe çıkar" dedi. Vekiller saunada terleyecek • ANKARA (ANKA)- Türk Parlamenterler Birliğı, Ankara'daki misafirhanesinde milletvekilieri için sauna ve masaj salonu yaptırdı. Birlik tarafından üyelere sauna, masaj ve spor salonunun çalışma saat ve ücretlerine ılişkin yapılan duyuruda masaj ve saunanın eski ve yeni parlamenterler için 3 milyon lira olduğu belirtildi. Polise msan hakları semmepi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görevli personele, 18-22 Hazıran 2001 tanhlen arasında 'Insan Haklan ve Modern Sorgulama Teknikleri' konulu seminer verilecek. Seminer kapsamında uzman görevlilerce insan haklan. modern sorgulama teknikleri, beden dili, suç ve suçlu psikolojisi, empatik iletişim, bilgi toplama ve operasyon yöntemleri, olay yen inceleme ve organize suçlar konulannda ders venlecek. Putin Mavi Akım'ı bekliyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Rusya Federasyonu Büyükelçisi Aleksandr Lebedev, TRT-2'de katıldığı bir programda Rusya Devlet Başkanı Vladımir Putin'in, 'Mavi Akım' hattının çalışıp Rus gazının porrpalanmaya başlındığı gün Tüıüye'yi ziyaret edehleceğini söyledi. Erbakan 'yenilikçileri' iknaya uğraşırken Erdoğan'ın ekibi de çalışmalannı hızlandırdı FP'de yasakhlar kapıstıBÜLENTSARIOĞLU ANKARA - FP'deki iç çe- kişmenin odağı olan iki yasak- lı siyasetçi Necmettin Erba- kan ile RecepTayyip Erdoğan. Anayasa Mahkemesi'nin ka- ranndan sonra "ana muhale- fet" rolünü DYP'ye kaptırma- mak ıçın yanşa girdi. Davanın ardından her olası- lıkta böfünmesi beklenen FP'de "yenilikçi" aynşmayı dar kapsamlı tutmak amacıy- la Necmettin Erbakan doğru- dan devreye girdi. Erbakan, FP'liler için ayn bir siyasi ka- rargâhı haline gelen Balgat'ta- ki evıne bazı yenı oluşumcu milletvekillerini davet etti. Er- bakan 'ın. yenilikçilerin önde • FP'liIerin ikinci adresi Balgat. Necmettin Erbakan, 'yeni oluşumcu' FP'lilerle tek tek görüşmeye başladı; Tayyip Erdoğan FP'lilere 'yüzde 10 kota' koşulunu kaldırdı. Erdoğan'ın danışmanı, Erbakan'a "Eskimiş siyasi aklnı temsilcisi sahneden çekilmelidir" diye seslendi. gelen isimlerinden Istanbul gınhklan giderecek önlemler li bulunan FP'de, Erdoğan ta- istedi.Millervekili Azmi Ateş'le gö- rüşmesi 4 saat sürdü. Yeni olu- şumun "icra kurulundan" dış- lanan Ateş'in, Erdoğan'dan koptuğu belirtildi. Erbakan; AbdulUahGüI,Sa- Bh Kapusuz ve Abdûllatif Şe- ner gibi kesin olarak Tayyip Erdoğan'dan yana tavır koyan- lar dışındaki tüm milletvekil- lerinin "iknaedümesi" için FP yöneticilerine de talimat verdi. Bu çerçevede FP Genel Baş- kan Yardımcısı Veysel Can- dan'la görüşen Erbakan, "kır- Erbakan, uzun dönem kır- gın olduğu "yenilikçi" Grup Başkanvekili Bülent Annç'a da kurmaylanndan Fehim Adak aracılığıyla mesaj gön- derdi. Olası kapatılma karan- nın ardından kurulacak yeni partinin başına Annç'ın geçe- bileceği veya yönetimde daha etkin olabileceği belirtildi. Erbakan'ın paniğinin altın- da, ana muhalefeti DYP'ye kaptırma kaygısının yattığına dikkatçekildi. I02miIIetveki- raftarlannın sayısı 40'a yakla- şıyor. FP'deki parçalanmanın bu dengeye oturması duru- munda, ana muhalefet görevi 83 milletvekili bulunan DYP'ye geçecek. Erdoğan kotayı kaldırdı Karşı taktik geliştiren Tay- yip Erdoğan da yeni partinin yönetiminde "FP'ye yüzde 10 kota" karanndan vazgecti. Er- doğan, hareketin tamamen FP tabanına dayanmaması için başlangıçta, yönetimde ANAP ve DYP kökenlilere daha faz- la yer vermeyi tasarlıyordu. Erdoğan'ın danışmanlann- dan Ömer Çeük de bazı "yeni- tikçT milletvekillerinin FP'de kalıp yönetimı değıştirmek için mücadele etme görüşüne tepki gösterdi. Çelik, Yeni Şa- fak gazetesinde yayımlanan yazısında. "FP'nin işlevi, Tür- kiye'nin üsfiinc ağır bagajlar yıkan siyasal statükonun ter- sinden destekcisi oimaktan iba- rettir. Eskimiş siyasi akhn tem- silcisi durumundaki sryaset SH nıfi sahneden çekilmelidir. Ka- nat oimaktan uzaklaşıpgerçek bir siyasal hareket gibi davran- mak, Türk siyasal mekâm için tekhayattakâlmastratejisidir' görüşünü kaydetti. FP'DE ftiMSER HAVA Kutan: Paıthniz kapanmayacak İSTANBUL / AN- KARA (Cumhuriyet) - FP Genel Başkanı Re- cai Kutan Anayasa Mahkemesi'nde görü- len FP'nin kapahlması istemli davayla ilgili olarak "Tahminimiz, kararbizim inancımıza göre müspet istikamet- te netkdenecektir" di- ye konuştu. Istanbul Atatürk Ha- valimanı'nda gazeteci- lerin sorulannı yanıtla- yan Kutan, eski Içişleri Bakanı Sadettin Tan- tan'ın. gazeteci AK Ke- mal olayı ile ilgili söz- lerinin anımsatılması üzerine, "O hususta mçbir yorum yapmam. Çünkü ne maksatla söylediğini ben de anla- nuş değUun" dedi. FP içinde "Üçüncü Yolcu- lar" adıyla yeni bir eği- lim olduğu söylentile- rine ilişkin olarak da Kutan. "O konu tama- men basuıdan baa ar- kadasjann bayaUerin- den ortaya koyduklan iddialar" diye konuştu. FP Grup Başkanve- kiliYasinHatipoğluda Istanbul 'da düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkeme- si'nin uygun görmesi halinde. yeni anayasa değişikliği çalışmalan- nı göz önünde bulun- durarak bir ara karar verebileceğini söyledi. ErdoğarTa çağn FP Genel Başkan Yardımcısı Veysel Can- dan, Ankara'da düzen- lediği basın toplanüsın- da, FP içindeki yenilik- çi kanadın lideri konu- mundaiu eski Uunbül. Büyükşehir Belediye Başkaru Recep Tayyip Erdoğan a 'açıkvenet' bir çağnda bulunduğu- nu belırterek "Eğer bir oJuşum, gelişim yapıla- caksa bu parti içinde ol- malıdır" diye konuştu. ÇÎZMEDEN YUKARI [email protected] KART CHP Olağan Kurultayı'nda genel başkanlığa aday olacağını açıkladı BaykaPa ilk raldp GiüıayANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski CHP genel sekreterlerinden Er- tuğrul Günay, CHP'nin 30 Haziran- 1 Temmuz günlerinde yapılacak 29. olağan kurultayında genel başkanlı- ğa aday olduğunu açıkladı. Günay, dün Birinci TBMM Bina- sı önünde düzenlediği basın toplan- tısıyla, beklenen adaylığını açıkladı. Türkiye'nin on yıllardır içine sürük- lendiği savurgan ve buyurgan düze- nin sonunda duvara çarptığını belir- ten Günay. Türkiye gibi olanaklan- m, kaynaklannı, aküh, planh ve ve- rimli değerlendirmesi gereken bir iü- kede, yağmacı bir ekonomi anlayışı- nın ve bu yağma sofirasmdan yarar- lanmaya çahşan siyaset anlayışsızhğı- nın başka bir sona ulaşması olanakü değUdi" dedi. Günay, şimdi büyük ödünlerle bu durumdan çıkılmasuıa çalışıldığını, bu yapılırken de bağım- sızlık ve egemenlik gibi üzerinde kıs- kançlıkla durulması gereken ilkele- rin bir yana itildiğini söyledi. 'Lüks otellerin değfl halkm partisi olacağız' Bu tabloya kayıtsız kahnamayaca- ğınrn altını çizen Günay, TBMM'de- ki partilerin bu önemli görevin üste- sinden gelemeyeceğini belirterek "Bunu ancak, kurumsalgeleneği oian bir parti, CHP başarabOir, biz başa- rabihnz'' dedi. Bu görevin sorumlu- luğunu paylaşmak, başanlmasına ka- tılmak ve onurunu paylaşmak için CHP Genel Başkanlığı'na aday ol- duğunu bildiren Günay, bunu sade- ce CHP'lilerin değil, tüm Türki- ye'nin değerlendirmesine sundu- ğunu vıırguladı. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu görevi talep ederken ve gelecekte bu görevi taşır- ken, önceki yıllarda partimize ve ül- kemize emeği geçmiş olan hiç kjmse- ye haksıznk ve saygısızlık etmeyece- ğiz. Kimseyi dışlamadan, ayrılma- va zorlamadan. CHP'nin ve Türkiye'nin bütün biri- kinıini bir araya topla- ma>a çahşaca^z.Lüks .. oteflerin, j-ah krvılan- t£ ^ nnı değÛ, yeniden emeğin, çahşanlann, halkm partisi, 'Halk partisi' olaeağız." Ertuğrul Günay adayhğnu 1. TBMM binası önünde açıkladı. IRMIKIAYDIN ENGtN [email protected] MHP'de uç gösteren ve bü- yüyip büyüyemeyecegi, dogar- ken boğulup boğulmayacağı henız bilinemeyecek olan iç ça- tışrranın ipuçlan, MHP'nin ge- çen yıl kasım ayında toplanan kurutay'ında ortaya çıkmıştı. CKurultay'da Devlet Bahçe- li "cncfer"ligini (= Führer) kesin olank ilan etti. MHP tipi ve türü partıerde Önder, mutlak bir oto- ritey elinde tutar. Bahçeli de (ar- tık) utuyordu. Uzun bir konuş- ma /aptı. Kurultay salonunun tribinlerini dolduran delege ve izleycilerin büyük bir çoğunlu- ğunm yerlerinden kalkmadan, tamoir disiplin içinde dinledik- leri e anlamadıkları bir konuş- mayJı. Ogün, kurultay salonunda yazan bir "Tırmık'ın başlığı ku- rutt&ın yalın bir özetiydi: "Bah- çeli(onuştu, Kurultay Bitti". Grçekten de önder'in ko- nuşnasının ardından geçilen seçnler kimseyi ilgilendirmedi. Seçn sonucu belliydi. onder'in vercği liste, delegeler tarafın- danrarfa konup sandığa atıla- MHP'de Yol Ayrımı mı? (2) caktı. Delegeler arasında kulis yapmanın, oy dilenme yanşına girmenin anlamı yoktu. Kimse de böyle birsaçmalığa kalkışmadı. Çok meraklı olanlar, gazetecilerin arasına dalıp liste- de kendi adının olup olmadığı- na ilişkin bilgi almaya çalıştılar. Nafileydi. MHP'de yıldızı sö- nen ve yükselenlerin kimler ol- duğunu gazeteciler de ancak Önder açıkladığında öğrenebi- leceklerdi. önemli de deöildi. O kurultay- da önemli olan Onder'in konuş- mas/ydı. Onder'in yakın çevresini oluş- turan, hemen hiçbiri parti yöne- timinde yer almayan, parti örgü- tünde etkinlik göstermeyen, bir- kaç üniversitede yuvalanmış dar bir akademisyen ekibiyle ortak hazıriandığı öğrenilen uzun ve önemli bir konuşmaydı. "EskiBaşbuğ" Türkeş'in mo- dası geçmiş milliyetçi-ırkçı gö- rüşleri, adı konmadan ve adı anılmadan terk ediliyordu: Dev- letçi ekonomi ve korporattf dev- let örgütlenmesinden artık söz edilmiyordu. Anti-komünizm'e ise zaten gerek kalmamıştı. Bahçeli, MHP'nin geleneksel milliyetçilik tanımlannın kucakla- yamayacağı inceliklere değini- yordu: "...Güçlü yerelleşme ve aynş- ma eğilimleri, kûreselleşmenin önünû açan bir ufalanmayı ve korumasızlığı ifade etmekte- dir..." Bahçeli, "yere//eçme"terimi- ni "mikro milliyetçilik" anlamın- da kullanıyor ve yukandaki alın- tıda açıkça görüldüğü üzere böyle bir milliyetçiliği reddedi- yor; mikro milliyetçiliğin, kûre- selleşmenin önünü açan bir ufa- lanmaya ve korumasızlığa hiz- met ettiğini isabetle saptıyor ve üstü örtük cümleler yeğlemek- sizin Balkanlar'daki, Kafkas- lar'daki ve Orta Asya'daki milli- yetçi hareketleri bu bağlamda değerlendiriyordu. Aynı konuşmanın küreselleş- meye ve Avrupa Birliği'ne ayn- lan bölümlerinde ise Bahçeli, kûreselleşmenin karşı çıkılama- yacak bir olgu olduğunu, Türki- ye'nin yerinin Avrupa Birliği için- de olması gerektiğini söylüyor ve ardından sözü "Avrasya je- opolitiği"ne getiriyor ve Türki- ye'ye "Balkanlar - Kafkasya - Ortadoğu - Orta Asya"yi kap- sayan kocaman bir coğrafyada can alıcı bir misyon biçiyor; uzun paragraflarla bu misyonu tanım- lıyordu. Yani "mikro milliyetçiliği" red- deden Bahçeli, Türkiye'nin önü- ne "makromilliyetçi" bir misyon getiriyordu. ••• Bugün Bahçeli'nin koalisyon- da uyumlu bir ortak oluşunu bir boyun eğme, bir teslim olma gi- bi değerlendirmek doğru değil. Tersine o kendine ve partisine biçtiği misyonun yörüngesinde ilerliyor. Bu misyon en kısa tanımıyla "AB içinde bir Türkiye. Ama kü- çük ve silik bir üye değil, AB 'nin büyük aktöherinden, lokomotif işlevli" ortaklarından biri olarak. Bunu ise Avrasya çapında yayıl- mış Türkierin temsilciliğini üstle- nerek gerçekleştirme hesabın- da. Bu hesap tutar mı? Dahası bu "yeni Turancılık" diye adlandınlabilecek milliyet- çi projenin gerçekleşme şansı varmı? Bence yok. Ama MHP'nin Ülkü Ocaklan okulundan mezun olmuş, siya- sal ufuklan ve alışkanlıklan, ide- olojik tercihleri o "okul"\a sınıriı, geleneksel kadrolarında, Bah- çeli'nin, partinin önüne koyduğu yeni misyonu tartışabilecek çap da yok. Bahçeli, parti yönetiminde ve kadrolannda "eski usul" giden ve eski usullerden kopamayan kadrolan ayıklamakta. Parti için- den yükselen itiraz çığlıklan da işte bu yüzden. 31. yıldönümu 15-16 Haziran'da ölenler anıldı İSTANBUL/ADANA (Cumhuriyet)-DİSK Ge- nel Başkanı Süleyman Çelebi, Türkiye'nin cıddi bir kriz ortamından geçti- ğini belirterek "Krizin sosyal bilançosu her gcçen gün ağuiaşmaktadır" de- di. Çelebi, 15-16 Haziran 197O'te Sendika Yasa- sı'na tepki amacıyla Is- tanbul'da düzenlenen ve çıkan olaylarda 3 kişinin öldüğü işçi yürüyüşünün 31. yıldönümu nedeniyle Adana'da düzenlenen toplantıda yaptığı konuş- mada. 31 yıl önce gerçek- leştınlen mücadelemn bıtmediğını belırttı. Ha- len işkolu barajlan. noter uygulamalan ve grev ya- saklarının uygulandığını belirten Çelebi, bu engel- lerin ortadan kaldınlması için mücadelelennı sür- düreceklerini söyledi. Çelebi, yaşanan kriz- lerle iîgili olarak "Krizin sosyal bilançosu, her ge- çen gün ağuiaşmaktadır. Kriz, tüm örgütlü kesûn- leri olduğu gibi DİSK'ide olumsuz etkilemektedir. Ama sendikal mücadele sürmektedir" dedi. Çele- bi, içinde bulunulan bu dönemin DİSK'e yeni gö- rev ve sorumluluklar yük- lediğini belirterek şunlan söyledi: "DİSK'inmüda- halesi ohnadan, krizden e- mek lehine sonuçlar ÇH karmak mümkün ohna- yacaktır. Bunun öncüsü yine biz olacağız." Sosyahst Iktidar Parti- si de (SlP) tstanbul'da Kadıköy Yoğurtçu Parkı girişinde 15-16 Haziran olaylannda polis kurşun- lanyla ölen işçiler için anma töreni düzenledi. SÎP Genel Başkanı Ayde- mir Güler yaptığı konuş- mada. "Bu olaylar unu- tulmaya terk edüdiği için ülkenin emekçileri krizle terbiye edümeye çahşıl- maktadır. Tünkiye işçi sı- nm, memleketin bu haü- ni hak etmemektedir" dedi. POLTltKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA •••Siyah-Beyaz Aşk Bazı aşklar vardır unutulmaz!.. Uzaktan parlayan bir yıldız Nikola Vaptsa- rov'un acımasız ve dinginsiz kavgalannı anla- tır; Pavel Matev'in mavi çiçekleri bir gece ya- rısı yitıp giden aşkları çağrıştırır... Kimileri o anda şöyle düşünür: "Mutlu aşkın yazılı tarihi var mıdır?" Leyla ve Mecnun, Romeo ve Jüliet, Yusuf ve Züleyha, Heloise ve Abelardus a değin uzanan çizgide buluşup aşk bahçesı zengin- liğinde dolaşırken ortaya çıkan gerçek şudur: "Mutlu aşkın yazılı tarihi yoktur!.." Bir gecenin sessizliğinde Paul Eluard'ın Ga- la'ya mektuplarını okurken Stendhal'ın 'aşk üstüne'neleryazdığınıdadüşünebilir, kendi iç evreninizde yolculuğa çıkabilirsiniz... Kim bilir kaç yıl önceydı... Dışarıda yağmur yağıyordu ve bir genç ka- dın Georg Simmel'in 'aşk üzerine parçalan- nı' okuyup duygulanıyordu... Kadın, içki kadehine, denize, gökyüzünde- ki yıldızlara bakarken siyah-beyaz bir filmin aşk sahnelerinde kendinı arıyordu... Dyordu ki: "Oyle uzak, öyle yabancısın ki bana... Şim- di kendi kendime soruyorum: 'Ben bu filmde hangi sahneleri kaçırdım?' Oysa senin oynadığın sahneleri çok dikkat- li izJemiştim..." Kadın biraz hırçındı... Jerome-Antoine Rony'nin tutku-aşkı, onu yalnızlığa sürüklemişti bir anda... Kendince ilişkiyi bitirmek için gerekçeler ha- zırlamıştı... • • • Kadın erkeğe, "Seni öyle hesapsız kitapsız severken en önemli sahnelerdeyanında olma- mışım" deyip ekliyordu: "Biliyorum filmin sonuna gelmedik ama ben dayanamıyorum galiba! Çünkü aynı siyah-be- yaz filmi seyredip tüm önemli sahneleri kaçır- maya dayanamıyorum. Mutluluğu kaçırmak gibi bir şey bu!.." Kadın içkısini yudumladı!.. Aragon ne demıştı: "Mutlu aşk yoktur!" Balzac'ın aşk mektuplannı elinden düşür- müyordu kadın!.. Gözleri buğulanmıştı... Kendi kendine sordu: "Neden böyle mektuplar yazmadı bana?" Yıllar önce Jacques Prevert'in bir şiirini okumuştu. Denizin hışırtılarını duyunca anım- sadı: "Bugün günlerden ne Bugün günlerden her gün Sevgilim -, . -.- Bugün bütün bir hayat ,-r . . . . . Güzelim Sevişiyor ve yaşıyoruz Yaşıyor ve sevişiyoruz Ama hayatın ne olduğunu bilmiyonız Ve günün ne olduğunu bilmiyoruz Ve aşkın ne olduğunu bilmiyoruz" Kadın terk ettiği erkeğe geri dönmeye hazır- lanıyordu... Kadının adı Tina'ydı... Şimdi Gala'nın Eluard'a yazdığı mektupla- rı okumalı, içinde gittikçe çoğalan yalnızlığı durdurmalıydı... Kendi kendine mırıldandı: "Yokluğunu, uzaklığını bazen çok ciddiye alıyorum. Yaşamı önemsediğim zamanlara denk düşüyor bu!" • • • Tina, bir süre sevdiği erkeği terk etti... Ay denizden yükselirken bir başka erkeğin kollannda buldu kendini... Bu ilişki çok kısa sürdü... Ve bir gün!.. Sevdiği erkeğe, Henrik'e geri döndü... O zaman kendi kendine bir kez daha sordu: "Bu bir deneme miydi, kendini kanıtlama mıydı, yoksa birkopuş, arayış mıydı?" Düşlerde buluşmuş bir uzak ülke... Bir frrtına dinmişti artık... Gala'nın Paul Eluard'a yazdığı mektupları yeni baştan okumaya başladı... "Tümüyle sana bağımlı olduğumu görüyo- rum ve sensiz yaşayamıyorum. Senin için de aynı. Seni tanımasaydım yitip gitmezdim, çünkü hiç kimseye kendimi tümüyle vermezdim." Bazı aşklar, birliktelikler vardır, hiç unutul- maz... Yalnızlığın çığlığı, loş uçurumların zaman adlı denizını dalgalandırsa bile!.. hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Deniz Baykal'ın kaleminden Sosyal Demokrat Proje p o I i M h a • CHP'nin • "Karşıdevrimci Sağ"ın bi • Türkiye'nin iflası • "Oligarşik Kare"nin soygunu • AB trenini seyretmek • DOSYA 1: Yunanistan ve yeni Tüık politikası • DOSYA 2: Küreselleşme ve Demokrasi w w w . i d e a p o l i t i k a . c o m • VAY SAT Bayüen'DÛNYA AKrJîl Krape/len«Bı,yuj! "ctapevleımde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle