14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2001 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Soho'da avcı da değişti, av daIngilizce sözlükleri kanştınp ne anlama geldiğini bulmaya çahşmayın sakın, boşuna çabalamış olursunuz. Ingiliz soylulannın, Westminster Sarayf nın oralardan, Soho'nun şimdiki sınırlanna kadar olan yerde avlanırlarken "So-Ho" diye dıye nara atmalannın sözliiklerde ne tür bir karşılığı olabilir ki? Günümüz Londra'sının en eğlenceli bölgesinin adı, soylu ağızlardan çıksa da, ne anlama geldiği bilinmeyen bu garip çığlıktan yadigâr anlayacağınız. 17. yy'ın sonlanna doğru Londra büyûmeye başlayıp, semt adeta şehirleştikçe naralar da kaybolup gitmış; geriye Soho sözcüğünü bırakarak. Dört bir tarafinda tiyatrolann, sinemalann ve de -günümüzdeki ününü borçlu olduğu- seks kulüplerinin bulunduğu Soho'nun sokaklannı arşınlayanlar arasında kimler yok ki? Wagner, Haydn ve de Karl Marx, bu küçücük semtte yaşamış olanlardan sadece bir kaçı. Soho'da dûn de bugün de değişmeyenin ne olduğunu sorarsanız, göçmenler yanıtını alırsınız. Dünün göçmenleri Yunanlılar, Fransız Protestanlar, Fransız Devrimi'nden, Nazilerden kaçanlardı. Bugün ise Soho'da sadece ltalyan ve Çinliler var. Göçmenler Londra'nın başka başka yerlerinde yaşıyorlar artık... Soho, sadece çok bilinen işleviyle değil, hepsi tarihten izler taşıyan sokaklan ve biri semtle aynı adı taşıyan iki meydanıyla da ûnlü. Carnaby Street, Dean Street, Soho Square, Leicester Square ve Charing Cross Road, Soho'yu oluştururlar. Bugün sadece hediyelik eşya dükkânlannın doldurduğu Carnaby Street, özellikle 1960'larda moda ve müzik dünyasuun merkezi sayılıyordu. Ikinci Dünya Savaşı'nda Fransızlann buluşma yeri olan French House adını taşıyan bann bulunduğu Dean Street'i mutlaka görmelisiniz. Ingiltere'nin en ünlü tiyatrolannı burada bulabilirsiniz. Söz konusu bann karşısında bir kilise kulesi göreceksiniz. 1940'ta bombardıman edilen St. Anne Kilisesi'nden kalan tek parçadır o. Soho Meydanı ıse 1680 yılında inşa edilmiş hoş bir alan. 18 yy'ın en popüler meydanı olan bu yerde bugün eski evlerden sadece ikisi ayakta duruyor. Leicester Square, Soho Meydanı'ndan daha yaşlı bir meydan, 1630 yılında yapılmış. Eskiyi çağnştıracak yapılann yerinde yeller esiyor şimdi. Ama meydanın tam ortasında WiDiam Shakespeare'in, yanlannda da Hogarth, Reynolds ve Charlie ChapHn'in heykellerini görebilirsiniz. Soho'nun tüm böylesine tarih ve sanat dolu geçmişine karşın günümüzdeki görüntüye nasıl dönüştüğü, kent sosyolojisinin konusu olabilir pekâlâ. llginç bir serüvendir bu. 60'lı yıllann, doğru başlayıp sonradan zıvanadan çıkan LONDRA MUSTAFA ERDEMOL özgürlük anlayışının kentleri, meydanlan sardığı ortamlarda, bugün kocaman bir endüstri haline gelmiş seks, tabu olmaktan çıkmıştı. Günümüzde ise ayağa düşmüş bulunuyor. Özgürlükten herkes kendisine ait anlamlar çıkarmaya başladığında, pazarlamacı da boş durmadı tabii. 6O'lı yıllann genci seksi aşılması gereken bir tabu olarak görmüşken, bu, pazarlamacı için pazarlanacak metaya dönüştü. Özgür cinsellik talebi gerilerde kaldı, ama bu talebin pazardaki işlevi seks endüstrisi olarak sürüyor. Soho, bugün, gençlerin bedenlerinin sesini dinleyerek özgürce yaşamak istedikleri cinselliğin değil, tüm duygulardan soyutlanmış seksin tıcaret merkezi dummunda. Burada satılığa çıkanlmış bedenlere parayla dokunuluyor, tabii ki sevgiyle değil. Eskiden hem daha sade hem de çok 'fonksiyonlu' bir yer olan Trocadero Centre'dan bilmem zevk alabilir misiniz, ama Londra'ya gelmişken yine de bir uğrayıverin siz. Eskiden olsa. bir capuccino içmek bile keyif verir derdim. Bugün için bunu söylemek zor. Acayip, kasvetli bir yer haline getirdıler burayı. Merkezın içinde bulunan Guinness Dünya Rekorlan Kulübü için gelmenizde yarar var derim ben yine de. Kıbns'ta 1974 tarihinde başlayan sürecin, her iki toplum arasmdaki görüşmeler açısından önemli mekânlanndan biri de yine Soho bölgesinde bulunuyor. Türk ve Ingiliz yetkililerin Kıbns krizini görüştükleri ünlü Charing Cross Oteli'nden söz ediyorum. Dönemin Türk Başbakanı Bülent Ecevit ile Dışişleri Bakanı Turan Gdneş, îngiliz meslektaşlanyla bu otelde. deyim yerindeyse, kıran kırana tartışmalar yaşamışlardı. Unutmadan ekleyeyim, söz konusu otel artık Charing Cross adını taşımıyor. "Londra eğlence dümasının kalbinin atüğı bu yerde" (tanımlama benım değil. bu tür sözler sarf etmeye bayılan Türk medyasının) kültür adına kımi rahatlatıcı şeyler de olmuyor değil. Seks kulüplerinin bulunduğu yerlerden uzaklaştığınızda Drurey Lane'e çıkar; opera, tiyatro ve müzık salonlanna ulaşabilirsiniz. Keşke bizden de birileri olsa diye düşünecekseniz, biraz daha ilerleyıp, bu ünlü caddenin üzerinde Kıbnslı ŞeytanReşat'ın Sarastro adlı restoranını ve yine şu sıralar Londra'da çok popüler olan. Hüseyin Özer'e ait Sofra restoranlannın bir şubesini görebilirsiniz. Soyluiann avlanırken attıklan naralar, 17 yy'dan beri duyulmuyor Soho'da. Ama siz yine de dikkatli olun. Burası ne de olsa bir av mahalli. Sizi o malum kulüplerden birine çekmeyi başaran işletmecinin sevinç naralan neyse de, içerideki hesabı görünce sizin çığlığıni2 çok acıklı olur gibi geliyor bana. Aman dikkatî Şovinistler arasında...Avrupa'da yaşayan yabancılan en çok rahatsız eden şeylerden biri içinde yaşadıklan toplum ile ilgili gözlemlerinin ve saptamalannın çoğulcu toplum bireyleri tarafından ciddiye alınmamasıdır. Bu, en çok eleştiri söz konusu olduğu zaman ortaya çıkar. İçinde bulunduklan toplumu eleştirmek istedikleri zaman, yabancılann karşılanna şu cevap çıkar: "Yok doğru değil, sen yabancı okhığun için bilmiyorsun." Arada bir, o toplumun kendi içinden biri çıkıp da yabancılann eleştirilerinin aynısuıı yaparsa, işte yabancılar bundan büyük keyif duyarlar. Kendi kendilerine şöyle derler: "Bizirn yıDardır anlatmaktan dilimizde tüy bitti, bir de sen söyle şunlara bakalım." Bu satırlann yazan geçen hafta aynen bunlan bir kez daha yaşadı. Buraya geldiğim günden beri Danimarkahlann milliyetçiliklen ve şovinist duygulan beni hep şaşırtmıştı. Danımarkalı dostlanma da "Siz neden bu kadar milliyetçisiniz" diyecek olduğum zamanlarda da "Yok canım biz o kadar milliyetçi ^~~~ değiliz, sen yabancı olduğundan biraz da histerik davranryorsun, sana öyle getiyordur" cevabını ahyordum. Kopenhag Üniversitesi, Sosyoloji Kürsüsü profesörlerinden biri Avrupa genelinde yaptığı araştırmalar sonucunda Avrupa'nın en milliyetçi ve şovinist milletınin Danimarkalılar olduğunun ortaya çıktıgını söyledi. Peter Gundeiach adlı profesöre göre Danimarkahlann şovinizm ve milliyetçilikleri sadece kendilerini beğenmekle kalmıyor, Alpler'in güneyinde de doğru dürüst insan yaşamadığı inancını içinde banndınyordu. Profesöre göre birçok ülkedekinden farklı (tabii bu arada bizim ülkedekinden de) farklı bir milliyetçilik anlayışına sahip Danimarkalılar Bizdeki popüler milliyetçilikte kayıtsız şartsız dünyanuı ne sağlam karakterli, en başanlı insanlanmn Türkler olduğu inancı varken Danimarkahlar, bunu biraz daha sistematize edip kendılerinden başka milletlerin beş para KOPENHAC SADİ TEKELİOGLU etmediği düşüncesini milliyetçilik kavramlannm içine yerleştirmişler. Gerçekten de Danimarkahlann diğer uluslar hakkında konuşurken söylediklerini incelediğimizde bu açıkça görülüyor. Danimarkalılara göre zengin Batı ülkelerinin insanlan ise tamamen çapsız, fanatik, yerel, üçkâğıtçı ve hokkabaz... Danımarkalı ortalama bir insana göre Yunanlılar rüşvetçi, Irlandalılar her daim sarhoş. Isveçliler şımank ve gayri ciddi, Ispanyollar futbol manyağı, Fransızlar ukala, Finlandiyahlar ve Belçikahlar sıkıcı, Almanlar ise uzak durulması gereken ne olduğu belli olmayan insanlar. Profesör Gundeiach araştrrmasında başka bir noktaya daha değiniyor; bu da Danimarkahlann bayrak sevgisi. Gundelach'a göre Danimarkalılar bayraklanru o kadar sık ve olur olmaz yerde kullanıyorlar ki artık bayrak kavramının içini tamamen boşaltmışlar. Bayrak, Danimarka'ya gelen yabancı sayısının artması ile birlikte artık ^ ^ ~ " ^ ^ ulusal bir bağrmsızlık sembolü olmaktan çıkıp yabancı korkusu yaşayanlar arasında bir iletişim aracı haline bile geldi. Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da taksi şoförlerinin yüzde yetmişe yakınının yabancı olması, safkan Danimarkah taksi şoförlerini araçlannın ön camma küçük bir Danimarka bayrağı yapışttrmaya kadar götürdü. Bunun meali ise şu; Danimarkah iseniz, taksiye binecekseniz, Pakistanlı, Arap ya da Türk bir adamın taksisiyle yolculuk yapma riskinden kurtulmak istiyorsanız, ön cammda Danimarka bayrağı çıkartması yapıştınhnış taksi bekleyin... Yermışli ve seksenli yıllarda Arjantin ve Şili'deki askeri darbelere karşı takındıklan tutum sayesinde tüm dünyada demokrasi ve insan haklannın savunucusu ve koruyucusu unvanı kazanan bu ülkeyi tanımak artık imkânsız. Kim bilir belki o zaman da bugünkü gibiydiler de küresel demokrasi çıtası daha alçakta durduğu için öyle görünüyorlardı. Çember çevirme şampiyonuJ •* 3 r *r yapüan çember çevirme yanş- masuu, ABD'B Lori Lynn Lomeli kazandı. 3 çoeuk annesi LomelL aynı anda 83 çem- beri 3 kez çevirerek kendisine ait dünya rekorunu kırdı. Lomeli, bu rekoruyla Guin- ness rekoriar kitabına 2. kez girmiş oidu. Los Angeles'b 43 yaşuıdaki Lomeli'nin çe- virdiği çemberierin her biri 250 gram ağırbğında. (Fotoğraf: REUTERS) Ilaç bağımlısı öğrenciler Stuttgart caddelerinde geçenlerde ilginç bir olay yaşandı. Büyük bir kavşakta gece yansı kırmızı ışıkta durmayan bir sürücü otomatik kameraya yakalandı, ışık yanıp söndü, fotoğrafı çekildi. Otomobilinden inen kızgın genç, yedek bidondaki benzini kameranın takılı olduğu direğin altına döktü ve ateşe verdi. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Sabaha karşı kapısını çalan polislerin yataktan kaldırdıklan 21 yaşındaki genç kütük gibi sarhoştu. içinde fotoğrafının bulunduğu kamera yanmaktan bir rastlantı sonucu kurtulmuş, o ise yakayı ele vermişti. Polis geçen ay yaptığı bir basın açıklaması ile gittikçe daha çok gencin alkollü otomobil kullandığına ve kazalann arttığına dikkati çekti. Genç sürücüler arasındaki artış alarm venci. Örneğin, 21-24 yaş grubundaki alkollü sürücülerde bu artış yüzde yirmi, 18-20 yaş grubundakilerde yüzde 40. 2 bira içip direksiyona geçen, kaza yapmasa bile, yakalandığında ehliyetıni yitiriyor. Buna benzer bir ' alarmı da geçen ay Alman hükümetinin "uyuşturucu sorumhısu" Marion Merk vermışti. Öğrenciler arasında ilaç ve alkol bağımlılığmın hızla arttığını açıklayan Merk, yeni gençlik yasalanmn acilen çıkması gerektiğini savunmuştu. Ögretmen sendikalan ile veli dernekleri konfederasyonu da bu tehlikeye dikkati çekmekte. Alman Sağlık Bakanlığı'nın bugünlerde kamuoyuna açıklajnası beklenen bir araştırması, öğrencilerin okul tuvaletindeki kaçamak sigaradan öteye gittikçe daha çok uyuşturucu kullandığını, ev partilerinde ve diskoteklerde yüksek dereceli alkollü içkilere yöneldiğini kanıthyor. Tüm ülkede ortaokul ve liseye giden öğrencilerin yüzde 30'u da "randıman artüncı" ilaçlar kullanmakta. Ailelerin buna karşı çıkmaması, hatta desteklemesi düşündürücü bir gelişme. Bu öğrencilerden yüzde 40'ımn on beş yaşın altında olması ise daha da düşündürücü. Son on yılda gelir düzeyinin düştüğu, işsizliğin 4 milyonu bulduğu, insanlarrn gittikçe bencilleştiği toplumun temelleri artık "randıman" üzerine atılmış. Çocuklar bu tür yaşama daha ilkokuldan alıştınlmakta. Özellikle geleceğe güvenmeyen, iş hayatının insandan neler beklediğini gören, sürekli dorukta kalabilmek için tek beklentinin randnnan olduğunu gören anne baba, çocuğunu daha ilkokul sıralannda kamçılamakta! Bunu nasıl yapacağmı bilmediği için de, oğlunun ya da kızının drajeleri yutmasına, şûruplan içmesine göz yummakta, hatta desteklemekte. Ancak çocuğun kendine olan güveninin mutlaka okuldaki notlanyla bağlantılı olmadığını önce anne babamn anlaması gerek. Bu ise çok güç. Hele lisenin on üç yıldan on STUTTCART AHMET ARPAD iki yıla indirilmeye hazırlandığı şu sıralar. Aynı ders -1 programı on iki yıla sıkıştınlacak, randıman baskısı artacak. Doktorlar da alarm zilleri çalıyor, günümüzde çocuklann ' yaşhlar kadar hastalandığına dikkat çekiyorlar. "Sorunlanna ilaçla çözüm bulacağını sanan çocuk, kendine güvenin ne demek olduğunu hiçbir zaman öğrenemez" dıyen araştırmacı uzmanlar bir başka şeye daha parmak basıyor. Almanya'da beş yaşında bir çocuk, 45 yaşındaki bir insan kadar ilaç almakta. Randıman verebilmek için ilkokulda ilaca başlayan, 13 yaşında alkol, 16 yaşında uyuşturucu bağımlısı oluyor. Bu genç ileride iş hayatına atıldığında da, sürekli dorukta kalabilmek için gençliğinde alıştığı şeylerden medet umacak. Günümüz Almanyası'nda bir milyona yakın insanın evi sokak. Toplumun dışına itilmiş, parklarda ve yeraltı geçitlerinde geceleyen bu insanlar, devlet yardımı ohnasa ölüme mahkûm. Çoğunun baş gıdası içki. kaliteyse kalite! güvenceyse güvence! armağansa armağan! sistemse sistem! ucuzluksa ucuzluk! Birinci elden ikinci eî • Birinci Kalite • HP ve Siemens • 14" Renkli Monitör • Webokul.com Armağanlı • Hemen Teslim 210$ 230$ 250$ 265$Siemens Pentium 120 H P / Siemens Pentium 133 Siemens Pentium 166 • Stoklarımız sınırlı sayıdadır. • Talepler öncelik sırasına göre karşılanır. • % 18 KDV fiyatlara dahil değildir. • 15" monitör farkı 30 $, 17" monitör farkı 50 $. • Bilgisayar bedelleri USD olarak kabul edilir. • Tamamı peşindir. BİLGİSAYARINIZI NASIL ALACAKSINIZ? • ANADOLU MEDYA'nın Garantı Bankası, Zıncirlikuyu Şb. 9098788-4 no'lu hesabına, seçtığinız bilgısayar'ın bedelıni yatırıp, dekontu (0212) 211 59 32 no'ya fakslayınız. • ödemeyi izleyen 4 gün içinde ürün adresinize kargo ile teslim edilecektir. Kargo ücreti alıcıya aittir. HP / Siemens Pentium 200mmx ANADOLU MEDYA PAZARLAMA LTD.ŞTİ. Aiı Samı Yen Sokak Koru Apt. 3-A K.2 D.31 Gayrettepe - istanbul Tel. :(0212) 273 00 66 - 275 69 37 - 275 98 10 - 210 85 44 210 85 45 - 320 33 00 (5 HAT) Faks: (0212)21159 32 e-mail: [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle