14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2001 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Deliliktip liyatro NEVVYORK- Sevgili, Broadvvayadını taşıyan cadde, dünya met- ropolünün cetvelle çizilmişçesine düz olma- yan ender sokaklanndan biridir. Gerçi, ben- zerlerine, Wall Street'te de rastlanır ama, A- da'yı boydan boya kat eden tek yol budur, eğriliğinin nedeni de sonradan beyazadamın yirmi küsur dolar ve birtakım incik boncuk karşılığında satın aldıkları Manhattan'ın ilk sahipleri Kızılderililerden kalma olmasıdır. Ama Broadvvay denince akla, 42. Sokak ile bu caddenin kesiştiği yerde ve dolaylannda yoğunlaşan tiyatrolar gelir. Yolum her New York'a düştüğünde bura- da, hiç değilse bir müzikale olsun gitmeye ça- lışırım. Tiyatroda olsun, müzikalde olsun, sahne- deki üstün performansın ardında nice özve- ri, çaba vardır. Ve her zaman düşünürüm, "bir insan ne- den oyuncu olur" diye. Sanatın her türüne kendini adamış, bu acı- lı, sıkıntılı macerayı kendine yol edinmiş irv sanlann, mantıklarını hiçbir zaman anladığı- mı söyleyemem. Insanoğlu, acaba ilk sanat adımını hangi türle attı? Resmin yazıdan önce var olduğunu biliyo- ruz. ••• Evet resim, insanoglu tarımı bulup yerleş- meden önce, avcılık döneminde de vardı. Pekiyi de, yaşam koşullarının çok güç ol- duğu; herkesin var olabilmek için, mücade- le etmesi, ava katılması gereken dönemde nasıl oluyordu da içlerinden biri, karın doyur- mayan bir lüks için mağarada kalıp duvaria- ra resim çizme ayrıcalığına sahip olabiliyor- du? Avcı yaratıktan, sanatı koruyup geliştire- cek bir mesen davranışı beklenemez değil mi? O zaman başka bir açıklama bulmamız ge- rekiyor. Belki de ilk ressam, bir eski avcıydı ki, sa- katlanıp artık ava katılamaz hale gelmişti ve- ya fiziki bir eksikliği dolayısıyla bunu yapamı- yordu. O zaman o da yaşanan olaylan duvar- lara çiziyordu. Şimdi adını (zaten var mıydı ki?) bile bilme- diğimiz halde kendisine çok şey borçlu oldu- ğumuz bu uzak atamızın, avdan aldığı pay, kendisi gibi iz bırakmayı becerememiş olan yaman avcınınkinden çok daha azdı belki de meğer ki, o ressam aynı zamanda büyücü, kâhin gibi bir din adamı da ola... Zaten ilk dansçıların ressamlardan da ön- ce var olmaları, rakslannın da dinsel motifler ile sevincin karışımı bir şeyler olması, doğa- nın uyandığı bahar aylarında daha içkiyi bul- mamış insanın bu yolla esrikliğe ulaşmış ol- ması da düşünülebilir. ••• Görüyorsun Sevgili, sanatçının neden bu uğraşı seçtiğini düşünmeye başladığı zaman, kolay kolay sonuca ulaşmak ne demek, ipin ucu kaçıveriyor insanın elinden. O kadar uzağa gitmeye gerek yok. Sanatın yüceltildiği günümüzde bile insan- ları bu yolu seçmeye iten ne ola ki? "Şan, şöhret, para" deme. Çünkü onlan hangi alanda olursa olsun, sanatçılann ancak yüzde biri yakalayabiliyor. Üstelik, bırak şan, şöhret veserveti, şu Bro- advvay cangılında sahneye çıkmak olanağı- nı yakalamak bHe, ancak azınlığın da azınlı- ğına nasip olabiliyor. Ayrıca, bir insanın kendini anlatmak için, kendi kabuğundan çıkıp varolmayan birbaş- kasının, sonra yine muhayyel olan daha baş- kasının kalıbına girmesi, onun duygu ve dü- şüncelerini kavrayıp yansıtmaya çalışmasın- daki şizofrenik davranışın "normal" olduğu- nu söyleyebilir misin? Kısacası bir çılgınlıktır tiyatro. ' Broadvvay kaldırımlanndan dünyanın bütün şahane çılgınlıklarına kucak dolusu sevgi ve binlerceteşekkür... 28 Haziran'da alanlardalar Doktorlardan 'Beyaz Itiraz' eylemi ANKARA (AA) - Doktorlar, 28 Hazi- ran"da tüm illerde özlük hakları ve diğer sorun- lanyla ilgili "Beyazİti- raz" eylemi gerçekleş- tirecekler. Tabip odala- nna mensup doktorlar, bölgelerindeki eylem- den sonra 29 Hazi- ran'da Ankara'ya gele- rek. Başbakanlığa gide- cekler. Türk Tabipleri Birli- ği'nce (TTB) 28 Hazi- ran'da tüm illerde dü- zenlenecek "Beyaz Iti- raz" eyleminde doktor- lar. üzerinde "Ülkemiz- den. sağlığumzdan, öz- lük haklannuzdan vaz- geçmiyoruz" kelimele- nnin ayn a>Ti yazıldığı önlükJer giyecekler. İl- lerde. sağlık hakkı te- masını işleyen ve ülere özgü bilgilerin, sorun- lann aktanldığı ve pay- laşıldığı masalar kuru- larak, yerel etkinlikler düzenlenecek. Tabip Odalanna mensup dok- torlar daha sonra 29 Haziran'da Ankara'ya gelecekler ve Başba- kanlığa giderek, özlük haklan ve diğer sağlık sorunlannı ilgililere ile- tecekler. TTB Merkez Konse- yi de, eyleme kadar ge- çen süre içinde gazete- lere ilan verecek ve doktorlara 28 Hazi- ran'daki eylemde bir- likte olma çağnsı yapa- cak. Aynca, Merkez Konseyi tarafından ha- zırlanacak kart doktor- lara dağıtılacak ve dok- torlar bu kartlan imza- layarak Başbakan'a, doktor milletvekillerine gönderecek. Eski partililerin yer aldığı siyasi oluşum MHP'yi sert şekilde eleştirerek yeni bir siyasi anlayış istedi MHP'de miılıalefet sertleştiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP içinde bir grup milletvekilının MHP lideri Devlet Bahçeli ve parti yönetimine karşı başlattığı muhale- fet hareketinin ardından eski MHP'lilerin yer aldığı bir grup da yeni bir siyasi partı hazırlığı yapıyor. " Yeniden Kuvayı Miltiyeye Çağn Ha- reketi" adı verilen yeni siyasi oluşum bir deklarasyon yayımlayarak siyasi parti için ilk adımı attı. Cumhuriye- tin tesislerinin eşe dosta peşkeş çekıl- diği, milli iradenin yabancı merkez- lere devredildiği vurgulanan dekla- rasyonda. eski siyasi kurumlann uzantısı ve taklidi olmayacak yeni bir siyasi anlayışın zorunlu hale geldıği- ne dikkat çekildi. Bir grup milletvekillinin MHP Bahçeli ve parti yönetimine karşı baş- lattığı muhalefet hareketinin ardın- dan eski MHP'lilerin yer aldığı "Ye- ANAYASA DEĞtŞİKLİĞÎ Oksüz: Bize zehirlihap yutturuyorlar • Türkiye'nin deneme tahtası olduğunu savunan Ulaştırma Bakanı Öksüz'e göre 'Türkiye'ye, Türkiye'de ve bazı ülkelerde çeşitli cilalanmış, dışı şekerlemelere boyanmış zehirli haplar yuttuTulmaya çalışıhyor." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, TBMM Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'nun parti liderlerine sunduğu anayasa değişikliği paketindeki Kürtçe yasağını kaldıran unsurlara tepki gösterdi. Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olarak kalacağmı belirten Öksüz, "Türkiye'ye şekerlemelere boyanmış zehirli haplar yutturulmaya çalışıhyor" dedi. Ulaştırma Bakanı Öksüz, servis araçlanyla taşuna yapan esnafın Atatürk Kültür Merkezi alanında düzenlediği kurultayda, gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Oksüz, bir gazetecinın, "Türk Telekom'a yeni yönetim kuruhınun ne zaman atanacağma" ilişkin sorusunu yanıtlarken yönetim kurulunun yenilenmesinın önümüzdeki günlerde olacağını, bu konuda Hazine ile ortak hareket ettiklerini ifade etti. Resmi dil Türkçe kalacak Öksüz, "anayasa değişikliği konusunda MHP'nin, özellikle Kürtçe konusunda çekinceleri olduğunun" ifade edihnesi üzerine, "Türldye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu ve Türkçe kalacâğmı" söyledi. Öksüz sözlerini şöyle sürdürdü: "Türldye'yi nereye götürmek istiyorlar? Neden Baü ülkekrinde ve ABD'de bunlar böyle yapümıyor da Türkiye'de ve bazı ülkelerde çeşitli cilalanmış, dışı şekerlemelere boyanmış zehirli haplar yutturulmaya çahşıtayor? Ben onlara diyorum ki, 'Siz önce bir deneyin bakalım, sizde iyi oluyorsa biz de yapanz. Sizde kötüyse, bizde bu kötüyü neden denemek istiyorsunuz' Biz deneme tahtası nuyız?" • Bir grup milletvekilinin, Bahçeli ve parti yönetimine karşı başlattığı muhalefet hareketinin ardından eski MHP'liler de Cumhuriyet'in tesislerinin eşe dosta peşkeş çekildiği, milli iradenin yabancı merkezlere devredildiğini savundu. niden Kuva>i Milliyeye Çağn Hareke- ti" de, dün bir deklarasyon yayımla- dı. Eski MHP Genel BaşkanYardım- cısı Eyüp Aktepe'nin koordınasyo- nunu yürüttüğü hareketin deklaras- yonunda şu görüşlere yer verıldi: • Türk milletı, imparatorluk son- rası ulusal egemenliğe dayalı cumhu- riyet rejimini benimseyerek demok- rasi anlayışı içerisinde yeni Türkiye Cumhuriyeti'nı kurmuşfur. Kurulan cumhuriyet kısa zamanda mali den- gelerini kaybetmiş. devlet felsesini unutmuş, cumhuriyerin kuruluş ilke- lerinden vazgeçilme noktasına gelin- miştir. Sanayileşmesi duraklamış, gelirdağılımı çarpıklaşmış. bölgeler arası dengesizlik artmış, işsızlik. yol- suzluk, aynmcılık. bölücülük, ba- ğunlılık almış yürümüş, sonuç olarak toplum kendı kendisini yöneteme- yen, onurlu, şerefli ve dürüst yurtse- verlerin sindirildiği ya da sindiği bir toplum görüntüsüne bürünmüştür. • Ülke sorunlannı çözmesi gere- ken siyaset kurumu, çürümüş, siya- seti ülke çıkarlan yerine rant ve çıkar sağlama temelinde gören ikiyüzlü, gü\enılmez, muhtevasız, demokra- siyi benımsemeyen, kadrosu ile bu- gün devlet ve millet varlığı ve ülke- miz için baş tehdit haline gelmiştir. • Ülke imkânlan ve cumhuriyetin tesisleri, anayasa, yasa ve ahlak ku- rallan çığnenerek eşe dosta peşkeş çekılmekte, milletten hile ile elde edilen milli irade yabancı merkezle- re devredilmekte, açık mandacılık savunması yapılmaktadır. • Bu gerçekler, eski siyasi kurum- lann uzantısı, parçası, benzeri, takli- di olmayacak yeni bir siyasi anlayı- şı, eskilerden ders alınarak, hatalar- dan anndınlmış Türkiye Cumhuri- yeti'nin kuruluş ilkelerinden ödün vermeyen yeni bir hareket olarak ge- liştirilmesini zorunlu kılıyor. Kuvayı Milüye ruhu • Yapılması gereken, gene tıpkı Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gi- bi topyekûn bir milli seferberlikten geçmektedır. "Milleti, yine milletin azim ve karan kurtaracaknr" düstu- runa inanan tüm milli güçlenn, 'Ku- vayı Milliyeei' bir ruh ve 'Müdafaa-i Hukuk' cepheleşme anlayışı ile ken- di istıkbaline ve yazgısına sahip çık- ması kaçınılmazdır. Bu konuda ilk ve öncelikli görev, kuşkusuz 'önce vatan' dıyebilen Türk aydınlanna düşmektedir. • Bu hareketin programı, ulusal bağımsızlık savaşımıza, Atatürk devrimlerine ve bılgi çağının evren- sel dinamiklerine uygun çoğulcu, ka- tılımcı. özgürlükçü ve eşitlikçı çağ- daş demokrasiyı temel alır. Bu prog- ram; inanç ile laıkliğı, bırey ile top- lumu uzlaştıran, devletler toplulu- ğunda güçlü, vatandaşına karşı yol gösteren Türkiye Cumhurıyeti Dev- leti'ni yeniden oluşturmayı ve her alanda bağımsızhğa kavuşturarak dünya milletlercamiasının şeretli bir üyesı yapmayı amaçlar. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİIV CHPXİ MUSTAFA GAZALCI: Meclis Tütün Yasası'na dirensin ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)-CHP Par- ti Meclisi (PM) üyesi Mustafa Gazalcı. mil- letvekillerinin Tütün Yasa Tasansı'na diren- meleri gerektiğini belir- terek, "Yoksa yarm geç olacak" dedi. TEKEL'in mutlaka özel- leştirilmesi ge- rekiyorsa, Tü- tün üreticileri- ne, işçilerine ve halka veril- mesi gerekti- ğini kaydeden Gazalcı, "Bu- nunönerisiTü- Mustafa Gazalcı tün Platformu tarafin- dan yapüdL Türünün ye- tiştiği yerlerde seçenekU firün yetiştirme masah tutmajacakör" dedi. Gazalcı, IMF'nin ve- receği borcun ikinci tak- sidinin koşulu olarak gündeme getirilen Tü- tün Yasası'nm engellen- mesinı istedi. Tütünün 600 bin üretici aile ile birlikte 3.5 milyon insan için "ekmek, aş" oldu- ğunu anlatan Gazalcı, 40 bin TEKEL işçisi, 250 bin TEKEL ürünle- rini dağıtan firma çalı- şanı, 130binton tünün ihraç e- den rüccann gö- z ardı kaydetti. Tasarı ile devlet hazinesi- nin önemli bir geliş kaynağı- nın kurutuldu- ğunu belirten Gazalcı, "TE- KEL'in valnızca 2000 >ı- h kazancı 70 trihon lira- dır. 500 bü\ük firma içinde baştan 3,dür. TB- MM'de görüşülen tasa- n çıkarsa bunlar bite- cektir. Tütün ürericisi, işçisi işsiz kalacak" de- ğerlendirmesini yaptı. Yücelen, kimsenin talimatını yerine getirmek için gelmediğini söyledi: Jandarmayı yasaklatnadıın İçişleri Bakanı Yücelen, jandarma üzerinden polemiğe izin vermejeceğini söyiedi. tLHANTAŞÇI ANKARA -İçişleri Baka- nı Rüştü Kâzun Yücelen, ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz'la jandarma ara- sında gerilime neden olan 'gestapo' tartışmasına deği- nırken "Genel başkamm da- hil kimsenin talimatuu gide- rejim diye gelmedim. Gö- rüntü bozukluğu var- saorasıdüzcltiKr. Amacun, ben- den önceki ça- hşmalan ileri götürmek'' dedi. Kadro- laşma yap- madığını, ancak "yol- da giderken değtşiklikle- rin olacağuu" belirten Yü- celen, jandarma üzerinden polemiğe izin vermeyeceği- ni, gerekirse açıklamayı kendisinin yapacağını, an- cak bunun "jandarmamn konuşmasun yasaklama" anlamına gehnediğini söy- ledi. Yücelen, gazetecilerle dün polisevinde kahvaltıh sohbet toplantısı düzenledi. Kahvaltıya Emniyet Genel Müdür Vekili Ertuğrul Ça- kır, özel kalem müdürü Ay- dın Erbul, basın müşaviri İbrahim Saraçoğlu ve emir subayı Jandarma Yarbay Er- san Topaloğlu da katıldı. Emniyet ve jandarmamn yürüteceği operasyonlarda katkısının, operasyonlan en- gellemek isteyenleri berta- raf etmek olacağını kayde- den Yücelen, "Yoksa ope- rasyonun başında ve sonun- dakatkım olmaz. Filmlerde- ki gibi hafıyelik yapmavaca- ğım. Vazifelerini yapmalan için önlerindeki engeli kaldı- nnm. Arkadaşlan çabşma- lanndan dola\i ödüHendiri- rim. Ben operas\on amiri değflim'' dedi. Görûntfl bozukluğu Jandarma Genel Komu- tanlığı üzerinden polemik yaptırmayacağını da anlatan Yücelen, açıklamalan ken- disinin yapmasımn, jandar- manuı sözünü kesme anla- mında olmadığım kaydetti. Yücelen, "Haksızlık varsa anında açıklama yapdacak. Yapılan her işlem bakana haber verildiginden biz açık- lama yapacağız. \bksa jan- darmamn konuşmasını ya- saklama anlamında değil- dir" dedi. Gazetecilerin, Yılmaz'ın "gestapo devteti" görüntüsü- ne ılışkin değerlendirmele- rinı anımsatarak "Bunu gi- dermek için çahşmanız ola- cak nu" sorusunu Yücelen, "Genel başkanım dahil kim- senin talimatını gidereyım diye gelmedim. Görüntü bo- zukluğu varsa orası düzelti- lir. Amacım, benden önceki çahşmalart ileri götürmek. insan haklarından sorumlu de\ let bakanhğı da yaptığım için bunu biraz daha öne ge- çirdim. Ancak benden önce yapılmadı demiyorum" dı- ve vamtladı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Yüz binlerce gencimiz üniversi- telerde kendilerine bir yer bulabil- mek amacryla sınava giriyor. 1 mil- yonu aşkın öğrenci, yıllardır heye- can ve korkuyla hazırlandığı bu sı- navlarda başarı göstermeye çalı- şacak. Sınava girenlerin ancak yüzde 1'inden azı kendi istediği dalda öğrenim görme olanağını el- de edecek. Geri kalanlarının başa- rılı olanlan ise kaderlerine ne düşer- se ona razı olacaklar. Türkiye'de gençler sınava girerken bir grup eğitimci Almanya'nın Bonn kentindeki Körber Vakfı'nda eğitim üzerine tartışıyordu. Profesör Bur- han Şenatalar, 'Türkiye'de Yükse- köğretim' başlıklı tebliğinde şu nok- talara dikkat çekti: "Türkiye'de talep sürekli artıyor ve kapasite ise buna cevap veremiyor. 1985'te liselerde- ki öğrenci sayısı 1.1 milyon iken bu sayı 1995yılında iki katına çıkmış ve 2.2 milyona ulaşmıştı. Bu gelişme- yebağlıolarak 1985-1995 yıllanara- sında 400 bin dolayında olan yükse- köğrenimdeki öğrenci sayısı 2000 yılında 930 bini aşmıştı. Eğitim Anlayışı da Sistemin Parçası Bu kadar çok gencin üniversite kapısına yığılması ve ancak küçük bir azınlığın bu sınavlan kazanabil- mesi, üniversiteye hazıhık kurslan- nın önemli bir sektör haline gelme- sine neden oldu. 2000-2001 döne- minde 600 bin kadar öğrencinin kurslara devam ettiği sanılıyor. Bu hazırlığın öğrenci başına bedeli ise 1 milyar lira civannda. Bu, bir yö- nüyle önemli bir mali külfetı berabe- rinde getirirken aynı zamanda bir ekonomik sektörün de oluşmasına yol açmıştı." Şenatalar, üniversiteye olan aşırı talebin, eğitim sisteminde birçok çarpıklığa neden olduğunun da altı- nı çiziyor. Son yıllarda siyasetçilerin de gayretiyle Türkiye'nin dört bir ya- nında henüz attyapısı hazır olmayan çok sayıda üniversite açıldı. Bu ünı- versıteler, öğretim elemanı ve mali kaynaklar açısından bir üniversite- nin asgari koşullanna sahip olmadık- lan halde eğitime başladılar. Örneğin 1979-80 öğretim yılında yükseköğretimde toplam öğretim elemanı sayısı 20.700 iken 1989-90 öğretim yılında 32.000'e, 1999-2000 yılında 65.200'e çıktı. Öğretim üyesi olarak adlandırılan profesör, doçent ve yardımcı doçentlerin sayısı ise 1999-2000 döneminde, bu sayının üçte biri civannda, yani 22.700'dü. Yine öğretim üyeleri arasındaki pro- fesör oranı da on yıl içinde yüzde 43'ten yüzde 37'ye indi. Türkiye'de yüksekokul sayısı ar- tarken devletin bu alana olan yatı- rımı hiçbir şekilde artmadı. Devlet eliyle yükseköğretime ayrılan pay gayri safi milli hasılaya oranla hiçbir zaman yüzde 1 'e ulaşamadı. Yani açıkçası hızla artan üniversite sa- yısına ve öğrenci sayısına karşın bu alana yapılan yatırımlar artma- dı. Türkiye eğitim alanında ciddi sorunlan birtürlü aşamadı. Son dö- nemde bilimsel araştırmaya ayn- lan payın da kaldırılmış olması, bu konuda devletin yaklaşımına iyi bir örnek oluşturuyor. • • • Alman konuşmacıları dinlerken iki ülke arasındaki eğitim olanaklarının ve daha da önemlisi, eğitim anlayı- şının ne kadar farklı olduğunu gör- dük. Almanya'da, vasıfsız lise öğren- cisi yetiştirip onlan üniversite kapıla- nna yığmak diye bir sistem yok. Öğ- renci, lise çağında, eğer üniversite- ye devam etmek niyetinde değilse veya bunu yapabilecek kapasitede değilse bir meslek lisesine yönlendi- riliyor ve bir meslek sahibi olması sağlanıyor. Almanya'da bütün temel meslek- ler okulda öğrenilip daha sonra işyer- lerinde stajlar yapılarak geliştiriliyor. örneğin kasaplık yapmaktan kalori- fer kullanmaya kadar her alanda cid- di bir eğitim veriliyor. Bu alanlarda eğitim yapmamış olanlar bu meslek- leri yapamıyorlar. Bizde neredeyse bütün önemli te- mel meslekler eğitimsiz insanların elindedir. Muslukçudan elektrikçiye, kaloriferciden inşaatçıya kadar bir- çok temel mesleği eğıtimi olmayan- lar yapıyorlar. Bu nedenle de dünya- nın en çirkin ve plansız binaları Tür- kiye'de ortaya çıkıyor. Öte yandan yüz binlerce gencimiz ise liselerde, hiçbir nitelik kazanmadığı ezberci bir eğitimden geçiriliyor. t • • • Geçenlerde bir 'Televole' progra- mında, yurtdışında doğup büyümüş gençlere Türkiye'nin yakın tarihine ilişkin sorular soruldu. Bizler için çok basit olan en temel tarihi gerçeklerı bu gençler bilmiyorlardı. Türkiye'de insanlar bu sahneleri seyrederken yürekleri burkuldu. Bu soruları, Tür- kiye'deki çocukları gözü kapalı ce- vaplarlardı. Ancak eğitim birtakım yakın tarih sorulannı ezberlemekle bitmiyor. Çocuklarımıza evrensel bir eğitim verebiliyor muyuz? Asıl sooın burada... Eğitim sistemindeki çarpıklık, ge- nel anlayışın bir parçası. Neresi doğ- ru ki eğitim doğru olsun...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle