Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2001 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Deliliktip liyatro
NEVVYORK-
Sevgili,
Broadvvayadını taşıyan cadde, dünya met-
ropolünün cetvelle çizilmişçesine düz olma-
yan ender sokaklanndan biridir. Gerçi, ben-
zerlerine, Wall Street'te de rastlanır ama, A-
da'yı boydan boya kat eden tek yol budur,
eğriliğinin nedeni de sonradan beyazadamın
yirmi küsur dolar ve birtakım incik boncuk
karşılığında satın aldıkları Manhattan'ın ilk
sahipleri Kızılderililerden kalma olmasıdır.
Ama Broadvvay denince akla, 42. Sokak ile
bu caddenin kesiştiği yerde ve dolaylannda
yoğunlaşan tiyatrolar gelir.
Yolum her New York'a düştüğünde bura-
da, hiç değilse bir müzikale olsun gitmeye ça-
lışırım.
Tiyatroda olsun, müzikalde olsun, sahne-
deki üstün performansın ardında nice özve-
ri, çaba vardır.
Ve her zaman düşünürüm, "bir insan ne-
den oyuncu olur" diye.
Sanatın her türüne kendini adamış, bu acı-
lı, sıkıntılı macerayı kendine yol edinmiş irv
sanlann, mantıklarını hiçbir zaman anladığı-
mı söyleyemem.
Insanoğlu, acaba ilk sanat adımını hangi
türle attı?
Resmin yazıdan önce var olduğunu biliyo-
ruz.
•••
Evet resim, insanoglu tarımı bulup yerleş-
meden önce, avcılık döneminde de vardı.
Pekiyi de, yaşam koşullarının çok güç ol-
duğu; herkesin var olabilmek için, mücade-
le etmesi, ava katılması gereken dönemde
nasıl oluyordu da içlerinden biri, karın doyur-
mayan bir lüks için mağarada kalıp duvaria-
ra resim çizme ayrıcalığına sahip olabiliyor-
du?
Avcı yaratıktan, sanatı koruyup geliştire-
cek bir mesen davranışı beklenemez değil
mi?
O zaman başka bir açıklama bulmamız ge-
rekiyor.
Belki de ilk ressam, bir eski avcıydı ki, sa-
katlanıp artık ava katılamaz hale gelmişti ve-
ya fiziki bir eksikliği dolayısıyla bunu yapamı-
yordu. O zaman o da yaşanan olaylan duvar-
lara çiziyordu.
Şimdi adını (zaten var mıydı ki?) bile bilme-
diğimiz halde kendisine çok şey borçlu oldu-
ğumuz bu uzak atamızın, avdan aldığı pay,
kendisi gibi iz bırakmayı becerememiş olan
yaman avcınınkinden çok daha azdı belki de
meğer ki, o ressam aynı zamanda büyücü,
kâhin gibi bir din adamı da ola...
Zaten ilk dansçıların ressamlardan da ön-
ce var olmaları, rakslannın da dinsel motifler
ile sevincin karışımı bir şeyler olması, doğa-
nın uyandığı bahar aylarında daha içkiyi bul-
mamış insanın bu yolla esrikliğe ulaşmış ol-
ması da düşünülebilir.
•••
Görüyorsun Sevgili, sanatçının neden bu
uğraşı seçtiğini düşünmeye başladığı zaman,
kolay kolay sonuca ulaşmak ne demek, ipin
ucu kaçıveriyor insanın elinden.
O kadar uzağa gitmeye gerek yok.
Sanatın yüceltildiği günümüzde bile insan-
ları bu yolu seçmeye iten ne ola ki?
"Şan, şöhret, para" deme. Çünkü onlan
hangi alanda olursa olsun, sanatçılann ancak
yüzde biri yakalayabiliyor.
Üstelik, bırak şan, şöhret veserveti, şu Bro-
advvay cangılında sahneye çıkmak olanağı-
nı yakalamak bHe, ancak azınlığın da azınlı-
ğına nasip olabiliyor.
Ayrıca, bir insanın kendini anlatmak için,
kendi kabuğundan çıkıp varolmayan birbaş-
kasının, sonra yine muhayyel olan daha baş-
kasının kalıbına girmesi, onun duygu ve dü-
şüncelerini kavrayıp yansıtmaya çalışmasın-
daki şizofrenik davranışın "normal" olduğu-
nu söyleyebilir misin?
Kısacası bir çılgınlıktır tiyatro.
' Broadvvay kaldırımlanndan dünyanın bütün
şahane çılgınlıklarına kucak dolusu sevgi ve
binlerceteşekkür...
28 Haziran'da alanlardalar
Doktorlardan 'Beyaz
Itiraz' eylemi
ANKARA (AA) -
Doktorlar, 28 Hazi-
ran"da tüm illerde özlük
hakları ve diğer sorun-
lanyla ilgili "Beyazİti-
raz" eylemi gerçekleş-
tirecekler. Tabip odala-
nna mensup doktorlar,
bölgelerindeki eylem-
den sonra 29 Hazi-
ran'da Ankara'ya gele-
rek. Başbakanlığa gide-
cekler.
Türk Tabipleri Birli-
ği'nce (TTB) 28 Hazi-
ran'da tüm illerde dü-
zenlenecek "Beyaz Iti-
raz" eyleminde doktor-
lar. üzerinde "Ülkemiz-
den. sağlığumzdan, öz-
lük haklannuzdan vaz-
geçmiyoruz" kelimele-
nnin ayn a>Ti yazıldığı
önlükJer giyecekler. İl-
lerde. sağlık hakkı te-
masını işleyen ve ülere
özgü bilgilerin, sorun-
lann aktanldığı ve pay-
laşıldığı masalar kuru-
larak, yerel etkinlikler
düzenlenecek. Tabip
Odalanna mensup dok-
torlar daha sonra 29
Haziran'da Ankara'ya
gelecekler ve Başba-
kanlığa giderek, özlük
haklan ve diğer sağlık
sorunlannı ilgililere ile-
tecekler.
TTB Merkez Konse-
yi de, eyleme kadar ge-
çen süre içinde gazete-
lere ilan verecek ve
doktorlara 28 Hazi-
ran'daki eylemde bir-
likte olma çağnsı yapa-
cak. Aynca, Merkez
Konseyi tarafından ha-
zırlanacak kart doktor-
lara dağıtılacak ve dok-
torlar bu kartlan imza-
layarak Başbakan'a,
doktor milletvekillerine
gönderecek.
Eski partililerin yer aldığı siyasi oluşum MHP'yi sert şekilde eleştirerek yeni bir siyasi anlayış istedi
MHP'de miılıalefet sertleştiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP içinde bir grup milletvekilının
MHP lideri Devlet Bahçeli ve parti
yönetimine karşı başlattığı muhale-
fet hareketinin ardından eski
MHP'lilerin yer aldığı bir grup da
yeni bir siyasi partı hazırlığı yapıyor.
" Yeniden Kuvayı Miltiyeye Çağn Ha-
reketi" adı verilen yeni siyasi oluşum
bir deklarasyon yayımlayarak siyasi
parti için ilk adımı attı. Cumhuriye-
tin tesislerinin eşe dosta peşkeş çekıl-
diği, milli iradenin yabancı merkez-
lere devredildiği vurgulanan dekla-
rasyonda. eski siyasi kurumlann
uzantısı ve taklidi olmayacak yeni bir
siyasi anlayışın zorunlu hale geldıği-
ne dikkat çekildi.
Bir grup milletvekillinin MHP
Bahçeli ve parti yönetimine karşı baş-
lattığı muhalefet hareketinin ardın-
dan eski MHP'lilerin yer aldığı "Ye-
ANAYASA DEĞtŞİKLİĞÎ
Oksüz: Bize
zehirlihap
yutturuyorlar
• Türkiye'nin deneme
tahtası olduğunu savunan
Ulaştırma Bakanı Öksüz'e
göre 'Türkiye'ye, Türkiye'de
ve bazı ülkelerde çeşitli
cilalanmış, dışı şekerlemelere
boyanmış zehirli haplar
yuttuTulmaya çalışıhyor."
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz,
TBMM Partilerarası Uzlaşma
Komisyonu'nun parti liderlerine
sunduğu anayasa değişikliği
paketindeki Kürtçe yasağını
kaldıran unsurlara tepki gösterdi.
Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe
olarak kalacağmı belirten Öksüz,
"Türkiye'ye şekerlemelere
boyanmış zehirli haplar
yutturulmaya çalışıhyor" dedi.
Ulaştırma Bakanı Öksüz, servis
araçlanyla taşuna yapan esnafın
Atatürk Kültür Merkezi alanında
düzenlediği kurultayda,
gazetecilerin sorulannı yanıtladı.
Oksüz, bir gazetecinın, "Türk
Telekom'a yeni yönetim kuruhınun
ne zaman atanacağma" ilişkin
sorusunu yanıtlarken yönetim
kurulunun yenilenmesinın
önümüzdeki günlerde olacağını,
bu konuda Hazine ile ortak
hareket ettiklerini ifade etti.
Resmi dil Türkçe kalacak
Öksüz, "anayasa değişikliği
konusunda MHP'nin, özellikle
Kürtçe konusunda çekinceleri
olduğunun" ifade edihnesi
üzerine, "Türldye'nin resmi dilinin
Türkçe olduğunu ve Türkçe
kalacâğmı" söyledi. Öksüz
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türldye'yi nereye götürmek
istiyorlar? Neden Baü ülkekrinde
ve ABD'de bunlar böyle yapümıyor
da Türkiye'de ve bazı ülkelerde
çeşitli cilalanmış, dışı şekerlemelere
boyanmış zehirli haplar
yutturulmaya çahşıtayor? Ben
onlara diyorum ki, 'Siz önce bir
deneyin bakalım, sizde iyi
oluyorsa biz de yapanz. Sizde
kötüyse, bizde bu kötüyü neden
denemek istiyorsunuz' Biz deneme
tahtası nuyız?"
• Bir grup milletvekilinin, Bahçeli ve parti yönetimine karşı başlattığı muhalefet
hareketinin ardından eski MHP'liler de Cumhuriyet'in tesislerinin eşe dosta peşkeş
çekildiği, milli iradenin yabancı merkezlere devredildiğini savundu.
niden Kuva>i Milliyeye Çağn Hareke-
ti" de, dün bir deklarasyon yayımla-
dı. Eski MHP Genel BaşkanYardım-
cısı Eyüp Aktepe'nin koordınasyo-
nunu yürüttüğü hareketin deklaras-
yonunda şu görüşlere yer verıldi:
• Türk milletı, imparatorluk son-
rası ulusal egemenliğe dayalı cumhu-
riyet rejimini benimseyerek demok-
rasi anlayışı içerisinde yeni Türkiye
Cumhuriyeti'nı kurmuşfur. Kurulan
cumhuriyet kısa zamanda mali den-
gelerini kaybetmiş. devlet felsesini
unutmuş, cumhuriyerin kuruluş ilke-
lerinden vazgeçilme noktasına gelin-
miştir. Sanayileşmesi duraklamış,
gelirdağılımı çarpıklaşmış. bölgeler
arası dengesizlik artmış, işsızlik. yol-
suzluk, aynmcılık. bölücülük, ba-
ğunlılık almış yürümüş, sonuç olarak
toplum kendı kendisini yöneteme-
yen, onurlu, şerefli ve dürüst yurtse-
verlerin sindirildiği ya da sindiği bir
toplum görüntüsüne bürünmüştür.
• Ülke sorunlannı çözmesi gere-
ken siyaset kurumu, çürümüş, siya-
seti ülke çıkarlan yerine rant ve çıkar
sağlama temelinde gören ikiyüzlü,
gü\enılmez, muhtevasız, demokra-
siyi benımsemeyen, kadrosu ile bu-
gün devlet ve millet varlığı ve ülke-
miz için baş tehdit haline gelmiştir.
• Ülke imkânlan ve cumhuriyetin
tesisleri, anayasa, yasa ve ahlak ku-
rallan çığnenerek eşe dosta peşkeş
çekılmekte, milletten hile ile elde
edilen milli irade yabancı merkezle-
re devredilmekte, açık mandacılık
savunması yapılmaktadır.
• Bu gerçekler, eski siyasi kurum-
lann uzantısı, parçası, benzeri, takli-
di olmayacak yeni bir siyasi anlayı-
şı, eskilerden ders alınarak, hatalar-
dan anndınlmış Türkiye Cumhuri-
yeti'nin kuruluş ilkelerinden ödün
vermeyen yeni bir hareket olarak ge-
liştirilmesini zorunlu kılıyor.
Kuvayı Milüye ruhu
• Yapılması gereken, gene tıpkı
Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gi-
bi topyekûn bir milli seferberlikten
geçmektedır. "Milleti, yine milletin
azim ve karan kurtaracaknr" düstu-
runa inanan tüm milli güçlenn, 'Ku-
vayı Milliyeei' bir ruh ve 'Müdafaa-i
Hukuk' cepheleşme anlayışı ile ken-
di istıkbaline ve yazgısına sahip çık-
ması kaçınılmazdır. Bu konuda ilk
ve öncelikli görev, kuşkusuz 'önce
vatan' dıyebilen Türk aydınlanna
düşmektedir.
• Bu hareketin programı, ulusal
bağımsızlık savaşımıza, Atatürk
devrimlerine ve bılgi çağının evren-
sel dinamiklerine uygun çoğulcu, ka-
tılımcı. özgürlükçü ve eşitlikçı çağ-
daş demokrasiyı temel alır. Bu prog-
ram; inanç ile laıkliğı, bırey ile top-
lumu uzlaştıran, devletler toplulu-
ğunda güçlü, vatandaşına karşı yol
gösteren Türkiye Cumhurıyeti Dev-
leti'ni yeniden oluşturmayı ve her
alanda bağımsızhğa kavuşturarak
dünya milletlercamiasının şeretli bir
üyesı yapmayı amaçlar.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİIV
CHPXİ MUSTAFA GAZALCI:
Meclis Tütün
Yasası'na dirensin
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)-CHP Par-
ti Meclisi (PM) üyesi
Mustafa Gazalcı. mil-
letvekillerinin Tütün
Yasa Tasansı'na diren-
meleri gerektiğini belir-
terek, "Yoksa yarm geç
olacak" dedi.
TEKEL'in
mutlaka özel-
leştirilmesi ge-
rekiyorsa, Tü-
tün üreticileri-
ne, işçilerine
ve halka veril-
mesi gerekti-
ğini kaydeden
Gazalcı, "Bu-
nunönerisiTü- Mustafa Gazalcı
tün Platformu tarafin-
dan yapüdL Türünün ye-
tiştiği yerlerde seçenekU
firün yetiştirme masah
tutmajacakör" dedi.
Gazalcı, IMF'nin ve-
receği borcun ikinci tak-
sidinin koşulu olarak
gündeme getirilen Tü-
tün Yasası'nm engellen-
mesinı istedi. Tütünün
600 bin üretici aile ile
birlikte 3.5 milyon insan
için "ekmek, aş" oldu-
ğunu anlatan Gazalcı,
40 bin TEKEL işçisi,
250 bin TEKEL ürünle-
rini dağıtan firma çalı-
şanı, 130binton
tünün ihraç e-
den rüccann gö-
z ardı kaydetti.
Tasarı ile
devlet hazinesi-
nin önemli bir
geliş kaynağı-
nın kurutuldu-
ğunu belirten
Gazalcı, "TE-
KEL'in valnızca 2000 >ı-
h kazancı 70 trihon lira-
dır. 500 bü\ük firma
içinde baştan 3,dür. TB-
MM'de görüşülen tasa-
n çıkarsa bunlar bite-
cektir. Tütün ürericisi,
işçisi işsiz kalacak" de-
ğerlendirmesini yaptı.
Yücelen, kimsenin talimatını yerine getirmek için gelmediğini söyledi:
Jandarmayı yasaklatnadıın
İçişleri Bakanı Yücelen, jandarma üzerinden
polemiğe izin vermejeceğini söyiedi.
tLHANTAŞÇI
ANKARA -İçişleri Baka-
nı Rüştü Kâzun Yücelen,
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz'la jandarma ara-
sında gerilime neden olan
'gestapo' tartışmasına deği-
nırken "Genel başkamm da-
hil kimsenin talimatuu gide-
rejim diye gelmedim. Gö-
rüntü bozukluğu var-
saorasıdüzcltiKr.
Amacun, ben-
den önceki ça-
hşmalan ileri
götürmek''
dedi. Kadro-
laşma yap-
madığını,
ancak "yol-
da giderken
değtşiklikle-
rin olacağuu" belirten Yü-
celen, jandarma üzerinden
polemiğe izin vermeyeceği-
ni, gerekirse açıklamayı
kendisinin yapacağını, an-
cak bunun "jandarmamn
konuşmasun yasaklama"
anlamına gehnediğini söy-
ledi.
Yücelen, gazetecilerle
dün polisevinde kahvaltıh
sohbet toplantısı düzenledi.
Kahvaltıya Emniyet Genel
Müdür Vekili Ertuğrul Ça-
kır, özel kalem müdürü Ay-
dın Erbul, basın müşaviri
İbrahim Saraçoğlu ve emir
subayı Jandarma Yarbay Er-
san Topaloğlu da katıldı.
Emniyet ve jandarmamn
yürüteceği operasyonlarda
katkısının, operasyonlan en-
gellemek isteyenleri berta-
raf etmek olacağını kayde-
den Yücelen, "Yoksa ope-
rasyonun başında ve sonun-
dakatkım olmaz. Filmlerde-
ki gibi hafıyelik yapmavaca-
ğım. Vazifelerini yapmalan
için önlerindeki engeli kaldı-
nnm. Arkadaşlan çabşma-
lanndan dola\i ödüHendiri-
rim. Ben operas\on amiri
değflim'' dedi.
Görûntfl bozukluğu
Jandarma Genel Komu-
tanlığı üzerinden polemik
yaptırmayacağını da anlatan
Yücelen, açıklamalan ken-
disinin yapmasımn, jandar-
manuı sözünü kesme anla-
mında olmadığım kaydetti.
Yücelen, "Haksızlık varsa
anında açıklama yapdacak.
Yapılan her işlem bakana
haber verildiginden biz açık-
lama yapacağız. \bksa jan-
darmamn konuşmasını ya-
saklama anlamında değil-
dir" dedi.
Gazetecilerin, Yılmaz'ın
"gestapo devteti" görüntüsü-
ne ılışkin değerlendirmele-
rinı anımsatarak "Bunu gi-
dermek için çahşmanız ola-
cak nu" sorusunu Yücelen,
"Genel başkanım dahil kim-
senin talimatını gidereyım
diye gelmedim. Görüntü bo-
zukluğu varsa orası düzelti-
lir. Amacım, benden önceki
çahşmalart ileri götürmek.
insan haklarından sorumlu
de\ let bakanhğı da yaptığım
için bunu biraz daha öne ge-
çirdim. Ancak benden önce
yapılmadı demiyorum" dı-
ve vamtladı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Yüz binlerce gencimiz üniversi-
telerde kendilerine bir yer bulabil-
mek amacryla sınava giriyor. 1 mil-
yonu aşkın öğrenci, yıllardır heye-
can ve korkuyla hazırlandığı bu sı-
navlarda başarı göstermeye çalı-
şacak. Sınava girenlerin ancak
yüzde 1'inden azı kendi istediği
dalda öğrenim görme olanağını el-
de edecek. Geri kalanlarının başa-
rılı olanlan ise kaderlerine ne düşer-
se ona razı olacaklar.
Türkiye'de gençler sınava girerken
bir grup eğitimci Almanya'nın Bonn
kentindeki Körber Vakfı'nda eğitim
üzerine tartışıyordu. Profesör Bur-
han Şenatalar, 'Türkiye'de Yükse-
köğretim' başlıklı tebliğinde şu nok-
talara dikkat çekti: "Türkiye'de talep
sürekli artıyor ve kapasite ise buna
cevap veremiyor. 1985'te liselerde-
ki öğrenci sayısı 1.1 milyon iken bu
sayı 1995yılında iki katına çıkmış ve
2.2 milyona ulaşmıştı. Bu gelişme-
yebağlıolarak 1985-1995 yıllanara-
sında 400 bin dolayında olan yükse-
köğrenimdeki öğrenci sayısı 2000
yılında 930 bini aşmıştı.
Eğitim Anlayışı da Sistemin Parçası
Bu kadar çok gencin üniversite
kapısına yığılması ve ancak küçük
bir azınlığın bu sınavlan kazanabil-
mesi, üniversiteye hazıhık kurslan-
nın önemli bir sektör haline gelme-
sine neden oldu. 2000-2001 döne-
minde 600 bin kadar öğrencinin
kurslara devam ettiği sanılıyor. Bu
hazırlığın öğrenci başına bedeli ise
1 milyar lira civannda. Bu, bir yö-
nüyle önemli bir mali külfetı berabe-
rinde getirirken aynı zamanda bir
ekonomik sektörün de oluşmasına
yol açmıştı."
Şenatalar, üniversiteye olan aşırı
talebin, eğitim sisteminde birçok
çarpıklığa neden olduğunun da altı-
nı çiziyor. Son yıllarda siyasetçilerin
de gayretiyle Türkiye'nin dört bir ya-
nında henüz attyapısı hazır olmayan
çok sayıda üniversite açıldı. Bu ünı-
versıteler, öğretim elemanı ve mali
kaynaklar açısından bir üniversite-
nin asgari koşullanna sahip olmadık-
lan halde eğitime başladılar.
Örneğin 1979-80 öğretim yılında
yükseköğretimde toplam öğretim
elemanı sayısı 20.700 iken 1989-90
öğretim yılında 32.000'e, 1999-2000
yılında 65.200'e çıktı. Öğretim üyesi
olarak adlandırılan profesör, doçent
ve yardımcı doçentlerin sayısı ise
1999-2000 döneminde, bu sayının
üçte biri civannda, yani 22.700'dü.
Yine öğretim üyeleri arasındaki pro-
fesör oranı da on yıl içinde yüzde
43'ten yüzde 37'ye indi.
Türkiye'de yüksekokul sayısı ar-
tarken devletin bu alana olan yatı-
rımı hiçbir şekilde artmadı. Devlet
eliyle yükseköğretime ayrılan pay
gayri safi milli hasılaya oranla hiçbir
zaman yüzde 1 'e ulaşamadı. Yani
açıkçası hızla artan üniversite sa-
yısına ve öğrenci sayısına karşın
bu alana yapılan yatırımlar artma-
dı. Türkiye eğitim alanında ciddi
sorunlan birtürlü aşamadı. Son dö-
nemde bilimsel araştırmaya ayn-
lan payın da kaldırılmış olması, bu
konuda devletin yaklaşımına iyi bir
örnek oluşturuyor.
• • •
Alman konuşmacıları dinlerken iki
ülke arasındaki eğitim olanaklarının
ve daha da önemlisi, eğitim anlayı-
şının ne kadar farklı olduğunu gör-
dük. Almanya'da, vasıfsız lise öğren-
cisi yetiştirip onlan üniversite kapıla-
nna yığmak diye bir sistem yok. Öğ-
renci, lise çağında, eğer üniversite-
ye devam etmek niyetinde değilse
veya bunu yapabilecek kapasitede
değilse bir meslek lisesine yönlendi-
riliyor ve bir meslek sahibi olması
sağlanıyor.
Almanya'da bütün temel meslek-
ler okulda öğrenilip daha sonra işyer-
lerinde stajlar yapılarak geliştiriliyor.
örneğin kasaplık yapmaktan kalori-
fer kullanmaya kadar her alanda cid-
di bir eğitim veriliyor. Bu alanlarda
eğitim yapmamış olanlar bu meslek-
leri yapamıyorlar.
Bizde neredeyse bütün önemli te-
mel meslekler eğitimsiz insanların
elindedir. Muslukçudan elektrikçiye,
kaloriferciden inşaatçıya kadar bir-
çok temel mesleği eğıtimi olmayan-
lar yapıyorlar. Bu nedenle de dünya-
nın en çirkin ve plansız binaları Tür-
kiye'de ortaya çıkıyor. Öte yandan
yüz binlerce gencimiz ise liselerde,
hiçbir nitelik kazanmadığı ezberci bir
eğitimden geçiriliyor. t
• • •
Geçenlerde bir 'Televole' progra-
mında, yurtdışında doğup büyümüş
gençlere Türkiye'nin yakın tarihine
ilişkin sorular soruldu. Bizler için çok
basit olan en temel tarihi gerçeklerı
bu gençler bilmiyorlardı. Türkiye'de
insanlar bu sahneleri seyrederken
yürekleri burkuldu. Bu soruları, Tür-
kiye'deki çocukları gözü kapalı ce-
vaplarlardı. Ancak eğitim birtakım
yakın tarih sorulannı ezberlemekle
bitmiyor. Çocuklarımıza evrensel bir
eğitim verebiliyor muyuz? Asıl sooın
burada...
Eğitim sistemindeki çarpıklık, ge-
nel anlayışın bir parçası. Neresi doğ-
ru ki eğitim doğru olsun...