23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 HAZİRAN 2001 PERŞEMBE • • • • CUMHURÎYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada salverme (af) yasası siyasal yasağını kaldırdı. Acaba? Gerçekten Recep Tayyip Bey'in siyasal yasağı tarihe karıştı mı? Bu sav ortaya atıldığından beri herhangi bir hu- kuk kuaımundan ya da bir devlet kuruluşundan, ör- neğin Adalet Bakanlığı gibi bu konuları irdeleyen bakanlıktan Erdoğan'ın savını doğrulayıcı bir açık- lama kamuoyuna yansımadı. Sadece Erdoğan'ın savı var orta yerde. Bu savı Recep Tayyip Bey, o denli inançla söylüyor ki -her- halde- kimi yerferden aldığı bilgilere dayanıyor, bu nedenle kimse karşı çıkamıyor. Ne ki Erdoğan'ın savı üstelik bugünlerde doğru- lanması veya yalanlanması zorunlu bir sav! Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi'ni kapatma davasını görüşmeye başladığından beri; Erdoğan ve onunla biriikte hareket edenlerin geleceği hemen her kesimde önemle üzerinde durulan bir konu, bir sorun. Erdoğan'ı rejim açısından Necmettin Erba- kan'dan daha tehlikeli gören kesimlerle Erdemliler Hareketi bir partiye dönüşürse siyasal yaşamımız- da olabilecekleri hesaplayanlar çeşitli varsayımlar öne sürüyor. Ama bütün varsayımlar yüksek mahkemenin FP'yi kapatmasına veya kapatmamasına göre te- raziye vuruluyor. Kapatılırsa parti; Erdemliler Hareketi'nin partiye dönüşeceğine olasılık tanıyanların yüzdesi yük- sek... FP ya kapatılmazsa? O zaman Erdoğan'ın hareket biçimini kesin göz- le kestirenlere fazla rastlanmıyor. Ya FP içinde Erdemliler Hareketi, Yenilikçiler adıy- la sürdürülerek partide dizginler ele geçirilecek ya da... Necmettin Erbakan karşısında meşru plat- formlarda olası hezimet, partiden kopmalarına yol açacak. Bütün bu olasılıklar Recep Tayyip Erdoğan adı et- rafında daha önceden kesinleşen bir yargının bir kez daha oluşmasına yol açıyor: Recep Tayyip Erdoğan, siyasal Islam rotasında, ama her ne biçimde olursa olsun; ister yeni bir par- tide, isterse FP içinde mutlaka lider olmaktan baş- ka hiçbir yol yöntem düşünmüyor, düşünemiyor. Soracak olursanız "bir dava adamı savında" Er- doğan. Bugünkü ve yarınki hareketlerinde kişisel- lik olmadığını ve bulunamayacağını söyleyeceğin- den kuşkunuz olmasın. Oylan bölmek de bir görev Doğrusu kimi kamuoyu araştırmaları da önderlik dürtüsüyle davranan Erdoğan'a hak veriyor. Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin (ANAR) 3 Haziran'da yayımladığı kamuoyu araştırma so- nuçlannda FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın ba- şan ölçeğine değinen sonuçlar var. Ankete katılanların yüzde 21 'i Kutan'ı "başansız" diye nitelerken yüzde 60.2'si "çokbaşansız" bulu- yor. Toplam: Yüzde 81.2! Bu sonuç, Erdoğan'ı elbette FP içinde veya dı- şında bir siyasal hareketin önderi olmaya cesaret- lendiriyor. Üstelik sadece ANAR'ın araştırması değil, baş- ka araştırma kuruluşlannın açıkladığı sonuçlar da hemen hemen aynı sonuçlan veoyor. - • - Yüzde 48 çoğunluk hem sağda hem solda yeni partiye gereksinildiğini öne sürerken (yüzde 29.6) Türkiye'yi düzlüğe çıkaracak partinin Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde kurulmasını istiyor. Bu saptama yüzde 10 farkla Kemal Derviş'in önünde. Sağın liderliği de Erdoğan'a layık görülü- yor. Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar; Recep Tayyip Erdoğan'ın yazgısında büyük bir değişiklik yaratacak mı acaba? Fazilet'in ya içinde ya dışında... Erdoğan, bir "o- lay". Rejimsel açıdan Türkiye'ye yapacağı hizmet ise: Siyasal Islam odağında toplanmış görünen oy- lan bölmek olacak! Profesyonel orduya doğru ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Profes- yonel orduya geçişin ilk adımı sayılan TSK'de sözleşmeli subay ve ast- subay istihdam edilme- sine ılişkin yasa tasan- sı, TBMM'de kabul edildı. Yasa, TSK'de gerek- sinira duyulan sınıflar- da teğmenden yüzbaşı rütbesine kadar sözleş- meli >ubay, çavuştan kı- dernlı üstçavuş rütbesi- ne kadar sözleşmeli ast- suba) istihdam edilme- sini öngörüyor. Buna göre. en az 4 yıllık fa- külte >a da yüksekokul mezuılanndan 27. li- sansüstü eğitimini ta- mamiamış olanlardan ise 32 yaşından büyük olrnj.anlar, diğer ko- şulkrda uygun olduğu takdnle sözleşmeli su- bay clarak; en az lise \e\i iengi okul mezu- nu. \t 24 yaşından bü- yÜLkcimayanlar da söz- leşmeli astsubay olarak iîtiicam edilebilecek. lstikamla ilgili düzen- lernûr, yasanın yürür- Vxği şirmesini izleyen 6 a> i;ınde Milli Savun- ma Bıkanhğı ve îçişle- n Bikanlığı'nca ortak- laşackanlacak bir yö- nestaHıkte gösterile- ce3c \skeri okullar ve TSK':en ilişkisi kesi- lenl;: sözleşmeli ola- rdk ıjıamayacak. An- caik skeri öğrencilik- terundi isteğiyle ayrı- lamkıJe askerliğini ye- dek subay veya kısa dö- nem erbaş olarak ya- panlardan terhis olan- lar, sözleşmeli subay olabilecek. Askeri yar- gıç sınıfına sözleşmeli subay statüsünde perso- nel ahnamayacak. Sözleşmeli subay adayları, yapılacak ön sözleşmeden sonra eği- time alınacaklar, eği- timden sonra gereksini- me göre düzenlenecek meslekiçi eğitimlere ve uzmanlık kurslarına gönderilebilecekler. Eğitimi başanyla ta- mamlayanlar, ilgiii yö- netmelikteki şartlan da taşıyorlarsa kendileri ile sözleşme yapılacak ve teğmen rütbesi verile- cek. Sözleşmeler, süre sona ermeden tek taraf- lı olarak feshedileme- yecek. Yasa uyannca istih- dam edilen subay ve astsubaylar. emsali rüt- be ve derecedeki mu- vazzaf subay ve astsu- baylar hakkında uygu- lanan aylık, tazminat, yan ödeme ve diğer ma- îi ve sosyal haklardan yararlanacaklar. Söz- leşmeli subay ve astsu- baylar, istedikleri tak- dirde muvazzaf subay- lığa geçebilecekler. Her sözleşme süresinin so- na ermesinden üç ay önce, taraflar sözleşme- yi yenileyeceklerine da- ir bildirimde bulunmaz- larsa sözleşme kendili- ğinden sona erecek. Balistik fıize kriziOSMANÇUTSAY Belçika'nın başkenti Brük- sel'de yapılan NATO devlet ve hükümetbaşkanlan doruğu, fuze savunma sistemi konusunda ABD ile Avrupa arastndaki görüş aynlıkJannı su yüzüne çıkardı. ABD Başkanı GeorgeBush, ilk kez katıldığı NATO doruğunda, NATO üyesi ülkelerin liderlerine "İrtifakın güçlendirilmesi ve yeni tehditlere hazıriıkh olunması" çağnsında bulundu. Bush, zirve- de yaptığı konuşmada doğrudan ruze kalkanına değinmedi, ancak " İttifakımiM güçiendirmeii,güçle- rimizi modernize ermeli ve yeni fehditierc karşı hazırlıkh ofanab- yız" dedi. 18 NATO üyesi ülke li- derine hitap eden Bush. "Rusya veUkrayna'nın da aralannda bu- lunduğu ortaklanmızla işbiıüğini genişletmeliyiz" dıye konuştu. NATO'nun Avrupalı müttefik- leri, Kuzey Kore, Irak gibi ülke- lerden gelebilecek tehditlerin bo- yutu konusunda ABD yönetimin- den farklı düşünüyor. Avrupa ül- keleri, Bush'un füze kalkanı planlannın antibalistik fuzelerin sınırlandınlmasını öngören 1972 tarihli ABM Anlaşması'na zarar vermesinden de endişe ediyor. Bu konudaki kaygılan NATO toplantısında dile getiren ilk lide- rin Fransa Cumhurbaşkanı Jac- ques Cbirac olduğu bildirildi. Chirac, zirvede yaptığı konuşma- da "stratejik dengelerin korun- ması" çağnsında bulundu ve ABM anlaşmasının da bu denge- nin "temel direği'* olduğunu söy- ledi. ABD'nin fûze kalkanı projesi- ne kapıyı tamamen kapamayan Chirac, "Fransa'nın bu konuda- Idtartışmakrakatılmayahazırot- duğunu" belırtti. ABM anlaşma- sının yerine başka bir düzerüeme getirilecekse, bunun uluslararası istikran sağlayacak maddeler içermesi gerektiğini vurgulayan Franstz lider, nükleer silahlann yaygınlaştınlmasına karşı verilen mücadelenın canlandınlması çağnsında bulundu. Fransa'nın nükJeer caydıncılıktan yana ol- duğunu kaydeden Chirac, NATO ittifakının "AÜantikötesidajanış- manuı doğal ve zorunlu çerçewa oiduğunu" belirtti. Avnıpa'nın savunmasının NATO'yla uyum içinde geliştirileceğini söyleyen Chirac, "Savunma Avrupası, Av- rupaülar için zoruniuhık, NATO için kozdur" ıfadesıni kullandı. Bush, Brüksel'e hareketinden önce Madrid'de yaptığı açıklama- da, ABM anlaşmasının artık an- lamının kalmadığını ve bu görü- şünü Rusya Devlet Başkanı Vb- dimir Putin'e, yapacaklan zirve- de anlatacağını açıklamıştı. Moskova, Bush'un bu açıkla- masına tepki gösterdi. Adı açık- lanmayan bir hükümet kaynağı, lnterfaks'a yaptığı açıklamada, ABM anlaşmasının 1972'de im- zalandığı biçimiyle kalmadığını, daha sonraki yıllarda "geiiştiğini, büyüdüğünü ve daha modern bir haîe getirildiğuıi" belirterek "Bu anlaşmamneskküği, işlevierini yi- tirdiği söyienemez" dedi. Yetkili, Rusya'nın, anlaşmanın konınma- sı gerektiği yönündeki tutumunu sürdüreceğini belirterek "ABD tarafi, stratejik süahlaıiaflgiliola- rak son dönemlerde kendüeriyle yapüğınuz ikili temaslar sırasın- da, ABM'nin neden gözden geçi- rflmesi gerektiği, neden adkn gk>- bal füze savunma sistemi kurul- ması gerektiği gibi sorulannuza sağlam tek bir yanıt bile vereme- di" görüşünü savundu. Bazı ülkelerin ABD'nin gü- venliğini tehdit ettiği gibi gerek- çelerin "ikna edici olmaktan uzak" bulunduğunu belirten yet- kili, "ABD dünyanın en güvenli ülkesi, suurlannın hiçbir yanın- dan tehdit aranda değjl" dedi. Makedonya NATO üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlan zirvesinde Balkanlar'daki gelişmeler de gündeme geldi. Fransa Cumhur- başkanı Chirac, zirvede yaptığı konuşmada, Makedonya'daki şiddet olaylanna son verilmesi için hiçbir önlemin göz ardı edil- memesi çağnsında bulundu. Chi- rac, "Tüm bölgenin istikrannı tehükeye atacak yeni bir şiddet ve hoşgörüsûzlûk dalgasının yayü- masını kabul etmeveceğimizi açıkça göstermeByiz" dedi. NA- TO Genel Sekreteri George Ro- bertson da Arnavut militanlann 4 aydır süren şiddet olaylanna son verme yollannı görüşmek üzere Makedonya'ya gidecek. Bush'u protesto Bush, Brüksel'de de Greenpe- ace üyelerininzincirli protestola- nyla karşılaştı. Göstericiler ken- dilerini Bush'un NATO zirvesi için geldiği askeri havaalanının yan girişine zincirlediler. ABD li- derini taşıyan konvoyun kullandı- ğı ana girişten 1 km. kadar uzak- ta eylemi gerçekleştiren gösteri- cilerin yansı gözaltına alındı. Bir Greenpeace yetkilisi, amaçlannın ABD Başkanı'nı durdurmak değil, küresel ısınma ve fuze savunma sistemi konula- nndaki politikalanna yönelik protestolannı duyurmak olduğu- nu açıkladı ve bu eylemin Bush'un "hoş gelmediğini göste- ren sembolik bir e>lem" olduğu- nu söyledi. Zincirleme eyleminin yanı sıra Bush'un geldiği binanın girişinin 100 metre uzağında, polis barika- tının arkasında da 300 kişinin ka- tıldığı bir protesto gösterisi ya- pıldı. Bush ve delegasyonu geldi- ğinde ıslık çalarak sloganlar atan göstericilerin, "tklimi koru, yü- dız savaşlannı durdur". "Olüm cezası cinayettir" yazılı pankart- lar taşıdıklan gözlendi. Bush'un yann gideceği Polon- ya'nın başkenti Varşova'da da gösterilerle karşılanması bekJe- niyor. Polonyalı solcu, çevreci ve küreselleşme karşıtı gruplann oluşturduğu "Bush Karşıtı Komi- te" adına açıklama yapan bir yet- kili, amaçlannın "ABD'nin Kyo- to Protokolü'nü reddetmesini, Bush'un seçim kampanyasını fi- nanse eden çokuluslu büyük şir- kederin gücünü ve füze savunma sistemi planlannı protestoetmek" olduğunu belirtti. Komite, Bush'un ABD'nin Avrupa ile ilişkileri konusunda konuşma ya- pacağı Varşova Üniversitesi dı- şında ve Polonya Devlet Başkanı Aleksander Kwasniewski ile ak- şam yemeğı yiyeceğı başkanlık sarayının önünde gösteriler yap- mayı planladıklannı açıkladı. Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen NATO doruğuna 18 üye ülkenin devlet ve hükümet başkanlan kaükü.(Fotoğraf: REUTERS) Ecevit: AGSK konusunda baskı olnıadı • Baştarafı 1. Sayfada rinT de kutladı. "İtti- fak'ın geçenyıllarda Bal- kanlar'da kaydettiği ba- şanlara rağmen bu böl- gedeki yem risk ve teh- ditlerin görmczden geh- nemeyeceği w üzerinde duran Ecevit, "Bosna'da Sup ve Hırvat aşuı un- surlannın yarattığı şid- det olaylarmdan ciddi endişe duymaktayız. Bu olaylar, banşı koruma gücü SFOR'un önemini ve ülkelerirnizin banş >« istikrara yöneük taah- hütlerinin önemini bir kez daha ortaya koymuş- tur. Tüm halklann banş içinde bir arada yaşama- smı temin edecek güven- li bir ortamın acilen tesis edibnesi gerekmektedir" dedi. Başbakan Ecevit, NA- TO'nun ve diğer ulusla- rarası örgütlerin, Güney- doğu Avnrpa'daki sorun- lara kalıcı çözüm arayı- şında, bölge ülkelerinin deneyim ve potansiye- lınden daha fazla yarar- lanmalan gereğini kay- detti. Ecevit, konuşmasının son bölümünde AGSP konusu üzerinde durarak "Türkiye, bu girişimi başlangıcından bu yana desteklemiştir. Ancak NATO'nun Avrupa gü- v^nükveistikranmnsür- dürülmesindekiöncüro- lüne zarar verümemesi veAvrupa kıtasmda yeni böhlnmeçizgileri yaranl- maması gereğine inanı- yonız. Bu bağlamdaki çabalann, Avrupa yete- neklerinin geüştirilmesi- ne yönelik somut adım- larla desteklenmesi önemtaşımaktadır. VVas- hington zirvesinde kuru- lan, IVATO ile AB arasın- daki etkin. sağlam ve karşüıklı \arann sağlan- masma yönelik yaklaşım tnuhafaza edihnelidir. Türkiye,kaohm konusu- na, tüm müttefîklerin meşru güvenük endişele- rine yanıt verebüecek, tatmin edici bir çözüm getirUmesineetkin bir bi- çimde katkıda buhınma- yaha2ir\«isteklidir" di- ye konuştu. Başbakan Ecevit, NA- TO Zirvesi sonunda dü- zenlediği basın toplantı- sında, ABD Başkanı Bush ve Ingiltere Başba- kanı Blair'in birlikte ya- nına geldiklerini ve Av- rupa Güvenlik ve Sa- vunma Kimliği (AGSK) konusunda soruna çö- züm bulunması beklen- tilerini dile getirdikleri- ni bildirdi. Verdiği yanıt- ta, Türkiye'nin güvenli- ğinin söz konusu oldu- ğunu belirttiğini anlatan Ecevit, "Türkiye'nin en kritik bölgede bulundu- ğunu hanrlattun ve Türkiye eıi çok silalı alan ülkeler arasmda Haber Merkezi - Stockholm Uluslararası Banş Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRJ) 2001 yılı raporunda. en çok silah sa- tın alan ülke sıralamasmda Türkiye dördüncü sırada yer aldı. SIPRJ, geçen yıl dünyada 25 önemli çatışma çıktığını bil- dirdi. SIPRI'nin dün yayımlanan 2001 raporunda. çatışmalann büyük bölümünün Afrika ve Asya'da çıktığı ve devletlerin karşı karşıya geldiği iki önemli çatışmanın, Eritre-Etiyopya ve Hindistan-Keşmir çatışmalan olduğu belirtildi. Önceki yıl 27 çatışma yaşandığı kaydedilen raporda, en az bin kişinin ölü- müne yol açan. 2 ya da daha çok grup arasındaki silahlı çatışma- lar "önemli çaoşma" olarak ni- telendiriliyor. Çatışmalann bü- yük bölümünün en az 7 yıldır sürdüğü belirtilen raporda, "Ba- zı tarihi değeıiendirinelerin ak- sine, son zamanlarda çözüme ulaşılan çatışmalann, bir tarafin zaferiyle değil, görüşmelerle so- nuçlandığı görülüyor" denildi. Rapora göre, devam eden çatış- malann ortak noktalan, mülte- ci göçü, silah kaçakçıhğı, doğal kaynaklar, isyancılann ve hü- kümet güçlerinin sınırlara uy- maması. Çatışmalara kanşan taraf ve hükümetlerin benzin, altın ve diğer değerli madenler- le kahve ve uyuştunıcu kaçak- çılığından gelir elde ettikJeri kaydedilen raporda, "Bu geür- ler, onlara çatışmalara devam et- mek için neden oluşturuyor ve maddi inıkân sağhyor" denildi. Isveçlı enstitünün askeri har- camalar ve silahlanmayla ilgili tespitleri ise şöyle: • Dünya askeri harcamalan 1998'den sonra yeniden arttı. • En büyük askeri harcama Afrika ve Güney Asya'da yapı- lıyor. Üretim artışı ise en çok Rusya ve Amerika'da. • 1996'yla 2000 yıllan ara- sında en çok silah alan ülkeler Israil, Hindistan, Pakistan ve Türkiye olarak sıralandı. SIPRI raporunda 21. yüzyı- lın ana kurallannrn da demok- rasi, insan haklan ve ulusal azınlıkların haklannın korun- ması olduğu vurgulandı. Belçika basıni: Bush, Ankara y ya destekverdi BRCKSEL (AA) - Belçika haber ajansı Belga, BrüksePde yapılan NA- TO zirvestne ilişkin bir haberinde, ABD Başkanı George W Bush'un, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kim- liği (AGSK) konusunda Türkiye'ye destek verdiğini bildirdi. Türkiye'nin AGSKkonusunda vetosunu zirve sı- rasında kaldırmadığınıbelirterek ha- bere başlayan ajans, "Üstelik Türld- ye,AGSK karar mckanizmasınaka- tiüm talebi konusunda ABD Başkanı Bush'un desteğinisağladı" ıfadeleri- ne yer verdi. Belga'nın haberinde, Bush'unzirve sırasında devlet ve hü- kümet başkanlan huzurunda yaptığı konuşmada, "AGSK'nin dışlayıcı oi- mamast" gereği üzerinde durduğu, bu şekilde, AB üyesi olmayan 6 Av- rupalı NATO müttefikinin (Türkiye, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuri- yeti, Izlanda, Norveç) katılımrna des- tek verildiği belirtildi. Haberde, Bel- çikah diplomatlann, "Kısa vadede çözüm gözükmediğine göre, Türk probtemi AB dönetn başkanı olacak Belçika'nm işini zorlaştracak" dedikleri belirtiJdi. AGSKsorununun bizim açunızdan son derece önerrüi olduğunu söyle- dim" dedi. AGSK konu- sunda Türkiye'nin hak- lılığının artık, açıkça ifa- de edilmese de belirlen- diğini kaydeden Ecevit, bir soru üzerine, "Za- man Kmiti koymadılar ve baskı ortamı da yoktu" dedi. Ecevit, bir başka soruyu yanıtlarken "Başkan Bush'un sa- vunma alarunda ve eko- nomik konularda, her konuda destek ve yar- dımcı olma isteğini gös- tenöğinir> söyledi ve "Herhangi bir aynnüya girihnediğıni'' ifade etti. Başbakan Ecevit, "Türİdye'yi sıcakgünler beldiyor mu" şeklindeki iç politika ağırlıklı bir soruya özetle şu yanıtı verdi: "Ashnda siyasetin ah- şılmış polemikleri dışın- da bir sorun yoktur. l ç- lü koaüsyon hükümeti bütün tedbirleri ahyor. Tartışmalan bir kriz be- lirtisi olarak görmemek gerekir. Demokrasi orta- nunda enine boyuna tar- nşmak doğaldır. 'Bir po- litikacı şunu söyledi, bir bakan bunu söyledi' di- ye sorunlançokçetinmiş gibi göstermek gerekstz. Ashnda kriz falan yok. Haziran sonuna kadar zaten gerekli yasalann hepsi Meclis'ten geçecek ve yürüriüğe gjrecek." Ecevit, dün akşam Brüksel'den yurda dön- dü. Toplantıda günde- min tamamıyla Make- donya sorununa indir- gendiğini anlatan Baş- bakan Ecevit, "Çünkü Makedonya sorunu, önümüzdeki dönemde Türkiye'vi ve bütün dünyayı büjük ölçüde il- gilendirecek çok olum- suz gelişmelere yol açabi- lecek olasıhklaıia dolu" diye konuştu. G U N D E M ML-STAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada me sürecine girdi. IMF, bundan böyle mali bakım- dan zor duruma düşmüş-düşürü/müş ülkelerde önce kendi istemleri doğrultusunda reform yaptı- racak, sonra para verecek. Bunun uygun olup olmadığını da Türkiye üzerin- de deneyecek. Anlaşılıyor ki görünür gelecekte "a- day ülke* ile "deney ülke" arasmda gidip gelece- ğiz. 2- IMF'ye mayıs ayında pek çok ayrıntıyı içeren uzun bir iyi niyet mektubu gönderdik. Bunun IMF üst yönetimince onaylanmasından sonra dilim di- lim paralar gelecek beklentisi içine girdik. IMF her dilim öncesi Türkiye'ye gelecek, yapılmış işleri kontrol edecek, buna göre dilimin serbest bırakı- lıp bırakılmamasına karar verecek. Buna ek yapıldı: Her dilim öncesi yeni ek iyi niyet mektubu veri- lecek. Bu da Türkiye tipi bir model: Mektuplu ekonomi! 3- IMF Türkiye Masası'nın yeni şefi Juha Kah- konen'in yurtdışına çıkış sırasında yaptığı açıkla- malardan çıkan bir sonuç da şuydu: Mevcut reform zoriamalarına yolda yeni ekler gelebilir! Örneğin, krize girdikten hemen sonra gerek IMF gerekse Dünya Bankası ile kurulan temaslarda ol- mayan bazı dayatmalann, haziran başında günde- me geldiğini görüyoruz. Yeni bir tahkim yasası, Emlak Bankası'nın kapatılması istemi bunun iki somut örneği. Sonbaharda, yeni dilimler gündeme geldiğinde nelerin isteneceğini şimdiden öngörmek zor. 4- Bir noktaya daha dikkat çekelim; basit gibi gö- rünebilir ama, IMF Türkiye temsilcileri basın top- lantılannı eşiti bir Türk yönetici ile yapardı. Kahko- nen'le bunun da aşıldığını, Türk temsilcinin sade- ce çeviri yaptığını görüyoruz. Devletin ekonomideki rolü Ikinci bölümü, IMF yaptınmlarının ruhunda yer alan, "devlete ait tüm kurumlann bir an önce el- den çıkanlması" boyutuna ayıralım. Bugün için çağdaş olmak, çağı yakalamak, uy- gar dünyaya ayak uydurmak, özelleştirmeci ol- maktan geçiyor! öze\ sektörün başanlı olması, üretime dönük yü- zünün güçlü olması, araştırma-geliştinmeye de ağırlık vererek yeni ürünler ortaya koyması, sağ- duyulu her kesimin istemidir. Bu başka, "Devletin elinde hiçbir şey kalmamalı", "Ne pahasına olur- sa olsun özelleşrneli" demek başka... Bir soru: Türkiye'de herşeyin özelleşmesini isteyen ülke- lerin ekonomisinde devletin yeri ne? OECD'nin 'analitikdatabank' verilerine dayana- rak belli başlı ülkelerdeki oranlan aktarahm: Isveç yüzde 58, Fransa 53, Almanya 53, Belçi- ka 50, Isviçre 49.5, Italya 48.5, Hollanda 47, Nor- veç 47, Kanada 41, Ingiltere 41, Japonya 39, ABD 32. Türkiye'deki rakamsa şu: Yüzde 24. Gelişmiş ülkelerin pazar-piyasa yapıcısı IMF'nin reform olarak dayattıklanyla yukandaki rakamlar örtüşmüyor. -• * Türkiye bunu sorgulamak yerine, uzağına ko- nan zor balığa ulaşabilmek için her türlü zorbalığa evet diyen bir ülke olarâk ilginç deney sonuçlan veriyor! ankcum@ttnetnet.tr Kıvrıkoğlu: Irtica sinmiştir B Baştarafı 1. Sayfada kök, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ergin Celasin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral tUıami ErdiL Jandarma Genel Ko- mutanı Orgeneral Ay- taç Yahnan. Ege Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek Komutanı Orgeneral Tamer Ak- baş da bulundu. Kıvnkoğlu, vilayeti ziyaretinde, gazetecile- rin sorulannı yanıtladı. Orgeneral Kıvnkoğlu, "Irtica tebJikesi kalkö mı" yönündeki bir soru üzerine. "Bunu 4 Eylül 1999 tarihli gazetelere bakıldığında gündeme getirdiğimiz ve dikkat çekdğhniz görülecektir. O günden beri Türkiye olarak, TSK olarak bu- nun mücadelesini veri- yoruz. Bunu daha önce de açıkça ifade errim; Türkiye'de irtica, ba- karsnuz bir gün yok gi- bi görünür, ertesi gün ortayaçıkar. Yokgjbigö- rünmesine rağmen >t>k demek mümkün değü- dir, sinmiştir, kendini gizlryordur. Fu^atını bu- lursa ortaya çıkmakiste- yecektir. Ortaya çıkbğı takdirde de daima ona karşı tedbir alacak, Ata- türkçü, laik kişiler ve kurumlar her zaman bu görevi yapma>a hazır- dır. Tehlike tamamen geçmiştir gibi bir şeyi söylemek mümkün de- ğUdir" dedi. AGSK değeriendirmesi Türkiye'nin Kore, Somali, Bosna, Arna- voıtluk ve Kosova'da ba- nşı sağladığını belirten Kıvnkoğlu şunlan söy- ledi: "Irak-Kuveyt sının. El HaliL, Gürcistan, Do- ğu Tunor'da da Türki- ye'nin müşahidi veya gözlemcisi bulunmakta- dır. Türkhe, banşa kat- kısını tüm dünyaya gös- termiştir. Tüm dünya, bunu gözleriyle görmek- tedir. Başka türlü düşü- nenlerolabiUrama Tür- kiye bunu devam etrir- me azmindedir. Türid- ye,pekçokAvrupa ülke- sinden daha fazla Avru- pa'yı hak etmiştir. Os- manü'dan bu yana 650 >Tİdu- Avrupa'mn yeni şekil almasına büyük katkılar sağlamıştır. Türidye, 1952 yıhndan beri NATO'nun üyesi- dir.AvTupa'nın güvenU- ği ve savunmasına bir- çok ülkeden daha fazla katkı koyınuştur. Açıkça söylejeriler olmasa bile, vicdanlanyla baş başa kaknklan zaman Türki- ye'nin bu davranışlannı takdir edecekierine ina- nıyorum." Kıvrıkoğlu. Türki- ye'nin çıkarlan ve gü- venliği konusunda ge- rekli mücadeleyi yapa- cak anlayışın bulundu- ğunu da kaydetti. Kıvnkoğlu, 9. Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirerın Türkiye'nin gidişatıyla ilgili olarak ümitsızlığinı yansıtan demeçlerinin basında yer almasıyla ilgili ola- rak da "Ülkeler ve in- sanlar ümitlerini kay- bederierse, başanya u- laşmalan. başarıvı ya- kalamalan mümkün değüdir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle