Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 HAZİRAN 2001 PERŞEMBE • • • • CUMHURÎYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
salverme (af) yasası siyasal yasağını kaldırdı.
Acaba? Gerçekten Recep Tayyip Bey'in siyasal
yasağı tarihe karıştı mı?
Bu sav ortaya atıldığından beri herhangi bir hu-
kuk kuaımundan ya da bir devlet kuruluşundan, ör-
neğin Adalet Bakanlığı gibi bu konuları irdeleyen
bakanlıktan Erdoğan'ın savını doğrulayıcı bir açık-
lama kamuoyuna yansımadı.
Sadece Erdoğan'ın savı var orta yerde. Bu savı
Recep Tayyip Bey, o denli inançla söylüyor ki -her-
halde- kimi yerferden aldığı bilgilere dayanıyor, bu
nedenle kimse karşı çıkamıyor.
Ne ki Erdoğan'ın savı üstelik bugünlerde doğru-
lanması veya yalanlanması zorunlu bir sav!
Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi'ni kapatma
davasını görüşmeye başladığından beri; Erdoğan
ve onunla biriikte hareket edenlerin geleceği hemen
her kesimde önemle üzerinde durulan bir konu, bir
sorun.
Erdoğan'ı rejim açısından Necmettin Erba-
kan'dan daha tehlikeli gören kesimlerle Erdemliler
Hareketi bir partiye dönüşürse siyasal yaşamımız-
da olabilecekleri hesaplayanlar çeşitli varsayımlar
öne sürüyor.
Ama bütün varsayımlar yüksek mahkemenin
FP'yi kapatmasına veya kapatmamasına göre te-
raziye vuruluyor.
Kapatılırsa parti; Erdemliler Hareketi'nin partiye
dönüşeceğine olasılık tanıyanların yüzdesi yük-
sek... FP ya kapatılmazsa?
O zaman Erdoğan'ın hareket biçimini kesin göz-
le kestirenlere fazla rastlanmıyor.
Ya FP içinde Erdemliler Hareketi, Yenilikçiler adıy-
la sürdürülerek partide dizginler ele geçirilecek ya
da... Necmettin Erbakan karşısında meşru plat-
formlarda olası hezimet, partiden kopmalarına yol
açacak.
Bütün bu olasılıklar Recep Tayyip Erdoğan adı et-
rafında daha önceden kesinleşen bir yargının bir
kez daha oluşmasına yol açıyor:
Recep Tayyip Erdoğan, siyasal Islam rotasında,
ama her ne biçimde olursa olsun; ister yeni bir par-
tide, isterse FP içinde mutlaka lider olmaktan baş-
ka hiçbir yol yöntem düşünmüyor, düşünemiyor.
Soracak olursanız "bir dava adamı savında" Er-
doğan. Bugünkü ve yarınki hareketlerinde kişisel-
lik olmadığını ve bulunamayacağını söyleyeceğin-
den kuşkunuz olmasın.
Oylan bölmek de bir görev
Doğrusu kimi kamuoyu araştırmaları da önderlik
dürtüsüyle davranan Erdoğan'a hak veriyor.
Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin (ANAR)
3 Haziran'da yayımladığı kamuoyu araştırma so-
nuçlannda FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın ba-
şan ölçeğine değinen sonuçlar var.
Ankete katılanların yüzde 21 'i Kutan'ı "başansız"
diye nitelerken yüzde 60.2'si "çokbaşansız" bulu-
yor. Toplam: Yüzde 81.2!
Bu sonuç, Erdoğan'ı elbette FP içinde veya dı-
şında bir siyasal hareketin önderi olmaya cesaret-
lendiriyor.
Üstelik sadece ANAR'ın araştırması değil, baş-
ka araştırma kuruluşlannın açıkladığı sonuçlar da
hemen hemen aynı sonuçlan veoyor. - • -
Yüzde 48 çoğunluk hem sağda hem solda yeni
partiye gereksinildiğini öne sürerken (yüzde 29.6)
Türkiye'yi düzlüğe çıkaracak partinin Recep Tayyip
Erdoğan'ın liderliğinde kurulmasını istiyor.
Bu saptama yüzde 10 farkla Kemal Derviş'in
önünde. Sağın liderliği de Erdoğan'a layık görülü-
yor.
Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar; Recep
Tayyip Erdoğan'ın yazgısında büyük bir değişiklik
yaratacak mı acaba?
Fazilet'in ya içinde ya dışında... Erdoğan, bir "o-
lay".
Rejimsel açıdan Türkiye'ye yapacağı hizmet ise:
Siyasal Islam odağında toplanmış görünen oy-
lan bölmek olacak!
Profesyonel
orduya doğru
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Profes-
yonel orduya geçişin ilk
adımı sayılan TSK'de
sözleşmeli subay ve ast-
subay istihdam edilme-
sine ılişkin yasa tasan-
sı, TBMM'de kabul
edildı.
Yasa, TSK'de gerek-
sinira duyulan sınıflar-
da teğmenden yüzbaşı
rütbesine kadar sözleş-
meli >ubay, çavuştan kı-
dernlı üstçavuş rütbesi-
ne kadar sözleşmeli ast-
suba) istihdam edilme-
sini öngörüyor. Buna
göre. en az 4 yıllık fa-
külte >a da yüksekokul
mezuılanndan 27. li-
sansüstü eğitimini ta-
mamiamış olanlardan
ise 32 yaşından büyük
olrnj.anlar, diğer ko-
şulkrda uygun olduğu
takdnle sözleşmeli su-
bay clarak; en az lise
\e\i iengi okul mezu-
nu. \t 24 yaşından bü-
yÜLkcimayanlar da söz-
leşmeli astsubay olarak
iîtiicam edilebilecek.
lstikamla ilgili düzen-
lernûr, yasanın yürür-
Vxği şirmesini izleyen
6 a> i;ınde Milli Savun-
ma Bıkanhğı ve îçişle-
n Bikanlığı'nca ortak-
laşackanlacak bir yö-
nestaHıkte gösterile-
ce3c \skeri okullar ve
TSK':en ilişkisi kesi-
lenl;: sözleşmeli ola-
rdk ıjıamayacak. An-
caik skeri öğrencilik-
terundi isteğiyle ayrı-
lamkıJe askerliğini ye-
dek subay veya kısa dö-
nem erbaş olarak ya-
panlardan terhis olan-
lar, sözleşmeli subay
olabilecek. Askeri yar-
gıç sınıfına sözleşmeli
subay statüsünde perso-
nel ahnamayacak.
Sözleşmeli subay
adayları, yapılacak ön
sözleşmeden sonra eği-
time alınacaklar, eği-
timden sonra gereksini-
me göre düzenlenecek
meslekiçi eğitimlere ve
uzmanlık kurslarına
gönderilebilecekler.
Eğitimi başanyla ta-
mamlayanlar, ilgiii yö-
netmelikteki şartlan da
taşıyorlarsa kendileri ile
sözleşme yapılacak ve
teğmen rütbesi verile-
cek. Sözleşmeler, süre
sona ermeden tek taraf-
lı olarak feshedileme-
yecek.
Yasa uyannca istih-
dam edilen subay ve
astsubaylar. emsali rüt-
be ve derecedeki mu-
vazzaf subay ve astsu-
baylar hakkında uygu-
lanan aylık, tazminat,
yan ödeme ve diğer ma-
îi ve sosyal haklardan
yararlanacaklar. Söz-
leşmeli subay ve astsu-
baylar, istedikleri tak-
dirde muvazzaf subay-
lığa geçebilecekler. Her
sözleşme süresinin so-
na ermesinden üç ay
önce, taraflar sözleşme-
yi yenileyeceklerine da-
ir bildirimde bulunmaz-
larsa sözleşme kendili-
ğinden sona erecek.
Balistik fıize kriziOSMANÇUTSAY
Belçika'nın başkenti Brük-
sel'de yapılan NATO devlet ve
hükümetbaşkanlan doruğu, fuze
savunma sistemi konusunda
ABD ile Avrupa arastndaki görüş
aynlıkJannı su yüzüne çıkardı.
ABD Başkanı GeorgeBush, ilk
kez katıldığı NATO doruğunda,
NATO üyesi ülkelerin liderlerine
"İrtifakın güçlendirilmesi ve yeni
tehditlere hazıriıkh olunması"
çağnsında bulundu. Bush, zirve-
de yaptığı konuşmada doğrudan
ruze kalkanına değinmedi, ancak
" İttifakımiM güçiendirmeii,güçle-
rimizi modernize ermeli ve yeni
fehditierc karşı hazırlıkh ofanab-
yız" dedi. 18 NATO üyesi ülke li-
derine hitap eden Bush. "Rusya
veUkrayna'nın da aralannda bu-
lunduğu ortaklanmızla işbiıüğini
genişletmeliyiz" dıye konuştu.
NATO'nun Avrupalı müttefik-
leri, Kuzey Kore, Irak gibi ülke-
lerden gelebilecek tehditlerin bo-
yutu konusunda ABD yönetimin-
den farklı düşünüyor. Avrupa ül-
keleri, Bush'un füze kalkanı
planlannın antibalistik fuzelerin
sınırlandınlmasını öngören 1972
tarihli ABM Anlaşması'na zarar
vermesinden de endişe ediyor.
Bu konudaki kaygılan NATO
toplantısında dile getiren ilk lide-
rin Fransa Cumhurbaşkanı Jac-
ques Cbirac olduğu bildirildi.
Chirac, zirvede yaptığı konuşma-
da "stratejik dengelerin korun-
ması" çağnsında bulundu ve
ABM anlaşmasının da bu denge-
nin "temel direği'* olduğunu söy-
ledi.
ABD'nin fûze kalkanı projesi-
ne kapıyı tamamen kapamayan
Chirac, "Fransa'nın bu konuda-
Idtartışmakrakatılmayahazırot-
duğunu" belırtti. ABM anlaşma-
sının yerine başka bir düzerüeme
getirilecekse, bunun uluslararası
istikran sağlayacak maddeler
içermesi gerektiğini vurgulayan
Franstz lider, nükleer silahlann
yaygınlaştınlmasına karşı verilen
mücadelenın canlandınlması
çağnsında bulundu. Fransa'nın
nükJeer caydıncılıktan yana ol-
duğunu kaydeden Chirac, NATO
ittifakının "AÜantikötesidajanış-
manuı doğal ve zorunlu çerçewa
oiduğunu" belirtti. Avnıpa'nın
savunmasının NATO'yla uyum
içinde geliştirileceğini söyleyen
Chirac, "Savunma Avrupası, Av-
rupaülar için zoruniuhık, NATO
için kozdur" ıfadesıni kullandı.
Bush, Brüksel'e hareketinden
önce Madrid'de yaptığı açıklama-
da, ABM anlaşmasının artık an-
lamının kalmadığını ve bu görü-
şünü Rusya Devlet Başkanı Vb-
dimir Putin'e, yapacaklan zirve-
de anlatacağını açıklamıştı.
Moskova, Bush'un bu açıkla-
masına tepki gösterdi. Adı açık-
lanmayan bir hükümet kaynağı,
lnterfaks'a yaptığı açıklamada,
ABM anlaşmasının 1972'de im-
zalandığı biçimiyle kalmadığını,
daha sonraki yıllarda "geiiştiğini,
büyüdüğünü ve daha modern bir
haîe getirildiğuıi" belirterek "Bu
anlaşmamneskküği, işlevierini yi-
tirdiği söyienemez" dedi. Yetkili,
Rusya'nın, anlaşmanın konınma-
sı gerektiği yönündeki tutumunu
sürdüreceğini belirterek "ABD
tarafi, stratejik süahlaıiaflgiliola-
rak son dönemlerde kendüeriyle
yapüğınuz ikili temaslar sırasın-
da, ABM'nin neden gözden geçi-
rflmesi gerektiği, neden adkn gk>-
bal füze savunma sistemi kurul-
ması gerektiği gibi sorulannuza
sağlam tek bir yanıt bile vereme-
di" görüşünü savundu.
Bazı ülkelerin ABD'nin gü-
venliğini tehdit ettiği gibi gerek-
çelerin "ikna edici olmaktan
uzak" bulunduğunu belirten yet-
kili, "ABD dünyanın en güvenli
ülkesi, suurlannın hiçbir yanın-
dan tehdit aranda değjl" dedi.
Makedonya
NATO üyesi ülkelerin devlet ve
hükümet başkanlan zirvesinde
Balkanlar'daki gelişmeler de
gündeme geldi. Fransa Cumhur-
başkanı Chirac, zirvede yaptığı
konuşmada, Makedonya'daki
şiddet olaylanna son verilmesi
için hiçbir önlemin göz ardı edil-
memesi çağnsında bulundu. Chi-
rac, "Tüm bölgenin istikrannı
tehükeye atacak yeni bir şiddet ve
hoşgörüsûzlûk dalgasının yayü-
masını kabul etmeveceğimizi
açıkça göstermeByiz" dedi. NA-
TO Genel Sekreteri George Ro-
bertson da Arnavut militanlann
4 aydır süren şiddet olaylanna son
verme yollannı görüşmek üzere
Makedonya'ya gidecek.
Bush'u protesto
Bush, Brüksel'de de Greenpe-
ace üyelerininzincirli protestola-
nyla karşılaştı. Göstericiler ken-
dilerini Bush'un NATO zirvesi
için geldiği askeri havaalanının
yan girişine zincirlediler. ABD li-
derini taşıyan konvoyun kullandı-
ğı ana girişten 1 km. kadar uzak-
ta eylemi gerçekleştiren gösteri-
cilerin yansı gözaltına alındı.
Bir Greenpeace yetkilisi,
amaçlannın ABD Başkanı'nı
durdurmak değil, küresel ısınma
ve fuze savunma sistemi konula-
nndaki politikalanna yönelik
protestolannı duyurmak olduğu-
nu açıkladı ve bu eylemin
Bush'un "hoş gelmediğini göste-
ren sembolik bir e>lem" olduğu-
nu söyledi.
Zincirleme eyleminin yanı sıra
Bush'un geldiği binanın girişinin
100 metre uzağında, polis barika-
tının arkasında da 300 kişinin ka-
tıldığı bir protesto gösterisi ya-
pıldı. Bush ve delegasyonu geldi-
ğinde ıslık çalarak sloganlar atan
göstericilerin, "tklimi koru, yü-
dız savaşlannı durdur". "Olüm
cezası cinayettir" yazılı pankart-
lar taşıdıklan gözlendi.
Bush'un yann gideceği Polon-
ya'nın başkenti Varşova'da da
gösterilerle karşılanması bekJe-
niyor. Polonyalı solcu, çevreci ve
küreselleşme karşıtı gruplann
oluşturduğu "Bush Karşıtı Komi-
te" adına açıklama yapan bir yet-
kili, amaçlannın "ABD'nin Kyo-
to Protokolü'nü reddetmesini,
Bush'un seçim kampanyasını fi-
nanse eden çokuluslu büyük şir-
kederin gücünü ve füze savunma
sistemi planlannı protestoetmek"
olduğunu belirtti. Komite,
Bush'un ABD'nin Avrupa ile
ilişkileri konusunda konuşma ya-
pacağı Varşova Üniversitesi dı-
şında ve Polonya Devlet Başkanı
Aleksander Kwasniewski ile ak-
şam yemeğı yiyeceğı başkanlık
sarayının önünde gösteriler yap-
mayı planladıklannı açıkladı.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen NATO doruğuna 18 üye ülkenin devlet ve hükümet başkanlan kaükü.(Fotoğraf: REUTERS)
Ecevit: AGSK konusunda baskı olnıadı
• Baştarafı 1. Sayfada
rinT de kutladı. "İtti-
fak'ın geçenyıllarda Bal-
kanlar'da kaydettiği ba-
şanlara rağmen bu böl-
gedeki yem risk ve teh-
ditlerin görmczden geh-
nemeyeceği
w
üzerinde
duran Ecevit, "Bosna'da
Sup ve Hırvat aşuı un-
surlannın yarattığı şid-
det olaylarmdan ciddi
endişe duymaktayız. Bu
olaylar, banşı koruma
gücü SFOR'un önemini
ve ülkelerirnizin banş >«
istikrara yöneük taah-
hütlerinin önemini bir
kez daha ortaya koymuş-
tur. Tüm halklann banş
içinde bir arada yaşama-
smı temin edecek güven-
li bir ortamın acilen tesis
edibnesi gerekmektedir"
dedi.
Başbakan Ecevit, NA-
TO'nun ve diğer ulusla-
rarası örgütlerin, Güney-
doğu Avnrpa'daki sorun-
lara kalıcı çözüm arayı-
şında, bölge ülkelerinin
deneyim ve potansiye-
lınden daha fazla yarar-
lanmalan gereğini kay-
detti.
Ecevit, konuşmasının
son bölümünde AGSP
konusu üzerinde durarak
"Türkiye, bu girişimi
başlangıcından bu yana
desteklemiştir. Ancak
NATO'nun Avrupa gü-
v^nükveistikranmnsür-
dürülmesindekiöncüro-
lüne zarar verümemesi
veAvrupa kıtasmda yeni
böhlnmeçizgileri yaranl-
maması gereğine inanı-
yonız. Bu bağlamdaki
çabalann, Avrupa yete-
neklerinin geüştirilmesi-
ne yönelik somut adım-
larla desteklenmesi
önemtaşımaktadır. VVas-
hington zirvesinde kuru-
lan, IVATO ile AB arasın-
daki etkin. sağlam ve
karşüıklı \arann sağlan-
masma yönelik yaklaşım
tnuhafaza edihnelidir.
Türkiye,kaohm konusu-
na, tüm müttefîklerin
meşru güvenük endişele-
rine yanıt verebüecek,
tatmin edici bir çözüm
getirUmesineetkin bir bi-
çimde katkıda buhınma-
yaha2ir\«isteklidir" di-
ye konuştu.
Başbakan Ecevit, NA-
TO Zirvesi sonunda dü-
zenlediği basın toplantı-
sında, ABD Başkanı
Bush ve Ingiltere Başba-
kanı Blair'in birlikte ya-
nına geldiklerini ve Av-
rupa Güvenlik ve Sa-
vunma Kimliği (AGSK)
konusunda soruna çö-
züm bulunması beklen-
tilerini dile getirdikleri-
ni bildirdi. Verdiği yanıt-
ta, Türkiye'nin güvenli-
ğinin söz konusu oldu-
ğunu belirttiğini anlatan
Ecevit, "Türkiye'nin en
kritik bölgede bulundu-
ğunu hanrlattun ve
Türkiye eıi çok silalı
alan ülkeler arasmda
Haber Merkezi - Stockholm
Uluslararası Banş Araştırma
Enstitüsü'nün (SIPRJ) 2001
yılı raporunda. en çok silah sa-
tın alan ülke sıralamasmda
Türkiye dördüncü sırada yer
aldı. SIPRJ, geçen yıl dünyada
25 önemli çatışma çıktığını bil-
dirdi.
SIPRI'nin dün yayımlanan
2001 raporunda. çatışmalann
büyük bölümünün Afrika ve
Asya'da çıktığı ve devletlerin
karşı karşıya geldiği iki önemli
çatışmanın, Eritre-Etiyopya ve
Hindistan-Keşmir çatışmalan
olduğu belirtildi. Önceki yıl 27
çatışma yaşandığı kaydedilen
raporda, en az bin kişinin ölü-
müne yol açan. 2 ya da daha çok
grup arasındaki silahlı çatışma-
lar "önemli çaoşma" olarak ni-
telendiriliyor. Çatışmalann bü-
yük bölümünün en az 7 yıldır
sürdüğü belirtilen raporda, "Ba-
zı tarihi değeıiendirinelerin ak-
sine, son zamanlarda çözüme
ulaşılan çatışmalann, bir tarafin
zaferiyle değil, görüşmelerle so-
nuçlandığı görülüyor" denildi.
Rapora göre, devam eden çatış-
malann ortak noktalan, mülte-
ci göçü, silah kaçakçıhğı, doğal
kaynaklar, isyancılann ve hü-
kümet güçlerinin sınırlara uy-
maması. Çatışmalara kanşan
taraf ve hükümetlerin benzin,
altın ve diğer değerli madenler-
le kahve ve uyuştunıcu kaçak-
çılığından gelir elde ettikJeri
kaydedilen raporda, "Bu geür-
ler, onlara çatışmalara devam et-
mek için neden oluşturuyor ve
maddi inıkân sağhyor" denildi.
Isveçlı enstitünün askeri har-
camalar ve silahlanmayla ilgili
tespitleri ise şöyle:
• Dünya askeri harcamalan
1998'den sonra yeniden arttı.
• En büyük askeri harcama
Afrika ve Güney Asya'da yapı-
lıyor. Üretim artışı ise en çok
Rusya ve Amerika'da.
• 1996'yla 2000 yıllan ara-
sında en çok silah alan ülkeler
Israil, Hindistan, Pakistan ve
Türkiye olarak sıralandı.
SIPRI raporunda 21. yüzyı-
lın ana kurallannrn da demok-
rasi, insan haklan ve ulusal
azınlıkların haklannın korun-
ması olduğu vurgulandı.
Belçika basıni:
Bush, Ankara
y
ya
destekverdi
BRCKSEL (AA) - Belçika haber
ajansı Belga, BrüksePde yapılan NA-
TO zirvestne ilişkin bir haberinde,
ABD Başkanı George W Bush'un,
Avrupa Güvenlik ve Savunma Kim-
liği (AGSK) konusunda Türkiye'ye
destek verdiğini bildirdi. Türkiye'nin
AGSKkonusunda vetosunu zirve sı-
rasında kaldırmadığınıbelirterek ha-
bere başlayan ajans, "Üstelik Türld-
ye,AGSK karar mckanizmasınaka-
tiüm talebi konusunda ABD Başkanı
Bush'un desteğinisağladı" ıfadeleri-
ne yer verdi. Belga'nın haberinde,
Bush'unzirve sırasında devlet ve hü-
kümet başkanlan huzurunda yaptığı
konuşmada, "AGSK'nin dışlayıcı oi-
mamast" gereği üzerinde durduğu,
bu şekilde, AB üyesi olmayan 6 Av-
rupalı NATO müttefikinin (Türkiye,
Polonya, Macaristan, Çek Cumhuri-
yeti, Izlanda, Norveç) katılımrna des-
tek verildiği belirtildi. Haberde, Bel-
çikah diplomatlann, "Kısa vadede
çözüm gözükmediğine göre, Türk
probtemi AB dönetn başkanı olacak
Belçika'nm işini zorlaştracak"
dedikleri belirtiJdi.
AGSKsorununun bizim
açunızdan son derece
önerrüi olduğunu söyle-
dim" dedi. AGSK konu-
sunda Türkiye'nin hak-
lılığının artık, açıkça ifa-
de edilmese de belirlen-
diğini kaydeden Ecevit,
bir soru üzerine, "Za-
man Kmiti koymadılar ve
baskı ortamı da yoktu"
dedi. Ecevit, bir başka
soruyu yanıtlarken
"Başkan Bush'un sa-
vunma alarunda ve eko-
nomik konularda, her
konuda destek ve yar-
dımcı olma isteğini gös-
tenöğinir>
söyledi ve
"Herhangi bir aynnüya
girihnediğıni'' ifade etti.
Başbakan Ecevit,
"Türİdye'yi sıcakgünler
beldiyor mu" şeklindeki
iç politika ağırlıklı bir
soruya özetle şu yanıtı
verdi:
"Ashnda siyasetin ah-
şılmış polemikleri dışın-
da bir sorun yoktur. l ç-
lü koaüsyon hükümeti
bütün tedbirleri ahyor.
Tartışmalan bir kriz be-
lirtisi olarak görmemek
gerekir. Demokrasi orta-
nunda enine boyuna tar-
nşmak doğaldır. 'Bir po-
litikacı şunu söyledi, bir
bakan bunu söyledi' di-
ye sorunlançokçetinmiş
gibi göstermek gerekstz.
Ashnda kriz falan yok.
Haziran sonuna kadar
zaten gerekli yasalann
hepsi Meclis'ten geçecek
ve yürüriüğe gjrecek."
Ecevit, dün akşam
Brüksel'den yurda dön-
dü. Toplantıda günde-
min tamamıyla Make-
donya sorununa indir-
gendiğini anlatan Baş-
bakan Ecevit, "Çünkü
Makedonya sorunu,
önümüzdeki dönemde
Türkiye'vi ve bütün
dünyayı büjük ölçüde il-
gilendirecek çok olum-
suz gelişmelere yol açabi-
lecek olasıhklaıia dolu"
diye konuştu.
G U N D E M ML-STAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
me sürecine girdi. IMF, bundan böyle mali bakım-
dan zor duruma düşmüş-düşürü/müş ülkelerde
önce kendi istemleri doğrultusunda reform yaptı-
racak, sonra para verecek.
Bunun uygun olup olmadığını da Türkiye üzerin-
de deneyecek. Anlaşılıyor ki görünür gelecekte "a-
day ülke* ile "deney ülke" arasmda gidip gelece-
ğiz.
2- IMF'ye mayıs ayında pek çok ayrıntıyı içeren
uzun bir iyi niyet mektubu gönderdik. Bunun IMF
üst yönetimince onaylanmasından sonra dilim di-
lim paralar gelecek beklentisi içine girdik. IMF her
dilim öncesi Türkiye'ye gelecek, yapılmış işleri
kontrol edecek, buna göre dilimin serbest bırakı-
lıp bırakılmamasına karar verecek.
Buna ek yapıldı:
Her dilim öncesi yeni ek iyi niyet mektubu veri-
lecek. Bu da Türkiye tipi bir model:
Mektuplu ekonomi!
3- IMF Türkiye Masası'nın yeni şefi Juha Kah-
konen'in yurtdışına çıkış sırasında yaptığı açıkla-
malardan çıkan bir sonuç da şuydu:
Mevcut reform zoriamalarına yolda yeni ekler
gelebilir!
Örneğin, krize girdikten hemen sonra gerek IMF
gerekse Dünya Bankası ile kurulan temaslarda ol-
mayan bazı dayatmalann, haziran başında günde-
me geldiğini görüyoruz. Yeni bir tahkim yasası,
Emlak Bankası'nın kapatılması istemi bunun iki
somut örneği.
Sonbaharda, yeni dilimler gündeme geldiğinde
nelerin isteneceğini şimdiden öngörmek zor.
4- Bir noktaya daha dikkat çekelim; basit gibi gö-
rünebilir ama, IMF Türkiye temsilcileri basın top-
lantılannı eşiti bir Türk yönetici ile yapardı. Kahko-
nen'le bunun da aşıldığını, Türk temsilcinin sade-
ce çeviri yaptığını görüyoruz.
Devletin ekonomideki rolü
Ikinci bölümü, IMF yaptınmlarının ruhunda yer
alan, "devlete ait tüm kurumlann bir an önce el-
den çıkanlması" boyutuna ayıralım.
Bugün için çağdaş olmak, çağı yakalamak, uy-
gar dünyaya ayak uydurmak, özelleştirmeci ol-
maktan geçiyor!
öze\ sektörün başanlı olması, üretime dönük yü-
zünün güçlü olması, araştırma-geliştinmeye de
ağırlık vererek yeni ürünler ortaya koyması, sağ-
duyulu her kesimin istemidir. Bu başka, "Devletin
elinde hiçbir şey kalmamalı", "Ne pahasına olur-
sa olsun özelleşrneli" demek başka...
Bir soru:
Türkiye'de herşeyin özelleşmesini isteyen ülke-
lerin ekonomisinde devletin yeri ne?
OECD'nin 'analitikdatabank' verilerine dayana-
rak belli başlı ülkelerdeki oranlan aktarahm:
Isveç yüzde 58, Fransa 53, Almanya 53, Belçi-
ka 50, Isviçre 49.5, Italya 48.5, Hollanda 47, Nor-
veç 47, Kanada 41, Ingiltere 41, Japonya 39, ABD
32.
Türkiye'deki rakamsa şu:
Yüzde 24.
Gelişmiş ülkelerin pazar-piyasa yapıcısı IMF'nin
reform olarak dayattıklanyla yukandaki rakamlar
örtüşmüyor. -• *
Türkiye bunu sorgulamak yerine, uzağına ko-
nan zor balığa ulaşabilmek için her türlü zorbalığa
evet diyen bir ülke olarâk ilginç deney sonuçlan
veriyor!
ankcum@ttnetnet.tr
Kıvrıkoğlu:
Irtica sinmiştir
B Baştarafı 1. Sayfada
kök, Hava Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral
Ergin Celasin, Deniz
Kuvvetleri Komutanı
Oramiral tUıami ErdiL
Jandarma Genel Ko-
mutanı Orgeneral Ay-
taç Yahnan. Ege Ordu
Komutanı Orgeneral
Çetin Doğan, NATO
Güneydoğu Avrupa
Müşterek Komutanı
Orgeneral Tamer Ak-
baş da bulundu.
Kıvnkoğlu, vilayeti
ziyaretinde, gazetecile-
rin sorulannı yanıtladı.
Orgeneral Kıvnkoğlu,
"Irtica tebJikesi kalkö
mı" yönündeki bir soru
üzerine. "Bunu 4 Eylül
1999 tarihli gazetelere
bakıldığında gündeme
getirdiğimiz ve dikkat
çekdğhniz görülecektir.
O günden beri Türkiye
olarak, TSK olarak bu-
nun mücadelesini veri-
yoruz. Bunu daha önce
de açıkça ifade errim;
Türkiye'de irtica, ba-
karsnuz bir gün yok gi-
bi görünür, ertesi gün
ortayaçıkar. Yokgjbigö-
rünmesine rağmen >t>k
demek mümkün değü-
dir, sinmiştir, kendini
gizlryordur. Fu^atını bu-
lursa ortaya çıkmakiste-
yecektir. Ortaya çıkbğı
takdirde de daima ona
karşı tedbir alacak, Ata-
türkçü, laik kişiler ve
kurumlar her zaman bu
görevi yapma>a hazır-
dır. Tehlike tamamen
geçmiştir gibi bir şeyi
söylemek mümkün de-
ğUdir" dedi.
AGSK
değeriendirmesi
Türkiye'nin Kore,
Somali, Bosna, Arna-
voıtluk ve Kosova'da ba-
nşı sağladığını belirten
Kıvnkoğlu şunlan söy-
ledi:
"Irak-Kuveyt sının.
El HaliL, Gürcistan, Do-
ğu Tunor'da da Türki-
ye'nin müşahidi veya
gözlemcisi bulunmakta-
dır. Türkhe, banşa kat-
kısını tüm dünyaya gös-
termiştir. Tüm dünya,
bunu gözleriyle görmek-
tedir. Başka türlü düşü-
nenlerolabiUrama Tür-
kiye bunu devam etrir-
me azmindedir. Türid-
ye,pekçokAvrupa ülke-
sinden daha fazla Avru-
pa'yı hak etmiştir. Os-
manü'dan bu yana 650
>Tİdu- Avrupa'mn yeni
şekil almasına büyük
katkılar sağlamıştır.
Türidye, 1952 yıhndan
beri NATO'nun üyesi-
dir.AvTupa'nın güvenU-
ği ve savunmasına bir-
çok ülkeden daha fazla
katkı koyınuştur. Açıkça
söylejeriler olmasa bile,
vicdanlanyla baş başa
kaknklan zaman Türki-
ye'nin bu davranışlannı
takdir edecekierine ina-
nıyorum."
Kıvrıkoğlu. Türki-
ye'nin çıkarlan ve gü-
venliği konusunda ge-
rekli mücadeleyi yapa-
cak anlayışın bulundu-
ğunu da kaydetti.
Kıvnkoğlu, 9. Cum-
hurbaşkanı Süleyman
Demirerın Türkiye'nin
gidişatıyla ilgili olarak
ümitsızlığinı yansıtan
demeçlerinin basında
yer almasıyla ilgili ola-
rak da "Ülkeler ve in-
sanlar ümitlerini kay-
bederierse, başanya u-
laşmalan. başarıvı ya-
kalamalan mümkün
değüdir" dedi.