Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2001 PERŞEMBE
14 KULTUR [email protected]
Sanatında 40. yılına ulaşan tenor Erol Uras bu akşam AKM'de bir konser verecek
eni yorumlar sıııııııa peşinde
ÖZLEM ALTUNOK
İstanbul Devlet Opera ve Balesi sa-
natçısı. öncü bir müzisyen ve eğit-
men Erol Uras,40. sanat yıhnda! 5 Ma-
yıs'ta İş Sanat'ın düzenlediği "40.
Sanat Yıtanda Erol Uras'a SaygT ge-
cesinden sonra ünlü tenor, bugün saat
19.30'da 'Uluslararası İstanbul Mü-
zik Fcstivali' kapsamında Atatürk
Kültür MerkezTnde müzikseverler-
le bir kez daha buluşuyor.
- 40yıllıksanatyaşamınıa geride bı-
raktımz. Biriktirdiğiniz tecrübelere
buradan bakınca. uzun soluklu sanat
yolculuğunuzu nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
EROL URAS- Konservatuvar, üni-
versite eğitim yıilan, meslek yaşa-
mım. ailem ve öğrencilerimle geçir-
digim süreç... Bütün bunlann biriki-
mi sonucunda, yaklaşık 40 büyük
operanın ve konser prodüksiyonunun
üstesinden geldim. Hâlâ devam et-
mekte olduğum için son derece mut-
luyum. Tenor ses. özellikle dramatik
tenor ses çok çabuk yıpranır. Bu, bü-
tün dünyada böyledir. Bizde benim
geldiğim yaşa gelip de hâlâ söyleyen
ender sayıda tenor vardır. Bunu da
düzgün bir yaşam, dengeli beslenme,
lyı bir teknıkle başardığımı düşünü-
yorum.
liğine adapte olursa izleyene o kişi-
nin duygulannı aktarabilir. Ancak bu
durum. opera için rolü fazla oyna-
mak tehlikesini de beraberinde geti-
rir. Kısacası ben Othello'yu oynayan
Erol Urasım diye düşünmeye çalışı-
yorum.
- Diğer sanat dallanndan nasıl bes-
leniyorsunuz?
URAS - Opera, Wagner'in de söy-
lediği gibi bütün güzel sanatlann bir
toplamı. Fotoğrafla uğraştım. 1970'ler-
de kendi özel tiyatromuzu kurmuştuk,
resimle ilgileniyorum. Dostlarımdan
ve onlann sanatlanndan besleniyo-
rum.Tüm bunlann kendi adıma olum-
lu bir katkı sağladığını düşünüyorum.
(Fotoğraf: ZAFER ÜÇÜNCÜ)
aşansmı düzgün bir yaşam, dengeli beslenme ve iyi bir tekniğe bağlayan
Uras, "Amacım geleneksel müziğimizi olduğu gibi tekrar etmekten çok,
Batı müziği eğitimi almış biri olarak eskisinden biraz farklı, ama yadırgatıcı da
olmadan yorumlar sunmak" diyor.
t
Seyirci yavaş yavaş ohışuyor'
- 50 yıb geride bırakmış bir opera
geleneği var Türkiye'de. Yayguılaşa-
mamasuu neye bağhyorsunuz?
URAS - Tanzimat'tan bu yana ge-
len Batı kültürüne açılma süreciyle bir-
likte, bir kültür değişimi olgusuna
bağlı olarak yerleşti opera bizde. Ön-
ce saraylarda, sonra Beyoğlu'nda Le-
vantenlere, Frenklere oynandı. Bu-
günkü seyircisi de yavaş yavaş oluş-
maya başladı. Yaygınlaşamaması,
Türk kültüründe 'opera' kavramının
çok sonra yerleşmesinden kaynakla-
nıyor. Yapı olarak tek sesli bir müzi-
ğimiz olduğu için çoksesli müziğe
zor adapte olduk. Bu geçişi hazırla-
yan ise bir dönemin Türk operetleri
ve tangolanmız oldu.
- Bu aniamda geniş kitldere ulaşmak
için özel bir çabanız var. Kurduğunuz
Erol Uras ve Orkestrası, halk konser-
leri,MevianaOratoryosu,Toscana'dan
Heybeti'ye albümlerL.
URAS - Şan eğitiminin yanı sıra
Türk müziği eğitimi de aldım. Dola-
yısıyla makamsal seslere de yakınım.
Amacun geleneksel müziğimizi oldu-
ğu gibi tekrar etmekten çok, Batı mü-
ziği eğitimi almış biri olarak eskisin-
den biraz farklı, ama yadırgatıcı da ol-
madan yorumlar sunmak. Ruhi Su,
hem çok yakın bir dostum hem de
büyük bir ustamdı. Onun başlattığı bir
yoldur bu. Klasik müziğin en büyük
ustalanndan Münir Nurettin Sdçuk'un
da başlattığı bir başka yol vardır. Ge-
leneksel müziği yorumlarken eski
stilde, fazla kaçan gırtlak nağmeleri-
ni atarak daha sade bir tarz getirmiş-
tir. Ben de tüm bunlara neler katabi-
lirim diye düşündüm ve bu çahşma-
lar çıktı ortaya.
Rolûn kimliğine adapte olmak
- Canlandırdığımz karakterlerde
Stanislavski ve Brecht'in kuramian-
nın bir sentezini oluşturmaya cauşö-
ğınızı söylüyorsunuz. Nasıl bir denge
söz konusu bu yaklaşunınızda?
URAS - Ne salt Stanislavski ne de
salt Brecht yöntemi bence opera için
elverişli değil. Bu iki yöntemi bir po-
tada eritip kullanmak daha yararlı ge-
liyor bana. Insan oynadığı rolün kim-
Verdi aryalan seslendirecek
- 40. sanatyıhnızı İş Sanat'ta düzen-
lenen kapsamlı bir konserle kutladık-
tan sonra festrval kapsamında da bir
programla pekiştiriyorsunuz-.
URAS - tş Sanat'ın düzenlediği 5
Mayıs'taki konser. benim 40 yıllık
sanat yaşamımın bir özeti gibiydi.
CRR Senfoni Orkestrasrnın eşliğin-
de ve Serdar Yalçın'ın yönetiminde
opera aryası, operet, napoliten, diğer
yandan 'Tosca'dan Heybeli'ye' ve
'TangoTurco' albümlerindeki parça-
lardan oluşan bir konser sunduk. İs-
tanbul Müzik Festivali'nde ise Verdi
ve Italya yılı olmasından dolayı 1.
bölümde tamamen Verdi aryalan, 2.
bölümde ise farklı dönemlere ait îtal-
yanşarkılanyeralacak. Bu konserde
bana piyanist Elisabetta di Stefano ile
harpist Ferda Ankan eşlik edecek.
Etkinliğın, 40. sanat yılımda olması
benim için ayn bir önem taşıyor.
- Bir yazKİa hâlâ bir albümünüzün
olmadığından bahsetmişsiniz...
URAS - Kendi sanat türümde, ya-
ni opera tenoru olarak opera aryala-
nnı içeren bir albümüm yok henüz.
Umanm yakın bir zamanda bu iste-
ğime ulaşacağım. 5 Mayıs'taki 40.
yıl konserinin dijital kaydı yapıldı,
ondan yararlanılarak canlı konser
CD'si oluşturulabilirse son derece
mutlu olacağım.
Mazhar-Fuat-Ozkan'ın konseri bugün saat 21.15'te.
ENKA Vakfı'nın
yaz etkinlikleri
Kültür Servisi-ENKA
Vakfı 13. yılını bugünden
itıbaren 21 Ağustos'a dek
ENKA Açıkhava Tiyat-
rosu"nda konser, tiyatro
ve film gösterimleriyle
kutluyor.
Etkinlikler. bugün
'Mazhar-Fuat-Özkan'ın
konseri ile başlayacak. 19
Haziran Salı günü Tiyat-
ro Istanbul'un GencayGü-
rün'ün yorumuyla sahne-
lediği. NeilSimon'ın'Tu-
haf BirÇift' isimli oyunu
yeralacak. 21 Haziran'da
İÜ Dev let Konservafuva-
n Tiyatro Bölümü öğren-
cilerinin sunduğu. Ray
Cooney'in oyunu 'KaçBa-
ba Kaç' izlenebilecek. 26
Haziran Salı günü MSÜ
Devlet Konservatuvan Ti-
yatro Bölümü, Euripi-
des'in 'Bakkhalar'ını ser-
gileyecek. 28 Haziran'da
Gönül Ulkü-Gazanfer Öz-
can Tiyatrosu, Jean Ber-
nard Luc'un yazdığı ve
EngüıGürmen'in yönet-
tiği 'KanmlaEvlenebilir
mi>im?' adlı oyunu sah-
neleyecek.
Temmuz ayının ilk et-
kinliği, ayın 3'ünde Yeni
Türkü'nün konseriyle
başlayacak. 5 Temmuz'da
Esin Âfşar'ın 'Yunus'tan
Nâzım'a' başlıklı konse-
ri. 10 Temmuz Salı günü
de BülentOrtaçgB'in kon-
seri gerçekleşecek.
12 Temmuz'da Hadi
Çaman Yeditepe Oyun-
culan 'AşkGibi', 17 Tem-
muz'da Tiyatrokare 'Ney-
zen' ve 19 Temmuz'da tz-
mit Şehir Tiyatrolan 'Don
Juan' adlı oyunlan sahne-
leyecek.
24 Temmuz Salı günü,
Lasse Halström'ün 'Çi-
kolata', 26 Temmuz'da
Ridley Scott'ın 5 Oscar
ödüllü 'Oadyatör'ü ve 31
Temmuz'da Nancy Me-
yers'ın 'KadmlarNetster'
adlı filmleri gösterilecek.
2 Ağustos'ta tstanbul
Büyükşehir Belediye Ti-
yatrolan 'Pembe Kona-
ğm Gelinleri' isimli oyu-
nu sahneleyecek. 7 Ağus-
tos'ta Ang Lee'nin 4 Os-
car ödüllü 'Kaplan ve Ej-
derha', 9 Ağustos'ta Mi-
mi Leder'in 'İyilik Yap
İvifikBuT, 14 Ağustos'ta
Guy Ritchie'nin 'Kapış-
ma\ 16 Ağustos'ta Mar-
tin CampeU'm 'Dikey Li-
mit' ve 21 Ağustos'ta Ste-
ven Soderbergh'in 'Tra-
fik' adlı filmleri izlene-
bilecek.
Tüm etkinlikler saat
21.15'te başlayacak.
22 14/15}
LoulsCardellnKanunl'ylanlattığı romanı MuhteşemSüleyman'yayımlandı
Dıanet etliren bîr yaşam
GAMZE AKDEMİR
Roman yazarlığınm yanı sıra se-
naryolanyla da tanınan Fransız ya-
zar Louis GardeL TÜRSAK Vak-
fı'nca Istanbul'da düzenlenen 5.
Çevre Filmleri FestivaU bünyesin-
deki 'Uluslararası Uzun Metraj
Film Yanşması'nda jüri başkanlı-
ğı yapmak üzere Türkiye'ye geldi.
Aralannda, kendisine 1980 Fran-
sız Akademisi Büyük Roman Ödü-
lü'nü kazandıran 'Fort Saganne'ın
-ki roman Gardel' in aynca senarist-
liğini de yaptığı, başrolünde ise ak-
tör Gerard Depardieu'nün yer al-
dığı bir sinema filmine uyarlan-
mıştı- yanı sıra 'Beau Role', 'Savaş-
çının Evi'. 'Sevenlerin Şafağı' ve
'Muhteşem Sükyrnan' gibi roman-
lan bulunan yazar, 1939 Cezayir do-
ğumlu.
GardeL, Osmanh tarihinin akın ça-
ğının hükümdan Kanuni Sultan
Süleyman'ın yaşamından bir kesi-
ti işlediği ve ülkemizde Can Ya-
yınlan'ndan yayımlanan 'Sevenle-
rin Şafağı'nın ardından devam ni-
telığınde 6 ayda yazdığı 'Muhteşem
Süleyman'da, iktidarda kalmanın
acı bedelini ödemek zorunda kalan
hükümdann gelişen öyküsünü ve
altın çağm bitişini Batılı bir gözle
inceleyerek kaleme alıyor.
- Sonyıllarda edebKateserierinin
peş peşe sinema>a uyarlanmalan
konusunda ne düşünüyorsunuz ?
LOUISE GARDEL"- Buna kar-
şı değilim. Kitapta kelimelerle an-
latılan bir olayın görüntülerle an-
latıldığı sinemada elbette ki fark-
hlıklarolacaktır. Önemli olan kita-
ba sadık kalmak, esprisini kavramak
ve fılmde bunu verebilmek. Kü-
çük detaylar o kadar önemli değil.
- Yazarhğınızın yanı sıra senaristükde yap-
ünız...
GARDEL - Evet. 'Fort Saganne' ve 'en
iyi yabancı fîfan Oscar'lı 'Indochine'nın se-
naryolannı yazdım. 'Doğu-Baü' ve 'Hima-
Ia\^-Bh- Şefin Çocukluğu'nun da senaryo-
lanna katkıda bulundum.
- Senaryo yazmak, roman yazaruğuun na-
sü etkiledi?"
GARDEL - Okuyucunun canını sıkma-
mak. dikkati boğmamak için sahnelerin ça-
bukça atladığı bir şekle yöneldim. Zaten di-
yaloglarla, çok küçük sahneler şeklinde yaz-
dığım için tarzım sinemaya çok uygun.
- 'Sevenlerin Şafağı' ve 'Muhteşem Süley-
<Fotoğraf: VEDAT AR1K)
evre Filmleri Festivali'nin
'Uluslararası Uzun Metrajh Film
Yanşması' bölümündejüri başkanlığı
yapmak için Türkiye'ye gelen Fransız
yazann yeni kitabının konusu, ünlü
oyuncu Catherine Deneuve ile Fransa
Başbakanı Lionel Jospin üzerine olacak.
man'da ola>ianderinpsikolojikanaliztercer-
çevesinde veriyorsunuz.
GARDEL - Doğru. Bu iki romarum tari-
hi değil, psikolojik romanlardır. Psikolojik
analizlere girdim, çünkü olaylan iyi anla-
mak, trajik mantığı iyi kavramak gereki-
yordu. 'Muhteşem Sükyman'da Süleyman,
koskocaman bir imparatorluğun içine doğ-
mayı tercih etmemişti. Böylesine büyük bir
imparatorluğun başına gelindiği andan iti-
baren kardeşini boğacak kadar işe sanlmak,
istemeseniz bıle bazı şeyleri yapmak. duy-
gulannız varsa bile bastırmak durumunda
kalıyorsunuz. Hikâyede hem kaderi hem de
kaderin yaptırdıklannı görebiliyorsunuz.
Tam bir roman havasında. uzun betimleme-
ler ve diyaloglar şeklinde çok daha
mesafeli ve saygın bir üslupla yaz-
dım. Ve fılmyapılamaması için özel-
likle de özen gösterdim.
- YazaroJarakbcUi bir tarabenim-
semediğiniz söylcnebilir mi ?
GARDEL-ÇevTemdekiler, ne şe-
kilde yazarsam yazayım, yazann
ben olduğumu anladıklannı söylü-
yorlarsa da kendime özgü bir tarzım
olduğunu düşünmüyorum. Evet, ki-
taplardaki anlatının ruhsal tasan-
mına göre yazıyorum ve objektif
kalmaya çok dikkat ediyorum. Bir
söz vardır; "Ben kimseyi suçlamam,
khnseyi de temize çıkarmam".
- 'S^enlerin Şafağı'nın sonunda
bu kitabın Türk hikâyesi kisvesi al-
tuıda kitaplannızın en özeli olduğu-
nu ifade ediyorsunuz.
GARDEL - 16. yüzyıl, Muhte-
şem Süleyman benden çok uzak gö-
rünüyorsa da, kitaptaki karakterler-
le özel fikirlerimi de ortaya koydu-
ğumu düşünüyorum. Arkadaşhk,
arkadaşına ihanet etmek çok dik-
katimi çeken noktalardı ve bu kö-
nulan işlemek istedim. Kırmamaya,
ihanet etmemeye çalışıyorsunuz,
ama bakıyorsunuz ki hayat insana
ihanet ettiriyor. Bu çelişkiyi, duygu-
yu vermeye çalıştığım kitap gerçek-
ten de benim için çok özel.
- Bir sonraki romanınız gene ta-
rihsel bir çerçevede mi olacak ?
GARDEL - Artık kendimi birebir
hissettiğim bir kitap yazmak istiyo-
rum. İlk defa size bahsedeceğim.
En son, çok yakın arkadaşım olan
Catherine Deneuve için adını henüz
koymadığım, öyküsü Fransa'da ge-
lişen çağdaş bir kitap yazmaya baş-
ladım. Kitapta yer alacak olan kişi-
likler, adlan farklı olmakla birlikte,
Deneuve ve iki defa yemekte buluşfuğum
Fransa Başbakanı LionelJospin olacak. Hat-
ta okuyucular, bu karakterler onlardan baş-
kası olamaz diyecekler. Bu iki kişiliği seç-
memin sebebi de. özellikle Fransa'da çok ta-
nınmış ve özel kişilikler olmalan tabii kı.
Kitapta, ikisi de hayatta çok zor, sıkıntılı bir
dönemden geçen \ e aynı zamanda bir iliş-
ki yaşayan Deneuve ile Jospin' i tanıyor olu-
yorum. Jospin eşinden aynlmış ve hasta ol-
duğu için politikayı bırakmak istiyor, çocu-
ğu ölen Deneuve da kriz durumunda. Ben
de, aralannda bir ilişki olduğunu bilmeden
onlara yardım etmeye çahşıyorum ve orta-
lannda kalıyorum. Konu bunun üzerine
gelişiyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BtRKİYE L
v
Moskova Günlüğü'
Kimi yaşamlar vardır, büyük yaşamlardır bunlar
ama, sonları trajiktir. Caudwell gibi, Lorca gibi,
Vaptsarov gibi, Benjamin gibi.
Walter Benjamin Yahudi ve Almandır. 20. yüz-
yılın ilk yarısının en önemli edebiyat eleştirmeni ve
estetik kuramcısı olarak tanımlanır.
1892 yılında dünyaya gelen Benjamin, felsefe eği-
timi görmüş, "Alman Tragedyasının Kökeni" adlı
tezi Frankfurt Üniversitesi'nden geri çevrilince, za-
ten pek hevesli olmadığı "akademikyaşamına" son
vermiştir.
1930'larda Marksizme yaklaşır, Brecht'in etki-
leri görülür. 20. yüzyıl düşüncesine büyük etkisi olan
ve Adorno ile Horkheimer yönetiminde New
York'ta çıkan Sosyal Araştırmalar Dergisi'nde yaz-
maya başlar. Artık Avrupa kültür merkezliğini elin-
den bırakmaktadır, çünkü faşizm tırmanmaktadır.
1933'te Almanya'yı terk edip Paris'te yaşama-
ya başlayan Benjamin, bir yazısından dolayı 1939'da
Alman vatandaşlığından çıkanlır. Bu, Nazilerin ka-
ra listesinin başında yer aldığı anlamına da gelmek-
tedir.
1940 yılının hüzünlü sonbahan, onun yaşamı-
nın da hüzünlü sonu olur. Paris'teki evi Gestapo
tarafından basılmış; Ispanya - Fransa sınınndaki
Port-Bou kentinde, ABD'ye gitmeyi beklemekte,
ama bir yandan da etrafındaki Nazi çemberi da-
ralmaktadır. Polisin kendisini Gestapo'yateslim ede-
ceğini öğrenmesi üzerine, yaşamına son verir...
Yıl 1924, Capri. Letonyalı Bolşevik aktris ve yö-
netmen, aynı zamanda Meyerhold'un da asistan-
lığını yapmış olan Asja Lacis, kızıyla birlikte alış-
veriş yapmaktadır.
Küçük kızı Daga badem ister, Lacis bademin Ital-
yancasını bilmez. "Hanımefendi size yardım ede-
bilir miyim?" diyen bir adam yanında belirir. Da-
ha sonra o adam kadının peşinden gider ve pa-
ketlerine yardım etmesi için izin ister.
Anlaşılan yaşamsal bir kategori olarak "rastlan-
tı", Eros'un okunu adamın çoktan yüregine sap-
lamıştır. Adam, VValter Benjamin'dir. Lacis ile Ben-
jamin bir "yaz aşkı" yaşar; yollar kısa bir süre son-
ra aynlır. Lacis ülkesine, devrimin coşkusuna dö-
ner.
Benjamin hem romantik olarak etkilenmiş ve
kadını, yani Eros'un okunu yüreğinden hiç çıkara-
mamıştır; hem de düşünsel olarak etkilenerek ko-
münizm ile yakınlık kurmuştur. Partili olmamış,
"özgür ve özgün" kalmaya özen göstermiştir.
1926 yılında Asja Lacis ruhsal bir rahatsızlık ge-
çirir. Bunun üzerine Benjamin Moskova'ya gider
ve orada yüreğinden çıkaramadığı kadının yanın-
da iki ay kalır.
Metis Yayınlan'ndan yeni yayımlanan Moskova
Günlüğü adlı kitap, işte Benjamin'in bu iki aylık ta-
nıklığıdır. Cemal Ener'in Türkçeye çevirdiği kitap-
ta Orhan Koçak'ın "Sunuş"u ile bilim adamı ve
düşünur Gershom Scholem'in 1980 yılında yaz-
dığı "Önsöz" var:
"Benjamin'in Moskova yolculuğu üzerinde rol
oynamış üç etken vardır. Birinci planda Asja La-
cis'e karşı duyduğu tutku, ardından Rusya'daki
ortamı daha yakından tanıma, hatta belki bu or-
tamla kendisi arasında herhangi bir biçimde bağ
kurma ve bu bağlamda, iki yıldan daha uzun bir
süreden beri düşündüğü, Alman Komünist Par-
tisi'ne bizzat katılma olasılığını bir karara bağla-
ma arzusu. Nihayet henüzyolculuğa çıkmadan ön-
ce üstlendiği, şehre ve oradaki hayata ilişkin iz-
lenimlerini, yani Moskova 'fizyonomisi' yazması-
nı gerektiren edebi yükümlülükler de burada bir
rol oynamıştır kuşkusuz."
Moskova Günlüğü, VValter Benjamin'in 6 Aralık
1926'dan Ocak 1927'nin sonunadek Moskova'da
geçirdiği süreyi kapsayan bir kitap. Bu, son dere-
ce kişisel ve büyük samimiyetle yazılan bir metin...
Borusan Müzik Kütüphanesl
Herkese açık
çağdaş bir mekân
Kültür Servisi -
Istiklal Caddesi'nde
Tünel'e doğru yü-
rürken 421 numa-
ralı binanın içine gi-
rerseniz tipik bir
Beyoğlu mimarisi
özelliğini taşıyan 5
katlı binanın iİd ka-
tının 'Müzik Kü-
tüphanesi' olduğu-
nu görürsünüz. Mü-
zikseverlerin, araş-
tırmacılann, öğren-
cilerin, en değerli
anlanm boşa gitme-
sin diyenlerin me-
kânıdrr burası.
Borusan Kültür ve Sa-
nat Merkezi'nin dileyen
herkese açık 'Müzik
Kütüphanesi'nde 4000
civarında kitap, 6000
CD, 2500 LP, 500 adet
DVDve 2500 kadar no-
ta, ilgilenenlerin hizme-
tinde.
Elektronik ortamda
380'i aşkın müzik der-
gisine abone olan kü-
tüphanede amatör, pro-
fesyonel ve akademik
çalışmalar yapan araş-
tırmacılar için hazırlan-
mış özel bir müzik der-
gisi dizininden (IIMP)
yararlanılıyor.
Borusan Kültür ve Sa-
nat Merkezi Genel Mü-
dürü Sami Caner, mü-
zik kütüphanesinde Tür-
kiye'nin müzik konu-
sundaki kaynak sıkıntı-
sını gidermeyi amaçla-
dıklannı belirtıyor. Ağır-
lığın klasik müzikte ol-
duğu kütüphanede caz-
blues, dünya müzikle-
ri, Türk sanat ve Türk
halk müziklerine de yer
veriliyor. Hedef ise 5
katlı binanın tamamını
müzik kütüphanesi ve
araştırma merkezine dö-
nüştürmek.
Çağdaş müziğin zor
bulunan örneklerinin
yanı sıra kütüphanenin
DVD arşivinde Cats,
NeşeK Günler gibi bir-
çok müzikali, caz belge-
sellenni,Fantasia2000
antolojisini izlemekola-
naklı.
CD arşivinde ise or-
taçağ müziğinden çağ-
daş müziğin zor bulunan
örneklerine ulaşabilir-
siniz. Müzikseverlere
ve arastırmacılara pek
çok olanak sunan kü-
tüphane her gün saat
10.00 ile 19.00 arasıhiz-
met veriyor.