Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 HAZİRAN 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Oral: İhaleler
şeffaflaşacak
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Toplumsal Saydamlık
Hareketi Derneği'nin
düzenlediği "Gün
Işığında Kamu Yönetimi
Sempozyumu"na katılan
Maliye Bakanı Sümer
Oral, ihalesi yapılacak
işler için ödenek
bulunması koşulunun
getirileceğini söyledi.
Oral, hazırlanmakta olan
Ihale Kanunu Tasansı ile
ihalelerde şeffaflığın
sağlanacağını da
savundu. Sayıştay
Başkanı Kamil Mutluer
de 2000 yıhnda harcanan
her 100liranın46
lirasının devlet tarafından
harcandığını kaydetti.
Çakan, Mavi
Akım'ı savundu
• TRABZON .
(Cumhuriyet) - Eneıji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı
Zeki Çakan, siyasi
geleceğini garantiye
almaya çalışan bazı
çevrelerin bakanlık
üzerinde oyunlar
oynadığını iddia etti. Zeki
Çakan, Mavi Akım ve
Bakû-Ceyhan projeleri ile
tran doğalgazı
projelerinin son derece
isabetli ve önemli
projeler olduğunu
söyledi. Çakan şöyle
konuştu: "Yılda 50
milyon ton petrolün
Ceyhan'a aktığını,
ülkenin bir enerji
koridoru haline
dönüştüğünü, Ceyhan'ın
Batı pazarlanna
bağlanması ile geçiş
ücretlerinden gelecek
büyük kaynağı
gördüğümüzde bütün
yapılanlann önemi
anlaşılacak. Mavi Akım
Projesi ülkenin
yararınadır. Ama sanki
yaranna değilmiş gibi bir
hava estirilmektedir. Bu
siyasal polemiktir."
Sözde soykıpımın
fUmi çekiliyor
• Haber Merkezi -
Kanadalı film yönetmeni
Ermenı kökenli Atom
Egoyan, 1915 Ermeni
olaylarını anlatan Ararat
adlı filmin çekimine
başladı. Yapımcılığını
Rosert Lantos'un
üstlendiği 15.5 milyon
dolar bütçeli filmde
oynayanlar arasında
Toronto
Cniversitesi'nden David
Alper adlı öğrenci ve
ünlü Fransız sanatçı
Charles Aznavour da
bulunuyor. Toronto ve
çevresinde yaşayan
yaklaşık 60 bin Ermeni
de fılmde fıgüran olarak
rol alıyor. Sözde Ermeni
soykınmı yapıldığı
iddialanndan yola
çLkılarak çekilen film,
ünlü dağıtım fırması
Miramax tarafından
diinya sinemalarma
smulacak.
Konuk bakanlar
• İstanbul Haber Servisi
-Hollanda Tanm, Doğa
Ycoetimi ve Bahkçüık
Bakanı Laurens Jan
Bxııkhorst, Tanm ve
K_«\işleri Bakanı Hüsnü
Yk&ıf Gökalp'in davetlisi
oLaak resmi bir ziyaret
\çiıTürkiye'ye geldi.
Rseaanya Turizm Bakam
AJte: Agathon Dan da
Tırizm Bakanı Erkan
VSıincu'nun davetlisi
olaak resmi bir ziyaret
ipinTürkiye'ye geldi.
Ecevit, ekonomik programın gereklerini Meclis'in bu ay sonuçlandıracağını söyledi
Seçim Yasası'na zaman yokANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -IMF'nin istediği ya-
saların çıkanlması için yoğun
çaba göstereceklerini vurgu-
layan Başbakan Bülent Ecevit
Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-
det Sezer başta olmak üzere
çok sayıda kişi, sivil toplum
kuruluşu ve bilim adamının
yenilenmesi gerektiğine işaret
ettiği Seçim Yasası değişiklik-
leri için zaman olmadığını sa-
vundu.
Ecevit, enflasyonda bekle-
nenden daha hızlı bir düşüşün
başladığım kaydetti. Öncelik-
le gerekli kaynağı sağlamayı
hedeflediklerini anlatan Ece-
vit, "Fakat sorun sadece kay-
• Başbakan Ecevit, ekonomide umut verici bir hareketlenme görüldüğünü
belirterek enflasyonda beklenenden daha hızlı bir düşüşün başladığım kaydetti.
Ecevit, yolsuzluklarla mücadelenin kesintisiz sürdürüleceğini ifade etti.
nak sorunu değüdir. Aynı za-
manda bürokrasiye işleıük ka-
zandırmak gerekir. Önceki
gün Yüksek Planlama Kunı-
lu (YPK) açıklamasmda da be-
lirttiğimiz gibi bürokrasi
önünde psikolojik engeller
vanhr. Bürokratiar, kamu gö-
revüleri, yasalara uygun ola-
rak atacaklan imzalardan do-
layı başlaruun derde girmeye-
ceğine güvenebilmeh'dirler"
diye konuştu. Ecevit, yolsuz-
luklarla mücadelenin kesinti-
siz sürdürüleceğini belirtti.
Ecevit, ekonomik progra-
mın gereği olan yasama çalış-
malarmı bu ay içinde sonuç-
landırma karannda olduklan-
nı bildirdi. Bu kapsamdaki ta-
sanlann tümünün Bakanlar
Kurulu'nda imzalandığmı be-
lirten Ecevit, TBMM'nin de
bu tasanlan hızla yasalaştıra-
cağına güvendiklerini söyle-
di. Bu yasalardan birinin Tü-
tün Yasa Tasarısı olduğunu
kaydeden Ecevit, verimli tü-
tün ekimi yapılamayan yöre-
lerde çok daha kârlı ürünlere
geçilebilmesi için gerekli ola-
naklan ve düzenlemeleri köy-
lülere sunacaklannı, uygula-
maya da ondan sonra başlana-
cağını bildirdi. "Bunaözellik-
le Güne\doğu'da gereksinme
vardır. Köylüye sıkınö çektir-
mek söyle dursun, refah yolu-
nu açacağız" diyen Ecevit,
Güneydoğu ile ilgili önemli
bir projenin de sımr bölgesi-
nin mayınlardan anndınlması
olduğunu söyledi. Istifa eden
eski Içişleri Bakanı Sadettin
Tantan'ın, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hüsa-
mettin Ozkan tarafından
DSP'ye çağnldığı yönündeki
haberlere ilişkin olarak da
Ecevit, "Hayıröyle bir oluşum
yok" yanıtmı verdi.
Adalet Bakam Hikmet Sa-
mi Türk'ün seçim yasasmda
barajm yüzde 5'e indirilmesi
yönünde görüş bildirdiği
anımsatılarak bu konuda bir
çahşma olup olmadığuım so-
rulması üzerine Ecevit, TB-
MM'nin haziran sonuna ka-
dar ekonomik programa iliş-
kin yasalan ele alacağını ve
bunun dışındaki tasanlara va-
kit bulunmasınm zor olduğu-
nu söyledi.
CHP GENEL BAŞKANI BAYKAL:
Yenideğildoğru
ohtşumlargerekli
• Baykal, ülkenin sorunlannın dışandan
birilerinin getirilmesiyle çözülemeyeceğini söyledi.
Baykal,"Siz, Atatürk'ün, Ismet Inönü'nün, Celal
Bayar'ın yeğenini biliyor musunuz? Yeğenler
dönemi 1980'den sonra başladı" dedi.
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal, ekono-
mik bunalımın, Türkiye
halkının özgüvenini kay-
betmesine yol açtığına
dikkat çekerek "En büyük
tahribat budur. Kaybedi-
len para telafi edilebilir, so-
Ufuk Uras:
Solyan
yana
gelmeli
ANKARA (AA) -
ÖDP Genel Başkanı U-
fuk Uras, Meclis dışın-
daki tüm sol kesimleri
«Gökkuşağı Modeli" al-
tında birleşmeye çağıra-
rak "Bugün, emek ve de-
mokrasi güçkrinin gün-
deme etkin olarak dahil
ohnası günüdür" dedi.
Uras, dün partisinin
Yenimahalle'de yapılan
2. Danışma Meclisi Top-
lantısı'nda yaptığı basın
açıklamasmda, Türki-
ye'nin köklü bir değişim
sürecinden geçtiğini, sol
kesimlerin yan yana ge-
lerek güç birliği oluştur-
ması gerektiğini söyledi.
Uras şunlan söyledi:
"Kaybedecek günü-
müz yoktur. Türk solu
kendi zaaflarrvla yüzteş-
me ve bunlan cesaretk
aşma kararhbğı göstere-
mezse toplumda inandı-
ncıhğı kalmayacaktır.
Bugün, emek ve demok-
rasi güçfcrinin gündeme
etkin bir politik güç ola-
rak dahil ohnası günü-
dür.''
runlar çözülebilir. Ama
önemli olan kendimize
olan güvenimizi ve iddi-
amızı kaybetmememiz-
dir" diye konuştu. Baykal,
Türkiye'yi "yeni oluşum-
lann" değil, "doğru ohı-
şumlann" kurtarabilece-
ğini, sorunlann dışandan
birilerinin getirilmesiyle
çözülemeyeceğini söyle-
di.
Baykal, dün Ankara
Genç Işadamlan Derneği
(ANGİAD) tarafından, O-
tel 2000'de düzenlenen
"Türk Siyasi Sistemi ve
Türldye'nhı Geleceği
2001" konulu toplantıda
konuştu. Krizin, Türkiye
halkmın özgüvenini sarstı-
ğına ve "Biri gelse de bizi
kurtarsa" duygusunun
yerleştiğine dikkat çeken
Baykal, "Bunu biç hak et-
miyonız. Olmayacak he-
deflere bel bağhyoruz" de-
ğerlendirmesini yaptı.
Baykal, Türkiye'de ya-
şanan olumsuzluklann
1980'den sonra uygulanan
politiklar nedeniyle oluş-
tuğunu kaydederken "Siz,
Atatürk'ün, Ismet Inö-
nü'nün, Celal Bayar'ınye-
ğenini biliyor musunuz?
Yeğenler dönemi 1980'den
sonra başladı. Siyaset ulu-
sun sorunlanmçözmekten
çıkn, eşin dostun sorunla-
nnı çözmeye dönük uğraş
hatinegekti" diye konuştu.
Yeni oluşumlann, yeni
kişilerin beklendiğini an-
latan Baykal, "Türidye'yi
yeni oluşumlar değil, doğ-
ru oluşumlar kurtanr"
dedi. Baykal, bugün yeni
oluşum arayan "eskfler"in
bir süre önce "yeni" ol-
duklannı belirtirken "Or-
talarda yeni oluşum diye
dolaşanlann neresi yeni,
ben anlayamadım" diye
konuştu. -, •
ÇİZMEDEN YUKARI m.kart@superonr.ne.com.tr MUSA KART
Konya semalan dünyanın en büyük 3. 'taklidi savaş alanı' oldu. Yabancı uçaklar burada
savaş manevrası yapacak.
MERŞEV
KOMTRO-
Yaz boyunca bütün yurtta bilgilendirme çalışması yapılacak
SoysaFdan 'ulusal çağrı'
ANKARA (Cumhurrvet Bürosu)
- Prof. Mümtaz Soysal'ın öncü-
lüğünü yaptığı, "Türkiye'yi Tür-
kiye'denyönetme" iddiasmı taşı-
yan hareket, Türkiye'nin ulusal
politikalarla kurtulabileceğini
düşünen bütün yurttaşlara çağn
yapma karan aldı. ll-
lerde temas gruplan
oluşturulacak ve yaz
boyunca Türkiye ge-
nelinde bilgilendirme
çalışması başlatılacak.
Kamuoyunu bilgilen-
dirme süreci için Prof. Soysal
yetkilendirildi. Prof. Mümtaz
Soysal, Prof. Dr. Sina Akşin,
Prof. Dr. Oğuz Oyan, Prof. Dr.
Erdoğan Soral eski CHP Konya
ll Başkanı Hüsnü Bozkurt gibi
isimlerin yanı sıra, illerden gelen
temsilcilerin aralannda bulundu-
ğu yaklaşık 60 kişi, cumhuriyet
devriminin ilkelerini ve Kema-
lizmi savunan yeni oluşumun ça-
lışmalannı değerlendirmek ama-
cıyla, önceki gün Ankara'da bir
araya geldiler. Ulus'taki Hacı
• Türkiye'nin ulusal politikalarla
kurtulabileceğini düşünen herkes,
Türkiye'yi Türkiye'den yönetme" iddiasını
taşıyan harekete davet edilecek.
Bektaş Kültür Merkezi'nin kon-
ferans salonunda gerçekleştiri-
len toplantı, yaklaşık 7 saat sür-
dü. 15 ilden gelen temsilciler,
"sondaj metni" olarak adlandın-
lan bildirgenin Anadolu'da çok
olumlukarşılandığının altını çiz-
diler. Solda parçalı bir görüntü
oluşmasından kaynaklanan bazı
endişelerin dile getirildiği, ancak
yeni oluşumun çizgisinin bu
yönde olmasına karşı belirgin bir
görüş birliği bulunduğu aktanl-
dı. Toplantıda, yaz boyunca Tür-
kiye gündemindeki di-
ğer gelişmelerin izlen-
mesine, Anadolu'nun
nabzını tutmaya yöne-
lik çalışmalann sürdü-
rülmesine karar veril-
di. "Biz parti kuruyo-
ruz, bize kabhn" görüntüsünü
yaratmaktan kaçınan grup, önü-
müzdeki dönemde Türkiye'nin
ulusal politikalarla kurtulabile-
ceğini düşünen herkesi, bu hare-
ket içinde yer almaya çağırma
görüşünü benimsedi.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin(« doruk.net.tr
Ben kokluyordum. O önce
öptü sonra emdi.
Lavantadan ve arıdan söz
ediyorum.
Lavanta fışkırmış. Bıraktı-
ğımda minik bir çalı kümesini
andırıyordu. Şimdi boyu beli-
mi geçmiş ve göğün bütün
yönlerini hedeflemiş mor çi-
çeklerden bir ok kümesine dö-
nüşmüş.
Ben koklamak için eğildim.
Az önce gümrah yeşillikleriyle
top top biberiyeleri koklamış;
saplannı avuçlamış, sonra da
avuçlarımı koklamıştım.
Sıra lavantadaydı. Ben eğil-
dim, o kondu. Minnacık bir
balarısı. Lavantanın çiçekleri-
nin blrinden ötekine telaşsız
konarak öptü ve emdi.
Ardı sıra uçsam, kovanına
ulaşsam, balı lavanta kokuyor
mudur acep?
Yazık, uçamıyorum. Ama
uçtuğu yöneyürüdüm. Yama-
ca vurdum. Katırtırnakları çıl-
dırmış olmalı. "Hazan sarı-
s/"na övgü düzen reklamcılar,
gelip de Marmara Adası'nın
katırtırnaklarını görseler, bu
Bir Kaçamak ve Baştan Çıkmak...
yamaçta yanımda dursalar,
sarıların en sarısıyla kuşatılsa-
lar, mesleği bırakırlardı elbet...
Dön çocukluğuna Aydın
Engin!
Katırtırnaklanndan yükselen
o baygın bal kokusuyla yetin-
me. Şu küçük san çiçeklerden
birini kopar. Ağzına al ve ağ-
zında biraz tut. Bal tadı yayıl-
dı değil mi ağzına. Yoksa balı
yapan an değil de katırtırnağı-
nın kendisi mi? An sadece o
balı alıp kovanına mı taşıyor?
Bilmem. Belki öyledir. Belki
hem öyledir hem değildir.
Boş ver, botanik dersinde
değiliz; doğanın, katıksız do-
ğanın kucağındayız...
Oyalanma!.. Daha yanına
gidilecek, kucaklaşılacak, do-
kunulacak, dostluklann taze-
leneceği çok ağaç, ot, diken,
çiçek, çalı, kaya, deniz, asma,
zeytin var...
Zeytin vaıi..
Şu altında durduğun zeytin.
Şu yaşlı, güngörmüş koca
zeytin...
O da öteki zeytinlerle birlik-
te çiçeklerini döktü. Şimdi de-
nizden esen tuzlu rüzgârları
koklayarak güneşin altında
tembel tembel gerinerek kışa
hazırianıyor. Bilmeyen bu yıl
zeytin vermeyecek sanır. Oy-
sa verecek. Bilen gözler he-
men sezer. Bu yıl bol zeytin
verecek üstelik. Dallanndayaz
sonu zeytinler tanelenecek,
güz başında irileşecek. Tane-
lere ilkin mor benekler düşe-
cek.
Sonra kış başında taneler
kararacak. Zeytin o bereketi
şimdi gizlice taşıyor. O yağlı
özsu şimdi zeytinin dal uçla-
rında gizli. Sonra tanelere yü-
rüyecek. Kışın Akdenız'in o
büyülü sıvısı, zeytinyağı o ta-
nelerden süzülecek...
Dön çocukluğuna Aydın En-
gin!..
Işte zeytin, işte papatya ve
gelinciklerden nöbeti devral-
mış ebegümeci ve semizotla-
n, işte "senin" çınarın. Hani
"Bu dünyada benim de dikili
bir ağacım var" deyip övün-
düğün, arada bir, kimselere
çaktırmadan okşadığın şu
gencecik, şu diri ve şu görke-
mini şimdiden öteki ağaçlara,
otlara, çalılara, bitkilere ilan e-
den "çınar"\n...
Haydi çınarı sulayalım. Çı-
nar dediğin suya doymaz. Bo-
şuna mıdır en gürbüz çınaria-
nn dere boylannda fışkırması.
Haydi çınarı sulayalım.
Sularken bilerek ayaklarını
da ıslat; annenin sana çocuk-
ken bellettiği yasaklan şimdi
keyifle çiğne. Çınarla birlikte
kendi üstbaşını da keyifle ıslat.
Çınarın dibine bilerek bas.
Ayakların çamur olsun. Panto-
ionun paçaları da.
Haydi şimdi kıyıya inelim.
Deniz kıyısına.
Deniz kıyısına inen ille de
yerden bir çakıl taşı alıp deni-
ze mi fırlatır? Sen yapma. Hiç-
bir şey yapma. Öylece dur.
Uzaklara, pusun belirsizleştir-
diği ufka bak ve öylece dur.
Denizin sesi, küçük martı-
nın cılız çığlığı, katırtırnaklan-
nın sana kadar ulaşan ballı,
baygın kokusu, minik dalgala-
nn üstünde ine çıka, denize
dala çıka avlanan karabatak,
başını kaldırınca dallarını sal-
layarak seni selamlayan "çı-
nar"\n ve yazının başında la-
vantadan bal emen an...
Hiçbirşey yapmaksızın, öy-
lece dur.
•••
Çabuk kente dön Aydın En-
gin.
Hemen şimdi. Burası büyü-
lü. Kaptırdın mı kendini bir da-
ha dönüş yok, bilesin.
Bir haftasonu kaçamağı bu.
Ama hemen dönmezsen, bir
bakacaksın kıyısında dikildi-
ğin deniz ve zeytin ve çınar ve
katırtırnakları ve ebegümeçle-
ri seni baştan çıkaracak ve ya-
şamının geri kalanını...
Hemen geri dön Aydın En-
gin. Geri dönemeyecek kadar
baştan çıkmadan geri dön...
Yoksa...
POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Dolunay...
Dolunay büyük aydınlığa alıştığı göğü, denızi ar-
tık büyülemiyordu...
Jorge Lois Borges'in değışken dünyası, içbü-
key maviliğiyle bensiz giden bir yaşamın gül ren-
gi birtanla buluşması oluyordu...
Bir tuhaftı yaşam!..
Anılar denizinde dolaşırken son gece fırtınasın-
da başlayan kavga, ayrılışların gizemli hüznünü,
saçlarının okyanusundaki içli türkülerle yoğunla-
şan yalnızlığını düşündüm...
Kanatlı bir kupa, patırtılı dünyada kıskançlı-
ğın ve barbarlığın simgesi oluyordu...
Jose Marti'nin aşkı kusursuz muydu bilinmez
ama Tagore'nin düşleri kimı zaman yaşamın en
dolu anıyla birleşiyordu...
"Kalkıyorum, sana dokunmak için uzatıyorum
ellerimi.
'Bir düş mü bu' diye kendime soruyorum.
Ayaklanmı sarabiiseydim kalbimle, göğsüme
çekebilseydim.
Bana sormadan gitme aşkım benim."
Tagore, "gitme aşkım benim" derken, onu
uyurken kaybetmekten korkuyordu...
Dolunayın büyük aydınlığı korku demekti!..
Remy de Gourmont'un Simone'sinin saçları-
nın ormanının ise birgizi vardı...
Gourmont kıskançtı!..
Gecenin eşliğinde dokunmuş gibi ürpertici
bir el, Gourmont'un yüreğinde derin izler bırakı-
yordu...
Aşk neydi aşk?
"Bırakınm şarkımı eğeristersen I Kaçınnm göz-
lerimi yüzünden, kalbini tıtretirse. I Dolaşırken
üşütürse ansızın, çekilip başkayola sapanm. I Çı-
çek örerken tedirgin ederse seni, bahçene gir-
mem. I Suyu kabartırsa eğer I coşturursa, yüz-
dürmem kayığımı senin kıyında."
•••
Yaşam mutluluk ve mutsuzluk üzerine kurulu-
dur.
Honore de Balzac, ılk aşkı Berny'e (asıl adı
Laure Hinner) 1821 'de yazdığı mektupta şöyle
diyordu:
"Mutsuzsunuz, biliyorum bunu, oysa ruhunuz-
da sizin bilmediğiniz ve sizi hâlâ yasama bağla-
yabilecek zengınlikler var.
Karşıma çıktığınızda, mutsuzluğu yüreğinden
kaynaklanan bütün insanlardaki o çekicilik vardı
üstünüzde. Ben acı çekenlerı peşinen severim,
böylece melankoliniz benim için büyülü bırgü-
zellik, mutsuzluklarınız benim için bir çekicilik ha-
line geldi; ve bütün düşüncelerim, ruhunuzun
hoşluklannı gösterdiğiniz andan başlayarak ben-
deki sizinle ilgili tatlı anılara bağlanıverdi elimde
olmadan.
Size yazsam mı, yazmasam mı, işte aynldığım
zamandan ben düşüncelenmin tek değişmez so-
runu, bütün derin düşüncelenmin konusu buy-
du; size eğer uzun süredir sizi gözle görmediği-
mi söylersem, genellıkle kendini beğenmişlik
duygulanyla dopdolu genç bir ruhun, bir tutku-
yu, umudun hazineleriyle güzelleştirmeye çalış-
mak yerine, tasahayabıldiğine, koruyabildiğine
ve besleyebildiğine şaşınp kalırsınız. Ama ben
böyleyim işte ve her zaman da böyle kalacağım;
aşırı derecede çekingen, taşkınlığa varan de-
recede âşık ve sevıyorum demeye cüret edeme-
yecek kadar bâkir. Bu bekâret içine, bu utanma
içine, reddedilmeme yol açan bütün korku ve
utangaçlık da girmektedir elbette. Bu yüzden de
hiç başıma böyle bir şey gelmedi, çünkü hiçbir
zaman kendimi böyle bir tehlikeye atmadım; a-
ma bugün ilk kez hıssettiklehmi dile getirme teh-
likesini göze alıyorum. Evet madam, cüret ediyo-
rum buna, ama bunu yaparken de bu mektubun
bütün sonuçlarını hesaplamak için, aklımın ken-
dine ayırmış olduğu en son bölgeye çekilmeyı
de ihmal etmiyorum.
Siz bu mektubu okurken, tabii eğer okursanız,
aklınızdan geçecek olan en küçük düşünceyi bil-
mediğimi sanmayın sakın."
• • •
Dolunay korku verir insana!..
Dolunay yalnızlıktır!..
Sonunda, aşk öldüğü zaman yerini nefret ala-
bilir; kaybolan aşk, eski sevgilileri şaşkın ve inti-
kam duygulan içinde bırakmaktadır...
Jerome-Antoine Rony şöyle der:
"Aşka bağlı kıskançlık. mağdur edilmiş sahibi-
nin öfkesidir..."
Yapısı bakımından başansızlığa mahkûm olan
tutku-aşk, hayale sığmadığı sürece devam ede-
mez...
Balzac ise "Iki aşk vardır" der; "hükmeden
aşk", "köleleştirici aşk". Bir de birleştirici aşk
vardır ki, iki kişi bir bütün eder...
Hangisınden yanasınız?
hikmet.cetinkaya " cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
DYP liderinin ilginç yorumu
Çüler: Seçim borajı
daha dayükselsin
AMCARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - DYP
Genel Başkanı Tansu
Çiller, seçim barajının
yüzde 5'e indirilmesi
yönündeki istemlere
karşı çıkarak "Yüzde
10 barajı mutlaka kal-
malı. Hatta eğer bir de-
ğişiklik \apılacaksa
yükseltilmeKdir'' dedi.
" Çiller, dün DYP Ge-
nel Merkezi'nden ayrı-
lırken gazetecilerin
Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün seçim
barajının yüzde 5'e in-
dirilmesi yönündeki
sözlerıni nasıl değer-
lendirdiği sorulannı
yanıtladı. Çiller, bunun
Türkiye 'de5'li,6'lıko-
alisyon hükümeti anla-
mına geleceğini savu-
narak üç partiyle kura-
lan hükümetin Türki-
ye'yi getirdiği yerin
belli olduğunu söyledi.
Çiller, "Türkne'nin si-
vasi bölünmüşlüğe de-
ğü, siyasi bütünlcşme\ e
ve yoğunlaşma>a ihti-
yacı vardır. Biz karşn ız,
yü/de 10 barajı mutla-
ka kalmah, hatta eğer
bir dcğişiklik yapıla-
caksa \fıkse!tiTm ^Krt'r"
dedi. '