Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
&AYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2001 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Üç Bin Yıllık liyatrosu
Olan Garip Adam
FOÇA-
Sevgili,
Adam hiç de halinden memnun görünmü-
yor, hatta hoşnutsuzluğunu çekinmeden açı-
ğa vuruyordu.
Taze, leziz balıklann eşliğinde içilen rakı ka-
dehleri boşaldıkça, adamın da efkârı artıyor-
du.
Hayatımda çok zenginler görmüştüm, ama
böylesine bir zenginliğe sahip biriyle ilk kez
karşılaşıyordum, karşımdaki adam üç bin yıl-
lık bir tiyatronun sahibiydi.
Birfilm çalışması için gittiğimiz Foça'da, ta-
ze nefis balıkları, enfes mezeleri olan, Büyük-
deniz kıyısındaki Phokai Restaurant'daydık.
Büyükdeniz kıyısında, çok güzel bir evde
oturan, yeniden siyasete dönmenin ısınma
turiannı atarken arazisinde erik yetiştiren Feh-
mi Işıklar, eski Belediye Başkanı Nihat Di-
rim, Ismail Kaptan ile eşleri, yönetmen Or-
han Oğuz, oyuncu ve yazar Nilüfer Açıkalın
ile birlikte, yoğun çalışma arasındafelekten bir
gece çalıyorduk geçen akşam.
Üç bin yıllık tiyatrosu olan Mesut Aralat ve
eşi de bizimle birlikteydi.
•••
Tekel'de işçi ve sendikacı Mesut Aralat, me-
sut değil, bedbaht.
- Ben de oğlumu koleje gönderebilirdim, Ni-
hat, diye çıkışıyor kadim dostu eski başkana.
Olay, tarihi zenginlikler konusunda duyarlı
olan Nihat Dirim'in belediye başkanlığı döne-
minde, arkeologların, Mesut Aralat'ın, kasa-
banın girişindeki 4 dönüm arazi üzerinde yap-
tıkları kazıda, buldukları kalıntıyla başlamış.
Incelemeler sonunda arsanın, üç bin yıllık ol-
duğu, tahmin edilen bir tiyatronun ortasında
olduğu anlaşılmış.
Gerçi kazı o aşamada bırakılmış, kalıntılar
gün yüzüne çıkanlmamış, ama artık herkes
orada antik bir tiyatro olduğunu biliyor.
Tiyatro toprağın altında duruyor, Mesut Ara-
lat da, ne inşaat yapabiliyor üstüne, ne de
böyle bir yerin alıcısı olmadığından, satabili-
yor toprağını.
Yalnızca "Of! Of..." çekiyor. Nihat Dirim'e
serzenişte bulunuyor:
- Nihat denize srfır taş evde oturuyor, benim-
se arsada üç bin yıllık tiyatro olduğu için...
Takılıyorlar:
- Senden zengini yok Mesut...
- Fena mı? Gelenlere bilet keser zengin olur-
sun.
Tekel işçisi sendikacı dostumuz, "Böyle
zenginliğin içine, devleto tiyatroyu alsın da..."
diyor, masadaki hanımlara bakıp gerisini ge-
tirmeden susuyor.
Tartışmayı eşi noktalıyor:
- Uzatma Mesut! O arsa kime babasından
kaldı, söyletme şimdi...
Böylesi feminist söylem, ilericiliğine karşın
maço kökenini terk etmemekte dirençli Feh-
mi Işıklar'a dokunuyor.
- Ne olmuş yani bacı, diyor, tiyatronun sa-
hibi sensen, senin sahibin de o!
•••
Anlaşılan Aralat ailesinin üç bin yıllık tiyatro-
lan, Foça'daki dost sohbetlerinin en lezzetli
mezesi.
Ama olayı ciddi olarak düşününce insanın
isyan etmemesi mümkün değil. Tarihi zengin-
likler cenneti olan Türkiye bunları değerlendi-
remiyor, değerlendirdiginde de bütün yükü
gariban vatandaş ödüyor.
Dört yıl önce Foça'ya geldiğimde, sorunun
ayırdında olan Nihat Dirim, hem tarihi hem de
üstünde yaşayan vatandaşı koruyan bir çözü-
mün zorunlu olduğunu söylüyordu. Ama dev-
letin ve sistemin kulakları sağır bu konuda.
Mesut Aralat'ı gördükten sonra Sevgili, ar-
tık hep, "Maazallah, Yüce Rabbim hiçbir ga-
rip kuluna üç bin yıllık tiyatro nasip etmesin!"
diyorum.
Haksız mıyım?
Anayasayı Koruma Dairesi raporu
PKK Almanya'yı
tehdit ediyor
ANKARA(AA)-A1-
manya Federal Anaya-
sayı Koruma Daire-
si'nin, anayasalanna
karşı eylemlerde bulu-
nan ve toplum dûzeni-
ni sarsan veya bu nite-
likleri taşıyan örgüt ve
kuruluşlai" hakkında
hazırlanan raporunda,
PKK'nin Almanya
için en tehlikeli örgût
olduğu kaydedildi.
"PKK'nin yeralün-
da geniş bir örgiitien-
meye gittiği'', "silahlı
mücadeleye, örgütün
elebaşı Abdullah Öca-
lan'ın idamını önlemek
amacıyla ara verdiği",
"örgütün silahh grup-
lannın Kuzey Irak'ta
varuğun konıduğu"
görüşlerine yer verilen
raporda, faaliyetleri
Almanya'da yasaklan-
mış olan ERNK'nin
adını değiştiren ve 32
alana ayırdığı 7 bölge-
de yeraltında yapıla-
nan PKK'nin, diğer
Avrupa ülkelerine göre
Almanya'da çok daha
fazla ve aktif taraftan-
nı devreye sokabilece-
ği belirtildi.
Raporda, PKK'nin
faaliyetlerini fınanse
etmek için paraya ihti-
yacı olduğu, bu gelirle-
rin aidatlar, yayın sa-
tışlan, toplantı giriş üc-
retlerinden sağlandığı,
ancak gelirin büyük
bölümünün yıllık ba-
ğış kampanyalan ara-
cılığıyla elde edildiği
ve her yıl 20 milyon
Alman Markı tutann-
da para toplandığı kay-
dedildi.
Raporda, PKK'nin
özellikle insan kaçak-
çılığı alanında faal ol-
duğu, bu amaç için
kurduğu "ülke büro-
su" adlı bir birimi bu-
lunduğu da belirtildi.
DSP'li Pişkinsüt, hükümetin iki yıllık iktidannda verdiği sözleri yerine getirmediğini söyledi
Ecevit istila etıtıeliARTFARSLAN
BATMAN-DSPAydın
MilleUekilı Sema Pişkinsüt iki
yılı aşkm süredır iktidarda
olmalanna rağmen verdikleri
sözleri yerıne getırmedıklerini
belirterek Başbakan Büknt Ecevit
ve diğer hükümet ortaklannı
istifaya davet etti.
Aralannda DSP Aydın
Milletvekılı Sema Pişkinsüt'ün de
bulunduğu 50 kişıden oluşan
Kadın Platformu üyelen
Güneydoğu kadınının sorunlannı
yerinde incelemek üzere Batman'a
gitti. Batman Belediyesi Esentepe
Tesisleri'nde kadınlarla söyleşı
• 50 kişiden oluşan Kadın Platformu üyeleri ile Güneydoğu kadınının sorunlannı
incelemek üzere Batman'a giden Pişkinsüt, başta Başbakan Ecevit olmak üzere hükümet
ortağı liderleri istifaya davet ettiğini söyledi.
yapan Kadın Platformu
üyelerinden DSP Aydın
Milletvekili Sema Pişkinsüt, iki
yılı aşkın süredir iktidarda
olmalanna rağmen verdikleri
sözlen yerine getiremediklerinı
vurguladı. Pişkinsüt şöyle
konuştu:
"Başbakan Büknt Ecevit ve
iktidar ortağı diğer liderieri istifaya
davet ediyoruz. Türkiye'de artık
DGM'ler kaldınlmaİL tngütere'de
Tony Blair geri geldiğinde, istifa
etmeye hazırianıyor. Bizde ise tam
tersi durum yaşamyor. Liderler
istifa etmemekte direniyor. Her
Güneydoğu'ya gelişimde içimi bir
burukluk sanyor. Güneydoğu
artık banş ortamının sağlanmasun
istiyor."
Araştırmacı Yaprak Zihnioğlu da,
amaçlannın bu tür gezılerle kadın
geleneğini güçlendirmek,
farklılıklara, mesafelere,
yabancılıklara rağmen, Türkiye'de
kadının ortak bakışını ve tavnnı
geliştirmek olduğunu belirtti.
Bölgedeki kadınlann sorunlannı
paylaşmak ve birlikte yaşamak
için Batman'a geldiklerini anlatan
Zihnioğlu, "Türldye'nin her
tarafinda kadın sorunlan birbirine
benzemektedir" dedi.
'Eski acılar yaşanmasın'
Perihan Mağden, GüJer KazmacL,
Duygu Asena ve Saynur
Vanşh'nın yanı sıra bazı
sanatçılaruı da aralannda
bulunduğu platform üyelerine
sorunlannı anlatan Güneydoğulu
kadınlar da eski acılan bir daha
yaşamak istemediklerini
kaydettiler. Artık kent
varoşlannda yaşamak
istemediklerini söyleyen
Güneydoğulu kadınlar şunlan
söylediler:
"Artık kentin varoşlannda
yaşamaktan bıktık. Siz şimdiye
kadar neredev diniz? Neden
şimdiye dek sorunlanmızı
dinlemeye gelmediniz? Bizi
sorunlanmızla karşı karşıya
bırakünız. Şimdi si/Jerden tek
isteğimiz bu banş ortanunı
korumanız."
Banş
korunsıın
Güler Kazmacu Duygu
Asena ve Saynur
Vanşh'nın yanı sıra bazı
sanatçılann da
aralannda bulunduğu
platform üyeleri,
Güneydoğulu kadınlann
sorunlannı dinlediler.
Platform üyelerine
"Şimdiye kadar
neredeydiniz? Neden
şimdiye dek
sorunlanmızı dinkmeye
gelmediniz" diyen
Batmanlı kadınlar, şimdi
tek istekkrinin banş
ortamının korunması
olduğunu söykdikr.
YeşülerMilletvekili Özdemir, Almanya \laki başörtüsü tartışmasını anlattı:
'Azınlık' çoğunluğu sarstı
Özdemir, İstanbul Baro-
sıTnundüzenkdiği "Aanlık
Haklar" paneline kaöldı.
İstanbul Haber Servisi - Alman
Yeşiller Partisi Milletvekili Cem
Özdemir, Almanya'nın da başör-
tüsü tartışmasının içinde bulundu-
ğunu ifade ederek başörtülü ol-
duklan gerekçesiyle devlet daire-
sinde çalıştınlmayan iki kadın öğ-
retmen hakkında mahkemelerin
farklı kararlar verdiğini söyledi.
Özdemir, "Almanlar, 'Bizi birleş-
tiren anayasa mı, insan haklan, de-
mokrasi gibi evrensel ilkeler mi
yoksa Hıristiyanlık mı' bunu ko-
nuşuyor'" dedi.
istanbul Barosu, Dorint Park
Plaza Oteli'nde "Azuıhk Haklan"
konulu bir panel düzenledi. Panel-
de konuşan Alman Yeşiller Parti-
si Milletvekili Cem Özdemir, Al-
manya'da azınlık tartışmasının,
çoğunluğu sarstığını belirterek
"Almanlar, 'Biz neyiz'i konuşma-
ya başladı" dedi. Özdemir, her
eyalette, azınhklann resmi dil dı-
şında ana dillerinin eğitimini al-
dıklanm vurguladı. Almanya'nın
da başörtüsü tartışmasının içinde
bulunduğunu ifade eden Özdemir,
başörtüsü takan iki kadının öğret-
men okulunu bitirdikten sonra
Eyalet Dairesi'nde öğretmen ola-
rak görev almak istediklerini an-
cak Eyalet Dairesi'nin, her iki öğ-
retmenı de başörtüsünün dini sem-
bol olduğu ve devletin de dinden
bağımsız olması gerekçesiyle işe
almadığını anlattı. Özdemir, yargı
sürecini şöyle aktardı: "tki öğret-
men ayn mahkemekre başvurdu.
Bir mahkeme devlet dairesini, öğ-
retmenin devkti temsil etmesi ne-
deniyk hakb buldu. Diğer mahke-
me ise öğretmenin, dini özgürlük
hakkuu, başörtüsü takarak kuflan-
mak istiyorsa müdahale edilme-
mesi gerektiği karannı verdi An-
cak bu mahkeme, öğretmenin de
okulda misyoneıiik yapmaması ge-
rektiğini vTirguladı" dedi.
Atina Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi'nden Prof. Dr. Achilk
Skordas ise Yunanistan'ın azınlık-
larla ılgili birtakım korkulanmn
olduğunu söyledi.
Başbakanlığı döneminde milyonlarca mark rüşvet dağıtıldığı belirtildi
Hebnut Kolıl, yine güç durumda
FRANKFURT (Cumhuriyet
Bürosu) - Federal Almanya'nın
1998'edek. löyıhnadamgavu-
ran eski Başbakan Helmut Kohl
döneminde, Doğu Almanya'da-
ki Leuna rafinerisinin özelleşti-
rihnesi ve bu şirketin Fransız de-
vi Elf Aquitaıne'e devri için mil-
yonlarca mark rüşvet dağıtıldığı
bir kez daha vurgulandı.
Eski Elf Aquitaine Genel Mü-
dürü Lx)ik k Floch-Prigent, yap-
tığı bir açıklamada, 90"lı yıllarda
"Leuna işi için" 80 milyon mark
dağıttıklannı, bu paranın bir bö-
• Fransız şirketi Elf-Aquitaine'in, Doğu Almanya'daki
Leuna rafinerisinin özelleştirilmesi sırasında, bu şirketi
üstlenmek için Almanya'da Kohl'ün başbakanlığı
döneminde rüşvet dağıttığını, bu kez şirketin eski genel
müdürü Loik le Floch-Prigent söyledi.
lümünün Almanya'nın doğu eya-
letlerine aktığını doğruladı. Haf-
talık "DieZeft" gazetesinin soru-
lannı yanıtlayan Loik le Floch-
Prigent, eski Başbakan Helmut
Kohl'ün o dönemde "Leuna işi-
ni" desteklediğini belirtirken
"Ancak bu destek, üave yannm-
lar gereken 2 mfiyar markhk sûb-
vansiyonlan alabilmek için yeter-
ü gehnezdL Aynca rakip şirketk-
rin boru hatt inşaatlan da engel-
lenemezdi" dedi. Bu nedenle
"Afrika yöntemlerine tevessül
ediküğini*1
kaydeden eski patron,
rüşvet ödemelerinin sendikalara
ve politikacılara yapıldığını bil-
dirdi, ancak somut isün vermek-
ten kaçındı. Bu açıklamalar üze-
rine eski Başbakan Kohl ile dö-
nemin Başbakanlıktan Sorumlu
Devlet Bakanı Friedrich Bohl'ün
yanıtlanması gereken yeni soru-
larla karşı karşıya kaldığı belirtil-
di. Elf'indahabaşkayöneticiler-
le de çeşitli tarihlerde yaptığı
açıklamalarda rüşvet akışını doğ-
rulanmış ve bu ödemelerden bir
bölümünün de dönemin iktidar
partisi CDU'nun kasasuıa girdi-
ği bildirilmişti.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Kapatılma davası
FP'nin
hafiası
• FP'nin kapatılma davası sah
günü görüşülmeye başlanacak.
Davanın, 7-10 gün içinde
sonuçlanması bekleniyor.
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu)- Ana-
yasa Mahkemesi, ka-
rar aşamasına gelen
Fazilet Partisi'nin ka-
pahlması istemli dava-
yı sah günü görüşme-
ye başlayacak. Dava-
nın, 7-10 gün içinde
sonuçlanması bekleni-
yor.
Emekli Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcı-
sı \ural Savaş'ın,
FP'nin "kapaülan
RFnin de\amı oklu-
ğu" ve "laüdik karşın
eylemkrin odağıhafi-
negeldiği'* gerekçesiy-
lekapaolması istemiy-
le7Mayısl999'daaç-
tığı dava karar aşama-
sına geldi. Anayasa
Mahkemesi'nin, Baş-
kan Mustafa Bumin.
Başkanvekili Haşim
Kıhç, üyeler Fuha
Kantarcıoğiu, Rüştü
Sönmez, Ahmet Ak-
yalçın, AM Hüner, Yal-
çın Acargün, Tülay
Tuğcu,MahirCanlh-
cak,ErtuğrulErsoyve
Sadt Adah'dan oluşan
11 kişilik heyeti, 12
Haziran Sah günü sa-
at 10.00'da toplanarak
FP'nin kapatılması is-
temiyle açılan davayı
görüşmeye başlaya-
cak. Anayasa Mahİce-
mesı'nın asıl üyelerin-
den herhangi biri top-
lantıya katılamazsa.
yerine en kıdemli ye-
dek üye gireceL
Vüral Savaş, 7 Ma-
yıs 1999'da açüğı da-
vada FP'nin kapatıl-
masını ve kapatma da-
vasından bir gün önce
partisinden istifa eden
istanbul Milletvekili
Aydm Meaderesdışın-
daki bütün FP'li mil-
letvekillerinin düşü-
rülmesini istemişti.
Savaş, esas hakkuı-
daki görüşünü bddirir-
ken Siyasi Partiler Ya-
sası'nın 103. maddesi-
nin 2.fikrasınınana-
yasaya aykın olduğu-
nu ileri sürerek iptah-
ni istedi. Odak olma-
nın ölçütlerini düzen-
leyen bu fıkra, Anaya-
sa Mahkemesi'nce 5'e
karşı 6 üyenin oyuyla
iptal edildi ve ipta] ge-
rekçesi Resmi Gaze-
te'de yayımlandı. Sa-
vaş, FP'nin 1. Olağan
Kongresi'nde kapatı-
lanRP'nin Genel Baş-
kanı Necmettin Erba-
kan'a yönelik sözleri
içeren kaseti, emekli-
ye aynlmadan önce
Anayasa Mahkeme-
si'ne göndermişti.
Anayasa Mahkeme-
si bu kasetlere ilişkin
olarak Savaş'tan sonra
göreve başlayan Yargı-
tay Cumhuriyet Baş-
savcısı Sabih Kana-
doğlu'ndan görüşünü
sormuştu. Kanadoğlu
da, söz konusu kasetin
ek delil olarak kabul
edibnesini istemişti.
Yüksek Mahkeme,
Kanadoğlu'nun bu is-
temini FP 1. Olağan
Kongresi'ne ilişkin
kasetin, "iddianame
taribinden sonraki bir
olaya ilişkin olduğu"
gerekçesiyle reddet-
mişti. Bunun üzerine
Kanadoğlu, Anayasa
Mahkemesi'ne ek id-
dianame göndererek
FP'nin 1. Olağan
Kongresi'ne ilişkin
kasetleri delil olarak
göstermiş ve FP'nin,
kapatılan RP'nin de-
vamı olduğu gerekçe-
siyle kapatılmasını is-
temişti.
oralcalislar@yahoo.com
Daniel Cohn Bendit, DHKP-C'li
Şadi Özpolat'ın düşüncelerınin 'taş
devrinden kalma' olduğunu söyledi.
Kendisinin eskiden devrimci, şimdi ise
burjuva partisinden milletvekili oldu-
ğunu vurguladı. MHP milletvekili
Mehmet Gül, geçen günlerde, Tar-
kan eşcinsel olmasaydı onu daha çok
severdim" demışti. Tarkan'ın çıplak
fotoğraflarının Reha Muhtar'ın prog-
ramında ve ardından gazetelerde ya-
yımlanması üzerine de şunlan ekledi:
"Haklı çıktığıma sevinemedim."
Şadi Özpolat, DHKP-C adına yapı-
lan bazı eylemlerden yargılanıyor, he-
nüz hüküm giymedi. Mehmet Gül,
çeşitli öldürme ve bombalama olay-
lannı poliste ve hatta TRT kamerası
karşısında itiraf etmişti. 12 Eylül'ün
adaleti onu akladı, pakladı ve millet-
vekili olarak karşımıza çıkardı. Dani-
el Cohn Bendit, Kandıra F Tipi Ceza-
evi'nde tek kişilik hücrede kalan
DHKP-C'li Şadi Özpolat'lagörüşmüş
ve onun fikirlerinin 'taş devrinden kal-
Şadi Özpolat ve Mehmet Gül
ma' olduğunu düşünmüş. Özellikle
IMF ve Batı ile ilgili degerlendirmele-
rini çağdışı bulmuş.
Şadi Özpolat'ın veya F tipi cezaev-
lerinde kalan kimselerin fikirlerinı tar-
tışabilirsiniz. Onların düşüncelerini
beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz. Bu
nedenle Daniel Cohn Bendit'nin bu
konudaki değeriendirmelerini, onun
kişisel bir değerlendirmesi olarak
saygıyla karşılayabiliriz. Birçoğumuz
da Daniel Cohn Bendit gibi düşüne-
biliriz. Bazı solculann, gerçekten es-
kiyen ve günümüze karşılık gelmeyen
düşünceleri üzerine tartışmalar da
yapabiliriz. Ancak bütün bunlar dü-
şünce tartışması düzeyinde yapıla-
bilir.
• • •
Aynı şeyi Mehmet Gül'ün düşün-
celeri için de yapabiliriz. Bir insanın
cinsel veya siyasi tercihini ya da dün-
yaya bakış açısını kendinizce doğru
bulmayabilirsiniz. Tarkan eşcinsel mi,
değil mi tartışmasını yapmak ve bu-
nun üzerinden ona bir not vermeye
kalkmak da bir tercih sorunudur. Ya-
ni diyelim ki, çok sayıda cinayet ve
bombalama eyleminden yargılanan
ve bunların birçoğunu itiraf eden
Mehmet Gül, eşcinsellikten hoşlan-
mayan hakikı bir Türk erkeği olarak
Tarkan'ın cinsel tercihlerini beğen-
meyebilir.
Ama Mehmet Gül'ün, değişen ve
gelişen bu dünya içinde 'taş devrin-
den kalmış' bir ideolojinın sahibi ol-
duğunu bizler de söyleme hakkına
sahibiz. Zaten ilkel milliyetçilik de
çağdışı bir ideoloji değil midir?
Işin bir başka boyutu daha var:
Mehmet Gül'lerin yönettiği bir ülke-
de insanlar, tecrit edilip tek başlanna
hücrelere konuluyorlar. Mehmet
Gül'ler, 12 Eylül'de cezaevlerinde ya-
tarken 'ah vah!' ediyorlardı. 12 Ey-
lül'ün baskıcı sistemi onlan besleyip
büyütüp sonunda iktidara getirdi.
Şimdi cezaevine onlar nizam veriyor-
lar. Türkiye'ye onlar nizam vermeye
kalkışıyorlar. Üstelik 'çağdışı kalmış
düşünceleriyle' bunu yapıyorlar.
Tarkan, ülkemizin önemli bir pop
yıldızı. Onun cinsel tercihleri kimseyi
ilgilendirmez. Bir ünlü olduğu için bu-
* nunla ilgilenenler varsa bunlar da o-
nun kişiliğine saldın için kullanılamaz.
Tarkan, "Bu ülke bir cehennem" di-
yor. Gerçekten bir cehennem. Ceza-
evleriyle, yeni çıkan internet yasasıy-
la, yeni çıkan basın yasasıyla, yeni
çıkan RTÜKyasasıyla bir cehennem.
12 Eylül'de çıkarılan 1982 Anayasa-
sı'yla bir cehennem. Tarkan'ın çıplak
fotoğrafını basarak izleyici kazanmak
isteyen gazetecisiyle bir cehennem.
Nereden baksak bir cehennemde
yaşıyoruz. Bu cehennemi kendimiz
yayıp kendimiz içine giriyoruz. Meh-
met Gül'ün Tarkan hakkında söyle-
diklerini gördükten sonra, onun da-
va dosyalarına bakıp korkuya kapıl-
dım. Ne kadar çok yere bomba at-
maktan, ne kadar çok soygun yap-
maktan ve ne çok adam öldürmekten
yargılanmış. Bunlan kendi diliyle na-
sıl itiraf etmiş? Sonra bütün bunlar-
dan nasıl sıynlıp iktidar partisinin mil-
letvekili olmuş?
Daniel Cohn Bendit, Şadi Özpo-
lat'ın düşüncelerini çağdışı bulduktan
sonra şunlan dasöylemiş: "Tecrit kal-
dınlsın, içeridekilerle diyalog kunıl-
sun." Tarkan için, "Eşcinselolmasay-
dı severdim" diyen en hakiki Türk
Mehmet Gül bu konularda ne düşü-
nürdü acaba?
Tarkan'ın sözünü ettiği cehennem-
de Mehmet Gül'lerle birlikte yaşıyo-
ruz. Çoğumuz bunun farkında bile
değiliz.