15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAY1S 2001 CUMA EGİTİM Ders Aletleri Yapım Merkezi'nde MG3 tüfekleri ile ağır top silahlannın ateş idare parçalan üretiliyor Kdıç knloıııi kostfEBRUTOKTAR ANKARA - Okullann mikroskop, cetvel, harita, tepegöz, fen laboratu- van, tarih, coğrafya ve matematik eğitim aletleri gereksinimlerini kar- şılaması için kurulan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağh Ders Aletleri Ya- pım Merkezi'nde (DAYM) ağır ma- kineli MG3 tüfekleri ile ağır top si- lahlannın ateş idare parçalannın da üretildiği ortaya çıktı. Yüksek tekno- loji ile donatılan kurumun, Makina Kimya Endüstrisi Kurumu'nun (MKEK) siparişi üzerine silah üret- tiği saptandı. Silah üreten kurumlar- daki güvenliğin en üst düzeyde ol- ması gerekirken DAYM'nin Milli Eğitim Bakanhğı'nın diğer kurum- lanndan daha özel bir biçimde ko- • Milli Eğitim Bakanlığı'na bağh Ders Aletleri Yapım Merkezi'nde (DAYM) Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'nun (MKEK) siparişi üzerine silah üretildiği saptandı. Ülke genelinde pek çok okulun bilgisayar, laboratuvar aletleri ve kara tahtadan yoksun olmasına karşın DAYM'nin silah üretmesi tepkilere yol açtı. runmadığı da belirlendi. Bugüne dek eğitime katkı payları ile 1 katrilyon 155 trilyon lira, bağış- larla 4.6 trilyon lira gelir elde eden bakanlığın pek çok kurumunda, dö- ner sermayeli kuruluşlann oluşturul- ması da eleştiri konusu oldu. Döner sermaye sistemi ile ayn kaynak ara- yışlanna yönelen kurumlann, kurul- duklan işleve yönelik üretimler yap- maması sistemdeki çarpıklığı ortaya koydu. Clke genelinde pek çok oku- lun bilgisayar. laboratuvar aletleri ve kara tahtadan yoksun olmasına kar- şın DAYM'nin silah üretmesi tepki- lere yol açtı. Döner sermayesi olan DAYM, devlet memurlannın yanı sıra söz- leşmeli işçi de çahştırabiliyor. Yenikme ünitesi kapah Bakanhktan da bütçe alan DAYM'de öğrenci pedagojisine, eği- tim düzeyine ve yaş grubuna göre eğitim araçlan üretmesi ve gelişen teknolojiye göre bunlan yenilemesi için kurulan araştırma daıresinin ise 12 Eylül döneminden bu yana kapa- h olduğu öğrenildi. -- Ülkeye silah ve askeri mühimrhat üretmesi için kurulan MKEK'nin, Milli Eğitim Bakanlığı'na "silah ve ağır top parçalan siparişi vennesf ise sistemin "trajikomik" yanı ola- rak değerlendirildi. MKEK'den üst düzey bir yetkili, kendi kurumlann- da işçilere ödenen yüksek ücretler nedeniyle DAYM'ye sipariş verdik- lerini söyledi. DAYM'nin Fran- sa'dan getirilen oldukça yüksek tek- nolojı ile donatıldığına ışaret eden yetkili şu bilgıleri verdi: "Ağır top silahlannın ateş idare parçalan vardır. Cetveller, skala ve ateş idaresini sağlayan özel minkak ve o cins açı ölçerler, DAYM'de üreti- liyor. DAYM, bunlan Türkrve çapın- da en iyi üreten kurum. Orası devlet teşekkülü olduğu için bizün şartna- memizegöre, sipariş verflebfliyor. Ya- ni DAYM'nin kamu kurumu olması bizim lehimize. DAYM'nin teknolo- jia, sudüzeçleriçokiyidurumda. Ha- vanlann. ağır süahlann yere paralel- ngini açı ölcerüğini yapan su teraasi var. Onlar bu konuda çok tecrübefr- ler. Açı ölçerkrin alüminyum kapla- malannda senelerce kavlanmaması- nı sağlayacak garantiyi wrebiliyor- lar. Aynca MG3'ün uzun namhısu hariç rüm parçalan da DAYM'de ürettirüivor." Cağdaş Dersane Başartsız öğrenciye para iadesi Tıp fakültelerinden her yıl beş bin kişinin mezun olduğu belirtildi Öğrenci çok, eğitim yetersiz Eğitim Servisi - Çağdaş Dershane, ÖSS'de başanh ve başansız olan öğrencile- rine paralannı iade edecek. Dershane yöneticisi Sela- hattin Ozakm, dershaneye aynlan paranın. öğrencinin başanh olamaması halinde, veli tarafından "sokağa aö- lan para"gibi görüldüğünü belirterek paranınboşa har- canmaması için yeni bir gi- rişimde bulunduklannı söy- ledi. Buna göre, belirlenen koşullan yerine getirmesine karşın 120 puanı aşamayan öğrenci, ücretini geri ala- cak. Sınav sonucunda şam- piyonlara 10 puan kadar yaklaşan öğrencilere de ödedikleri ücretlergeri öde- nerek ödüllendirilecek. Öğrencüerden istenen koşullar ise devamsızhğın 10 saati aşmaması, verilen ödevin bir defadan çok ak- satılmaması, dershanede uygulanan ara sınavlara ve deneme sınavlanna düzen- 11 girilmesi, etüt devamsız- hğınm iki saati geçmemesi ve disiplin bozucu davra- mşlarda bulunulmaması olarak sıralanıyor. • Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Özdemir, tıp fakültelerinden her yıl toplam beş bin kişinin mezun olduğunu belirtti. Özdemir, "Yılda beş bin hekime ihtiyaç yoktur" diyerek eğitimin yetersizliği sonucunda yetersiz doktorlann yetişmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. SELEN BAYCAN Türkiye'de 47 tıp fakültesinde, top- lam 31 bin 648 genç, doktor olmak için öğrenim görüyor. Ankara, Istanbul, Izmir'de bulunan büyük tıp fakültelerinde tek bir am- fide 300 öğrenci bir arada öğrenim görüyor. Akademik çevrelere göre, bu sayırun 200'den fazla olmaması gerekiyor. Araştırmalara göre, öğrenci sayısı her yıl azalırken öğretim görevlisi sa- yısı artıyor. Peki Türkiye'deki tıp eği- timi yeterli mi? Öğrenci ve öğretim görevlileri. gerekli araştırma ve çalış- ma koşullannı bulabılıyorlar mı? Tıp fakültelerinden her yıl mezun olan binlerce genç doktor ihtiyacı karşıla- yabiliyor mu? Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Özdemir, tıp fakültelerinin politik nedenlerle açıldığını ve her yıl toplam beş bin kişinin mezun ol- E. duğunu belirterek "Yılda beş bin he- kime ihtiyaç yoktur. Heltim sayısını artürmak, iyi sağhk hizmeti vermek demek değUdir. Sağhk hizmeti bir ekipişidir" dedı. Eğitimin yetersizli- ği sonucunda yetersiz doktorlann ye- tişmesinin kaçınılmaz olduğunu vur- gulayan Prof. Özdemir şunlan söyle- di: "Bugün tıp fakültelerinden mezun olan binlerce doktorne yapryor? Mes- leklerini sürdürüyorlar mı? Tüm bunlann araşürümasıgerekiyor. Cid- di bir hekim işsizüği sonucu ülkede hekim enflasyonu yaşamyor. Hekim yanbşlannın da ciddi bojutlarda ol- duğunu tahmin etmek zor değiL Ye- tersiz eğitim sonucunda kaçınılmaz olarak yetersiz hekimler yetişh'or.*' Öğretim üyesi sayısı arttı Prof. Dr. Özdemir, özel üniversite- lerin tıp fakültesi açmalannın da tüm dengeleri bozduğunun altını çizerek şunlan söyledi: "Özel üp fakülteleri ile birlikte üniversiteler, dev let bütçe- sinden daha az destek alryor. Öğretim üyesi sayısuıda da büyük bir artış oldu. Üç ameliyarhane bulu- nan fakültede 60 tane öğretim üyesi rmekH öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Özdemir, üp fakültelerinin politik nedenlerle açıldığuuve her yıl toplam beş bin kişinin mezun olduğunu belirtiyor. var. Çauşmak ıçın 15 gün beklemek zorunda kalan öğretim üyesi de 'Ben de amefiyabmı özel hastanede yapa- nm' diyerek kaçryor." Çağdaş, yeterli bir eğitim için ön- celikle k neden ve nasıl bir hekim' so- rulannın cevaplanması gerektiğini belirten Prof. Ozdemir, tıp fakültele- rine ilginin azaldığını anlatarak artık tıp öğrencilerinin heyecanlannı, umutlarını kaybettiklerini, büyük bir güvensizlik ve kaygı içinde oldukla- nnı söyledi. Öğrenciler de seçtikleri mesleğin zorluklannın farkında ol- duklannı söylüyorlar. ENÇ BAKIŞ Mutlu bir kas hastası., FİGEN ATALAY Bu mesleğin bana göre en güzel yanı nedir bılir misıruz? Asla ta- nışma olanağı bulamayacağınız insanlan tanımak, onlann evleri- ne konuk olmaktır. Ben üç gün ön- ce Evgin, Elif ve Kıvanç adlann- da üç genç kızla tanıştım. Ve bun- dan büyük mutluluk duydum. Ev- gin, 18 yaşında bir kas hastası, di- ğerleri ise ona destek vermeye ça- lışan iki üniversite öğrencisi. Oğ- rencilerin yaptıklan kesinlikle öv- güye değer ama konumuz Evgin. Evgin, yürüyemiyor. Uzun sü- reli oturamıyoT da. Ellerini zor kullanıyor. Fiziksel _ _ _ _ _ kapasitelerini gide- rek kaybediyor. Has- tahğının tedavisi yok. Kendisi de bu- nu biliyor. Ama umudunu hiç yitir- memiş. Konuştuğu- muz süre boyunca umutsuzluğun göl- gesi bir an bile geç- medi Evgin'in göz- lerinden. Yüzü de hep güldü. Umudun, "sağhğuıa kavuşmayı beklemek"ten ibaret olmadığını anlamış. Onun umu- du, "yaşamı yaşayabflme ihtima- li". Bunun ne demek olduğunu kendi sözleriyle açıklayalım: "Hastalığımın yaşamı yaşama- ma bir şekilde engeî olduğunu ve ölüme ne kadar acı biçimde yak- laşnğunı biByorom. Ama ölüme bir gün bile kalsa, o gün, görmeyi ençokistediğim su kenti Venedik'e gidebttırim belkl Yani umudum. yaşamı yaşayabflme ihtimaK." Evgin, lise birinci sınıfa kadar, zor ve yardımla da olsa yürüyebil- diği için okula gidebilmiş. Sonra • Evgin, 18 yaşında bir kas hastası, diğerleri ise ona destek vermeye çalışan iki üniversite öğrencisi. öğrencilerin yaptıklan kesinlikle ovgüye değer. yürüyemez olmuş ve okulu bırak- mak zorunda kalmış. Ama bir yıl- dır Açık Lıse'ye devam ediyor. Dersleri de çok iyi. Evgin, evin- den hiç çıkmıyor. Nedeni, mahal- lesindeki msanlann, onu, bedeni- ni daha iyi kullanırken hatırlama- lan. Şımdi sokağa çıksa, önce, hare- ket yeteneğini büyük ölçüde yitir- miş narin bedenini acıma dolu ba- kışlarla uzun uzun inceleyecekler. Sonra sorular ve akıl vermeler başlayacak: "Ne oldu?", "Dokto- ra gfttin mi?w . "Hangi doktora gi- dhorsun?", Bir de falancaya gh, hemen iyDeşirsin." Evgin, bu bakış ve konuşmalarla karşı- laşmamak için dışan çıkmıyor. Çok da haksız değil. Çünkü bizler. yanı "nor- mal"ler, tüm engelli- lere aynı biçimde davranıyor, onlan ra- hatsız ediyoruz. Bir türlü doğal olamıyo- ruz. Halbukı hepimiz sınırdayız. Bir kaza, bır hastalık, bir anda bizi "nor- mal"lerin arasından kopanp öte yana, engellilerin dünyasına firla- tabilir. Bunu hiç aklımıza getirmi- yoruz. Yazıyı, Evgin'in sözleriyle biti- relim: "Mudu)Tim. Çünkü kendimi keşfediyorum. Kendimk banş yaptm. Kendimi kucakladım. Hem de sıkı sıta. Önce hasta olan yerierimdcn. özellikle de ayakla- nmdan başla> arak. Çünkü onlar var. Onlar benim. Ben yaşıyonım. Benvanm," e.mafl:figens(S yahoo.com 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür \akfı, düzenlediği kampanyayı Dedeman Oteli'nde yaptığı toplanüyla tanıtû. YEKÜV, üniversiteli gençler için eğitim seferberliği başlattı Bozuk paralar eğitimetstanbul Haber Servisi - Üniversite gençliğine eğitim desteği sağlayan 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı, üniver- siteli gençler için eğitim seferberliği başlattı. Vakıf, bu yıl 10 bin gence u- laşmayı hedefliyor. Vakıf Başkanı GülbinSözen. "Hepimizevebozukpa- ralaria gidiyoruz. Ayda 30 mflyon Kra biriktirip bunlan eğitim bursu hahne dönüştürebüiriz" diyerek herkesi gençlere katkı yapmaya çağırdı. YEKÜV. eğitim seferberliği proje- sini Dedeman Oteli'nde yaptığı top- lantıylatanıttı. "3'ten73'eeğinınsefer- berliği" adı verilen proje hakkında bil- gi veren Gülbin Sözen, parasal katkı- yı aşan bir eğitim ve kültür hizmeti vermek istediklerini söyledi. Hedef yetişkinlere de eğitim 13 bölümden oluşan projeleri kap- samında sadece gençlere değil, yetiş- kinlere de eğitim kapısı açmak iste- diklerini vurgulayan Sözen, toplumun katkılan oranında hedeflerinin büyü- yeceğine dikkat çekti. Herkesi cebin- de ağırlık yapan bozuk paralan eğiti- me katkı için biriktirmeye çağıran Sö- zen, "Toplumda her duyarh kişinin, ben de varun demesini istr/oruz" dedi. Gençlere ayda 30 mflyon Projenin ilk ayağı olan gençlere bursun başlatıldığını da ifade eden Gülbin Sözen. şöyle devam etti: "Kırsal kesimden başanlanyla fark- hhk yaratarak üniversite sınavını ka- zanıp büyük kentleregiden ve dar ge- Inii olan gençlerimiz şu anda büyük bir çaresizlik içindedir. Bir taraftan eğitimedevam eden gençlerin eğitim- lerini tamamlamak için, diğer taraf- tan bu yıl üniversiteye girecek başan- h fakat dar gelirli çocuklarunıza umut olabilmek için bu projeyi başlattık. Buyıl gençlerimizeayda30müyonve- receğiz.'' Diğer projeler Vakfın önümüzdeki dönemde baş- latmayı düşündüğü diğer 12 proje ise şöyle: • Kız öğrencilere yönelik gençlik evleri, • llköğretim okulu öğrencilerine yönelik derslik, • Eğiticilerin eğitimi, • Kapah okullann açılması, • Gençleri sanat ve teknolojiyle bu- luştunna, • Çocuklann yeteneklenni geliştir- mek için çok amaçlı salon açıhnası, • Kadınlara ve genç kızlara yönelik yetiştirme programlan, • Okul öncesi eğitim projesi, • Kütüphanelere destek programı, • Başanh gençlere araştırmayı teş- vik Ödülü, • Sokaktaki çocuklan topluma ka- zandırma imkânı, • Çalışan çocuklara eğitim imkânı sağlanması. YEKÜV'e ulaşmak isteyenler (212) 274 15 02-213 74 02 yada 275 52 44 numaralı telefonlardan ve vvu^vv.yekuv.org sitesinden veya ye- [email protected] email'inden ulaşa- bilirler. BÎRBAKIMA SERVER TANtLLt Anayasa Hukukumuza Bir Büyük Katkı...Yaşam, bütün gücüyle dayatıyor artık; öyle ol- duğu için de, ekonomik reform ve onunla yakın- dan bağlantılı siyasal reform, Türkiye'nin günde- minde ilk sıradadır. Siyasal reformun da bir yüzün- de, uzun yıllann eskirtiği siyaset kadrolarının tas- fiyesi yazılıysa; öteki yüzünde de, çağıyla ve cum- huriyetçi geçmişiyle bir kez daha bütünleşecek yeni bir siyasal sistem yazılı. Bu anlaşılmamışsa, hiçbir şey anlaşılmamış de- mektir. Ne var ki, söz konusu reformları, hele hele siya- sal reformu, köhnemiş siyaset kadrolanndan bek- lemek, olmayacak duaya amin demek gibi bir şey. Örneğin DSP'nin, üstelik "demokratik so/"u temsil ettiğini söyleyen bir partinin geçen pazar günkü kongresinde olan bitenler ibret verıcidir. Genel başkanlığa adaylığını koymuş Sema Piş- kinsüt'ü tartaklayıp kovacak yerde kürsüye çağı- rıp konuşturmak, partide dengeleri -belki- attüst etmezdi, ama güzel bir davranış olurdu; dahası, bir değişmeye anlamlı bir örneklik de ederdi. Ne var ki, parti dayanışması adı altında "lider despotluğu", iri kıyım partilerimizin hepsinde sü- ren bir hastalık. Siyasal reform da bunlardan bekleniyor! Sistemin, bir anayasaya bürünerek devlet organ- lannı ve işlevterini oluşturmasının öyküsünü ise, Bû- lent Tanör ve Necmi Yüzbaşıoğlu'nun yazdıklan 1982Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku ad- lı son bir eserde okuyoruz. Yapı Kredi Yayınlan'nda geçen günlerde yayımlanan bu eser, üzerinde ayn- ca durulacak kadar önemli. . ) Profesör Bülent Tanör'ü okurlara hatırlatmanın anlamı yok. Necmi Yüzbaşıoğlu ise, Istanbul Hu- kuk Fakültesi'nde öğretim üyesi ve Türk anayasa hukukunda pek önemli araştırmalann sahibi. Ki- tapta, "Anayasanın Oluşumu", "AnakuruluşunTe- mdleri", "Temei Haklar, Özgüriükler ve Odevler" Tanör'ün kaleminden çıkmış; "Yasama", "Yürüt- me" ve "Yargı" bölümlerini ise Yüzbaşıoğlu işle- miş. Eser, böylece ortaklaşa bir çalışma, ama ay- nı zamanda konusunda bir sentez niteliğinde. Tıtizlik örneği kadar yöntem yenilikleriyle de do- lu. Tanör'ün işlediği bahislerden şu bir iki örnek açıklayıcı olacak: "Anayasanın Oluşumu" bölü- münde söylediklerinden, elmalarla armutlan kanş- tırıp 27 Mayıs'la 12 Eylül'ü, 1961 Anayasası ile 1982 Anayasasfnı aynı sepete koyan "liberalşar- latanlığın" öğreneceği çok şey var sanırım. Işkence ve cinayetleri bir yana bırakılırsa, 12 Ey- lül'ün, ortaya çıkardığı başlıca ürün, yani 1982 Anayasası'nın topluma ve siyasal yaşama ters dü- şüşünün derecesine bakınız: Çok partili yaşama dönüldüğünde, tepkiler-aranışlar baş gösterince, anayasa 12 yıl içinde tam beş kez değişikliğe uğ- ramıştır. Bugün de değişıklık ısteyen maddeleri vardır. Anayasalar tarihinde dikiş tutmazlığm na- dir ömeklerinden biridir bu! Ülkeiştebu "darelbise" içinde çırpınıp durmuş- tur... Kitapta Tanör'ün, "Anakurvluşun Temelleri"bö- lümünde, Cumhuriyet'in nitelikleri, özellikle laiklik, sosyal devlet, hukuk devletı, devletın bütünlüğü, egemenlik ve eşitlik üstüne söyledıkleri; sonra "7e- mel Haklar, özgüriükler ve ödev/er"e ilişkin sap- tamalan mutlaka bilinmelidir. Eserde Yüzbaşıoğlu'nun "Yasama", "Yürûtme" ve "Yargı" bölümlerinde söyledikleri de pekönem- lidir. Bir örnek vermek gerekirse, yazar, "hükümet sisteminin niteliği" üstüne açılan ve bugün de sür- dürülen tartışmada, -bizim de yandaş olduğumuz- şu fıkri geliştinyor: "Türkiye'nin siyasal geçmişi ve deneyimi, olumlu ve olumsuz yönleriyle, parla- menter sistem arayışı içinde geçmiştir. Pariamen- tersistem, Türkiye'nin çoğulcu toplumsalyapılan- masına da daha uygun düşer. Nitekm, 1961 ve 1982'de, yeniden demokrasiye geçihrken iki par- tili siyasî hayatı amaçlayan yapay yapılandırma çabalannın başansız oluşu da, Türkiye'de kurum- sal olarak çoğulcu yapının yerleştiğiri ifade eder. Bütün bunlar bize, Türkiye için doğru hükümet sisteminin pahamenter rejim olduğjnu göster- mektedir. Bu durumda, yapılması gereken, başa- n şansı bulunmayan yeni maceraJarpeşinde koş- mak yerine, 1982 Anayasası 'nın öngördüğü par- lamenter sistemin aksaklıklannı gidermektir. Bu- nun için de, (...) öncelikle cumhurbaşonınınana- yasadaki yetkilennden parlamenter sistemin sınır- lannı aşanlan budayarak, klâsık parlamenter rejim yörüngesine girmek gerekmektedır''(s. 423). Bu güzel eseri, bütün okurlarıma avsiye ede- rim. Biz yurttaşlar için yazılmış, bir bakma pek cid- dî bir "Yurttaşlık fi//g/s/"dir de elimizteki; aynca, ülkemizdeki siyasal reform konusunı izlerken d e öğreneceklerimiz olacak ondan... 1500 yabancı öğrenci Gençlik kampları dünyaya açılacak ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Gençlik ve Spor Genel Müdür- lüğu'nün "Toplumsal Kalkınmada Gençlik Projesi'' kapsamında geçen yıl başlattığı proje, bu yıl dünyaya açıhyor. 44 ilde ger- çekleştirilecek kamp- lara, bu yıl 1500 ya- bancı üniversite öğren- cisinin katılımı bekle- niyor. Gençler, 15 mil- yon lira karşılığında katılacaklan kamplar- da, hem bulunduklan bölgenin tarihsel, kül- türel, doğal zenginlik- leriyle tanışacak, hem farklı kültürleri tamya- cak, hem de çahşacak- lan toplumsal proje ile iz bırakacdc. Proje ie hoşgörü, banş ve erensel dost- luk bağlaının pekiş- mesi de >ağlanacalc. Ülkelerinidaha iyi t a - nıma fırsaı da yakaJa.- yacak ge^ler, k a m p süresince brkaç gün 2 - 3 saat sürcek gönüJlmi programlaa katılacalc. Temmu;ayında b a ş - layacak kaıplar, bu y«J 18-24 yasgrubu a r a - suıdaki üıversite ö>ğ- rencileri i- 1 suurland»- nldı. Kaıplar, terns- muz ve austos aylaı- nnda yapacak. tlBc dönem 6-5 Temmuz:, son dörm 17-2 "7 Ağustos trihleri ara=— sında olack.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle