15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2001 CUMA HABERLER DÜNYADA BUGÜN Mİ StRMEN TC İyi Sinyal Vermiyor Zaman zaman belirii konulardadüşünmüşüm- dür, "Acaba bu konuda politikayı saptama yet- kisi Türkiye'nin düşmanlarının elinde olsa, bize zarar verebilmek için nasıl biryol tutarlardı?" di- ye. Ne yazık ki, yaptığım irdeleme sıkça, kendi yü- rüttüğümüz politikaya götürür beni. Çok şükür, düşmana fazla ihtiyacımız yok, çün- kü bizim bizden daha büyük düşmanımız yok. Böyle bir girişten sonra, bu yazıyı herhangi bir konuda sürdürmek mümkün. Kimi hükümet üye- lerinin kriz karşısındaki tutumundan başlayınız da, demokrasimizin haline kadar her konuyu, böyle birgirişin ardına takabilirsiniz, doğrusu pek de haksız çıkmazsınız. Ama bugün Türkiye'nin dış politikasındaepey- ce başını ağntacak bir konuya, başımızın tacı Çeçen teroristlere değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, Muhammed Tokcan liderliğin- deki Çeçen teroristleri, Avrasya Feribotu'nu ka- çırdıkîarında, kendilerine kahraman muamelesi yapılmış, eylemleri terörden sıyrılmış, kendileri, yan açık cezaevine konularak kaçmalanna da- vetiyeçıkanlmıştı. Içlerinden bazılannın buradan nasıl firar ettikleri sorusu da hâlâ açık bir yanıta kavuşmuş değil. Bu teşviklerimiz sonucunda, bu tosuncuklar, çok kritik birdönemde, Moskova'yı protesto ba- hanesiyle, Türkiye'yi sırtından hançerleyip, bü- tün dünya TV kameraları önünde, ellerinde pom- palı tüfekler ve Kalaşnikoflarla, Swissotel'i basıp insanları rehin aldılar. Türkiye'yeturizm mevsiminin açılması sırasırv da bundan büyük bir darbe indirilemezdi. ••• Ama nedense onlar sevgili çocuklanmızdı, yet- kililerimiz onlara baba şefkati ile yaklaşıyor, ken- dilerini incitecek bir söz bile söylememeye özen gösterfyorfardı. Basının tepkisi, gerçi daha sonra görünüşte bir tutum değişikliği olmuştu... Muhterem Çeçen teroristlerdaha sonra mah- kemeye sevk edildiler, ama terör suçundan de- ğil de çete kurmaktan. Uzun yıllar Türkiye'yi Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde binbir güçlükle savunmuş olup sonradan bu görevinden istifa eden Prof. Dr. Ba- kır Çağlar, Türkiye'nin böyle davranarak Terör ile Mücadele'de Avrupa Sözleşmesi ile Rehin Al- maya Karşı Uluslararası Sözleşmesiyi çiğnediği- ni, ateşli silahla rehin alma olayının bu anlaşma- largereği, terör suçunu oluşturduğunu söylüyor ve "bu durumun uluslararası platformda Türki- ye'nin güvenilirliğini yine tartışma konusu hali- ne getireceğini" vurguluyor. Şimdi bir zamanlar Abdullah Öcalan'ı bize vermeyen Italya'ya ve yine terör suçlusu Fehri- ye Erdal'ı iade etmemekte direnen Belçika'ya gösterdiğimiz tepkileri düşünün ve Türkiye'nin bu tavnnı nasıl açıklayabileceğini elinizi vicdanınıza koyarak yanıtlayın! ••• Olayin komşumuz Rusya ile ilişkilerimiz boyu- tu da var. Türkiye'nin Çeçen teroristleri böylesi- ne koruyup kollaması üzerine, acaba Moskova Türkiye'ye karşı nasıl bir politika güdecektir? Ikide bir "Sırça köşkte oturanlar, etrafı taşlamaz- lar" diyenlerin Türkiye'ye karşı terorist örgütleri desteklemeleri halinde, kime ne diyebilecek bir durumumuz olabilir ki? Ülkemizde kimilerinin Çeçenlere sempati duy- ması, Türkiye'nin çok karmaşık olan ve önümüz- deki dönemin nevraljik alanlarından biri haline geleceğinden kimsenin şuphesi bulunmaması gereken Kafkasya konusunda başını derde so- kacak tutum izlemesini gerektirmez. Bunu Dışişleri Bakanlığı gayet iyi bilir, ama her nedense kimi odaklara güç anlatır. Öyle görünüyor kı, ülkemizde, kimilerinin hima- yesine mazhar olmuş cici eylemciler var, bir de, öfkeyi ve kini üzerlerine çeken kaka eylemciler. Cici eylemciler, terör suçundan sıynlıp çeteye sokuluyorlar, kaka çocuklar ise düşünce suçla- nndan bile Terör ile Mücadele Yasası kapsamı- na alınıyorlar. Bütün dünya olan biteni ve Türkiye'nin iyi sin- yal venmediğini görüyor. Derviş ve Keçeciler bir araya geldi Tophısözleşmelerin durumu göriişüldü ANKARA (Cumhu- riyetBürosu)-ABD ve Almanya'daki temas- lannı tamamlayarak Türkiye'ye dönen Devlet Bakanı Kemal Derviş, yaklaşık 500 bin kamu işçisini ilgi- lendiren toplusözleş- me görüşmelerıyle il- gili son durumu Devlet Bakanı Mehmet Keçe- cikr ile birlikte değer-. lendirdi. Görüşmede Keçeciler'in. Hazi- ne'nin katı tutumun- dan yakındığı öğrenil- di.Toplusözleşme gö- rüşmelerinin önümüz- deki pazartesi günü Bakanlar Kurulu"nda gündeme gelmesi, top- lantıdan önce de Keçe- ciler ve Derviş'in Türk-tş Genel Başkanı Bayram Meral ile bir araya gelmeleri bekle- niyor. Kamu emekçilerine 2001 yılıiçinsıfırzam öneren devlet bakanla- n Derviş ile Keçeciler, dün kamu toplu iş söz- leşmelerini bir kez da- ha görüştüler. Keçeci- ler"in Başbakanlık Merkez Binası'ndaki makamında yaklaşık 1.5 saat süren görüş- meye, Hazine Müste- şan FaikÖztrak, Müs- teşar Yardımcısı Ha- kan Özyüdız, kamu ış- veren sendikası Ka- mu-îş Genel Sekreteri Naci Cnsal ile TÜHİS Genel Sekreteri Ah- met Ateş ve diğer yet- kililer katıldı. Görûş- melerde tıkanma nok- tası olan ve sendikalar- la yapılan pazarlıkta ancak gelecek yıl öde- nebileceği belirtilen yüzde 18 oranındaki zammın hangi dönem- de ödeneceği konusu deeerlendirildi. Vadeli işlem ve opsiyon gibi uygulamalann kredi tanımı kapsamından çıkanldığı belirtildi Bankalar Yasası'narötuşANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - IMF'nin parasal desteği onayla- masının ön koşullanndan birini oluşturan Bankalar Yasa Taslağı üzerinde uzlaşma sağlamak üzere son değişiklikler dün Başbakan- lık'ta yapıldı. Fonun batık bankalar- la ilgili alacaklanna Anıme Alacak- lannın Tahsili Usulü Hakkmdaki Yasa'nın uygulanmasına yapılan iti- raz üzerine, bu yasanın batık banka- lann sahiplerine ilişkin alacaklara uygulanması, kredi alacaklanna ise Icra Iflas Yasası'nın uygulanması yönünde formül bulundu. Bankalar Birliği'nin itirazlan nedeniyle va- deli işlem, opsiyon gibi uygulama- lann kredi tanımı kapsamından çı- kanldığı belirtildi. Bankalar Birliği, bankalann Ta- sarruf Mevduatı Sigorta Fonu"na devredilmeden önce kurtanlmasına yönelik düzenlemeler getirilmesini, ortaklıkpaylannın kredi sınınna da- hil edilmesi uygulamasının kaldınl- masını, fon bankalannın alacakJan- na Amme Alacaklannın Tahsili Usulü Hakkındaki Yasa'nın uygu- lanmamasını. fona geçmeden önce yapılan fahiş faiz öngören sözleş- melerin tek taraflı olarak kaldınl- masına ilişkin düzenlemenin metin- den çıkanhnasmı istiyor. Bankalar Birliği, batık banka sahiplerinin malvarhklanna el konulmasını ko- laylaştıran düzenlemelere de anaya- sa ve Avrupa Insan Haklan Sözleş- mesi'ne aykın olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor. BDDK'nin, batık ban- kalardan örneğin 100 liralık alaca- ğı varsa, bunu 90 lira karşılığuıda bir başka kuruluşa devretmesi gibi "faktoring" olarak nitelendinlen yöntem üzerinde de durduğu belir- tiliyor. Bankalar Yasası, yürürlüğe girmesinin üzerinden yaklaşık 1.5 yıllık süre geçtikten sonra yeniden değiştiriliyor. Bankalar Birliği ve bazı bakanlann, BDDK'nin hazırla- yıp Başbakanlık'a sunduğu taslağa itiraz etmeleri üzerine dün Başba- kanlık'ta yapılan toplantıda formül arandı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başka- nı Engin Akçakoca. Bankalar Yasa- sı'ndaki değişiklik üzerinde çalış- malann bitirildiğini söyledi. DSP Milletvekıli Ramis Savaş, batık bankalann batmasından so- rumlu olan hâkim ortak ve yöneti- cilerin hem kendi malvarlıklan hem de sahibi olduklan şirketlernezdin- de takibat yapılarak kamu vicdanı- nın rahatlatılmasının zorunlu oldu- ğunu belirtti. OKUNULMAZLIK Önce biz önerdik tartışması ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP'nin bakan ve milletvekilleri- nin ağır suçlarda TBMM karan gerekmeksizin yar- gılanabilmesini öngören anayasa değişikliği öne- risi vermesi, hükümet or- taklan arasında "doku- nulmazlık" tartışması başlattı. ANAP kurmay- lan, "Bizim zaten bu ko- nuda önerimiz var" der- ken MHP Grup Başkan- vekili Mehmet Şandır, hazırladıklan öneriyi hü- kümet ortaklanna suna- caklannı bildirdi. Cumhur Ersümer'in Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanhğı'ndan istifa- sının ardından anayasa- nın milletvekili ve bakan- lann yargılanmasını dü- zenleyen 83 ve 100. mad- delerinin değiştirilmesi üzerindeki tartışmalar sü- rüyor. Hükümetin MHP kanadı, anayasa değişikli- ği önerisi hazırlarken ANAP kurmaylan, "Bi- zinı zaten daha önce ko- nuyla ilgili verdiğimiz bir öneri var. Onlar da destek versinler. Bu değisiklikle- ri yaptnaya biz hazu-ız" dediler. MHP'nin, bakan- lann Yüce Divan'a gön- derilmesini düzenleyen anayasanın 100. madde- sini değiştirmek isteyebi- leceğini belirten ANAP kurmaylan, "Ancak mil- letveküidokunubnazbğıy- la ilgili 83. maddenin de- ğiştirilmesini isteyecekle- rinizannetmiyoruz. MHP lideri Bahçeli önce doku- nulmazhk için kendi nıU- letvekillerini ikna ermek zorunda. Biz hazınz, ama MHP'nin buna haar ol- duğunu sanmıyoruz" gö- rüşünü dile getirdiler. MHP Grup Başkanve- kili Mehmet Şandır, ana- yasa değişikliği önerileri- ni toplumun tartışmasına açtıklannı belirterek "Biz bu konunun toplumda tarüşıhnasını isrryoruz. Daha sonra imzaya açaca- ğız ve hükümet ortaklan- mızla diğer siyasi partile- re sunacağjz" dedi. tĞEİELl F1BÇA ZAFER TEMOÇİN mrnın, mnmmı DYP lideri 'Bitmiş hükümete pil oldunuz' diyerek bakanın istemini geri çevirdi Çifler'den Derviş'e destek yok ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ekonomik programa destek arayışını muhalefet par- tileriyle sürdüren Devlet Baka- nı Kemal Derviş, "kur-faizyan- gınının kontrol altına alındığuıı, ancak oiağanüstü bir dönemden geçildiğmi" söyledi. Derviş'e "kim adına destek istediğini" soran DYP Genel Başkanı Tan- su ÇiBer, "Kredibüitesi bhmiş. tükenmiş bir hükümetin ömrii- nü uzatan pil oldunuz" diyerek bakanın ıstemmı geri çevirdi. Derviş, Tansu Çiller'le olan görüşmesinin ardından CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı da parti genel merkezinde ziya- ret etti. Derviş, görüşme önce- sinde yaptığı açıklamada, eko- nomik programın çok önemli bir aşamasına gelindiğini belir- terek Baykal'a geçen hafta ba- kanlar düzeyinde IMF ve Dün- ya Bankası ile gerçekleştirilen toplantılar, buradaki temaslar ve kendi görüşlerini aktarmak amacıyla geldiğini bildirdi. Baykal da Kemal Derviş'in çok önemli bir ekonomik buna- lım döneminde büyük sorum- luluk üstlendiğini belirterek bu çabalann Türkiye'de ve dış dün- yada ilgiyle izlendiğini, Der- viş'in çalışmalannı başarıyla sonuçlandırmasını dilediğini söyledi. llk olarak DYP'yi ziya- ret eden Kemal Derviş. ABD'den tanıştığı Tansu Çiller ile 20 dakika görüştü. Derviş ile Çiller arasındaki sohbette ana Derviş, ABD'de tanışügı ÇiDerfle20 dakika görüştö. (AA > hatlanyla şu görüşler dile geti- rildi: Kemal Derviş: Herkesten destek istiyorum. Elbette mu- halefet olarak eleştiri hakkınız var, ancak mümkün olduğunca sizden de destek istiyorum. Tansu Çiller: Geliş biçiminiz demokratik değil, sizin sıkıntı- lannızı da anlıyorum. Şimdi bu- gün, bu desteği kimin için isti- yorsunuz? Bu hükümet için is- tiyorsanız, bu hükümet tüken- miştir, kredibilitesi kalmamış- tır. Halk gözünde bitmiş bir hü- kümetin bizim tarafımızdan desteklenmesi de elbette müm- kün olamaz. Şu anda hüküme- tin ömrünü uzatan pil konu- mundasınız. Ama eğer "Bıınu kendinı için istiyorum" diyor- sanız, o zaman da sizin demok- ratik bir platformda sorumlulu- ğunuz yok. Millete hesap vere- cek konumda değilsiniz. Eski program çöktü, ortada hesap veren kimse yok. JFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR KlDEM TAZMİNATI FONU'NA TEPKİ Çalışanlann güvencesi budanıyor• Petrol-tş Sendikası, 'KıdemTazminatı Fonu" ile kıdem tazminatlannın yavaş yavaş budanması için zemin hazırlandığını açıkladı. Bakan Okuyan ise "Işçinin de işverenin de yaranna bir düzenleme düşünüyoruz" dedi. Ekonomi Senisi - Pet- rol-tş Sendikası, kıdem ve ihbar tazminatlannın çalışanlann "tek, ama tek güvencesi" olduğunu be- lirterek bütçe dışı fonlar kaldınlırken "kıdem taz- minan fonunun" getiril- mesini, 'İş Güvencesi Yasası' na karşı bir misU- leme ve kıdem tazminat- lannın kaldırıbnası yö- nünde bir manevra" ola- rak değerlendirdi. Çahş- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, "Kıdem ve ihbar tazmi- natlannı kaldurmaya Türkiye'de kimsenin gü- cüyetmez" dedi. Okuyan " Kıdem Tazminatı Fo- nu" kurulmasına ilişkin bir hazırlık içinde olduk- lannı da söyledi. Petrol-lş'ten yapılan yazılı açıklamada, işve- renferin Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanlı- ğı'na bildırdikleri rakam- laragöre, 1992-2000 dö- nemi toplam işten çıkan ve ayrılanlar içinde; emeklilik nedeniyle işten çıkanlanlann oranının yüzde 3.3, işyerleri kapa- narak işinden olanlann oranının yüzde 1.1, ma- lulen emekli olanların oranının yüzde 0.1, işten atılanlann oranının ise 40.9 olduğu bildirildi. Bu oranlar karşısında acil olarak yapılması gereke- nin işten çıkanlanlann korunması ve tek güven- celeri olan kıdem ile ih- bar tazminatlannın yeter- li düzeyde ödenmesinin sağlanması olduğu vur- gulanan açıklamada şöy- le denildi: "Çalışma Bakanı'nın açıkladığı kadam la bili- nen kıdem tazminatı fo- nu ciddiriskleriçermek- tedir. Her şev den önce kı- dem ve ihbar tazminatla- n işten atmalarda işveren açısmdan caydıncı bir ni- telik de taşunaktadır. Böylesi bir yükü olmayan işveren istedigj gibi işçi atacakbr. Yine bakanlık istatistiklerine göre, 2000 yılında 1 milyon 608 bin 696 Idşi işten mnlırken 1 milyon 781 bin 486 Idşi işe girdi İşçi giriş çıkışdevri- nin yüksek olduğu bir or- tamda emekhier için ha- zuianacak bu fon işlevsiz kalacaktır. Kaldı ki özel sektördeemekli olanlann sayısı da son derece dü- şük." Fon ile yeni bürokratik prosedür, oyalayıcı iş- lemler ve ödeme duru- munda belirsızlikler söz konusu olduğunun da vurgulandığı Petrol-lş açıklamasında. "Kıdem tazminatlannın yavaşya- vaş budanmasma bu fon uv gulaması ile zemin ha- arlanabilmesi ve >ıımu- şak geçişiçin bir basamak oluşturmasıdır" denildi. Çalışma Bakanı Oku- yan "Kıdem Tazminatı Fonu" kurulmasına iliş- kin bir hazırlık içinde ol- duklarını belirtere "İşve- renin, muntazaman işçi- nin çaüşüğı süreye para- lel, Işsizlik Sigorta Fo- nu'na ödediği gibi aynı şe- kilde kıdem tazminabm bu fona ödemesini düşü- nüyoruz. Bu fon aynca nemalandırılacak. So- nuçta işçi, hak mağduri- yetine uğramavacak. Bu fon ödemevi yapacak. tş- çinin de işverenin de varanna bir düzenleme düşünüyoruz" görüşünü saundu. [email protected] Birilerinin birilerinekanştığı kesin. An- cak, son zamanlarda jandarmanın da devreye girmesiyle, yargımız yeni bir aşama daha kaydetti. Mesut Yılmaz, "Bugün bana, yann sana" diyor. Yılmaz, yakın mesai arkadaşı Ersümer'in ba- kanlığı jandarmanın operasyonuna uğ- rayınca, DGM'lereliylejandarmanın ha- rekete geçirilmesinin tehlıkelerini gör- mek ve öğrenmek olanağını buldu. Bu noktadan hareketle çok haklı endişeler dile getirdi. Aslında biz yurttaşlaryillardır, sırf dü- şünceterimizi söyiediğimiz için DGM ka- pılanndan kurtulamıyoruz. Teröıie Mü- cadele Yasası'nın (TMY), muhalrfleri susturmak amacıyla kullanıldıgını yıllar- dır anlatyoruz. Mesut Yılmaz bu kanu- nun değişmesine karşı hep ayak sürü- dü. TMY, bugün de yürürlükte. Birçok genç, basit muhalif eytemleri nedeniy- le terorist sınıflandınlmasına sokuluyor ve çok ağır cezalara çaptınlıyor. Eğer bu ülkenin önü açılmak isteniyorsa, her alanda tutariı bir tavır içine girmek ge- rekiyor. Jandarma Içışleri Bakanlığı'na bağlı. Bakanlığın yönlendirmesi olmadan jan- Siyaset mi Yargıya, Yargı mı Siyasete... darmanın harekete geçememesi gere- kir. Içişleri Bakanı da Sayın Yılmaz'ın partisinden. Yılmaz, "Yargı sıyasallaştı- nldı" diyor, bence haklı. Bu ülkede Vu- ral Savaş, daha düne kadar Yargıtay Başsavcısı'ydı. Nusret Demiral DGM Bassavcısı'ydı. Bunların yargıya siya- seti sokmadığı söylenebilir mi? Bence yargının siyasallaşması yeni de değil. 12 Eylül asken darbesiyle birlikte hazır- lanan 1982 Anayasası bütünüyleyargı- yı siyasallaştnyor. Askeri darbe döne- minde değişikliğe uğrayan bütün yasa- lar siyasi amaçlı. DGM'ler ne için kuaıl- du? Normal yargıyı bırakıp siyasi yargı- lama yapmak için değil mı... Mesut Yılmaz haklı. Ancak nedeninı doğru saptamak gerekiyor. Yargının ör- gütlenme mantığı, yargının siyasallaş- masına neden oluyor. Bu ülkede, ha bi- re parti kapatılıyor. Bu ülkede, son jan- darma operasyonlannda olduğu gıbı Ankara'nın göbeğinde, üst düzey bu- rokratiar gazetelerin yazdığına göre bir yüzbaşının emriyte gözaltına alınabili- yor. istanbul'da jandarma 380 bin kişi- lik bir beldenin yönetıcılerini günlerce sorgulama hakkını kendinde görüyor. Bu uygulamalar, savcılann emriyle ya- pıldığı söylenerek savunuluyor. Hangi savcılar? CX3M'nin savcılan. Yani zaten lyıce sıyasallaşmış olan bir mahkeme- nin savcılan. Yargı siyasallaştı.. bu doğru. Bir de tersınden bakalım, siyaset yargıya ka- nşmıyor mu? Savcılar ve Hâkimler Yük- sek Kurulu'nun üyelerini hâkim ve sav- cılar değil siyasi irade belirliyor. Tayin- ler, surgünler, hep yargının tepesınde bir korku unsuru olarak kullanılıyor. Yıllardır yargı karşısında bulunan bir ınsan olarak yaşayarak gördüm ki, si- yasi iradeye en uygun kararlan veren- ler, muhalifleri en ağır cezalara çarpt- ranlar, yanı bir anlamda en acımasız olan yargı mensuplan hep yükseldiler, hep terfi ettiler. Adaletli davranmaya ça- lışanlar, hukukun bağımsızlığı için çaba sarf edenler ise haksızlığa uğradılar, sü- ründürüldüler. Yaşadığım onlarca ör- nekle bunu biliyorum. Yargı siyasete kanşıyor, siyaset de yargıya. Zaten yargı sakatlandığı için ilişkiler de sakat yürüyor. Mesut Yıl- maz'ın dikkat çektiği yeni konu da çok önemli. Şimdi devreye ilave bir güç olarak jandarma da gircfi. Jandarma sorgusun- da ışkence iddialanna tanık oluyoruz. Geçenlerde Jandarma Komutanlığı'nda "insan haklan dersi" verildıği haberini iz- ledik. Umanz, bu dersler etkili olur da böyle iddialarla yüz yüze gelmeyız. An- cak, Içışlen Bakanı ANAP'lı. Bunu da bir nokta olarak behrtmek gerekiyor. ••• Peki yargı neden siyasalfaşıyor, siya- set neden yargıya kanşıyor? Bunun doğru bir cevabı verilmedikçe şikâyet- ler devam edecektir. Çünkü bu ülke de- mokratik bir ülke değil. Hukuk bağım- sız değil. Böyle olunca, yargı üzerine siyasetin gölgesi düşüyor. Yargı neden siyasalla- şıyor? Çünkü, bizim hukuk sistemimiz- de oiağanüstü yetkilere sahıp mahke- meler var. Yasalanmız, keyfiiıği artttra- cak maddelerle dolu. Bu da hâkim ve savcılara, istedikleri zaman vearkalann- da destek bulduklannda çok sert mü- dahalelerde bulunma olanağı tanıyor. Türkiye'deki korku verici durum, ta- mamen yapısal bir nedenden kaynak- lanıyor. Bu ülke, iki askeri darbeden ar- ta kalan kanunlarla yönetilıyor. Bu ülke iki askeri darbeden güç alan bir siyasi yapıyla ayakta duru/or. Bu ül- ke, itiraz edeni gerekirse yck edecek bir hukuk mantığı içinde örgütlendi. Mesurt Yılmaz, 12 EylülcC sistemin değişmesi için bugüne kadar neler yaptı? Ucu kendinedokunurca, "ges- tapo devleti" endişesini dilegetinyor. Yıllardır bu ülkede adalet çürumüş durumda. insanların ne siyasete ne yargıya hatta ne de basına tir güven- leri kaldı. Bunda kendisinin de oddı sorumlulukları olduğu bir gerçek. Umarız, "gestapo devletr endşe- sinde samimidir ve bu ülkerın geste- po değil, demokratik bir devlee dönüş- mesi ıçın çaba sarf eder.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle