Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2001 CUMA
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr
Dünya Bank^sffiMF Kıskacında Türkiye
Doç. Dr. Yüdız SERTEL
K
emal Derviş programı
tıpik bir Dünya Banka-
sı ya daIMF programı.
Bu programlarda hiç-
bir zaman insan etme-
ni (faktörü) yoktur.
Üretim gıderlenm kısmak ya da 'enf-
lasyonu düşürmek' gerekçesiyle ücret-
ler düşük tutulur. Çalışan yığınlann
alım gücü düşünce de ekonomi durgun-
hığagirer. Cretımı arttınppiyasaya faz-
la mal sürerek enflasyonu önlemek. iş-
sizliği azaltmak hiç düşünülmez. Tür-
kiye'de ve dünyada IMF reçeteleri da-
imadışsatımı (ihracatı) destek)eıruş.de-
valüasyonya da para kuriarmda dalga-
lanma getirmiştir. Ama asla dışalımda
(ithalatta) kısıtlama istememiştir. Güm-
rük duvarian kaldınlmah, iç pazar ya-
bancı sanayiye açıtmalıdır. Tersine, dev-
letsektörü kuçürrülmeli, kamu kunıluş-
lannda reformlar yapılmalı, bunlar özd-
lestirilmelidir Bu programlann pek çok
üçüncü dünya ülkesini yıkıma götür-
düğü artık bilinen bir gerçektir. Bu ne-
denle de son zamanlarda uluslararası
platformlarda. üçüncü dünya borçlan-
nın ertelenmesi ve hatta azaltılması gün-
deme gelmiş. BiD Cünton'ın da deste-
ğiyle bu bir ölçüde gerçekleşmiştir.
Bize ne diyor Kemal Derviş? 12 mil-
yar dolardafc failâ fef^ı iştemeyin. Bu
kredilerin ıîizle+i yüksek, süresi uzun-
dur. Öyle göıünüyor kiuzunsüreden be-
ri bu koşullâfTa borç'alan Türkiye, ar-
tık borçlannı ödeyemez hale gelmiştir.
Kredibilitemizden söz eden yoktur. Ak-
sine, Derviş Washington'dan birtakım
özverilerkarşüığı kredi vaadiyle gelmiş-
tir. Yani Telekom, THY, bankalar yaban-
cı sermayeye açılacak, daha doğrusu
çotekedüecek; devletbankası hüküme-
tin kontrolünden çıkacak; şeker, tütün
üretimi sıfira indirilip dışandan, özel-
likle ABD'den tanm ürünleri ithalatı
arttınlacak. Bu koşullarla çok yüksek
faizli ve kısıtlı bir dış borç gelecek. Bu-
nun ne olduğunu da henüz bilmiyonız.
Eğer gerçekten Türk ekonomisini ye-
niden canlandırmak öngörülüyor idiy-
se: o vakit rant ve talan ekonomisinden
reel ekonomiye, üretime yönelik bir
program yapılmahydı. Devletin gelir-
lerini gerçekten arttıracak bir adil ver-
gi politikası öngörülmeliydi. Oysa Der-
viş'in programında bir servet vergisi
yoktur. Bütün vatandaşlardan kazancı-
na göre vergi yok. Ama petrole zam
var. Halkın en çok kullandığı araçlara,
tüketün maddelerine zamlar daha şim-
diden var. Halkın tüketim gücü yine
azaltılıyor. Devalüasyon fiyatlan gene
arttıracağı gibi. özelleştırmelerle işsiz-
lik büyük bir afet halini alacak.
Bu program kesinlikle bir kalkınma.
büyüme programı değildir. Zaten kısa
vadede büyüme hızında bir artma de-
ğil gerileme öngörülüyor. Yukanda da
belirttiğimiz gıbi Dünya Bankası ile
IMF ne azgelirlı emekçilerin gözyaşla-
nna bakar ne de borç yükü altında yı-
blan devletlerin çıkmazına. Dünya bü-
yük mali ve sınai sermayesinin çıkar-
laruu koruyan bu iki kuruluşun iki te-
mel hedefi vardır.
1. Üçüncü dünya ülkelerinın pazar-
larını çokuluslu büyük şirketlere aç-
mak.
2. Başta ABD bankalan olmak üze-
re büyük bankalann sermayelerini işlet-
mek; yani verilen yüksek faizli, kısa
vadeli kredilerle onlara tatlı kârlar sağ-
lamak.
1980'li yıllarda Dünya Bankası ve
IMF üzerine yaptığmı araştınna sırasın-
da toplamış olduğum belgelere bir göz
atıyorum. tlk gözüme çarpan şey şudur:
Bu belgelerde dışanya verilen kredi-
lerden, 'exportcredit', yani 'ihracatkre-
disi' olarak söz edilmektedir. Başlangıç-
ta bu kredilerin hedefı, dünya pazarla-
nnı Amerikan sermayesine açmaktı.
Giderek bu tefeciliğe dönüştü. 1982 yı-
lında, Dünya Bankası'nın o vakitki baş-
kanı Clausen bu olayı şöyle anlatıyor:
..Her ne kadar. banka üye devktie-
re aitse de, gütrüğü felsefe, özel sektör-
le devlet sektörünün karşıkkh birbirine
bağuntahğıdır.
-.Özel sektörden kastetüğhn şey; ya-
tınmcüartophıhığudur. Bankanıngeüş-
mekte olan ülkelere açöğı krediierin te-
mel kaynağı budur. Biz bütün dünyada
özel sermaye piyasalanndan borç alıp,
gelişmekte olan ülkelere borç veriyo-
nız."
(M.AAV. Clausen'inNevv York'taMa-
li Sermaye Topluluğu önünde verdiği
konferanstan, 25 Şubat 1982. IMF'nin
Finance and Development-Maliye ve
Kalkınma adlı bültenı, Haziran 1982, Cilt
19, No: 2) Clausen' ın buraporda anlat-
tığına göre:
- Bankanın döner sermayesi 8 milyar
dolara ulaşnuştır ve kâr getirmektedir.
Çünkü banka düşük faizle kredi alıp
yüksek faizle kredi açmaktadır.. Cla-
usen, "Bankanın kârian dikkate değer
biçimde artnuşür. Buflerlemeyiüç ne-
dene borçluyuz: Verdiğimiz kredilerin
faiz oranı. borcumuzun yapısı ve döner
sermayemizin getirdiği kârlar" diyor.
Öte yandan. kredi alan ülkelerin borç
ödemeleri 1983'ten bu yana 800 milyar
dolan aşmıştır. Küreselleşmenin getir-
diği bu toplumsal ve küresel dengesiz-
lik gitgide genişleyen halk eylemlerine
yol açıyor. Küreselleşme karşıtlanıun
Porto Alegre'de yaptıklan toplantıda
alternatif teoriler ortaya konuldu ve ör-
gütlenme aşamasma geçildi. Dünya nü-
fusunun yansını oluşturan Asya, Güney-
doğu Asyave Hindistan, 'HalkçıDemok-
ratik MİUi Birtik' projesini ileri sürdü-
ler. Bu projeye göre: 1. Emperyalizmle
işbüiiği yapan politikaeılara karşı bir
milli birlikkurulacak. 2. Bu hedefte bir-
leşen toplumsal güçler tespit edilecek. 3.
Bu güçler demokratik biçimde örgütie-
necek. Türkiye bu gelişmelerin içinde
yoktur. Üçüncü dünya ülkeleri global-
leşen emperyalizme karşı direnişe ge-
çerken, büyük devletlerin ve işadamla-
rınm toplantılannda borçlann ertelen-
mesi üzerine karar çıkanrken, biz IMF
ve Dünya Bankası kıskacında fakirleş-
meyi sürdürecek miyiz? Bugün Türki-
ye'deen başta yapdması gereken şey, bir
borç ertelemesi ve hattabelkimorator-
yumdur. Bundan sonra borç almamız be-
men de imkânsız ve hatta sakıncalı ol-
duğuna göre şimdiden bu defteri kapa-
mak, planlı ve güdümlü bir üretim eko-
nomisine geçmek en akıllıca iştir. An-
cak bu tip önerileri bir Dünya Bankası
uzmanından bekleyemeyiz. Böyle bir
programı ancakhalkyığınlannm, emek-
çilerin, aydınlann, sivil toplum örgüt-
lerinin, meslek kuruluşlannın baskısıy-
la halktan yana bir ulusal hükümet ger-
çekleştirebilir.
ARADABIR
MERAL PAZAR
Devrim Tarıhi Öğretmeni
Bütün Özgüplüklerin
Anası: Laiklik!..
Ne çileler çekıldı onun için... Nice engizisyonlar-
da insanlar yakıldı, işkence gördü, öldürüldü. Dog-
matizmin karanlığını delmek için nice aydınlar gö-
nüllü-gönülsüz sürgün oldular, canlannı verdiler.
Yıne de vazgeçmediler aydınlanma, özgürlük için
emek vermekten... Özgür düşünceli, özgün kişi-
likli (kendi olmuş. bireyieşmiş) insana giden yolu
açmaktı erekleri; yani insanca biryaşamı yaratmak!
Baskılardan. bağnazlıklardan, geriliklerden ann-
mış; insanın ınsanı ezmeden, sömürmeden yaşa-
dığı yaşanası biryaşam... Işte böylesi biryaşamın
temel ilkesidir laiklik!..
İnsanın düşünsel karanlıklarını aşmak, özgür-
leşmeye açılımını sağlamak çabalanyla başladı her
..gey!,. 16. yüzyılın başlannda ilk kez Almanya'da,
Luther'ın başlattığı reform hareketi ile laiklik ilke-
si yaşama geçirilmeye başlandı. Bu durum, yazın
(edebiyat). sanat. eğitim, bilim, dahası yaşamın
her alanında adım adım özgürleşmeyi getirmiştir.
1789 Fransız Devrimi, laikliğin getirdiği bir başka
önemli atılımdır (Cografyasal buluşlar, sömürgeci-
lik ve burjuva -orta- sınıfının doğuşuyla birtikte). Yö-
netim yetkisi bu devrimle ilk kez Fransa'da, Tann-
sal nitelikli kralm elinden alınmış, halkaverilmiş, cum-
huriyet kurulmuştur. Bunun ardından sanayi dev-
riminin bir sonucu olarak işçi sınıfının doğuşu,
emek hareketlerı başlamış, gelişmiştir. Avrupa'da
kadınların özgürieşme, bireyleşme çabalan da bu
dönemde yer yer görülmeye başlamıştır.
Bu süreç bizde, Türktoplumunda nasıl başlayıp
gelişmiştir, birde ona bakalım: Lale dönemi, III. Se-
lim ve II. Mahmut dönemleri yenilik hareketteri; Tan-
zimat buyruğunun duyurulmasıyla yüzümüzü Ba-
tı'ya dönüşümüz, oradaki -laikliğin ürünü- özgür-
ieşme, aydınlanmanın esintilerıne açılmamız; ana-
yasa ve meşrutiyet hareketleri. o ekin harmanın-
da yetişmış asker-sivil aydınlar... Işte bu birikim bi-
zim için çok değerliydi. Bu aydınlardan koca dev-
rimcı Mustafa Kemal'in örgütleyiciliğinde, önder-
liğinde (o görkemlı örgütleyicilik, önderlik, her şe-
yi belli bir bütünsellik içinde görüp düşünerek uy-
gulamaya koyan, insanlann içindeki gizil gücü ina-
nılmaz bir ustalıkla harekete geçiren, ateşleyen bir
düşünür Atatürk! Ondan öğreneceğimiz ne çok
şey var!...), arkadaşlan ve Türk halkıyla emperya-
lizme görkemli başkaldınsı sonucu yaratıldı Türki-
ye Cumhuriyeti!..
Atatürk, Cumhuriyeti laiklik temeline oturttu.
Çünkü halk yönetiminin, çağcıl bir devletin temel
taşıdır laiklik!.. Cumhuriyet, gücünü Tannsal kural-
lardan değil, halktan, akıldan, bilimden alır. Çün-
kü gelişen, ilerleyen yaşamın ğereksinimlerine akıl
ve bilimle yanıt verebiliriz (Tannsal kurallar ise Tan-
n ile kul arasındaki özel alanı ilgilendirir). Bu du-
rum dinin siyasal, kişisel çıkar aracı olarak sömü-
rülmesıne son verdiği gibi, 'özgüryurttaş'a giden
yolu açıyor; toplumumuzun zamanın akışı içinde-
ki gelişmelere, ilerlemelere katıltmını, katkısını sağ-
lamanın attyaptsını oluşturuyordu. Atatürk ulusal ere-
ğimizi şöyle betimlemişti: "Çağdaş uygaıiık düze-
yine erişip aşmak!" Laiklik, gerçekleştirilecek atı-
lımlann ateşleyicisi olacaktı.
Laiklik, bireyieşmiş insanı yaratacak; eğitimin, bi-
limsel düşünmenin. cumhuriyetin, demokrasinin,
kadın-erkek eşitliğinin, inanç özgürlüğünün temel
taşıdır.
Günümüzde kimileri laiklik kavramını sulandırmâ-
ya çalışmaktadır. llımlı laiklik, laikçilik, jakoben la-
iklik gibi deyimlendirmelere tanık oluyoruz. Laikli-
ğin yukanda da belirttiğimiz gibi belli bir anlamı var-
dır; oraya buraya çekilemez. Çekilirse de bu, bil-
gisizlikten değil, "özgürlükdüşmanlığından"kay-
naklanmaktadır!.. Bunun bilincindeyizü! Bir ülke-
de laiklik öncesi dönemden laik döneme geçerken
(devrimlergibi)y'a/(oöen uyguiamalar olması, dev-
rimin doğası gereğidir. Ojakoben uygulamalardır
devrimin kök salıp boy atmasını sağlayan!..
özcesi diyebiliriz ki laiklik, özenle korumamız
gereken, gelişip ilerlememizin, insanca bir yaşa-
mın temel ilkesidir!...
Muayene, Teşhis, Tedavl
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 ŞişK/lstanbul
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35
Internet http://www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreter'a tkv.org.tr
koordinatonatkv.org.tr '
Demokrasiye Atılan Tokat
GÜNDÜZ AKGtJL Emekli Cumhuriyet Savcısı
1
946 yılında çok parölirejime geçıldığınden be-
ri ana> asalarda ve yasalarda "Siyasal partilen
demokratik siyasal hayatuı vazgeçilnıez un-
surlandır" hükmü yer almaktadır.
Bır ülkede demokrasiye, tüm kurum ve kuralla-
n ile ışlerlık kazandırmak için. bu kuralın öncelık-
le demokrasinin vazgeçilmez öğelen (unsurlan)
olan siyasalpartilerde uygulanması gerekmektedır.
Adı Demokratik Sol Partı olan, ancak demokrası
ile bir ilgısi bulunmayan Sayın EcevMer'm aıle
partısımn 29 Nisan günü yapılan 5. olağan kurul-
tayında. yüreklı bir kadın mıllervekıli, Sayın Sema
Ptşlâısüt partuun adından esinlenip demokratik hak-
kını kullanarak genel baskanlığa aday olduğunu
açıklıyor Kurultay günü salona gıren Sayın Sema
Pışkinsüt'e karşı, demokrasiye inanan bm küsur ku-
rultay delegesi tarafindan siyasal linç hareketi bas-
latıhyor Bu hareketın lıderliğıni de dKan başkan-
lığı üstlenerek, gündemde bulunmadığı gerekçesiy-
le Sayın Pişkinsüt'ünkonuşmasını engellıyor, son-
ra da demokrat (!) delegeler "Hain" dıye bağıra-
rak demokratlıklannı (!) kanıtlıyodar. Bu yetmıyor-
muş gibi. sözüm ona güvenliği sağlamakla yüküm-
lü mavı gömleklı bır grup genç, Sayın Pişkinsüt'ün
yanındakı oğluna saldınp tokatlıyor. Salon ve mey-
dan toplantılannda slogan atan ve kendısmı sabo-
te etmek ısteyen gençlere yüreklice karşı çıkarak,
tüm olumsuzkoşullarakarşm toplantılanna devam
eden 1970'lenn söylenceleşmış (efsaneleşmiş) K»-
raoğlan'ı. bu antıdemokratık durumdan hıçbir ra-
hatsızlık duymadan eşiyle birlıkte demokrâsi adı-
na (') seyırcı kalmayı uygun buluyor.
Tüm kamuoyunun gözlen önünde bunlar olur-
ken Sayın Ecevıtler'ın hâlâ haktan. hukuktan, de-
mokrasıden, erdemden söz etmelen yurttaşlarla
alay etmektir, demokrasiye ihanettır.
Ellı yıldırdemokratıkleşmeyolundabır arpa bo-
yu yol almayan ülkemizı bu duruma getirenler ta-
nh önünde mutlaka hesap vereceklerdır.
DSP"nin yüzü aşkın sayınmiUetvekihvebeni ora-
da terasıl eden sayın mılletvekillenm; demokrası
açısından yüz kızartıcı bu olaylara seyırcı kalma-
ya zorunlumusunuz? Oturduğunuz o koltuklar çok
mu rahat?.. Sayın Cem. Sayın Budak. Sayın Gûr-
kan. Saym Tartan. siz de mi bu akıl almaz antide-
mokratik hareketleri içinize sındırdınız? Beni ba-
ğışlayın, sizin hakkınızda böyle düsünmek istemi-
yorum. Demokrasiye ışlerlik kazandırmak için bir
şeyler yapma yiikümlülüğunüz var. Yoksa Fazılet
Partisi'ndeki yenilikçiler kadaryürddi değil misi-
nız? Sade bır yurttaş olarak bunlan sizden istemek
hakkımdır dıye düşünüyorum.
Bizleryurttaşolarak, o salonda SaymPişkinsüt'e
karşı yapılanlan demokrasiye karşı yapılmış ve oğ-
luna vurulan tokadı demokrasiye vurulmuş tokat
olarak kabul ediyoruz. Sayın Pışkinsüt'ü tüm yurt-
taşlar İnsan Haklan Komisyonu Başkanlığı'ndan
tanıyor ve takdir ediyorlar. Bu olaylar, Sayın Ece-
vitler'in düşündüğü gıbı onu küçültmemiş,yücelt-
miştir. Kendi içinde demokrası kurallannı işletme-
yen bır partinin ve bu pardnin sayın milletvekille-
rinin demokrâsi söylevlerine kım ınanır. kım°!
Demokrasinin gereğini yerine getirip Sayın Piş-
kinsüt'e oy veren 86 yürekli delegeyi, demokrasi-
nin beşiği güzel lzniir'e yakışır şekilde hareket
ederekbu olumsuz davranışayüreklice karşı çıkan
lznür Milletvekili Sayın Özcan ile Istanbul Millet-
vekili Sayın Karakuş'u yürekten kutluyorum.
Zamanuıda demokrasiye katkılan olan Sayın
Ecevit'ın, bu katkılardan daha çok zarannmdokun-
maması için köşesine çekileceğini umuyonım.
PENCERE
Telekom?..
• > •
Uzmanlık kolay değil...
İnsan bir ömür boyu mesleğinde uzmanlaşma-
ya çalışsa yine yetmez...
Sıradan kişi uzmanlığın pahasını en çoktıp ala-
nında öder, kendisini deneyimli profesörün elle-
rine teslim eder, yine de ameliyat masasında mi-
desinin yarısı yerine tek böbreğinin elden gitme-
si tehlikesi vardır; canını kurtarmışsa dua etsin!..
Yalnız tıp alanında mı uzmanlığın cilveleri ya-
şanır?.. Hukuktan ekonomiye, mühendislikten
mimariığa değin her boyutta uzmanlann işlediği
haltlar mizah edebiyatına malzeme oluşturur.
Yine de uzmansız yapamayız.
Peki, bir köşe yazan neden her konuya burnu-
nu sokuyor?..
Uzmanlığı nedir?..
Uzmanlığı yazı!.. ,? . > , .
•
Tetekom'dan söz açmak için bu girişi yaptım;
çünkü konu bir uzmanlık alanı... -^
Sen ne anlarsın telekomdan?.. ^,
Ecevit ne anlar?..
Bahçeli?..
Mesut?.. ' .
Kimisi der ki:
- Geç bu işi canım!.. Dünya küreselleşti, tele-
komun kıymet-i harbiyesi kalmadı.
Vallahi birileri Türkiye'yi gözden çıkarmış, an-
hasıyla minhasr/la tepeden tırnağa pazarlamaya
karar vermiş; herif-i naşerifin kulağı sağır duvar,
gözleri dönmüş, ülkeyi ille de satacak...
- Telekom?..
-Sattım!..
- Neden?..
- IMF'nin şartı bu!.. Para vermek için teleko-
mun satışını istiyor..
Bereket asker var!..
Asker bu konuda uzman; ama, kimse tek ba-
şına değil; asker kurum olarak konuya ulusal sa-
vunma açısından bakıyor; 'teşhis'\n\ koyuyor.
Çağ değişti, doktortek başına hastayı kim vur-
duya getirmesin diye hastanelerde ortak çalışma
yapılıyor; nabız tutup 'tanı' yapan hekim dönemi
kapandı; çeşrtli uzman kurullannda inceden in-
ceye 'vaka' irdeleniyor.
Telekom olayı tüm Türkiye'yi, yaklaşık 70 mil-
yon yurttaşı, geleceğimizin yazgısını ilgilendiren
olağanüstü bir değer taşıyor; IMF'den 3-5 milyar
almak için politikacının tezgâhlayacağı bir iş de-
ğil!.. Üstelik ülkemizde doğru dürüst siyasal par-
ti de kalmadı; ortalıkta kuzulann sessizliği ege-
men!..
Genelkurmay'ın bu alanda hiçbir siyasal eğili-
me ve çıkar hesabına yüz vermeyeceği açık se-
çiktir; konuya salt ulusal savunma açısından ba-
kacağı kesindir.
Peki, neolacak?..
Allahaşkına üç beş milyar dolar için ulusal sa-
vunmayı darizikoyajruata(
Ne oldu h — ^ ^ <
" v
'"
IMF bize 14 milyar dblar borç vermek için 15
yasa çıkanlmasını istiyor; 14 milyann yuvarlak
sayıyla 10 milyan daha önceden verilmesi öngö-
rülen bölümden oluşuyor; geriye kalan 3-5 mil-
yar dolann şamatası ise ayyuka çıkarılıyor.
Duyduk duymadık demeyin 2001 yılında Tür-
kiye'nin ödeyeceği dış borç ana para ve faiz top-
lamı 30 milyar dolardır; bunun 6.5 milyar dolan
faiz...
Demek ki Türkrye dışanya 6.5 milyar dolar ser-
maye ihraç ediyor.
Kim kime yardım ediyor?..
CumhurtKjfkanı Somn Ahmet Nccdet Sezer*in
YUksek Hlmayclerinde
TJTİI Etfcrtfc Saton
28 Nısan. Ctes Bonsan RbnTxn Ofcestrat
ve Wiener SnfKrem
GurerAytal^f
Johannes Pnnz. kon> şefi
O n t m Sgouros. (nyono
B-kem
30Nsın,P.tesı Damns Scouros
Sw«tfeSrçerc.volalgnfaı CSO
Stararj Ensembte. ÇSGal
Beatıovaı Reaol,
nom loncscu Gatıc. kttntn
Hmde DaltAç. fnyono
Zeyncp Tjnhay Opera
DansPm)esı.
LJOT Lev, Leo Mufk kank dansqbr
ÖnderFocan- CSO
Sd )Kot» Ouartet az
Önder Focan, gmr ^f
)oe B»g, bas fita
Joeb Barberı ömi
Machı Msk>
ÇekResaİ.
CSO
HohnetVhng
Amıonka Orkcstrası
Hans-Gunther Kotz. jtf
CSO
CıriosBonel
GorResal
ÇS-Cal
Aradotu Yıvh
OpbrBejfave
T h A d * k
RHM
'0 Mays, Perç. Septeto Naoonal
Ignacıo Pineno
I C b M
CSO
Ctes RusDevtaAlodan*
Ctes Orchestra da
Csnerahalare
Sahotore Accordo, jtf • kemon
CSO
14 Mayıs. Ptesı Bektronik MuA Onteos
Aç*bmaa Ümıt Gutakır
Akran
KlİMertc
AnkaraDevta
OpenveBalesı"Bodar"ve
"Medea" dunju prartfaı
15 Mayıs. Salı
l6Mayıs.Çar5
"St. Petcrsbufj fhrmon
Atoander Dmtnev, şef
S r U İ
Man» lOm, pr/ano
KAVAKLJDEK
SEVDArCBJAP AND MUZİK VAKR 8HFT SAT1Ş
VE HALXLA IUŞKİLER hBUGZl
TUNAU HHMI CAD I I * 2 6 M T I
TELJ (3I2)427O6SS -46807 44- FAXİ3I2) 467 31 59
Biec Sanitın Hataf» Ha-GlMİ • Sut W0 • ItJOans
KIZILAY
MİLU PtYANGO DAMSI GIŞBI GMK BULVAN NO: 4
TEL (312) 417 91 00/ I0O9- BteSaoîhr Psarf-hnçH«rGön
ÇAYYOtU
ADA MUZK MULTİ MEDYA MESA P1AZA NO 3
Saat IMC-2! 30 ar»
ULUS
CUMHURBAŞKANUÛ SENfONI C«XESTRAS1
TALATPAŞA BULVARI NCt 3» • TH. (3C) 309 13 43 ' 4
Biet Sstışlan Mafa i$ Her GOn • Snc *$ 17<X> msı
flufltonCumhunyet Caznaı'ım ka&jkmfc fumbnmşm