Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2001 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr
Nanni Moretti büyük coşku yaratan ödülüyle muhalefeti meşrulaştırdı
Italyan sohınun 'başı okşandı'NİLGÜN
CERRAHOĞLU
ROMA - "Sinemada
başlangıç yapan genç vö-
netmerüer için düzenledi-
ğiın küçükbir festival var:
'Sacher'. Ahm Palmiye'yi,
gençyönetmenlere adadı-
ğım 'Sacher Ödülü'nün
yanı başma koyacağım..."
"La Vrta e befla" (Hayat
Güzeldir) filmiyle Oscar
alan Roberto Benigni ile
birlikte Italyan sineması-
nı yeniden ayağa kaldıran
Nanni Moretti'nin "Alün
Palmiye" ödül töreninin
ardından ağzından çıkan
ilk sözler bunlar oldu.
Uzun yıilar duraklama ya-
şayan ttalyan sinemasına
çeyrek yüzyıllık aradan
sonra yeni bir "Altm Pal-
miye'' kazandıran Moret-
ti'nin zaferi. Çizme'nin
sol entelektüelleri arasın-
da büyük coşku yarattı.
Kendineöz- _ _ ^ _ _
gü "otobiyog-
rafik" öğeler-
le işlediği bir
siyası sinema
örneği veren
47 yaşındaki
aktör-yönet-
men, sol dün-
ya görüşünün
damgasını ta-
şıyan "altema-
tifsinema"mn
temsilciliğini
yapıyor. "Mo-
retti sinema-
sı"na damga
vuranbuunsur
Ç
i J a ğ hukümeti
hazmedemeyen
sol muhalefeti,
meşrulaştıran
bir ödül bu.
Çizme'deki sol
muhalefetin
lideri bundan
böyle Rutelli
falan değil
Nanni Moretti
olacak!
kentte oluşturduğu bu sa-
nat mabediyle de tanınıyor
şimdi. Sinemaseverler ve
gençlerin vazgeçilmez bu-
luşma noktasına dönüşen
salon, biraz bizim Orta-
köy "Feriye"yi andınyor.
Bahçe içindeki sinemada
bir kafe ve bir kitapçı dük-
kânı var. Moretti, filmin
büyüsünü bölen "ant-
rakfı kaldınyor.
Italyan sinemasının ün-
lü yönetmeni burada her
yıl bir "Saacher Festiva-
li"düzenliyor ve bir ödül
veriyor. Amacı, kendi si-
nemasını kopyalayan "kü-
çük Moretti"ler yetiştir-
mek değil. Amerikan sine-
masının etkisiyle salt kâ-
ra yönelen ve yeknesakla-
şan Italyan sinemasını bu
tuzaktan kurtarmak isti-
yor. Ve fılm dünyasına ka-
liteyi ön plana çıkaran ye-
ni isimler kazandırmayı
amaçlıyor. Italyan sine-
^—— masında bir lo-
komatif işlevi
yüklenen mo-
del, zaman için-
de Moretti'ye
yalnızsükse de-
ğil, para da ka-
zandırmış. Çiz-
me'nin başka
kentlerine de
yayılan "Sac-
herFestivaH" ile
sağladığıprestı-
jin yanı sıra al-
ternatifsinema-
nın babası olan
öylesine güçlü ki "Can-
nes' da verflen ödül" Ber-
lusconicilerin ayakbağına
dönüştü.
Kaybedensolu
direnişe çağırdı
Sağın ünlü "entellerin-
den" Vıttorio Sgarbi ör-
neğin, "Altm Palmiye" ile
taç"landırılan Moretti için
"Sağ hukümeti hazmede-
meyen sol muhalefeti, meş-
rulaştıran bir ödül bu. Çiz-
me'deki sol muhalefetin li-
deri bundan böyle Rutel-
li falan değil Nanni Mo-
retti olacak!" diyor.
Haksız değil. Sinemayı
yalnız sanatla sınırlı gören
bir yönetmen değil Mo-
retti. Medya gücüyle orta
sınıf Italyanları ıçerden
fetheden ve 13 Mayıs se-
çimleriyle meyvesini ve-
ren "BerlusconiznT tehli-
kesinı '90"lı yıllarda gören;
Italyan toplumunu bu teh-
dide karşı yıllardır ısrarla
uyaran bir entelektüel o.
Roma'da kurduğu ''Sac-
her SinemasT ve "Sacher
Film Festivali", kuralsız
kapitalizmin simgesine
dönüşen Berlusconi sağı-
na karşı çok önceden baş-
lattığı mücadelenin ürü-
nü.
"Sacher"('Zaaba-'oku-
nuyor) Moretti'nin çok
sevdiği bir çikolatalı pas-
ta adı. Bir pasta admı sa-
natsal direnişinin mihenk
noktasına çıkaran yönet-
men, bu tuhaf isimle "ha-
yaün içinden çıkıp gelen.
gerçek, basit değerleredö-
nüşürT temsilciliğini ya-
pıyor. Bohem Roma'nın
merkezi "Trastevere" ma-
hallesinde önce "Nuovo
Sacher" (Yeni Zaaher) ad-
lı bir sinema salonu satın
alan entelektüel sinema-
cı, genç Italyan yönetmen-
lerinin imzasmı taşıyan
yapıtlarm yanı sıra bura-
da tran ve Çin gibi "Üçün-
cü Dünya" sinemasının
yükselen yıldızlarının
filmlerini gösteriyor. 1993
yılında ilk kez, o yıllarda
adı duyulmamış bir yö-
netmen olan (Iranlı) Ab-
basKiarostami filmleriy-
le sinemaseverlere kapı-
lannı açan salon, başken-
tin sanat yaşamına yalnız
birdüzine izleyiciyle adım
atmış. Sanatsal önceliğe
şans tanıyan yönetmen ce-
saret kıncı başlangıç kar-
şısında yılmamış.
Kazancını "Sacher"e
yatıran Moretti, yalnız çe-
virdiği fılmlerle değil, baş-
yonetmen,
• — — — önemli bir "da-
ğıtım şu-keti" sahibi şim-
di.
Medyadan dağıtım şir-
ketlerine, sigorta ve fi-
nanstan inşaata dek her şe-
yi elinde tutan "Berlusco-
ni İtalyasTnda Moretti 'nin
encamesi şimdi merakla
bekleniyor. Yedi yıl önce
çektiği "Aprile" (Nisan)
adlı filmle çehresini gös-
teren, ilk Berlusconi Ttal-
yası'nın fotoğrafını çeken
Nanni Moretti'nin "Can-
nes zaferi!" bu yüzden
önemli.
"Teşekkürler Nanni!"
demeye getiriyor özetle
Repubblka bu yüzden ön-
ceki gün başsayfadan ya-
yımladığı yorumda: "Bu
açgözlü, bayağı merkanti-
lizm ve dezenformasyon
karşısında değerlerin yok
obnadığnııgösterdm_kül-
rür. zekâ, akıl, angajmana
hâlâ değer veren bir Ital-
ya'nınvarlığınıkanıtladın.
Kaybeden solu direnişeça-
ğırdın. Başunızokşandû."
Öncü olamayacak kadar özgün
AUm Palmiye'yle
süslenen aalar odası
CUMHUR
CANBAZOĞLU
54. Cannes Film Festiva-
li'nde Italyan yönetmen ve
oyuncu Nanni Moretti'nin
Oğlumun Odası'yla birin-
ci seçilmesi sinema
dünyasında öyle fazla sürp-
rizyaratmasa da Italyanlan
olağanüstü bir sevince boğ-
du. Yabancı basında festi-
val boyunca Moretti'nin
fılmine yönelik büyük öv-
güler çıkıyor ve yapıtbirin-
ciliğe layık görülüyordu,
ama tabii ki jüri farklıydı.
Cannes gibijürinin bakışı-
nın hiçbir zaman ortaya çı-
kamadığı bir organizas-
yonda hiç beklenmedik bir
isim Altın Palmiye'yi ha-
vaya kaldırabilirdi.
Nitekim jüriden sızan-
lara göre içeride yoğun tar-
tışmalaryaşanmış ve film
kategorisi en sancılı seçim
olmuştu. Çocuğunu yiti-
ren bir ailenin ağır dramı-
nı desteklemenin ne dere-
ce doğru olacağını sorgu-
lamıştı jüri üyeleri.
Sonunda Moretticilerga-
lip gelmiş ve Italyanlar,
1978 de Ermanno Ol-
mi'nin Albero Degli Zoc-
coli (Nalın Ağacı) filmiy-
le kazandığı başandan 23
yıl sonra yeniden Altın Pal-
miye'ye uzanmışlardı.
Moretti, geçen hafta üç
gün boyunca Cannes'da
film izlemek yerine söyle-
şileryapmaktan bunalınca
yeniden Roma'ya dönmüş,
iki günlük tecritten sonra
tekrar Fransa'ya gitmişti.
Ödül töreninde Altın Pal-
miye'yi Banderas ve
Griffitiı gibi Hollyvrood'un
simge oyunculanndan bi-
rinin elinden alması Italyan
basınında kötü tesadüf
olarak nıtelenirken, Avru-
pa sinemasının en büyük
savunuculanndan Moret-
ti'nin ılginç anıyı gelecek
filmlerinde muhakkak kul-
lanacağı da not olarak dü-
şüldü.
Nanni Moretti, doksan-
lı yıllann başında ulusla-
rarası eleştirmenler tara-
findan yeni Italyan sinema-
sının öncüsü seçilmişti.
Oysa Moretti kimseye ben-
zemeyen dili, karakteri ve
bakışıyla kimseye öncü
olamayacak kadar özgün
bir yönetmendi.
"Filmlerimin çok fazla
insana hitapetmediğini bi-
Kyorum. Birçoğu izkdiğin-
de 'Bu da fılmi?' diyordur
muhakkak. Ancak herke-
sin beğeneceği film yap-
mak gibi bir derdim yok",
diyordu söyleşilerde.
Babam ve Ustam'daki
minik rolüyle sinemaya gi-
ren, daha sonra oyuncu-
lukla yönetmenliği bir ara-
da götüren Moretti, hep
öznel konulan seçerek, ka-
merayı kendi yaşamına yö-
nelterek gelecek eleştiri-
leri kabulleniyordu bir ba-
kıma. Sürekli 'muhalefet
fılmleri' yaparken çok de-
rine inmeden, düşüncele-
rini cesurca, olduğu gibi
aktanyordu. Doksanlı yıl-
lann ikinci yansında Av-
rupa sinemasına ağırlığuıı
koyması da işte bu sami-
miyet ve cesarete dayanı-
yordu.
Küçük oğluna, 1996'da
sol ittifak Ulivo'nun ikti-
dara geldiği tarih olan 'Ni-
san' adını veren ve yine
aynı adla bir önceki filmi-
ni çeken Moretti, Holly-
wood'a yenik düşen Italyan
sinemasını ayağa kaldır-
maya çalışanlann başında
geliyordu.
Altın Palmiyeli Oğlu-
mun Odası'nda 47 yaşın-
daki yönetmen farklı bir
anlatımın peşindeydi; ke-
sif bir dram yapmıştı. Di-
ğer sekiz filminde ahşür-
dığı gibi komedi yoktu;
otobiyografık özellikler ve
Italya da yoktu yapıtta. Psi-
koanalist baba, kitaplar ara-
sında boğulmuş anne, bir
kız ve oğuldan oluşan kü-
çük bir ailenin dramıydı
bu. Bir pazar günü oğul
deniz kazasında yaşamını
yitiriyordu. Acı, kayıp, keş-
keler, bilinen törensel dav-
ranışlar, insanlardan uzak-
laşma isteği, bireysel yal-
nızlıklar, sorgulamalarla
akıp gidiyordu Oğlumun
Odası. Nisan adlı filmin-
den önce yazmışu senaryo-
sunu; ancak Nisan doğun-
ca o dönemin mutluluğuy-
la böyle bir trajediyi tam
olarak hissedemeyeceğine
karar verip ertelemişti.
Önemlî olan,fihuiııgerçeğldir
• Nanni Moretti
'Oğlumun Odası' için
"Bir psikolog ve
hastalannı bir yetişkinin
gözüyle anlatmaya
çalıştım. Öteki
filmlerimde başvurduğum
basmakahp düşüncelerden
kaçındım" diyor.
- Neden fOme böylebir ad ko> -
dunuz?
NANM MORETTİ - Bir ya-
pıt için isim bulmak sanılandan
daha zordur. İlk önce bu filmin
adının 'PazarGünü' olmasını is-
tedim. Fakat Italya'da başka bir
film aynı adla çıktı. Ben de isim
olarak 'OğlumunOdası'nı seç-
tim, bütün gizli şeylerin ve es-
rarengizliklerin yeri.
- Böyle bir filmi görmek için
cesaret gereldyor».
MORETTİ - Tabii ki.. oğul-
lar babalanndan sonra yaşama-
lan için varlar. Ama bence Han-
nibal gibi bir filmi görmek, da-
ha çok cesaret ister veya bazı
talkşovlan izlemek.
- Sizörnek bir aile portresi çi-
zh.orsunuz ama, oğullannı pek
tamnuyor gibilen..
MORETTI-Italya'da, bu ai-
lenin ideal olması çok konuşul-
du. Ben bunu pek anlamadım.
Benim için bu aile istediğim hi-
kâyeyi anlatmak için ideal. Ai-
lenin üyeleri birbirlerini dikkat-
lice izleseler bile, bize yakın
olanlann bazı karakterözellik-
leri gözümüzden kaçabiliyor.
Filmdeki Giovanni karakteri oğ-
lunu pek anlamıyor. O bakım-
dan bu aileyi sahneye koymam,
o aileyi bir model yapmaz.
- Psikolog sizin. filmlerinizde
"Ecco Bombo'dan (78) beri sık
sık karşüaştığınız bir karakter.
'Sogni D'Oro'da(TatiıRüyalar-
81) bir deli kendini Freud ;sanı-
yor. 'Biancada (84) ise sizin ba-
bamzpsikolog rolünü o> nu> or._
MORETTİ - Bu doğru, ama
inanır mısınız bunu unutmuş-
tum... Psikanaliz üzerine çok
kitap okudum, ama hiç analiz
yapmadım.'Oğlumun Oda-
sı'ndaki psikolog rolü çok cid-
di biçimde işlendi, öteki fihn-
lerimde böyle bir şey yoktu.
- İJkkez bir aşk sahnesi çevir-
MORETTİ - Bunun nedeni
bu çittin arasındaki şefkati gös-
tererek onlan daha gerçek kıl-
maktı. Bazı duygulan göster-
mek için biraz da gerçekçilik
lazım.
- Bu kez rolünüz, Nanni Mo-
retti değiL.
MORETTİ - Giovanni geri-
ye dönmek istiyor, bu rolün çok
önemli bir öğesi. Oğlunun öl-
düğü o pazar sabahında olan
olaylan değiştirmek ister. Kişi-
liği tutkuludurr, bunu da ken-
dimden aldım. Ben de olan ba-
zı olaylan değiştirmek isterim.
Filmin başında Giovanni, bir
hastasına her şeyin bizden kay-
naklanmadığını söylüyorama..
bunu söylüyor, kabullenmiyor.
- Bir kez daha başaktör ola-
rak kendinizi seçmişsiniz. Bir
gün Moretti'siz bir Moretti fil-
mi görebUecek mryiz?
MORETTİ - Belki. Hiç dü-
şünmedim de değil, ama bugü-
ne kadar bana uymayan bir şey
yazmadım. Ama eğer birgün ya-
zarsam, sinema ile ilişkimin na-
sıl değişeceğini bilmek isterim.
-' Oğlumun Odası'nda en an-
tipatik rolü üstiennüşsiniz. Ne-
den?
MORETTİ - Meraktan. Be-
nim nefret ettiğim ve uzaktan
oğlumun ölümünden sorumlu
tuttuğum oyuncu, seyirci tara-
fından çok seviliyor. Böyle bir
durumun nasıl bir yankı uyan-
drracağını merak ediyordum.
-47yaşındasımz. İtahyan eleş-
tirmenler olgunlaştığınızı söy-
lüyor. Kabul ediyor musunuz?
MORETTİ - Belkı böyle de-
mekle tiklerimden, basmakahp
düşüncelerimden, tutkulanm-
dan kurrulduğumu gözlemiş-
lerdir. Ama gençliğimde yaptı-
ğrm hiçbir şeyden pişman de-
ğilim. O zamanlar prodüktör
olmak, sinema salonu sahibi ol-
mak, küçük festivaller düzenle-
mek aklımdan bile geçmezdi.
Ama sinema ile ilişkim. Süper
8 ile çektiğim zamanlar kadar
tertemiz. Bütün fılmlerde önem-
li olan, siyasal yanı ya da sine-
matografik oluşu değil. Önem-
li olan, filmin anlattığı gerçek-
lerdir.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇt
'Yüzyılın Türk Şiirr
Her çalışma bir emektir. Yüzyılın Türk Şiiri adlı
1453 sayfalık antolojiye harcadığı emek için Meh-
met H. Doğan'ı kutluyorum.
Bu önemli olması beklenen kitabın değeri ne ya-
zık, böylesi bir yapıtta yer bulmaması gereken öz-
nel yargı ve degeriendirmelerle azalmış.
Bakalım:
"önsöz"ünde "edebiyat tarihine bir belge, bir
gereç" olması amaçlanan kitabın otuz beş say-
falık değerlendirme yazısında, çağdaş şiirimizin do-
ruklarından, başka hiçbir şairin yapamadığı gözü-
pek yenilikleri tek başına gerçekleştirmiş Can Yü-
cel üstüne tek satır yok. Bir kez adı geçiyor. "İkin-
ci Yeni ve uzantısı şiirin ustalan" biçiminde.
Şairierin yaşamöyküleri ise tümüyle eleştirme-
nin öznel yargılanna kurban gitmiş.
Rrfat llgaz'ın şiiri üstüne tek satır değerlendir-
me yok. Mehmet H. Doğan, 80 sonrasının değer-
leri tartışmalı pek çok şairine gösterdiği ilgiyi Rı-
fat llgaz'a gösterme gereği duymuyor, şiirimizde
hiç önemi olmayan bir şair gibi sunuyor onu. Şi-
irimize getirdiği Orhan Veli'ye koşut söyieyiş ra-
hatlığının hiç önemi yok onun için.
Bedri Rahmi Eyuboğlu için, "Ortalama şiiroku-
yucusunu hemen saran" denilerek küçümseni-
yor. Bu yargı, "ömürboyu fazla titizlenmeden ay-
nı şiiri sürdürdü" sözüyle de bir kez daha vurgu-
lanjyor.
Özdemir Ince için, "Şiir çevirisi çalışmalan yurt-
dışında birtakım ilişkiler sağladı ona" diyor. "Bir-
takım ilişkiler" deyişi niteliği belli olmayan, karan-
lık, açık olmayan ilişkiler için kullanılır. Böylelikle
yazanın ilişkileri küçümsenmiş, dışlanmış, haksız
gösteriliyor.
Gülseli Inal'ın yaşamöyküsünde katıldığı top-
lantılar, şiir okuduğu mekânlar sıralanmış. Onun
katıldığı toplantılar, şiir okuduğu yerler önemli de
başkalarının değil mi? Neden öteki şairierin bu
yönleri yazılmıyor da yalnızca onunkilerden söz edi-
liyor?
Bir edebiyatçı için askerlik yaptığı yerin yapıtla-
rı için bir önemi yarsa sözü edilir. Ataol Behra-
moğlu ile Ismet Özel askeıiiklerinde şiir tarihimi-
ze geçmiş önemli şiirler yazmışlardır. Peki Yusuf
AJper'in "Askerlik hizmetini Gime 'de, zorunlu hiz-
metini Muğla 'da" yapmış olmasının edebiyatımız
için önemi ne?
Ali Asker Barut için, "İlkkitabı Almancaya çev-
rildiği halde, kıtaba yayıncı bulunamadı" denmiş.
Böyle bir bilgi kısa yaşamöyküsüne neden yazılır,
aşağılamak için değilse? Ben de o kitap yayımla-
nalı altı ay oldu desem ne diyecek Mehmet H. Do-
ğan?
Tek tek okunduğunda bol bol gülünç cümlele-
rin yer aldığı yaşamöyküleri bölümü ayn bir ince-
lemeyi hak ediyor. Ya şiirler? Hiç değilse onlar
yanlışsız, özenli basılabilmiş olsaydı.
Kitabın boyutlan şiir yayıncılığı için son derece
elverişli. Geniş enine uzun dizeli şiirleri rahatça
sığdırabilirsiniz. Ama ne gezer? Mehmet H. Do-
ğan büyük hayranlık duyduğu Edip Cansever,,
Turgut Uyar gibi uzun dizeler kuran şairierin şiir-
lerine bu sevgisini gösterecek en küçük bir özeni
bile göstermemiş. Önceki basımlarda yer olma-
dığı için alt satıra döndürülen dıze bıçımleri aynen
korunmuş. Örnek için Turgut Uyar'ın "Münacat"
Şİirine bakılabilir. Ikiliklerden oluştuğu besbelli şi-
irin kimi dizelerinin sonundaki sözcüğü bir atta in-
dirmenin anlamı ne? Onlan indirirken 4. ve 5. iki—
likleri birieştirerek dörtlük yapmışsınız. Bu tür şi-
irlerin şairin sağlığında yayımladığı kitaplann ilk
basımlanyla karşılaştınlarak düzeltilmesi gerekir-
di. "Şiirimizin yaşayan en önemli eleştirmeni" ol-
mak kolay değil.
Bir de antolojide yer vermeye değer bulunma-
yanlar var. Benim saptayabıldıklerim: Onlarca ki-
tabı olan Ahmet Necdet, altı kitabı olan, 1989 Cey-
hun Atuf Kansu Ödülü'nün sahibi Müslim Çelik,
kitaplan büyük satışlara ulaşmış Nevzat Çelik ve
Akgün Akova. Üçüncü cildin kapağında 70'li yıl-
lann öncü şairieri arasında adı geçmesine karşın
kitapta şiirleri olmayan Yıldınm Türker.
Bir çalışmanın etkisı ve kalıcılığı yaydığı adalet
duygusuylasağlanabilir. Hazırlayanın öznel yargı-
lannın böylesıne yansıdığı bir çalışma edebiyat ta-
rihimizde iz bırakabilir mi?
İsrail smemasından örneklep
I Kültür Servisi - İsrail sinemasının son dönem
örnekleri 14-17 Haziran tarihleri arasında
Ankara'da sergilenecek. Ankara Sinema Derneği
ile Israil Büyükelçilıği'nin ortaklaşa
hazırladıklan etkinlikte uzun metrajlı filmlerin
yanı sıra Tel Aviv Üniversitesi'nin Film ve TV
Bölümü öğrencilerinin kısa metrajlı fılmleri de
yer alacak. Tüm gösterimler Kavaklıdere
Sineması'ndagerçekleşecek. Festival kapsamında
yer alacak uzun metrajlı filmlerin isimleri şöyle:
Yana'nın Dostlan (Yön: Arik Kaplun), Kutsal
(Yön: Amos Gitai), Kippur (Yön: Amos Gitai),
Avanti Popolo (Yön: Rafi Bukaee), Kupa Finali
(Yön: Eran Raklis). Tel Aviv Üniversitesi'nin
Film ve TV Bölümü öğrencilerinin çalışmalan ise
'Ve Şimdi Rahmaninov', 'Şenlik Gecesi',
'Horoz Dövüşü' ve 'Perdeler'den oluşuyor.
K Ü L T Ü R I Ç İ Z İ K
K Â M t L M A S A R A C I