Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Hasan Mezarcı
tahHye edildi
• ANKARA(AA)-Eski
milletvekili Hasan
Mezarcı, "Hükümetin
manevi şahsiyetı, devletin
askeri ve emniyet
kuvvetlerini tahkir ve
tezyif etmek ile
Cumhurbaşkanı'na
hakaret etmek"
suçlanndan yargılandığı
davada tahliye edildi.
Duruşma, 29 Haziran
2001 tarihine ertelendi.
Mahkeme, Mezarcı'nm
yurtdışına çıkışını
yasakladı.
AHVfnin
kararma tepki
• ANKARA (AA)-
Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu
Eşbaşkanı Kürşat Eser,
Avrupa lnsan Haklan
Mahkemesi'nin. Güney
Kıbns Rum Yönetimi'nin
Kıbns konusundaki
başvurusunu Türkiye
aleyhine karara
bağlamasına tepkı
gösterdi. Eser, karann,
Rum tarafmın haklannı
korumak adına, adada
yaşayan Türklerin
mağduriyetlenni hesaba
katmadığını bildirdi.
Dernek
1
gibi
sendika
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Kamu görevlilerine
grevsiz, toplu
sözleşmesiz sendika
hakkı getiren tasan, dün
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda kabul
edildi. tsteklerinin
dikkate alınmadığını
gören KESK Genel
Başkanı Sami Evren ile
sendika yöneticileri,
komisyon salonunu terk
etti. Görüşmeler
sırasında, din adamlannın
ayn bir hizmet kolu
olarak örgütlenmesini
öngören ve Yaşar
Okuyan'ın da destek
verdiği önerge reddedildı.
TOBB parti
kurmuyop
• ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği
(TOBB) Başkanı Fuat
Miras. siyasal bir parti
kurmak için aktıf bir
çalışmanın içinde
bulunmadıklannı
açıkladı. Mıras, "Ancak
oda başkanlanm
Tûrkiye'nin ihtiyaç
duyduğu yeni bir
yapılanmaya sıcak
bakıyorlar" diye konuştu.
Grev ve toplusözleşme içermeyen Sendikalar Yasa Tasansı Avrupa'dan geri
Tasarı ILO normlanna aykırı
HACER BOYACIOĞLU
ANKARA - Grev ve toplu-
sözleşme hakkını içermeyen
Kamu Çalışanlan Sendikası
Yasa Tasansı'nın, Tûrkiye'nin
de imzaladığı Uluslararası Ça-
lışma Örgütü (ILO) sözleşme-
lerine uymadığı bildirildi. Ta-
sarmın, çahşanlara grev hakkı
veren 87 Sayılı Sözleşme ve
toplusözleşme hakkı veren 98
Sayılı Sözleşme'ye aykın ol-
duğuna dikkat çeken uzman-
lar, ILO raporlannda, konuyla
ilgili olarak Tûrkiye'nin uya-
nldığını anımsatıyorlar. Mec-
lis'te görüşülen tasannın geti-
receği düzenlemelerin birçok
Avrupa ülkesinden geri olduğu
vurgulanıyor.
Kamu Çalışanlan Sendika-
lan Yasa Tasansı'nın, ILO söz-
leşmeleri ve Avrupa Birliği
normlanna aykın düzenleme-
ler içerdiği belirtildi. Tasanda
toplusözleşme ve grev yapma-
nın yasaklandığını anımsatan
uzmanlar, tasannın bu şekliy-
le yasalaşmasının doğru olma-
dığını belirttiler. Kamu çalı-
şanlanna grev ve örgütlenme
hakkı tanıyan 87 Sayılı ILO
Sözleşmesi ve toplusözleşme
hakkı tanıyan 98 Sayılı I-
LO Sözleşmesi'ne Tûrki-
ye'nin de imza attığına dikkat
çeken uzmanlar. bunun gereği-
nin yapılması gerektiğini bil-
dirdiler.
Yetkililer, şu görüşleri dile
getirdiler: "ILO Uzmanlar Ko-
mitesi 22 Mart 1989 tarihH ra-
porunda,Türkiyc'den,98 Sayı-
lı Södeşme'nin kapsanunda
bulunan kamu görevlilerinin
sendikalaşma ve toplu pazarkk
Emekçifcrin tstanbul'daki eylemi olaysız geçerken, diğer illerdeki eylemkrde poKs
çok sayıda göstericiyi döverek gözalüna akh. (Fotoğraf: AA)
Hak arayan emekçiye polis dayağı
HaberMerkezi-TBMM Plan ve Büt-
çe Komisyonu'nda görüşmeleri süren,
kamu çalışanlanna toplusözleşme ve
grev hakkı tanımayan kamu Çalışanla-
n Sendikası Yasa Tasansmı Protesto e-
den emekçilere polis müdahale etti.
lstanbul'daki basın açıklaması olaysız
geçerken, Ankara, Diyarbakır ve Mer-
sin'deki olaylar sırasında kamu çahşan-
lannı polis copla, tekme-tokatla dövdü.
Mersin'de bir öğretmen ağır yaralandı.
'Kamu Görevlileri Sendikalan Yasa
Tasansı" ile ücretleri protesto etmek
amacıyla Diyarbakır Büyükşehir Bele-
diyesi Misafırhanesi önünde oturma ey-
lemi yapmak isteyen kamu emekçileri-
ne polis izin vermedi.
Ofis Postanesi önünde toplanan gös-
tericileri polis tekme-tokat dövdü. Ara-
lannda KESK Diyarbakır şube yöneti-
cilerinin de bulunduğu 15 kişi gözaltı-
na alındı.
Mersin'de Eğitim-Sen Şubesi önünde
basm açıklaması yapmak isteyen me-
murlara da polis copla müdahale etti.
Öğretmen Cevat Ulaş'ın ağır yaralan-
dığı olayda sendikacılann da aralann-
da bulunduğu 19 kişi gözaltına alındı.
Kamu Çalışanlan Sendikası Yasa Ta-
sansı 'nı protesto amacıyla Ankara'da
da Güvenpark'ta toplanan gruba daha
eylem başlamadan polis müdahale ede-
rek bazt göstericüeri gözaltına aldı.
yapma hakkından yararlamp
yararlanmadıklannı beürtme-
sini istedi. Komite, raporunda
sözteşmenin sadece kamu gü-
cünün organlan olarak görev
yapan memurlan kapsamadı-
ğınıvurgulayarakbunun dışın-
daki tüm kamu çahşanlannuı
sendikalaşma ve toplu pazarhk
haklannuı güvence alnnda ol-
duğunu belirtti. Gre\ ve toplu-
sözteşmeyi içermeyen bir yasa
Türldye'yi zor duruma düşü-
rür."
Uzmanlar, Avrupa'da kamu
çalışanlannın grev ve toplu-
sözleme hakkına sahip oldu-
ğuna dikkat çekiyorlar. Avru-
pa ülkelerinin bazılannda çalı-
şanlann sahip olduğu haklar
şöyle-
Danimarka: Sistem, toplu
pazarlık \e işbirliği sürecıni
ıçenyor. Avusturya: Ücret gö-
rüşmeleri kamu sektörü ışve-
renleri ile sendika heyetlerı
arasındayapılıyor. Firüandiya:
Grev hakkı, tüm çalışanlan ve
memurlan kapsıyor. tspanya:
Çalışanlar için ücret artışının
miktan ulusal, bölgesel veya
belediye parlamentosunda be-
lirleniyor. Karann öncesinde
hükümet temsilcileri ile sendi-
kalar arasında pazarlık yapılı-
yor.
55 gözaltı - 9 yaralı
Üniversitede sol
gruplar çatıştr
tstanbul Haber Ser-
visi-tstanbul Üniversi-
tesi (1Ü) Edebiyat Fa-
kültesi'nde Işçi Partisi
(tP) Öncü Gençlik
grubu ile Devrimci
Öğrenci Birliği (DÖB)
grubu arasında öncekı
gün yaşanan gerginlik,
dün taşlı sopalı kavga-
ya dönüştü. Olayda,
1 "i polis 18 kişi yarala-
nırken 55 kişi gözaltı-
na alındı.
Ulusal Gençlik Bir-
liği'nin 17-19 Mayıs
2001 tarihleri arasında
Istanbul'dan Anka-
ra'ya yapılacak öğren-
ci yürüyüşünü destek-
lemek amacıyla Ede-
biyat Fakültesi'nde et-
kinlik düzenleyen İP
Öncü Gençlik üyesi
gruba, sol görüşlü
gruplar tepki gösterdi.
Devrimci Öğrenci Bir-
liği üyesi yaklaşık 100
kişilik grubun önceki
gün Öncü Gençlik
standını tahrip etmesi
sırasında yaşanan kü-
çük çaplı kavga, araya
giren öğretim üyeleri
ve polisler tarafından
büyümeden yatıştınl-
dı.
Olay üzenne fakül-
teyi terk eden Öncü
Gençlik grubu üyeleri-
nin dün okula girişleri.
diğer grubun üyeleri
tarafından engellen-
mek istendi. Bunun
üzerine gruplar arasın-
da taş, sopa, tekme ve
yumruklarla kavga
çıktı.
Edebiyat Fakülte-
si'ne giren güvenlik
kuvvetlerinin müdaha-
lesine karşın bir süre
daha devam eden kav-
ga sonucu taş ve sopa-
larla 1 polis memuru
ile 8 öğrenci yaralana-
rak İÜ Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi ve Haseki
hastanelerine kaldınl-
dı. Yaralananlar ara-
sında Işçi Partisi Genel
Başkanı Doğu Perin-
çe'ğin oğlu Bora Pe-
rinçek'in de olduğu
öğrenildi.
Polis, çatışmanuı ar-
dından 55 öğrenciyi
gözaltına aldı.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Tarihinin en büyük krizlerinden bi-
rini yaşadığı şu dönemde Tûrkiye'nin
en önemli ihtiyaçlarından birisi güve-
nilir ve etkili bir muhalefet. Kitleler,
kendi haklannı savunacak ve özellik-
le yapısal değişimlere öncülük ede-
cek bir muhalefet seçeneğini mum-
la anyoriar. Bu konuda en büyük
şanslardan birisine sahip parti belki
de CHP olabilirdi. Belki de diyorum,
çünkü bugüne kadarki görünüşüyle
CHP bu şansını iyi kullanamıyor
inancı içindeyim.
Bu krizin temel nedenini doğru
saptamak gerekiyor. Bu krizin bu-
günkü hükümetle sınırlı olmayan çok
daha köklü nedenleri var. Türkiye, 12
Eylülcü sistemin faturasını ödüyor.
12 Eylülcü sistem bir mantık üzerine
kuruldu. Bu sistemin temel mantığı,
12 Eylül Anayasası'nda ifadesini bu-
lan, her şeyi 'milligüvenlik' adı altın-
da otoriter bir devlet yapisına bağla-
mak. Her türlü özgürlük talebini şid-
det ve baskıyla etkisiz hale getirmek
isteyen bu otoriter devlet mantığı, ör-
gütlenme ve hak arama yolunu ka-
payacak önlemler aldı.
Türk Ceza Yasası, Siyasi Partiler
Deniz Baykal'ın Muhalefet Mantığı
Yasası, Seçim Yasası, Terörle Müca-
dele Yasası, Dernekler Yasası, Polis
Vazife ve Selahiyetleri Yasası, Sen-
dikalar Yasası gibi yasaların tamamı,
toplumu örgütsüz bırakmayı ve bas-
kı altına almayı amaçlıyor. MGK,
YÖK, RTÜK, DGM gibi kurumlar da
12 Eylülcü anlayışın bir parçası ola-
rak etkinliklerini sürdürüyorlar. Işte
bu örgütsel ve kurumsal yapı Türki-
ye'deki ekonomik krizin de hazırla-
yıcısı oldu. Bu yasalara ve kurumla-
ra sırtını dayayan siyaset ve bürok-
rasi eliti ise Türkiye'yi içeride ve dı-
şanda aşırı milliyetçi, despotik dev-
letçi bir çizgide yönetiyor. Eğer kri-
zin çözümü üzerinde tartışılacaksa,
işte bu yapısal ve yasal durumun
masaya yatınlması gerekiyor.
CHP'nin bu konularda yapısal bir
değişiklik için nasıl bir mücadele yü-
rüttüğünü merak ediyorum. Ömeğin
telefon dinleme skandalı, çetelerle
mücadele için çıkarılan 4422 sayılı
yasanın DGM'lere ve kolluk kuvvet-
lerine verdiği yetkilerin jstismar edil-
diğine ilişkin tartışmalar konusunda
CHP nasıl bir tavır alıyor? Tamamen
despotik devlet mantığının bir sonu-
cu olarak siyasi amaçlarla kurulmuş
ve bu yapının bir parçası olan
DGM'ler bu sistemin bir ürünu olan
çeteleşmeyle nasıl mücadele edebı-
lir? Işte CHP yönetiminden bunların
cevabını bekliyoruz.
•••
Bu çerçeve içinde, Gürbüz Ça-
pan hakkında açılan soruşturma
konusunda Deniz Baykal'ın tavrını
tartışmak istiyorum. Gürbüz Ça-
pan'la Deniz Baykal aynı partinin
çatısı altında yıllarca birlikte çalıştı-
lar. Son dönemde CHP içinde ayrı-
lık çıktı. Bu ayrılığtn sonucu bir kısım
siyasetçi partinden istıfa ederken bir
kısmı da parti yönetimince ihraç
edildiler. Erdal inönü, Ercan Kara-
kaş, Fikri Sağlar, Murat Karayal-
çın, Mehmet Moğultay Hatay Be-
lediye Başkanı iris Şentürk gibi ta-
nınmış birçok ısimle birlikte ayrılan-
lardan birisi de Esenyurt Belediye
Başkanı Gürbüz Çapan'dı. Bu ısti-
falan başka istifalar izledi.
Tam bu sırada Esenyurt ve çevre-
sınde Çapan'la anlaşmazlığı olan,
şu anda Baykal'ın yanında saf tutan
bazı yerel CHP'liler Çapan hakkın-
da suç duyurusunda bulundular.
Gürbüz Çapan, kardeşleri ve Esen-
yurt Beledıyesi'nin bazı yöneticileri
hakkında DGM savcılığınca 'çefe
oluşturdukları' iddiasıyla soruştur-
ma başlatıldı. Bu soruşturma sıra-
sında gözaltına alınanların ışkence
gördükleri şikâyetleri gündeme gel-
di. Bu arada yeni bir belediye baş-
kanı seçimi için Esenyurt Belediye
Meclisi toplantısı öncesı jandarma,
CHP'den ıstifa eden 14 üye ile
FP'den istifa eden 1 üyeyi yine 'çe-
fe oluşturdukları' gerekçesiyle gö-
zaltına aldı. Bu üyelerin gözaltına
alınmasıyla yeni belediye başkanı
seçilemedi. Esenyurt bölgesindeki
bazı yerel gazetelere demeç veren
kişiler, "Bu üyeler, yine Çapan'aya-
kın birilenni seçecekleri için gözal-
tına alındılar" şeklinde açıklamalar
yaptılar.
Gürbüz Çapan ve Esenyurt Bele-
diyesi hakkında soruşturma yürütü-
lüyor. Gürbüz Çapan, bu operasyo-
nun bir 'siyasi infaz' olduğunu söy-
ledi. Soruşturma sürüyor, ortaya ne
çıkacağı zaman içinde netlik kaza-
nacak. Bir muhalefet partisi lideri-
nin, devam eden bir soruşturma
hakkında daha dikkatli davranması
gerekmez miydi? "Biz bunu bildiği-
miz için onu ihraç ettik", "Yeni olu-
şumu o finanse ediyordu, şimdipa-
rasız kaldılar" şeklindeki açıklama-
lar, açıkça, devam eden bir soruş-
turmayı etkilemek amacını taşımı-
yor mu? Kaldı ki bu soruşturma yü-
rütülürken insanlar baskı ve işken-
ce gördüklerini söylüyorlar. Bu in-
sanlar düne kadar CHP çatısı altın-
daydılar, yani Baykal'ın örgüt arka-
daşıydılar. Bırakalım işin yasal yanı-
nı, siyasi vefa ve siyasi etik bile da-
ha dikkatli davranmasını gerektir-
mez miydi?
Baykal'ın tavrını anlamakta güç-
lük çekiyorum. CHP tabanının tep-
kisini de merak ediyorum.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR:
ERGİN YILDIZOĞLU
Bunraku Bebeği i
Üzerine Bilgi Notu! \
Garip günlerde yaşıyoruz! Koalisyonu oluşturarr,
partilerin liderlerinin IMF'ye güven vermek için at-
tıkları imzalar, kimi yazarlann aklına Suharto'nun
Camdessus'a verdiği imzayı hatırlatıyor. Başba-
kan yardımcısı, IMF'ye verilen niyet mektubuna
koyduğu imzanın hile ile alındığını ima ediyor. Par-'
tisini hükümetten çekmekten son anda vazgeçi-i
yor.
Kemal Derviş, hem imza olayıyla ilgili olarak
şaibe altına giriyor hem de bizzat başbakan yar-
dımcısı ve koalisyon partilerinden birinin liderin-
den, "Siz kimi temsil ediyorsunuz? IMF'yi mi, hü-
kümetimi?" ifadeleriyle, fırça yiyor. Batılı ve "çağ-
daş lidertipinin" ülkemizdeki tek temsilcisi olarak
sunulan bu bakan, bir Batı ülkesinde olsa hemen
istifasını sunmasını gerektirecek bu skandal kar-
şısında, nedense istıfa etmiyor. Hatta "Biz niye çe-
kilelim" diyor. Bu "biz" sözcüğü kafaları iyice ka-
nştırıyor.
Soğukkanlılığıyla, verilere dayalı sabırlı çözüm-
lemeleriyle bilinen saygın bir ekonomi yazan, Te-
lekom'un özelleştirilmesine ilişkin yasayla ilgili olu-
şan dış ve iç baskılardan bunalmaya başladığını
gösteren işaretler vermeye başlıyor, "Ben vatan
haini oldum" diyerek zorla kurulmaya çalışılan bir
konsensüsten yakınıyor.
Bu sırada en çok satan gazetelerden birinin bir
köşe yazan, Telekom'un özelleştirilmesine ilişkin
IMF'nin tüm isteklerinin kabul edilmesiyle birlikte
zaferden sarhoş, ciddiyetten uzak bir ruh haliyle
"Ho! Hol, daha fazla telekom" çığlıkları atıyor.
ABD Devlet Başkanı, Başbakan'a garip bir mek-
tubu, halka açıklanma biçiminı de saptayan bir ta-
lımatla biriikte gönderiyor. Birileri "Ne oluyor, man-
dayönetımimı var?" diye sorunca, bir başka ABD
avukatı, "Ne yani, adamlar kendı halkından top-
ladıklan parayı koşulsuz mu vereceklerdi" diye ya-
zıyor. Ama paranın devlet yardımı değil, kredi ol-
duğunu söylemiyor.
Aynı günlerde ülkeye gelen bir ABD heyeti, Tür-
kiye'den Savunma Kalkanı Projesi'ne katılması-
nı, böylece başlamakta olan yeni silahlanma ve
kamplaşma sürecınde tüm komşularını düşman i-
lan etmesini istiyor.
Uluslararası mali çevrelerde, Tûrkiye'nin siyasi
sınrfının değişmesi gerektiği, açıkça, yönetimin Ke-
mal Derviş'e devredilmesi de üstü örtülü bir biçim-
de tekrarianıyor. Kimi basın organlarında halka,
daha düne kadar adını bile duymadıkları Kemal
Derviş'i yine halkın, şimdi ne kadar güvendiği, kur-
tuluş için umudu ona bağladığını yeniden ve ye-
niden anlatılmaya devam ediliyor. Yine Oklahoma
federal hükümet binasını bombalayan McVeigh'in
kafasının içindeki 'yeni dünya düzeni' komplosu-
na giderek daha çok benzıyor...
Halbuki ben bugün, Italyan seçimlerinı bahane
edip, nasıl ekonominin, siyasetin; dev şirketlerin
de devlet yönetiminin içine sızdığını, böylece şir-
ketlerin sahiplerinin, yöneticilerinin deylet yönetı-
mini doğrudan devralmaya başladığını, "ülke ne-
den şirket gibi yönetilmiyor" taleplerinin arttığını
anlatacaktım. Sonra da, siyaset ekonomiden çı-
kan\en, oluşmakta olan "yeni siyasetin" insani ge-
reksinimlerte, demokratik kaygılarla değil, kâr
maksimizasyonu üzerine kurulmakta olduğunu,
bu yüzden de halka, onların yaşam koşullarını iyi-
leştirecek hiçbir reform önerisi sunamayan bir ye-
ni tür siyasetçi yarattığını, bunların da, her türlü si-
yasi kavramın içini boşaltıp, siyasi program yeri-
ne nasıl kendi kimliklerini medya tekelleri aracılı-
ğıyla sattıklarını, vatandaşların da siyasi partilerle
süpermarketleri, futbol kulüplerinı birbirine karış-
tırmaya başladığını anlatacaktım.
Bunların yerine, 300 yıllık bir Japon tiyatro ge-
leneğinden, Bunraku kuklasından söz edeceğim.
Bunraku, yanm insan boyunda özenle giydirilmiş
bir kukla; iplerle degil, yüzleri dahil, baştan aşağı
siyahlara bürünmüş üç kişi tarafından yönetiliyor.
Diğer ıki kuklacıdan daha yüksek bir statüye sa-
hip olan Omo-zukai, biraz yüksekte durarak, bi-
raz yukandan bakarak, bebeğin başını ve sağ eli-
ni hareket ettiriyor. Hidari- zukai bebeğin sol eli-
ni, Ashi-zukai de ayaklannı yönetiyor. Seyirciler,
sanki kuklacılar sahnede değilmiş gibi davranıyor,
onları görmezden gelip dikkatlerini kukla üzerin-
de yoğunlaştırıyorlar. Yorumculara göre Bunraku
dünyanın en gelişkin kukla türü. Şimdi Bunra-
ku'dan bize ne yahu diyebilirsinız. Kusura bakma-
yın! Birtaraftan aklımda, Bush, IMF, Dünya Ban-
kası üçlüsü var... Diğer taraftan Financial Ti-
mes'ın K. Derviş ile ilgili yazısını okuyorum... Eh!
Köşenin adında da "kültür" sözcüğü var...
Cerekce: Slogan atmak
Ulucanlar davası ;
avukatlanna soruşturma:
ANKARA (Cumhu-
met Bürosu) - Ankara
Cumhuriyet Başsavcı-
lığı, 10 mahkûmun ya-
şamını yitirdiği Ulu-
canlar katliamına iliş-
kin davanın 28 avukatı
hakkında "müvekldDe-
riyle birlikte hareket et-
tiİderi" gerekçesiyle
soruşturma açtı.
Jandarma Genel Ko-
mutanhğrnın 19 Ara-
lık 2000'deki başvuru-
su ve Adalet Bakanlı-
ğı'nın da izin vermesiy-
le Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı, avukatlar
hakkında soruşturma
başlattı. "1999 yılında
Ankara Merkez Kapa-
hCezae\i'ndemeydana
gelen isyan olayi ile ilgi-
li olarak, Ankara 5.
Ağu" Ceza Mahkeme-
a'ndeyargılamalan>a-
pdan tûtuklu müvekİdl-
leriyle biriikte hareket
edip 5 Aralık 2000 gûn-
lü duruşma çıkışında
slogan atüklan, sanık-,
lan ve duruşmayi iz
levenleri jandarnıalara
karşı kışkırtarak jan-
darma ale> hine bağır-
tıp muka\emette buhın-
duklarT soruşturmaya
gerekçe gösterildi.
Haklannda soruştur-
ma başlatılan a\ ukatlar
şunlar: "Suna Coşkun,
Selçuk Kozağaçh, Zeki,
Rüzgar, Kazım Bay-
raktar, Betül Vangölü,
Belgün Çulhaoğlu, Me-,
cit Engeci, Nurten Çağ-,
lar, Oya Aydın, Vedat.
Ajtaç, Se\ü Cejlan,.
Medeni A\ han, Göksel
Arslan. A>1ül Kaplan,
DevTİm Karakülah, Rh
za Karaman, Gaye
Dinçel, Yüksel Bicen,
Nuraj" Özdoğan, E. AB
Özhan, Filiz Kalaycı,
Dilek Mıdır, O^ür Sa-
mıldız. Gülizar Tun-
cer, Keleş Oztürk, tbra-
him Ergûn, Cem İlhan,
Sevim AkaL"