17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2001 ÇARŞAMBA HABERLER Hasan Mezarcı tahHye edildi • ANKARA(AA)-Eski milletvekili Hasan Mezarcı, "Hükümetin manevi şahsiyetı, devletin askeri ve emniyet kuvvetlerini tahkir ve tezyif etmek ile Cumhurbaşkanı'na hakaret etmek" suçlanndan yargılandığı davada tahliye edildi. Duruşma, 29 Haziran 2001 tarihine ertelendi. Mahkeme, Mezarcı'nm yurtdışına çıkışını yasakladı. AHVfnin kararma tepki • ANKARA (AA)- Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Kürşat Eser, Avrupa lnsan Haklan Mahkemesi'nin. Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin Kıbns konusundaki başvurusunu Türkiye aleyhine karara bağlamasına tepkı gösterdi. Eser, karann, Rum tarafmın haklannı korumak adına, adada yaşayan Türklerin mağduriyetlenni hesaba katmadığını bildirdi. Dernek 1 gibi sendika • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu görevlilerine grevsiz, toplu sözleşmesiz sendika hakkı getiren tasan, dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. tsteklerinin dikkate alınmadığını gören KESK Genel Başkanı Sami Evren ile sendika yöneticileri, komisyon salonunu terk etti. Görüşmeler sırasında, din adamlannın ayn bir hizmet kolu olarak örgütlenmesini öngören ve Yaşar Okuyan'ın da destek verdiği önerge reddedildı. TOBB parti kurmuyop • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Fuat Miras. siyasal bir parti kurmak için aktıf bir çalışmanın içinde bulunmadıklannı açıkladı. Mıras, "Ancak oda başkanlanm Tûrkiye'nin ihtiyaç duyduğu yeni bir yapılanmaya sıcak bakıyorlar" diye konuştu. Grev ve toplusözleşme içermeyen Sendikalar Yasa Tasansı Avrupa'dan geri Tasarı ILO normlanna aykırı HACER BOYACIOĞLU ANKARA - Grev ve toplu- sözleşme hakkını içermeyen Kamu Çalışanlan Sendikası Yasa Tasansı'nın, Tûrkiye'nin de imzaladığı Uluslararası Ça- lışma Örgütü (ILO) sözleşme- lerine uymadığı bildirildi. Ta- sarmın, çahşanlara grev hakkı veren 87 Sayılı Sözleşme ve toplusözleşme hakkı veren 98 Sayılı Sözleşme'ye aykın ol- duğuna dikkat çeken uzman- lar, ILO raporlannda, konuyla ilgili olarak Tûrkiye'nin uya- nldığını anımsatıyorlar. Mec- lis'te görüşülen tasannın geti- receği düzenlemelerin birçok Avrupa ülkesinden geri olduğu vurgulanıyor. Kamu Çalışanlan Sendika- lan Yasa Tasansı'nın, ILO söz- leşmeleri ve Avrupa Birliği normlanna aykın düzenleme- ler içerdiği belirtildi. Tasanda toplusözleşme ve grev yapma- nın yasaklandığını anımsatan uzmanlar, tasannın bu şekliy- le yasalaşmasının doğru olma- dığını belirttiler. Kamu çalı- şanlanna grev ve örgütlenme hakkı tanıyan 87 Sayılı ILO Sözleşmesi ve toplusözleşme hakkı tanıyan 98 Sayılı I- LO Sözleşmesi'ne Tûrki- ye'nin de imza attığına dikkat çeken uzmanlar. bunun gereği- nin yapılması gerektiğini bil- dirdiler. Yetkililer, şu görüşleri dile getirdiler: "ILO Uzmanlar Ko- mitesi 22 Mart 1989 tarihH ra- porunda,Türkiyc'den,98 Sayı- lı Södeşme'nin kapsanunda bulunan kamu görevlilerinin sendikalaşma ve toplu pazarkk Emekçifcrin tstanbul'daki eylemi olaysız geçerken, diğer illerdeki eylemkrde poKs çok sayıda göstericiyi döverek gözalüna akh. (Fotoğraf: AA) Hak arayan emekçiye polis dayağı HaberMerkezi-TBMM Plan ve Büt- çe Komisyonu'nda görüşmeleri süren, kamu çalışanlanna toplusözleşme ve grev hakkı tanımayan kamu Çalışanla- n Sendikası Yasa Tasansmı Protesto e- den emekçilere polis müdahale etti. lstanbul'daki basın açıklaması olaysız geçerken, Ankara, Diyarbakır ve Mer- sin'deki olaylar sırasında kamu çahşan- lannı polis copla, tekme-tokatla dövdü. Mersin'de bir öğretmen ağır yaralandı. 'Kamu Görevlileri Sendikalan Yasa Tasansı" ile ücretleri protesto etmek amacıyla Diyarbakır Büyükşehir Bele- diyesi Misafırhanesi önünde oturma ey- lemi yapmak isteyen kamu emekçileri- ne polis izin vermedi. Ofis Postanesi önünde toplanan gös- tericileri polis tekme-tokat dövdü. Ara- lannda KESK Diyarbakır şube yöneti- cilerinin de bulunduğu 15 kişi gözaltı- na alındı. Mersin'de Eğitim-Sen Şubesi önünde basm açıklaması yapmak isteyen me- murlara da polis copla müdahale etti. Öğretmen Cevat Ulaş'ın ağır yaralan- dığı olayda sendikacılann da aralann- da bulunduğu 19 kişi gözaltına alındı. Kamu Çalışanlan Sendikası Yasa Ta- sansı 'nı protesto amacıyla Ankara'da da Güvenpark'ta toplanan gruba daha eylem başlamadan polis müdahale ede- rek bazt göstericüeri gözaltına aldı. yapma hakkından yararlamp yararlanmadıklannı beürtme- sini istedi. Komite, raporunda sözteşmenin sadece kamu gü- cünün organlan olarak görev yapan memurlan kapsamadı- ğınıvurgulayarakbunun dışın- daki tüm kamu çahşanlannuı sendikalaşma ve toplu pazarhk haklannuı güvence alnnda ol- duğunu belirtti. Gre\ ve toplu- sözteşmeyi içermeyen bir yasa Türldye'yi zor duruma düşü- rür." Uzmanlar, Avrupa'da kamu çalışanlannın grev ve toplu- sözleme hakkına sahip oldu- ğuna dikkat çekiyorlar. Avru- pa ülkelerinin bazılannda çalı- şanlann sahip olduğu haklar şöyle- Danimarka: Sistem, toplu pazarlık \e işbirliği sürecıni ıçenyor. Avusturya: Ücret gö- rüşmeleri kamu sektörü ışve- renleri ile sendika heyetlerı arasındayapılıyor. Firüandiya: Grev hakkı, tüm çalışanlan ve memurlan kapsıyor. tspanya: Çalışanlar için ücret artışının miktan ulusal, bölgesel veya belediye parlamentosunda be- lirleniyor. Karann öncesinde hükümet temsilcileri ile sendi- kalar arasında pazarlık yapılı- yor. 55 gözaltı - 9 yaralı Üniversitede sol gruplar çatıştr tstanbul Haber Ser- visi-tstanbul Üniversi- tesi (1Ü) Edebiyat Fa- kültesi'nde Işçi Partisi (tP) Öncü Gençlik grubu ile Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) grubu arasında öncekı gün yaşanan gerginlik, dün taşlı sopalı kavga- ya dönüştü. Olayda, 1 "i polis 18 kişi yarala- nırken 55 kişi gözaltı- na alındı. Ulusal Gençlik Bir- liği'nin 17-19 Mayıs 2001 tarihleri arasında Istanbul'dan Anka- ra'ya yapılacak öğren- ci yürüyüşünü destek- lemek amacıyla Ede- biyat Fakültesi'nde et- kinlik düzenleyen İP Öncü Gençlik üyesi gruba, sol görüşlü gruplar tepki gösterdi. Devrimci Öğrenci Bir- liği üyesi yaklaşık 100 kişilik grubun önceki gün Öncü Gençlik standını tahrip etmesi sırasında yaşanan kü- çük çaplı kavga, araya giren öğretim üyeleri ve polisler tarafından büyümeden yatıştınl- dı. Olay üzenne fakül- teyi terk eden Öncü Gençlik grubu üyeleri- nin dün okula girişleri. diğer grubun üyeleri tarafından engellen- mek istendi. Bunun üzerine gruplar arasın- da taş, sopa, tekme ve yumruklarla kavga çıktı. Edebiyat Fakülte- si'ne giren güvenlik kuvvetlerinin müdaha- lesine karşın bir süre daha devam eden kav- ga sonucu taş ve sopa- larla 1 polis memuru ile 8 öğrenci yaralana- rak İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Haseki hastanelerine kaldınl- dı. Yaralananlar ara- sında Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perin- çe'ğin oğlu Bora Pe- rinçek'in de olduğu öğrenildi. Polis, çatışmanuı ar- dından 55 öğrenciyi gözaltına aldı. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Tarihinin en büyük krizlerinden bi- rini yaşadığı şu dönemde Tûrkiye'nin en önemli ihtiyaçlarından birisi güve- nilir ve etkili bir muhalefet. Kitleler, kendi haklannı savunacak ve özellik- le yapısal değişimlere öncülük ede- cek bir muhalefet seçeneğini mum- la anyoriar. Bu konuda en büyük şanslardan birisine sahip parti belki de CHP olabilirdi. Belki de diyorum, çünkü bugüne kadarki görünüşüyle CHP bu şansını iyi kullanamıyor inancı içindeyim. Bu krizin temel nedenini doğru saptamak gerekiyor. Bu krizin bu- günkü hükümetle sınırlı olmayan çok daha köklü nedenleri var. Türkiye, 12 Eylülcü sistemin faturasını ödüyor. 12 Eylülcü sistem bir mantık üzerine kuruldu. Bu sistemin temel mantığı, 12 Eylül Anayasası'nda ifadesini bu- lan, her şeyi 'milligüvenlik' adı altın- da otoriter bir devlet yapisına bağla- mak. Her türlü özgürlük talebini şid- det ve baskıyla etkisiz hale getirmek isteyen bu otoriter devlet mantığı, ör- gütlenme ve hak arama yolunu ka- payacak önlemler aldı. Türk Ceza Yasası, Siyasi Partiler Deniz Baykal'ın Muhalefet Mantığı Yasası, Seçim Yasası, Terörle Müca- dele Yasası, Dernekler Yasası, Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası, Sen- dikalar Yasası gibi yasaların tamamı, toplumu örgütsüz bırakmayı ve bas- kı altına almayı amaçlıyor. MGK, YÖK, RTÜK, DGM gibi kurumlar da 12 Eylülcü anlayışın bir parçası ola- rak etkinliklerini sürdürüyorlar. Işte bu örgütsel ve kurumsal yapı Türki- ye'deki ekonomik krizin de hazırla- yıcısı oldu. Bu yasalara ve kurumla- ra sırtını dayayan siyaset ve bürok- rasi eliti ise Türkiye'yi içeride ve dı- şanda aşırı milliyetçi, despotik dev- letçi bir çizgide yönetiyor. Eğer kri- zin çözümü üzerinde tartışılacaksa, işte bu yapısal ve yasal durumun masaya yatınlması gerekiyor. CHP'nin bu konularda yapısal bir değişiklik için nasıl bir mücadele yü- rüttüğünü merak ediyorum. Ömeğin telefon dinleme skandalı, çetelerle mücadele için çıkarılan 4422 sayılı yasanın DGM'lere ve kolluk kuvvet- lerine verdiği yetkilerin jstismar edil- diğine ilişkin tartışmalar konusunda CHP nasıl bir tavır alıyor? Tamamen despotik devlet mantığının bir sonu- cu olarak siyasi amaçlarla kurulmuş ve bu yapının bir parçası olan DGM'ler bu sistemin bir ürünu olan çeteleşmeyle nasıl mücadele edebı- lir? Işte CHP yönetiminden bunların cevabını bekliyoruz. ••• Bu çerçeve içinde, Gürbüz Ça- pan hakkında açılan soruşturma konusunda Deniz Baykal'ın tavrını tartışmak istiyorum. Gürbüz Ça- pan'la Deniz Baykal aynı partinin çatısı altında yıllarca birlikte çalıştı- lar. Son dönemde CHP içinde ayrı- lık çıktı. Bu ayrılığtn sonucu bir kısım siyasetçi partinden istıfa ederken bir kısmı da parti yönetimince ihraç edildiler. Erdal inönü, Ercan Kara- kaş, Fikri Sağlar, Murat Karayal- çın, Mehmet Moğultay Hatay Be- lediye Başkanı iris Şentürk gibi ta- nınmış birçok ısimle birlikte ayrılan- lardan birisi de Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'dı. Bu ısti- falan başka istifalar izledi. Tam bu sırada Esenyurt ve çevre- sınde Çapan'la anlaşmazlığı olan, şu anda Baykal'ın yanında saf tutan bazı yerel CHP'liler Çapan hakkın- da suç duyurusunda bulundular. Gürbüz Çapan, kardeşleri ve Esen- yurt Beledıyesi'nin bazı yöneticileri hakkında DGM savcılığınca 'çefe oluşturdukları' iddiasıyla soruştur- ma başlatıldı. Bu soruşturma sıra- sında gözaltına alınanların ışkence gördükleri şikâyetleri gündeme gel- di. Bu arada yeni bir belediye baş- kanı seçimi için Esenyurt Belediye Meclisi toplantısı öncesı jandarma, CHP'den ıstifa eden 14 üye ile FP'den istifa eden 1 üyeyi yine 'çe- fe oluşturdukları' gerekçesiyle gö- zaltına aldı. Bu üyelerin gözaltına alınmasıyla yeni belediye başkanı seçilemedi. Esenyurt bölgesindeki bazı yerel gazetelere demeç veren kişiler, "Bu üyeler, yine Çapan'aya- kın birilenni seçecekleri için gözal- tına alındılar" şeklinde açıklamalar yaptılar. Gürbüz Çapan ve Esenyurt Bele- diyesi hakkında soruşturma yürütü- lüyor. Gürbüz Çapan, bu operasyo- nun bir 'siyasi infaz' olduğunu söy- ledi. Soruşturma sürüyor, ortaya ne çıkacağı zaman içinde netlik kaza- nacak. Bir muhalefet partisi lideri- nin, devam eden bir soruşturma hakkında daha dikkatli davranması gerekmez miydi? "Biz bunu bildiği- miz için onu ihraç ettik", "Yeni olu- şumu o finanse ediyordu, şimdipa- rasız kaldılar" şeklindeki açıklama- lar, açıkça, devam eden bir soruş- turmayı etkilemek amacını taşımı- yor mu? Kaldı ki bu soruşturma yü- rütülürken insanlar baskı ve işken- ce gördüklerini söylüyorlar. Bu in- sanlar düne kadar CHP çatısı altın- daydılar, yani Baykal'ın örgüt arka- daşıydılar. Bırakalım işin yasal yanı- nı, siyasi vefa ve siyasi etik bile da- ha dikkatli davranmasını gerektir- mez miydi? Baykal'ın tavrını anlamakta güç- lük çekiyorum. CHP tabanının tep- kisini de merak ediyorum. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR: ERGİN YILDIZOĞLU Bunraku Bebeği i Üzerine Bilgi Notu! \ Garip günlerde yaşıyoruz! Koalisyonu oluşturarr, partilerin liderlerinin IMF'ye güven vermek için at- tıkları imzalar, kimi yazarlann aklına Suharto'nun Camdessus'a verdiği imzayı hatırlatıyor. Başba- kan yardımcısı, IMF'ye verilen niyet mektubuna koyduğu imzanın hile ile alındığını ima ediyor. Par-' tisini hükümetten çekmekten son anda vazgeçi-i yor. Kemal Derviş, hem imza olayıyla ilgili olarak şaibe altına giriyor hem de bizzat başbakan yar- dımcısı ve koalisyon partilerinden birinin liderin- den, "Siz kimi temsil ediyorsunuz? IMF'yi mi, hü- kümetimi?" ifadeleriyle, fırça yiyor. Batılı ve "çağ- daş lidertipinin" ülkemizdeki tek temsilcisi olarak sunulan bu bakan, bir Batı ülkesinde olsa hemen istifasını sunmasını gerektirecek bu skandal kar- şısında, nedense istıfa etmiyor. Hatta "Biz niye çe- kilelim" diyor. Bu "biz" sözcüğü kafaları iyice ka- nştırıyor. Soğukkanlılığıyla, verilere dayalı sabırlı çözüm- lemeleriyle bilinen saygın bir ekonomi yazan, Te- lekom'un özelleştirilmesine ilişkin yasayla ilgili olu- şan dış ve iç baskılardan bunalmaya başladığını gösteren işaretler vermeye başlıyor, "Ben vatan haini oldum" diyerek zorla kurulmaya çalışılan bir konsensüsten yakınıyor. Bu sırada en çok satan gazetelerden birinin bir köşe yazan, Telekom'un özelleştirilmesine ilişkin IMF'nin tüm isteklerinin kabul edilmesiyle birlikte zaferden sarhoş, ciddiyetten uzak bir ruh haliyle "Ho! Hol, daha fazla telekom" çığlıkları atıyor. ABD Devlet Başkanı, Başbakan'a garip bir mek- tubu, halka açıklanma biçiminı de saptayan bir ta- lımatla biriikte gönderiyor. Birileri "Ne oluyor, man- dayönetımimı var?" diye sorunca, bir başka ABD avukatı, "Ne yani, adamlar kendı halkından top- ladıklan parayı koşulsuz mu vereceklerdi" diye ya- zıyor. Ama paranın devlet yardımı değil, kredi ol- duğunu söylemiyor. Aynı günlerde ülkeye gelen bir ABD heyeti, Tür- kiye'den Savunma Kalkanı Projesi'ne katılması- nı, böylece başlamakta olan yeni silahlanma ve kamplaşma sürecınde tüm komşularını düşman i- lan etmesini istiyor. Uluslararası mali çevrelerde, Tûrkiye'nin siyasi sınrfının değişmesi gerektiği, açıkça, yönetimin Ke- mal Derviş'e devredilmesi de üstü örtülü bir biçim- de tekrarianıyor. Kimi basın organlarında halka, daha düne kadar adını bile duymadıkları Kemal Derviş'i yine halkın, şimdi ne kadar güvendiği, kur- tuluş için umudu ona bağladığını yeniden ve ye- niden anlatılmaya devam ediliyor. Yine Oklahoma federal hükümet binasını bombalayan McVeigh'in kafasının içindeki 'yeni dünya düzeni' komplosu- na giderek daha çok benzıyor... Halbuki ben bugün, Italyan seçimlerinı bahane edip, nasıl ekonominin, siyasetin; dev şirketlerin de devlet yönetiminin içine sızdığını, böylece şir- ketlerin sahiplerinin, yöneticilerinin deylet yönetı- mini doğrudan devralmaya başladığını, "ülke ne- den şirket gibi yönetilmiyor" taleplerinin arttığını anlatacaktım. Sonra da, siyaset ekonomiden çı- kan\en, oluşmakta olan "yeni siyasetin" insani ge- reksinimlerte, demokratik kaygılarla değil, kâr maksimizasyonu üzerine kurulmakta olduğunu, bu yüzden de halka, onların yaşam koşullarını iyi- leştirecek hiçbir reform önerisi sunamayan bir ye- ni tür siyasetçi yarattığını, bunların da, her türlü si- yasi kavramın içini boşaltıp, siyasi program yeri- ne nasıl kendi kimliklerini medya tekelleri aracılı- ğıyla sattıklarını, vatandaşların da siyasi partilerle süpermarketleri, futbol kulüplerinı birbirine karış- tırmaya başladığını anlatacaktım. Bunların yerine, 300 yıllık bir Japon tiyatro ge- leneğinden, Bunraku kuklasından söz edeceğim. Bunraku, yanm insan boyunda özenle giydirilmiş bir kukla; iplerle degil, yüzleri dahil, baştan aşağı siyahlara bürünmüş üç kişi tarafından yönetiliyor. Diğer ıki kuklacıdan daha yüksek bir statüye sa- hip olan Omo-zukai, biraz yüksekte durarak, bi- raz yukandan bakarak, bebeğin başını ve sağ eli- ni hareket ettiriyor. Hidari- zukai bebeğin sol eli- ni, Ashi-zukai de ayaklannı yönetiyor. Seyirciler, sanki kuklacılar sahnede değilmiş gibi davranıyor, onları görmezden gelip dikkatlerini kukla üzerin- de yoğunlaştırıyorlar. Yorumculara göre Bunraku dünyanın en gelişkin kukla türü. Şimdi Bunra- ku'dan bize ne yahu diyebilirsinız. Kusura bakma- yın! Birtaraftan aklımda, Bush, IMF, Dünya Ban- kası üçlüsü var... Diğer taraftan Financial Ti- mes'ın K. Derviş ile ilgili yazısını okuyorum... Eh! Köşenin adında da "kültür" sözcüğü var... Cerekce: Slogan atmak Ulucanlar davası ; avukatlanna soruşturma: ANKARA (Cumhu- met Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcı- lığı, 10 mahkûmun ya- şamını yitirdiği Ulu- canlar katliamına iliş- kin davanın 28 avukatı hakkında "müvekldDe- riyle birlikte hareket et- tiİderi" gerekçesiyle soruşturma açtı. Jandarma Genel Ko- mutanhğrnın 19 Ara- lık 2000'deki başvuru- su ve Adalet Bakanlı- ğı'nın da izin vermesiy- le Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, avukatlar hakkında soruşturma başlattı. "1999 yılında Ankara Merkez Kapa- hCezae\i'ndemeydana gelen isyan olayi ile ilgi- li olarak, Ankara 5. Ağu" Ceza Mahkeme- a'ndeyargılamalan>a- pdan tûtuklu müvekİdl- leriyle biriikte hareket edip 5 Aralık 2000 gûn- lü duruşma çıkışında slogan atüklan, sanık-, lan ve duruşmayi iz levenleri jandarnıalara karşı kışkırtarak jan- darma ale> hine bağır- tıp muka\emette buhın- duklarT soruşturmaya gerekçe gösterildi. Haklannda soruştur- ma başlatılan a\ ukatlar şunlar: "Suna Coşkun, Selçuk Kozağaçh, Zeki, Rüzgar, Kazım Bay- raktar, Betül Vangölü, Belgün Çulhaoğlu, Me-, cit Engeci, Nurten Çağ-, lar, Oya Aydın, Vedat. Ajtaç, Se\ü Cejlan,. Medeni A\ han, Göksel Arslan. A>1ül Kaplan, DevTİm Karakülah, Rh za Karaman, Gaye Dinçel, Yüksel Bicen, Nuraj" Özdoğan, E. AB Özhan, Filiz Kalaycı, Dilek Mıdır, O^ür Sa- mıldız. Gülizar Tun- cer, Keleş Oztürk, tbra- him Ergûn, Cem İlhan, Sevim AkaL"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle